Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 09 Tem 2012 21:54:25
Bilir misin ne kötüdür insanın bildiğini anlatamaması, kelimelerin hep yarım kalması. "Ben" deyip susması, "Sen" deyip ağlaması.

Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2012 06:38:05
Neleri alıp götürmedi benden ayrılık ;
Kilometrelerle umut , tonlarla keder, taradığım saçlar, sıktığım eller.

~Nazım Hikmet Ran~

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 10 Tem 2012 08:47:14
22 Eylül 1945

 

Kitap okurum:

içinde sen varsın,

şarkı dinlerim:

içinde sen.

Oturdum ekmeğimi yerim:

karşımda sen oturursun,

çalışırım:

karşımda sen.

Sen ki, her yerde "hâzırı nâzır"ımsın,

konuşamayız seninle,

duyamayız sesini birbirimizin:

sen benim sekiz yıldır dul karımsın...

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 10 Tem 2012 10:10:30
          -KADINLARIMIZ-


Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,

sanki gidenler hiçbir zaman

hiçbir menzile erişemeyecekti.

Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle

Ve onlar

ayın altında dönen ilk tekerlekti.

Ayın altında öküzler

başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi

ufacık kısacıktılar

ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında

ve ayakları altından akan

toprak,

toprak,

ve topraktı.

Gece aydınlık ve sıcak

ve kağnılarda tahta yataklarında

oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.

Ve kadınlar

birbirlerinden gizleyerek

bakıyorlardı ayın altında

geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.

Ve kadınlar bizim kadınlarımız:


korkunç ve mübarek elleri

ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle

anamız, avradımız, yarimiz

ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen

ve soframızdaki yeri

öküzümüzden sonra gelen

ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız

ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki

ve kara sabana koşulan ve ağıllarda

ışıltısında yere saplı bıçakların

oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan

kadınlar,

bizim kadınlarımız

şimdi ayın altında

kağnıların ve hartuçların peşinde

harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi

aynı yürek ferahlığı,

aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.

Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde

ince boyunlu çocuklar uyuyordu.

Ve ayın altında kağnılar

yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.



Nazım Hikmet Ran



Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2012 17:18:28
Kocalmaya Alışıyorum

Kocalmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatler, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri.

Nazım Hikmet Ran

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2012 17:22:46
Ey benim adını,
 Ey benim yumuk ellerinin tadını bilmediğim,
 Ey benim öpüp; yüzünü kaşını,
 gözlerinin yaşını
 Dudaklarımla silmediğim yavrum!
 Belki okadar tatlı ki gözlerin
 Rüyasız uykulara benziyor.
 Belki ılık, serin, baharda sulara benziyor.
 Belki yıldızsız geceler gibi kara,
 Belki cevapsız bilmeceler gibi derin
 Benziyor ufuksuz ufuklara!
 Ellerin avucumda, adın dilimin ucunda.
 Oğlum Demir, hayır belki kızım Svetlana.
 Ne yazık, ne yazık ki sana
 bir defacık olsun bakamadım.
 Gözlerine su gibi, uyku gibi akamadım...
 Ey benim adını
 Ey benim yumuk ellerinin tadını bilmediğim,
 Ey benim öpüp yüzünü kaşını,
 gözlerinin yaşını,
 Dudaklarımla silmediğim Yavrum....

 Nazım Hikmet Ran - Yavrum'a

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Tem 2012 19:49:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
          -KADINLARIMIZ-

Şiiri bir de ERDOĞAN EGEMENOĞLU'ndan dinleyip izleyelim..

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 11 Tem 2012 01:50:32
Memleketim
Şair Nazım Hikmet RAN, Sesli Şiirler

Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanım da sırtımda paralandı çoktan,
şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktinda yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim.
Nazım usta

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.800
  • 227.372
  • 28.800
  • 227.372
# 11 Tem 2012 08:21:00
Daha son sözü söylemedi hayat,
Belki yarınlar, mutlu sonlar var.
Yeniden başlamak yorar insanı ama
Sonunda kavuşmak mutlu olmak var.

| Nazım Hikmet Ran |

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Tem 2012 09:49:21
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet...

12 Aralık 1945

Nazım Hikmet RAN

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 11 Tem 2012 11:03:11
    Çay,Simit ve Peynir
Basit yaşayacaksın basit,
Mesela, susayınca, su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyle ikiyi çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın,
Tek bir düğme, tek bir cümle gibi.
Sevince, lafı dolandırmadan söyleyeceksin,
Seni seviyorum gibi..
Basit bir öpücük yetecek sana,
Basit, sıcak bir öpücük ve o öpücükle dolacak tüm günlerin.
O öpücük için yapacaksın,hayatının kavgasını,
O öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
Kabak çekirdeği verecek sana,rakamların veremediği mutluluğu.
El yazısıyla yazılmış, eğri büğrü bir mektup olacak.
En değerli kağıdın,hep yanında taşıdığın,atmaya kıyamadığın.
Saatin sadece saati gösterecek,
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın,
Küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.
Basit yaşayacaksın basit
Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit,
Çay, Simit ve Peynirle.

Nazım Hikmet RAN
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 11 Tem 2012 13:28:28
Çocuklarımıza Nasihat

Hakkındır yaramazlık.
Dik duvarlara tırman
                    yüksek ağaçlara çık.
Usta bir kaplan
                        gibi kullansın elin
yerde yıldırım gibi giden bisikletini..
Ve din dersleri hocasının resmini yapan
            kurşunkaleminle yık
            Mızraklı İlmihalin
                        yeşil sarıklı iskeletini..
Sen kendi cennetini
                kara toprağın üstünde kur.
Coğrafya kitabıyla sustur,
seni "Hilkati Âdem"le aldatanı..
Sen sade toprağı tanı
                         toprağa inan.
Ayırdetme öz anandan
                            toprak ananı.
Toprağı sev
                    anan kadar...

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Tem 2012 15:52:39
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saçlarını güneşte kurut :
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
nemli, ağır kızıltılar...
Sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar...

12 Kasım 1945

Nazım Hikmet RAN

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Tem 2012 16:04:52
 

Güz Çiçeklerinden Nâzım'a Çelenk

Niçin öldün Nâzım?
Ne yaparız şimdi biz
şarkılarından yoksun?
Nerde buluruz başka bir pınar ki
onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
Seninki gibi ateşle su karışık
acıyla sevinç dolu,
gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

Kardeşim,
Öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,
denizden esen acı rüzgâr
kapacak olsa bunları
bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,
yaşarken seçtiğin
ve ölümden sonra sana barınak olan
oraya, uzak toprağa düşerler

Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,
al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
halkların savaşını, kendi dövüşümü
ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
veren dostluğundan yoksun

Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,
kinin oklarını aramıştım gözlerinde,
ama parlak bir yüreğin vardı,
yara ve ışık dolu bir yürek

Ne yapayım ben şimdi?
Tasarlanabilir mi dünya
her yana ektiğin çiçekler olmadan?
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler,
teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için

Pablo Neruda
(Çeviri : Ataol Behramoğlu)

Çevrimdışı okulönceci26

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
  • 3.626
  • 18.853
  • Okul Öncesi Öğrt.
# 11 Tem 2012 18:12:20

Hoş geldin!
Biz bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta,
 dostu düşmandan ayırmakta...
 
Nazım Hikmet Ran.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK