Altı yedi yıl aradan sonra ilk defa bugün sınav görevi aldım. Ve görevli olduğum o güzelim okulun yenicecik sıralarının her birinde öğrencilerin hayallerinin izlerini gördüm. Yazık dedim, o çocuklara değil bize yazık dedim. Onlara hiç bir şey öğretememeninin acısı altında ezildim kaldım. Demek ki yüreklere dokunamadık hiç. Biz nerede hata yaptık. Ne oldu bize....
Biz eğitim işini bir yana bırakıp, sadece öğretim işine yöneltildik. Müfredat içinde boğuşurken, gülen gözlerdeki açlığı göremedik. Istedik ki, kendi kalıplarımızda yetişsinler, oysa onların kalıpları bize şekil verecek kadar güçlüydü, bunu da göremedik.
Yüreğe dokunmak, onları mutlu etmekden de geçer. Düşündük mü ne yapmaktan hoşlanır bu çocuklar, ne mutlu eder onları. Sınavda alacakları yüksek notlar mı, yoksa minik ellerini tuttup yalnız değilsin, senin için burdayım, tutumu mu?
Yazacak çok şey var...
Sorguluyorum.