Zümrelerinize sınıfınızla veya velilerinizle ilgili bilgi vermekten kaçının , rekabeti size hissettirmeyip içten içe hırs bürümüş biri yapmadığınız veya söylemediğiniz sözleri velilerinizle yaşayacağınız bir sorunda hemen iletir .Meslek hayatımda şaşkınlık yaşadığım olaylar oldu ama bu çok farklıydı ,dersimi aldım.Kimseye kolay kolay güvenmeyiniz.Böyle insanların öğretmen olması ayrıca üzüyor ama yine de doğru yoldan taviz vermeden böylelerine de örnek olmalıyız.Şimdilik bıktırmaya çalışanlar olsa da yılmadım . Rabbim tüm meslektaşlarımı iyilerle karşılaştırsın .
Maalesef çekememezliğin hasetliğin en çok olduğu bir meslek grubundayız sayın hocam. Bir sınıfçı olarak bizlerin en büyük sıkıntısı ortaokula teslim ettiğimiz öğrencilerden branşçı arkadaşların memnuniyetini dile getirmesi, kalbi hasetle dolu bazı źümrelerimizi rahatsız ediyor maalesef. Bir hata yaptığınız zaman abartıyorlar. Siz özeleştiriyi çok yaparken onlar kibirlerinden taviz vermiyorlar.
Ben diyorum ki kpss den yüksek puan almak ve atanmak yerine hem kpss puanının geçerli olduğu hem de aşağıda sayacağım ve tamamı objektif davranabilen kişilerden oluşan bir kurulun vereceği OLUR ile atamalar gerçekleşmeli. Çünkü biz insana şekil veriyoruz. Öyle herkes öğretmen olmamalı.
Peki bu kurul kimlerden oluşmalı?
Psikolog
Psikiyatrist
Pedegog
Tecrübeli birkaç müdür
Tecrübeli birkaç öğretmen
Emekli milli eğitim müdürleri
Tecrübeli okul aile birliği başkanları
Emekli akademisyenler
....
Liste uzar gider.
Bu kurul çok iyi sorularla mini testlerle adayın öğretmen olup olamayacağına karar vermeli. Mümkünse hatañın sıfıra yakın olduğu objektif bir değerlendirmeyle Bu kararı vermeli.
Bunlar benim düşüncelerim. Çünkü eğri oturup doğru konuşalım. Aramızda aldığı maaşı haketmeyenler var.
Bizleri anlatan şiirim düşüncelerimi destekleyecektir:
ÖĞRETMEN OLMAK
Kazanmak için önce yaşanır ÖSS stresi,
Okumak için gereklidir öğrenim kredisi.
Bitirmek için hep strestir final ve vizesi,
Tüm bu streslerin ilacıdır mezuniyet gecesi.
Mezuniyetten sonra bekler KPSS stresi,
Atanmak için heyecanlanır her ağustos gecesi.
Atanılan yer olur genelde bir dağ başı,
Bin bir güçlüklerle yapılır ilk iş başı.
Lojman çok eskidir, oturulamaz içinde,
Günlük ulaşım yoktur ilçeye genelde.
Çaresizlik içinde temizlenir lojman,
Çevre bozkır, keşke olsaydı orman.
Yağmurlu ilk günde sınıfa su damlar,
Güneşli ilk tatil gününde çatıya çıkar.
Eskimiş kiremitler anında çatlar,
Azimlidir öğretmen hemen işe başlar.
Dinlenmek için umutla bekler yaz tatilini,
Daha ilk yılında çok yorulmuştur zihni ve bedeni.
Ama yıllar geçtikçe alışır yorgunluğa,
Her zaman umutla bakar sonsuzluğa.
Çalışırken alışır çamura, toza,
Her derste tebeşir tozu kaçar boğaza.
Farenjittir en çok yakalandığı hastalık,
Zor atlatır olmuşsa bir haftalık.
Bir öğrenci düştüğü zaman canı yanar,
Kimse bilmez ki öğretmenin içi sızlar.
Bu sızının geçmesi ise,
Öğrencisinin bir gülümsemesine bakar.
Öğretmen olmak umutlu olmaktır,
Umutlarını öğrencilerine aşılamaktır.
Hoşgörülü, vicdan sahibi olmaktır,
En önemlisi ise sabırlı olmaktır.
Kasım 2012
Enver ÇOCUK