Kendi Şiirlerimizi Paylaşalım

Takıntılı hayatlar yaşanır bazen…
Aynı  yere park ederiz,boş yer olsa da…
Sinemada aynı yere,
D6 koridor her seferinde…
Nedenini bilmeden otobüste,
Arkada cam kenarı ne hikmetse…
Kara kedi gördüğünde,
Merdiven altında,
Ne alakası var deyip,
Kötü düşünceler geçer  inanmasanda...
Geçirirsin aklından her bindiğinde asansöre ,
Niye bindim ki ya şimdi kalırsa diye…
On üç rakamıyla inatlaşırsın,
Bile bile on üç olsun dersin
Öyle ki bir düşünce vardır,
Duyduğun derinlerde bir yerde…
Oğlum...
Manyaklıkta çığır açtın...
Takıntılısın sen takıntılı…
Bu inatçı lekelerden kurtulmalı…

İstila edilmiş göz bebeklerinden
akarken tuzlu göz yaşı
Üşür kentler sabır kuşlarının
tünediği avuçlarımda ve
Soluğumun buğusuyla ısıttığım
ıslak saçlı gecelerin
Kursağında biriktirdiğim
yalnızlık cennetinden
Kovulurken suretin
Islak bir yaprak olup düşüyorum
Daha goncadayken gidişin


Yorgun ,ölgün
suskun
Buğuludur şimdi mütemâdiyen pencerem
kalbini ipotek ettirmiş
paslı ve sürgülü bir kapıdır annem
açılırsan yüreğinin koridorlarına
oturup yetim bir çocuk gibi
hıçkıra hıçkıra
ağlarsın




yorgun bir rüzgâr taşır sesimi
dağlar tepeler aşamaz belki
kısılır kuytuluklarda
yaralı bir kelebek taşır kanatlarıyla
değer kulaklarına
o zaman
canhıraş iniltilerini
duyarsın



dokunma bana
ben yalnızlığımla savrulan
kurşuni külüm
ve günlerden bir gün
sesimden evvel
irkilirsen sâlâ sesiyle
değerse dudaklarına
soğuk bir ölüm
anlarsın o zaman anlarsın

İstila edilmiş göz bebeklerinden
akarken tuzlu göz yaşı
Üşür kentler sabır kuşlarının
tünediği avuçlarımda ve
Soluğumun buğusuyla ısıttığım
ıslak saçlı gecelerin
Kursağında biriktirdiğim
yalnızlık cennetinden
Kovulurken suretin
Islak bir yaprak olup düşüyorum
Daha goncadayken gidişin


Yorgun ,ölgün
suskun
Buğuludur şimdi mütemâdiyen pencerem
kalbini ipotek ettirmiş
paslı ve sürgülü bir kapıdır annem
açılırsan yüreğinin koridorlarına
oturup yetim bir çocuk gibi
hıçkıra hıçkıra
ağlarsın




yorgun bir rüzgâr taşır sesimi
dağlar tepeler aşamaz belki
kısılır kuytuluklarda
yaralı bir kelebek taşır kanatlarıyla
değer kulaklarına
o zaman
canhıraş iniltilerini
duyarsın



dokunma bana
ben yalnızlığımla savrulan
kurşuni külüm
ve günlerden bir gün
sesimden evvel
irkilirsen sâlâ sesiyle
değerse dudaklarına
soğuk bir ölüm
anlarsın o zaman anlarsın

+1

Hangi gül renginden dolayı dışlanır,
Hangi ağaçta bülbüller kışlanır?
Yaşasın umutlar,canlansın diye,
Göz yaşından akanlar hediye..
Ömrü uzatan içindeki duygular,
Kalmaz geriye dünden çalan kaygılar.
Ah edip inleme,sesin ötesinde ses var,
Ağlayıp da güldüğün yine aynı yar...

Hangi gül renginden dolayı dışlanır,
Hangi ağaçta bülbüller kışlanır?
Yaşasın umutlar,canlansın diye,
Göz yaşından akanlar hediye..
Ömrü uzatan içindeki duygular,
Kalmaz geriye dünden çalan kaygılar.
Ah edip inleme,sesin ötesinde ses var,
Ağlayıp da güldüğün yine aynı yar...

+sonsuz....

bir sor...
bu çile, bu gözyaşı,neden diye
bir bak...
sesi kısılmış,
karanlıkta kalmış,
isyan etmiş umutlara...
sen dön olabildiğince...
aman ha!!! karışma...
üstüne kalır,inkar edemezsin sonra
senin için her şey tıkırında...
çivisi çıkmış, yaşlı, şişko dünya,
muhattap ettin bizi üç kuruşluk adamlara...

Sevdana gebe düşmüş bir şiirdi zaman
Bir ceylanın suya düşmüş telaşıyla soluklansa da
Yazılmamış dizelerim
sevda türkülerine yaren olurdu
ve sonra
bahar gözlü çoçukların dudaklarında kanardı
tuz türkülerini emzirirdi çılgın iki nehir
mavinin bütün donlarına sararken yokluğunu,
Şah damarımın kıyısında taşırdım nefesini

Hangi gül renginden dolayı dışlanır,
Hangi ağaçta bülbüller kışlanır?
Yaşasın umutlar,canlansın diye,
Göz yaşından akanlar hediye..
Ömrü uzatan içindeki duygular,
Kalmaz geriye dünden çalan kaygılar.
Ah edip inleme,sesin ötesinde ses var,
Ağlayıp da güldüğün yine aynı yar...

Yüreğinize sağlık ablacım ...

Sonbahar yetmedi kış geldi
Sarı yapraklar  hep kefen giydi
Umudum vardı  hazan oldu
Bir ışık vardı zemheri oldu

Ahireti bekleyen mezardaki ölü gibi
Kara topraktaki küçük tohum gibi
Bekliyorum baharı yeşili güneşi
Bekliyorum sabırla o kutlu neşeyi

Ama olacak mı dur biraz
Gelecek mi  o  simsıcak yaz
Görecek misin ömrün var mı
Kazılan mezar umuda mı  karanliğima  mi

Sonbahar yetmedi kış geldi
Sarı yapraklar  hep kefen giydi
Umudum vardı  hazan oldu
Bir ışık vardı zemheri oldu

Ahireti bekleyen mezardaki ölü gibi
Kara topraktaki küçük tohum gibi
Bekliyorum baharı yeşili güneşi
Bekliyorum sabırla o kutlu neşeyi

Ama olacak mı dur biraz
Gelecek mi  o  simsıcak yaz
Görecek misin ömrün var mı
Kazılan mezar umuda mı  karanliğima  mi

gelişme var mı

Önce aşk vardı.
İnsan ihaneti bilmezden önce;
Ayrılık nedir görmezden önce;
Acıları bir bir çekmezden önce;
Aşk vardı.

Aşk sarardı.
Acıların yerine
              tüm bedeni
                        aşk sarardı.

İnsanlık öldü.
Öldü tüm sevgiler.
Aşk, sarardı...

Varsın olmasın karşımda suretin
Nefesinin sıcaklığı saklı dursun solyanım da
Gülüşünü asarsan her dem umuda
Bırak solsun sol yanımda  vuslatın unutma
Ellerime sinsede senden kalma  kokular
Bey hude bağ-ı iremde feveran  korkular
Ah ömrüne ateşler giydiren yar,
Ardında bıraktığın Züheyla yangınlı sevdalar
Gece olur
gece gözlerinde kırgınlığın efsunu aksinde
  hüzzam kanar
,sözlerin  yanar

Hangi gül renginden dolayı dışlanır,
Hangi ağaçta bülbüller kışlanır?
Yaşasın umutlar,canlansın diye,
Göz yaşından akanlar hediye..
Ömrü uzatan içindeki duygular,
Kalmaz geriye dünden çalan kaygılar.
Ah edip inleme,sesin ötesinde ses var,
Ağlayıp da güldüğün yine aynı yar...

Yüreğine sağlık arkadaşım.

Desem ki ruh bedende emanet,
Sen aleme.
Her yaş ayrı cesaret
Bakmaz ele.
Gün kadar güneş doğar üstüne,
Aldanırsın dünyanın süsüne.
Eğriler yolunu kesmiş
Düzeltsen kırılacak,
Oysa yapamadıkların da sorulacak.
Bir nehir,coşkun deniz yüreğin,
Kıvrıla kıvrıla nereye?
Söyle ben de bileyim..

Dökülür agır ağır günler...
Bir kurşuni yalnızlik kuşanır aşk..
İçinde ben olan...içinde sen olan..
Bir kuytu bakışmanın arasinda
Kış büyutür yüreğim salkım saçak
Gölgeleri güllerde saklanan
Yapraği taze bir umut bulutu
Ömrümüz en delişmen çağındadır
                                zaman...
                                         var mıdır bundan öte..
                                          var mıdır bundan önce..