Okulların Satılması Durumunda Neler Olur?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
16 Mar 2010 13:02:03
Okulların satılması durumunda neler olur?

Özelleştirme çalışmaları çerçevesinde, okul ve ibadethanelerin satılması hususu ilk defa Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde tartışılmış, siyasi gelişmeler nedeniyle konu askıya alınmıştır.
Tayyip Erdoğan'ın ilk kez başbakan olduğu dönemde bu konu tekrar gündeme alınmış ve siyasi gelişmeler nedeniyle konu tekrar askıya alınmıştır.
Genel seçimlerden sonra bu konunun tekrar gündeme geleceğini ve muhtemelen bu kez sonuçlandırılacağını TAHMİN EDİYORUM.

Zaman zaman e-posta kutuma özelleştirmeler ile ilgili FORWARD edilmiş mesajlar gelmektedir. Kişiler bu mesajlardaki bilgilerin doğruluğuna dikkat etmeden başkalarına iletmektedir.
Bu nedenle yanıltıcı bilgi sürekli dolaşmaktadır.
Mesaj içeriği genellikle özelleştirme kapsamında kurumların yabancı firmalara satılması ile ilgili bilgiler içermekte ve bunun ülkeyi satmak anlamına geldiği imajı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Öncelikle satış işleminin neden yapıldığını inceleyelim.

Anayasa'mızın 5. Maddesi şu şekildedir:

Devletin Temel Amaç ve Görevleri  Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk Devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

Bu maddeden anlaşılacağı gibi devletin TİCARET yapmak gibi bir görevi yoktur. Ekonomi alanındaki görevi ENGELLERİ KALDIRMAKTIR.
Ancak özel sektörün madde gücünün yetmediği konularda özel sektöre destek amaçlı ticari faaliyette bulunabilir.
(Örneğin nükleer santral yapımının özel sektör - devlet işbirliğiyle gerçekleştirilmeye  çalışılması)
Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu ilk yıllarda özel sektörün maddi imkanları sıfıra yakın olduğu için ticaret devlet tarafından yapılmıştır.
Gününümüzde özel sektörün ulaştığı maddi imkanlar gözönünde bulundurulduğunda devletin ticaret ile uğraşmasının bir anlamı kalmamıştır.
Devletin ticaret ile uğraşması yapısında HANTALLIĞA yol açmakta ve ASIL GÖREVLERİNİN  aksamasına neden olmaktadır.
Bu nedenle tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de devletin ticaretten elini çekmesi kaçınılmazdır.

Zaten bu hususa çok az kişi itiraz etmektedir. Asıl itirazlar kurumların yabancılara satılmasınadır.

Satış işleminin yabancı bir firmaya veya bir türk firmasına yapılması arasında ne gibi farklar olduğunu inceleyecek olursak :

1)   Satış işlemi, temel olarak İŞLETME HAKKININ satılmasıdır.
Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse, bir fabrika veya bir banka yabancı bir firmaya satıldığında alıcı firma fabrikayı söküp ülkesine götürmemekte veya bir bankanın şubeleri başka bir ülkeye taşınmamaktadır. Satılan kurum ülkemizde kalmaktadır.

2)  Satış işlemi sonrasında kurum çalışanlarının hakları korunmaktadır. Alıcı firma ister Türk olsun ister yabancı olsun çalışanlarının özlük haklarını vermekle yükümlü kılınmaktadır.
Yapılan satış işlemleri sonrasında kurumlara (yönetim kademesi dışında)  alıcı firmanın ülkesinden insanlar gelip çalışmamaktadır. Genellikle aynı kişilerle çalışmalar devam ettirilmektedir.
Alıcı firma Türk te olsa yönetim kademesi hariç önemli bir değişikliğe gitmemektedir.

3)  Satılan fabrikanın, ürünlerinin alıcı firma tarafından ülkesine götürlüdüğü yanılgısı. Bu bilgide yanlıştır. Hiç bir firma bu ülkeden bir şey GÖTÜREMEZ.
Ancak İHRAÇ edebilir. Fabrikayı alan firma ürünü kendi ülkesine veya bir başka ülkeye İHRAÇ edebilir. Alıcı firma Türk olursa durum değişmez.
Ticaret kuralları gereği ürün fazla fiyat verene satılır. Yabancı firma ürünü kendi ülkesine satmakta zorluk yaşamaz. Bu onun için sadece bir AVANTAJDIR.

4)   Satılan kurumun vergisini kendi ülkesine ödediği yanılgısı. Türkiye'de kazanılan tüm kazançların vergisi Türk devletine ödenmektedir. Yabancı firmalar bundan istisna değildir.

5) Alıcı firmanın, kazancını ülkesine götürdüğü yanılgısı. Ticaret kuralları gereği, kişiler en fazla kazançlı olacakları alana yatırım yaparlar.
Eğer alıcı firma kazancını ülkesinde daha iyi değerlendiriyorsa, kazancını ülkesine götürecektir, eğer kazancını ülkemizde veya dünyanın başka bir yerinde daha iyi değerlendiriyorsa kazancını
oraya götürecektir. Alıcı firmanın Türk olması durumunda da durum değişmeyecektir. Nitekim dünyanın bir çok ülkesinde Türk firmaları faaliyet göstermektedir.
Örnek verecek olursak :
ABD devletlerinin 5 büyük Hipermarket zincirinden birisi bir Türk firmasına aittir.
Romanya savunma sanayinin önemli ihtiyaçlarından birini karşılayan Romanya'daki bir fabrika bir Türk firmasınındır.
Türk inşaat firmalarının en fazla iş yaptıkları ülkelerden biri Rusya'dır.
Türk cumhuriyetlerinde istinasız her alanda Türkiye merkezli firmalar faaliyette bulunmaktadır.
Bir Türk firması Türkiye'deki tekstil fabrikasını sökerek Çin'e götürmüştür.
Eğer hedefe ulaşıldıysa, 2010 yılı itibariyle Dünya'daki bütün ülkelerde Türk okulları mevcuttur.
(2006 yılında 110 ülkede Türk okulu mevcutken, hedef 2010 yılına kadar tüm dünya ülkelerinde en az bir Türk okulu açmaktı.)
Yabancı ülkelerde yapılan özelleştirmeler çerçevesinde bu kurumları alan Türk firmaları mevcuttur.

Bu bilgiler dikkate alındığında satış işleminin yabancı bir firmaya veya bir Türk firmasına yapılması arasında önemli bir FARK görülmemektedir.

Okul ve ibadethanelerin satılması hususu :

Bu fikir yanlış hatırlamıyorsam ilk defa rahmetli Adnan  KAHVECİ tarafından gündeme getirilmişti.
Öneri şu şekildeydi :
Devletin ilk ve orta öğrenimdeki öğrenci başına yaptığı harcama hesaplanmış ve ÖĞRETİM HİZMETİNİN SATIN ALINMASININ daha EKONOMİK olduğu tesbit edilmişti.Bu çerçevede hazırlanan öneriye göre okullar satışa çıkarılacak ve okulları alan kişilere öğrenim gören öğrenci başına ödeme yapılacaktı.
Aynı işlem özel okullara da uygulanacaktı. Her bir öğrenci için devlet tarafından ödenen ücret sabit olacak, fakat isteyen okullar velilerden ek ücret talep edebileceklerdi.
Bu sistemin öğrenimde rekabete bağlı olarak kaliteyi de artıracağı düşüncesi öngörülmekteydi.
Rekabet şartları gereği, özel sektörün kısa sürede okul açığını kapatacağı tahmin edilmekteydi.

Bu öneriye karşı çıkılmasının temel nedeni, öğrenimin zaman içinde paralı hale getirileceği iddiasıydı. (Velilerden talep edilecek ek ücretin başlangıç olacağı düşüncesi)
İnsan fıtratı gereği bedel ödemediği şeyin KIYMETİNİ BİLMEZ.  
Kişiler öğrenim için bedel ödemeye başladıkları zaman öğrenimin kıymetini anlayacağı ve buna paralel olarak öğrenimin kalitesininde artacağı inancındayım.

Az öğrenci olan okulların satılamayacağı iddiası. Serbest rekabet ortamında az öğrencisi olan okulların fiyatının da çok ucuz olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

Satılan okul binalarının öğrenim dışı amaçlarla kullanılmasının engelleneceği açıktır.

Okulların öğretmenler tarafından satın alınması teşvik edilecektir. Satış işlemi uzun vadeye yayılarak öğretmenler tarafından alınması kolaylaştırılacaktır.
Satın alınma işleminin öğretmenler tarafından yapılmaması durumunda bile, konumları gereği öğretmenlerle işbirliği yapılması zorunlu olacaktır.

1) Konunun tekrar ülke gündemine gelmesi ve sonuçlanması durumunda EGİTİMHANE olarak bu durumu en kazançlı şekilde nasıl değerlendirebiliriz? Hazırlık için neler yapabiliriz?
2) Yaz aylarında öğretim yapılmama uygulamasına devam edilmesi durumunda, yaz aylarında okulların faal olabilmesi için neler yapılabilir?
3) Okulların satılmasının öğretimin kalitesini artıracağına inanıyor musunuz?
4) Okulların satılması ne gibi problemleri beraberinde getirir?
5) Öneriye ne tür maddeler eklenebilir? (Ne tür maddeler eklenmesi gerekir?)
6) Yabancı firmalar okulları satın almak isteyebilirler mi?

Okullar için düşünülen uygulamanın benzerinin ibadethaneler için yapıldığını farz edelim.
İbadethanelerin herkese açık olması zorunludur. Cemaat sayısına göre ödeme yapılması gerekir.
Bu durumda ibadethanelere üye olma uygulaması getirilecektir.
İsteyen istediği ibadethanede ibadetini yapabilecek fakat, ibadethaneye özel hizmetlerden sadece üyeler yararlanabilecektir.
Bir kişinin birden fazla ibadethaneye üye olması engellenecektir. (TC kimlik numarasına göre kontrol yapılabilir.)
İbadethaneler üye sayılarını artırabilmek için neler yapabilir?

Bu uygulama camileri namaz kılma yeri olmaktan çıkarıp, daha faal merkezler haline getirebilir mi?

Çevrimdışı zeynomer

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.619
  • 3.472
  • 3.619
  • 3.472
# 16 Mar 2010 14:05:06
yukarıdaki açıklamalar için teşekkür ediyorum.
şu anda bu konuda tartışılan ,görüşülen bir konu olmadığı için fikir belirtmenin doğru olmayacağını söylemek isterim.sizde bunu açıklamışsınız .zaten,geçmişteki örneklerinde olduğu gibi bu konu tartışılmadan kapanmış .ben şimdiden doğmamış çocuğa don biçip polemik konusu olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.

Çevrimdışı asortik19

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
# 16 Mar 2010 14:28:51
"Bu çerçevede hazırlanan öneriye göre okullar satışa çıkarılacak ve okulları alan kişilere öğrenim gören öğrenci başına ödeme yapılacaktı.
Aynı işlem özel okullara da uygulanacaktı. Her bir öğrenci için devlet tarafından ödenen ücret sabit olacak, fakat isteyen okullar velilerden ek ücret talep edebileceklerdi."

ilköğretim zorunlu ve ücretsiz olduğundan böyle bir çalışma daha başmaladan bitecektir.

özelleştiğini varsayarsak
1- öğretmenler daha az ücret ödenerek çalıştırılacaktır.

2- özlük haklarında kayıpları olacaktır.

3- daha az öğretmenle daha fazla iş görülmeye çalışılacaktır ve işsizlikte artışlar olacaktır.
.
.
.
.
.

Çevrimdışı imgesel150

  • Uzman Üye
  • *****
  • 718
  • 2.900
  • 718
  • 2.900
# 16 Mar 2010 14:36:09
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
yukarıdaki açıklamalar için teşekkür ediyorum.
şu anda bu konuda tartışılan ,görüşülen bir konu olmadığı için fikir belirtmenin doğru olmayacağını söylemek isterim.sizde bunu açıklamışsınız .zaten,geçmişteki örneklerinde olduğu gibi bu konu tartışılmadan kapanmış .ben şimdiden doğmamış çocuğa don biçip polemik konusu olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.
katılıyorum öğretmenim,yorum yapmak çok erken ve başka başka noktalara gidebilir konu

Çevrimdışı çurtigin

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 356
  • 328
  • 356
  • 328
# 17 Mar 2010 02:36:47
Konuyu ve yazıyı gereksiz buldum. Kırmızı renkli madde hatrına burada yer bulduğunu düşünüyorum.
Yanlış bilgiler mevcut. Sadece bir tanesine güncel bir örnek: Tekel işçileri neden eylem yapıyor dersiniz?
OKUL VE İBADETHANE SATMAK MİLLETİN MİLLİ VE MANEVİ DUYGULARINI SATMAKTIR.
Böyle bir şey olursa-olur mu olur- Ankara'da
İstanbul çadırındayım, beklerim;)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Mar 2010 15:08:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
yukarıdaki açıklamalar için teşekkür ediyorum.
şu anda bu konuda tartışılan ,görüşülen bir konu olmadığı için fikir belirtmenin doğru olmayacağını söylemek isterim.sizde bunu açıklamışsınız .zaten,geçmişteki örneklerinde olduğu gibi bu konu tartışılmadan kapanmış .ben şimdiden doğmamış çocuğa don biçip polemik konusu olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
katılıyorum öğretmenim,yorum yapmak çok erken ve başka başka noktalara gidebilir konu
Bülent Ecevit'e atfen anlatılan şöyle bir olay vardır:

Kıbrıs'ta yaşanan olaylara 1974 yılında Kıbrıs Barış harekatı adı altında müdahale edilir.
Harekatın başlamasını müteakip başta  ABD, İngiltere, BM olmak üzere bir çok uluslar ve uluslar arası kuruluşlar Başbakan  Bülent Ecevit'i arayarak harekatın hemen durdurulmasını isterler.
Bülent Ecevit artan baskılara dayanamayarak Genel Kurmay başkanını arayarak harekatın durdurulması emrini verir.
Genel Kurmayın cevabı şu şekildedir :
- Yokuş çıkarken frene basılmaz. Hedeflere ulaşılmadan harekatı durdurursak karşı bir saldırıya karşı koyamayız. Biz hedeflerimizi alalım, gerekirse siz masada geri verirsiniz.
Başbakanın emrine rağmen 24-48 saat kadar daha harekat devam eder. Harekat sona erdiğinde Rumların karşı harekat düzenleme imkanı kalmamıştır.

Ülkemiz 30 yıldan fazla bir süredir AB yokuşunu çıkmaktadır. Yokuş çıkarken vites küçültülüp, büyültülebilir. Siyasi gelişmeler nedeniyle konunun gündemden düşmesi vites değiştirmedir.
2014-2018 yıllarında AB ile tam üyelik görüşmeleri başlayacaktır. Tam üyelik görüşmelerinin başlayabilmesi için AB kriterlerine uyum sürecinin TAMAMLANMIŞ olması gerekir.
Eğitime yüzde yüz destek olarak ifade edilen kanun çerçevesinde sınıf mevcutlarının azami 30 kişi olması hedeflenmişti. Bu kanun uygulamaya başlayalı 5 yıldan fazla oldu.
Bu hedefe ulaşılmış olduğunu sanmıyorum.
AB kriterlerine göre sınıf mevcutlarının 18-20 kişi olması gerekir. Ayrıca mevcut okullarımızın büyük bir kısmının fiziki şartlarının AB kriterlerine uygun olmadığını da söyleyebiliriz.
Sınıf mevcutlarını 20 kişiye düşürebilmek için yapılması gereken derslik sayısını, okulların fiziki şartlarını AB kriterlerine uydurmak için gereken mali külfeti devletin 5-10 yıl içinde karşılayabilmesi mümkün değildir.
Okulların AB kriterlerine uygun hale getirebilmek için alternatif bir düşünce olduğunu sanmıyorum.

Kriterleri yerine getirsek bile AB bizi üyeliğe kabul etmeyecektir şeklinde düşünerek kriterlerin uygulanmasına karşı çıkanlar mevcuttur.
AB kriterleri sadece üyelik için değil UYGAR bir ülke olabilmek için gerekli kriterlerdir.
AB üyesi olmayıp, gelişmesini tamamlamış ülkelerde bu standartlara uymaktadırlar.

Daha açık söylemek gerekirse, ırmağı yukarı doğru akıtmak mümkün değildir. Uygar bir ülke olabilmek için asgari olarak AB kriterleri seviyesine uygun yaşam tarzını benimsememiz gerekiyor.
Sadece devlet imkanlarıyla bu standartları yakalamamız mümkün değildir.

Açıklamalarım dikkate alındığında, okulların satışının kısa süre sonra gündeme geleceği ve artık vites değiştirmek için zaman kalmadığınında anlaşılmış olacağını umut ediyorum.

Bir temel fıkrasında, Temel'in mezar taşında şu ifadenin bulunduğu anlatılır :
- Ha bu bağa ders olsun!

Okulların satışı ile ilgili kanun tasarının hazır olduğunu tahmin ediyorum, konu gündeme getirildiğinde, belki ufak tefek değişiklikler yapılarak meclise gelmesi ve mecliste oylanması azami 2-3 ay sürer.
Kanundan etkilenecek kişilerin, iki üç aylık zaman zarfında yapabilecekleri fazla bir şey olmayacaktır.
Bu nedenle eldeki verileri dikkate alarak en azından iki üç yıl sonrası için planlar yapmak uygun olacaktır inancındayım.
Örneğin borçlanarak ev, araba almak düşüncesinde olan kişilerin muhtemel gelişmeler konusunda bir fikirleri olması gerektiğine inanıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Mar 2010 15:15:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ilköğretim zorunlu ve ücretsiz olduğundan böyle bir çalışma daha başmaladan bitecektir.
özelleştiğini varsayarsak
1- öğretmenler daha az ücret ödenerek çalıştırılacaktır.
2- özlük haklarında kayıpları olacaktır.
3- daha az öğretmenle daha fazla iş görülmeye çalışılacaktır ve işsizlikte artışlar olacaktır.
İlköğretimin zorunlu olmadığını varsayalım, AB kriterlerine göre bakkal açmak için, emlak bürosu açabilmek için, hayvancılık yapabilmek için, ziraatle uğraşabilmek için, ehliyet almak için vs. asgari eğitim şartları vardır.
Ülkemizde yüksek öğretim zorunlu değildir. Neden milyonlarca genç üniversite kapılarında bekliyor?
İlköğretim zorunlu olmasa çocuğunuzu, kardeşinizi vs. okula göndermeyecek misiniz?

Anayasa maddeleri değiştirilebilen bir ülkede ilköğretimin ücretli olacağına dair bir kanun çıkarılamaz mı?
Kaldı ki okulların satılması durumunda, ilk ve orta öğretimde okuyacak öğrencilerin masraflarının devlet tarafından karşılanacağı öneri içerisinde mevcuttur.
Sadece okullar isterlerse velilerden ek ücret talep edebileceklerdir.

Sınıf mevcutlarının 20 ye düşürülmesi daha fazla öğretmen istihdamını gerektirecektir.
Mevcut uygulamada, görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan öğretmen ile derse girer çıkarım mantığı ile öğretmenlik yapan kişiler aynı ücreti almaktadır.
Serbest rekabet ortamında öğretmenler yetenekleri ve gayretleri ile doğru orantılı olarak ücret alırlar.
Bu nedenle başarılı öğretmenlerin ücret konusunda mağdur olacaklarına inanmıyorum.
Ayrıca yeni dersliklerin yapımı, mevcut okulların iyileştirilme çalışmaları çerçevesinde bir çok iş kolunda yeni iş imkanlar çıkacağını tahmin ediyorum.
CMUK (Ceza muhakemeleri usulü kanunu) çıktığında yeni kanuna uyum sağlayamayacağını düşünen bir çok hukukçu emekli olmayı tercih etmişti.
Okulların satılması kanunu, AB kriterlerine uygun eğitim verilmesi ile ilgili hükümleride kapsayacaktır.
Bu çerçevede yeni eğitim sistemine uyum sağlayamayacağını düşünen öğretmenlerden de emekli olmayı tercih edenler olacaktır.
Okulları satın alan kişiler, eğitim alanındaki gelişmelere kolaylıkla uyum sağlayabilecek genç veya orta yaşlı kimselerle çalışmayı tercih edecektir.
Bu durumda gelişmelere uyum sağlayamayan öğretmenler ya emekli olma ya da başka bir iş koluna geçmek zorunda kalacaklardır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Mar 2010 15:17:43
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
katılıyorum öğretmenim,yorum yapmak çok erken ve başka başka noktalara gidebilir konu
Hz. Ömer'e atfen anlatılan şöyle bir olay vardır :

Hz. Ömer (R.A) Bir Cuma gününde okuduğu hutbede;
- Ey peygamberin Ümmetleri, ben delalete düşersem siz bu hatama karşı ne yaparsınız.
 sözüne cevaben, bir sahabe ayağa kalkarak :
- vallahi seni bu kılıcımla doğrulturum.

Egitimhane üyeleri, konuyu farklı yönlere çekmek isteyenleri en güzel şekilde uyararak konunun faydalı bir şekilde tartışımasını sağlayabilmelidir.
Konunun farklı yönlere çekileceği endişesi ile bir çok konu sitede tartışılamamaktadır.
Egitimhane üyelerinin bu endişesinin giderilebilmesi gerekir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Mar 2010 15:21:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
OKUL VE İBADETHANE SATMAK MİLLETİN MİLLİ VE MANEVİ DUYGULARINI SATMAKTIR.
Okulların satışı, uygulanmakta olan özel okul uygulamasının yaygınlaştırılmasıdır.
Özelleştirilme ile ilgili açıklamalarımda özellikle belirttiğim gibi satış işlemi aslında sadece İŞLETME HAKKININ satılmasıdır.
Okullar satılsa bile, eğitim bu ülkenin yetiştirdiği öğretmenler tarafından verilecektir. Bu devletin belirlediği müfredat uygulanacaktır.
Eğitim ve öğretimin denetlenmesi bu devlet tarafından yapılacaktır. vs.

Aynı şartlar ibadethaneler içinde geçerlidir.

Bu şartlar altında OKUL VE İBADETHANE SATMAK MİLLETİN MİLLİ VE MANEVİ DUYGULARINI SATMAKTIR.
ifadesi içeriği boş bir cümledir.

Tekel işçileri ile ilgili konu tartışılmasını istediğim konunun dışında olduğu için bu konudaki düşüncelerimi açıklamayı tercih etmiyorum.
İsterseniz özel mesaj veya e-posta yolu ile bu konuyu tartışabiliriz.

Çevrimdışı cemcem

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 293
  • 914
  • 293
  • 914
# 17 Mar 2010 16:15:00
 bazı kişiler benim partim yaparsa ben onu herzaman savunurum tafralarında.buna yönelikte kendince doğru ama hgiçbir geçerliliği olmayan saptamalarda bulunmuş
 oysa eğitimin devletin asli görevi olduğunu ,istenilen eğitim seviyesine gelebilmek için mutlaka özel okul gerekmediğini gelişmiş ülkelerden anlamak zor olmasa gerek.
 bizim ülkemizde bazı şeyler geçici çıkar hesaplarına dayanmaktadır.
  okulların satılmasını savunmak bu kadar kolay olmamalı ve sonuna kadar karşı çıkılmalı.umuyorum ki böyle bir şey gündeme gelmez.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 17 Mar 2010 17:31:46
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
buna yönelikte kendince doğru ama hgiçbir geçerliliği olmayan saptamalarda bulunmuş
 oysa eğitimin devletin asli görevi olduğunu ,istenilen eğitim seviyesine gelebilmek için mutlaka özel okul gerekmediğini gelişmiş ülkelerden anlamak zor olmasa gerek.
 bizim ülkemizde bazı şeyler geçici çıkar hesaplarına dayanmaktadır.
  okulların satılmasını savunmak bu kadar kolay olmamalı ve sonuna kadar karşı çıkılmalı.umuyorum ki böyle bir şey gündeme gelmez.
Açıklamalarımın geçerli olmadığını delilleriyle birlikte açıklayabilir misiniz?
Yanlışlarımı öğrenmekten memnuniyet duyarım.

Anayasamızın 5. maddesindeki
-insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.-
ifadesi eğitim için gerekli şartları hazırlamanın devletin asli görevi olduğu anlamına gelebilir.
Okulların satılması bu maddeye engel teşkil ediyor mu?
Devlet kaliteli bir eğitim için gerekli şartları sağlamış olmuyor mu?
Okulların satılmasına karşı çıkma gerekçelerinizi açıklarsanız memnun olurum.
Belki düşüncelerimde yanıldığım noktalar vardır.
Yaptığım açıklamalarda okulların satışının gündeme gelmesinin kaçınılmaz olduğunu sebepleriyle açıkladım.
Okullar satılmadan AB kriterleri çerçevesinde öğretim yapılabilmesi için bir öneriniz varsa öğrenmek isterim.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.889
  • 32.896
  • 512.889
# 17 Mar 2010 18:08:59
Okulların Satılması Durumunda Neler mi Olur?  Alıcıları şimdiden bellidir... Sermayeye peşkeş çekmek demektir...  Parası olmayana okumayacaksın demektir... En nihayetinde okulları satmak demek geleceği satmak demektir...

Bütçeden eğitime ve eğitim yatırımlarına ayrılan pay arttırılmadıkça okulları satmak gibi yöntemler işe yaramaz... Mevcut okul ve derslik açığı da bu yolla gelecek parayla kapatılamaz...

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 18 Mar 2010 17:52:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Okulların Satılması Durumunda Neler mi Olur?  Alıcıları şimdiden bellidir... Sermayeye peşkeş çekmek demektir...  Parası olmayana okumayacaksın demektir...
En nihayetinde okulları satmak demek geleceği satmak demektir...
Bütçeden eğitime ve eğitim yatırımlarına ayrılan pay arttırılmadıkça okulları satmak gibi yöntemler işe yaramaz...
Mevcut okul ve derslik açığı da bu yolla gelecek parayla kapatılamaz...
Ülkemizde ilk ve orta öğretim amaçlı kullanılan 45 bin civarında okul mevcuttur.
Bu kadar okulu alabilecek sermayeye sahip olan kimlerdir?
Belirtirseniz iletişime geçmek isterim.
Okulları öğretmenlerin satın alması teşvik edilecektir.
Öyle olmasa bile öğretmenlerle işbirliği yapmayan kişilerin okulları alması anlamsız olur. (Ticari anlayış bunu gerektirir.)
Daha önceki açıklamalarımda da belirttiğim gibi satış işlemi aslında sadece İŞLETME HAKKININ satılmasıdır.
Okullar satılsa bile, eğitim bu ülkenin yetiştirdiği öğretmenler tarafında verilecektir. Bu devletin belirlediği müfredat uygulanacaktır.
Eğitim ve öğretimin denetlenmesi bu devlet tarafından yapılacaktır. vs.
Bu şartlar altında
En nihayetinde okulları satmak demek geleceği satmak demektir...
ifadesi içeriği boş bir cümledir.

Milli eğitim bakanlığı bütçeden en fazla pay alan bakanlıklar arasındadır.
Türkiyenin iç ve dış borç ödemeleri olmadığı varsayılırsa eğitim için bütçeden ayrılan pay gelişmiş ülkelerdekinden daha fazladır.
Mevcut derslik sayısının satışından elde edilecek gelirle, azami yarısı kadar derslik yapılamayacağının hesabını nasıl yaptığınızı bilmiyorum.
Ama öneriye göre okul satışlarından elde edilen gelir derslik yapımına harcanmayacaktır.
Yeni derslikler özel sektör tarafından yapılacaktır.
Yapılacak dersliklerde okuyacak öğrencilerin öğrenim giderleri devlet tarafından karşılanma garantisi olduğu için özel sektörün bu konuda yatırım yapmaktan çekinmeyeceği tahmin edilmektedir.

Okullar kaça satılacaktır?

Karabük Demir Çelik fabrikası dönemin başbakanı Tansu Çiller tarafından fabrika çalışanlarına 1 DOLARA   satılmıştır.
Tansu Çiller  bayan olduğu için ticaretten pek anlamıyor sanıyorum. :) Koskoca fabrika 1 dolara satılır mı?
Okulların satışında bu kadar bonkör olunacağını sanmıyorum. Tahminim derslik başına 2 DOLAR   talep edilecektir. :)
Şakayı bir yana bırakırsak, Karabük Demir Çelik fabrikası ekonomik ömrünü tamamlamış olduğu ve çok miktarda borcu olduğu için alıcı bulunamamış,
fabrikanın kapatılmaması ve modernize edilmesi karşılığında sembolik olarak 1 DOLARA çalışanlara satılmıştır.
Karabük Demir Çelik fabrikası halen işletilmektedir.

Benzer bir uygulamanın okullar içinde yapılması mümkündür. Diğer bir deyişle okulların satılmasında öğretmenlerin alım gücünü zorlayacak rakamlar çıkacağını tahmin etmiyorum.
Kaldı ki, banka kredileri ile öğretmenlerin alması kolaylaştırılacaktır.

Okulların öğretmenler tarafından işletilmesinin KARLI olacağı inancındayım. Bu konuda tahmini rakamları yarın açıklamaya çalışacağım.

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 18 Mar 2010 19:06:36


 Kim neyi satıyor ? Allah aşkına! Bir okullar kalmıştı satılmayan!Yazarsam burda tartışma ortamı oluşabilir diye yazmak istemiyorum!ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DEVLETÇİLİK ilkesini boşuna mı temel ilke olarak göstermiş?

Çevrimdışı adalı66

  • B Grubu
  • 498
  • 357
  • Okul Müdürü
  • 498
  • 357
  • Okul Müdürü
# 18 Mar 2010 19:09:11
iyi olmaz...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK