Ne Demeli Ki?

Çevrimdışı simsekhanife67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.606
  • 15.113
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2012 11:42:05
  Yanan bir ateşi alevlendirdiniz öğretmenim,geçmişe döndüm.Bir kez daha lanet ettim insanın insana yaptığına.Paylaşımlarınız için teşkkürler.

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2012 12:00:53
Allah'ın verdiği canı almak Allah'a mahsustur.. Cana kıyana insan denemez.. Sivas katliamında hayatını yitiren yüreği güzel insanların mekanları cennet olsun.. En acısı da nedir biliyor musunuz, katillerin cezasız kalması :(

Türküler yanmaz
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2012 12:10:09
Sivasta yaşanan insanlık dışı vahşeti dindar kesimin üstüne atılmasını anlayamıyorum. Gerçek dindar olan, değil insanı öldürmek karıncaya bile zarar vermez. Hz Ömer gibi kız çocuğunu diri diri gömerken en ufak bir acıma hissetmeyen birisini, daha sonra karıncayı bile incitmemeye özen gösteren bir adalet timsaline çeviren bir dindir islamiyet...

Sivasta yaşananların kimin işi olduğu mutlaka aydınlatılmalı... Tıpkı Maraşta, Çorumda yaşananlar gibi... Bizi birbirimize düşürmeye çalışan karanlık, gizli bir el var...

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2012 12:28:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sivasta yaşanan insanlık dışı vahşeti dindar kesimin üstüne atılmasını anlayamıyorum. Gerçek dindar olan, değil insanı öldürmek karıncaya bile zarar vermez. Hz Ömer gibi kız çocuğunu diri diri gömerken en ufak bir acıma hissetmeyen birisini, daha sonra karıncayı bile incitmemeye özen gösteren bir adalet timsaline çeviren bir dindir islamiyet...

Sivasta yaşananların kimin işi olduğu mutlaka aydınlatılmalı... Tıpkı Maraşta, Çorumda yaşananlar gibi... Bizi birbirimize düşürmeye çalışan karanlık, gizli bir el var...
Öğretmenim bunu yapanlar dindar değil, yobazlardır.. Dini kötü emellerine kullananlardır.. Elbette dindar ile yobaz ayrımı dikkatle yapılmalı, insan insana düşman olmamalı.. Dini tekelinde sananlar düşüncelere prangalar vurmamalı, yakarak yokolacağını sanmamalı.. Dava zamanaşımına uğradığı için failler rahatça gezerler ve yakalanmazlar artık maalesef :(

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 05 Tem 2012 16:56:59
Samsun’da sel felaketi: 10 ölü
Yaz ortasında Samsun’u vuran sağanak yağış, felakete neden oldu. Dere yatağına yapılan TOKİ konutlarında 10 kişi hayatını kaybetti. Kirazlık’ta 2 çocuk ve 1 kadının cesedi bulundu. Kayıp 3 kişi aranıyor.

 
Samsun'da Canik ilçesindeki Mert Irmağı'nın taşması sonucu su baskını yaşandı.

Canik ilçesine bağlı Gaziosmanpaşa Mahallesi'nde Mert ırmağının kenarına yapılan 450 haneli TOKİ Kuzey Yıldızı konutlarında su baskınına neden oldu.

Ailelerin büyük bölümü kendi imkanlarıyla sel sularından kurtulmayı başarırken, bazı vatandaşlar bodrum katlarında mahsur kal

Arama-kurtarma ekipleri, yaptıkları çalışmalarında, 1.5 yaşındaki Hüseyin Yılmaz, 9 yaşındaki Berkay Bütüner ile 5 yaşındaki ağabeyi Abdullah Yılmaz'ın cesetlerine ulaştı.

Anne Hüsniye Yılmaz vatandaşlar tarafından kurtarıldı. Baba Recep Yılmaz'ın ise 6 yaşındaki kızı Azime'yi sel sularından kurtarmayı başardığı öğrenildi.

Çalışmalarını sürdüren dalgıç ekipleri, Kenan Yazıcı (40) ile oğulları Mücahit (16) ve Bedirhan'ın (9) bodrum kattaki cesetlerine ulaştı.

Mert Irmağı'nın eski sanayi mevkisindeki dere yatağında da Mehmet Yayla'nın cesedi buldu.

Kirazlık mevkisinde yer alan akaryakıt dolum tesislerinin yakınında Emine Bütüner (36) ve kızı Miranur Bütüner ile Seher Özkan isimli kız çocuğunun cesetleri bulundu.

DÖRT KİŞİ ARANIYOR
Kentte haber alınamayan 3 kişiyi arama çalışmaları da devam ediyor.

Bu arada, heyelan riskine karşı dere kenarındaki TOKİ konutları tahliye edildi.

ARAÇLAR SULARA KAPILDI
Sel, Mert Irmağı üzerindeki Yılandere köprüsünü yıktı. Park halindeki araçlar sele kapıldı.

Mert-2 Köprüsü de yıkılma tehlikesine karşı tahliye edildi.

KARAYOLU TRAFİĞE KAPANDI
Heyelan tehlikesi nedeniyle Canik ilçesi mevkisinde trafiğe kapatılan Samsun-Ordu karayolu, yapılan çalışma sonucu sabaha karşı kontrollü geçişle araç trafiğine açıldı.

‘KİMSE BİZİ UYARMADI’
Felaket yaşanan bölgedeki vatandaşlar,yetkililere tepki gösterdi.

Vatandaşlar, yetkililerin yağışlar için öncede herhangi bir uyarı yapmadığını söylediler.

“Deprem olduğunu” ya da “bomba patladığını” sanan vatandaşlar, kendilerini panikle evlerinden dışarıya attıklarını ifade ettiler.

ALIŞVERİŞ MERKEZİNİ DE SU BASTI
Sağanak yağış nedeniyle Samsun’da yapılan büyük bir alışveriş merkezi de sular altında kaldı.

Öte yandan yağış, pek çok ekili alanda da hasara neden oldu.

SEL PANİĞİ YOLA DÖKTÜ
Bu arada, baraj kapakları açılınca sel uyarısı yapıldı. Yeni uyarı Samsunluları sokağa döktü. İlçede iki kişiden ise haber alınamıyor.

BÖLGEYE YARDIM
Bölgeye Genelkurmay Başkanlığı'na ait 3 arama kurtarma helikopteri, Sağlık Bakanlığı'ndan 8 personel, 3 ambulans, Ankara, Amasya, Çorum, Ordu ve Yozgat İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri'nden 50 personel, 3 dalgıç, 19 motopomp, 4 bot, 1 arama-kurtarma köpeği ve 23 araç gönderildi.

Ordu Afet ve Acil Durum Müdürlüğü de bölgeye 2 adet kurtarma aracı, 1 adet bot ve 8 personel gönderdi.

Türk Kızılayı, can ve mal kayıplarının yaşanmasının ardından bölgeye afet ekibi ve yardım malzemelerinin gönderildiği bildirildi.

500 BİN LİRALIK ÖDENEK
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Samsun Valiliği'ne 500 bin lira acil yardım ödeneği gönderildiğini duyurdu.

VALİ İNCELEME YAPTI
Samsun Valisi Hüseyin Aksoy ile Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz da konutların bulunduğu Gaziosmanpaşa Mahallesi'ne gelerek arama-kurtarma çalışmalarını yerinde inceledi. Vali Aksoy, yetkililerden bilgi aldı.

YAĞIŞLAR SÜRECEK
NTV Meteoroloji bölümünden Duygu Bayhan, son 4 günde Samsun merkezine 140, Bafra ilçesine ise 125 kilogram yağış düştüğünü söyledi.

Dere yataklarında riskin devam ettiğini belirten Bayhan, kentte yağışların devam edeceğini söyledi.

Akşam etkili olacak şiddetli yağış, Ordu’ya doğru ilerleyecek. Yarından itibaren Samsun’da yağış hafifleyecek. Kentte yağışlar 4 gün daha aralıklarla devam edecek.

Önümüzdeki 4 gün Samsun’daki hava durumu şöyle olacak;

Perşembe: Yağış gündüz zayıf olacak. Akşam Samsun’un sahil kesimlerinde, Bafra-Çarşamba arasında kuvvetlenecek.
Cuma: Gün boyunca aralıklarla sağanak yağış devam edecek.
Cumartesi: Sabah yağış yok. Öğleden sonra ve akşam yağış var, ancak daha hafif yağacak.
Pazar: Yağış yine gün boyu aralıklarla devam edecek.

TOKİ KUZEY YILDIZI KONUTLARI
Samsun'un Canik Beldesi'nde kentsel dönüşüm projesi kapsamında inşa edilen Kuzey Yıldızı TOKİ Konutları'nın yükseldiği Gazi ve Yeşilova mahalleleri; Samsun Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı, Devgeriş deresiyle Mert Irmağı arasında Karadeniz'den içeri doğru uzanan bir belde olan Canik'in kuzeybatısında yer alıyor.

TOKİ Konutları; kuzeyinde ve batısında Mert Irmağı, güneyinde Samsun-Amasya yolu, doğusunda ise 19 mayıs Stadyumu ve stadyumun kuzeyinde yer alan Küçük Sanayi Sitesi ile çevreleniyor.

İlk etabı 2010 yılında tamamlanan TOKİ Projesi'nde; alanın batısında yer alan Mert Irmağı'nın yarattığı su etkisi potansiyeli ırmak boyunca oluşturulan rekreasyon alanlarıyla kullanıldı. Proje alanının rekreasyon alanıyla bağlantı oluşturduğu noktalarda doklar oluşturuldu.

Proje alanını giriş iki anayolun kesiştiği noktada bir kavşakla yumuşatılarak 20m'lik bir yolla sağlandı. 20m'lik yol, kuzeye doğru alanı ırmak üzerinden diğer mahallelere bağlanıyor.

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 09 Tem 2012 17:47:34
tam yerinde bir açıklama

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 10 Tem 2012 15:26:59
Yarım Limona Sekiz Yıl Hapis"
The New York Times gazetesinden Türk yargı sistemine çok sert eleştiriAndrew Finkel, doğuştan işitme ve konuşma engelli İlhan'ın, PKK gösterisinde yarım limonla "silahlandığı" gerekçesiyle sekiz yıl dört aya hükmedildiğinden hareket ederek, son yargı reformlarına kuşkuyla bakılması gerektiğinin altnı çizdi. Finkel ayrıca, Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılmasında esas nedeninin hükümetin "kendisini korumak" gibi göründüğünü savundu.

Andrew Finkel, the New York Times gazetesinin sitesinde ve küresel baskısı International Herald Tribune'de yayınlanan haberinde, "Yarım limonu var diye bir adamın terörizmle suçlandığını hiç duydunuz mu?" diye sorarak, Mersin'de yaşayan doğuştan işitme ve kouşma engelli Mehmet Tahir İlhan için bu hikayenin "şaka" olmadığına dikkat çekti.

Finkel, İlhan'ın, yasadışı PKK gösterisinde yanlışlıkla tutuklandığını söylediğinin ancak savcıların, İlhan'ın elinde olan yarım limonla biber gazının etkilerine karşı koymak için "silahlandığını" belirterek İlhan'a, terörle mücadele yasası altında sekiz yıl dört ay hapis cezası verdiğinin altını çizdi.
"Türk yargıçlar, başka ülkelerde normal vatandaş haklarını yerine getirmek gibi bir konuda özellikle bu vatandaşlar Kürt ve orduyu destekleyenler olduğu zaman fazla hızlı bir biçimde devleti savunuyor" diyen Finkel bu nedenle, uzun tutukluluğun kullanımını askıya alan ve Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılması konusunda yapılan son yargı reformlarına kuşkuyla bakılması gerektiği yorumunu yaptı.

Finkel, Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılmasının ilk bakışta iyi bir haber gibi göründüğünü ancak hükümetin, Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılmasının esas nedeninin "kendi arkasını korumak" gibi göründüğünü savunurken, Özel Yetkili Mahkemeler'in, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı sorguya almaya çalıştığını hatırlattı.

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Tem 2012 10:07:43
             Kâr özelleştirilir zarar kamulaştırılır



Milliyet gazetesinden Güngör Uras, bir özelleştirme hikayesi yazdı. Bir dönem özelleştirme propagandası yapanlar artık sus-pus oldu.

Türkiye üretimini yok edip, ekonomiyi salt dışarıdan gelecek sıcak paraya dayanan,bakın bizim kanyağımızı neler yapmışlar:

“Gazeteci Kerem Çalışkan, “Hocam, kıyı köşe bakkallarda yassı şişe Tekel Kanyağı bulursan al, sakla. Hatıra olur…” deyinceye kadar kanyak üretiminin sona erdiğinin farkında değildim.
Yıllar önce Mecidiyeköy’deki fabrikada likör ile birlikte üretimine başlanan kanyak için daha sonra Çanakkale’de fabrika yapılmıştı.

Biraz geç öğrendim. Ama öğrendim ki, Mecidiyeköy Likör Fabrikası nasıl yıkıldı ise Çanakkale Kanyak Fabrikası da yıkılmış.

Tekel’in özelleştirmesinde alkollü içkiler fabrikalarını satın alan sermaye grubundaki yetkililere sordum. “Likör ve kanyak üretimi ekonomik olmadığı için, üretimine son verdik” dediler.
Yerlisi olsun, yabancısı olsun hiçbir sermaye grubu zarar eden üretimi “vatan için, millet için” sürdürmez. Bu doğru da… Gene de insanın içi sızlıyor.

Tekel’in (1) meyve likörleri (2) kanyağı (3) Ankara Viskisi, tarım ürünlerine dayalı olarak geliştirdiği “farklı” ürünlerdi. Tekel şemsiyesi altında, kâr eden işlerden, yeni projelerin desteklenmesi ile Türkiye’ye özgü ve farklı alkollü içeceklerin üretimi sürdürülebiliyordu.

Konyak, genç şarabın en az iki defa damıtılmasıyla elde edilen bir içkidir. Adını Fransa’nın Cognac adlı kasabasından alır. Bu bölgede yetişen üzümlerden yapılır.

Bazı aileler bayramda ikram eder

Konyak ve likör, Osmanlı döneminden beri Türk halkının sevdiği iki içki türüdür. Çok evde bayramlarda misafire bayram şekeri ile meyve likörü ikram edilir. Çok evde soğuk algınlığında çocuklara ve yaşlılara içirilen sıcak çaya konyak katılır.

(Bu nedenle 1940’lara kadar konyak-kanyak eczanelerde satılırmış. Bazı aileler vişne, kayısı, şeftali likörlerini evlerde hazırlarlardı.)

Tekel konyak üretimine 1930 yılında başladı. Fransızlar, “Konyak, Cognac kasabamıza ait tescilli bir içkidir” diye uyarıda bulununca (rivayete göre) Atatürk, “Madem insanın içini ısıtıyor, kanı yakıyor, adı Kanyak olsun” demiş.

Kanyak üretimi Mecidiyeköy Likör Fabrikası’ndan 1962 yılında Çanakkale’ye taşındı. Devlet Baba, Bozcaada ve Çanakkale yöresindeki üzüm üreticilerinin ürünlerini değerlendirmek için, Bozcaada’da bir sıkım fabrikası yaptırdı. Fransız uzmanlar ise Çanakkale Konyak fabrikasını kurdu.

Bozcaada’da yetişen üzümlerin suyu adadaki tesiste sıkılıyor, belli işlemlerden sonra, Çanakkale Konyak Fabrikası’na gönderiliyordu. Bozcaada’daki tesisi özelleştirmede satın alan Corvus şaraplarının üreticisi Reşit Soley bana, eski tesisin beton sarnıçlarını gösterdi. İşlemden geçen üzüm suları bu beton sarnıçlarda saklanırmış. Bozcaada’daki tesiste şarap veya konyak üretilmezmiş.

Bize fabrika değil AVM lazım!

Özelleştirmeden az süre önce Çanakkale Konyak Fabrikası’nın 10 distilasyon kulesi yenilenmiş. Fabrikada üretime son verilince bu kulelere Almanlar talip olmuşlar. Almanya’ya taşımışlar. Fabrika binası satılmış. Satın alanlar binayı yıkmış.

Konyak fabrikası üretimi durdurunca, bu fabrika için üzüm üreten, üzümcülüğe soyunan Bozcaada ve Çanakkale halkı büyük sarsıntı geçirmiş. Fabrikanın yeri ise Çanakkale Belediyesi’nin başına dert olmuş. Sadece Konyak Fabrikası’nın yeri değil, özelleştirme furyasında kapanan Sümerbank ve Petkim fabrikalarının yerleri de...

Satın alanlar fabrikaların içindeki makineleri satıp, binaları yıkıp, arsasına alışveriş merkezi veya rezidans dikmek için belediyenin kapısında sıraya girmişler. Ne yaparsınız? Devir üretme devri değil, rant devri.

(Üniversitelerimizde araştırma konusu arayanlara bir önerim var: Araştırınız bakalım özelleştirme sonucu Sümerbank, Tekel, EBK gibi kaç kamu kuruluşunda üretim durdu. Makineleri satıldı. Binaları yıkıldı... Da... Yerlerine neler yapıldı?)”

Odatv.com

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Tem 2012 13:51:53
Eğitimde Fin’ci olmakla dinci olmak




Türkiye’de eğitim sistemleri sık sık değişir ama eğitimin kalitesi hiç değişmez. O hep kötüdür. Sisteme yapılan değişiklikler eğitimin kalitesini yükseltmez çünkü amaç eğitsel değil ideolojiktir.



Okullardan, ortalama olarak, esnek olmayan kafa yapısında, itaatkar, okumayan, yabancı dil bilmeyen tartışmayan, sorgulamayan, yaratıcı olmayan çocuklar çıkar.

Ve bu çocuklar eğitim kalitesini ölçen uluslararası yarışmalarda hep sonuncu gelir. Ama bu kimsenin pek umurunda olmaz.

Bu yarışlardan belki de en ünlüsü OECD’nin her üç yılda bir 65 ülkede uyguladığı PISA adlı sınavdır. On beş yaşındaki öğrencilerin katıldığı bu sınavın sonuncusu 2009’da yapıldı.

Bu sınavda Türk çocukları bütün konularda OECD ortalamasının altında kaldı. Genel sıralamada Avrupa ülkeleri arasında sonuncu oldu. Genel değerlendirmede 2000 yılından bu yana yapılmakta olan bu yarışlarda hep son sıralardayız.

PISA’nın ortaya çıkardığı sonuçlar bu ülke adına korkunç ve ruh çökerticidir: Türkiye’de on beş yaşındaki öğrencilerin yüzde 25’i okuduğunu anlamıyor. Yüzde 42’si basit matematiksel problemleri çözemiyor.

Tezgahtaki sistem değişikliği bu performansı değiştirmeyecek. Amaç, gene, eğitimin kalitesini yükseltmek değil. Bundan bahseden kimse yok, böyle bir beklenti de yok.

Amaç “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik,” yetiştirmek.

Finlandiya dünyadaki en kaliteli eğitim sistemine sahip ülkelerden biridir. 2000’den bu yana yapılmakta olan PISA ölçümlerinde ya tepededir ya da ilk üçte.

Geçenlerde Finlandiya’nın bu başarıya nasıl ulaştığını anlatan bir kitap geçti elime. Fin Dersleri: Dünya Finlandiya’daki Eğitim Değişiminden Ne Öğrenebilir(*) adlı bu kısa kitapta bu küçük kuzey ülkesinin nasıl eğitim rekortmeni olduğu anlatılıyor.

Finlandiya’nın doğru yaptığı en önemli şeylerden biri bizde üzerinde hiç durulmayan bir şeydir: Öğretmen eğitimi. Finlandiya’da öğretmenler sıkı bir eğitimden geçer. Öğretmen eğiten özel üniversitelere başvuran on kişiden biri girme başarısını gösterebilir.

Öğretmenler normal öğrenciler dışında disleksi gibi özel öğrenme sorunu olan çocukları eğitmek konusunda da uzmanlaşırlar.

Çocukların yüzde 98’inin katıldığı okul öncesi eğitim bedavadır. Zorunlu eğitim yedi yaşında başlar. İlk eğitim dokuz yıldır ve bu süre içinde çocukların akademik yetenekleri testlerle falan ölçülmez. Dokuz yılık ilk eğitimden sonra öğrenciler ya akademik okullara ya meslek liselerine girerler. Çocukların yüzde 43’ü meslek lisesini seçer.

Öğretmenlere hangi dersleri öğretecekleri söylenir ama ders kitabı ve öğretim yöntemi seçmekte hürdürler.

Fin eğitim sisteminin amacı düşünen, faal, yaratıcı gençler yetiştirmektir, ezberleyip sınav geçen değil. Ve eğitimin ana stratejisi rekabet değil dayanışmadır.

Finlandiya’nın eğitimde doğru yaptıklarının tamamını yanlış yapıyoruz. Bu da gösteriyor ki eğitimde çözüm dinde değil Fin’dedir.

Metin Münir


Çevrimdışı manesu43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.030
  • 6.872
  • 1.030
  • 6.872
# 11 Tem 2012 14:01:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Eğitimde Fin’ci olmakla dinci olmak




Türkiye’de eğitim sistemleri sık sık değişir ama eğitimin kalitesi hiç değişmez. O hep kötüdür. Sisteme yapılan değişiklikler eğitimin kalitesini yükseltmez çünkü amaç eğitsel değil ideolojiktir.



Okullardan, ortalama olarak, esnek olmayan kafa yapısında, itaatkar, okumayan, yabancı dil bilmeyen tartışmayan, sorgulamayan, yaratıcı olmayan çocuklar çıkar.

Ve bu çocuklar eğitim kalitesini ölçen uluslararası yarışmalarda hep sonuncu gelir. Ama bu kimsenin pek umurunda olmaz.

Bu yarışlardan belki de en ünlüsü OECD’nin her üç yılda bir 65 ülkede uyguladığı PISA adlı sınavdır. On beş yaşındaki öğrencilerin katıldığı bu sınavın sonuncusu 2009’da yapıldı.

Bu sınavda Türk çocukları bütün konularda OECD ortalamasının altında kaldı. Genel sıralamada Avrupa ülkeleri arasında sonuncu oldu. Genel değerlendirmede 2000 yılından bu yana yapılmakta olan bu yarışlarda hep son sıralardayız.

PISA’nın ortaya çıkardığı sonuçlar bu ülke adına korkunç ve ruh çökerticidir: Türkiye’de on beş yaşındaki öğrencilerin yüzde 25’i okuduğunu anlamıyor. Yüzde 42’si basit matematiksel problemleri çözemiyor.

Tezgahtaki sistem değişikliği bu performansı değiştirmeyecek. Amaç, gene, eğitimin kalitesini yükseltmek değil. Bundan bahseden kimse yok, böyle bir beklenti de yok.

Amaç “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik,” yetiştirmek.

Finlandiya dünyadaki en kaliteli eğitim sistemine sahip ülkelerden biridir. 2000’den bu yana yapılmakta olan PISA ölçümlerinde ya tepededir ya da ilk üçte.

Geçenlerde Finlandiya’nın bu başarıya nasıl ulaştığını anlatan bir kitap geçti elime. Fin Dersleri: Dünya Finlandiya’daki Eğitim Değişiminden Ne Öğrenebilir(*) adlı bu kısa kitapta bu küçük kuzey ülkesinin nasıl eğitim rekortmeni olduğu anlatılıyor.

Finlandiya’nın doğru yaptığı en önemli şeylerden biri bizde üzerinde hiç durulmayan bir şeydir: Öğretmen eğitimi. Finlandiya’da öğretmenler sıkı bir eğitimden geçer. Öğretmen eğiten özel üniversitelere başvuran on kişiden biri girme başarısını gösterebilir.

Öğretmenler normal öğrenciler dışında disleksi gibi özel öğrenme sorunu olan çocukları eğitmek konusunda da uzmanlaşırlar.

Çocukların yüzde 98’inin katıldığı okul öncesi eğitim bedavadır. Zorunlu eğitim yedi yaşında başlar. İlk eğitim dokuz yıldır ve bu süre içinde çocukların akademik yetenekleri testlerle falan ölçülmez. Dokuz yılık ilk eğitimden sonra öğrenciler ya akademik okullara ya meslek liselerine girerler. Çocukların yüzde 43’ü meslek lisesini seçer.

Öğretmenlere hangi dersleri öğretecekleri söylenir ama ders kitabı ve öğretim yöntemi seçmekte hürdürler.

Fin eğitim sisteminin amacı düşünen, faal, yaratıcı gençler yetiştirmektir, ezberleyip sınav geçen değil. Ve eğitimin ana stratejisi rekabet değil dayanışmadır.

Finlandiya’nın eğitimde doğru yaptıklarının tamamını yanlış yapıyoruz. Bu da gösteriyor ki eğitimde çözüm dinde değil Fin’dedir.

Metin Münir



ben bu bilgilere ufak bir not ekleyeyim: orada ilk altı yıl tek öğretmenle eğitime devam edilir. branş yok. bu. öğrencilerin  ilgi ve yeteneklerini tanımak için çok önemli.

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 11 Tem 2012 14:04:23
Aynen katılıyorum hocam.Haklısınız
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ben bu bilgilere ufak bir not ekleyeyim: orada ilk altı yıl tek öğretmenle eğitime devam edilir. branş yok. bu. öğrencilerin  ilgi ve yeteneklerini tanımak için çok önemli.

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 11 Tem 2012 15:50:04
Yani

Çevrimdışı TAYLANSALİH

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
  • 1.336
  • 3.247
  • Beden Eğitimi Öğrt.
# 12 Tem 2012 11:53:44


Uluslararası Hava Sahasında Suriye Tarafından Düşürülen Uçağımızın Enkazını Arama Kurtarma Faaliyetleri.

1. 22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz’de, uluslararası hava sahasında, görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen Hv.K.K.lığımıza ait RF-4 uçağımız ile ilgili bilgiler bugüne kadar doğru ve tam bir şeffaflık içinde kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bundan sonra da aynı şekilde paylaşılmaya devam edilecektir. Konuyla ilgili son gelişmeler aşağıda sunulmuştur.

2. Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre; malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca, Hv.K.K.lığı tarafından, elde mevcut parçalar ile halen deniz dibinde bulunan parçaların kamera görüntüleri üzerindeki teknik inceleme devam etmektedir.

3. Diğer taraftan, uçağımızın enkazının aranması ve kurtarılması faaliyetlerine Dz.K.K.lığı ve Sahil Güvenlik K.lığına ait 4 adet askeri gemi ile devam edilmektedir. Bu kapsamda, belirlenen ilave alanlarda, TCG ÇEŞME hidrografi gemisi tarafından dip taraması faaliyeti icra edilmektedir.

4. NAUTILUS araştırma gemisinin, kamera sistemindeki arıza nedeniyle bölgeden ayrılması üzerine, deniz dibinde tespit edilen ve halen çıkarılamayan parçaların denizden çıkarılması için yeni imkânların araştırılmasına başlanmıştır.

Çevrimdışı nackirat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.316
  • 1.194
  • Okul Müdürü
  • 1.316
  • 1.194
  • Okul Müdürü
# 12 Tem 2012 11:54:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Uluslararası Hava Sahasında Suriye Tarafından Düşürülen Uçağımızın Enkazını Arama Kurtarma Faaliyetleri.

1. 22 Haziran 2012 tarihinde, Doğu Akdeniz’de, uluslararası hava sahasında, görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen Hv.K.K.lığımıza ait RF-4 uçağımız ile ilgili bilgiler bugüne kadar doğru ve tam bir şeffaflık içinde kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bundan sonra da aynı şekilde paylaşılmaya devam edilecektir. Konuyla ilgili son gelişmeler aşağıda sunulmuştur.

2. Arama ve kurtarma faaliyeti sırasında su yüzeyinden toplanan malzemeler, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca incelenmiş ve tanzim edilen rapora göre; malzemeler üzerinde petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profiline, organik ve inorganik patlayıcı madde artığına ve herhangi bir mühimmata ait olduğu değerlendirilen bir bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca, Hv.K.K.lığı tarafından, elde mevcut parçalar ile halen deniz dibinde bulunan parçaların kamera görüntüleri üzerindeki teknik inceleme devam etmektedir.

3. Diğer taraftan, uçağımızın enkazının aranması ve kurtarılması faaliyetlerine Dz.K.K.lığı ve Sahil Güvenlik K.lığına ait 4 adet askeri gemi ile devam edilmektedir. Bu kapsamda, belirlenen ilave alanlarda, TCG ÇEŞME hidrografi gemisi tarafından dip taraması faaliyeti icra edilmektedir.

4. NAUTILUS araştırma gemisinin, kamera sistemindeki arıza nedeniyle bölgeden ayrılması üzerine, deniz dibinde tespit edilen ve halen çıkarılamayan parçaların denizden çıkarılması için yeni imkânların araştırılmasına başlanmıştır.


koskoca ülkenin bir arama kurtarma gemisinin olmayışı üzüyor beni ya.

Çevrimdışı Misterno_17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.498
  • 19.655
  • 3.498
  • 19.655
# 12 Tem 2012 16:37:01
 
         Ali Demir bakalım buna ne diyecek.


İşte KPSS’deki skandalın belgesi... Sorular aynı sadece şıkların yeri değişmiş.

7-8 Temmuz’da uygulanan ve cumartesi günkü ilk oturumun ardından “sorular çalındı” iddiasıyla gündemden düşmeyen 2012-KPSS Lisans soru kitapçıkları ve cevap anahtarları ÖSYM’nin internet sitesinde yayımlandı.

7 Temmuz’da yapılan ilk oturumun ardından internette yayımlanan sorularla, ÖSYM’nin yayımladığı kitapçıklardaki soruların aynı olduğu tespit edildi. Sadece bazı soruların yerleri farklı, bazılarının da cevap şıkları yer değiştirmiş. ÖSYM Başkanı Ali Demir ise soruların çalınmadığını sadece bazı adayların hafızalarında kalan soruların kağıda döküldüğünü ve onların yayımlandığını söylemişti.

2010’da yaşanan KPSS skandalı davası devam ederken, Türkiye 7-8 Temmuz’da 4 oturumda düzenlenen 2012-KPSS Lisans’ta “sorular çalındı” iddiasını tartışmaya başladı. İlk oturumun ardından uygulanan ikinci oturum devam ederken Beyaz Kalem Yayınevi’nin internet sitesinde Genel Kültür Testi yayımlandı.

ÖSYM BAŞKANI 'ADAYLARIN HAFIZALARINDA KALAN SORULAR' DEDİ

Soruların birebir aynı olduğunu ve daha önceden dağıtıldığını iddia eden adaylar durumu protesto edip, sınavın iptalini istedi. ÖSYM hakkında suç duyurusu yapıldı. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir yaptığı açıklamalarda soruların çalınmadığını, adayların hafızalarında kalan soruların kağıda dökülerek yayımlandığını söyledi.

11 Temmuz Çarşamba akşamı ise 2012-KPSS Lisans soruları ÖSYM’nin internet sitesinde yayımlandı. Beyaz Kalem Yayınevi’nin internette yayımladığı sorularla, sınavda sorulanların aynı olduğu tespit edildi.

Odatv.com

Bu soruların çalınıp birilerine verilmesi ve bu birileri kimler ? ne gibi Rantlar sağlandığını hiç düşündünüzmü Hani KUL hakkı ? Hani Müslümanız  diyoruz, Nerde ?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK