Eğitimhane Kültürünü Sorgulayalım

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ara 2017 11:27:00
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sayın hocam madem nüktelerden bahsediyoruz.
Asıl sorunu bulmaya belirtileri sorun gibi görmemeye çalışıyoruz o zaman naçizane görüşüm bence bir öğretmen sorunundan ziyade bir sistem sıkıntısının yaşandığıdır.
yani Balık Baştan Kokar. bu sözüm ona "milli" eğitim sistemi içerisinde ne kadar düzgün iş yaparsanız ne kadar düzgün konuşursanız ne kadar eserler verirseniz ... listeyi uzatmak mümkün  yapsanız da etseniz de sonunda sistemin çarkları içerisinde eziliyorsunuz.
kalitesi tartışılır insanların ağzından çıkan iki cümle ile yok oluyorsunuz.
işi bilenin değil de arkası olanın iş yaptığı bir sistem içerisinde bütün öğretmen sorunlarını çözseniz bile bence eğitimde ancak alacağımız yol şimdiki halimizden çok da ileride olmayacaktır. saygılar
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Anladığım kadarıyla, "nasıl olsa sistemin çarkları içerisinde ezileceğim / ezileceğiz", onun için düzgün iş yapmaya gerek yok, düzgün konuşmaya gerek yok, eser vermeye gerek yok vs. diyorsunuz.
Doğru anlamış mıyım?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ara 2017 11:32:26
11.   Eğitimhane kültüründe öğretmen kavramı sorgulanmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Gözlemlerime göre, toplumun “öğretmen” kavramı ALGISI ile Egitimhane üyeleri / öğretmenlerin “öğretmen” kavramı ALGISI arasında büyük fark var. Bu ALGI farklılığında en büyük etken öğretmen ve toplum bireyleri arasında SAĞLIKLI bir iletişim / ilişki olmamasıdır.

İfadelerime açıklık getirmek için
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde yer alan mesajımdan alıntı yapmayı uygun görüyorum:

Toplumumuzda çok güçlü bir iletişim mevcuttur, sadece iletişim sağlıklı değildir.
Biraz daha NET söylemek gerekirse toplumumuz ERGENLİK DÖNEMİNE girmiştir.
Bilindiği gibi ergenlik dönemlerinde ebeveynler ile ergenlik dönemine giren arasında sağlıklı bir iletişimin kurulması çok zordur.
Siyasetçiler, öğretmenler, doktorlar vs. toplumun ebeveynleri konumundadırlar.

Toplumun geri kalan kısmı ise ergenlik dönemini yaşamaya başlamıştır ve ergen insan özelliklerini göstermektedir.
Diğer bir deyişle toplumumuz kimlik bunalımı yaşamakta ve kimliğini tanımlamaya/kabul ettirmeye çalışmaktadır.
Daha önce çocukluk döneminde olan toplumumuz, siyasetçilerin, öğretmenlerin, doktorların vs. sözünden çıkmayan bireylerden oluşurken, artık özgürlüklerine sahip çıkma çabasındadırlar.

Toplumun ebeveynleri konumundakiler ise bu duruma hazırlıksız yakalanmışlardır.

Ne yapacaklarını bilemeden, panik içinde hareket etmekte, sürekli yanlışlar yapmaktadır.

Günümüzde toplum, öğretmenlerden “Ergen ebeveyni”  davranışı beklentisindedir. Öğretmenler ise toplumu çocukları olarak görmeye devam etmek eğilimindedir.  Aradaki bu ALGI farklılığını AŞMAK İÇİN Egitimhane üyelerinin / öğretmenlerin hiçbir şey yapmamaları SIKINTININ devem etmesine sebep olmaktadır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ara 2017 11:35:41
12.   Egitimhane kültüründe herkesin her şeyi bildiği GERÇEĞİ kabullenilmelidir.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Ergen KİŞİLİĞİN en belirgin özelliği, her şeyin en doğrusunu, en iyisini bildiğine İNANMASIDIR.

Bir önceki açıklamamızda (11 numaralı mesaj) vurgulandığı gibi toplum olarak ergen KİŞİLİK dönemini yaşamaktayız. Ergen KİŞİLİK döneminin doğal belirtisi olarak, herkes, her şeyin en doğrusunu / en iyisini bildiğini iddia edebilmektedir. Bu geçiş döneminde Egitimhane üyelerinin / öğretmenlerin bilinçsiz / kötü ebeveyn davranışı içerisinde olmamaları gerekir. Toplumun her bir ferdine, kurumlarına ergen KİŞİLİĞE uygun şekilde davranmalıdırlar.

Ergen KİŞİLİĞİN, eğitim – öğretim alanında her şeyin en iyisini, en doğrusunu bildiği İNANCI temelsiz değildir.

Bu ifadeyi açıklamak için
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkindeki bir mesajımdan alıntı yapmayı uygun görüyorum.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesinde "Who Teaches?" sorusu sorulmuş.
Soruyu "Kim öğretir? veya öğretmen kimdir?" şeklinde tercüme etmek mümkündür.

Sitede yer alan cevabı özetlemeye çalışayım:

•   Herkes kendisinin ve birbirinin öğretmenidir.
•   Çalışanlarımızın ve yöneticilerimizin öğretmeniyiz.
•   Kardeşlerimizin, ebeveynlerimizin ve çocuklarımızın öğretmeniyiz.
•   Tanıdıklarımızın, arkadaşlarımızın ve hatta düşmanlarımızın öğretmeniyiz.

İlgili bölümün son cümlesini şu şekilde tercüme etmek istiyorum.
Sen bir öğretmensin. Az bir çabayla harika bir öğretmen olabilirsin.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ara 2017 11:40:09
13.   Egitimhane kültüründe “saha” kavramı sorgulanmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Bakanlığın uygulamaya koyduğu her çalışmasına öğretmeler tarafından standartlaşmış bir eleştiri getirilmektedir.

•   Masa başında iş yapılıyor, uygulama konusunda sahadakilerin fikirleri dikkate alınmıyor.

Öğretmenler tarafından kullanılan bu ifade bana Mustafa Kemal Atatürk'ün "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır." sözünü hatırlatır.

Açıkça belirtilmese de öğretmenlerin kullandığı “saha” kavramı ile eğitim – öğretim yapılan yer (daha dar anlamı ile öğretmenler odası) kastedilmektedir.

Eğitim – öğretimi okul (öğretmenler odası) ile sınırlamak doğru mudur?
Eğitim – öğretim sisteminin devletin ihtiyaç duyduğu özelliklerde vatandaşlar yetiştirmesi gerekmez mi?
Eğitim – öğretim sisteminin ailelerin kültürüne uygun olması gerekmez mi?
Eğitim – öğretim sisteminin iş hayatının ihtiyaç duyduğu özelliklerde elemanlar yetiştirmesi gerekmez mi?
Eğitim – öğretim sisteminin yarının şartlarına uygun bireyler yetiştirmesi gerekmez mi?
Vs.
Bu tür özelliklere uygun bir eğitim – öğretim sistemine öğretmenlerin karar vermesi mümkün müdür?
Eğitim – öğretim sistemi okullardan ibaret değildir. Vatanın / toplumun tümünü kapsamalıdır. Farklı bir deyişle “saha” vatan olmalıdır.

Öğretmenler vatan sahasının her noktasında (kimlikleriyle / kültürleriyle) VAR OLMALIDIRLAR.

Günümüzde öğretmenler (kimlikleriyle / kültürleriyle) sadece öğretmeler odasında VARDIRLAR.
Öğretmenler (kimlikleriyle / kültürleriyle) alışveriş merkezlerinde, sosyal medyada, TV’de, kamu kurumlarında, sivil toplum kurumlarında vs. VAR olmadıkları sürece eğitim – öğretim sisteminde etkili eleman olmaları mümkün olmayacaktır.

Egitimhane’nin vatanın her noktasında öğretmenlerin (kimlikleriyle / kültürleriyle) var olabilmeleri için çalışmalar yapması gerekir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ara 2017 11:45:01
14.   Egitimhane kültüründe iddialar / söylemler sağlam olmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Bir şeyin doğru olması, inanılır olması anlamına gelmez, sağlam kanıtlarla desteklenmesi gerekir.

Tartışmalarda afaki (kanıtlanması mümkün olmayan / geçersiz olduğu kolayca kanıtlanabilecek) söylemler kullanılması CİDDİYETSİZLİK olarak algılanmaktadır.
Örnek:
•   Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle tarımda kendine yeterli ülkemiz, tarım ürünleri ithal edecek hale gelmiştir.
Bu söylemin geçersiz olduğunun kanıtları:
•   Ülkemizin yüz ölçümü değişmediği halde, nüfus artmaktadır. Ülkemizin tarım ürünlerinde kendine yeterli odluğu yıllar mevcut nüfusun yarısı kadardı.
•   Ülkemiz sanayi toplumundan, bilgi toplumuna geçiş aşamasındadır. Bu aşamadaki toplumlarda tarım ve hayvancılıkla uğraşan nüfus en az seviyededir. Ülkemizin tarım ürünlerinde kendine yeterli odluğu yıllarda nüfusun % 60’ı tarım ve hayvancılıkla uğraşırken, günümüzde bu oran % 10 seviyesinin altına düşmüştür.
•   Ülkemizin tarım ürünlerinde kendine yeterli odluğu yıllarda ihracat yok denecek seviyedeydi. Günümüzde ihracatta rekorlar kırılmaktadır.
•   Ekonomi gereği kazancın fazla olduğu ürünler ağırlıklı olarak üretildiği için, az kazançlı ürünler daha az üretilmektedir. Örneğin, domates yetiştirmesi ve pazarlanması kolay olan yüksek kazanç sağlanabilen bir ürün olduğu için çok miktarda üretilmekte ve daha kazançlı olduğu için çoğunlukla ihraç edilmektedir. Hayvan yemi olarak kullanılan ürünlerin üretimi ise az kazanç getirdiği bu ürünleri çok az sayıda kişi üretmektedir.
•   Sanayi toplumu ve bilgi toplumu aşamasındaki toplumlarda İSRAF had safhadadır. Ağırlıkla tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplumlarda kişisel gıda tüketimi 1 birim ise Sanayi toplumu ve bilgi toplumu aşamasındaki toplumlarda kişisel gıda tüketimi asgari 2 birim olmaktadır.
•   Vs.
Örnek:
•   Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle et fiyatları çok yüksektir.
Bu söylemin geçersiz olduğunun kanıtları:
•   Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yaygınlaşması için 2 temel ihtiyaç mevcuttur.
1)   Otlak olarak kullanılabilecek geniş meralar 2) Yıl boyu önemli oranda değişiklik göstermeyen iklim koşulları
            Coğrafi yapı nedeniyle ülkemizde otlak olarak kullanılabilecek geniş meralar mevcut değildir.
           Coğrafi konumu nedeniyle ülkemizde yıl boyu sıcaklık farkları 30-40 derecelere varabilmektedir.
Sıcaklıkların düşük olduğu kış aylarında hayvanların barınaklarda bulundurulması ZORUNLUDUR.
Salgın hastalık tehlikesi nedeniyle büyük çaplı barınakların yapılması uygun olmamaktadır.
Barınaklardaki hayvanların ısınma, beslenme vs. giderleri maliyeti artırmakta, kazancı düşürmektedir.
•   Artan nüfus ve kişi başına düşen et tüketiminin artması, hayvancılıkla uğraşan nüfusun azalması gibi etkenler YETERLİ üretim yapılmasının önündeki diğer engellerdir.

Bu tür engelleri görmezden gelip, SIKINTIYI sadece “yanlış politikalar” olarak tanımlamak CİDDİYETSİZLİK olarak ALGILANMAKTADIR.

Bir başka örnekte, eğitim ve öğretim konusunda diğer ülkelerle yapılan KIYASLAMA hatalarıdır.

Örneğin x ülkesinde öğrenci başına düşen harcamanın ülkemizdekinin 2 katı olduğu ifade edilmektedir.

X ülkesinde nüfusun % 1-2’si öğretim çağındadır. Ülkemizde ise öğrenim çağındaki nüfus % 30’lar civarındadır. Bu GERÇEK dikkate alındığında ülkemizde öğrenci başına düşen harcamanın aynı / yakın miktarda olması İMKÂNSIZDIR.

Son 15 yılın bütçelerini incelediğimizde, ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesinin,  toplam bütçe içerisindeki oranının %22 - 25 aralığında olduğu görülür. Bu bütçenin % 65’i personel gideridir.

Bu yüksek orana rağmen, ülkemizde eğitim öğretim harcamalarının az olduğunu iddia etmek CİDDİYETSİZLİKTİR. 

Bir ülkenin bütçesinde eğitim öğretim harcamalarına bu kadar yüksek oranda pay ayırması, SÜRDÜRÜLEBİLİR bir uygulama değildir. Ülke kaynakların daha verimli kullanılabilmesi için, eğitim öğretim harcamaları için bütçeden ayrılan miktarın düşürülmesi yeni uygulamalar geliştirilmesi kaçınılmazdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Ara 2017 11:49:10
15.   Egitimhane kültüründe “bütçe” kavramı sorgulanmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün hane halkı bütçe araştırmasının 2014 yılında elde edilen sonuçlarına göre;

Türkiye genelinde hane halklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı %24,8 oranıyla konut ve kira harcamaları alırken,
harcamaların %19,7’si gıda ve alkolsüz içeceklerden oluştu.
Hane halkları toplam harcamalarının %2,1’ini sağlık harcamalarına,  %2,4’ünü ise eğitim hizmetleri harcamalarına ayırdı.

Günümüzde bu oranların korunduğunu tahmin ediyorum.
Milli Eğitim Bakanlığı 2018 bütçesinde 92 milyar 528 milyon 652 bin lira en fazla bütçeye sahip 3. bakanlık oldu.
Bu rakama kendilerine ait bütçesi olan eğitim - öğretim kurumlar dahil değildir.
Bu rakama Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının FATİH projesi kapsamında ayırdığı bütçe dahil değildir.
Bu rakama belediyeler gibi KAMU kuruluşlarının eğitim - öğretim için ayırdıkları bütçeler dahil değildir.
Hangi tür hesaplama yapılırsa yapılsın, devlet bütçesinin %20 - 25'i eğitim ve öğretime ayrılmaktadır.

Vatandaş bütçesinin %2,4’ünü eğitim – öğretime ayırırken devlet bütçesinin %20 - 25'ini eğitim ve öğretime ayrılmaktadır.

Bu oranların en azından birbirlerine yaklaştırılması KAÇINILMAZDIR.
Özellikle yükseköğrenimde vatandaşların katkısının azamiye çıkarılması, eğitim – öğretim alanında yaşanan birçok SIKINTININ çözümünde anahtar olacaktır.

ÖNYARGILI düşünenler, basmakalıp “Parası olan okuyacak” söylemini tekrarlayacaklardır. Günümüzde Özel üniversitelerde sadece parası olanların okumadığını hatırlatmak isterim.

Yükseköğrenimde vatandaşların katkısının azamiye çıkarılması, eğitim – öğretim alanında yaşanan SIKINTILARA nasıl bir etkisi olacağı Egitimhane’de tartışılması gereken konulardan biridir.

Çevrimdışı DUSMAN

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 27
  • 345
  • 27
  • 345
# 24 Ara 2017 03:58:39
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Anladığım kadarıyla, "nasıl olsa sistemin çarkları içerisinde ezileceğim / ezileceğiz", onun için düzgün iş yapmaya gerek yok, düzgün konuşmaya gerek yok, eser vermeye gerek yok vs. diyorsunuz.
Doğru anlamış mıyım?
kusura bakmayın sayın hocam ama hiç anlamamışsınız. sorunu çözmek derken yeni sorunlar gündeme getirmişsiniz. ben başarı belgeleri, teşekkürler almış bir öğretmen olarak bile sorunun yüzde 90 sistem kaynaklı olduğunu buna bir çözüm aramamız gerektiğini söylüyorum. bir de dışlanmış sürekli veli ile idare ile maddi sıkıntılar ile vs. sorunlu bir öğretmenin ruh halinin ne kadar sorunlara yol açacağını düşünemiyorum. sağlam karakterli bir eğitim sisteminde o sorun diye sayılanların bir çoğunun hallolacağı kanısındayım.  bence sizde 2 kelimede sistemi sorgulasanız iyi olur.

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.680
  • 13.107
  • 14.680
# 24 Ara 2017 10:55:55
Bizim tartışacağımız bir durum yoktur.Öğretmen vazifesini her devlet memuru gibi güzelce yapmaktadır.Hani bizim yeri geldiğinde okula 1 lira katkı yapmasını beklediğimiz veliler çoğu zaman çocuğunu gidip 10bin tlye özel koleje kaydettirmektedir.Hatta benim bizzat gözümle gördüğüm köylü kardeşim çocuğunu kıbrısta girne amerikan üniversitesine kaydettirdi.Kimsenin para bütçe okutup okutmama sorunu yok.
Ben geçen hafta çocuğunuzla ilgilenin dedim adam gitti çocuğa 4bin tlye iphone aldı.

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.680
  • 13.107
  • 14.680
# 24 Ara 2017 10:58:23
Ben şunu bilirim 3 tarafın denizle çevrili müfredatını denizcilik; şahane iklimi olan bir ülkeyiz tarım ve hayvancılık; coğrafi konum olarak stratejik bir konumda olan ülkeyiz o zaman teknoloji üzerine okul ve müfredatlar düzenlenmelidir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2017 11:48:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
kusura bakmayın sayın hocam ama hiç anlamamışsınız.
sorunu çözmek derken yeni sorunlar gündeme getirmişsiniz.
ben başarı belgeleri, teşekkürler almış bir öğretmen olarak bile sorunun yüzde 90 sistem kaynaklı olduğunu buna bir çözüm aramamız gerektiğini söylüyorum.
bir de dışlanmış sürekli veli ile idare ile maddi sıkıntılar ile vs. sorunlu bir öğretmenin ruh halinin ne kadar sorunlara yol açacağını düşünemiyorum.
sağlam karakterli bir eğitim sisteminde o sorun diye sayılanların bir çoğunun hallolacağı kanısındayım. 
bence sizde 2 kelimede sistemi sorgulasanız iyi olur.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

"Sistem" kavramı ile ne ifade ettiğinizi TAM olarak anladığımı sanmıyorum.
Egitimhane üyeleri / öğretmenler "sistem" dediğiniz kavramın bir parçası değil mi?
Sistemin bir parçasını düzeltmeden / düzeltmek için gayret göstermeden sistemin tamamının düzelmesini nasıl bekleyebiliriz ki?

Öğretmenin DIŞLANDIĞINI, veli / idare / maddiyat gibi SIKINTILARI olduğunu VARSAYALIM.
Öğretmenler bu sıkıntıları aşmak için neler yapmaktadırlar?
(Varsaydığımız) Dışlanmalarının sebepleri tespit edilmiş, çözüm yolları uygulamaya konulmuş mudur?
(Varsaydığımız) Veli ve idare ile sıkıntıları gidermek için öğretmenler neler yapmaktadır?
(Varsaydığımız) Maddi sıkıntılar gerçekten var mıdır yoksa GÖRECELİ olarak bir maddi sıkıntı mı söz konusudur? 
(Kişisel) Bütçede yapılacak düzenlemelerle  maddi sıkıntıların aşılması mümkün müdür?
(Örneğin zorunlu olmayan (TV, Bilgisayar, cep telefonu vs.) ihtiyaçlarımızdan feragat ederek, (su, elektrik, ısınma, yiyecek, giyecek vs.) israfın önüne geçerek maddi sıkıntıları aşmak mümkün olmaz mı?

Sağlam karakterli bir eğitim sistemi için, sağlam karakterli öğretmenler olması gerekmez mi?

Değiştirebileceğimiz en kolay şey kendimizdir. Kendisini değiştiremeyen insanlar sistemi değiştiremezler. 

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2017 11:56:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ben şunu bilirim 3 tarafın denizle çevrili müfredatını denizcilik; şahane iklimi olan bir ülkeyiz tarım ve hayvancılık; coğrafi konum olarak stratejik bir konumda olan ülkeyiz o zaman teknoloji üzerine okul ve müfredatlar düzenlenmelidir.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Adolf Hitler'de aynen sizin gibi düşünmüştü.
Bugünkü ABD'yi var eden Adolf Hitler'in yetiştirdiği bilim adamlarıdır.
Adolf Hitler'in yetiştirdiği bilim adamlarının bilim adına yaptıkları KATLİAMLAR çok az insan tarafından bilinmektedir.
Adolf Hitler'in yetiştirdiği bilim adamlarının bilim projeleri adı altında yaptığı KATLİAMLAR ancak 70'li yıllardan sonra kademe kademe durdurulmaya başlanmıştır.

Önce "insan" yetiştirmezseniz, teknolojinin "KATLİAM" amaçlı kullanılması kaçınılmazdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2017 12:03:24
16.   Kitap kültürü, Egitimhane kültürünün BELİRGİN bir parçası olmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Kitap, Egitimhane’de en fazla ihmal edilen husustur. Kitap ile ilgili forumda açılmış birkaç konuya yazılan ÖZENSİZ mesajların üyeleri kitap okumaktan SOĞUTMAYI amaçladığını düşünüyorum.

Örneğin, kitaplardan beğenilen sözlerin paylaşıldığı bir konu mevcuttur. Kitabı okumamış, konusu hakkında bilgi sahibi olmayan kişiler için bu cümleler hiçbir ANLAM ifade etmemektedir.

Cümle kitap içinde güzel bir anlam ifade edebilir ama kitabı okumamış kişilerin bu anlamı çıkarabilmesi için ek bilgilere / yorumlara ihtiyaç vardır. Cümleyi paylaşan üyeler ise ek bilgi ve yorum eklemekte İHMALKÂR davranmaktadırlar. Bu durum cümleyi okuyanlarda merak duygusunun uyanmasına engel teşkil etmektedir.

Benzer şekilde kitap tavsiyeleri yapılan konuda tavsiye edilen kitabın içeriği hakkında / neden tavsiye edildiği hakkında çoğunlukla açıklama yapılmamakta, gerekli araştırmayı yapma işi tavsiyeyi okuyan kişilere bırakılmaktadır. Bu durum tavsiye edenin kitabın okunmasını ÖNEMSEMEDİĞİ izlenimi oluşturmaktadır.

Forumda halen yayınlanmakta olan 30’dan fazla kitap (+ 8 adet film) incelemem mevcuttur. Her biri için ayrı konu açma ihtiyacı hissettim. Bu incelemelerin bir kısmı MEB tarafından öğretmenlere tavsiye edilen kitaplardır.

İncelemelerimde kitaplardan alıntılar olmakla birlikte yorumlarım da mevcuttur. Konuları takip eden kişiler kitabı okumasalar bile içeriği hakkında fikir sahibi olabilmektedirler.

Kitap okumaya ÖNEM VEREN kişiler, okudukları kitaptan öğrendiklerinden bir doküman hazırlayarak, bilgilerin daha uzun süre akılda kalmasını sağlamaya çalışırlar. Hazırlanan bu dokümanların Egitimhane’de paylaşılması kitap kültürünün gelişmesine katkıda bulunur. Birçok insan okuduğu kitap ile ilgili doküman hazırlamakta İHMALKÂR davranır. Bu durum okumadan beklenen VERİMİN düşük olmasına sebep olur.

 Egitimhane’de bir kitap/film modülünün olması gerektiği hususundaki düşüncelerimi Egitimhane üyeleri ve Tekin öğretmenimle detaylarıyla paylaştım. Üyelerin konuya ilgi gösterip / DESTEKLEMEMESİ, Tekin öğretmenimin önceliğinin matematik olması KİTAP konusunu ÖNEMSİZ konular seviyesine düşürmüştür.

Egitimhane konuyu gündemine almadığı sürece “kitap okuma kampanyaları” yapılmaya devam edilecektir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2017 12:05:55
17.   Egitimhane kültüründe teşekkür etmek bir değer ifade etmelidir.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde bir forumdaşım şu ifadeyi kullanmıştı:

Turgut Bey, sizden teşekkür içerikli mesajlar görünce konuya adapte olmakta zorlandım. :) Malum alışık değiliz.

Bu ifadeye istinaden şu açıklamayı yapmıştım:

Teşekkür etmek benim için çok değerlidir. Bu nedenle bol keseden kullanamıyorum.

Eğitimhane üyeleri, teşekkür butonuna tıkladıklarında teşekkür ettiklerini SANMAKTADIRLAR.

İki üç kelime yazmak zahmetine girmeyen kişilerin SAMİMİ bir şükran duygusuna sahip olduklarına İNANMAK mümkün değildir. Adet yerini bulsun düşüncesiyle veya ÇIKARA hizmet amaçlı teşekkür butonuna tıklamanın bir DEĞERİ olamaz. 

Teşekkür etmenin bir DEĞER ifade edebilmesi için, kişiye özel özellik içermesi gerekir. 

Butona tıklamak gibi, DUYGUDAN YOKSUN uygulamaların, duyguları ifade etmek amaçlı kullanılması uygulamasının sona erdirildiği günleri görebileceğimi umut ediyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2017 12:07:30
18.   Egitimhane kültüründe “mağdur” söylemi sorgulanmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Forumda şaşkınlıkla okuduğum ifadelerden biri de “Öğretmelerin mağdur oldukları / edildikleri” anlamındaki mesajlardır. Bu ifadelerde haklılık payı olabilir. Bununla birlikte bu tür ifadelerin kullanılması öğretmenleri ACİZ göstermektedir. Öğretmenlerin haklarını aramak konusunda söylem birliği değil, eylem birliği yapmaları gerekir.

Egitimhane üyelerini / öğretmenleri hak aramakta aciz GÖSTERMEK, öğretmenlik mesleğine saygınlığı azaltmaktadır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Ara 2017 12:09:20
19.   Egitimhane kültüründe, “kaybedilecek tek bir velimiz yoktur” anlayışı hâkim olmalıdır.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Eğitim / öğretim tartışmalarında sıkça kullanılan söylemlerden biri şu şekildedir:

-   Kaybedecek tek bir öğrencimiz bile yok

Bu söylemi kullananlara şu soruyu sormak istiyorum:

-   Eğitimde / öğretimde veli (desteğini) kaybetmek mi yoksa öğrenci kaybetmek mi önemlidir?

Bir veli kaybedildiğinde sadece veliyi değil, velisi olduğu öğrenci de kaybedilmiş olmaz mı? Kaybedilen velinin, öğretmenler hakkındaki olumsuz söylemlerinden kaç velinin, kaç öğrencinin etkilenebileceğinin hesabını yapabilmek mümkün müdür?

Velilerin, eğitim / öğretim sisteminin ayaklarından bir olduğu asla akıldan çıkarılmamalıdır. Eğitim / öğretim sistemi çarkının SAĞLIKLI işleyebilmesi için veli katkısı / önemi asla ihmal edilmemelidir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK