Marsa Gitme Partisi

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Mar 2016 10:39:15
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
... bir yapının kuruluşunu ne kadar karmaşıklaştırırsanız, o kurumda hizmetin yapılması o kadar zorlaşır.
Nitelik ve nicelik olarak büyümek ister istemez karmaşayı beraberinde getiriyor.
Karmaşayı düzeltmek için bürokrasi devreye giriyor.
Bürokrasi, yönetim ile yönetilenlerin arasına mesafe koyuyor.
Bir yapıyı sade tutabilmek, en az büyütebilmek kadar zordur.
...
Alıntı
Şimdi bu Marsa Gitme Partisi nasıl bir parti? Yani sağcı mı, solcu mu, muhafazakar mı, demokrat mı, cumhuriyetçi mi?
Çünkü şu ana kadar anlatılanlardan, hem birçoğunu kapsadığını , hem de hiçbiri gibi olmadığı şeklinde garip bir sonuç çıkardım.
...
Evet, güzel soru. Çünkü bu konunun açıklığa kavuşturulması önemli. Bir kere bu kavramlar tamamen İNSANLARI fikri açıdan bölmek için ortaya atılmıştır.
Cemil Meriç'in dediği gibi: İzmler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleri. İtibarları menşe'lerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı.   
...
Alıntı
Biz hiç bir ideolojiyi benimsemedik. Biz şuna inanıyoruz: HEDEFİMİZ belli, HAYALİMİZ belli, DEĞERLERİMİZ de belli. Öyleyse sağcı, solcu, dinci-laik, demokrat-cumhuriyetçi demenin ne anlamı var. Biz HİZMET İÇİN ne gerekiyorsa onu yaptık, yapıyoruz.
Hatırlayabildiğim kadarıyla 2005 yılından beri Egitimhane yapısının içindeyim.
Egitimhane'nin nasıl bir site olduğunu anlayabilmiş değilim.
Hedefim daha iyi eğitim / öğretim.
Hayalim "Kamil insanlar" yetişmesine katkıda bulunabilmek.
Değerlerim belirlenme aşamasında :)
Egitimhane ailesinin hedefinin / hayalinin üç aşağı beş yukarı aynı olduğuna inanıyorum.
Önemli olan Egitimhane'de kendimi ifade edebiliyor / HİZMET edebiliyor oluşumdur, bu durumda Egitimhane'nin nasıl bir site olduğunun benim için bir önemi yoktur.
Not: Egitimhane ailesinin değerlerin neler olduğunun tespit edilip, açıklanmasının faydalı olacağına inanıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Mar 2016 11:17:53
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Yeni hükümdarımız: Piyasamız

Mübarek soyumuzun, sinsice asri bir dinin emrine girdiğinin farkında mısınız?
Tapınağımız, her sabah bir çan sesiyle "ibadete" açılıyor.
Bu amentünün ardından ekrana yapışıp kitlesel bir tapınma töreninin totemi sayılan ışıklı panoya kilitleniyoruz.
Biçare bir putperest gibi kaderimizi arıyoruz, totemin telaşla akıp giden rakamlarında...
Risaleler yerine, kırmızı, yeşil oklarda okumaya çalışıyoruz istikbalimizi...
İşlem gören şirket isimlerini imanla zikrederek ve kapanışta hangisinin yükseleceğine dair vahiy bekleyerek tüketiyoruz günümüzü...
Dolar - mark paritesini, günah - sevap dengesinden çok önemseyerek, brokırlarımıza imamlar kadar itikat ederek ve paramızı göğsümüzde mukaddes bir muska gibi gizleyerek, nehirlerinden şıkır şıkır akçe akan bir yeryüzü cennetine gitmeyi umuyoruz.
Piyasamız, yeni tanrımız!..
Ona bir mücahit saflığında iman ediyoruz.
   
* * *

Modern çağın tanrısı hiç sıkıntıya gelmiyor. Her şeyin en doğrusunu biliyor. Serbesti seviyor.
O kadar narin, o kadar nazenin ki, Kaf dağının ardında azıcık rüzgar esse hemen hapşırmaya başlıyor.
En ufak sözden, en küçük jestten nem kapıyor, altüst oluyor.
Bir kez altüst oldu mu, o da ortalığın altını üstüne getiriyor.
Nabzı düşüyor, ateşi yükseliyor, öfkeleniyor.
O öfkeyle kurban istiyor. Prenslerini deviriyor, ümmetini cezalandırıyor; kavmine yoksulluk yağdırıp eziyor kullarını...
O yüzden biz de ürkütmemeye çalışıyoruz onu...
Aleyhine laf söyleyeni, "Durun düşünün" diyeni derhal derdest ediyoruz.
"Durgun"laştı mı, endişeyle gözünün içine bakıyoruz.
Hasta mı oldu, taa Amerikalardan doktor getirtiyoruz.
Aman o sakin olsun, "dalgalanmasın", nabzı düzgün atsın, canlansın diye çırpınıyoruz.
Her programın başına "Onun dediği olur" yazıyoruz.

* * *

Yeni tanrımızın görünmeyen mübarek eli bazen şefkatle seviyor müritlerini, bazen hiddetle dövüyor.
Şuursuzca itaat ediyoruz.
Himmetine sığınırsak, bize refah dağıtacağını söylüyor mürşitler... ayinde vaaz dinler gibi dinliyoruz onları ekranda...
Dertlerimizin devası, her hastalığın şifası onda; biliyoruz.
"Yasa" hakimiyetinden çok, "piyasa" hakimiyetine inanıyoruz.
"Özgürlük", satın alabilme özgürlüğü; "kardeşlik" hissedarlık...
Birer mümin değiliz artık... hissedarız; hisse senedinden oylarımız...
Borsa meclisimiz; tavan yapan liderimiz...
Her gün gazaya koşar gibi koşuyoruz gözde tahvillere...
Devirdiğimiz eski putumuz "devlet"in devasa molozuna basarak ve "para"dan başka pusula, "borsa"dan gayrı ilahi güç tanımayarak bir uçtan diğerine savruluyoruz.
Piyasa hazretleri, cümlemizi ıslah etsin!
Amin!..
Kitapta yer alan yazı Can Dündar'a aittir. Yayın Tarihi : 02.06.2001
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Borsa, konusunda başka mesajlarda paylaşacağım.
Bununla birlikte borsaların her seansının çan sesi ile açılmasının hikmetini anlayabilmiş değilim. Bilen birileri varsa paylaşabilir mi?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Mar 2016 11:30:53
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Türkiye hayatında mikroçip üretmiş midir sizce? Ama biz elbette mikroçiplere odaklanmadık çünkü onlar ömrünü doldurmuştu ve dünyayı geriden takip etmememiz gerektiği açıktı.
Nanoçipleri üretmeye odaklandık.

Mars'a gitmemiz için de zaten buna ihtiyacımız vardı.
Mars'a gitmek için alternatif enerjide gelişmeye ihtiyacımız vardı.
Mars'a gitmek için çok gelişmiş yazılımlara ihtiyacımız vardı.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
...
Alıntı
... borsaların asıl kurulma sebebi, sermayeyi tabana yaymaktır.
Yani sermayenin sadece bazı ellerde değil de, bütün halka yayılmasına aracılık etmektir.
Fakat borsalar öyle bir yer haline geldi ki; bırakın sermayeyi tabana yaymak görevini, aksine tabanın elinde olan sermayesini de almaya başladı.
Çünkü oturduğu yerden para kazanmak gibi büyüleyici bir etki yaratmıştı  halk üzerinde.
...
Alıntı
2000'li yılların başından beri, dünyanın en zengin adamı Bill Gates olarak bilindi yıllarca.
Zenginliği hesaplanırken de sadece Microsoft'taki yüzde 25 payı hesaplanırdı.
Dikkat et yüzde 25.
Adam kurduğu şirketin sadece dörtte birine sahip ama dünyanın en zengin adamıydı.
Sonraki yıllarda ise bu pay çok daha düşük rakamlara indi.
Bunun böyle olmasının şirket kurucularına faydası şu; bir kere şirketiniz küçük olsun, büyük olsun, çalışanlarınızı şirketin geleceğine ortak etmediğiniz sürece  ne yaparsanız yapın, verimliliğiniz düşer.
...
Alıntı
Aksi durumda çalışanlarınız, sizin olmadığınız her ortamda kaytarabilir, sizin paranızı fark etmediğiniz sürece çarçur edebilir ve büyük emeklerle yetiştirdiğiniz bir çalışanınız sizi terk edip başka bir kuruma geçebilir çok rahatça.
Siz istediğiniz kadar uğraşın, çabalayın veya anlatın, onları geleceğinize ortak etmediğiniz sürece başarıyı yakalayamazsınız.
Dernek çatısı altında KURUMSAL HİZMET düşüncemi zaman zaman paylaşıyorum.
KURUMSAL HİZMET'in ilk aşamada olmasa bile zaman içinde gelir getirici özelliği olmalıdır.
Gelir getirici her kuruluş, sermaye ve emek ihtiyacını gerektirir. Sermaye de, emek de Egitimhane üyeleri tarafından temin edilmelidir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Mar 2016 11:32:08
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Hüsnü Özyeğin, 1944 yılında doğdu. Robert Koleji'ni bitirmeyi müteakip Amerika'da İnşaat Bölümünü bitirdi.
Sonra finansa ilgisinin olduğunu fark etti. Türkiye'ye döndüğüne iş arıyordu ve iş için başvurduğu şirket, Robert Koleji'nden arkadaşı Mehmet Emin Karamehmet'indi.
Bunu fark ettiklerinde Karamehmet "seni bırakmam" dedi ve birlikte yıllarca çalıştılar lise arkadaşları. Özyeğin, Pamukbank'ın sonra da Yapı Kredi'nin başına geçti.
Artık mesleğinde zirveye ulaşmış bir insandı ve onu isteklendirecek başka şeylere ihtiyacı vardı.
Karamehmet'e bankaya ortak olmak istediğini söylediğinde, olumsuz yanıt aldı.
Bunun üzerine Yapı Kredi'den ayrıldı ve sadece 1 milyon dolarla  Finansbank'ı kurdu.
Aradan yaklaşık 15 yıl geçtiğinde  Finansbank'ın toplam değeri 6 milyar dolar olacak şekilde %46'sı Yunan Ulusal Bankası NBG'ye satıldı.

15 yılda 600.000 büyüme sağlamıştı Özyeğin.
Aynı dönemlerde  Pamukbank artık yoktu, Yapı Kredi ise 6 milyar doların çok çok altında bir değere, Koç-Unicredito ortaklığına satılmıştı.
Karamehmet, güvendiği, başarılı ve işinin uzmanı arkadaşını ortak etmedi ve rakamlar her şeyi söylüyor. 
15 yılda yaşanan büyümeyi sadece kişisel başarıya bağlamak hatalı sonuç üretmeye sebep olsa da verilen örnek oldukça anlamlıdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 31 Mar 2016 10:43:13
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Aslında siz söyleyince düşündüm de, kredi kartları da aynı şeyi yapıyor değil mi?
Yani yaptığın her harcamadan bir kar elde ediyor kredi kartı.
Ama sana para-puan vererek karına seni ortak etmiş oluyor.
Böylece sen de kredi kartıyla harcama yaparken bir şeyler KAZANDIĞIN bilinciyle kredi kartını daha fazla kullanıyorsun. Değil mi?
...
Evet  haklısınız. Ancak biz tüketim konusunda bunu yapıyorduk.
Tüketiciyi ortak ederseniz tüketim artar, üreticiyi ortak ederseniz ise üretim.
Bizden de herhalde o yıllarda üretmememiz, sadece tüketmemiz isteniyordu ki, şirket sahipleri çalışanlarını ortak etmiyor, ama kredi kartları tüketiciyi ortak ediyordu.

Paramı yatırdığım finans kurumunun neden kredi kartı vermediğini şimdi anlamaya başlıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 31 Mar 2016 10:45:32
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
İkinci değerimiz : Hakkaniyet. Hakkaniyet yani adalet toplumların temel direğidir.
...
Hakkaniyet hayatın her aşamasında karşınıza çıkar. Çocuğunuza davranışınızdan tutun, işyerinde çalışırken hizmet verdiğiniz insanlara kadar, ticaretten tutun, siyasete kadar her konuda karşımıza çıkan ve mutlak süratle uygulanması gereken bir değerdir.
Hakkaniyet eşitlik değildir. Hak edene, hak ettiğini vermektir.

Hakkaniyet değeri
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkindeki paylaşımlarımı aklıma getirdi.

Zaman zaman  "hakkımız verilince kadar", "... verilen haklar bize de verilinceye kadar" vb. kelimeler içeren mesajlar okuyorum.
Bu sözleri sarfedenler, herkese / her işlerinde hakkaniyetli davrandıklarına inanıyorlar mı?
Hakkaniyet değerine sahip olmayanların, başkalarından hakkaniyet beklentisinde olması ne kadar acı..

Alıntı
Toplumuzda en fazla şikayet edilen konular nelerdi? Torpil, rüşvet, adam kayırma, vesaire, vesaire. Peki, bütün bunlar esas soru mu, yoksa asıl sorunun belirtileri miydi?
Elbet asıl sorunun belirtileriydi. Biz bu belirtileri çözmeye uğraşırken, asıl sorunu yani hakkaniyet değerinin toplumda yok edildiğini anlayamıyorduk nedense.
Sorunu tespit ettik, peki çözüm?
Çözüm az sonra :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 31 Mar 2016 10:48:24
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Üçüncü değerimiz : Kişisel Bütünlük. Kişisel bütünlüğü kısaca, özü sözü bir olmak veya içi dışı bir olmak olarak tanımlayabiliriz.
...
Halk devletine, devlet halkına güvenmiyordu. Çünkü ne devlet kendini olduğu gibi gösteriyor halkına, ne de halk devletine.
...
Yine vatandaşın yastık altında onlarca milyar doları varken, devlet Dünya Bankası'nda borç dilenmek zorunda kalmıştı çünkü vatandaş da devletine güvenmiyordu, borç bile vermek istemiyordu.
Çünkü devlet olduğu gibi davranmıyordu, açık ve net değildi vatandaşına karşı.
...
Alıntı
Dördüncü değerimiz: İnsan onuruna saygı.
...
1980 öncesi vatandaşlarımız  saçma sapan sebeplerden birbirine düşman oluyordu.
1980 sonrası Diyarbakır Cezaevi'nde bir işkence vahşeti yaşanıyordu.
İnsanlara işkence yapılıp yapılıp, serbest bırakılıyordu.
Sonra bu bırakılan adamlar terör örgütü PKK'nın en azılı teröristleri oluyordu.
Sanki birileri bunu bilinçli yaptı. Bir terör örgütü kurulacaktı ve insani duygularını kaybetmiş canilere ihtiyaç vardı.
...
Alıntı
Beşinci değerimiz : Hizmet.
...
Altıncı ve son değerimiz ise sevgi'dir.
...
- Gerçek şu ki Allah, bir toplumun maruz kaldığı şeyleri, onlar, BİREY OLARAK içlerindekini, birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez.
- Çok doğru!
- Bu sözü bir kamu kuruluşunda GÜNÜN SÖZÜ olarak asar mısın?
- Asarım tabii...
- Bu söz, Kur'an-ı Kerim'in Rad suresinin 11. ayeti.
- Hımmm.. o zaman düşünmem lazım.
- Neden?
- Çünkü dini bir anlamı var.
- Yani bu söz Vinston Churchill'e ait olsaydı asardın.
- Ya evet. Sanırım öyle olurdu.
- Ne kadar komik değil mi? Söylenen sözün gerçekliğinden ziyade takıldığımız şeye bak. Çünkü "Gerçeğe Saygı" kalmamış.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 31 Mar 2016 10:50:32
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Şimdi de başka bir açıdan bakalım olaya. Git Emniyet Müdürlüğü'nün kayıtlarına bak.
Son 10 yılda sadece trafik kazalarından, ama sadece alkollü araç kullanımı dolayısıyla yaşanan trafik kazalarında ölen insan sayısına bak.
Sonra aynı dönemde terörle mücadelede verdiğin şehit sayısı ile kıyasla.
Daha büyük bir terörün de alkol kullanımı olduğunu net bir şekilde göreceksin ki bu sadece trafikteki sonucu.
Toplumu çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak için, "kadına şiddete son" diye bir sürü kampanya düzenlenirdi de, yine Emniyet kayıtlarında, eşine şiddet uygulayan kocaların yüzde kaçı alkollü bir şekilde bunu yapmış diye asla sorgulanmazdı.
"Alkollü iken işlenen suçlara" son verilebilecek olsa muhtemelen ciddiye alınabilecek bir suç oranı kalmayacaktır.
Özellikle teröristlerin, terör eylemleri öncesinde uyuşturucu etkisi olan maddeler kullandıklarını bilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Alıntı
Bu dünya adil davranmıyor diyoruz ya. İşte bu dünyada HERKESİN EŞİT OLDUĞU tek konudur dünyaya gelme sebebi.
...
İşte ben insanın dünyaya gelme sebebine "Kamil insan olabilmek" diyorum.
Dünya'ya gelme sebebimiz "Ahiret hayatı" için hazırlık yapmaktır.
"Kamil insan olabilmek" sıkıntısız "Ahiret hayatı" için gereklidir.
Kamil İnsan özellikleri konusunda yaptığım bir derlemeyi
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde paylaşmıştım.
Alıntı
Yönünüzü sürekli kontrol edin. İnsanlar bir günde ne Derviş olurlar, ne de Nemrut. Yönünüz doğruysa belli bir süre sonra Derviş, yanlışsa Nemrut olursunuz...
İnsanların suç işlemeye BAŞLAMASI bir süreç içindedir. Başlama öncesi süreç KONTROL ALTINDA TUTULMADIĞI sürece suç işlenmesini önlemek mümkün olmaz.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Nis 2016 10:23:06
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Küçük çocuklara sorulan sorunun muhtemel cevaplarından birkaç tanesini sayayım.
"Ben büyüyünce pilot, hekim veya öğretmen olmak istiyorum."
Peki, çocuk sizce bunu gerçekten istiyor mu, yoksa kendisine o meslek sahiplerinin, ailesi ve toplum tarafından takdir edildiğini ve beğenildiği gördüğü için mi bu cümleyi kuruyor?
O çocuğa bu cevabı verdiren güdü açık sanırım. Çünkü sorulan soru bu güdüyü açığa çıkaran bir soru.
Her birey istediği, çabaladığı, uğrunda emek sarf ettiği şeyi neden istediğini iyi bilmelidir.
Eğer nedeniniz sadece veya büyük ölçüde maddi kazanım ve imtiyaz elde etmek ise, durum bayağı vahimdir.
Çünkü sorununuz daha derindedir.
Günümüzde mühendis, doktor, milletvekili vs. olmak isteyenler çoktur.
Ancak hiç kimse bunun için bir bedel ödemeye gönüllü değildir.
Aslında çoğu insan gerçekte ne istediğini bilmiyor / gerçekte ne istediğini bilebilmek meşakkatli bir araştırmayı gerektirir.
Bu meşakkate katlanmaktansa, daha az meşakkatli istemediğimiz / sevmediğimiz şeyleri yapmayı TERCİH EDERİZ.
Alıntı
Kısaca kişisel gelişim neler yapacağına, kariyer yönetimi ise ne olacağına odaklanır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Nis 2016 10:26:25
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Yanlış sorular sorarak büyüttüğümüz çocuğumuzu, okul yıllarında kendisi olmaMAsı için olağanüstü toplumsal baskıya maruz bırakıyoruz.

Alıntı
Bu garabeti desteleyen yan fikirlerden biri de "eğer sistemde yanlış bir şeyler görüyorsan onu düzeltmek için en tepeye çıkmalısın" yanılsamasıdır.

Egitimhane'de yanlış bir şey gördüğümüz zaman düzeltmek için en tepeye çıkmak için neden gayret göstermiyoruz?
Yönetime düzeltin emri vermek varken ne diye en tepeye çıkmak için gayret göstereyim?
Emrime karşı mı gelindi... çeker giderim :)
Alıntı
Bizler kötü gittiğini bile bile sisteme adapte olduğumuz, değerlerimize aykırı davrandığımız sürece kötüye gitmeye devam edeceğiz.
Ya BİREY OLARAK her birimiz üstüne düşeni yapacak ve doğrulacağız  ya da hep beraber yok olacağız.

...
Alıntı
Gelin biz çocuğa büyüdüğünde "ne olmak" yerine "ne yapmak" istiyorsun diye soralım. Yani işe doğru başlayalım, tabii ki devamını da getirmek kaydıyla.
...
Alıntı
Ücra bir köyde size birçok şeyi öğreten, size ve diğer bütün öğrencilerin iyi bir insan olması için çabalayan ve hizmet için yanıp tutuşan ilkokul öğretmeninizi asla unutmazsınız.
Şimdi siz hangisi olmak istersiniz.
Doğru düzgün hizmeti olmayan, bir yaraya derman olmayan veya kötü icraatlar yapan Cumhurbaşkanı mı?
Yoksa o ilkokul öğretmeni mi?

Geriye dönüp baktığınızda nasıl bir yaşam görmek istiyorsunuz?
...
Alıntı
Kısaca söylemek istediğim şey ne olacağınıza değil, ne yapacağınıza odaklanın.
Hangi hizmetlerde bulunacağınıza odaklanın.
...
Alıntı
Bakın size çok ilginç bir örnek vereceğim. Sizce bir tabanca veya tüfekle bir cismi vurmak isteyip ona nişan aldığınızda, nişan aldığınız cisme mi odaklanmanız gerekir?
...
Bir cismi vurmak istiyorsanız, ona nişan aldığınızda elinizdeki silahın arpacığı, gezinden bakarken tam ortasında olmalıdır.
Bu yüzden atışta çok önemli bir kural vardır.
Atış yaparken yani tetiği yavaşça çekerken, kesinlikle nişan aldığınız cisme değil, arpacığın gezin içerisinde olması gereken yerde olup olmadığına odaklanmalısınız.
Bu nişan aldığınız cismi puslu, silahın gez ve arpacığını ise net görmenizi gerektirir.
Yani gözleriniz cisme değil, arpacığa odaklanmalıdır.
Bunu yaptığınızda başınıza gelecek en kötü şey, cismin tam ortasını değil de, merkezinden uzak yeri vurmaktır.
...
Ancak siz, hayır ben cismi tam ortadan vurmak istiyorum der ve nişanınızı  alırken arpacık yerine nişan aldığınız cisme odaklanırsanız, işte o zaman cismi kesinlikle vuramazsınız.
Çünkü arpacığın gezin  içerisindeki bir milimetre gibi küçük oranda bile sağa-sola veya yukarı-aşağı kayması, merminin hedefe gidene kadar onlarca santimetre kaymasına yol açacaktır.
Bu da cismi vuramamanız demektir.
Cisme odaklandığınızda da arpacığın arpacığın bu oranda kayması kaçınılmazdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Nis 2016 10:28:01
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Ama Aristo mantığı bilimsel gelişimde miladını doldurdu.
Çünkü aslında hiç bir şey bir veya sıfır değil.
Siyah ve beyaz arasında sayısız gri ton var.
Temeli bu gerçek olan "fuzzy logic" yani "saçaklı mantık", yapay zekada ve birçok konuda Aristo mantığının yapamadığını başarıyor.
Bilim öyle bir noktaya gelmişti ki; artık Aristo mantığı yerini saçaklı mantığa, Laplace Determinizmi yerini Kaos teorisine bırakmak zorundaydı.

Bundan önceki gelişimin temelinde batılı bilim adamları, doğal olarak da batı oldu, çünkü Aristo mantığı ve Determinizm onların hayata bakış açısıyla uyum gösteriyordu.
Ama saçaklı mantık ve kaos konuları da bizim zihniyetimizle müthiş bir uyum içerisinde.
Bizler olaylara siyah veya beyaz diye bakmayız.
Bizler hayatın kaotik (kargaşa içinde olan) olduğunu ve önceden tahmin edilemeyecek sonuçlar doğurabileceğini çok iyi biliriz.

"Allah'tan (c.c.) ümit kesilmez", "her işte bir hayır vardır" sözleri bizim toplumumuza ait sözlerdir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Nis 2016 10:29:08
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Şimdi paranın tarihine bakarsan ya altın para, ya da altın karşılığı para görürsün.
Yani tarih boyunca para ya altındır ya da kağıt veya metaldir. Ama mutlaka altın karşılığı vardı 1970'lerin başına kadar.
En son İkinci Dünya Savaşı sonrası altın rezervlerinin çoğunun ABD'de toplanması sebebiyle, altının onsu 35 dolara sabitlenmişti.
Yani ABD "benim bastığım her dolarım için, bir ons altın rezervim var, isteyen gelip alabilir 35 doları vererek" diyordu.

Sonraki yıllarda başta Almanya, Japonya ve Fransa olmak üzere bazı ülkelerin, dolaşımdaki dolarları ihracatları ile toplayıp ABD'den altın alması üzerine, ABD altın rezervlerinin hızlı bir şekilde eridiğini gördü ve 1970'lerin başında, bunu engellemek için sabit kur rejimi yerine, oynak kura geçildiğini açıkladı.
Artık altının onsu sabit 35 dolar değil, arz talebe göre serbest olarak değişecekti ve bu da altının onsunun, 10 yıl geçmeden 35 dolardan 850 dolara çıkmasına sebebiyet verecekti.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Nis 2016 10:10:29
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Devlet işletmecilikte iyi olmaya çalışmak yerine, denetçilikte çok iyi olmak için çaba sarf ediyor.
Zaten ABD'nin Osmanlı'dan alıp mükemmel bir şekilde uyguladığı bir çok şeyden biri de buydu.

Osmanlı'da her köyde, kimin kaç tavuğu var ve bu tavuklar bir ayda kaç yumurta yapar bilinir ve kayıt altında bulundurulurdu.

ABD bu yönünü Osmanlı'dan almıştır. Mali he konu kayıt altındaydı ve insanlar maliyecilerden, polislerden korktuğundan daha fazla korkardı.
Amerikan filmlerindeki zenci suçluların polislere "Defol pis aynasız! Ben vergisini veren bir vatandaşım" şeklindeki çıkışmalarını hatırlarsın. 
...
Alıntı
Batı yıllarca Darvinist bir düşünce ile zayıf olan yok olur demişti.
Halbuki doğaya baktığında şunu görürsün; zayıf diye tabir ettiğin canlıları yiyerek beslenen, yani onlardan daha güçlü bir çok hayvanın  sayısı, her zaman için yedikleri hayvanlardan çok daha az olmuştur.
Yani zayıfların sayısı hep daha fazladır.


Alıntı
Kolundaki saat ve cep telefonunun parasal değeri nedir?
....
Sanırım ikisi birlikte 2000 dolar civarı bir para ediyor.
dedi.
Beyaz saçlı adam
Peki bu paranın beşte biri kadar parayla da sen işini görecek bir saat ve bir cep telefonuna sahip olamaz mıydın?
...
Sanırım evet. O kadar paraya aldığım telefon ve saatte işimi çok rahat görürdü.
Beyaz saçlı adam tekrar anlatmaya başladı:
- Peki, o 1600 dolar ile neler yapabileceğini hiç düşündün mü?
Yani bu saati ve cep telefonunu alacağına, işini yine görecek toplamda 400 dolarlık cep telefonu ve saat alsaydın., artan parayla kimlerin yarasına merhem olabileceğini hiç düşündün mü?
Artan parayla kimlerin yarasına merhem olabileceğimi düşünecek kadar aklım olsaydı cep telefonu ve saat için 2.000 dolar harcar mıydım? 
Pazardan alınan akıl ancak bu kadar faydalı oluyor :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Nis 2016 10:13:04
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
Kendisine anlatılanların neler olduğunu sesli şekilde düşünmeye başladı :
(Bu kısım kitaptaki bölümle aynı değildir, önemli oranda değişiklik ve kısaltma yapılmıştır.)
  • Yapıyı kurarken bir hedefi, dünya görüşü, değerleri olması (belirlenmesi) gerekir.
  • Sıkıntıyı değil sorunu çözmeye odaklanmak gerekir.
  • Tartışmada amaç kendi düşünceni kabul ettirmek değil, doğruya ulaşmaktır.
  • Başlangıç noktası her zaman eğitim olmalıdır.
  • Eğitimde maddiyat ve maneviyat dengesine dikkat edilmeli. (Sadece maddiyata odaklanarak nazi bilim adamı yetiştirilmemeli.)
  • Asker, sadece eli silah tutan kişi değildir.
  • Yazılım ve nanoteknoloji alanında gelişmenin öncelikli olduğunu öğrendim.
  • Kuklacılığın ne olduğunu insanların SAHTE ayrımlarla nasıl bölündüğünü öğrendim.
  • Dolaylı stratejinin ne olduğunu, dış siyasetteki önemini ve ikili ilişkilerin KAZAN-KAZAN üzerine kurulması gerektiğini ve güçler dengesinin en büyük güçten bile güçlü olduğunu öğrendim.
  • Bütün her şeyin temelinde insan olduğunu çok iyi anladım. Toplumların insanlardan oluştuğunu ve bu insanların kendilerini değiştirmedikçe, kendilerine reva görülen yaşama biçiminin de değişmeyeceğini öğrendim.
    Yöneticilere suç bulmak yerine , yöneticilerin bizim AYNAMIZ olduğunu anlamamız gerektiğini ve her ferdin bu uğurda çaba sarf etmesi gerektiğini fark ettim.
  • Toplumda olmazsa olmaz değerlerin neler olduğunu gördüm.
  • İnsanların dünyaya geliş sebeplerini SORGULAMASI gerektiğini öğrendim.
  • Dünyevi hedeflerin bir şeyler olabilmek değil, bir şeyler yapabilmek üzerine kurulu olması gerektiğini öğrendim.
  • Doğu - batı medeniyetleri arasındaki ZİHNİYET farkını öğrendim.
  • Batının dünyaya dayattığı sistemin insanlığa verdiği büyük zararı ve maddiyat-maneviyat dengesinin önemini kavradım.
...
Alıntı
Bizim sistemimizde siyasi partileri isminde artık cumhuriyet, beyaz, sol, milliyet, genç gibi adlandırmalar yok.
Yani ideolojik parti isimlerinin  yerini Marsa Gitme Partisi gibi EYLEM isimli partiler aldı. Zamanda Yolculuk Partisi gibi,  Dünyanın Merkezine Gitme Partisi gibi.
Hepsi hedefini NET olarak ortaya koydukları bir isimle adlandırılıyorlar ve amblemlerinin altında da hedeflerine ulaşmak için belirledikleri bir yıl var.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Nis 2016 10:16:06
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Marsa Gitme Partisi isimli kitaptan alıntı :
Alıntı
İnsan kulağı sadece belli frekanstaki sesleri duyabilir.
Aslında bu görüntü için de geçerlidir.
Hani 1990'ların ortalarında çıkan ve müzik piyasasını altüst eden mp3 formatı var ya, işte tam olarak bu bilgi sayesinde başardı bütün bunları.
Normal müzik CD'leri insanın duyabileceği veya duyamayacağı bütün ses frekansları kaydediyordu ve doğal olarak bir CD'ye sadece 20 civarında şarkı yüklenebiliyordu.
Ama mp3 formatı sadece insan kulağının duyabileceği ses frekansını kullandığı için, çok ciddi bir alan tasarrufu sağlamış oluyordu ve böylece 200 civarında çok net ve temiz şarkı yüklenebiliyordu aynı CD'ye.
Bir müzk CD'si insan kulağının duyabildiğinin 10 katı kadar duyamadığı sesi barındırır içeriğinde.  Ama biz duyamayız. Peki bu seslere yok diyebilir miyiz?

Şimdi sana soruyorum; sence insanlar konuşmak dışında, herhangi bir şekilde iletişime geçemeyecek kadar İLKEL bir canlı mı? Yani basit bir verici kadar bile olamıyor muyuz? Elbette hayır.
Beynimizin çeşitli dalgalar üretebildiği bilimsel bir gerçek. Bu beyin dalgaları ışık hızından bile hızlı hareket eder. Yani zamandan bağımsızdır.
...
Alıntı
İnsanlar bazen bir rüya görür ve rüyada gördükleri sonradan gerçek olur.
Aslında o rüyada gördükleri, gelecekte yaşadıkları sıkıntı veya sevincin beyin dalgalarıyla KONTROLSÜZ olarak geçmişe gitmesidir ve insanların beyin dalgalarını en güçlü şekilde üretebildiği ve ALABİLDİĞİ hal uyku halidir.
Doğal olarak gelecekte yaşadığınız bir sıkıntının sizi fazlaca etkilemesi sonucu yollanan beyin dalgaları, geçmişinizde sizi uykudayken yakalıyor ve o zaman geldiğinde de aynı şey oluveriyor.
Dolayısıyla siz de rüyanızın gerçek olduğunu düşünüyorsunuz.

Kitaptan yaptığım alıntılar bu kadar.
Konuya yazdığım ilk mesajdaki "Kitapta dile getirilen düşüncelerle TEMELDE FARKLI düşüncelere sahibim." cümlesine dönecek olursak...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK