Eylül kalktı gitti.
Yerini Ekim’e verdi sevdiğim…
Yine beceriksizliğim üstümde,
Fincana koyamadan, köpükleri söndü kahvemin.
Söndü aydınlık, döndü karanlık;
Yoktu ellerin...
Ah, yine telvede senin gözlerin…
Ekim’in yağmurları yüreğime işledi sevgilim.
Sonbahar’ı böyle olmazdı bu şehrin.
Yaslanıp yokluğuna yağmuru izledim demin.
Kaynadı yüreğim, içime çöktü demin…
Başımı göğe kaldırıp, kapattım gözlerimi,
Yağmur sen,
Bulut sen,
İçime akıp, çürüttü içimi nemin…
Düşüp rüzgâra takılan yapraklar, sanki ellerin…
Savaştan kaçar gibi,
Yine de kelebekler gibi...
Çamura batıp kapıldılar suyun akışına;
Tıpkı böyleydi işte gidişin…
Selim Akgün