İlkokuldan Akılda Kalanlar

Bölme işleminden ve çarpım tablosunu zorla ezberletmelerinden nefret ederdim zaten yapamazdım da.Şimdi çocuklarla o konuyu işlerken neden nefret ettiğimi düşünüp onların da benim gibi hissetmemesi için elimden geleni yapıyorum.Çarpım tablosu sorununu şarkıların ezgileri yardımıyla çok şükür hallettik.

şarkısı mı var öğretmenim .paylaşırsanız çok sevinirim.

İki  sımsıkı örgülü saçlar,taa belime kadar;her gün ablama yalvarmalar örsün diye,kurdela yapmak için uğraşmam-kızkardeşim ölünce çenesini kurdelasıyla bağladıkları için annem kurdela görmek istemiyordu- resimli büyük takvimlerin arkasındaki beyaz sayfalarla,poşetlerle kapladığım kitaplar, kitap arasına saklayıp okuduğum bulununca dayak yediğim teksas, tommiks ,mandrake,zagor....saman kağıtları, 5.sınıf sene sonu müsameresinde  dalga geçti diye eşim rolünü oynayan çocuğu ve sınıftaki erkek çocuklarını dövdükten sonra öğretmenimin azarı
veee okulun o simit-tebeşir kokusu...

kısacık kesilmiş erkek gibi saçlarım...ziraat bankasının dağıttığı başak çocuk dergisi...bedava dağıtılan fındıklar:(..(sebebini yıllar sonra anladık)
ünitelerle beşyıl degisi:)derginin içi
ndeki her sayıda bir ısırık alınmış kırmızı elma:)
fıstıklı tombi:):)4 iyi arkadaş fıstıklı tombimizi alır okula giderdik hepimiz paketlerimizi açar ve sayardık:)kiminki fazla çıktıysa fazlalığı hemen yer tombi sayısı eşitlenince hep beraber yenirdi.birinciyi yer,sırayla devam ederdik...herkesinki aynı anda bitsin de  sonradan kimsenin canı çekmesin diye:):)ay hatırlayınca çok güldüm şiimdi:)
ve canım öğretmenim SEMİHA ŞAHİNBAŞ.....çok şanslıydım onun gibi öğretmenim vardı ve onun gibi bir öğretmen olmak istedim...:)çok şükür:)oldum

ay bide  sınıfın en uzun ve tontiş  kızlarıydık bir arkadşımla beraber...23 nisanlarda herkese hazır kıyafet alınırdı ikimize olmazdı:):)bize arkadşımın annesi özel dikerdi ve üzülürdük bizimkiler farklı diye...bak bu aklıma gelince yine üzüldüm:(

Gülüşte öğretmenim.Ben şöyle yaptım.Mesela 9 ar ritmik sayma yapılacak.Çocuk şarkılarından pazara gidelim bir tavuk alalım var ya.9 ar ritmik saymayı onun ezgisiyle söyledik sürekli.Yani 9 18-27 36-45 54 63 72 diye.Şarkı sözleri yerine ritmik sayma yaptık.İnanın ki kabusum olmaktan çıktı ritmik saymalar.Her ritmik saymayı farklı bir şarkı ezgisiyle söyledik 3.sınıftayken.Şimdi zorlanmadan hatırlıyorlar.Ben memnun kaldım.Müzik derslerinde  de ara sıra önce şarkısını söylüyoruz sonra da o ezgiyle ritmik sayıyoruz.Çocuklar oyunla beraber hatırlamış da oluyorlar.

annem teneffüsde yesin dıye çantama 2 elma koyardı ama ymezdık ikisinide öğretmenlerımıze verırdık. öğretmende sana kaldımı yavrum derdı bızde kafa sallardık. halbuki sadece 2 tane... öğretmenız ikisinıde alınca öyle sevinirdik. çantamızda kıymetlı bırsey oldumu onu öğretmelere ikram ederdık. farklı bır duyguydu...

kendi öğrenciliğimizden, taa yıllar öcesinden.   

örneğin leblebi tozu, kokulu silgi (üzerinde arı maya olan), haşlanmış yumurtanın kokusu...


sizin kendi ilkokulunuzdan aklınızda kalan neler var?

Söyledikleriniz gözümde canlandı sanki ben kurdum bu cümleleri.

Arı mayalı silgileri hiç durmadan koklamak isterdim bir ara öğretmenimiz o silgileri yasaklamıştı almayın demişti bende evde kullanıyordum. Haşlanmış yumurta yüzünden bütün sınıf iğrenç bir şekilde kokardı boşuna değil hala bu kokudan nefret etmem  :
örgülü saçlar dantelli yakalıklar her hafta annem tarafından özenle ütülenen mavi önlükler kantinden alınan leblebi tozları ve tabiki tombiler... okuldan gelince susam sokağı ya da hugoyu izlemek pazar günlerinden nefret etmek... özledim yinede o günlerimi ne güzel geçti bizim çocukluğumuz okul yıllarımız. sanırım biz şimdiki çocuklara göre daha şanslıydık.

yerli malı haftalarındaki heyecen sevinç coşku. pıknik havasında geçerdı nedense.ama tatlı hatıralar arasında hatta en başlarda yerını almış duruyor..

emzikli şeker. oğuz arkadaşımızın yazı yazmayı beceremediği halde (filiz seni seviyorum ) diye tahtaya yazması,ahmet ümit karaman arkadaşımın her yazılı sonunda kaç aldın diye sorup yine geçemedim diye hırslanması.....o kadar çok şey hatırlıyorum ki öğretmenimizin yaptığı deneyler mile aklımda.

müfettişler geldiğinde biz korkardık öğretmenimiz daha çook korkardı daha heyecanlı olurdu..

4 kardeş birlikte okula giderdik. Kahvaltıdan süt içmeden kalktığımız zaman annem kapıda yakalar süt içirirdi zorla. Yakalanan diğerlerine bağırırdı: kaçıııın annem süt getiriyoo

O yıllarda pazar günleri televizyonda hiçbir şey olmazdı.Hele pazar konseri adı altında programdan nefret ederdim.İşkence gelirdi bana.Nils ve uçan kaz vardı.Merakla her hafta onu beklerdik.Perihan abla dizisi.Hey gidi günler hey.Zaman ne çabuk geçiyor.

eskiden öğretmenden korkulurdu kaçardık öğretmen görmasin diye.. yolu uzattıkça uzatırdık karşımaşmamk için.

birinci sınıfta o sesini tersten yazdığım için öğretmenim tahtaya çıkarmış tahtaya boydan boya o sesini çizişim öğretmenimden aferim alışım.sıra arkadaşım babamın iş arkadaşının oğluydu.kaemini açar ucunu sivri yapar deri okul çantamı delik deşik ederdi.öğretmenimiz yerimizi değişene dek.yayladan yürüyerek sabahları okula giderken badem çağalaları ile dolu olan yolumuzda babamın küçük avuçlarımıza çağalaları dolduruşunu ve bizim içindeki beyaz çekirdekleri sıkıp süt mü yoğurt mu diye gülerek oynayışımızı...ve öğretmenimin anlattığı hikayeleri unutmam. hala da güzel bir ses tonundan güzel çocuk hikayeleri dinlemeyi severim....

Öğlen Aralarında Dondurma Yerdik Her Allah ın Günü