İstanbul Ve Tam Gün Eğitim...

Çevrimdışı carpediem03

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Ağu 2017 00:43:00
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu arada şırnaktaki köy tekli eğitime geçemiyorken İstanbul nasıl geçecek?

Turgut bey yaza yaza geçirecek Allah'ın izniyle :)

Çevrimdışı mrcmrt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 664
  • 1.197
  • Lise Branş Öğrt.
  • 664
  • 1.197
  • Lise Branş Öğrt.
# 29 Ağu 2017 00:44:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Turgut bey yaza yaza geçirecek Allah'ın izniyle :)


:D :D :D :D

Çevrimdışı öffpüff

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.467
  • 1.770
  • 1.467
  • 1.770
# 29 Ağu 2017 00:47:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
:D :D :D :D

☺️ Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2017 18:33:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Valla Turgut bey sizden on numara siyasetçi olur. Ama bu anlattıklarınızı biz yer miyiz? Orası meçhul.
Bir de PTT nin T'si satılması, telefonsuz köy kalmadığı, 24 saat içinde hatların açıldığını filan belirtmişsiniz.
Turgut bey dikkatinizi çekerim yıl olmuş 2017. Yazıyla iki bin on yedi. Olması gereken oldu diye lütuf mu sayacağız?
Dünyanın en pahalı ama en yavaş internetini kullandığımızı da belirtmeyi unutmayın. Akk denen saçmalığı da belirtin.
Yine her zamanki gibi işinize gelen taraflarını konuşuyorsunuz.

Dediğim gibi yıl olmuş 2017. Çok klişe olacak ama -Millet uzaya çıkıyor uzaya-
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Mesajınızdan anladığım kadarıyla 80'li yılları hatırlayamayacak kadar genç birisiniz.
24 Ocak ekonomik kararları öncesindeki Türkiye'de, devlet memurlarının maaşlarını ödeyebilmek için  DIŞ borç almak zorundaydı.
DIŞ borç, çoğunlukla IMF (Uluslararası Para Fonu) denilen kuruluştan alınırdı.
IMF borcu verirken, verdikleri parayı nerelerde kullanabileceğine dair şartlar ileri sürerdi ve bu şartlara uyulup uyulmadığını periyodik aralıklarla denetlerdi.
O yıllarda, çalışanlara  yapılacak zamlar dahil olmak üzere devletin ürettiği tüm hizmet ve ürünlerin fiyatları IMF tarafından belirlenirdi.
Sadece IMF'ın İZİN VERDİĞİ ve miktarını belirlediği alanlarda YATIRIM yapılabilirdi.
Diğer bir deyişle devletin telefon hattı  döşeyebilmesi için IMF'den izin alması gerekiyordu.
Özal özelleştirme işlemlerini hızlandırmasaydı, Türkiye'nin gelişme hızı IMF'in belirlediği sınırların dışına çıkamazdı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ülkemizin IMF'in denetiminden (yönetiminden) çıkabilmesi 2013 yılında mümkün olabilmiştir.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde ülkelerin internet kullanım hızları hakkında bilgiler mevcuttur.
Buradaki bilgilere bakıldığında, ülkemizdeki internet hızının oldukça yüksek olduğu görülecektir.

Türkiye İstatistik Kurumunun 18 Ağustos 2017 tarihinde yayınladığı araştırma sonuçlarına göre ülkemizde İnternet kullanan bireylerin oranı %66,8 olmuş.
(Her on hanenin sekizi İnternet erişim imkânına sahip)
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )

Ülkemizde internet kullanımı pahalıysa, bu kadar kişi nasıl internet kullanabiliyor?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2017 18:37:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
...
Tam gün konusunda ezici çoğunluk karar verdi diye birşey söz konusu değil. tıpkı 4+4+4 te olduğu gibi sadece emir geliyor ve uygulanıyor.
...
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Mesajınızdaki "burada noktalıyorum" ifadesine istinaden tüm ifadelerinize yanıt yazmayı tercih etmiyorum bununla birlikte ÖNYARGI içeren
Alıntı

"Tam gün konusunda ezici çoğunluk karar verdi diye birşey söz konusu değil. tıpkı 4+4+4 te olduğu gibi sadece emir geliyor ve uygulanıyor."
ifadesi için cevap yazmak zorunda hissediyorum.
"Ezici çoğunluk" her zaman yeni nesillerin daha FAZLA, daha iyi eğitim almasını ister / istiyor.
"Ezici çoğunluk" için 4+4+4 daha FAZLA, daha iyi eğitim demektir.
"Ezici çoğunluk" için "tam gün öğretim / eğitim" daha FAZLA, daha iyi eğitim demektir.

OLUMSUZLUKLARA odaklanan bazı öğretmenlerimizin görmek istemediği hususun bu olduğuna inanıyorum.
4+4+4'ün daha FAZLA, daha iyi öğretim / eğitim, "tam gün öğretim / eğitimin" daha FAZLA, daha iyi eğitim anlamına gelip gelmediğinin bir önemi yoktur. "Ezici çoğunluğun"  bu inancını değiştirmenin mümkün olmadığına inanıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Eyl 2017 18:43:54
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
...
Bazı internet sayfalarında engellilere ya da hastalara karşı yapılan pozitif ayrımcılığa göz koyanlar aynı anda  başladı...
Niye ki bu zalimlik koşa koşa aynı anda?
...
Tek olsan umursamayacağim ama senden o kadar çok olmaya ve elini kolunu sallaya sallaya hak gaspetmeye başlar oldu ki:(((
Gözün doysun,gözün doysun.Allah gözünü tez elden doyursun,doyursun.Kimbilir daha nelere göz koyacaksın.
...
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Benim öğrencim serebral ataksi hastası.
Allah böylece rahatsızlığı olanlara acil şifalar versin, böyle çocuğu olanlara sabırlar versin.
Rabbim bu imtihandan geçmelerini nasip etsin inşallah.
Benim bu öğrencimin rahatsızlığından ötürü sürekli titremesi var. Tek başına zaten zor hareket ediyor.
Yere düşen kalemi alması belki 10 belki 15 dk belkı hiç alamayabiliyor:( Fiziki olarak çok zayıf zaten bedeni küçücük. Enfeksiyona açık, sürekli hasta bu yavrum. Annesi devamli okulda. Çünkü tek başına kalamaz.
Ama  birilerinin hakkını gasp ettiğini okudum ve üzüldüm. Sizin çocuğunuz veya bir yakininiz böyle olabilirdi.

Hakkının yendiğini düşünenler yazımdan alıntı yapmayınız. Cevap yazmayıniz.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Bir forumdaşımın BENZETME amacıyla kullandığı "serebral palsi hastaları" ile ilgili ifadelerim kullanılma amacının dışında değerlendirilmeye tabii tutulmuş.

Konuya yazılan "serebral palsi hastaları" BENZETMESİ "Tam gün öğretime geçilmesi" durumunda büyük şehirlerdeki BAZI ilçelerde yaşanması muhtemel problemlerle ilgilidir.

Bununla birlikte,  HAKARET içeren ifadeleri vesile kılıp, forumdaşlarıma faydalı olacağına inandığım 2 ders yapmak istiyorum.

İlk dersimiz tefsirden olsun :
MAİDE suresi 8. ayette mealen şöyle  buyrulmaktadır :

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun.
Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın.
Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.

Bu ayetten, DUYGULARIMIZLA hareket ederek, adaleti askıya almamız gerektiğini anlıyorum.
Serebral palsi hastalarına karşı duyduğumuz merhamet hissi, adaletli davranılmasının önüne geçmemelidir.
Aksi takdirde YARATANIN emrine karşı gelmiş oluruz.

İkinci dersimiz "Risale-i Nur" külliyatından :

Mektubat isimli eserde yer alan "Hakikat Çekirdekleri" nin 50. maddesi şu şekildedir :
50. Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.

Serebral palsi hastalarına güzel bir şekilde bakabilmek için,
forumdaşlarımın büyük çoğunluğunun öğretmen olduğunu göz önünde bulundurarak bir örnek vermek istiyorum.

İki sınıfa ders veren bir öğretmen düşünelim.
Sınıflardan birindeki öğrenciler haylaz, tembeldir.
Diğer sınıftaki öğrenciler ise zeki ve çalışkandır.
ADİL OLMAYAN (adaletli davranmaya itina göstermeyen) bir öğretmen, her iki sınıfı da aynı sorularla imtihan eder.
ADİL öğretmen ise zeki ve çalışkan öğrencilerin bulunduğu sınıfa daha zor sorular sorarak, çalışmalarını teşvik eder ve çalışmalarının mükafatının daha güzel olmasını sağlar.
Zeki ve çalışkan öğrencilerin bulunduğu sınıfa daha zor sorular sorulduğu için, bu sınıftaki öğrencilere acımamız MANTIKLI / DOĞRU bir davranış olur mu?

Serebral palsi hastaları çoğunlukla isyankar değillerdir. Karşılaştıkları güçlüklerle azimle mücadele ederler.
Örneğimizdeki karşılığı "zeki ve çalışkan öğrencilerdir."
Serebral palsi hastalarına acımak / merhamet etmek MANTIKLI / DOĞRU bir davranış olur mu?
Yoksa gayretlerini takdir edip, imrenmek mi gerekir?

Eğer acınacak halde birleri varsa, problemleri çözmek için gayret göstermeyip, problemlerini başkalarının / devletin çözmesini bekleyenlerdir.

Serebral palsi hastaları yere düşen kalemi almak için 10 - 15 dk gayret gösterebilir.
Almayı başardığında ise MUTLU OLUR. Düşen kalemi yerden alabilmek onlar için MUTLULUK vesilesidir.

Devletten kendisini memleketinde iş vermesi beklentisinde olanlar ise, istekleri gerçekleşse bile memnun olmazlar her zaman daha fazlasını BEKLERLER.
Ufak şeylerden mutlu olanlara mı yoksa beklentileri gerçekleşse bile daha fazlasını isteyenlere mi acımak gerekir?

Serebral palsi hastalarına haklarında hayırlı ise şifalar diliyorum.
Hasta ve yakınlarına ,kazanacakları mükafatı düşünmeleri dilekleriyle, imtihanlarında başarılar  diliyorum.

Son olarak bir hatırlatma da bulunmak istiyorum :
- Vatandaşları sosyal olmayan bir devletin sosyal olması mümkün olmayacağı gibi, vatandaşları adil olmayan bir devletin adaletli olması da mümkün değildir.

Çevrimdışı carpediem03

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2017 00:39:17
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Mesajınızdan anladığım kadarıyla 80'li yılları hatırlayamayacak kadar genç birisiniz.
24 Ocak ekonomik kararları öncesindeki Türkiye'de, devlet memurlarının maaşlarını ödeyebilmek için  DIŞ borç almak zorundaydı.
DIŞ borç, çoğunlukla IMF (Uluslararası Para Fonu) denilen kuruluştan alınırdı.
IMF borcu verirken, verdikleri parayı nerelerde kullanabileceğine dair şartlar ileri sürerdi ve bu şartlara uyulup uyulmadığını periyodik aralıklarla denetlerdi.
O yıllarda, çalışanlara  yapılacak zamlar dahil olmak üzere devletin ürettiği tüm hizmet ve ürünlerin fiyatları IMF tarafından belirlenirdi.
Sadece IMF'ın İZİN VERDİĞİ ve miktarını belirlediği alanlarda YATIRIM yapılabilirdi.
Diğer bir deyişle devletin telefon hattı  döşeyebilmesi için IMF'den izin alması gerekiyordu.
Özal özelleştirme işlemlerini hızlandırmasaydı, Türkiye'nin gelişme hızı IMF'in belirlediği sınırların dışına çıkamazdı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ülkemizin IMF'in denetiminden (yönetiminden) çıkabilmesi 2013 yılında mümkün olabilmiştir.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde ülkelerin internet kullanım hızları hakkında bilgiler mevcuttur.
Buradaki bilgilere bakıldığında, ülkemizdeki internet hızının oldukça yüksek olduğu görülecektir.

Türkiye İstatistik Kurumunun 18 Ağustos 2017 tarihinde yayınladığı araştırma sonuçlarına göre ülkemizde İnternet kullanan bireylerin oranı %66,8 olmuş.
(Her on hanenin sekizi İnternet erişim imkânına sahip)
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )

Ülkemizde internet kullanımı pahalıysa, bu kadar kişi nasıl internet kullanabiliyor?

Çok enteresan bir kişiliksiniz Turgut bey. Gerçekten bak. Paylaştığınız haberler dünyanın en pahalı internetini kullandığımız gerçeğini değiştirmiyor.

Ayrıca bu kadar pahalı ise neden bu kadar çok kullanıcısı var sorusu da afedersiniz ama çok saçma. Ekmek bulamadık pasta yiyoruz çünkü.

Çevrimdışı takirasa

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.167
  • 5.098
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.167
  • 5.098
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2017 00:56:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Mesajınızdan anladığım kadarıyla 80'li yılları hatırlayamayacak kadar genç birisiniz.
24 Ocak ekonomik kararları öncesindeki Türkiye'de, devlet memurlarının maaşlarını ödeyebilmek için  DIŞ borç almak zorundaydı.
DIŞ borç, çoğunlukla IMF (Uluslararası Para Fonu) denilen kuruluştan alınırdı.
IMF borcu verirken, verdikleri parayı nerelerde kullanabileceğine dair şartlar ileri sürerdi ve bu şartlara uyulup uyulmadığını periyodik aralıklarla denetlerdi.
O yıllarda, çalışanlara  yapılacak zamlar dahil olmak üzere devletin ürettiği tüm hizmet ve ürünlerin fiyatları IMF tarafından belirlenirdi.
Sadece IMF'ın İZİN VERDİĞİ ve miktarını belirlediği alanlarda YATIRIM yapılabilirdi.
Diğer bir deyişle devletin telefon hattı  döşeyebilmesi için IMF'den izin alması gerekiyordu.
Özal özelleştirme işlemlerini hızlandırmasaydı, Türkiye'nin gelişme hızı IMF'in belirlediği sınırların dışına çıkamazdı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ülkemizin IMF'in denetiminden (yönetiminden) çıkabilmesi 2013 yılında mümkün olabilmiştir.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde ülkelerin internet kullanım hızları hakkında bilgiler mevcuttur.
Buradaki bilgilere bakıldığında, ülkemizdeki internet hızının oldukça yüksek olduğu görülecektir.

Türkiye İstatistik Kurumunun 18 Ağustos 2017 tarihinde yayınladığı araştırma sonuçlarına göre ülkemizde İnternet kullanan bireylerin oranı %66,8 olmuş.
(Her on hanenin sekizi İnternet erişim imkânına sahip)
( [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )

Ülkemizde internet kullanımı pahalıysa, bu kadar kişi nasıl internet kullanabiliyor?
Araba pahali binmeyelim , internet pahali kullanmayalim, ..... Insanlar ihtiyaci olani almaya çalışır. Kimine araba kimine internet kimine et ihtiyactir. Burada onemli olan soru cogu gecim sikintisi cekecek kadar maas alan vatandaslarin ihtiyaçları  oldugu halde neden 50000 lik arabaya 11000 bin , 10 tl lik interneti 60 tl ( cogu ulkedeki yuksek hiz , akn siz fiyat baz alındığında) veriyor ? Ornekler çoğaltılabilir.....

Çevrimdışı 07tuna

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.020
  • 3.612
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.020
  • 3.612
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2017 08:57:13
Turkut Kuzan Bey;
Yanlış şeyler yaptığımızda,ya da söylediğimizde ,evet maksadımı biraz aşmışım ,özür dilerim,hakkınızı helal edin,bunu düzeltmek için neler yapılacağını düşünüp yapmak gerekir.Dediğim dedik çaldığım düdük değip de yanlış olanda tepinmemek gerekir.
   İlle benim dediğim doğru,haklı çıkacağım diye kutsal olanların arkasına saklanıp olmayacak şeylere perde germemek gerekir.Her şeyin yeri ayrı.
     Siz de dersinizi kendiniz alınız,kendiniz ezber ediniz.Sizin mantıkla bir katil bile kendine mantıklı bir bakış açısı bulabilir.Buluyorlar da zaten.
    Siz hiç özür dilediniz mi ya da evet bu konuda haksızlık etmişim,özür dilerim,biraz maksadımı aşmışım...
    Ben sadece maksadını aşmış,kişiliğinize dönük aşırı fevri cümlelerim için özür diliyorum.
Ama onlara haksızlık yaptığınızı hala düşünüyorum.
Ne diyim ,sizi anlayamıyorum.Engelli olsun ya da serabral palsi(beyin felci)hastalarının da hakkını yedirtmem haberiniz olsun.Bu konuda düşünceleriniz genişler belki.Önce onlar...
   Kendime dediğim,bak böyle bir insan olma sakın.Bu tür düşünceleri olanlara da az sinirlenmeden yaz.Kişiliğini rencide etme.Aldığım ders sadece bu.
    Sizin mantığınız beynimin insan yerlerini hem acıtıyor hem de öfkelendiriyor ne yazık ki.
 Ne var bazen deseniz,evet bu konuda maksadımı aşmışım,özür dilerim diye.Ne kaybedeceksiniz?Onlar için daha da çok pozitif ayrımcılık yapsak,buna alışsak.Bu onların temel hakkı bana göre.Hepimiz böyle insan oluruz.Hayvanlar bile bu konuda bizden daha usta zira.
     
   

Çevrimdışı carpediem03

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2017 11:01:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Turkut Kuzan Bey;
Yanlış şeyler yaptığımızda,ya da söylediğimizde ,evet maksadımı biraz aşmışım ,özür dilerim,hakkınızı helal edin,bunu düzeltmek için neler yapılacağını düşünüp yapmak gerekir.Dediğim dedik çaldığım düdük değip de yanlış olanda tepinmemek gerekir.
   İlle benim dediğim doğru,haklı çıkacağım diye kutsal olanların arkasına saklanıp olmayacak şeylere perde germemek gerekir.Her şeyin yeri ayrı.
     Siz de dersinizi kendiniz alınız,kendiniz ezber ediniz.Sizin mantıkla bir katil bile kendine mantıklı bir bakış açısı bulabilir.Buluyorlar da zaten.
    Siz hiç özür dilediniz mi ya da evet bu konuda haksızlık etmişim,özür dilerim,biraz maksadımı aşmışım...
    Ben sadece maksadını aşmış,kişiliğinize dönük aşırı fevri cümlelerim için özür diliyorum.
Ama onlara haksızlık yaptığınızı hala düşünüyorum.
Ne diyim ,sizi anlayamıyorum.Engelli olsun ya da serabral palsi(beyin felci)hastalarının da hakkını yedirtmem haberiniz olsun.Bu konuda düşünceleriniz genişler belki.Önce onlar...
   Kendime dediğim,bak böyle bir insan olma sakın.Bu tür düşünceleri olanlara da az sinirlenmeden yaz.Kişiliğini rencide etme.Aldığım ders sadece bu.
    Sizin mantığınız beynimin insan yerlerini hem acıtıyor hem de öfkelendiriyor ne yazık ki.
 Ne var bazen deseniz,evet bu konuda maksadımı aşmışım,özür dilerim diye.Ne kaybedeceksiniz?Onlar için daha da çok pozitif ayrımcılık yapsak,buna alışsak.Bu onların temel hakkı bana göre.Hepimiz böyle insan oluruz.Hayvanlar bile bu konuda bizden daha usta zira.
     
   

Dememiştir demeycektir. Haklı çıkmak için Habertürklerin starların haberlerini, istatistiğini paylaşır.

Bu arada dünya da düzmüş Turgut bey. Sıcak bilgi olarak geldi :) çekilen fotoğraflar balık gözüyle çekildiği için dünya yuvarlak görünüyormuş. Mason uydurmasıymış dünyanın yuvarlaklığı :)
Bu haberleri de paylaşın bekliyoruz :)

Çevrimdışı Başkan42

  • B Grubu
  • 4.097
  • 3.092
  • İlköğretim Öğrencisi
  • 4.097
  • 3.092
  • İlköğretim Öğrencisi
# 02 Eyl 2017 13:17:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Bir forumdaşımın BENZETME amacıyla kullandığı "serebral palsi hastaları" ile ilgili ifadelerim kullanılma amacının dışında değerlendirilmeye tabii tutulmuş.

Konuya yazılan "serebral palsi hastaları" BENZETMESİ "Tam gün öğretime geçilmesi" durumunda büyük şehirlerdeki BAZI ilçelerde yaşanması muhtemel problemlerle ilgilidir.

Bununla birlikte,  HAKARET içeren ifadeleri vesile kılıp, forumdaşlarıma faydalı olacağına inandığım 2 ders yapmak istiyorum.

İlk dersimiz tefsirden olsun :
MAİDE suresi 8. ayette mealen şöyle  buyrulmaktadır :

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun.
Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın.
Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.

Bu ayetten, DUYGULARIMIZLA hareket ederek, adaleti askıya almamız gerektiğini anlıyorum.
Serebral palsi hastalarına karşı duyduğumuz merhamet hissi, adaletli davranılmasının önüne geçmemelidir.
Aksi takdirde YARATANIN emrine karşı gelmiş oluruz.

İkinci dersimiz "Risale-i Nur" külliyatından :

Mektubat isimli eserde yer alan "Hakikat Çekirdekleri" nin 50. maddesi şu şekildedir :
50. Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.

Serebral palsi hastalarına güzel bir şekilde bakabilmek için,
forumdaşlarımın büyük çoğunluğunun öğretmen olduğunu göz önünde bulundurarak bir örnek vermek istiyorum.

İki sınıfa ders veren bir öğretmen düşünelim.
Sınıflardan birindeki öğrenciler haylaz, tembeldir.
Diğer sınıftaki öğrenciler ise zeki ve çalışkandır.
ADİL OLMAYAN (adaletli davranmaya itina göstermeyen) bir öğretmen, her iki sınıfı da aynı sorularla imtihan eder.
ADİL öğretmen ise zeki ve çalışkan öğrencilerin bulunduğu sınıfa daha zor sorular sorarak, çalışmalarını teşvik eder ve çalışmalarının mükafatının daha güzel olmasını sağlar.
Zeki ve çalışkan öğrencilerin bulunduğu sınıfa daha zor sorular sorulduğu için, bu sınıftaki öğrencilere acımamız MANTIKLI / DOĞRU bir davranış olur mu?

Serebral palsi hastaları çoğunlukla isyankar değillerdir. Karşılaştıkları güçlüklerle azimle mücadele ederler.
Örneğimizdeki karşılığı "zeki ve çalışkan öğrencilerdir."
Serebral palsi hastalarına acımak / merhamet etmek MANTIKLI / DOĞRU bir davranış olur mu?
Yoksa gayretlerini takdir edip, imrenmek mi gerekir?

Eğer acınacak halde birleri varsa, problemleri çözmek için gayret göstermeyip, problemlerini başkalarının / devletin çözmesini bekleyenlerdir.

Serebral palsi hastaları yere düşen kalemi almak için 10 - 15 dk gayret gösterebilir.
Almayı başardığında ise MUTLU OLUR. Düşen kalemi yerden alabilmek onlar için MUTLULUK vesilesidir.

Devletten kendisini memleketinde iş vermesi beklentisinde olanlar ise, istekleri gerçekleşse bile memnun olmazlar her zaman daha fazlasını BEKLERLER.
Ufak şeylerden mutlu olanlara mı yoksa beklentileri gerçekleşse bile daha fazlasını isteyenlere mi acımak gerekir?

Serebral palsi hastalarına haklarında hayırlı ise şifalar diliyorum.
Hasta ve yakınlarına ,kazanacakları mükafatı düşünmeleri dilekleriyle, imtihanlarında başarılar  diliyorum.

Son olarak bir hatırlatma da bulunmak istiyorum :
- Vatandaşları sosyal olmayan bir devletin sosyal olması mümkün olmayacağı gibi, vatandaşları adil olmayan bir devletin adaletli olması da mümkün değildir.

Allah'ın rahmet ve bereketi üzerine olsun değerli yoldaşım :)


Vatandaşları sosyal olmayan bir devletin sosyal olması mümkün olmayacağı gibi, vatandaşları adil olmayan bir devletin adaletli olması da mümkün değildir.

bu son cümlenizi tersten okuma imkanı ve bunu yapabilecek kapasiteniz var mıdır acaba? :))

Ayrıca ;  Devletten kendisini memleketinde iş vermesi beklentisinde olanlar ise, istekleri gerçekleşse bile memnun olmazlar her zaman daha fazlasını BEKLERLER.
O zaman insanlar sahip oldukları ile yetinseler fazlasını ilerisini istemeseler idi dünya bu gelişmişlik düzeyine naısl gelecekti. Daha iyisine sahip olmak istemek mi yanlış yoksa daha iyisine sahip olmak için bir şey yapmadan sadece istemek mi?

Çok mantıklı güzel cümle,eleştiriler düzdüğünü sanabilirsin ama maalesef dostum :)) 

Çevrimdışı mucur5

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 521
  • 1.445
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 521
  • 1.445
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2017 15:23:49
Eskiden herşeyi gazeteye yazanlar vardı. Köşeler olurdu gelen mektupları yayınlayan. Sonra televizyonda herşeyi konuşan "herkesler" türedi. Sosyal medya ve internet çöplüğe döneli çok oldu ama eğitimhane gibi sitelere de sızmazlar başladı iş kötü.
1. Türkiye nin en büyük sorunu terör ekonomi vs değildir. Eğitimdir. Adam gibi insan yetişirse ekonomist olur. Cahil kalmaz teröris olmaz.
2. Eğitim sisteminde kısmi ıslahat yama gibi birseydir. İşi içinden çıkılmaz bir hale sokmuş ama hala kör düğüm etmemiştir.
3. Eğitimin en büyük sorunu ise eğitimci olmayanların özellikle sahayı görmemiş ( okul ve öğrenci ile birebir diyaloğa girmemiş kimseler) kişilerin bu ise burnunu sokmasıdir.
4. İyi bir öğretmene ihtiyaç duyanlar unutmasın bizde iyi veli istiyoruz. Peki iyi veli nasıl olur. Ya çocuğuna bilinç ve de doğru bilgi verir. Ya da hiç bir şeye karışmaz işi öğretmene bırakır. Yanlislari düzeltmekle iki kere yoruluyoruz.
6. Tayin, atama, es durumu, ek ders, pedogoji, alt yapı, uygulama, ulaşım, öğretmenevleri gibi küçüklü büyüklü bir sürü sıkıntımız varken bir de sizler canımızı sıkmayın, bir de sizlerle uğraşmayalım.
5. Burası eğitim sitesi. Alakasız çok " değerli fikirlerinizi de" alın gidin başka formları meşgul edin.
KONU DAĞILDI ÖZÜR DİLERİM.
TAM GÜN:
1. Tam gün iyidir candır.
2. Okul ve derslik sayısı arttırılarak çözülebilir.
3. Öğlen arası yemek için tam donanımlı okul yemekhaneleri,
4. Okul bitiş saati 14.30 ile memur işçi gibi çalışan veli saati 17/18 saatleri arası etüt, etkinlik, yüzme, binicilik, hat,resim,müzik vb. etkinlikler uygulamalar yapılabilinir.
Bunun için ya mevcut öğretmenlere ek ders ödenebilir ya da yeni branş öğretmenleri atanabilir. Evet şu an için atama da ek ders te sorun gibi ama bunun için kaynak var.(bence)
Temel sorun şu: Okulu altın içini gümüş yapsanız oy getirmez. Siyaset için eğitim kötü yatırımdır. Kazanç sağlamaz. Ülke için uzun vadeli bir yatırımdır eğitim. ( bunun parti iktidar hükümet ile ilgisi yok. Politik bir tespit değil. Siyasal bir tespit.)

Çevrimdışı abdil7

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.710
  • 3.991
  • Okul Müdürü
  • 2.710
  • 3.991
  • Okul Müdürü
# 02 Eyl 2017 15:37:12
haziran ayında özel eğitim sınıflarının kapatılmasına dair birden fazla yazı gelmesinin sebebi tam gün meselesi olup sınıf açmak galiba boşa harcanmış emekler

Çevrimdışı Başkan42

  • B Grubu
  • 4.097
  • 3.092
  • İlköğretim Öğrencisi
  • 4.097
  • 3.092
  • İlköğretim Öğrencisi
# 02 Eyl 2017 15:40:17
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
haziran ayında özel eğitim sınıflarının kapatılmasına dair birden fazla yazı gelmesinin sebebi tam gün meselesi olup sınıf açmak galiba boşa harcanmış emekler

O yazı özel eğitim sınıflarının tam olarak kapatılması değildi. Sanırım yakın bölgede aslında toplam öğrencisi bir özel eğitim sınıfı yapıp da iki farklı okulda eğitim alan öğrencilerin taşınarak bir okulda toplanması idi.

Çevrimdışı carpediem03

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 6.128
  • 12.097
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Eyl 2017 16:29:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Eskiden herşeyi gazeteye yazanlar vardı. Köşeler olurdu gelen mektupları yayınlayan. Sonra televizyonda herşeyi konuşan "herkesler" türedi. Sosyal medya ve internet çöplüğe döneli çok oldu ama eğitimhane gibi sitelere de sızmazlar başladı iş kötü.
1. Türkiye nin en büyük sorunu terör ekonomi vs değildir. Eğitimdir. Adam gibi insan yetişirse ekonomist olur. Cahil kalmaz teröris olmaz.
2. Eğitim sisteminde kısmi ıslahat yama gibi birseydir. İşi içinden çıkılmaz bir hale sokmuş ama hala kör düğüm etmemiştir.
3. Eğitimin en büyük sorunu ise eğitimci olmayanların özellikle sahayı görmemiş ( okul ve öğrenci ile birebir diyaloğa girmemiş kimseler) kişilerin bu ise burnunu sokmasıdir.
4. İyi bir öğretmene ihtiyaç duyanlar unutmasın bizde iyi veli istiyoruz. Peki iyi veli nasıl olur. Ya çocuğuna bilinç ve de doğru bilgi verir. Ya da hiç bir şeye karışmaz işi öğretmene bırakır. Yanlislari düzeltmekle iki kere yoruluyoruz.
6. Tayin, atama, es durumu, ek ders, pedogoji, alt yapı, uygulama, ulaşım, öğretmenevleri gibi küçüklü büyüklü bir sürü sıkıntımız varken bir de sizler canımızı sıkmayın, bir de sizlerle uğraşmayalım.
5. Burası eğitim sitesi. Alakasız çok " değerli fikirlerinizi de" alın gidin başka formları meşgul edin.
KONU DAĞILDI ÖZÜR DİLERİM.
TAM GÜN:
1. Tam gün iyidir candır.
2. Okul ve derslik sayısı arttırılarak çözülebilir.
3. Öğlen arası yemek için tam donanımlı okul yemekhaneleri,
4. Okul bitiş saati 14.30 ile memur işçi gibi çalışan veli saati 17/18 saatleri arası etüt, etkinlik, yüzme, binicilik, hat,resim,müzik vb. etkinlikler uygulamalar yapılabilinir.
Bunun için ya mevcut öğretmenlere ek ders ödenebilir ya da yeni branş öğretmenleri atanabilir. Evet şu an için atama da ek ders te sorun gibi ama bunun için kaynak var.(bence)
Temel sorun şu: Okulu altın içini gümüş yapsanız oy getirmez. Siyaset için eğitim kötü yatırımdır. Kazanç sağlamaz. Ülke için uzun vadeli bir yatırımdır eğitim. ( bunun parti iktidar hükümet ile ilgisi yok. Politik bir tespit değil. Siyasal bir tespit.)

Ovvv naptınız hocam şimdi Turgut bey sayfalarca yazar. Siz 80li yılları gördünüz mü millet gaz kuyruğunda beklerdi. Benzeri şeylerle savunma yapar.
Turgut bey ben 1980liyim bu arada. Az çok bahsettiğiniz ve bahsedeceğiniz tüm sıkıntılardan haberdarım

Ama size tekrar hatırlatmak isterim yıl olmuş 2017. İki bin on yedi. Siz bana 1980 diyorsunuz.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK