Murat Hocam Tüm çalışmalarınız ve bu düşünceleriniz için Allah Razı olsun.
HALA MÜMKÜN biliyor musunuz?
Bir yetkili elbet görecek! Bir medya elbet yazacak!
OLMADI! YÜZBİNLERCE ÖĞRETMENİZ! MİLYONLARCA VELİYİZ!
20,30,50,100,1000 verecek ne çok gönüllü çıkar biliyor musunuz?
Yazılıma destek verecek ne insanlar çıkar biliyor musunuz?
Keşke kabaca bir maliyet hesaplama imkanı olsa ve bir BAĞIŞ KAMPANYASI düzenlenebilse!
Çok küçük ama şiftah benden, bereketi Yaradan'dan inşallah!
-1-
Değerli öğretmenlerim,
Uzun bir aradan sonra buraya oldukça uzun bir yazı yazacağım. Bu yazı başıma iş açar mı bilmiyorum. Bunları sadece dertleşme amacıyla paylaşıyorum.
Eğitimhane 14 yaşında. Eğitimhane’ye yıllarımı verdim. Gençliğimin en güzel günlerini bilgisayar başında geçirdim. Gece gündüz çalıştım. Günde 3-4 saatlik uykuyla aylarca çalıştığım projeler oldu. Kimi zaman gün atlatarak uyuduğum oldu. Birçok kişi “Tatil olsa da biraz dinleneyim.” derken ben de tam tersi, tatil gelsin de şu çalışmaları sabaha kadar uyumadan çalışıp tamamlayayım diyordum. Geçen süre içinde ailemi, evlatlarımı ihmal ettim. Bin bir türlü sorunla uğraştım. Neler neler ile karşılaştığımı ah bir anlatabilmiş olsam!
Ömrüm boyunca sürekli bir şeyler üretmeye çalıştım.
Daha ilkokul 3. sınıfta iken (1990) hiçbir yardım almadan, bobin teli ve mıknatıs ile jeneratör yapıp elektrik üretmeye çalışıyordum. DC akım motorları, telgraf sistemleri, yay sistemleri…
Adının yıllar sonra “Sonsuz Makine” olduğunu öğrendiğim sistemler üzerinde çalışıyordum. Dijital saatlerin içindeki entegre devre ile robot kolu (otomatı) yapmaya çalışıyordum. Bunları yaparken de ne bir destek aldım, ne de beni yönlendiren oldu.
Üniversite yıllarında yenilenebilir enerji kaynakları, ses sistemleri üzerine çalıştım. Enerjinin korunumu kanunu üzerine kapsamlı bir teorik (+deneysel) çalışma yaptım. Işığın dalga-tanecik modeli üzerinde çalıştım ki, bu son çalışmanın sonuçlanması için ömrümü harcamaya razıydım.
Bölümü derece ile bitirmeme, fakültedeki en iyi İngilizce notuna, üniversitede (bildiğim kadarıyla tüm öğrenciler içinde) en yüksek ALES sayısal puanına rağmen üniversitede kalmaya layık(!) görülmedim ve 10 haneli bir dağ köyüne sınıf öğretmeni olarak atandım.
“Artık hiçbir şey ile uğraşmayacağım!” dediğim halde yine rahat duramadım. 2003 yılında insanların “patlar” diye bilgisayara dokunamadığı dönemde, öğrencilerim için köy okulunda derste kullanabileceğim bir programın hayalini kurdum. Turbo C isimli bir kitap satın aldım. Kısa sürede programlamayı öğrendim ve C++ dili ile “Ödevmatik” isimli programı yazdım. Ödevmatik programı şimdi sizlere basit bir fikirmiş gibi gelebilir ama o dönem bırakın ülkemizi, dünyada bile benzeri yoktu. Hatta yayınlandıktan sonra farklı ülkelerden program ile ilgili dönüşler gelmişti.
Eskiler bilir, köy okulu öğretmenlerin en büyük problemlerinden biri sınıf geçme defteri ve çarşaf listelerdi. Bunun için Excell ile bir program yazdım ve ücretsiz yayınladım. Program o dönem o kadar çok kullanılıp beğenildi ki, ücret verip başka program satın alan okullar bile aldıkları programı bırakıp bu programı kullandılar.
Okul yönetim programının bir ihtiyaç olduğunu anlayıp C++ ile kapsamlı bir program yazdım. Bu program ile nakil belgesi, öğrenci belgesi, çarşaf listeler, sınıf geçme defteri, diploma defteri vb. akla gelebilecek tüm işlemler yapılabiliyordu.
O dönem görev yaptığım ilçedeki müdürlüğe: “Köyden ilçeye sürekli araç bulup gelemiyoruz. Şu an tüm köy okullarında ADSL veya Uydu İnternet var. Öyle bir sistem yapayım ki siz acil yazıları taratıp sisteme yükleyin, biz de sistemden anlık görüp cevap yazalım ki gecikme olmasın. Tüm alt yapıyı kendim kuracağım.” teklifinde bulunduğum halde kabul ettiremedim. Yıl 2008. DYS!