Adnan Menderes anılıyor
Başbakan Erdoğan da törene katıldı
27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle devrilen hükümetin Başbakanı Adnan Menderes ile dava arkadaşları Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan'ın idamlarının 49. yılında düzenlenen törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı bakanlar da katıldı. İstanbul'daki Anıt Mezar'da düzenlenen törende bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, "Adnan Menderes demokrasi şehididir" dedi. İşte Erdoğan'ın törende yaptığı konuşmasında öne çıkanlar:
"Sahipsiz kitleler Menderes hareketiyle milli egemenliği hissetmiş, yönetimde söz sahibi olmuştur. Bundan tam 49 sene önce bir 17 eylül gününün öğle saatlerinde İmralı Adası'nda kurulan darağacında hayatı sona eren rahmetli Menderes, çok doğru bir ifadeyle, isabetli bir ifadeyle demokrasi şehididir.
Kendisinden bir önceki gece darağacında hayatları sönen Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan gibi Menderes de bizleri hüzne boğan bir sonla bu dünyaya veda ederken, milletimizin gönlündeki ebedi yerini almıştır. Menderes ve arkadaşları bu ülkeye, bu millete yaptığı hizmetlerin bedeli olarak son nefeslerini vermişlerdir. Bizim inancımız, Allah için ülkesine milletine hizmet yolunda ölenleri, öldürülenleri şehit olarak kabul eder. Menderes'in, Zorlu'nun, Polatkan'ın şahadeti, onlar ve aileleri için bir utanç değil, büyük bir gurur kaynağıdır.
Türk milleti onlarca yıldır bu aziz insanları hürmetle, şükranla, hayır dualarıyla anmaktadır. Onları idama gönderenler ise hiçbir dönemde bu cinayetin vebalinden, bu utançtan kurtulamamışlardır. Türk milleti kendi iradesiyle göreve getirdiği bu masum insanların katledilmesini her zaman lanetle anmıştır. Pazar günü gerçekleşen halkoylamasında ortaya çıkan irade, bir kez daha darbeci anlayışa, vesayetçi anlayışa gereken cevabı haykırmştır. Ülke ve millet olarak bir daha böyle acılar yaşamamamız, en büyük dileğimizdir. Tesellimiz ise yarım asırdır dinmeyen bu acının boşa gitmemiş olmasıdır. Menderes ve arkadaşlarının yaktıkları demokrasi meşalesi, elden ele her geçen gün daha yükseğe taşınmış ve nihayet bugün bizlere kadar ulaşmıştır.
Menderes'in ortaya koyduğu irade ve kararlılık, başlattığı demokrasi ve kalkınma mücadelesi, merhumun manevi mirası olarak milletimizce daima sahiplenilmiştir. Merhum Menderes'in idamından hemen önce verdiği mesaj, bu bakımdan çok manidardır. Diyor ki merhum Menderes, "Dirimden korkmayacaktınız. ama şimdi elele vererek Adnan Menderes'in ruhu sizi ebediyete kadar takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir.
Nitekim rahmetli Menderes'in ruhu, onun başlattığı demokrasi mücadelesi, bu toprakların öz evlatlarını birinci sınıf vatandaş yapma kararlılığı bugüne kadar gelmiştir. Menderes'ten, hemen yanı başında yatan merhum Turgut Özal'a, bugüne kadar varlığını sürdüren ruh, işte bu ruhtur.
Milletle birlikte, milletin istediği istikamette yürüyen herkes, Menderes'in belirttiği gibi, her fırsatta milletin değerlerinin, tarihinin, medeniyetinin düşmanlarına tokat üzerine tokat vurmaktadır.
Menderes'i idam etmekle, milletin kendi iradesine sahip çıkan mücadelesinin önünü kesebileceğini zannedenler, yaşadıklarından malesef ders almadılar, alamıyorlar.
Yıllar önce, merhum Menderes'in haykırdığı 'yeter, söz milletindir' şiarını bugün de kararlılıkla sürdürüyoruz. Her fırsatta 'yeter, söz de milletin, karar da milletin' diyoruz. Menderes'in haykırışı bütün Türkiye'de yankı bulmuş, milleti ayağa kaldırmıştır.
Merhumun milletle kurduğu gönül köprüsünü başka türlü yıkamayacaklarını görenler, fani bedenlerini ortadan kaldırarak amaçlarına ulaşacaklarını sandılar. 'Bizi buraya getiren irade böyle emrettiği için bu kararı aldık' diyecek kadar ileri gittiler. Vicdanlarını susturmaya çalıştılar. Fakat Menderes'in ruhu tarafından takip edilmekten kurtulamadılar. Biz de bütün milletimizle birlikte şehitlerimizin arkasından Fatiha okuyoruz, Menderes ismini andığımızda yıkılmaya çalışılan o gönül köprüsünün daha da güçlenmiş olarak duruduğuna şahit oluyoruz.
Menderes'in temellerini attığı Türk demokrasisi, atlattığı badirelere rağmen dimdik ayaktadır. Menderes'in sağlamlaştırdığı çok partili sistemden, kimse geriye adım atmaya cesaret edemedi daha. Bu sürede pek çok kayıplar verildi, acılar yaşandı, bir çok alanda uçurumun kıyısına getirildik, kirli oyunlara maruz bırakıldık. Ama hamdolsun her badireyi aştık, her oyunu bozduk. Vesayet altına almaya çalışanlara, değişim azmini kırmak isteyenlere gereken cevabı millet olarak verdik. Her karanlık günün aydınlığa döneceğine inanarak azimle mücadele ettik. Milletimizin rotasıdan sapmadık.
Bu vesileyle Türkiye'nin aydınlık yarınlarının temel taşlarını inançla, sabırla ve hayranlık veren bir öngörüyle oluşturan rahmetli Özal'ı da şükranla yad etmek istiyorum. İkinci bir Menderes olarak milletin gönlünde yer alan Özal'ı da rahmetle anıyorum. Millet ne Menderes'i asanları, ne Özal'a dünyayı dar edenleri hayırla yad etmiyor. Onların kimler olduğunu da asla unutmuyor. Milletimizin Menderes ve Özal'ı, asırlar boyunca gönlünde baş tacı edeceğine inanıyorum. En büyük mevki, en büyük makam, en büyük paye de budur zaten. Ne mutlu onlara!
Bu anlamlı toplantı vesilesiyle Menderes ve arkadaşlarını minnetle bir kez daha anıyorum. Allah'ın rahmeti onların üzerine olsun.
Sözlerimi, Necip Fazıl üstadımızın, kendisinin ardından yazıdığı şiirden birkaç kıta okuyarak bitirmek istiyorum.
Zeybeğimi, birkaç kızan, vurdular;
Çukurda üstüne taş doldurdular.
Bir de, ya kalkarsa diye kurdular...
Zeybeğim, zeybeğim, ne oldu sana?
Allah deyip, şöyle bir doğrulsana!
Beyni tırmık tırmık, pençelere sor!
Mevsim niçin ölgün, bahçelere sor!
Sor; çukuru nerde, serçelere sor!
Ağla, bir dinmeyen hasretle ağla;
Zeybeksiz yolları gözetle, ağla!
Dinmeyen bir hasretle milletin adamlarını anmaya devam ediyoruz. Menderes, Polatkan ve Zorlu ailelerine, milletin adına bir kez daha baş sağlığı diliyoruz.