İnanmadığın bir şeyi yapmak çok zor. Bütünsel algıyı yerle bir edip çocuklara parça parça ses öğretip anlamsız hece ve metinlerle okuma yazma öğretimi beni çok zorluyor. Çocuğun anlamadığı benim de anlamakta zorlandığım bir yığın heceye, metne maruz kalıyorum. "lel" neidr ? bana açıklayabilen var mı? Sayfalarca aynı sesi, heceyi yazmak nedir? Kendi ismimi bile 10 kere yazsam kendime yabancılaşıyorum, adım anlamsız gelmeye başlıyor. Bunu bu sabilere neden yapıyoruz? Ben söyle bir karar aldım; anlamsız heceleri vermeyeceğim, metin oluşturma çalışmalarını, dikteyi harfleri bitirdikten sonra yapacağım, yazıları düzelsin diye sayfalarca yazdırmayacağım, harfin yazılış yönünü bilsin, sesi okusun yeter. Velilere de pabuç bırakmak yok, daha "e" sesinde:" Hocam, 1 haftadır "e" yapıyor, ödev yok mu ?" diyor. Hayır yok, eve de yazma ödevi vermiyorum, hanım kendi zorla "e" çizdiriyor çocuğa. Çok doluyum çok kızgınım, neden yapıyoruz bunu, kime hizmet ediyoruz?
Hocam zaten hece ezberletmek değil amaç. Harf birleştirmenin mantığını kavratmak. Cümle yönteminde, cümleden heceye gelinceye kadar öğrenciler neyi neden yaptıklarını bilmezlerdi ve nihayetinde kelimeyi heceye bölüp heceyi de harflere bölmeye başlayınca çocuklar harf birleştirmenin mantığını ancak kavrarlardı. Yani cümle yönteminde ancak sonlara doğru çocuk okumaya geçebiliyordu. Eskiler genelde şu benzetmeyi yapardı cümle yönteminde : Okumayı öğretmek mısır patlatmaya benzer, uzun bir süre hiçbir şey olmaz sonra aniden patlamaya başlayan mısırlar gibi okumaya başlar öğrenciler. İşte bu benzetme cümle yönteminin özünü anlatır. Ama ses temelli yöntemde daha en baştan harf birleştirmenin mantığı kavratılmaya başlanır. Ve bence daha en başlardan dikte yaptırmak harf birleştirmenin mantığını kavratmak için çok önemli ama öğrenci susarak yazmamalı. Öğrenci susarak yazdığında genellikle aklı yazdıklarında olmuyor sadece el alıştıması yapmış oluyor. Elleri ne yazarsa aynı zamanda onu kesintisiz bir şekilde seslendirmeli.