yukarıdaki açıklamalar için teşekkür ediyorum.
şu anda bu konuda tartışılan ,görüşülen bir konu olmadığı için fikir belirtmenin doğru olmayacağını söylemek isterim.sizde bunu açıklamışsınız .zaten,geçmişteki örneklerinde olduğu gibi bu konu tartışılmadan kapanmış .ben şimdiden doğmamış çocuğa don biçip polemik konusu olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.
katılıyorum öğretmenim,yorum yapmak çok erken ve başka başka noktalara gidebilir konu
Bülent Ecevit'e atfen anlatılan şöyle bir olay vardır:
Kıbrıs'ta yaşanan olaylara 1974 yılında Kıbrıs Barış harekatı adı altında müdahale edilir.
Harekatın başlamasını müteakip başta ABD, İngiltere, BM olmak üzere bir çok uluslar ve uluslar arası kuruluşlar Başbakan Bülent Ecevit'i arayarak harekatın hemen durdurulmasını isterler.
Bülent Ecevit artan baskılara dayanamayarak Genel Kurmay başkanını arayarak harekatın durdurulması emrini verir.
Genel Kurmayın cevabı şu şekildedir :
-
Yokuş çıkarken frene basılmaz. Hedeflere ulaşılmadan harekatı durdurursak karşı bir saldırıya karşı koyamayız. Biz hedeflerimizi alalım, gerekirse siz masada geri verirsiniz.
Başbakanın emrine rağmen 24-48 saat kadar daha harekat devam eder. Harekat sona erdiğinde Rumların karşı harekat düzenleme imkanı kalmamıştır.
Ülkemiz 30 yıldan fazla bir süredir AB yokuşunu çıkmaktadır. Yokuş çıkarken vites küçültülüp, büyültülebilir. Siyasi gelişmeler nedeniyle konunun gündemden düşmesi vites değiştirmedir.
2014-2018 yıllarında AB ile tam üyelik görüşmeleri başlayacaktır. Tam üyelik görüşmelerinin başlayabilmesi için
AB kriterlerine uyum sürecinin TAMAMLANMIŞ olması gerekir.Eğitime yüzde yüz destek olarak ifade edilen kanun çerçevesinde sınıf mevcutlarının azami 30 kişi olması hedeflenmişti. Bu kanun uygulamaya başlayalı 5 yıldan fazla oldu.
Bu hedefe ulaşılmış olduğunu sanmıyorum.
AB kriterlerine göre sınıf mevcutlarının 18-20 kişi olması gerekir. Ayrıca mevcut okullarımızın büyük bir kısmının fiziki şartlarının AB kriterlerine uygun olmadığını da söyleyebiliriz.
Sınıf mevcutlarını 20 kişiye düşürebilmek için yapılması gereken derslik sayısını, okulların fiziki şartlarını AB kriterlerine uydurmak için gereken mali külfeti devletin 5-10 yıl içinde karşılayabilmesi mümkün değildir.
Okulların AB kriterlerine uygun hale getirebilmek için alternatif bir düşünce olduğunu sanmıyorum.Kriterleri yerine getirsek bile AB bizi üyeliğe kabul etmeyecektir şeklinde düşünerek kriterlerin uygulanmasına karşı çıkanlar mevcuttur.
AB kriterleri sadece üyelik için değil UYGAR bir ülke olabilmek için gerekli kriterlerdir.AB üyesi olmayıp, gelişmesini tamamlamış ülkelerde bu standartlara uymaktadırlar.
Daha açık söylemek gerekirse, ırmağı yukarı doğru akıtmak mümkün değildir. Uygar bir ülke olabilmek için asgari olarak AB kriterleri seviyesine uygun yaşam tarzını benimsememiz gerekiyor.
Sadece devlet imkanlarıyla bu standartları yakalamamız mümkün değildir.
Açıklamalarım dikkate alındığında, okulların satışının kısa süre sonra gündeme geleceği ve artık vites değiştirmek için zaman kalmadığınında anlaşılmış olacağını umut ediyorum.
Bir temel fıkrasında, Temel'in mezar taşında şu ifadenin bulunduğu anlatılır :
- Ha bu bağa ders olsun!
Okulların satışı ile ilgili kanun tasarının hazır olduğunu tahmin ediyorum, konu gündeme getirildiğinde, belki ufak tefek değişiklikler yapılarak meclise gelmesi ve mecliste oylanması azami 2-3 ay sürer.
Kanundan etkilenecek kişilerin, iki üç aylık zaman zarfında yapabilecekleri fazla bir şey olmayacaktır.
Bu nedenle eldeki verileri dikkate alarak en azından iki üç yıl sonrası için planlar yapmak uygun olacaktır inancındayım.
Örneğin borçlanarak ev, araba almak düşüncesinde olan kişilerin muhtemel gelişmeler konusunda bir fikirleri olması gerektiğine inanıyorum.