önce kızmıştım bu kadına. Hiç hatırlamadığım ilkokul öğretmenim geldi aklıma. Sevgisiz, donmuş yüreğiyle...
Sonra idarecilerle ilgili olan bölümünü okuyunca...Yalan mı dedim...İşte bire-bir benim yaşadıklarım.
yazarın kimliğine rağmen yazdıklarında gerçek payı olması çok acı...Bu topluma neler olduğunu düşünmek lazım aslında...
Öğretmenm duygularınıza katılırken bende sizin gibi içimizde bulunanlardan dolayı birazda olsa haklı demek zorundaym.
ben nasıl öğretmen olmaya karar verdim... oldukça başarılı bir öğrenciyken ilkokul dürdüncü sınıfta öğretmenimiz emekli oldu. ilçemizin disiplin ve sertliğiyle meşhur öğretmeni Galip hoca oldu öğretmenimiz. korku salıyordu tüm arkadaşlarıma ve bana.
bir gün sınıfa girdi sinirliydi. korkmaya başladık. az sonra sırayla kaldırıp matematikten problemler sormaya başladı. tahtaya kalkan herkes dayağını yiyip oturuyordu.
sıra bana geldi benim matematiğim oldukca iyiydi bir çarpma işlemiydi basit. yapıyordum ki arkadan bir tekme tokat kafamı tahtaya vurup durmaya başladı. neye uğradığımı şaşırdım. ama doğru öğretmenim, diyecek oldum.
ulan bu çizgi böylemi çekilir diye bi daha girişti.
meğerse işlemi yaparken çizgiyi hafifte olsa eğri çizmişim.bu büyük suçu işlemişim.
beni öldüresiye dövdü.
tenefüs zili çaldı. bıraktı.bende sıraya yattım ağlıyordum. göz ucuyla öğretmenimin gözden kaybolmasını bekledim çantamı toparladım. çıktım giderken öğretmenler odasının kapısını açıp. bir gün öğretmen olup oğlunuda ben böyle döveceğim diye bağırdım.
ve kaçtım eve gittim..
on beş gün okula gitmedim. babam zorladığında ise okula diye çıkıp geziyor akşam üzeri eve dönüyordum. bir gün öğretmenim ve okul müdürü bizim eve geldiler beni alıp okula götürdüler. tekrar döndüm okula. ama hiç bir zaman eskisi gibi olmadı hiç bir şey. öğretmen olduğum gün aklımdaydı bu dayak olayı ve halada öyle desem...
12 aralık benim göreve başlama yıldönümüm. ondokuz yıl oldu unutamadım. o yüzden biraz daha sevgi ve ilgi diyorum....