Ana Sayfa
Dosyalar
Forum
Haberler
Giriş yap
Üye ol
Şifremi unuttum
Egitimhane.Com
»
Genel Konular
»
Kültürel Paylaşımlar
»
Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri
Sayfa:
1
...
30
31
32
33
34
[
35
]
36
37
38
39
40
...
254
Aşağı git
Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
26 Ağu 2012 17:43:49
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte..
~Nazım Hikmet Ran~
senizkarasah
Uzman Üye
5.500
26.520
2. Sınıf Öğretmeni
5.500
26.520
2. Sınıf Öğretmeni
#
26 Ağu 2012 18:15:43
KÜSMEK NEDİR BİLİR MİSİN
KÜSMEK nedir bilir misin?..
Küsmek DÜRÜST' LÜKTÜR.
Çocukçadır ve ondan dolayı SAF' TIR..
YALANSIZ' DIR.
Küsmek; SENİ SEVİYORUM' dur...
Vazgeçememektir.
Beni anlatır KÜSMEK.
KIZDIM ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
KÜSMEK; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
KÜSMEK, sevdiğini SÖYLE demektir... Hadi ANLA demektir...
KÜSMEK; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır...
Yani, diyeceğim o ki:
BEN SANA KÜSTÜM !..
Nazım Hikmet RAN
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
26 Ağu 2012 18:53:44
SEVİYORUM SENİ
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
~Nazım Hikmet Ran~
simsekhanife67
Uzman Üye
3.606
15.113
1. Sınıf Öğretmeni
3.606
15.113
1. Sınıf Öğretmeni
#
26 Ağu 2012 20:20:32
Meşgale
Öküzlerimin boynuzlarında aydınlanırken ortalık
toprağı sürüyorum sabırlı bir kibirle
çıplak ayaklarımda toprak nemli ve ılık.
Demir dövüyorum öğleye kadar
kırmızıya boyanıyor karanlık.
Yapraklarında yeşilin en güzeli,
zeytin devşiriyorum ikindi sıcağında
üstüm başım, yüzüm gözüm ışık.
Her akşam mutlaka misafirim var,
kapım bütün şarkılara alabildiğine açık.
Geleceyin suya diz boyu girip
çekiyorum denizden ağları:
yıldızlarla balıklar karmakarışık.
Benden sorulur oldu dünyanın hali artık:
insan ve toprak, karanlık ve aydınlık.
Anladın ya işim başımdan aşkın,
beni lafa tutma, gülüm,
ben sana aşık olmakla meşgulum.
Nazım Hikmet
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 07:56:22
Seni gerçekten insanca kucaklasam sımsıkı Ve yüreğimi avuçlarına koysam, ne dersin?
Nazım Hikmet RAN
faldov
Bilge Üye
4.346
46.551
2. Sınıf Öğretmeni
4.346
46.551
2. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 11:01:18
Hani derler ya;
ben sensiz yaşayamam, diye.
İşte ben onlardan değilim.
Ben sensiz de yaşarım;
ama seninle bir başka yaşarım.
Nazım Hikmet RAN
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 11:26:25
Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: Seni sevmek gibi ciddi bir iştir.
Nazım Hikmet Ran
senizkarasah
Uzman Üye
5.500
26.520
2. Sınıf Öğretmeni
5.500
26.520
2. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 13:07:44
Nazım Hikmet ve Mevlânâ
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...
Nazım Hikmet’in bir dönem Mevlânâ âşığı olduğunu biliyor muydunuz? Bazı okurlarımıza bu bilgi şaşırtıcı gelebilir. Ama aşağıdaki hatırayı ve şiiri okuyunca eminim siz de benim gibi farklı duygular hissedeceksiniz.
Ailesinden pek de dinî bir terbiye almayan küçük Nâzım dedesi Nâzım Paşa’nın yanında büyür. Anne ve babasının aksine dedesi Nâzım Paşa dindar bir adamdır ve Mevlevî tarikatına bağlıdır. Konya valiliği sırasında Paşa’nın evinde toplantılar düzenlenir, Mesnevî okunur ve tasavvufî sohbetler yapılırmış. Nâzım da bu toplantılardan, Mevlevîlerin zikir ve musîkisinden çok etkilenir. Delikanlılık çağına ulaşan Nazım Hikmet o gün topuyla duvara şut çekip dururken, dedesi Nâzım Paşa da yaşıtı emekliler ve Mevlevî arkadaşlarıyla kameriye altında oturup konuşuyorlarmış. Topu kameriyeye kaçınca Nazım’da almaya gider. Bu esnada kulağına bir konuşma çarpar. Misafirleri dedesine diyorlarmış ki :
-Niçin gizlersiniz Paşa Hazretleri, bu şiiri sizden başka hangi Mevlevî yazabilir?
-Emin olunuz ben yazmadım.
-İmzası da Mehmet Nâzım—Aynı isimde başkası da olabilir.
-Tevazu göstermeyiniz, böyle bir nefise, efendimizin kaleminden çıkmadıysa kimin eseridir acaba? Mecmua henüz basılmış, okur okumaz toplanıp arz-ı tebrikat için mübarek ellerinizden öpmeye geldik. Nur ola.
-Bu şiir hece vezniyledir. Ben aruz kullanırım. Maamâfih merak ettim. Bir kere daha okuyunuz da dinleyelim.
Sararken alnımı yokluğun tâcı
Gönülden silindi neşeyle acı
Kalbe muhabbette buldum ilâcı
Bende müridinim işte Mevlânâ
Nâzım Hikmet artık dayanamayıp kucağında topu, çilli yüzü kıpkırmızı başını kaldırıp heyecanla manzumenin arkasını getirmiş:
Ebede set çeken zulmeti deldim
Aşkı içten duydum arşa yükseldim
Kalpten temizlendim huzura geldim
Ben de müridinim işte Mevlânâ…
Misafirler hem gelen sese şaşırmış, hem de henüz basılmış bir mecmuadaki şiiri torun Nâzım’ın ezberlemiş olmasına. İçlerinden biri kurnaz kurnaz gülmüş:
-Sübût buldu efendim. Demek ki hafid küçük bey eseri zâtı âlinizin evrakınız meyanında görüp hafızasına nakl eylemiş.
Paşa bir yandan itirazlarına devam ederken öbür yandan Nâzım Hikmet haykırmış:
-Benim de ismim dedeminki gibi Mehmet Nâzım. Mevlevî şiirleri yazıyorum. Mecmuaya gönderdim. Basmışlar işte. Dergâh mecmuasında başka şiirlerimde basıldı.
Misafirler şaşırır ve kalkıp saygıyla Nâzım’ın alnından öpmüşler. Dedesi Nâzım Paşa da dayanamamış torununu kucaklamış ve alıp elini öpmüş.
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 13:11:19
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin, yorulmuşsundur;
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var, susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim, acıkmışsındır;
Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam,
Memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin,
Ayağını basdın odama,
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi,
Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde,
Ağladın, avuçlarıma döküldü inciler,
Gönlüm gibi zengin,
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin...
~Nazım Hikmet Ran~
simsekhanife67
Uzman Üye
3.606
15.113
1. Sınıf Öğretmeni
3.606
15.113
1. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 17:52:59
Umut; Binbir ayaklı,
Umut; Güneşte saklı.
Umut; edenler haklı,
Umut; insanın hakkı.
Recai MERT
M.TARIK
Uzman Üye
1.153
2.487
1.153
2.487
#
27 Ağu 2012 20:26:56
Eli kolu zincirlere vurulmuş, vatan çırılçıplak yere serilmiş. Oturmuş göğsüne teksaslı çavuş. Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Nazım Hikmet RAN
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
27 Ağu 2012 20:31:28
"Sen benim sarhoşluğumsun, ne ayıldım, ne ayılabilirim, ne ayılmak isterim! "
Nazım Hikmet Ran
M.TARIK
Uzman Üye
1.153
2.487
1.153
2.487
#
27 Ağu 2012 20:41:31
Güneşi İçenlerin Türküsü
Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
" o an"
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
Nazım Hikmet Ran
senizkarasah
Uzman Üye
5.500
26.520
2. Sınıf Öğretmeni
5.500
26.520
2. Sınıf Öğretmeni
#
28 Ağu 2012 08:13:17
.
Tolstoyevski
B Grubu
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
24.726
258.526
3. Sınıf Öğretmeni
#
28 Ağu 2012 10:12:46
Ben bir bahçıvanım sen benim yedi yılda açan gülümsün.
Erişilmez oluşun yıldırmıyor beni, belki bilhassa bundan dolayı makbülsün.
Nazım Hikmet Ran
Sayfa:
1
...
30
31
32
33
34
[
35
]
36
37
38
39
40
...
254
Yukarı git
Egitimhane.Com
»
Genel Konular
»
Kültürel Paylaşımlar
»
Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Ve Sözleri
Giriş yap
Üye ol
Her Şeyi Ara
Dosya Ara
Forum Son 100 Konu
Genel Sohbet Günlüğü
2024 Yılı Alan Değişikliği
Öğretmenler Günü Kampanyaları
Uzman Ve Başögretmenlik Süreci
Stem
Öğretmenler Günü
Son Eklenen Dosyalar
3. Sınıf Fen Bilimleri Cisimleri Hareket Ettirme Ve Durdurma Sunusu
1. Sınıf 2. Grup Harfler Cümleler-10
1. Sınıf Ü Sesine Kadar Cümleler
1. Sınıf İlkokuma 2. Grup Harfler I Sesi Dahil Şifreli Okuma
3. Sınıf 11. Hafta Günlük Planlar (25-29 Kasım 2024)
Şu an
3.034
kişi ve
105
üye var.
Aktif üyeler için tıklayınız.
Egitimhane.Com
©2006-2023
KVKK