çok özür diliyorum, çünkü okuyacağınız en garip yorum benimki olacak, gerçekten en baştan çok çok özür diliyorum, hiçbir şahsi art niyetim yok fakat ben açık konuşmayı severim, o yüzden pek arkadaşım da yoktur. neyse başlıyorum ...
Eğitimhane'yi açtığım anda gerçekten moralim bozuktu, şu Çin virüsü olayları yüzünden fakat başlığı görünce birden gülmek geldi içimden. (tekrar çok özür diliyorum) acaba hangi saftirik açmış başlığı diye geldim. inanın dertlerimi filan unuttum, o derece yani.
Her neyse , okuyalım bakalım... sitemizin sahibinin başlığı açmış olduğunu görmem beni biraz şoka uğrattı. son zamanlarda hocamızın sitedeki yokluğunu garip buluyor, hatta (Allah göstermesin) Çin gribi belası ile filan uğraşmıyordur İnşallah diye dua ediyordum.
sonra yazıları okumaya başladım, yaşanan olaylara çok şaşırmadım, sadece sizin kadar zeki bir insanın yaşadığı toplumu sosyolojik açıdan bu kadar başarısız şekilde çözümlemiş olması (ya da çözümleyememiş olması) beni şaşırttı.
isterseniz size haddim olmayarak birkaç Türkiye gerçeğinden bahsedeyim. (yine çok çok özür diliyorum, utanıyorum yazdığım için fakat yazmadan yapamayacağım. isterseniz yazımı okuduktan sonra silin hocam.)
1- eğitim kimsenin umurunda değil. öğretmenler yatmasın diye okulları açtık, şimdi de toplu yerlerden uzak durun diyorlar, yaptıkları ile söyledikleri ters, yani siz dünyanın en iyi eğitim portalını da kursanız bir gün kullanılırken öbür gün bakacaksınız işlevi kalmamış.(örnek EBA TV, okullar açıldı diye seyreden kalmadı)
2- hala daha "bu yazıyı gönderin belki dikkate alırlar" yazan arkadaşları gördükçe içimde sevgi kelebekleri uçuşmaya başlıyor. Dünya sizlerin hatırına dönüyor arkadaşlar, umudunuzu asla kaybetmeyin.
3- bizdeki eğitim, maalesef siyasete dayalı, siyasetten arındırılıp, bilimsel bir tabana oturtulursa belki bir şeyler değişebilir.
4- hocam bizde kimse risk almak istemez. bunu en iyi nasıl yaparsınız? önünüzdeki kağıtta hangi talimatlar yazılı ise onları uygularsınız, kafanız ağrımaz, şimdi kim kalkacak ta, uğraşacak ta, yeni bir şeyler yapacak ta, uzun iş onlar...
yeter bu kadar gerçekler, şimdi gelelim biraz da işin geyik kısmına;
hocam EBA yı bana verseler 2 günde bundan iyisini tasarlar koyarım önlerine. ama ben gidip söylemem. onlar bana gelip yalvarırsa belki yaparım
ben kendim, çok sonradan başladığım kodlama işini sevdim, işime yarayacak bir program olduğunda artık kendim yapıp kullanır hale geldim, fakat bunların çoğunu paylaşmıyorum bile, değmiyor çünkü hocam, resmen "selam verdim borçlu çıktım" oluyorsunuz, maalesef toplumumuz hem (çok çok özür diliyorum) IQ olarak birazcık... azıcık aş... ortalarda, hem de medenilik açısından azıcık aşağı. kibarlığın aptallık sayıldığı, yardım etmenin enayilik sayıldığı bir yerdeyiz maalesef. ben de diyorum ki niye uğraşayım, niye kafamı ağrıtayım. kendi kendime mis gibi geçinip gidiyorum. oh ne güzel.(kendime katkılarından dolayı tekrar teşekkürü borç bilirim.)
hocam fakat üzülmeniz gereken bir nokta da görmüyorum. elinizde bir fırsat var. aslında olayları şöyle yorumlayabilirsiniz; yüzüme bir kapı kapandı fakat önümde açık pencereler var. o pencereleri değerlendireyim. en basitinden aklıma gelen birkaç fikirden bahsedeyim;
* Eğitimhane'de bir yazılı indiriyorsunuz, sonra birkaç tane daha. bakıyorsunuz ki yıllardır aynı sorular evrilip çevrilip tekrar yüklenmiş. bence EBA daki kazanıma dayalı soru yükleme tipi ile kocaman bir soru havuzu oluşturulabilir.
* Bu aralar google classroom tarzı olaylar gelişmeye başladı. böyle bir projeye başlanıp öğrenci eğitimhane ve matematik eğitimhane birleştirilebilir.
daha bunun gibi binlerce fikir var fakat bazen fikirler hayata geçmeden dünyanın en iyi fikri zannediyorsunuz, fakat hayata geçince saçmaymış diyorsunuz. ben indirdiğim bir yazılı kağıdından soruları kopyalayıp o soruları etkileşimli EBA zip paketi haline getiren program yaptım. başta çok güzel bir fikir gibi gelmişti. hazırladığım sınavı yükledim, öğrenciler yapıyorlar, o da ne, ben sonuçları göremiyorum. ne kadar saçmaymış. at çöpe
yani demek istediğim (yine çok özür dileyerek, bu gece çok özür diledim farkındayım fakat bu son) size ilk başta dünyanın en iyi fikri gibi gelen projeler aslında öyle olmayabiliyor. bu demek değil ki denemekten vazgeçelim. demek istediğim çok anlam yüklemeyelim, hayatımızı bu projeler için heba etmeye değmeyebilir demek istiyorum...
(ben bu gece, yıllar önce Pardus projesi dağıtıldığında yaşadığım hayal kırıklığını hatırladım. o projede çalışanların hepsi şu anda yurt dışında büyük şirketlerde çalışıyor.ben bu yazıyı yazarken 23 kişi daha yazmış, gideyim onları da okuyayım. )