Turgut beye bakmayın siz. Sahayı bilmez anca bilgisayar başından istatistik paylaşır. Sahadan örnek verince yeni bir istatistik daha paylaşır. Bir veli, dışarıdan bir vatandaş ne kadar eğitimin içindeyse o da o kadar içinde işte. Ayrıca öğretmenleri de pek sevdiğini söyleyemem. En azından benim tanıdığım kadarıyla öyle. Şikayet ettiğimiz her şeyin savunulacak bir yanını bulur kendisi. İstanbul'da çoğu ilçede bina yapacak alan bile yok. Nereye tekli öğretime geçiyoruz ?
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
1) Milli Eğitim Bakalığını, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünü kale almayan kişilerin, velileri / FORUMDAŞLARINI kale almasını beklemek saflık olur.
2) Mesajımda İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün VERİLERİNİ paylaştım ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın Türkiye'nin tam gün öğretime geçmeye hazır olduğu açıklamalarına inancımı ifade ettim.
Anladığım kadarıyla siz İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın SAHADA olmadığına inanıyorsunuz.
Sahada olanların "dikensiz gül bahçesi" beklentiisinde olan bir kaç öğretmen olduğu görüşüne katılmıyorum.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nün ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın açıklamalarını dikkate almayıp, "dikensiz gül bahçesi" beklentisinde olan bir kaç öğretmenin görüşlerine itibar edecek olursam,
ağaca ODAKLANANLARAK ormanı görememe hatasına düşmüş olurum.
3) Devletimizin ve milletimizin
"tekede süt olmaz" şeklindeki saçma sapan bilgilere İNANAN ve bu düşünceleri paylaşan kişilere ihtiyacı yoktur.
Devletimizin ve milletimizin
"tekeden süt sağan" ve tekeden nasıl süt sağıldığını öğreten kişilere ihtiyacı vardır.
4) 24 Ocak 1980 Ekonomik kararları açıklandığında
toplumun hemen her kesiminden itiraz sesleri yükseldi.Açıklanan kararların ülke ekonomisini daha kötüye götüreceği ORTAK bir sesle dile getirildi.
İthalatın serbest bırakılmasıyla, ülke sanayisi çökeceğine kesin gözüyle bakılıyordu.
Aradan iki yıl geçmeden, toplumun hemen her kesiminin YANILDIĞI, Turgut Özal'ın haklı olduğu anlaşıldı.
Çünkü ülkenin her tarafında organize sanayi siteleri yapılmaya başlanmıştı.
Bugün milli sanayiden bahsedilebiliyorsa, bunda en büyük pay 24 Ocak 1980 Ekonomik kararlarınındır.
(
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Tam gün öğretime geçilmesi kararı toplumun büyük bir kısmı tarafından OLUMLU karşılanırken, "dikensiz gül bahçesi" beklentisinde olan bir kaç öğretmenin bu kararın OLUMSUZ sonuçlarından bahsetmesinin dikkate alınmaması doğaldır.
5) Risale-i Nur külliyatı Yirmi Üçüncü Sözde şu ifadeler mevcuttur :
Eğer desen: Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki âyet umumîdir; 'Her duaya cevap var' ifade ediyor."
Elcevap: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var. Fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek, Cenâb-ı Hakkın hikmetine tâbidir.
Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: "Ya hekim, bana bak."
Hekim "Lebbeyk," der. "Ne istersin?" Cevap verir.
Çocuk "Şu ilâcı ver bana" der.
Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.
İşte, Cenâb-ı Hak, Hakîm-i Mutlak, hazır, nazır olduğu için, abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevâperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbâniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.
Eğitim - öğretim alanında hekimin Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu söylemeye gerek yoktur sanıyorum.
6) Devlet karar alma makenizmasıdır. Toplumun talepleri ve İHTİYAÇLARI doğrultusunda KARARLAR ALIR.
Kararların uygulanması milletin işidir.
Örnek : Okullarda tam gün uygulaması KARARINI devlet verir.
Kararın uygulanmasında ortaya çıkması muhtemel
derslik ihtiyacına ÇÖZÜM ÜRETMEK toplumun (ve toplumun önemli bir parçası olan Egitimhane'nin) SORUMLULUĞUNDADIR.Devlet derslik yapmakla yükümlü değildir / olmamalıdır.
Devletin ASLİ VAZİFESİ toplumun talepleri ve İHTİYAÇLARI doğrultusunda KARARLAR ALMAK ve alınan kararların uygulamasını DENETLEMEKTİR.
Toplum, nasıl keyif çatarım düşüncesindeki insanlardan oluşunca, toplumun görevlerini / sorumluluklarını da devlet yerine getirmek zorunda kalıyor.
Bu da yetmediği gibi, toplumdaki bazı kişilere de yaptıklarını beğendiremiyor.
Tam bir yavuz hırsız ev sahibini bastırır durumu....
7) OLUMSUZLUK ODAKLI düşünen / hareket eden insanlar toplumda pek sevilmezler.
Toplumumuzda yükselen DEĞER, ÇÖZÜM ODAKLI düşünmektir.