29. Egitimhane kültüründe, "İlkeler" bir değer olarak var olmalıdır.Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
İlke için, Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip,
davranış kuralı, her türlü tartışmanın dışında sayılan öncül, mebde, umde, prensip tanımlamaları yapılabilir.
Egitimhane’nin / Egitimhane üyelerinin “ilke” leri nelerdir?İlkelerin yazılı hale getirilmesi, kişinin kendisini tanımasına vesile olur. İlkelerini ilan eden kişiler,
kendilerini ilkeleri ile bağlamış olurlar ve insanların kendisini DOĞRU tanımasına imkân verir.İlkeler ilan edilmediği durumlarda, kişiler kendi tanımlarını yaparlar ve bu tanımlar çoğunlukla gerçeği yansıtmaz.
Zaman zaman bu konuda yapmış olduğum çağrılara Egitimhane üyeleri ilgi göstermedi. Ne tür ilkeler belirlenebileceği konusunda fikir sahibi olunması için kendi ilkelerimden bazılarını paylaşmayı uygun görüyorum.
• Yaratanı zikreden her varlığı seviyorum.
• Öğretim bilgi kazandırmak amacıyla yapılan işlemler, eğitim DAVRANIŞ kazandırmak amacıyla yapılan işlemlerdir.
• İşlerimi bilgisayarıma yaptırıyorum. İnsanlara sevgimi iletmek için zamanım bana kalıyor.
• Hayret! Teknoloji çağında, hâlâ kalem gibi İLKEL araçları kullananlar var.
• Saygı, sevgi ve utanma duygusunun birlikte var olmasıdır. "Utanma" duygusundan arındırılmış toplumlarda "Saygı" kavramının anlamını yitirmesi normaldir.
• Kıyaslama, eşitler arasında veya geçmiş ile yapılır. Ülkemi, başka ülkelerle değil, geçmişi ile kıyaslıyorum. Öğrencimi / evladımı, arkadaşlarıyla değil, kendisi ile kıyaslıyorum.
• Ruh sağlığımı korumak için "OLUMLU" odaklı düşünmeye özen gösteriyorum. "OLUMSUZLUK" odaklı ifadeler kullanılan ortamlarda bulunmamaya özen gösteriyorum.
• Toplumda yaşanan her OLUMSUZLUKTA payım olduğunu biliyorum. Olumsuzluklar, yapmam gerektiği halde yapmadığım veya yapmamam gerektiği halde yaptığım bir şeyin sonucudur.
• Hayatta karşılaştığım problemler, çözülmek istedikleri için karşıma çıkmaktadır. Problemimi başkasının çözmesini beklemek HATASINI yapmıyorum.
• Eleştirilmesi gereken DAVRANIŞLARDIR. Kişileri eleştirmek, HATASINI yapmıyorum.
• Acı veya öfke hissedilen yerde öğrenilecek bir şey vardır. Acı hissettiğimde / öfkelendiğimde kendime şu soruyu soruyorum: Karşılaştığım durum hangi DEĞERİME olumsuz etki yaptığı için canım acıdı / öfkelendim?• Öz güven, özüne güvenmektir. Kişinin özü, ailesi, milleti, devleti vs.'dir. Öz güveni olmayanlar, devletine, milletine bile güvenmezler.
• Yalnızlık, bazen bir ihtiyaç, bazen külfet, bazen nimettir. Kalabalık içinde yalnız olmak... Yalnızda olsam, başkaları ile iletişim halinde de olsam beni yaratanın yanı başımda olduğunu unutmamaya gayret ediyorum.
• Artık sohbet denilince kişiler ve olaylar hakkında konuşmak anlaşılıyor.
Fikirlerin paylaşıldığı "sohbet" ortamlarını mumla arıyorum.• Toplumsal barış, kendisiyle barışık insanların çoğalması ile sağlanabilir. Kendisiyle barışık olmayanların, yaşadıkları toplumla "barış" içinde olması mümkün olabilir mi?
• Büyük işler "takım ruhu" ile başarılabilir. Kendi ruhlarının bilincinde olmayan, ruhunu geliştirmek kaygısı taşımayanların "takım ruhu"na katkı yapması mümkün olabilir mi?
• Toplum yaşamında yasaklar İSTİSNA olmalıdır. Bireyler farklı çözümler üretme alışkanlığı kazanıncaya kadar yasak koymak YASAKLANMALIDIR.
• Günümüzde iletişim denilince, teknolojik aletlerle haberleşme anlaşılıyor. Maalesef teknoloji duyguları iletebilecek kadar geliştirilemedi. Bu yüzden, bir çoğumuz duygularımızı nasıl ileteceğimizi bilmiyoruz.
• Cesareti, güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven olarak tanımlıyorlar. Herhangi bir şey için, yıllarca emek verdikten sonra "vazgeçtim" diyebilecek kadar cesareti olan kaç kişi var?
• Tüketim, bulaşıcı bir hastalıktır. Bireyler
ürettikleri kadar tüketme alışkanlığı kazanmadıkları sürece, bu hastalığın pençesinden kurtulamazlar.
• Konunun uzmanları başarı için, kontrol edilebilir seviyede "sınav kaygısı" olması gerektiğini belirtmektedirler. Gözlemlerime göre "Dünya hayatı sınavı" için kaygı duyan çok az insan var.
Acilen "Dünya hayatı sınavı" kaygısı oluşturulmalıdır. Çünkü bu sınavın telafisi yok.• Kürtaj hakkında "benim bedenim, benim kararım" klişe ifadesini kullananlara şunu sormak istiyorum. - Bedeniniz (ve ruhunuz) için ne kadar bedel (kaç para) ödediniz? Bedeniniz (ve ruhunuz), emanet sahibi (Yaratan) tarafından, muhafaza etmeniz için verilmiştir. Vadesi dolduğunda geri alınacaktır. Emaneti nasıl muhafaza edeceğiniz kullanma talimatnamesinde (Kur'an-ı Kerim) yazılıdır. Talimatnamede, talimatlara uymayanlara nasıl muamele yapılacağı / yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
• Mevcut anayasamızda ilk üç maddenin "hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" ifadesi mevcuttur. Bu maddeler yaratanın emri midir ki değiştirilmesi teklif dahi edilemiyor? Yaratılanların koyduğu hükümler, yaratılanlar tarafından değiştirilebilir / değiştirilebilmelidir. "Değiştirilemez" ifadesinin bulunduğu bir anayasanın "özgürlükçü" olması mümkün değildir. "Değiştirilemez" ifadesinin muhafaza edilmesini savunanların demokratik kurallara uygun bir anayasa hazırlaması mümkün olmaz.
• İRADE gücünü kullanma alışkanlığı edinmemiş kişiler, herhangi bir konuda karar verirken Neşe, Korku, Öfke, Tiksinti veya Üzüntü duygularının birinin etkisi altında kalırlar. İRADE etkisi olmayan kararların büyük çoğunluğu OLUMSUZ sonuçlar doğurur.
• Dünya hayatı imtihanında yanlış cevaplar verenler, imtihan sırasında ve sonrasında memnun / razı ol(a)mazlar. Cevaplarının doğruluğundan emin olan öğrenciler, imtihan sırasında ve sonrasında memnundurlar / razıdırlar.