Narsist Misiniz?

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2014 21:35:42
Narsistim
Narsistsin
Narsist.

Çevrimdışı calmustical64

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.671
  • 37.233
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.671
  • 37.233
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 01 Şub 2014 22:21:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Dünyanın en narsist toplumu Türklerdir, bakın yeşilçama örneğin bir Türk hakanı tek başına bir devleti haklar, yakışıklıdır, yiğittir, zekidir , merttir, hümanisttir, bilgedir, ama Türk düşmanlarına bakın korkak, sinsi, çakal, çirkin, yabani, vahşi ve alçaktırlar.
bu millet narsist değil de kim narsisttir?
Sadece sinemada değil okulda askerde fıkralarda hikayelerde her yerde durum böyledir Türk kahramandır ve tüm düşmanlar aptal ve alçaktır,
Dünyanın neresinde böyle bir şey vardır ''araplar bizi arkamızdan hançerlemişlerdir''diye bir halk aşağılanmış, düşmanlaştırılmış ama aynı zamanda bir Arap kahramanı olan battalgazi ise Türk diye yutturulmaya çalışılmıştır?
Kesinlikle katılmıyorum.Siz herhalde Amerikan filimleri seyretmemişsiniz.Özellikle RAMBO...
 Herkeste vardır. Sadece oranları değişiktir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Şub 2014 11:37:25
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ya da antipatik olduğunuzdan ;) Lüzümsuz konular açıp katılım beklediğinizden,... bisürü şey sayılabilir.
İnsanlara uyum sağlamak vardır bir de benim düşüncem budur katılın, demek farklıdır bilmem anlatabildim mi?
Her insan özünde iyidir ama fikir uyuşmaz ama elektirik uyuşmaz bişeyler ters olsa gerek ki anlaşamadığımız insanlar vardır bir türlü sevemesizniz bazını , bazısını da tanımadan kanınız kaynar bu göreceli bir kavram ama fikirlerini sürekli ben çok şey biliyorum edasıyla anlatmak kimseye sempatik gelmese gerek !İğneyi kendinize batırın derim önce çünkü burada sadece kendini seven (narsist ) insanlar olsaydı bu kadar iletişim içinde olmazdık ( siz hariç ) hiç tanımadığımız insanlarla günaydın diyebilmek bile iletişime ne kadar açık olduğumuzu gösterir.

Ayrıca şahsınızın sabit fikirli biri olduğunuz kanaatindeyim.

Bir zamanlar güne girmiştim kadının birisi emri vaki güne girdi bizimle geldi gitti ( kimse davet etmediği halde )oysa pek sevilen biri de değildi siz de burada o durumdasınız bence ısrarın gereği yok diye düşünüyorum .

Açık sözlü olmak her zaman iyidir benim görüşüm sizinle ilgili düşüncelerim bunlar saygı bekliyorum :)
Devrin kuralına uygun olarak (!) herkese mavi boncuk dağıtan biri değilimdir siyahsa siyahtır beyazsa beyaz benim için beyaz ama mavi de olabilir diyemem kimse için .
(çocuk kalbi kazanmak hariç )
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Mesajınızı dikkatle okudum. Türk dil kurumu sözlüğünde antipatik kelimesi şu şekilde tanımlanmaktadır:
Antipatik : (sıfat) Sevimsiz, itici, soğuk

Alıntı
fikirlerini sürekli ben çok şey biliyorum edasıyla anlatmak kimseye sempatik gelmese gerek!
cümlesinin ÖN YARGI içerdiğini düşünüyorum.

Çünkü mesajlarımda kendi düşüncelerimi açıkladıktan sonra "Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" anlamında bir soru sorarım.
Sorularımda "Ben bu şekilde düşünüyorum ama düşüncemde yanlış olan bir şey var mı?" anlamı da mevcuttur.

Yaşım, imkanlarım ve hedeflerimin etkisi ile bir çok forumdaşımdan çok şey bildiğime inanıyorum.
BUNUNLA BİRLİKTE aynı konuda hakkında farklı bakış açılarına sahip olduğuna inandığım bir çok üye mevcuttur.

Mesajlarımda açıkladığım düşüncelerin tasdik edilmesi, doğru bulunması beni rahatsız eder.
Beklentim, düşüncelerimdeki hataların, eksiklerin bulunması ve gösterilmesi noktasındadır.

Açıklanan düşünceler karşısında kendi düşüncelerimi savunmam gayet doğaldır.
Düşüncelerimde hata veya eksik olduğunu düşünen kişilerin bu düşüncelerini sorgulamadan kabul etmem mümkün değildir.

Alıntı
Ayrıca şahsınızın sabit fikirli biri olduğunuz kanaatindeyim.
Antipatik olduğum kanaatinizi ifade ettiğiniz gibi sabit fikirli olduğum kanaatini ifade etmeniz güzel bir davranış. Teşekkür ederim.

Gözlemlerime göre bir çok insan kanaatlerini sorgulamıyor.

Sabit fikirli olduğum kanaatine nasıl ulaştığınızı öğrenebilir miyim?

Sabit fikir : Saplantı, kişinin, etkisinden kendini kurtaramadığı yersiz saçma düşünce, sabit fikir, fikrisabit, idefiks
anlamındadır.
2010 yılının ikinci yarısından beri en belirgin ifade ettiğim düşüncelerimde şu cümleleri kullanıyorum:

- Öğretim bilgi kazandırmak amacıyla yapılan işlemler, eğitim DAVRANIŞ kazandırmak amacıyla yapılan işlemlerdir.
- Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmaktır.
- Toplumumuzda duygulardan bahsetmek pek hoş karşılanmamakta, duyguları ifadelendirmek önemsenmemektedir.
- Toplumumuzdaki insanların çoğu duygularının FARKINDA OLMUYOR. Farkında olsa bile doğru ifade edemiyor / etmiyor.

Yersiz, saçma düşünceler bunlar mıdır?

Mesajınızda parantez içinde yer alan ( kimse davet etmediği halde ) ifadesinden Egitimhane'ye davet edilmediğim ÖN YARGISINA sahip olduğunuzu anlıyorum.
Egitimhane ile ilk irtibatımın ne şekilde olduğu hakkında bilginiz var mı?
Bir çok üye hatırlamıyor olabilir, İlk egitimhane meclis üyeleri davet usulüyle oluşturulmuştu. Ve o mecliste velileri temsilen yer almıştım.
Forumda istenmeyen kişi olduğum ÖN YARGINIZI, tüm forum üyeleri paylaşıyormuş gibi ifade etmeniz bir çok kişiyi yanıltabilir :)
   
İfadelerinizden kişileri, olayları, düşünceleri, durumları siyah ve beyaz olarak değerlendirdiğiniz anlaşılıyor. Hayatınızda başka renklere yer vermiyorsunuz.
Benim için her renk aynı şekilde değerlidir. Benimle aynı renkte olup olmaması hiç önemli değildir. Yeter ki, hangi renk olduğunu ifade edebilsin.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 02 Şub 2014 18:54:25
   Bir Türk olarak oldukça narsistim. " Bir Türk dünyaya bedeldir. " ifadesiyle de  narsist olduğumu kanıtlamış mı oldum?!

Çevrimdışı arıpınar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.506
  • 11.605
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Şub 2014 19:19:02
Hasta mısınız siz !  Bir doktora göründünüz mü ? Yazdıklarınızı okumak için zorluyorum kendimi ama yok siz bir dünya kurmuşsunuz kafanızda orda yaşıyorsunuz size laf anlatamam ben çünkü kapalısınız istemiyorum sevmiyorum demek bir insan ne ifade eder ?  e genellemyeyim o zaman şahsınızın varlığı benim için rahatsızlık verici ve sıkıcı yeterince açık mı ? hala ne iş yaptığınızı çok merak ediyorum

Çevrimdışı kollektif-01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.020
  • 4.972
  • 2.020
  • 4.972
# 02 Şub 2014 19:47:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Merhabalar Turgut Bey,
Her mesajınızı okumaya çalışıyorum, ilk defa cevap yazıyorum. Sizin ve Nevzat Bey'in görüşlerine saygı duyuyorum, ben farklı düşünüyorum.
Türklerin narsist olduğunu düşünmüyorum. Nedenine gelince; biz Türkler başkaları için üzülebilen, ağlayabilen, dertleriyle dertlenen hatta yeri geldiğinde canını bile feda edebilen bir toplumuz ve büyük çoğunluğumuz müslüman. Hakiki bir müslümanın narsist olamayacağı sizin de malumunuz.
Kesinlikle yok demiyorum, lütfen yanlış anlamayınız. Bizdeki oran birçok milletteki orana göre çok düşüktür. Bir İngiliz, bir Amerikalı bize göre daha narsisttir bence.
Saygılar sunarım, Allah (c.c.) rahmet, selam ve bereketi üzerinize olsun.

Narsist değilim .

Doğanemin öğretmenimizin de  dediklerine katılıyorum.

Her milletin kendine has belirgin özellikleri vardır .Bu özellikleri ile diğer milletlerden olumlu veya olumsuzlukları ile ayırt edilirler.

Milletimizin sağlıklı iletişim konusunda eksiklikleri var( özellikle okullarımızda öğretmenlerimiz arasında  paylaşım kalitesinin  istenilen düzeyde olmadığını biliyoruz ) elbette ama buna rağmen farklı milletlerle kıyasladığımızda,paylaşmayı bilen,seven ,egosu diğer milletlerle kıyaslanamayacak ölçüde düşük olduğunu düşünüyorum.


Eğer belirli kutsal değerleri temsil etmede, korumada  gerekli vasıflara sahip olmak milletimizi  narsist  olarak düşündürüyorsa  da buna da katılmıyorum.

Eğitimhanenin de  birçok özelliği ile birçok eğitim sitesine göre paylaşıma açık ,samimi ,narsistlikten uzak olduğunu düşünüyorum.

Burada eğitim faaliyetlerini dosya paylaşarak ,ya da düşüncelerini yazarak ortama katılan insanların belirli bir diyalog dışında çok samimi olmalarına da gerek  yok diye düşünüyorum.

Fakat sizin farklı konu başlıkları açmış olmanızdan da rahatsız değilim bilakis farklı konuların kritiğinin yapılması hoş bir durum.Değişik bakış açıları çıkıyor ortaya.Ancak siz böyle bir farklı başlıklar açtığınızda da beklediğiniz ilgiyi göremediğinizde de bunu narsistlik olarak düşünmenize de gerek yok.




Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Şub 2014 11:41:28
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
size laf anlatamam ben çünkü kapalısınız istemiyorum sevmiyorum demek bir insan ne ifade eder ? 
e genellemyeyim o zaman şahsınızın varlığı benim için rahatsızlık verici ve sıkıcı yeterince açık mı ? hala ne iş yaptığınızı çok merak ediyorum
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Özlü söz arşivimden bir sözü paylaşmak istiyorum.
 
- Barış istiyorsanız, dostlarınızla değil düşmanlarınızla konuşursunuz. - Desmond Tutu 

Diyalog kurabilmemiz için birbirimizi sevmemiz veya aynı düşünceleri paylaşmamız şart değildir.
Düşmanlığınız şahsıma karşı değil, fikirlerime karşı olursa güzel bir diyalog kurabiliriz inancındayım.

Muhtelif vesilelerle ne iş yaptığımı açıkladım. Mesajlarımı yeterince dikkatli takip etmediğiniz anlaşılıyor :)
Serbest olarak bilgisayar programlama ile uğraşıyordum. Ocak 2014 tarihi itibariyle emeklilik başvurusu yaptım.
Bu haberimin sizi de memnun ettiğine inanıyorum.
Artık eğitim ile daha fazla ilgilenme imkanım olacak :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Şub 2014 13:07:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Narsist değilim .
Doğanemin öğretmenimizin de  dediklerine katılıyorum.
Her milletin kendine has belirgin özellikleri vardır .Bu özellikleri ile diğer milletlerden olumlu veya olumsuzlukları ile ayırt edilirler.
Milletimizin sağlıklı iletişim konusunda eksiklikleri var( özellikle okullarımızda öğretmenlerimiz arasında  paylaşım kalitesinin  istenilen düzeyde olmadığını biliyoruz ) elbette ama buna rağmen farklı milletlerle kıyasladığımızda,paylaşmayı bilen,seven ,egosu diğer milletlerle kıyaslanamayacak ölçüde düşük olduğunu düşünüyorum.
Eğer belirli kutsal değerleri temsil etmede, korumada  gerekli vasıflara sahip olmak milletimizi  narsist  olarak düşündürüyorsa  da buna da katılmıyorum.
Eğitimhanenin de  birçok özelliği ile birçok eğitim sitesine göre paylaşıma açık ,samimi ,narsistlikten uzak olduğunu düşünüyorum.
Burada eğitim faaliyetlerini dosya paylaşarak ,ya da düşüncelerini yazarak ortama katılan insanların belirli bir diyalog dışında çok samimi olmalarına da gerek  yok diye düşünüyorum.
Fakat sizin farklı konu başlıkları açmış olmanızdan da rahatsız değilim bilakis farklı konuların kritiğinin yapılması hoş bir durum.Değişik bakış açıları çıkıyor ortaya.Ancak siz böyle bir farklı başlıklar açtığınızda da beklediğiniz ilgiyi göremediğinizde de bunu narsistlik olarak düşünmenize de gerek yok.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Konuya gösterdiğiniz ilgiye özellikle teşekkür ederim.

1) İlk olarak "buna rağmen farklı milletlerle kıyasladığımızda," ifadenize istinaden düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Eğitimciler ve öğretmenler, öğrencilerin (ve evlatların) birbiriyle  kıyaslanmaması gerektiğine sık sık vurgu yaparlar.
Öğrenci (veya evlat) sadece kendisi ile kıyaslanmalıdır görüşüne katılıyorum.
Benzer şekilde topululukları da  birbirleriyle değil, kendileriyle kıyaslanmak daha doğru olur inancındayım.

2) Benzer sorgulamayı "Eğitimhanenin de  birçok özelliği ile birçok eğitim sitesine göre paylaşıma açık ,samimi ,narsistlikten uzak olduğunu düşünüyorum." ifadeniz için yapmak istiyorum.
Egitimhane'yi diğer eğitim siteleri ile değil kendisi ile kıyaslamamız gerekir.

Mesaj başlığınızda bulunan (İngilizce Öğretmeni) ifadenize istinaden şu soruları yöneltmek istiyorum:

- Egitimhane üyesi olan sınıf öğretmenleriyle diyaloğunuzun yeterli düzeyde olduğuna inanıyor musunuz?
- Egitimhane yönetimiyle diyaloğunuzun yeterli düzeyde olduğuna inanıyor musunuz?
- "132 günde ingilizce" başlığıyla yayınlamış olduğum, Türkiye genelinde ilgi gören çalışmama istinaden benimle olan diyaloğunuzun yeterli düzeyde olduğuna inanıyor musunuz?
vs.
Örneklendirdiğim bu diyaloglardan  bir veya bir kaçı yeterli düzeyde değilse sebebi ne olabilir?

Şu hususa dikkatinizi çekmek isterim:
Sınıf öğretmeni egitimhane üyelerinin kendi aralarında kuvvetli bir diyalog olduğuna inanıyorum.
Benzer şekilde ingilizce öğretmenlerinin de kendi aralarında kuvvetli bir diyaloğu vardır.
Tıpkı egitimhane yönetiminde bulunan forumdaşlarımın kendi aralarında kuvvetli bir diyaloğu olduğu gibi...

Diyalog konusunda gözlemlediğim problemi ifade edebildiğimi umut ediyorum.
 
Aklınıza şöyle bir düşünce gelebilir, "Ben ingilizce öğretmeniyim, bir sınıf öğretmeni ile diyalog kurmaya ihtiyacım yok. Veya egitimhane yönetimiyle diyalog kurma ihtiyacı hissetmiyorum. vs."
Vurgulamaya çalıştığım husus budur. Tüm egitimhane üyelerinin "ORTAK" bir hedefi vardır ve bu ortak hedef çerçevesinde birlikte hareket etmek zorundadırlar ve diyalog içinde olmalıdırlar.
Ortak hedefimizi  "Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmaktır." cümlesi ile ifade ediyorum.
Ortak hedefi ifade etmekte başka bir cümle kullanabilirsiniz veya başka bir ortak hedef gösterebilirsiniz.
Göstereceğiniz ortak hedef en verimli şekilde çalışmalar ortaya çıkarmamıza vesile olacaktır.

3) "farklı başlıklar açtığınızda da beklediğiniz ilgiyi göremediğinizde de bunu narsistlik olarak düşünmenize de gerek yok." ifadenize istinaden de şunları yazmayı uygun görüyorum.

Açtığım konuların ilgi görmemesi ile ilgili bir ÖN YARGIM var. Bu ön yargım egitimhane üyelerinin narsist olup / olmaması ile ilgili değildir.
Bu konu "FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI" ortaya koymak için açılmıştır.

Açtığım konuların ilgi görmemesi benim açımdan çok önemli değildir. Mesajlarımı düşüncelerimi netleştirmek için hazırlıyorum.
Bir kaç kişiye faydası olur diye egitimhane forumunda paylaşıyorum.
Diğer bir deyişle mesajlarımı yayınlasam da yayınlanmasam da hazırlıyorum.

Çevrimdışı uGsdemir

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2014 13:30:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Tüm egitimhane üyelerinin "ORTAK" bir hedefi vardır ve bu ortak hedef çerçevesinde birlikte hareket etmek zorundadırlar ve diyalog içinde olmalıdırlar.
Ortak hedefimizi  "Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmaktır." cümlesi ile ifade ediyorum.
Turgut Bey insanlara; "ben bir hedef belirledim, hadi bakalım bu hedef doğrultusunda fikir beyan edin" diyemezsiniz. Burada bulunan insanların her birinin farklı amacı var. Bazıları sorunlarına cevap arıyor, bazıları etkinliklerini paylaşıyor, bazıları sadece iyi vakit geçirmek istiyor, bazıları dosya/evrak arıyor vs.vs.
Kaldı ki "Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmak" bana hiç de iyi bir fikir gibi gelmedi. Aksine insanlar okullara eğitilmek için değil öğrenmek için gitmeliler. Bir profesörümüzün bir sözünü hatırlıyorum: Biz öğrencileri okulda bozuyoruz!
Sosyal hayatta son derece saygılı, sakin, aklı başında öğrenciler okula gelince duvarlara yazı yazan, kapıları tekmeleyen, öğretmenlerle dalga geçebilen garip bireylere dönüşüyorlar. Bunun nedeni belki de eğitmeyi dayattığımız içindir. Öğrenciler okula "sadece öğrenmek için" geldiklerinde pek çok şey çözüme kavuşacaktır.
Bununla ilgili Finlandiya Modeli Eğitim Sistemini inceleyebilirsiniz. Finlandiya PİSA sınavlarında 1.liği kimseye bırakmayan bir ülke. Okullarda eğitim yok öğrenme var.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Şub 2014 16:55:07
************************
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Turgut Bey insanlara; "ben bir hedef belirledim, hadi bakalım bu hedef doğrultusunda fikir beyan edin" diyemezsiniz.
Burada bulunan insanların her birinin farklı amacı var.
Bazıları sorunlarına cevap arıyor, bazıları etkinliklerini paylaşıyor, bazıları sadece iyi vakit geçirmek istiyor, bazıları dosya/evrak arıyor vs.vs.
Kaldı ki "Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmak" bana hiç de iyi bir fikir gibi gelmedi.
Aksine insanlar okullara eğitilmek için değil öğrenmek için gitmeliler.
Bir profesörümüzün bir sözünü hatırlıyorum: Biz öğrencileri okulda bozuyoruz!
Sosyal hayatta son derece saygılı, sakin, aklı başında öğrenciler okula gelince duvarlara yazı yazan, kapıları tekmeleyen, öğretmenlerle dalga geçebilen garip bireylere dönüşüyorlar.
Bunun nedeni belki de eğitmeyi dayattığımız içindir.
Öğrenciler okula "sadece öğrenmek için" geldiklerinde pek çok şey çözüme kavuşacaktır.
Bununla ilgili Finlandiya Modeli Eğitim Sistemini inceleyebilirsiniz.
Finlandiya PİSA sınavlarında 1.liği kimseye bırakmayan bir ülke. Okullarda eğitim yok öğrenme var.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Açıkladığınız fikirleriniz için teşekkür ederim. Fikirleriniz ile ilgili düşüncelerim şunlardır:

1) Üyelerin farklı amaçlarının olması ORTAK bir amaç için bir araya gelinemeyeceği anlamına gelmez.

2) "Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmaktır." olarak ifade ettiğim hedefi şahsıma mal etmeniz beni onurlandırdı.
BUNUNLA BİRLİKTE bir kaç hususa dikkat çekmek istiyorum.

- Okullarımızın bağlı olduğu bakanlığın ismi neden EĞİTİM dir?
- Web sitemizin ismi neden EGİTİMHANE dir?
- 2010 yılında açıklanan F@tih (Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesi) hedefi nedir?
- Özellikle son 10 yılda Milli Eğitim Bakınlığının uygulamaya koyduğu projelerin ne kadarı öğretim, ne kadarı eğitim ile ilgilidir?
vs.

90'lı yıllarda bir vesile ile şu cümleyi kullanmıştım :

- Öğretim bilgisayar da yapılabilir, öğretmenin görevi eğitmek olmalıdır.

Öğretimi tüm yönleriyle (bilgi kazanım, değerlendirme vs.) bilgisayar destekli olarak yapmak mümkündür ve Fatih projesinin nihai hedefi de öğretim için öğretmen ihtiyacını minumum seviyeye düşürmektir.
Bilgisayar bulunan her yerde öğretim yapmayı hedefleyen bir sistem, neden yeni okullar açmakta, okulları iyileştirmekte, öğretimde öğretmene ihtiyacın azalacağını bilerek öğretmen yetiştirme konusunda projeler üretmektedir?
Bu soruların mantıklı açıklamasının okulların birer "Eğitim Yuvası!" haline getirileceği olduğuna inanıyorum.
Şu tevafuka bakın ki web sitemizin sloganı da "Egitimhane.Com ::. Eğitim Yuvası!" şeklindedir :)

3)
Alıntı

Bir profesörümüzün bir sözünü hatırlıyorum: Biz öğrencileri okulda bozuyoruz!

Bu sözü okullarımızda "iyi eğitim veremiyoruz" şeklinde ALGILIYORUM ve katılıyorum. Zaten amacımızda "Nasıl daha iyi eğitebiliriz?" sorusunun cevabını bulmaktır.
Gerek Prof. Dr. Nevzat Tarhan beyin kitaplarında, gerekse psikoloji konusunda yazılmış diğer kitaplarda yapılmış deneylerden örnekler verilerek "akademik başarının, hayat başarısını getirmediği" anlatılmaktadır.
Eğitim yapısı gereği dayatılabilen bir şey değildir. Kişinin benimsemesi gerekir.
Bir kişiye istemediği bir şeyi zorla öğretebilirsiniz.
Fakat benimsemediği bir davranışı kontrol etmediğiniz zaman yapmasını sağlayamazsınız.
Örnek trafik kurallarını öğretebilirsiniz. Kişilere bu davranışı benimsetmeyi başaramazsanız "Cezası kaç paraysa veririm" der.

4) Maalesef PİSA sınavlarında hayat başarısı ölçülemiyor. :)
Finlandiya'da uygulanmakta olan sistemi ayrıntıları ile inceleme imkanım olmadı.
BUNUNLA BİRLİKTE başka ülkelerde uygulanan sistemleri bire bir ülkemizde uygulamak mümkün değildir.

Bu durumu şu şekilde örneklendirmek mümkündür.
2012 yılı Dünya Bankası verilerine göre Finlandiya'nın nüfusu 5,414 milyondur. (Yaklaşık Ankara nüfusu)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde yer alan verilere göre nüfus artış hızı 0.29'dır.

Bilgileri daha anlaşılır kılmak için şöyle söyleyebiliriz: Her dört aileden birinde 1 çocuk vardır.
1 çocuk yetiştirmek için seferber edilebilecek 8 yetişkin ...

Rabbim o çocukların yardımcı olsun :) Biz iki yetişkinin kontrolünden kaçabilmek için kaç takla atıyoruz :)
Bu kadar çok kontrol olsa sonuç ne olur acaba?

5) Eğitimin olmadığı durumlarla ilgili yapılmış deneyler hakkında Prof. Dr. Nevzat Tarhan beyin kitaplarında bilgi bulabilirsiniz.

Çevrimdışı erkut2222

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 261
  • 7.518
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 261
  • 7.518
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2014 17:33:08
açıklama ne güzel. (turgutkuzan)

sadece açıklamış. isteyen istediği kadar alır. kapasitesine bağlı.

eline sağlık. yüreğine de.

Çevrimdışı uGsdemir

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.281
  • 1.440
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2014 19:24:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
************************Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Açıkladığınız fikirleriniz için teşekkür ederim. Fikirleriniz ile ilgili düşüncelerim şunlardır:

1) Üyelerin farklı amaçlarının olması ORTAK bir amaç için bir araya gelinemeyeceği anlamına gelmez.

2) "Öğretimin ön planda olduğu toplumumuzda EĞİTİMİ ÖN PLANA çıkartmaktır." olarak ifade ettiğim hedefi şahsıma mal etmeniz beni onurlandırdı.
BUNUNLA BİRLİKTE bir kaç hususa dikkat çekmek istiyorum.

- Okullarımızın bağlı olduğu bakanlığın ismi neden EĞİTİM dir?
- Web sitemizin ismi neden EGİTİMHANE dir?
- 2010 yılında açıklanan F@tih (Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesi) hedefi nedir?
- Özellikle son 10 yılda Milli Eğitim Bakınlığının uygulamaya koyduğu projelerin ne kadarı öğretim, ne kadarı eğitim ile ilgilidir?
vs.

90'lı yıllarda bir vesile ile şu cümleyi kullanmıştım :

- Öğretim bilgisayar da yapılabilir, öğretmenin görevi eğitmek olmalıdır.

Öğretimi tüm yönleriyle (bilgi kazanım, değerlendirme vs.) bilgisayar destekli olarak yapmak mümkündür ve Fatih projesinin nihai hedefi de öğretim için öğretmen ihtiyacını minumum seviyeye düşürmektir.
Bilgisayar bulunan her yerde öğretim yapmayı hedefleyen bir sistem, neden yeni okullar açmakta, okulları iyileştirmekte, öğretimde öğretmene ihtiyacın azalacağını bilerek öğretmen yetiştirme konusunda projeler üretmektedir?
Bu soruların mantıklı açıklamasının okulların birer "Eğitim Yuvası!" haline getirileceği olduğuna inanıyorum.
Şu tevafuka bakın ki web sitemizin sloganı da "Egitimhane.Com ::. Eğitim Yuvası!" şeklindedir :)

3)  
Bu sözü okullarımızda "iyi eğitim veremiyoruz" şeklinde ALGILIYORUM ve katılıyorum. Zaten amacımızda "Nasıl daha iyi eğitebiliriz?" sorusunun cevabını bulmaktır.
Gerek Prof. Dr. Nevzat Tarhan beyin kitaplarında, gerekse psikoloji konusunda yazılmış diğer kitaplarda yapılmış deneylerden örnekler verilerek "akademik başarının, hayat başarısını getirmediği" anlatılmaktadır.
Eğitim yapısı gereği dayatılabilen bir şey değildir. Kişinin benimsemesi gerekir.
Bir kişiye istemediği bir şeyi zorla öğretebilirsiniz.
Fakat benimsemediği bir davranışı kontrol etmediğiniz zaman yapmasını sağlayamazsınız.
Örnek trafik kurallarını öğretebilirsiniz. Kişilere bu davranışı benimsetmeyi başaramazsanız "Cezası kaç paraysa veririm" der.

4) Maalesef PİSA sınavlarında hayat başarısı ölçülemiyor. :)
Finlandiya'da uygulanmakta olan sistemi ayrıntıları ile inceleme imkanım olmadı.
BUNUNLA BİRLİKTE başka ülkelerde uygulanan sistemleri bire bir ülkemizde uygulamak mümkün değildir.

Bu durumu şu şekilde örneklendirmek mümkündür.
2012 yılı Dünya Bankası verilerine göre Finlandiya'nın nüfusu 5,414 milyondur. (Yaklaşık Ankara nüfusu)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde yer alan verilere göre nüfus artış hızı 0.29'dır.

Bilgileri daha anlaşılır kılmak için şöyle söyleyebiliriz: Her dört aileden birinde 1 çocuk vardır.
1 çocuk yetiştirmek için seferber edilebilecek 8 yetişkin ...

Rabbim o çocukların yardımcı olsun :) Biz iki yetişkinin kontrolünden kaçabilmek için kaç takla atıyoruz :)
Bu kadar çok kontrol olsa sonuç ne olur acaba?

5) Eğitimin olmadığı durumlarla ilgili yapılmış deneyler hakkında Prof. Dr. Nevzat Tarhan beyin kitaplarında bilgi bulabilirsiniz.
Turgut Bey,
Mesajınıza sizin tarzınızla cevap vereyim :)
1)Eğitim camiası içinde yer alan öğretmenlerimiz zaten bir amaç etrafında bir araya gelmiş insanlardır. Bu amaca ortak oldukları gün “öğretmen andı” ile başlar. Okulda yapılan kurul toplantılarının altına attıkları imzalarla devam eder, yetiştirdikleri bireylerle şekillenir ve hiç bitmeden meslek hayatları boyunca devam eder. Yani sizin benim bulduğum bir amacım var haydi bunun etrafında toplanın demenize gerek yok. Yıl için yapılan özel ya da kurumsal çalıştaylarda, sempozyumlarda, panellerde, proje geliştirme çalışmalarında öğretmenlerimiz amaçlar etrafında bir araya gelip efor sarf ediyorlar zaten.

2)Evrensel bir kavram olarak tüm birey yetiştirme/geliştirme işlerine “eğitim” diyoruz. Eğitimi sadece sözlük anlamıyla değil tüm dünyada kabul gören bu anlamıyla ele almak gerekir. Eğitim-öğretim kavramları birbirine geçmiş, birbiriyle örtüşmüş bir hal almıştır.

Bilgisayara olan ilgi ve bilgi birikiminiz neticesinde bilgisayarın öğretim işlerinin hepsini yapabileceğini bu konuda öğretmene iş düşmeyeceğini savunuyorsunuz. Bilgisayarı okulda, eğitim-öğretim faaliyetlerinde etkin kullanan biri olarak görüyorum ki bilgisayar öğrenmede kullanılan yöntemlerden ancak 1 tanesi olabilir. Öğrenciler sadece düz bir ekrana bakarak, 3-5 etkileşimli uygulamayı kullanarak bir şey öğrenemiyorlar. Sizin bahsettiğiniz öğrenme çeşidi ancak 20’li yaşlarına gelmiş bireylerde işe yarar.

3)   Evet okullarımızda iyi eğitim veremiyoruz. Çünkü eğitimli birey öğrendiklerini sosyal hayatında uygulayabilen bireydir. Her çocuk yerlere çöp atılmaması gerektiğini, arkadaşlarıyla kavga etmemesi gerektiğini, büyüklerine saygı göstermesi gerektiğini vs. çok iyi biliyorlar. Bu konularla ilgili sorulan sorulara da hep doğru cevap veriyorlar. Ancak okul bahçesinde bunu davranışa dönüştürdüklerini göremiyoruz. Bu çocukları her gün 10 saat bu konularla ilgili bilgisayar uygulamalarına, animasyonlara, filmlere de tabi tutsanız sonuç değişmeyecek. Doğru bir öğrenme gerçekleşmeden eğitim olmuyor.

4)   PİSA sınavların amacı tam da hayat başarısına yöneliktir. PİSA da bilgi değil bilgiyi günlük hayatta kullanabilme becerisi ölçülür. PİSA örnek sorularına incelemek için zaman ayırırsanız göreceksiniz.

Finlandiya modelinde öğrencilere öğrenme isteği kazandırılıyor. Öğretmen sadece rehber konumunda. Öğrenciler öğrenmeleri gereken şeyleri bilgisayar, kitap, oyun materyalleri, canlı/cansız modeller, akran grupları vs. vasıtasıyla kendileri öğreniyorlar. Öğretmen ne eğitmen ne de öğretmen. Tabi ki başka bir ülkede başarıya ulaşmış bir model bizde de tutacak değil. Ancak OECD ülkeleri içinde PİSA da üst sıralarda yer almış ülkelerin eğitim modellerini incelemek gerekiyor.

5)   FATİH projesi beni de heyecanlandıran bir proje. Fakat uygulama safhasında gördüğüm ayrıntılar maalesef bu projenin 5-6 yıl sonra okulları bir akıllı tahta çöplüğüne çevireceğini gösteriyor. Akıllı tahta ve tabletler, yenilenmeyecek, garantisi bittiğinde arıza giderleri okullar ve veliler tarafında karşılanacak. Proje ile ilgili eğitim alan bir arkadaşımın dediğine göre en sık rastlanan arızasının maliyeti 800 TL civarında. Evet FATİH projesi okulların teknolojik altyapısını iyileştirecek ancak gelir kaynağı olmayan okulların üzerinde bir kambur olarak kalacak(Eğer bununla ilgili bir düzenleme yapılmazsa tabi)(Umarım yapılır).

Eminim ki bu yazdıklarımı 3-5 kişi dışında kimse okumayacak. Okuyanların da bazıları burun kıvıracak, bazıları zaten bildiğim şeyler diyecek. Tıpkı sizin yazdıklarınıza verilen tepkiler gibi. Su üstüne yazı yazmak gibi.

Eğer Türk Milli Eğitim sisteminde çığır açmak gibi bir niyetiniz varsa bunu egitimhane üzerinden yapacağınız klavye hareketleriyle gerçekleştiremezsiniz.

Son Söz: Aynı yöntemleri deneyip farklı sonuçlar bekleyen adamdan daha çaresiz kimse yoktur.

Bir yerlerde okumuştum. Saygı ve sevgilerimle...

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 04 Şub 2014 01:39:01
uGsdemir hocam, eline,diline yüreğine sağlık, teşekkür butonu yetmedi de buradan teşekkür edeyim dedim.

Sayın turgutkuzan, eğitimhane aslında ne kadar hoşgörülü bir site değil mi? Ve belki siz de çok şanslısınız. Burada gönlünüzce yazıp çiziyorsunuz, öğretmenlerin yararlandığı bir sitede, öğretmen olmadan..Elbette burada kapı herkese açık, öğrenciler ve veliler de yararlanıyor. Bu durumda siz de bu hakka sahipsiniz (!)
Konularınız akıl verme tarzında olmasa, insanların inançlarını sorgulamasa( dua engellisi misiniz konusu gibi mesela), eğitim sistemini kurtarabilirim modunun dışına çıksa, makale gibi cevaplarınız olmasa daha az antipatik olacak.
Öğretmenler burada dosya, fikir, deneyim, öneri paylaşıyorlar, benim için burası bir öğretmenler odası.
Belki meslektaş olmadığımız için beni anlayamayabilirsiniz, ama inanın biz burada yeni bir harfi nasıl vereceğimizden tutun da, karne süsüne, pano için görsel birşeyler tasarlamaya kadar sayfalarca yazışabiliriz.

Eğitimhane benim için bu.
Değişik fikirler görüşler tartışılabilir, görüşler belirtilir ama şık olursa ..
Birisi tutup da neden "narsist misiniz"  yada "dua engell imisiniz  desin ki? ( bence en kötü başlık oydu kusura bakmayın ama size ne değil mi benim duamdan,parayla imanın kimde olduğu bilinmez, sizin gibi mütefekkirler daha iyi bilir bu hususları)


ALLAH selamet versin.

Çevrimdışı DORUK17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 569
  • 1.024
  • 569
  • 1.024
# 04 Şub 2014 01:55:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Turgut Bey,
Mesajınıza sizin tarzınızla cevap vereyim :)
1)Eğitim camiası içinde yer alan öğretmenlerimiz zaten bir amaç etrafında bir araya gelmiş insanlardır. Bu amaca ortak oldukları gün “öğretmen andı” ile başlar. Okulda yapılan kurul toplantılarının altına attıkları imzalarla devam eder, yetiştirdikleri bireylerle şekillenir ve hiç bitmeden meslek hayatları boyunca devam eder. Yani sizin benim bulduğum bir amacım var haydi bunun etrafında toplanın demenize gerek yok. Yıl için yapılan özel ya da kurumsal çalıştaylarda, sempozyumlarda, panellerde, proje geliştirme çalışmalarında öğretmenlerimiz amaçlar etrafında bir araya gelip efor sarf ediyorlar zaten.

2)Evrensel bir kavram olarak tüm birey yetiştirme/geliştirme işlerine “eğitim” diyoruz. Eğitimi sadece sözlük anlamıyla değil tüm dünyada kabul gören bu anlamıyla ele almak gerekir. Eğitim-öğretim kavramları birbirine geçmiş, birbiriyle örtüşmüş bir hal almıştır.

Bilgisayara olan ilgi ve bilgi birikiminiz neticesinde bilgisayarın öğretim işlerinin hepsini yapabileceğini bu konuda öğretmene iş düşmeyeceğini savunuyorsunuz. Bilgisayarı okulda, eğitim-öğretim faaliyetlerinde etkin kullanan biri olarak görüyorum ki bilgisayar öğrenmede kullanılan yöntemlerden ancak 1 tanesi olabilir. Öğrenciler sadece düz bir ekrana bakarak, 3-5 etkileşimli uygulamayı kullanarak bir şey öğrenemiyorlar. Sizin bahsettiğiniz öğrenme çeşidi ancak 20’li yaşlarına gelmiş bireylerde işe yarar.

3)   Evet okullarımızda iyi eğitim veremiyoruz. Çünkü eğitimli birey öğrendiklerini sosyal hayatında uygulayabilen bireydir. Her çocuk yerlere çöp atılmaması gerektiğini, arkadaşlarıyla kavga etmemesi gerektiğini, büyüklerine saygı göstermesi gerektiğini vs. çok iyi biliyorlar. Bu konularla ilgili sorulan sorulara da hep doğru cevap veriyorlar. Ancak okul bahçesinde bunu davranışa dönüştürdüklerini göremiyoruz. Bu çocukları her gün 10 saat bu konularla ilgili bilgisayar uygulamalarına, animasyonlara, filmlere de tabi tutsanız sonuç değişmeyecek. Doğru bir öğrenme gerçekleşmeden eğitim olmuyor.

4)   PİSA sınavların amacı tam da hayat başarısına yöneliktir. PİSA da bilgi değil bilgiyi günlük hayatta kullanabilme becerisi ölçülür. PİSA örnek sorularına incelemek için zaman ayırırsanız göreceksiniz.

Finlandiya modelinde öğrencilere öğrenme isteği kazandırılıyor. Öğretmen sadece rehber konumunda. Öğrenciler öğrenmeleri gereken şeyleri bilgisayar, kitap, oyun materyalleri, canlı/cansız modeller, akran grupları vs. vasıtasıyla kendileri öğreniyorlar. Öğretmen ne eğitmen ne de öğretmen. Tabi ki başka bir ülkede başarıya ulaşmış bir model bizde de tutacak değil. Ancak OECD ülkeleri içinde PİSA da üst sıralarda yer almış ülkelerin eğitim modellerini incelemek gerekiyor.

5)   FATİH projesi beni de heyecanlandıran bir proje. Fakat uygulama safhasında gördüğüm ayrıntılar maalesef bu projenin 5-6 yıl sonra okulları bir akıllı tahta çöplüğüne çevireceğini gösteriyor. Akıllı tahta ve tabletler, yenilenmeyecek, garantisi bittiğinde arıza giderleri okullar ve veliler tarafında karşılanacak. Proje ile ilgili eğitim alan bir arkadaşımın dediğine göre en sık rastlanan arızasının maliyeti 800 TL civarında. Evet FATİH projesi okulların teknolojik altyapısını iyileştirecek ancak gelir kaynağı olmayan okulların üzerinde bir kambur olarak kalacak(Eğer bununla ilgili bir düzenleme yapılmazsa tabi)(Umarım yapılır).

Eminim ki bu yazdıklarımı 3-5 kişi dışında kimse okumayacak. Okuyanların da bazıları burun kıvıracak, bazıları zaten bildiğim şeyler diyecek. Tıpkı sizin yazdıklarınıza verilen tepkiler gibi. Su üstüne yazı yazmak gibi.

Eğer Türk Milli Eğitim sisteminde çığır açmak gibi bir niyetiniz varsa bunu egitimhane üzerinden yapacağınız klavye hareketleriyle gerçekleştiremezsiniz.

Son Söz: Aynı yöntemleri deneyip farklı sonuçlar bekleyen adamdan daha çaresiz kimse yoktur.

Bir yerlerde okumuştum. Saygı ve sevgilerimle...
Allah size sabır versin.

Çevrimdışı DORUK17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 569
  • 1.024
  • 569
  • 1.024
# 04 Şub 2014 02:01:43
sistem sistem sistem.
birde böyle deneyelim. mtesis mtesis mtesis. yok olmuyor.yine en güzeli sistem.
asıl "kahpe"(benim lafım değil, avamın.bakın yine avam suçlu) bu , Allahını seven vursun.
insan toplumun içinde yaşar,toplumda insanın içinde yaşar.yok benim içimde kimse yaşamıyor ben özgün bir varlığım diyorsanız o başka,sizi tenzih ederim.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK