Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
sizin önerileriniz herşeyi özelleştirmek üzerine.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde paylaştığım bilgiler Turgut Özal döneminde yapılmış bir çalışmadır.
Diğer bir deyişle benim önerim değil, benimsediğim bir öneridir.yazınızda belirttiğiniz sosyal devlet ilkesine aykırı buluyorum.
- Devletler sosyal olmalı mıdır / olabilirler mi?
- Vatandaşları sosyal olmayan bir devletin, sosyal devlet olabilmesi imkan dahilinde midir?
- Sosyal bir devletin eğitim - öğretim işlerini BİZZAT yapması zorunlu mudur? Hizmet alımı yöntemi ile sosyal devlet olunamaz mı?
zaten sorun bence burda siz herşeyi özel sektöre verelim kurtulalım düşüncesinde olduğunuz için tartışıyoruz oysa devlet mekanizması %1 ler değil tek bir vatandaşının derdine derman olmalıdır.
şeyh edebali nin söylediği gibi insanı yaşat ki devlet yaşasın.
- Benimsediğim öneri, genel anlamıyla özelleştirme kavramının dışındadır.
- Önerinin hedefi, öğretmenlerin sahibi veya ortağı oldukları okullarda çalışmalarını sağlayarak, öğretmenlerden maksimum VERİM alabilmektir. Diğer bir deyişle öğretmneler sadece sahibi veya ortağı oldukları okullarda çalışabileceklerdir. Bu yöntemin yaygın olarak uygulanabilmesi için TOKİ'nin alt gelir gruplarını veya emeklileri ev sahibi yapmak için uyguladığı yöntemin kullanılması düşünülmüştür.
- Öneri, velilerin isteğe veya şarta bağlı olarak okula maddi destek sağlamasına imkan tanıdığı için okul - veli - öğrenci dayanışmasını güçlendirecek özelliğe sahiptir. (Veliler daha kaliteli öğretim için okula maddi destek sağlayabileceklerdir.)
- Öneri, üniversiteye kadar TÜM ÖĞRENCİLERİN öğretim masraflarının devlet tarafından karşılanmasını içerdiği için bir mahrumiyet söz konusu değildir.
- Öneri insanların mevcut şartlardan daha iyi yaşaması için gerekli tüm özelliklere sahiptir.
örneğin serebral palsi hastalarının oranı çok az ama devlet onlara da yardım elini uzatmalı ya da ülkenin ücra köşesinde elektriği olmayan köye elektrik götürmeli.
siz problemi olan çözsün diyorsunuz.
Serebral palsi hastaları yapılan harcamaların kaynağı nedir?
Üzümünü yiyorsunuz bağını sormuyorsunuz.
Devlet, ödediğim sigorta primlerimi GASPEDEREK, serebral palsi hastalarına harcamaktadır.
Halbuki ödemelerimin, daha sağlıklı bir hayat sürmemi sağlayacak hizmetlerde kullanılması gerekir.
Serebral palsi hastaları için GASP gerektirmeyecek bir yöntem bulunmalıdır.
Serebral palsi hastalarının problemleri için vakıf türü uygulamalar geliştirilmelidir.
Seksenler dizisinde hatırlatma yapılmış olmasına rağmen çoğu forumdaşım bilmez.
1980'li yıllarda, çocukların okula kayıtlarının yapılması ile birlikte aileler ikinci bir kayıt daha yaptırırlardı.
Evlendiğinde evine telefon bağlanabilmesi için PTT'ye telefon hattı kaydı yaptırıldı.
O zamanlar evlere telefon bağlatabilmek için yıllar önceden kayıt yaptırılması gerekiyordu.
Özal PTT'nin T' sini (telefon hizmetlerini) satacağım dediği zaman kıyametler kopmuştu.
Bugün telefon hattı almak için, müracaat ettiğiniz zaman 24 saat içinde hattınız kullanıma açılıyor.Telefon bağlantısı sağlanmayan köy kaldı mı bilmiyorum.
Devletin elektrik hattı çekmesi ile telefon hattı çekmesi arasında bir fark yoktur.
Yıllar önce özel sektöre elektrik üretme izni verilmiş olsaydı, bugün elektriksiz köylerden, elektrik kesilmesinden bahsediyor olmazdık.
Devletin ülkenin ücra köşelerine elektrik götürmek gibi bir mecburiyeti yoktur / olmamalıdır.
Ülkenin ücra köşelerinde bile elektriğe İHTİYAÇ duyuluyorsa, talep varsa, arz gerçekleşir.
Her türlü talebi devlet karşılayacak olursa, HANTAL bir devlet yapısı ortaya çıkar, kağnı hızıyla gelişme olur.
Problemleri, problemi olan değil, başkaları çözecek olursa, keyfi yeterse / yettiğinde çözer.Ben tam güne geçmeyelim demiyorum sadece iyi düşünülüp , altyapısını hazırlayıp o şekilde yapılmalı diyorum.
herkesi memnun etmeyecektir bunu zaten beklemiyorum.
fakat kervan yolda düzülürken olan çocuklarımıza geleceğimize oluyor.
diğer alanlarda işe yarar belki ama bir çocuk dahi öenmlidir eğitim ve öğretimi diğer alanlardan ayıran da budur. Nacizane fikrim budur.
Evli olan kişilere zaman zaman şu soruyu sorarım :
- Evlendiğinizde evliliğe hazır mıydınız?
Yanıt her zaman olumsuzdur. Çünkü bir insanın evliliğe hazır olması imkansızdır. Hazır olmadığını da ancak evlendikten sonra anlayabilir.
Benzer şekilde, çocuk sahibi olmamış biri de, hiç bir zaman çocuk sahibi olmaya hazır olmayacaktır / olamayacaktır.
Bu her durum için geçerlidir. Geleceği göremiyoruz. Bazı gerçeklerin
farkına varabilmemizin tek yolu YAŞAMAKTIR.Okullar tam güne geçmeye hiç bir zaman TAM olarak hazır olmayacaktır. Alt yapı hiç bir zaman TAM olmayacaktır. Çünkü gelişmeler, sürekli yeni alt yapı ihtiyacı ortaya çıkaracaktır.
Ne zaman tam gün öğretime geçecek olursanız olun, tam gün öğretim ile ilgili problemler yaşanacaktır.
Durum değerlendirmeleri yapılır. Artılar - eksiler ortaya konulur.
Artılarda ezici bir çoğunluk sağlandığında, artılar yönünde adım atılır.
Tam gün öğretim için artılarda ezici bir çoğunluk sağlanmış durumdadır.
Eğitim ve öğretim geride olduğumuz alanlardandır.
Bu alanda HIZLI adımlar atılması zorunluluktur.
Tam gün öğretimi uygulamaya başlamadığımız takdirde, bir sonraki adımı konuşmaya başlayamayız.Doğal olarak bir sonraki adım içinde erken olduğu görüşünü savunacaksınız.
Not: Elimde olmayan sebeplerle cevap yazmakta geciktiğim için üzgünüm.