Zorunlu Eğitimin 12 Yıla Çıkarılması

 Sözde eğitim adına yapılanlar ortada.Tamamen çuvalladılar.Bizler de bu işin parçası olduk.
  Öğrenci ,veli,öğretmen stres içerisinde bir eğitim hayatı sürdürüyor.Yarış içerisindeler, sınav stresi ,dersanelere ödenen tonlarca para vb.Böyle yetişen nesillerden ne beklenebilir? 15-20 yıl sonra yapılan yanlışlar anlaşılır ama iş işten çoktan geçer.
 Şimdi de 4+4+4 ortaya çıktı .Hangi ülkede her yıl sil baştan yeni bir sistem denenir.Bunun hiç mi ön çalışması olmaz?Yazık

 Sıkıntılı bir sürece girdik alt yapı olmadan yapılan işler ne derece sağlıklı ve faydalı oluyor sonuçar ortada. Allah yardımcımız olsun.

Yanlış bir savunma olmuş hocam...

Şu anda eğitim fakültesinden mezun olmuş öğretmenlerde dahil öğretmenlerin çoğu hemde büyük kısmı planlarını internetten indiriyor... Hatta öyle ki, planlarını indirdikten sonra okulun adını değiştirmeyen, yaptığı zümreleri direk çıktı alarak milli eğitime sunan, ve milli eğitimden " Yaaa bari okulun ismini değiştirin hocalarım " diye şaka yapılan çoook eğitim fakültesi mezunu olan arkadaşımız var...

He tüm bunların arasında okuma yazmayı nasıl yaptıracağız diyende...

Burada sizin dediğiniz tarzda eğitim fakültesi mezunu istiyorsanız... Öncelikle eğitim fakültelerinde staj derslerinin ağırlık kazanması ve ciddi olması gerekir... Ancak bu da olmadığına göre - nadiren bir kaç üni de bir kaç hoca bunu yapıyor -  bir öğretmenin gelip de okuma yazmayı nasıl yapacağız diye sorması gayet normaldir.!

sizde soruyorsanız bence hiç normal değil,.kendinize bir sorun neyin eğitimini aldım ben diye !!!!

Şu sözünüz hiç hoş değil öğretmenim; "alakasız mezunları öğretmen deyip atamazlar inşallah,geçmişten beri bunun cezasını çekiyoruz," Ben kimya müh. mezunuyum.12 yıllık öğretmenim.Kendimden o kadar da eminim ki iyi bir öğretmenim.Benim gibi farklı alandan gelen öğretmenlere sizin gibi eğitim fakültesi mezun olupta bize böyle demeleri hoş olmuyor. Önyargılı olmayalım.Farklı okuldan mezun olanlar ilk yıllar kendi eksiklerini görüp tamamlamaya çalışıyorlar.İşin aslı kısacası yaptığın işi tam anlamyla yapacaksın.Laf değil...

 Size katılıyorum hocam...Ben de sınıf öğretmenliği mezunu değilim...Edebiyat fak. mezunuyum...15 yılım bitti meslekte..Mesleğimi çok ta iyi yapıyorum ve vicdanen çok rahatım..Öğrencisini benim sınıfa aldırmak için uğraşan ve benim reddettiğim veliler var...Başka bir arkadaşımın öğrencisini almak etik olmadığı için..İşini iyi yapan,başarılı bir öğretmen olmak için sınıf öğr. mezunu olmak şart değil..Bu iş vicdan işidir,bu unutulmasın...Sınıf öğrt. mezunu olup ta işini  savsaklayan meslektaşlarım da var maalesef...Şu mezunu ,bu mezunu gibi tartışmalar bizi geri götürür,ileri değil...

   Bu sistemle zaten sonumuzun ne olacğı belli değil,bir de birbirimizi yıpratmayalım derim...

eğitim fakültelerinin eğitim kalitesinin ben de arttırılması tarafındayım.staj dersleri prosedur yerıne daha fazla olmalı.bazı liseler üniversitelerden daha donanımlı.şu an öğretmen kalitesini tartışmak yerine eğitim fakülteleri o tarz olmalı.eğitim fakültesi olmayıp da cok başarılı olanlar var.ancak basta öğretmenliği istemeyip ben öğretmen olamam,çocuklarla ugraşamam deyıp de sonra da iş kaygısı yuzunden öğretmen olayım demek de cok yanlıştır.çünkü öğretmenlik bir gönül işidir.emek ister.ne kadar tecrübesiz olunsada gönlünü verdim mi hersey çözülür.

Bu konu hakkında iş adamından, milletvekiline hemen hemen hepsi fikrini beyan edip tartışıp dururken eğitimciler arka planda izleyici durumuna düştü.Gidişat hiç hayra alamet değil.Daha şu anda bile ekleme çıkarma yapıyorlar.Yap boz tahtasına döndü resmen.Umarım önümüzdeki günler daha güzel olur.

aslına kabul edilme asamasına gelındı ancak hıc kımse hıc bırsey bılemıyor ve tahmınlerle hareket ediliyor.denildiği gıbı su anda uzerınde calışılmadan geldıgı bellı.uzerınde calışıldıkça eklemeler yapılmaya devam ediyor bunun da hıc arastırılmadan olusturuldugu bellı oluyor.

ben sorarım bu sistemi destekleyenlere doğu ve güneydoğudaki yapılmış kız çocuklarını okula göndermekle ilgili kampanyalar boşa gitmeyecek mi? 12 yılı bitirmeyenlere diploma verilmeyecekmiş!!!
arkadaşlar şu sekiz yıllık eğitimde bile kızlarını okula göndermeyen vatandaşların ekmeğine yağ sürmüş olmayacakmısınız? adam zaten okula gödermemek için 40 takla açarken siz ona kanunende hak vermiş olmuyormusunuz? köyde uzun yıllar çalışan bir öğretmen olarak köyde kalan vatandaşlardan şu sözü çok işittim hocam devlet öyle bir yaptı ki koyunumuzu otlatacak erkek çocuğumuz kalmadı hepsini okula aldı. arkadaşlar köylülünün diploma falan umrunda değil koyunları onun için daha değerli artık bir mesleği öğrenmek için yıllarca çıraklık yapmaya gerek yok teknolojinin her yere girdiği bu dünyada birkaç yıl içerisinde insanlar uğraşı edindikleri meslekleri gayet iyi yapabilmektedir rövanş alma mantığıyla çocuklarımızın geleceğiyle kimsenin oynamaya hakkı yok

İsteyen istediğigibi düşünme hakkına sahip ama bazı arkadaşlarımız sırf muhalefet olsun diye ya da rahatımız bozulacak diye taraflı bakmışlar.Amerikasında avrupasında ve diğer gelişmiş ülkelerde oluyor da benim ülkemde niçin kesintili olmasın?Kesintili ve kesintisizi yaşamış biri olarak 1-5 ile 6-8in bir binada bulunmasının ve aynı ortamı yaşamasının her zaman problem oluşturduğunu gördüm.Kaldıki kesintisiz 8 yılı getirenler eğitim kalitesini arttırmak için değil meslek liselerinin önünü kapatmak için getirdiler, bunu herkes biliyor.Avrupadaki öğrenciler kalifiye olabilmek için  meslek liselerine koşuyor, biz ise hala önünü kesmeye çalışıyoruz.DÜŞÜNMEDEN KARŞI ÇIKMAYALIM derim.

Kesintili eğitim bir taraftan kız çocukların okuldan alınması riskini artırırken, diğer taraftan çocuk işçiliğinin önünü açmaktadır. Kanun teklifinde çıraklık yaşının 14’ten 11’e düşürülmesi ile birlikte değerlendirildiğinde bu durum daha net bir şekilde görülebilmektedir.
Çıraklık eğitiminin 10 yaşından sonra başlayacak olması aynı zamanda ucuz işgücü olarak görüşen çocuk işçiliğini arttıracaktır. Kız çocuklarının “çocuk gelin” olması sağlanırken, diğer taraftan tarlalarda, sanayi sitelerinde çocuk işçiliğinin daha da yaygınlaşmasının kapıları ardına kadar açılmaktadır.
Erken yaşta mesleğe yönlendirme pedagojik olarak sakıncalıdır
Mesleğe yönlendirmenin 10 yaşından sonra yapılacak olması, henüz eğitim sürecinin başında olan ve gelecek ile ilgili sağlıklı kararlar veremeyecek durumda olan çocukların erken yaşlarda yapacağı bilinçsiz seçimleri gündeme getirecek ve sonraki yıllarda öğrencilerin söz konusu seçimlere mahkum kalması riskini arttıracaktır.
Dünya ülkeleri mesleğe yöneltme yaşını ortaöğretim (lise) başlangıcına doğru yönlendirirken, pedagojik olarak hiçbir faydası olmayan erken yaşta mesleğe yönlendirme uygulaması çocuklara yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Düzenleme ile sınav yaşı düşecek ve dershanelere gidiş oranları hızla artacaktır!
İlköğretim ikinci kademede farklı okullara geçiş olanağı olduğundan, sınav yapılması kaçınılmaz olacak ve sınav yaşı 8’e düşecektir. Bir taraftan uzun vadede seçme sınavlarının kaldırılacağını iddia ederken, diğer taraftan böylesi bir uygulamayı hayata geçirmek istemek büyük bir çelişkidir.
İlköğretim 4. sınıftan sonra mesleğe yönlendirmenin benimsenmesi durumunda, hem özel dershanelerin eğitimdeki ağırlığı daha da artacak, hem de velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamalarının iki katından fazla yükselmesine neden olacaktır. Bugüne kadar özellikle ortaöğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklikler nedeniyle özel dershane sayısı ve dershaneye giden öğrenci sayıları iki kattan fazla artmıştır. Benzer bir durumda söz konusu artışın çok daha büyük olması kaçınılmaz görünmektedir. Eğitime “kazı kazan” mantığı ile bakarak günü kurtararak kazançlı çıkacağını sananlar, çocuk ve gençlerimizi nasıl bir kaosun içine çektiklerini görmek istememektedir. Eğitimin var olan bütün sorunlarını en geniş platformlarda ve bilimsel temelde tartışarak kapsayıcı bir anlayışla ele almak gerektiği açıktır. Bunun dışında yürünecek tüm yollar ve yasa değişikliğinin “oldubitti”ye getirilmek istenmesi kesinlikle kabul edilemez bir durumdur.

                                           4+4+4 ÜZERİNE
“Sağduyuyla düşünecek olursak 4+4+4 şeklinde bir eğitim sisteminin sadece kültürel dünyamızı değil sosyal hayatımızı da ferahlatacağı bir gerçektir.

              Hükümet 1997 yılında çıkarılan 4306 sayılı kanunda değişiklik yaparak temel eğitimi yeniden düzenlemek için kolları sıvadı. Bu meyanda meclise sunulan teklifte 28 Şubat dayatması olan 1997 yılı kesintisiz sekiz yıllık eğitimin öncesine dönülecek, İlköğretim’in ilk 4 yılı birinci kademe ikinci dört yılı ise ikinci kademe olacak.

Böylelikle 1997 öncesi 5 yıl olan İlköğretim I.kademe (İlkokul) 4 yıla inerken daha önce 3 yıl olan İkinci kademe (Ortaokul) 4 yıla çıkmış olacak ve İlk kademeye sınıf öğretmenleri, İkinci kademeye branş öğretmenleri girecek. Daha önce mecburi eğitim kapsamına alınan okul öncesi dönem de bundan böyle mecburi olmaktan çıkıyor.

Tasarının önemli noktalarından biri de 4 yıllık birinci kademeden sonra isteyen öğrenciler geri kalan mecburi eğitimlerini Açık Öğretim yoluyla dışarıdan bitirebilecek. Öte yandan bu teklifle meslek liselerinin üniversiteye girişte önlerine konulan katsayı engeli de tarihe karışıyor.

Şayet bu tasarılar gerçekleşirse 28 Şubat’ın en büyük tahribatı yaptığı eğitim sistemi yeniden ayağa kaldırılabilecektir. 15 yıl sonra bu enkazı kaldırıp yerine çok daha sağlam bir yapı bina edebiliriz. Sadece 28 Şubat’ın yıktıklarını geri getirmek değil, aynı zamanda 28 Şubat’ların yıkmasına müsait zafiyette birçok çürük yapıyı da yeniden inşa etmek mümkündür.

Eğitim olgusuna ideolojik bakıp endoktrinasyon hesaplarıyla hareket ettiğimiz zaman taş üstüne taş koymak elbette mümkün değil.

Eğitim öğretimi öğrencileri kolayca şekilden şekle sokacak hamur oyunu olarak görenler her zaman hoşnutsuz hallerini devam ettireceklerdir. Çünkü bu insanların kendilerinden yana olan statükonun sürmesinden başka bir dertleri yoktur. 4+4+4 şeklinde formüle edilen sistemle ilgili muhalefette bulunanların hiç biri bu sistemin getirilerini hesaba katıyor değiller. Bütün endişe ve kaygıları gençlerin kendi temsil ettikleri dünya görüşünün ekseninden kayarak daha manevi bir iklime yönelebilme ihtimalidir.

Oysa 15 senedir devam eden bir yanlıştan dönülmesi sanıldığı gibi sadece belli kesimlerin mağduriyetini ortadan kaldırmayacak, aynı zamanda Türkiye’ye nefes aldırıp ülkenin önünü açacaktır. Herkes şunu anlamıştır ki “inat” ülkelerin kalkınmasında-hele eğitim gibi ciddi bir meselede- şahsi emellere hizmet etmenin ötesinde insaflı ve mantıklı bir yöntem değildir. Sırf bin yıla ayarlı bir inadı sürdürmek için meslek liselerinin önüne konulan katsayı engeli yüzünden binlerce insanın potansiyel enerji ve kaynağı heba edilmiştir. Son düzenlemelerle ilgili kimse eğri oturuşunu düzeltmeden doğru konuştuğunu sanmasın. Aklı selimle düşünecek olursak 4+4+4 şeklinde bir eğitim sisteminin sadece kültürel dünyamızı değil sosyal hayatımızı da ferahlatacağı bir gerçektir. Buna göre:

Kimse istemediği bir okul sürecine katlanmak zorunda bırakılmayacak, isteyen istediği alternatifte bir tercih yapma imkânına kavuşacaktır
Katsayı uygulamasının kalkmasıyla birlikte meslek liseleri canlanacak, liselere yığılma azalacak, üniversiteye girmeden de meslek sahibi olunabilineceği gerçeği açığa çıkacaktır.
İlköğretim süreci birilerinin hesabına uygun kafalar yetiştirme süreci olmaktan çıkarak, çocuklar devletten önce ailelerine aittir ilkesine göre hareket edilecektir.
Yıllardır devam eden 8 yıllık kesintisiz eğitimin açtığı en büyük boşluk öğrencilerin değer yoksunu olarak yetiştirilmesidir. Bu dayatmanın kalkmasıyla beraber eğitim-öğretim ikilemi ortadan kalkmış olacaktır.
İmam Hatip liseleri eski parlak zamanlarına geri dönebilir mi bilmiyorum, ama hiç olmazsa İmam Hatip’ler üzerine daha bir ciddi düşünebilme fırsatı yakalanmış olacaktır. İmam Hatip ve Meslek liselerindeki motivasyon artışı belirgin bir şekilde kendini gösterecektir.
Okul öncesi eğitimin mecburi olmamasını da olumsuz değerlendirmemek lazım; çocuklar ne kadar çok doğal anne ve aile ortamında vakit geçirip, okul ortamıyla ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi olacaktır.
İlköğretim birinci kademesinden itibaren isteyen aileler için çocuklarını açık liselerde okutabilme imkânı tanınması da özel sebeplerle örgün eğitime devam etmeye istekli gözükmeyen kişiler için önemli bir gelişmedir.
Akıllı tahta ve tablet tartışmaları arasında böylesine önemli içeriksel bir konunun eğitim dünyamızın gündemine getirilmesi hayırlı bir gelişmedir. Dileriz herkesi ve her kesimi memnun ve mutlu eder.”
      NİYET HAYR, AKIBET HAYR OLUR İNŞALLAH…

Yeni eğitim sitemin de öngörüldüğü üzere 4+4+4 olacaktır bu durumda mevcut 1. kademe 5 yıldan 4 yıla düşmekte 2. kademe ise 3 yıldan 4 yıla çıkmaktadır. böyle olunca 1. kademede sınıf öğretmenlerinin %20 si boşa çıkmaktadır bu da yaklaşık 50,000 öğretmen yapar bu kadar öğretmen ne olacak? Sınıf öğretmenleri olup atama bekleyenler yıllarca atanamayacaklar halen eğitim fakültelerinin sınıf öğretmenliğinde okuyanlar yıllarca açıkta kalacaklardır. bu bir yana hazır görev yapan sınıf öğretmenlerinin gerek il içi gerekse il dışı yer değiştirmeleri inanılmaz derecede zorlaşacaktır.
bir de 2. kademe 3 yıldan 4 yıla çıkacağından branş öğretmenlerine olan talep daha da artacak ve branş öğretmeni alımı çok miktarda yapılacaktır.yani bir yanda hazır ataması yapılmış 50000 öğretmen açıkta kalacak ve de halen branş öğretmeni açığını kapatmak üzere ek atamalara ihtiyaç duyulacaktır.
bir de okula yeni başlayacak olan çocuğun bazı hazır bulunuşlukları kazanmış olması maksadıyla da okul öncesi eğitim de bu sisteme dahil edilmelidir.
benim sistemle ilgili nacizane önerim 1+5+3+4 şeklinde olacaktır. böylesi çok daha hayırlı olacaktır.
bir başka hususta açıkta kalacak olan 50.000 sınıf öğretmeni 250.000 sınıf öğretmeninin içinden neye göre belirlenecektir?
öte yandan hazır atama bekleyen öğretmenlerin atanmaları ve eğitim sistemine yeni bir kan olacağı düşüncesiyle emekliliği gelmiş öğretmenlerin emekli olmaları için emekli olmaları teşvik edilmeli yerlerine de genç görev bekleyen yeni öğretmenler atanmalıdır.

Sayın hocamın tespiti doğru. Eğer birşey yapılacaksa yapılacak değişikliğin kimseyi mağdur etmemesi lazım. Eğer 4+4+4 olacaksa bu durumda binlrce sınıf öğretmeni açıkta kalacak demektir. Bunu planlayanların bunlarıda düşünüp panlaması gerekir diye düşünüyorum.

Zorunlu eğitim 5+3+4 olsa ne olur.Eğer 4+4+4 olduğunda 50.000 sınıf öğretmeninin norm fazlası olacağı bir o kadar da branş öğretmenine ihtiyaç olacağı söylenmekte ve tartışılmaktadır.
 Öğrenciyi 5. sınıfta yönlendirmesek de 6. sınıfta yönlendirsek ne olur.
 bakanlık 12 yıl zorunlu eğitime geçmeyi düşünürken acaba öğretmenlere sordu mu? düşünceler alındı mı? kaygılıyım bu durumdan
 bana göre çok şey öğretmeye çalışıyoruz ama çok az şey öğretmeyi başarıyoruz.öğrencileri 2. sınıftan itibaren deneme sınavlarına hazırlamaya başlarsak  okulun başarısını  sbs den alınan puanlara fen lisesi anadolu lisesi vb yerleşen öğrencilere göre değerlendirirsek çuvallamış gibi oluyoruz sanki ... peki diğer  öğrenciler nerelerde  onlar ortadan kaybolmuyor bu ülkenin birer bireyi olarak hayatlarına devam ediyorlar.öğrenci 8. sınıfa gelmiş yazım kuralı yok, okuma yok iki kelimeyi bir araya getiremiyor,biz bu öğrenciyi deneme sınavına sbs'ye girmesi için elimizden geleni yapıyoruz.
  bence ilk üç sınıfta sadece okuma , yazma , toplama  çıkarma sayılar verilmeli bunun yanında genel kültür mü dersiniz adab-ı muaşeret mi dersiniz bir dersin konulması. Eğer temeller sağlam olursa üzerine bir şeyler katmak daha kolay olacaktır.yoksa ''havanda su dövmüş oluruz''

Bence adını doğru koymak gerek !
Zorunlu eğitim 12 yıla çıkmıyor.
Tersine 4 yıla in-dir-ge-ni-yor...


Özü bu... Başka söze gerek var mı ?
...


(Çözüm önerim; hiç olmazsa 5+3 olsun derim.)

Arkadaşlar bugün çalıştığım ilin meb sitesine girdiimde norm fazlası öğretmenlern açıklandığını gördüm.310 öğretmen il çapnda norm fazlası olmuş.Bunların 118'i sınıf öğretmeni.Bunlardan biri 17. hizmet yılını pekçok zorluklarla tamamlamış bir gün yüzü görememiş ben.
Şimdi ben merak, endişe ve umutsuzluk içindeyim Ben ve bu 310 öğretmen ne olacak?Üstelik 4+4+4 uygulanınca ortaya çıkan öğretmen fazlalığıda bu sorunu kat kat büyütecek.Ne olacak bir gerilim filmi izler gibi gergin bekleyişteyim.
   Acaba ne olacak?Bir bileniniz var mı?

Göreli Mevlam neyler neylerse güzel eyler. İnşallah hakkımızda hayırlısı olur ned diyelim. Minareyi çalan kılıfını uydurur. Bu işi planlayanlar elbette bunun getirisini götürüsünü hesaplayacaktır.  Çalışan persneli durumunuda göz önünde bulunduracaklardır.