Bir kadın vardı. Her yıl doğurur, çocukları ise, altı aydan fazla yaşamazdı. Kadın yirmi çocuk doğurmuş yirmisi de ölmüştü. Her çocuğun ardında feryat ederdi.
Sonunda, "Ey Allah'ım! Bu çocuklar bana dokuz ay yük olur, bense onlar altı aydan fazla sevemem. Altı ay geçmeden elimden alırsın" diyerek canını yakan ıstıraptan şikâyet etti.
O gece rüyasında cenneti gördü. Cennetteki sayısız nimetlerin arasında kendi adının yazılı olduğu bir köşk vardı. Kadına, "Bu köşk acılara katlanan, ıstıraplara tahammül eden, Allah sevgisiyle her şeyini feda edenindir. İbadetlerinde gevşeklik gösteren kullarını, Allah musibetleriyle sınar" dediler.
Cennet nimetlerini görmenin sarhoşluğuyla kadın, "Allah’tan gelen başım gözüm üstüne" dedi. Yavaş yavaş cennet bahçesinde ilerleyip köşküne girdiğinde, bütün çocuklarının orada olduğunu gördü.
***
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
Bir annenin çocuğu ölünce Allah (c.c) meleklerine,
"Kulumun çocuğunun ruhunu aldınız mı?" der. Melekler,
"Evet" derler.
Cenâb-ı Hak, "Onun kalbinin yemişini, hayatının meyvesini kopardınız mı?" der.
Melekler, "Evet" derler.
Allah Teâlâ, "Kulum ne dedi?" diye sorar.
Melekler, "Sana hamdetti. 'Biz Allah’a teslim olmuşuz, ancak ona döneriz' dedi” derler.
O zaman Allah Teâlâ, "Kulum için cennette bir ev yapın, o evin adını da, hamd evi diye koyun" buyurur.
Kaynak : Mesnevide Geçen Hikayeler - Semerkand Yayınları