Boğaziçi Üniversitesi: 4+4+4 bilim dışı
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi bugün yazılı bir açıklama yaparak, 12 yıllık kesintili eğitim tasarısının geri çekilmesini talep etti.
Talebin gerekçelerinin sıralandığı açıklamada, tasarının bilim dışı olduğunun ve bunun yanı sıra insan hakları ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunun altı çizildi. "Bir ülkedeki eğitim sistemi ve bunun uygulanmasını içeren model değişiklikleri, ancak daha önceki sistem ve uygulamalar bilimsel değerlendirmelerle ele alınıp gelişim ve değişimin zorunlu olduğu saptanırsa, gerekli olabilir" saptamasıyla başlayan açıklamada, "Böyle bir bilimsel değerlendirmeye dayanmayan değişiklikler, insan gücü açısından olduğu kadar ekonomik açıdan da savurganlığa neden olur" denilerek tasarının geri çekilmesi talep ediliyor.
Açık öğretim seçeneği, çocukların sosyal ve duygusal gelişimine ket vuracaktır
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından yapılan açıklamada, çağ nüfusu bilişsel gelişim açısından ayrıştırıldığında, 7-11 yaşın somut işlemler, 12 yaş üstünün ise soyut işlemler dönemleri olarak belirlendiğini, bu yüzden dördüncü sınıftaki bir çocuğun, somut işlemler döneminin tam ortasındayken ilköğretimin ikinci kademesine geçmesinin, bilimsel veriler ve bulgulara ters düştüğü belirtildi.
Açıklamada ayrıca, "Çocukların soyut işlemler dönemine girmeden bir öğretim kademesini tamamladığı hiçbir gelişmiş ülke bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.
Tasarının, kız ve erkek çocuklarında %98'e ulaşan okullaşma oranını düşüreceği, bu düşüşün, "alt sosyo-ekonomik düzeyden gelen" çocuklar için daha fazla yaşanacağı belirtilerek, "Böyle bir eşitsizlik, insan hakları açısından olduğu kadar insan gücü niteliğinin düşmesi açısından da eleştiriye açıktır" denildi.
Modelin ikinci dört yılından itibaren "açık öğretim"in devreye girmesine ilişkin de açıklamada, "okullaşma yalnız bilişsel gelişimin ‘olmazsa olmazı’ değil, aynı zamanda sosyalleşme süreçlerinin gerçekleştiği, çocuğun birey olarak toplum içinde etkin iletişim ve etkileşimi öğrendiği süreçleri kapsar. Sosyal ve duygusal gelişim, okullaşma süreci içinde önemli yer tutar. Bu nedenle, erken dönemde bu sosyal ortamın dışındaki seçenekler yalnız bilişsel gelişime değil, aynı zamanda da sosyal ve duygusal gelişime de ket vuracaktır" deniliyor.
İkinci dört yılda mesleki yönlendirme bilim dışı
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından yapılan açıklamada, tasarının, ikinci dört yıldan itibaren mesleki ve teknik yönlendirmeyi içermesi ile ilgili olarak da "ikinci 4 yılın mesleki ve teknik yönlendirmeyi içermesi, bilimsel açıdan kabul edilir bir seçenek değildir. On yaşındaki bir çocuğun ilgi, yeti, bilgi ve becerileri, kalıcı bir hale gelmemiştir. Bilimsel veriler, bu alanlardaki değişmezliğin ergenlik dönemi sonunda bile oluşmadığını açıkça göstermiştir. On yaşındaki çocukları ömür boyu çalışacakları alanlara yöneltmek, bilimsel açıdan olası değildir. Bilimsel veriler ilgi, bilgi, yeti ve becerilerin 15 yaşlarında bile kararlılık göstermediğini ve kaygan bir zeminde olduğunu saptamıştır. Bu nedenle 9-10 yaş gibi bir gelişim döneminde, çocukları bu tür seçimleri yapmaya zorlamak, hiç bir bilimsel veri ve sonuçla bağdaşmamaktadır" ifadeleri yer alıyor.
Açıklamada, 12 yıllık zorunlu eğitimi öngörmesi, tasarının bilimsel temellere dayanan ve insan gücü niteliği açısından önem arz eden bir önerisi olarak niteleniyor. Ancak, bu eğitimin zorunlu olması yanında genel ve çağın gerektirdiği temel eğitim yaklaşımını içermesi gerektiği, önemle üzerinde durulması gereken bir konu olarak vurgulanıyor. "Unutulmamalıdır ki en iyi mesleki eğitim etkin bir genel eğitim üzerine kurulabilir" denilen açıklamada, imam hatipler kast edilerek, "Toplumun çeşitli kesitlerinin farklı tercihleri, zorunlu ve genel eğitim içinde zengin bir seçmeli dersler havuzu çerçevesinde karşılanmalı ve bir insan hakkı olan eğitim, tüm çağ nüfusunu içine alacak bir bütünsellik göstermelidir" deniliyor.
Açıklama, "Eğitim sistemimizde yapılacak değişikliklerin bilimsel veriler ışığında gerçekleşmesi, farklılıklar açısından büyük kaynak, enerji ve birikimi içinde barındıran toplumumuzun insan gücünü donanımlı hale getirmemizde etkin olacaktır. Eğitim Fakültesi’nde çalışan bilim insanları olarak bu konudaki duyarlılığımızı, dayandığı bilimsel temeller ışığında iletiyor, bu olguyu gerçekleştirme gücüne toplum olarak sahip olduğumuzu düşünüyoruz" ifadeleriyle son buluyor.
Alıntıdır