Çocuk Eğitimi

Çevrimdışı *kumul*

  • Aktif Üye
  • **
  • 58
  • 1
  • 58
  • 1
# 23 Ağu 2007 22:29:51
Çok güzel anlatımlar, tek tek irdelemek ve çocuk yetiştirme biçimimizi tekrar tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Belki de şuan yaşanan tüm sorunların ve kaybedilenlerin arkasından sorulan "niye" sorusunun cevabı, çocukları yetiştirme biçimimizde saklıdır.

Paylaşan arkadaşlara teşekkürler!!!

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 26 Ağu 2007 18:00:11
İyi Bir Anne, İyi Bir Baba mıyım?
Siz, her sabah çocuğunuzu günaydın diyerek uyandırıp, okuldan geldiğinde sevgiyle kucaklıyorsanız,

Siz, çocuğunuzun her sorduğu soruyu önemseyip,yaşına uygun bir biçimde açıklıyorsanız,

Siz, evetlerinizi değerli kılabilmek için, gerektiği yerlerde hayır diyebiliyorsanız,

Siz, şiddeti hiç sevmiyorsanız,

Siz, çocuğunuz için özel zaman ayırabiliyorsanız,

Siz, çocuğunuzun en ufak başarısını bile görüp onu yüreklendiriyorsanız,

Siz, çocuğunuzu başka çocuklar ile kıyaslamıyorsanız,

Siz, gerektiğinde çocuğunuzun sorunlarını uzmanlarla paylaşabiliyorsanız,

Siz, yaşamayı seviyorsanız,

Siz, hoşgörünüz ve dürüstlüğünüzle çocuğunuz için iyi bir örnek teşkil ediyorsanız,

Siz, çocuğunuzun kişilik ve zihinsel gelişiminin en önemli kısmının 0-6 yaş arasında oluştuğunu biliyor ve bu konuda elinizden geleni yapıyorsanız,

Siz, aile içindeki kararlarınıza çocuğunuzu da ortak ediyorsanız,

Siz, çocuğunuz için buradaysanız,

Sizler iyi bir Anne, iyi bir Babasınız.

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 27 Ağu 2007 18:42:10
Çocuk eğitimi 
Her çocuk ayrı bir dünyadır. Çocuk yetiştirmek ise  en kutsal, en büyük, en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır. Gelecek açısından düşünüldüğünde bu konunun önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Daha doğacak çocuk anne karnında iken anne babaların kafasında bir çok soru işareti oluşur. Kız mı erkek mi olacak ? Sağlıklı doğup büyüyecek mi ? Ailemizde ve günlük hayatımızda  nasıl bir değişiklik olacak ? İleride nasıl bir insan olacak ? okul başarısı iyi olacakmı ? Nasıl bir meslek sahibi olacak ? Hayatta başarılı olacak mı ? ve buna benzer yüzlerce soru ile çocuğu beklemeye koyulurlar . 
Bütün bu soruların ve bazı bilinmeyenlerin yanısıra çocukların psikososyal gelişimini ve  kişilik gelişimini doğru yönlendirmek  anne babaların en önemli görevlerinden biridir. Bu görevin tam ve eksiksiz olarak yapılması ise her açıdan  çok önemli ve bir çok yönden zordur. Her ne kadar doğuştan ve genetik olarak alınan özellikler olmasına karşın, her çocuğun ayrı bir fiziksel yapısı,  kişilik özelliği, davranış paterni, psikososyal özellikleri, anlayışı, duygusal yapısı, zeka kapasitesi ve ruhsal gelişimi  bulunmaktadır. Bütün bu özellikler, aile ortamı ve devamlı değişen çevre şartları ile etkileşince ortaya bir çok yönü  ile anne babadan  farklı bir biyopsikososyal yapı ortaya çıkmaktadır.
 
Çocukları anlamak
Çocukların genel davranış özelliklerini tam olarak anlamak ve onların ruh dünyalarına inmek onların psikososyal gelişimini yönlendirmek açısından çok önemli bir noktadır. Anne babaların çocukların ruh dünyalarına inmeden yönlendirme ve eğitim gayretleri, çoğu zaman hedefine ulaşmaz .Anne babalar her gün birlikte oldukları, günlük aktiviteleri birlikte yaptıları çocuklarını bazen tam olarak tanıyama- makta ve onların psikososyal gelişimini iyi yönde yönlendireme- mektedir.  Bazı anne babalar, çocuklarının sadece fiziksel bakım- larına yönelik beslenme, barınma, sağlık problemlerini gözetip onların olaylar karşısındaki düşüncelerini, tepkilerini, yorumlarını, üzüntülerini, sevinçlerini, ruhsal yönlerini gerektiği kadar  hesaba katmazlar. Kişisel görüşme ile haberleştiğimiz Amerikalı acil müdahalelerde bulunan  bir sağlık mensubu şu yakınmaları dile getirerek endişelerini belirtiyordu  '' acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardan çocukların etkilendiğini ve bazı psikolojik problemlerin oluştuğunu görüyorum, anne babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarını bahsettiğimde, onların bana cevabı onlar çocuk ne olacak ki şeklinde oluyor.  ben buna dayanamıyorum ve çok üzülüyorum, çocuklarında  ruh dünyası var  '' .Gerçekten de bazı zamalar günlük olaylar ve gelişmelerin arasında çocukların olaylar karşındaki ruhsal tepkisi en son akla gelektedir.

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 27 Ağu 2007 20:13:08
Çocuk eğitimi 
Her çocuk ayrı bir dünyadır. Çocuk yetiştirmek ise  en kutsal, en büyük, en zor ve hayat boyu devam ettirilmesi gereken en önemli sanattır. Gelecek açısından düşünüldüğünde bu konunun önemi her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Daha doğacak çocuk anne karnında iken anne babaların kafasında bir çok soru işareti oluşur. Kız mı erkek mi olacak ? Sağlıklı doğup büyüyecek mi ? Ailemizde ve günlük hayatımızda  nasıl bir değişiklik olacak ? İleride nasıl bir insan olacak ? okul başarısı iyi olacakmı ? Nasıl bir meslek sahibi olacak ? Hayatta başarılı olacak mı ? ve buna benzer yüzlerce soru ile çocuğu beklemeye koyulurlar . 
Bütün bu soruların ve bazı bilinmeyenlerin yanısıra çocukların psikososyal gelişimini ve  kişilik gelişimini doğru yönlendirmek  anne babaların en önemli görevlerinden biridir. Bu görevin tam ve eksiksiz olarak yapılması ise her açıdan  çok önemli ve bir çok yönden zordur. Her ne kadar doğuştan ve genetik olarak alınan özellikler olmasına karşın, her çocuğun ayrı bir fiziksel yapısı,  kişilik özelliği, davranış paterni, psikososyal özellikleri, anlayışı, duygusal yapısı, zeka kapasitesi ve ruhsal gelişimi  bulunmaktadır. Bütün bu özellikler, aile ortamı ve devamlı değişen çevre şartları ile etkileşince ortaya bir çok yönü  ile anne babadan  farklı bir biyopsikososyal yapı ortaya çıkmaktadır.
 
Çocukları anlamak
Çocukların genel davranış özelliklerini tam olarak anlamak ve onların ruh dünyalarına inmek onların psikososyal gelişimini yönlendirmek açısından çok önemli bir noktadır. Anne babaların çocukların ruh dünyalarına inmeden yönlendirme ve eğitim gayretleri, çoğu zaman hedefine ulaşmaz .Anne babalar her gün birlikte oldukları, günlük aktiviteleri birlikte yaptıları çocuklarını bazen tam olarak tanıyama- makta ve onların psikososyal gelişimini iyi yönde yönlendireme- mektedir.  Bazı anne babalar, çocuklarının sadece fiziksel bakım- larına yönelik beslenme, barınma, sağlık problemlerini gözetip onların olaylar karşısındaki düşüncelerini, tepkilerini, yorumlarını, üzüntülerini, sevinçlerini, ruhsal yönlerini gerektiği kadar  hesaba katmazlar. Kişisel görüşme ile haberleştiğimiz Amerikalı acil müdahalelerde bulunan  bir sağlık mensubu şu yakınmaları dile getirerek endişelerini belirtiyordu  '' acil sağlık müdahaleleri yaparken olaylardan çocukların etkilendiğini ve bazı psikolojik problemlerin oluştuğunu görüyorum, anne babalara veya bakım veren kişilere çocukların sıkıntılarını bahsettiğimde, onların bana cevabı onlar çocuk ne olacak ki şeklinde oluyor.  ben buna dayanamıyorum ve çok üzülüyorum, çocuklarında  ruh dünyası var  '' .Gerçekten de bazı zamalar günlük olaylar ve gelişmelerin arasında çocukların olaylar karşındaki ruhsal tepkisi en son akla gelektedir.
Çocuğa ayrılan vakit
Her anne baba çocuklarının gelişimi ve onların ruhsal yönleri ile çok ilgilendiklerini söyler ama kendi kendilerine oturup ''çocuğuma bu gün ne kadar vakit ayırdım ?'' diye sorduklarında, kendilerini tatmin eden cevabı çok azı alır. Amerikalı bir profesörden aldığım bir bilgiye göre A.B.D. de yapılan istatistiklerde bir babanın çocuğunu günlük görme süresi 7 saniye  olarak bulunmuş . Yani aynı çatı altında yaşayan birbirinden apayrı, ayrı dünyalarda  insanlar . Peki bu durum hangi sonuçları getirir ? yani anne babaların çocuklarının ruhsal yönü ve psikososyal gelişimi ile ilgili eksiklikleri hangi sonuçları doğurur ?. Bunun cevabını düşündüğümde her biri ayrı bir ''gelecek '' olan çocuklar ile ilgili çok karamsar düşünceler aklıma gelmektedir. Bu nedenle bu konuyu ileri bir tarihte, ayrı bir başlık altında incelemek istiyorum .   

Hatta 2000li yıllarda bırakın ruhsal gelişimi yönlendirme ve mevcut ruhsal sorunları, dünyada milyonlarca çocuk kötü bakımdan, basit sağlık sorunlarından, kazalardan, salgın hastalıklardan, anne baba ihmaline bağlı nedenler ile hayatını kaybediyor.

 
 
Ruhsal gelişime etkiler
Herbir çocuğu ayrı bir dünya olarak kabul edip, onların ruh dünyasına inebilmek, ancak eğitim, anne baba bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi ile olacaktır. Ayrıca aile yapısının güçlendirilmesi, aileye sunulan imkanların artırılması, ailenin sosyokültürel ve sosyoekonımik açıdan desteklenmesi, çocukların yaşadıkları ortamların, çevre imkanlarının, devletin sağlayacağı imkanların çeşitliliği ve kalitesi bu sorunların oluşması ve sürecinde etkili olabilmektedir .

Çocuk eğitiminde çocuğun gerektiği şekilde yetiştirilmesi ve onun topluma hazırlanması, büyük ölçüde  anne babanın hayatın ilk gününden itibaren çocuk ile ilgilenmesi, onun ile karşılıklı etkileşimi, ona değer vermeleri, kişilik yapısına saygı duymaları, ona yeterince vakit ayırmaları, onun bakım, beslenme ve korumasını sağlamaları, sevgi ihtiyacına karşılık vermeleri, ideal bir aile ortamı hazırlamaları, ona karşı  ideal tavırları, tepkileri, tutumları  etkili olmaktadır . Burada etki tepki prensibini hatırlatmak yerinde olur, anne babanın direk çocuğa yönelik veya gün içerisinde ki  herhangi bir  davranışı, sözü, tavrı, tepkisi ve yorumunun çocuk üzerinde bir mutlak bir etkisi olacaktır. Ve bu etkinin çocukta yansımaları  iyi veya kötü yönde görülecektir .Aynı şekilde çocuğun her konuşması, davranışı ve yorumuna anne babanın tepkisi de çocuğun kişilik gelişiminin şekillenmesine neden olmaktadır.Yani çocuğu yanlış bir şey yaptığında ve bunu tekrarladığında sessiz kalan bir ebeveyn dolaylı olarak  '' ben bu davranışı destekliyorum '' mesajı verir. Diğer taraftan çocuğun olumlu davranışını onaylamayan bir ebeveyn çocuğa yine dolaylı olarak '' bu davranışın benim için  önemli değil, olsa da olur olmasa da '' mesajını verir. Bununla birlikte  görmezlikten gelinen tekrarlayan hatalar giderek büyür, olumlu davranışlar ise giderek azalır .Çocukları her an kontrol etmek her yaptıkları konusunda haberdar olmaya çalışmak çocuğu ruhsal gerilime itebileceği gibi, diğer yandan  çocuğu kontrolsüz ve kendi halinde bırakmakta çocuğun önü alınamayan davranış problemleri geliştirmesine zemin hazırlayacaktır. Bu iki kutbun ortasında hareket alanı ideal olanıdır.

Burada hemen şunu belirtmek gerekir ki günümüz iletişim ve etkileşim toplumunda çocuğun gelişimi konusunda anne babalar üstlerine düşen her türlü görevi yapsa bile akraba çevresi, okul ortamı, arkadaş ve sosyal çevresi, dişarıdan gördükleri, duydukları da gelişim ve ruh sağlığı açısından çok önemli olmaktadır. Anne babalar bazen kendileri haricinde oluşan etkiler konusunda  oldukça çaresiz kalabilmektedir. Yani hem ev içerisinde çocuğa gereken yönlendirme, hem de onun ev dışında psikososyal gelişimine kötü yönde etkide bulunacak etkenlerden koruma, ikisini de sağlamak ideal gelişim açısından gerek ve yeter şart olmaktadır .

 
 
Yapılması gerekenler
Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde psikososyal gelişimini sağlamak ve uygun eğitimi vermek için yapmaları gereken şeyleri  şu şekilde sıralayabiliriz : Dengeli eğitim ve yönlendirme,Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği, Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları, olaylar ve ilerleyen süreç içerisinde çocuğa yansıyan davranışlar olarak tutarlı olmaları  ve zaman aşımından doyayı farklı farklı tepki vermemeleri, Çocuğa tepkilerinin yersiz ve abartılı olmaması, Güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması, Hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırılmaları, Yapılan yanlışları sonucunda  sadece kızmak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları ve ona doğru olan hedefi vermeleri  , Onlara her yönüyle  değer vermeleri, Kişilik yapılarına saygılı olmaları, Onlara söz hakkı tanımaları,  Sevildiklerini hissettirmeleri, Onlara güven duygusunu aşılamaları, Sosyal ve psikolojik gelişimini yakından takip etmeleri, Gösterilen davranış problemlerine karşı duyarlı olmaları, zamanında ve erken müdahaleyi sağlamaları  , Kendi psikolojik sıkıntılarını çocuklara yansıtmamaları, onlardan gelişim ve kapasitelerinin üzerinde beklentiye girmemeleri, Onlara yeterince zaman ayırmaları, Onların sosyal çevrelerinin farkında olmaları  şeklinde özetlenebilir.

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 22 Eyl 2007 16:45:52
ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNE
İyi bir çocuk yetiştirmek, hazineler dolusu servetten daha hayırlıdır. Çünkü bunlar yaşayan hazinelerdir. (C.G.Salzman)

1.Ailede kazanılan davranış ve tutumlar, her zaman düzenli bir eğitimin sonucu olarak

değil genellikle karşılıklı etkileşim sonucu ve rasgele gerçekleşmektedir.

2. Eğitimin en temel şartlarından birisi eğitici ve eğitilen arasındaki diyaloğun

(karşılıklı konuşmanın) sağlıklı olarak tesis edilmesidir. Bu ilişki ne kadar sağlıklı ise verilen eğitimin sonuçları da o kadar iyi olacaktır. İyi bir iletişim kurmanın yolu da çocuğu ve kendimizi anlamaktan geçer.

3. Eğer bir halk veya topluluğun diğerlerinden ayrıcalığı varsa, onlar insanların

haklarını gasp ederek insanlık âleminin başına bela olabilirler. Kısa bir zaman sonra böyle kimselerin kalpleri katılaşır, başkalarının elem ve gözyaşları onları etkilemez olur. Çocuklar da baskı altında ezilen insan topluluklarındandır. Onları baskı altında tutanlar, özellikle anne ve babalardır. Çocuklara reva görülen bu muameleler, yeni yetişenler tarafından da görülerek âdeta gelenek halini almaktadır.

4. Çocukların davranışlarının kaynağı, anne ve babalarının hareketleridir. Aslında

hatanın kimde olduğunu daha iyi anlamak için onlar üzerinde araştırma yapmak gerekir. Çocuklar, anne ve babalarına benzerler ve onların karakterlerini yansıtırlar.

5.Bazıları başka çocukları örnek gösterirler: "Bak şu çocuğa, nasıl hareket ediyor? Sen

de böyle olmalısın!" diyerek çocuğun yaratılışına uygun olmayan şeyleri yaptırmaya kalkışıp çocuğu asi, hırçın ve pısırık bir hâle getirirler.

6.Anne ve babaların yanlış davranışlarından ilk önemli örnek; kendi yapmadıklarını

onlardan istemeleri.

7. İkinci örnek: Aşırı ileri görüşlülük: Bazı anne ve babalar, yakınarak çocuklarına en

iyi terbiye ve eğitimi verdikleri halde onların neden kötü davranışta bulunduklarını bir türlü anlayamadıklarını söylerler. Bunun sebebini biraz detaylı olarak araştırırsak, şu sonuç ortaya çıkar: Bu kötü hareketlerin kaynağı, çocuklara farkında olmadan verilen birkaç saatlik olumsuz derslerdir.

8. Üçüncü örnek: Yanlış eğitim: İnsanın keyfi yerindeyse, kötü davranışları ve

alışkanlıkları görmemezlikten gelebilir.Ancak onu kızdıran bir şey varsa, çocuğunu küçük bir hatadan dolayı cezalandırır. Bazen suç işleyen çocuklar, bu işlediği suçu kabul edince dayak yerler. Bazen de yalan söyleyerek dayaktan kurtulurlar. En ufak hatadan dolayı –mesela bir bardak kırmak gibi- çocuk affedilmeyip hemen dövülebiliyor. Çocukları bu şekilde yetiştirmek, ateşin üzerine benzinle gitmek gibidir.

9. Çocukların duygularına değer vermezseniz ve sadece onlara haksızlık ederseniz, kendinizden nefret ettirirsiniz.

Küçük kız, annesini sevindirmek için bardakla çiçek götürüyor, merdivenleri çıkıyordu. Ayağı kayarak düştü ve bardak kırıldı. Annesi kızının ne yapmak istediğini öğrenmek gereği duymadan eline bir sopa alarak üzerine yürüdü…Bir yandan vurmaya,bir yandan da "Güzelim bardağı kırarsın ha!"diye bağırmaya başladı.

Takdir ve öpücük beklerken bir ton dayak yiyen küçük Dilara, yapılan haksızlık karşısında çok hiddetlendi. Uzun süre olanları unutamadı ve annesine içinden kin besledi. Ona bir daha çiçek hediye ettiğini gören de olmadı.

10. Çocuklar arasında ayrımcılık yapılırsa, ilgilenilmeyen ve horlanan çocuk, iltifat gören ve sevilen diğer kardeşlerini kıskanır, nefret ve kızgınlıkla bakar, anne-babasına karşı ise kin duyar ve inat eder.

11. Çocukları sevdikleri şeylerle korkutursanız, onlardan soğutmuş olursunuz.

12. Anne ya da babadan biri haklı olarak çocuğunu azarlar ve ceza verirken diğeri çocuğa arka çıkar, korur ve şımartırsa, çocuk kendisini azarlayan, ceza verenden nefret eder.

13. Çocuklarınıza karşı hissiz olur, onların üzüntü ve sevinçlerine katılmazsanız, böylece size karşı kin duymalarını sağlamış olursunuz.

14. Çocuklarınız bir hata mı yaptı? Hemen alaya alıp dalga geçerek hatırlatırsanız, böylece sizden nefret edebilirler.

15. Çiğdem, annesinden biraz dikiş dikmeyi öğrenince, annesine becerikliliğini göstermek için bir mendil kenarı çevirmek istedi. Bu mendilin kenarını çevirirse, annesi onu nasıl da takdir ederdi, diye düşünüyordu.Ümitler içinde, bütün dikkatini dikişe vermişti. İşin tam ortasındayken küçük kızın parmağına iğne batıverdi. Kızcağız, bu acı karşısında feryat ve figan ederek, yerinde zıplamaya başladı.Bu acısına bir çare bulur diye annesine koştu. Fakat ilgisiz ve düşüncesiz anne, kızının bu haline acıması gerekirken kahkahayla gülmeye başladı. Diğer kardeşleri de annelerinin kahkahasına katıldılar. İğnenin parmağına batmasından çok kendisiyle alay edilmesi acı veriyordu ona. Benzer olaylar ve annesinin benzer olayları devam ettikçe küçük yüreğinde annesine karşı kin ve nefret duyguları kabarıyordu. Artık hiçbir şeyle kendisini ispatlamak istemiyor, nefreti, davranışlarına da yansıyordu. Annesini üzmek için onun dediklerinin hep tersini yapıyordu. Anne ise Çiğdem'in bu ters davranışlarına bir sebeb bulamıyor, şaşırıyordu.

16. Çocuklarınıza sık sık yalan söyler ve onları aldatırsanız, işte o zaman size güven duymadıklarını görürsünüz.

17. Çocuklara neyin nasıl yapılacağını öğretmeden; rasgele emirler verirseniz ve yapılıp yapılmadığını kontrol etmezseniz, hiçbir zaman yerine getiremeyeceğiniz tehditler savurursanız, sizi dinlemezler alay ederler. Daha sonra sizi aşağıladıklarını göreceksiniz.

18. Hediye verme ya da ceza konusunda vaatlerde bulunursanız, sözünüzü yerine getirin.Yoksa çocuklar sözlerinizin boş olduğunu, tutarsız olduğunu anlarlar.

19. Çocuklarınızın birbirlerini aşağılamalarına, kavga ve gürültü çıkarmalarına müsamaha gösterir, suçun kimde olduğunu araştırmadan hemen dayak atarsanız, böylece çocukların birbirlerine düşman olacaklarını görürsünüz.

20. Sürekli insanların kötülüklerinden bahsederseniz, çocuklarınızı insan sevgisinden mahrum edersiniz.

21. Anne ve babalar, çocuklarına, fakirlere ve yardıma muhtaç insanlara merhamet edilmemesi gerektiğini anlatarak, cimrilik ederek bunlara yardım etmeyi "boş yere harcama" sayarlarsa, çocukların kalbinde yardım etme duyguları tükenir. Artık fakirlere karşı hissiz ve soğuk davranırlar. Hatta onlardan nefret bile etmeye başlarlar.

22. Anne ve babalar, devamlı birbirleriyle tartışır, hakaret eder, sürekli hatalarla çocuklara örnek olurlarsa, çocuklar onları aşağılarlar ve onlar da kavgacı ve tartışmacı olurlar.

23. Çocuklarınıza küçük yaştan itibaren, zavallı ve masum insanların acılarıyla alay etmeyi öğretirseniz, onlar da muhakkak böylece zalim ve acımasız olacaklardır.

24. Çocuğunuz birisine öfkeliyse onu destekleyip kışkırtmakla işte onların yüreklerine intikam hırsını rahatça yerleştirmiş olursunuz

25. Birileri çocuğunuzu aşağılar veya ona hakaret ederse, siz bunu iyice abartırsanız kalbindeki kin ve intikam hisleri eksilmez.

26. Çocuklarınıza başkalarının uğradığı felaketler karşısında sevinme öğretilirse, onlar diğer insanların mutluluklarına kızıp, kıskanırlar ve böylece kalplerdeki sevgi ve merhamet duyguları kaybolur.

27. Çocuklarınızı, bazı hayvanların kirli ve pis olduklarına inandırabilirseniz, onları diğer hayvanlardan da tiksindirebilirsiniz.

28. Çocuklarınız tabiatın güzellikleriyle ilgilenmek isterlerse, buna mani olunursa, onları değişik telkinlerle bu duygudan vazgeçirmeye çalışılırsa, o vakit tabiata karşı duyarsız ve hissiz olacaktır.

29. Çocuklarınıza, henüz öğrenim yaşına gelmeden, ısrarla yabancı dil öğretmeye çalışırsanız, göreceksiniz kabiliyetlerinin nasıl köreldiğini.

30. Çocuklarınıza cinlerden, hayaletlerden, büyüden, peri masallarından, kötü kalpli cadıdan bahsedilirse, böylece onların her gece cin ve hayaletlerden korktuklarını göreceksiniz.

31. Çocukları ölümden korkutmamak için, onun çok korkunç bir şey olmadığını anlatmalısınız.

32. Çocuklarınıza Allah'ın hep ceza verip azap ettiğini anlatırsanız, böylece onların Allah'tan ve dinden uzaklaştıklarını göreceksiniz.

33. Çocuklarınızı dinden uzaklaştırmak istemiyorsanız dini bilgileri öğrenmeleri için baskı yapmamalı, hatta bu sebeple onları dövmemelisiniz.

34. Dindar insanları kötüleyip, arkalarından konuşarak çocuklarınızı dinden uzaklaştırmış olursunuz.

35. İstedikleri her şeyi hemen yerine getirirseniz, çocuğunuz inatçı biri olur.

36. Çocuklarınızı yalan söylemesini istemiyorsanız onları küçük yaşta buna alıştırmamalısınız.

37. Çocuklarınızın size her anlattığına hiçbir araştırma yapmadan inanırsanız onları yalancı yapabilirsiniz.

38. Çocuklarınız yaptıkları hataları size bildirip doğru söyledikleri zaman onları cezalandırırsanız böylece yalan söyleme ihtiyacı duyarlar.

39. Çocuklara, nazlanmasına neden olacak şekilde davranıp, üzerine fazla düşerseniz tembelliğe ve yalana teşvik etmiş olup, konuşmalarınızla yalan söylemelerini kolaylaştırabilirsiniz.

40. Çocuklarınıza her şeyin kötü tarafını gösterirseniz; onları somurtkan, kendilerinden şikayet eden ve hayatta karamsar insanlar yaparsınız.

41. Çocukları, başkaları aleyhinde konuşmaya teşvik ederseniz büyüdüklerinde iftira atmaya da alıştırmış olursunuz.

42. Sahip olamayacakları şeyleri güzel göstermek suretiyle çocuklarınızı somurtkan ve çekilmez hale getirebilirsiniz. Hiç de kötü hayatları olmayan çocuklar, yaşantılarından memnun olmamaya başlarlar.

43. Normal isteklerine aldırılmayan fakat zorla yaptırmak istedikleri hemen yerine getirilen çocukların inatçı hale geldiklerini göreceksiniz.

44. Çocukları, sevmedikleri ve başaramayacakları meslekleri seçmeye zorlamamalısınız, yoksa yetenekli olmadıkları mesleklerde beceriksiz, faydasız ve neşesiz hale gelirler.

45. Her istediklerinde çocuklarınıza bol bol harçlık verir ve bu parayı ne yaptıklarını hiç sormazsanız zamanla hırsızlık yapmaya yönelirler.

46. Çocuklarınızın gözleri önünde evliliğe dair mahrem olan şeyleri yaparsanız ruhsal yapıları bozulur.

47. Her istediklerini yemelerine göz yumarsanız çocuklarınızı obur yapabilirsiniz.

48. Çocuklarınızın, kendilerini size beğendirmek için gösterdikleri gayretleri görmemezlikten gelmeyin. Aksi halde onları tembel, düzensiz ve hayata karşı isteksiz yapabilirsiniz.

49. En küçük hatalarından dolayı bile çocuklar dövülürse, çok kolay aptal olurlar.

50. Aşırı içki içen anne-babalar, çocuklarınızın nasıl geri zekâlı olduğunu gözlerinizle görün!

51. Çocukların her işi başkalarına yaptırılır, kendi başlarına bir iş yapmalarına da fırsat verilmezse, beceriksiz ve pısırık bir hâle gelirler.

52. Çocuklarınızın düzenli ve tertipli olma heveslerini kırmayın, yoksa onları düzensiz bir hâle getirebilirsiniz.

53. Çocuklarınızı küçük yaşta süslü püslü, gösterişli ve modaya uygun giyindirirseniz,

büyüdüklerinde onları "moda hastası" tipler olarak görebilirsiniz.

54. Çocuklara sık sık çalışmanın zorluğundan bahsetmeyin, bahsederseniz bu, onların avare ve haylaz kimseler olarak yetişmesini sağlar.

55. Çocuklarınızı, çok küçük yaşlarda zekalarının gelişmesi için zorlarsanız onların böylece aptallaştıklarını görebilirsiniz:

Bir profesörün sevimli bir kızı dünyaya gelmişti. Birkaç hafta sonra hareketleriyle gösterdiği zeka belirtileri, anne ve babayı pek sevindirmişti. Bir yaşına geldiğinde yaptığı ilginç hareketlerle, söylediği sözlerle dikkatleri üzerine toplamaya başlamıştı.

Çocuk gücünden fazla gayret göstermeye başladı. Arkadaşları dışarıda oynarken, o odasına kapanıp, hayret edilecek kadar çok şeyler öğrendi. Dört yaşına geldiğinde her şeyi okuyabiliyor, bu arada Fransızca ve coğrafya dersleri alıyordu. Altı yaşındayken tarih dersleri almış ve çoğu yazarları okumuştu. On iki yaşına geldiğinde eski medeniyetlerden bahsediyor, bir sanat tenkitçisi gibi şair ve yazarları tenkit ediyor, yeni çıkan savaşların sonuçları hakkında kendinden emin şeyler söylüyordu.

Ne var ki on üç yaşından sonra gerilemeye başladı. Kızcağız, okuduğunu anlayamaz ve hiçbir şeyi kafasında tutamaz hâle geldi. Sonunda kafası hiçbir şey alamaz aptal biri oldu. Çocuklar ata benzer. Daha gelişmeden önce onlara yük vurulursa, küçük ve güçsüz kalırlar.

56. Çocuklara, paranın çok değerli bir şey olduğunu sık sık hatırlatırsanız cimrileştirirsiniz.

57. Durmadan vazifelerini anlatmak, çocukları öğüt dinlemez hale getirir, göreceksiniz ki zamanla duyarsız bir hâle geleceklerdir.

58. Kötü alışkanlıkları çocuklarınızın yanında sık sık tekrarlarsanız, onların sizi örnek aldıklarını ve bu alışkanlıkları kazandıklarını görebilirsiniz.

59. Çocukları ya kendi hallerine bırakmak; yahut bakıcılara emanet edip onlarla hiç ilgilenmemek, kötü huylu hâle getirir.

60. Çocuklarınızı sağlıklı büyütmek istiyorsanız, onların üzerine titreyip çok nazlı yetiştirmeyin.

61. Temiz hava ve bol güneşten mahrum yaşamak, sağlıksız yetişmeye yol açar.

62. Çocukların üzerine titremek, en ufak bir rahatsızlıktan dolayı doktor doktor gezdirmek, hazır yiyeceklere alıştırarak bol bol ilaç vermek, onları ölüme yaklaştırır.

63. Çocuklarınızı sağlıksız bir bakıcıya verirseniz onların da hastalıklı ve zayıf kimseler olduğunu görürsünüz.

64. Bütün rahatsızlıkların ana kaynağı, bizzat insanın ta kendisidir. Cahillik, batıl inançlar, tembellik, başıbozukluk ve en önemlisi, fikri hayatın kaynağı olan din ve manevi değerlerin yeterince bilinmemesidir. Şâyet bu hastalıklara şifa bulmak gerekiyorsa:

1. İnsanların düşünmeye sevkedilerek kendilerine dönmeleri sağlanmalıdır. Yegâne çarenin de bizzat kendilerinde olduğu onlara anlatılmalıdır.

2. Çocuklar, mantıklı ve yaradılışlarına uygun olarak eğitilmeli ve yetiştirilmelidir. İnsanların kurtuluşu, ancak iyi eğitim iledir.
__________________

Çevrimdışı aycan konak

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.811
  • 4.745
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Eyl 2007 23:09:59
evet gerçekten de bazen davranış ve konuşmalarımızın nelere malolacağını kestiremiyoruz malesef

Çevrimdışı milhas1974

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 138
  • 100
  • 138
  • 100
# 04 Ara 2007 10:39:37
                    ÇOCUK NEYİ NASIL ÖĞRENİR?

Eğer bir çocuk :
       Kınanarak yaşarsa
                                     SUÇLAMAYI öğrenir,
       Düşmanca davranışlar içinde yaşarsa
                                      KAVGA ETMEYİ öğrenir,
       Alay edilerek yaşarsa
                                     SIKILGANLIĞI öğrenir,
       Utanç içinde yaşarsa
                                      SUÇLULUK DUYMAYI öğrenir,
       Hoşgörüyle yaşarsa
                                      SABIRLI OLMAYI öğrenir,
       Teşvik edilerek yaşarsa
                                      GÜVENMEYİ öğrenir,
       Değer verilerek yaşarsa
                                       SAYGI DUYMAYI öğrenir,
       Eşitlik ortamında yaşarsa
                                       ADALETİ öğrenir,
       Güven duygusu içinde yaşarsa
                                        İNANMAYI  öğrenir,
       Beğenilerek yaşarsa
                                         KENDİSİNDEN HOŞLANMAYI öğrenir,
       Kabul ve Dostluk içinde yaşarsa
                                        DÜNYADA SEVGİ ARAMAYI öğrenir,
       Düşmanlıklar içinde büyürse
                                        SALDIRGANLIĞI öğrenir,
       Sevgi içinde büyürse
                                        GÜVENMEYİ,HAYATI SEVMEYİ öğrenir,

ÇOCUK AİLENİN,AİLE DE TOPLUMUN ÜRÜNÜDÜR.

            ÇOCUK YAŞADIĞINI ÖĞRENİR.

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 04 Ara 2007 11:02:15
Evet sürekli duyduğumuz,fakat uygulama anlamında ne kadar başarılı olduğumuzu sorgulamamız gereken bir yazı diye düşünüyorum...

Çevrimdışı seda_su

  • Üye
  • *
  • 12
  • 0
  • 12
  • 0
# 04 Ara 2007 12:14:03
Teşekkürler hocam güzel bir paylaşım

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Oca 2008 22:48:29
Çocuk ağlasa da kararınızdan dönmeyin; yoksa tüm isteklerini ağlayarak yaptırır

Bebekler isteklerini ağlayarak bildirirler. Ağlayan bebeğin bir ihtiyacı olduğunu anlayan anne, hemen bebekle ilgilenir ve sıkıntısını giderir. Ama bebeklik döneminden çıkmış çocukların da isteklerini ağlayarak belirtmeleri doğru değildir. 
 
 
 
Çocukların isteklerini konuşarak bildirmeleri gerekir. Anne-babalar olarak çocukların ağlamaları karşısında takındığımız tutum çok önemlidir. Çocuğun bir isteğini yapmadığımızda çocuk ağlamaya başlıyor ve daha sonra o isteğini yapıyorsak çocuğa "senin isteğini yapmam için senin ağlaman gerekiyor" mesajını vermiş oluruz. Bu duruma alışan çocuk da tüm isteklerini ağlayarak anne-babasına yaptırır.

Anne-babalar çocuklarının isteklerini ya hemen kabul edecekler ya da hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerdir. Çocuklar ne kadar ağlarsa ağlasınlar, kararımızdan dönmemeliyiz. Böylelikle çocuğumuzun ağlamalarını önlemiş oluruz. Çocuklarda "ne yaparsam yapayım, anne ve babamı kararından vazgeçiremem" düşüncesini oluşturmalıyız. Örneğin baba evden çıkarken çocuk 'Beni de götür' dediğinde, baba da 'Olmaz, götüremem' diyor. İsteği yerine gelmeyen çocuk ağlamaya başlıyor ve 'Hadi bugünlük biraz gezdirip getireyim, çocuğun gönlü olsun' diyor. Bu durumda çocuk gözyaşının gücünü kullanıyor ve isteklerini ağlayarak yaptırıyor. Babanın evden çıkışında her zaman çocuk ağlayarak yaygarayı basıyor. Çünkü ağlayarak iş yaptırtmayı çocuklara biz öğretiyoruz. Şimdiye kadar çocuğumuz ağlayınca kararımızı değiştirdiysek, geçici bir süre zorlanırız; ama uzun süreli kararlı duruşumuz çocuğumuzun ağlayarak isteklerini yaptırmasını önleyecektir.

Ağlayan çocuğa kesinlikle "ağlama" denmemelidir. Ağlayan bir çocuğu kucağa alıp 'Ne oldu sana, gel bakayım, kim ne dedi sana, kim kızdı sana, ağlama sen, ben kızarım onlara vb.' şeklinde sözler söylenmesi çocuğun ağlamasını durdurmaz, aksine yüz bulan çocuk daha çok ağlar. Ağlayan çocuğun dikkatini başka yöne çekin. * Özel Birlik Koleji Rehber Öğretmeni, Soma Manisa
 
Ziya Köse
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı nevin07

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.313
  • 3.610
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Oca 2008 22:53:36
benim sınıfımda bu bahsedilen karakterde en az 20 öğr. var. abartmıyorum her şey için ağlıyorlar. ailelerin çok dikkatli olması lazım.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 08 Oca 2008 08:27:54
Alıntı
Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği

Ebeveyler olarak çocukların bazı sorularına cevap vermekte zorlandığımız oluyor.

Değişen hayat şartlarında çocukların sorularında da değişiklikler oluyor. Şimdi değilse bile yakın gelecekte ekte bulunan karikatürdeki soru ile karşılaşacağımıza inanıyorum.

Sizce karikatürde çocuğun sorduğu soruya anne ve babalar kendi aralarında söz birliği ederek nasıl cevap vermelidir?  :)

Çevrimdışı ağcan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.678
  • 3.335
  • 1.678
  • 3.335
# 13 Oca 2008 15:11:29
Arkadaşlar bu yazıların hepsi çok güzel,çok doğru bilgiler.Asıl sorun bunları uygulayabiliyor muyuz?Çocuk eğitimi,anne baba olmak cidden çok güç.
Bu yazıları okuya okuya bi bakıyoruz ki uygulayamadan çocuklarımız büyüyorlar.Sanırım en önemli etkenlerden birisi çocuk eğitimi konusunda,anne ve babanın hem fikirliği.

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 13 Oca 2008 18:38:20
 evet her anne baba genelde bilinçli fakat çoğu uygulamada sıkıntı yaşıyor....

Çevrimdışı adli

  • Aktif Üye
  • **
  • 2
  • 118
  • 2
  • 118
# 13 Oca 2008 18:57:39
Hocam emeğinize sağlık. Başarılı çalışmalarınızı bekliyoruz. Selamlar...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK