Keşke bir şekilde okusa... Okuyamayan o kadar cok ögrenci varki... Bizim derdimiz su aşamada önce okutmak. Sizin de bilgilerinizden yararlanmak isteriz.
Çok öğrenci okuttum,
okuttum dediğim öğrencilerimin önemli bir genelinin,
okuduklarını anlamadıklarını, büyüdüklerinde ise hiç okumadıklarını görecek kadar da vakit harcadım.
Kısacası; oku yada okut kelimesi bana eskisi gibi, sihirli gelmiyor.
Bir yalanı okudunuz, onun yalan mı gerçek mi olduğunu, nereden anlayacaksınız ? Bir sürü öğrenci sizin yanınızda bile, okurken, anlamadığı kelimeye, anlamadığı bir heceye uydurduktan sonra, sürekli sizin yüzünüze baktığını fark ettiniz mi?
Siz, o öğrencinizin, bir saniyelik uydurmasını, yanlışı fark ettiğiniz halde, (ay üzülmesin, sonra öğretir, sonra telafi ederim gözüyle) ses çıkarmazsanız,
O, 5 yaşındaki çocuk bile 50 yıllık öğretmenini kandırabildiğini düşünüyor. Sonra ne emekler harcadım dediğiniz, geleceğin iyi bir hırsızını-haydutunu yetiştirme ihtimaliniz de doğuyor.
Ama konu matematik ise, sizi kandırabilen, o minik ilk haydutlar, çarpım tablosunda neden ise affallıyor.
Pozitif bilim, sanırım bu basit şeylerden doğuyor.
Disiplin denen şey de bu olsa gerek, yanlışı duygusala bağlayıp görmezden gelmemek.
Keşke bir şekilde okusa, benim hayatım boyunca yaptığım en büyük isteğim, ve en büyük yanlışım oldu. (Farklı düşünenlerde olabilir elbet)
Belki, ben yanılıyorum. Belki, sizin tecrübelerinizden mahrum kalmış olabiliriz...