Yorumsuz! : Haberler

Trafikte 6 ayın bilançosu ağır; 123 bin kaza, bin 159 ölü     

Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi'nin verilerine göre ilk 6 ayda yaşanan kazalarda sürücü hataları yüzde 87,3.
Türkiye genelinde 2010 yılının ilk yarısında meydana gelen 123 bin 173 trafik kazasında, 1.159 kişi hayatını kaybetti. Kazalara yüzde 87,3'lük gibi oranla sürücü hataları sebep oldu.

Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı'nın hazırladığı 2010 yılının 6 ayına ilişkin geçici istatistiklerinden derlediği bilgiye göre, polisin sorumluluk bölgesinde 901'i ölümlü, 41 bin 914'ü yaralamalı, 80 bin 358'i maddi hasarlı olmak üzere toplam 123 bin 173 trafik kazası yaşandı. Bu kazalarda 1.159 kişi hayatını kaybederken, 72 bin 974 kişi yaralandı. Kazalarda, 400 milyon 826 bin 423 TL tutarında maddi hasar oluştu. Ölüm ve yaralanmayla sonuçlanan kazaların 20 bin 786'sı tek araçlı, 8 bin 184'ü aynı yönlü 2 araçlı, 6 bin 47'si komşu yönlü 2 araçlı, 5 bin 407 zıt yönlü 2 araçlı, 2 bin 391'i de çok araçlı olarak gerçekleşti. Yandan çarpma veya çarpışma yüzde 27,1'lik oranla kazaların oluşum şekilleri itibarıyla ilk sırada yer aldı. Bunu yüzde 16,2 ile yayaya çarpma takip etti. Kazalara sebep olan unsurlarda ise ilk 2 sırayı yüzde 87,3 oranıyla sürücü, yüzde 11,6 oranıyla yayalar aldı. Diğer yüzde 1,1'lik bölümü ise araç, yol ve yolcu oluşturdu.

AA

Bozcaada açıklarında deprem
Çanakkale'nin Bozcaada ilçesi açıklarında korkutan deprem
10 Eylül 2010 Cuma, 11:03:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

ALES soruları da çalınmış
10.09.2010 - 08:57
 
KPSS sorularını e-mail ile sınav öncesi elde eden ve sorguya çekilen Saçı’nın ifadesinden geçmiş yıllarda yapılan Yüksek Lisans Sınav sorularının da (ALES) çalındığı ortaya çıktı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

BASIN AÇIKLAMASI


Hakkari ve Van’da meydana gelen terör eylemi girişimleriyle ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılması gereği duyulmuştur;

Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde üç okula bombalı ve molotoflu saldırıda bulunulmuştur. Hakkari Moda Mahallesi’nde bulunan ve referandumda oy kullanılacak olan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun arkasında 7 kilo 300 gram patlayıcı madde bulunmuş, güvenlik güçleri patlayıcıyı etkisiz hale getirmiştir.

Yine Hakkari’de Özel Hatice Avcı Koleji’nin bahçe duvarının dibinde dün akşam saatlerinde ses bombası patlatılmıştır.

Öte yandan Van Valiliği’nin Orhan Okay Lisesi’nin bahçesine kurduğu iftar çadırına ve okula molotof kokteyli atılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı olarak birlik, beraberlik ve kardeşliğin en üst seviyede olması gereken mübarek Ramazan Ayı ve Ramazan Bayramı’nda meydana gelen bu vahim olayları nefretle kınıyoruz. 

Bu olaylarla terör örgütü kirli yüzünü bir kez daha göstermiştir. Bilinmelidir ki terör örgütünün hain planları ve saldırı girişimleri okullarımızda referandumda oy kullanılmasına  engel olamayacaktır.

Diğer taraftan gereken tüm hazırlıkların yapıldığı Hakkari ve Van’da tıpkı Türkiye’nin diğer 79 ilinde olduğu gibi 2010-2011 eğitim-öğretim yılı zamanında ve sorunsuz başlayacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

KPSS'de ÖSYM'yi dinleme şüphesi
10 Eylül 2010 Cuma 23:17
Kopya iddialarıyla ilgili soruşturmada her gün farklı bir iddia gündeme geliyor.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Velilere okul öncesi uzman uyarısı
Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Memduh Sami Taner, anne babaların çocuklarının okulun ilk bir ayını keyifli geçirmesine izin vermeleri tavsiyesinde bulundu.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Türkiye’ye yenilen Sırplar Kosavalılar’a saldırdı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 
MEB'den Öğrencilere Havuz ve Çiftlik Sefası   
12 Eylül 2010 11:14

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencileri serbest etkinlik saatlerinde yüzme havuzu ve çiftliklere götürmeye hazırlanıyor. Öğrenciler ayrıca, öğretmenlerinin gözetiminde çarşı, pazar da gezerek alışverişte bütçe oluşturma, uygun fiyatlı ürün seçme konusunda deneyim kazanacak.

SEBZE DE YETİŞTİRELİM

MEB Talim Terbiye Kurulu, serbest etkinliklerde ne gibi aktiviteler yapılacağına ilişkin bir genelge yayımladı. MEB ilköğretim 1, 2, 3'üncü sınıflarda 5, 4 ve 5'nci sınıflarda da 4 saat serbest etkinlik uygulaması başlatmıştı. Genelgeyle bu boş zamanların nasıl işleneceği de planlandı. Buna göre, öğretmenler öğrencilerle çarşı, pazar gibi, alışveriş ortamlarında gezecek. Bütçe oluşturma, kaliteli ve uygun fiyatlı ürünü seçme, tüketici haklarını bilme konularında öğrencilere yardımcı olunacak. Serbest zaman etkinlikleri kapsamında çevrenin şartlarına göre sebze ve meyve yetiştirme, balık tutma gibi aktivitelerde bulunulabilecek. Bölgenin gelir kaynaklarını inceleme, meslekleri öğrenme, trafik kazalarından korunma gibi uygulamalar hayata geçirilecek.

EMPATİYE ÖZEN VERİN

Serbest etkinlik zamanlarında sınıflara çağrılacak olan anne-babalar, meslekleri ve çalışmaları konusunda öğrencileri bilgilendirecek. Etkinlik kapsamında kurum ve kuruluşlara ziyaretler düzenlenecek. Bu etkinlikler yapılırken resmi ve özel kurum ve kuruluşların müze, yüzme havuzu, atölye, spor salonu, fabrika, çiftlik, kültür parkı gibi imkanlarından yararlanılacak.

Genelgede adalet ve empati vurgusu ise şöyle yer aldı: 'Serbest etkinlik saatlerinde sosyal paylaşım içinde bulunmaları sağlanırken aynı zamanda dostluk, arkadaşlık, yardımseverlik, adalet, sorumluluk, sevgi, nezaket, sabır, hoşgörü, empati, dürüstlük gibi değerleri de kazanmalarına özen gösterilmelidir. Serbest etlkinlik saatlerinde öğrencilerin yaşları ve kavrama düzeyleri dikkate alınarak kişilik gelişimine yönelik, kitap okuma, drama, film izleme, yarışma, oyun, gezi ve gözlem, spor, sanat etkinlikleri gibi yapılmalıdır.'

AİLEYE MALİYET YÜKLEMEYİN

GENELGEDE, öğrenci sayısı fazla olan okullarda etkinliklerin gruplar halinde yapılması da istendi. Etkinlik uygulamalarında ailelere mali külfet getirilmemesi, okulun ve çevrenin imkanlarının kullanılması istenen genelgede şöyle denildi: 'Serbest etkinlik saatlerinde deneme sınavları, sınavlara hazırlık ve telafi eğitimi kesinlikle yapılmayacaktır. Beden eğitimi, müzik derslerinin olduğu günlerde serbest etkinlik uygulaması yapılmamalıdır.'

Z. Kıvanç EL/Akşam

Yatılı Öğrencilere Açık Büfe Kahvaltı     
12 Eylül 2010 11:26

Birkaç yıldır lise pansiyonlarında pilot olarak uygulanan açık büfe kahvaltı bu yıldan itibaren tüm pansiyonlarda zorunlu hale getirildi.

Bakanlık, 'öğrencilerin yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunmak' ve 'öğrencilere kahvaltı yapma alışkanlığı kazandırmak' amacıyla 'Pansiyonlu Okullarda Açık Büfe Projesi' adıyla yeni bir proje başlattı.

Öğrenciye istediği yiyeceği porsiyon kısıtlaması olmadan seçme imkânı verecek proje ile ülke genelindeki pansiyonlu okullarda öğrenim gören yatılı öğrencilere yiyebilecekleri kadar alma alışkanlığı kazandırılacak. 'Çöpe dökülen yiyecekleri azaltarak okul bütçesine ve ulusal bütçeye katkı sağlanması' da amaçlanan proje ile pansiyonlu okullardaki öğretmen, yönetici, mutfak personeli gibi çalışanlara açık büfe eğitimi de verilecek. Açık büfe ile kahvaltıya gitmeyen öğrenci sayısının azalması bekleniyor. Açık büfede peynir ve zeytin çeşitlerinin yanında yumurta, bal, reçel gibi yiyecekler yer alacak. Kahvaltıda en az 8-10 çeşit yiyecek verilecek. Belli aralıklarla özellikle hafta sonları yöresel kahvaltı çeşitlerinin verilmesine dikkat edilecek. Teşvik için kahvaltıda çorba da verilebilecek. Her hafta öğrencilerin yörelerinde çok sevdikleri bir veya iki çorba çeşidi büfede yer alabilecek. Hafta sonlarında kahvaltı için ayrılan zaman daha uzun tutulacak. Hafta sonlarında diğer yiyeceklerin yanı sıra poğaça ve börek çeşitleri de çıkarılacak. Yumurta, haşlamanın yanı sıra, menemen, sahanda yumurta ve omlet şeklinde de verilecek. Mevsimlere göre taze sıkılmış meyve suyu, kavun, karpuz, domates, salatalık gibi meyve ve sebzeler de öğrencilere sunulacak. Projenin uygulanmasında öğrencilere memnuniyet anketi yapılarak, görüşler doğrultusunda değerlendirmeler yapılacak.

İBRAHİM ASALIOĞLU-zaman

Yüzme İlkokulda 'Seçmeli Ders' Oldu   

Türk halkının yüzde 80'inin yüzme bilmemesi ve her yıl boğulan çocukların sayısındaki artış Milli Eğitim Bakanlığı'nı harekete geçirdi.

Bundan böyle ilköğretim okullarında yüzme seçmeli ders olarak uygulamaya başladı.

Milli Eğitim Bakanlığı altyapı ve çevre şartları yeterli olan ilköğretim okullarında 'yüzmeyi' seçmeli ders olarak uygulamaya başladı. Bakanlık, Talim Terbiye Kurulu kararıyla 2006-2007 öğretim yılından itibaren bazı spor dallarının seçmeli ders olarak okutulması yönünde karar aldı. "Bireysel ve Mücadele Sporları Öğretim Programı"nın alanı içinde yüzme dersinden sonra Doğa Sporları Öğrenim Alanı içinde de kano, yelken, rafting gibi spor dalları alt yapısı uygun olan okullarda seçmeli ders olarak konabilecek.

YAKIN ÇEVREDE HAVUZ YETERLİ

Bakanlık, okulların yüzmeyi seçmeli ders olarak koyabilmesi için okul ya da çevrede bulunan yüzme havuzunun olmasını yeterli görüyor. Okul çevresinde doğa sporlarına uygun çevre ortamı olduğu takdirde ise okullar rafting, kano ve yelken gibi spor dallarını da seçmeli ders olarak programlarına koyabilecek.

HER YIL BİN KİŞİ BOĞULUYOR

Türkiye Yüzme Antrenörleri Derneği'nin tespitlerine göre Türkiye'de halkın yüzde 80'i yüzme bilmiyor. Bu sebeple her yıl çoğu ilköğretim çağında olan yaklaşık bin kişi boğularak hayatını kaybediyor. Yüzmenin seçmeli ders olarak uygulanmaya başlanması ve yaygınlaşmasıyla birlikte yüzmenin eğitmen nezaretinde havuzda öğrenilmesiyle boğulma vakalarının azalma olacağı belirtiliyor. Türkiye Yüzme Antrenörleri Derneği ise yüzmenin seçmeli değil zorunlu ders olarak uygulanmasını istiyor.

Boğulma beşinci ölüm sebebi


Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili Dr. Ülkümen Rodoplu, Türkiye'de deniz, göl, gölet, kanal, baraj gölü ve evlerdeki küvetlerde her yıl ortalama bin kişinin boğularak yaşamını yitirdiğini söyledi. Suda boğulmanın çoğunlukla 5-32 yaş arasında görüldüğünü belirten Rodoplu, Türkiye'de boğulmanın en sık görülen beşinci ölüm sebebi olduğunu kaydetti. Yapılan incelemelere göre 81 ilin sadece 38'inde yüzme havuzu buunuyor.

'Kayıt parası ödemeyin'

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, kayıt sırasında velilerden para alınamayacağını belirterek, okulların ücretsiz olduğunu söyledi.

Çubukçu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cuma namazını kıldığı Arnavutköy'ün Taşoluk Mahallesi'ndeki Yeşil Cami'nin önünde toplanan vatandaşlarla bayramlaştı, sohbet etti.

Vatandaşların, ''Okul yöneticilerinin öğrenci kayıtlarında para istediği ve para vermeyen öğrencilere ayrımcılık yapıldığı'' konusundaki şikayetleri üzerine Çubukçu, ''Kayıt sırasında para ödenmez, okullarımız ücretsizdir. Ders kitaplarını bile ücretsiz olarak veriyoruz. Ben sizden okulların isimlerini, verdikleri hesap numaralarını aldım, gereken işlemleri yapacağım. Okul aile birliklerinin bu konuda veliler üzerine baskı uygulamasına da karşıyım. Okulun istediği para değil, bu okul aile birliklerinin açtığı hesap numarası. Okul idarecilerimizi uyaracağım'' dedi. Bir vatandaşın ''Arnavutköy'de eğitim kalitesinin çok zayıf olduğunu'' söylemesi üzerine Çubukçu, ''Önümüzdeki eğitim döneminde İstanbul dahi olmak üzere ilçelere çok yatırım yapacağız'' cevabını verdi.

bugün

Liseli kız doğum yaptı
12 Eylül 2010 10:41

--------------------------------
Yaşar ANTER- Nilüfer KANDIRMIŞ

Muğla’nın Bodrum İlçesi’nde oturan lise ikinci sınıf öğrencisi H.S. (17), bayramın birinci günü sabaha karşı kanama ve şiddetli karın ağrısı şikayetiyle Bodrum Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

İlk müdahalede, genç kızın 7.5 aylık hamile olduğu ve bebeğin kanda zehirleme yaptığı tespit edildi. Sezaryenle hayata tutunan H.S., bir erkek bebek dünyaya getirdi. H.S.’nin sürekli bol giysiler giyerek hamileliğini 7.5 ay boyunca ailesinden gizlediği bildirildi. H.S.’nin henüz kendinde olmadığı için ifade veremediği, ailesinin ise aralarında eski sevgili Ç.A.’nın da bulunduğu 3 kişiden şikayetçi olduğu kaydedildi.

H.S.’yi hamile bıraktığı gerekçesiyle, aynı okulun son sınıfında okuyan erkek arkadaşı 18 yaşındaki Ç.A. gözaltına alındı. H.S.’nin babası Z.S., “Kızım bir gençlik hatası yapıp Ç.A. ile birlikte olmuş. Çocuğun babası Ç.A.’dır. Polis, Ç.A.’yı gözaltına aldı. Bir baba olarak onur savaşı veriyorum” dedi.



DHA


Vah gençliğimiz vahhhhhh

Kuran’ı Kerim’i yırttılar
11 Eylül saldırılarının yıl dönümünde Washington ve New York bazı bireysel eylemlere sahne oldu.
Güncelleme:12 Eylül 2010 10:26
Floridalı rahip Terry Jones’un 11 Eylül saldırılarının yıl dönümünde Kuran’ı Kerim’i yakma eyleminden vazgeçmesiyle dünya rahat bir nefes aldı, ancak Washington ve New York bazı bireysel eylemlere sahne oldu.
 
Floridalı rahip Terry Jones’un 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde Kuran’ı Kerim’i yakma eyleminden vazgeçmesiyle dünya rahat bir nefes aldı, ancak Washington ve New York bazı bireysel eylemlere sahne oldu. Washington’da İslam’ı protesto eden küçük bir muhafazakâr Hıristiyan grubu Beyaz Saray önünde toplanarak Kuran’ı Kerim’i yırttı. Aralarında aşırı muhafazakâr Çay Partisi’nin (Tea Party) Indiana lideri olduğunu bildiren Andrew Beacham ve kürtaj karşıtı kampanyasının öncüsü Randall Terry’nun bulunduğu 6 kişilik bir grup “İslam’ın saçmalıkları” adlı eylemlerini Beyaz Saray önünde yaptı.
Terry, “İslam barış dinidir saçmalığı mutlaka son bulmalıdır” derken, Beacham da Kuran’ın  İngilizce tercümeli baskısından Hıristiyanlara ve Yahudilere yönelik “nefret” içerdiğini iddia ettiği bazı bölümler okuduktan sonra sayfaları kopararak yırttı.
 
Yırttığı sayfaları hemen bir plastik torbaya koyan Beacham, yakmama nedenini de burada (Kongre binası alanı) herhangi bir şeyi ateşe vermenin ağır suç olduğuna bağladı. Polisin, birkaç turistin durup seyrettiği eyleme müdahale etmediği bildirildi.  
 
Bu arada, Tennessee eyaletinde Bob Old isminde bir rahip, dün yardımcısı Danny Allen’le birlikte Kuran’ı Kerim’i yaktı. İki rahip Kuran’ı Kerim’in yanı sıra üzerinde Muhammed yazılan bir kitabı da ateşe verdikten sonra Danny Allen tarafından yere fırlatıldı.
 
Kansas’taki Westboro Kilisesi ve  Wyoming’deki aşırı sağcı bir grup da Kuran yakacaklarını açıklamışlardı.

Rahip Jones: Yakmayacağız
Eyleminden vazgeçen rahip Terry Jones, Amerikan NBC televizyonuna  yaptığı açıklamada, “Tanrı’nın bize dur dediğini hissediyorum. Biz de ne bugün ne de bundan sonra Kuran yakmayacağız” dedi.
 
Kuran sayfasını yaktı
New York’ta ise 11 Eylül saldırılarında yerle bir olan İkiz Kuleleri’nin yakınına İslami Kültür merkezinin yapılmasını protesto eden gösteriye katılan bir kişi Kuran’ı Kerim’den kopardığı bir sayfayı ateşe vererek yaktı. Bu kişinin yanı başında ise protestocu olmasına rağmen “Gerçek Amerikalılar Kuran’ı yakmaz” yazılı pankart taşıdığı dikkat çekti.

UFO nöbeti tutuyor
10 yıldır Uzay bilimleri adına profesyonel olarak çalışan 27 yaşındaki Semra Cezlan, Türkiye'de ufo araştırması yapan 2 kadından biri.
Güncelleme:12 Eylül 2010 11:36
Cezlan, varlığıyla yokluğu tartışma konusu olan Van Gölü canavarının aslında uzaylılar olabileceğini iddia etti.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN
Van'da tüm enerji kaynaklarını güneşten alacak bir ufo müzesi kurmayı da düşünen Cezlan, yakında Van Gölü kıyısına kamp kurup, gözlem yapacak. Cezlan "Sadece ben değil, dünyanın birçok yerinden Van Gölü'nde uzaylıların üssü olduğunu söyleyen insanlar var. Çok sayıda kişi, Van Gölü içinde çeşitli cisimler gördü. Van'da gözlem yapanlar bizi arıyorlar. Ailesiyle piknik yaparken gölde cisim görenler, akşamın bir vakti farklı bir cisim görüp, polisi çağıranlar oldu. Buda bu iddiayı doğruluyor" diye konuştu.

UZAYLILARI GÖRENLER TRAVMA YAŞIYOR

Merkezi İstanbul'da bulunan Orion Ufo Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi kurucularından Vanlı evli bir çocuk annesi İnşaat Mühendisi Semra Cezlan, çok konuşulacak bir iddia ortaya attı. Yıllırdır gizemini koruyan Van Gölü canavarının aslında bir uzaylı olabileceğini ileri süren Cezlan, bu iddiasını ise gözlem yapan ve canavar gördüğünü iddia eden insanlara dayandırıyor. Cezlan, yaklaşık bin üyesi bulunan Orion Uzay Bilimleri merkezini hem yurt içinden hemde yurt dışından birçok kişinin arayıp kendilerinden yardım istediğini, görüntü ve fotoğrafları paylaştığını söyledi. Semra Cezlan, kendisininde küçük yaşlardan itibaren ufo gözlemi yaptığını ardındanda merakla bu işi araştırdığını söyledi. Yaklaşık 10 yıldır profesyonel olarak uzay bilimleri adına çalışan Cezlan, uzaylılar tarafından kaçırılan insanların da olduğunu ve bu insanların travma yaşadığına dikkat çekti. Cezlan, "Biz birebir insanların derdini dinliyoruz. Neler yaşadıklarını öğreniyoruz. Çünkü travma yaşayan insanlarımız var. Ufo bir anda insanın karşısına çıkıyor. Bu insanlara yardım etmeye çalışıyorum. Bu insanları onlarla aynı şeyleri paylaşmış insanlarla görüştürüyorum. Aynı deneyimleri yaşayan insanlarla görüştükleri zaman onlarda da bir rahatlama oluyor. Çünkü bu insanlar gördükleri zaman acaba ben delirdim mi? Veya neden ben gördüm diye bunalımlara giriyorlar. Bunun böyle olmadığını söylüyorum. Kendileri gibi yüzlerce insan olduğunu söylüyorum. Daha sonra başlarına ne gelebileceğini anlatıyorum ki olabileceklerde travma yaşamasınlar" diye konuştu.

UZAYLILAR VAN GÖLÜ'NE ÜS KURDU

Yıllardır adından söz ettiren fakat yapılan tüm araştırmalara rağmen izine bir türlü rastlanmayan Van Gölü Canavarı ile ilgili de yeni iddialar ortaya atan Cezlan, uzaylıların Van Gölü'nde bir üs kurduğunu iddia etti. Cezlan, "Uçan cisimlere ufo, yüzen cisimlere de uso diyoruz. Aslında aynı varlıklar aynı uzay gemileri ve aynı yerden geliyorlar. Havada yaşayıp suda üsler kurabiliyorlar. Sadece ben değil dünyanın birçok yerinden Van Gölü'nde uzaylıların üssü olduğunu söyleyen iddia eden insanlar var. Van Gölü çevresinde farklı cisimler gören insanların sayısı arttı. Van'da gözlem yapanlar arıyorlar, ailesiyle piknik yaparken görenler, akşamın bir vakti farklı bir cisim görüp polisi çağıranlar oldu. Van Gölü Canavarını tarif eden insanlar sadece sırtını tarif ediyorlar. Ve suya giriş şeklini. Bizim gözlemlerimize göre ufoların araçlarıda bu tarif edilen gibi suya dalıyor. Buda bizim iddiamızı doğrular nitelikte" dedi.

VAN'DA UFO MÜZESİ

İddialar üzerine Van'da göl kenarına kamp kurup araştırmalar yapacağını belirten Cezlan, "Van'da yakın zamanda kamp kurup gözlem yapacağız. Van'da da uzaylılar ile ilgili hikayesi olanlar var. Bu insanları da alıp gece gündüz demeden gözlem yapacağız. Bunu sadece Van'da değil Bursa, Zonguldak-Ereğli'de yapacağız. Biliyorsunuz Bursa Türkiye'de ufoların en çok görüldüğü yerlerden biri. Ayrıca Van'da ufo müzesi kurmayı düşünüyoruz. Ufo müzesi Türkiye'nin 3-4 ilinde var. Bunlar bizim derneğimize ait ufo müzeleri değil. Biz dernek olarak ilk olarak Van'da böyle bir müze açmayı istiyoruz. Şuanda proje aşamasında. Bu müze tüm enerji kaynaklarını güneşten alacak. Buda dünyada ilk olacak" dedi.

DHA

Oy kullananlara molotoflu saldırı
MERSİN'de Anayasa referandumu için oy kullanmaya gelenleri engellemek isteyen yüzleri maskeli grup, molotoflu saldırı yaptı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Polise kimlik sordu dayak yedi
Öldüresiye dayak yiyen Çulha, şikayetçi oldu
12 Eylül 2010 Pazar, 11:55:44
 
.Gökay USANMAZ / AHT

İstanbul’da, Çemberlitaş Anadolu Lisesi’nin güçlendirme inşaatında şantiye şefliği yapan 30 yaşındaki Ali Çulha, 26 Ağustos’taki gece çalışması sırasında, beton mikserinin tramvay yoluna güvenli çıkışını sağlamak için, bir minibüsü durdurmaya çalıştı. Minibüsten inen ve “sivil polis” olduğunu ileri süren kişiler, Çulha’yı öldüresiye dövdüler.

Göz damarlarında kanama oluşan, kafası iki yerden delinen ve kolları moraran Ali Çulha, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Çulha başından geçenleri şöye anlattı:

“Beton mikseri çıkarken yoldan bir minibüs geçiyordu. Elimle durmasını işaret ettim. Üzerime gelince kenara çekildim.

KİME GÜVENECEĞİZ?
Minibüs 5-10 metre ileride durdu. Aşağı inen sivil giyimli, 25 yaşlarında, kısa boylu ve esmer biri, “Siren çaldım. Duymadın mı” diye sordu. Duymadığımı söyledim. Polis olduğunu söyleyince de kimlik göstermelerini istedim. “Kimlik mi istiyorsun” diye yakama yapıştı. Aramızda arbede çıkınca çevremizde insanlar toplandı. Bu sırada bir kişi daha geldi ve beni yaka paça minibüse bindirdiler. Hareket eden minibüste 8-9 kişi vardı. Kimliğini sorduğum polis bana sürekli vuruyordu. 15 dakika sonra Kumkapı’daki Yabancılar Şube Müdürlüğü Misafirhanesi’ne getirdiler. Tartaklayarak lavobaya götürdüler. Bu sırada yere düşünce o polis mideme tekme attı ve başıma su döktü. Orada hiçbir sorgulama ya da işlem olmadan 15 dakika içinde beni bıraktılar. Kan içinde taksiye binip Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittim. Tedavi olduktan sonra da şikâyetçi olmak için Beyazıt Polis Merkezi’ne gittim.”