Öğretmenim belli ki sınıfta eğlenmiyorsunuz. Biraz pozitif düşünün ve onların minicik çocuk olduklarını düşünün. Onlar bizim gibi düşünmüyor bizim gibi bilmiyorlar. Bazen öyle şeylere öyle tepkiler veriyorlar ki, bu çocuk bunu nasıl buna benzetti diyoruz.
Henüz çocuklar ve önce öğrenmek değil eğlenmek istiyorlar.
Onlara eğlenerek öğrenecekleri bir şeyler sunmalıyız. Sadece amaca yönelik olsun yeter. Kelimeniz harfiniz neyse mutlaka ona ait bir resim boyatın mesela. Bir maske yaptırın. Harfin şekli neyse o nesneyi yaptırın. Çocuğun aklına boyatarak şarkı söyleterek keserek yaparak yaşayarak girin. Çocuk isterse işiniz çok kolay olur. İstemezse ille bir gün bir yerden patlak verir.
Yarın yine sınıfa gireceksiniz ve bir tanesi hafifçe gülümseyince tüm siniriniz geçecek.
40 kişilik bir sınıfta bu dediğiniz nasıl yapayım hocam,zaten ders konusunda sıkmıyorum yeri geliyor çizgi sinema yeri geliyor boyama ve hamur işleri yaptırıyorum,ilk ders tekrar ve ödevlere gidiyor sonraki 2 veya 3 saat ise ders yapıyorum.. hocam lütfen polyannacı olmayın hayatın gerçekleri bu,arkadan gelen nesil sıkıntılı,ilerki senelerde daha da sıkıntılı olacak ... Şehir merkezlerinin kenar semtlerinde maalesef durum bu,eskiden öğretmenler köyden çıkıp merkezde çalışmak isterdi şimdi ise bi kasabaya ya da köye tayin isteyip gitmek istiyor.Meb in politikaları da bunda etkili,okullarda yabancı uyruklu öğrenciler ile sınıftaki öğrenci sayıları arttı,sınıftaki öğrenci sayısı arttıkça disiplin sorunları da artıyor maalesef..
Ha ben kendimi o çocukların yerine zaten koymuştum yıllar önce bunların yaptıklarının 10 da 1 ini bile yapmıyorduk ,öğretmenimize saygımız vardı,sözünü dinlerdik ve derslerimize olabildiğince çalışırdık...