Okulların Satılması Durumunda Neler Olur?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:26:00
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kurumlar değil Kurum başındaki kişiler kurumu o kurumlarda devleti yüceltir.
DEVLETÇİLİK ilkesi ile birlikte 1929-1939 yılalrında Atatürk döneminde en Avrupai devletler %15 ilerlerken ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK liderliğinde bu ülke %96
gibi bir büyüme kaydetmiştir.
İlkeler içinde bulunulan şartlara göre belirlenir. Şartlar değiştiğinde ilkeler değişmezse gelişme olmaz.
Daha önce de belirttim Cumhuriyetin kuruluş yıllarında özel sektör diye bir kavram olmadığı için çalışmalarda Devletçilik ilkesinin yoğun olarak uygulanmasını zorunlu kılmıştır.
Bu günkü şartlarda devletçilik ilkesinin aynı yoğunlukta uygulanması devleti HANTALLAŞTIRIYOR.
Bu gün yaşadığım sıkıntıların temel sebebi devletin HANTAL yapısıdır.
Gelişmesini tamamlamış olan ülkeleri incelerseniz hiç birinde devletçilik ilkesinin yoğun olarak uygulanmadığını görürsünüz.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:27:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Okulların satılmasından anladığım arsa rantı nedeniyle merkezdeki bazı okulların elden çıkartılacak olması,Pardon peşkeş çekilecek olmasıdır.         
Bu ülkede satılmayan tek okullar kalmıştı.Sıra onlarda .Peki ya sonra??????
Şu anda yapılmak istenen Özel okul açılmasının  teşvik edilmesi ve Vergi indirimleri ile bazılarının  biraz daha palazlanmasıdır.
Ayrıca görüşlerine saygı duyduğum ve ilgiyle takip ettiğim huseyinyesilot öğretmenimin değindiği Özel okulların daha kaliteli olduğu savına maalesef katılmıyorum.
Devlet okullarının ve özel okulların SBS- ÖSYM sonuçlarını karşılaştırın gerçeği göreceksiniz.
Öneri OKULLARIN İŞLETME HAKKININ satışını kapsamaktadır. Okul binalarının farklı amaçlarla kullanılması engellenecektir.
Okulu alan kişilere AB kirterlerine uygun egitim verme şartı bulunacaktır.
Diğer bir deyişle okulları alan kişiler binayı farklı amaçla kullanamayacağı gibi AB kriterlerine uygun şekilde modernize etmek zorunda  kalacaktır.
Öneri tüm okulların satılmasını, Öğretim hizmetinin SATIN ALINMASINI içermektedir.
Okulların kalitesinin SBS- ÖSYM sonuçlarına göre belirlenmesini doğru bulmuyorum. Çünkü bu sınavlar öğrencinin bilgisini ölçemeye yöneliktir.
Okullar sadece bilgi veren kuruluşlar değildir. Öğrencileri EĞİTEN veya EĞİTMESİ gereken kuruluşlardır.
Hangi okulun daha iyi EĞİTİM verdiğini sayısal olarak ifadelendirmenin mümkün olduğunu sanmıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:30:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Arkadaşlar olayı devlete sahip çıkma yada vatanpervelik boyutuna çekmeyin lütfen,
bu ülkeyi ,vatanı,bayrağı bize ait olan bütün değerleri ne kadar sevdiğimi beni tanıyan herkes bilir.
O yüzden devlet derken kastım devleti kötü yönetenler lütfen kavram kargaşası olmasın.Bana soru soran arkadaş sorunun cevabını biliyorsun.
Cevabını bildiğin soruyu niye soruyorsun.Saraydangelme hocam birde sizin görüşlerinizi bir görsek iyi olur.
Mevcut okulların hailnden memnun arkadaşlar siz söyleyin yu karıdaki mesajlardaki sorunlar nasıl çözülecek cevap verinde bilgilenelim.
Beni eleştiriyorsunuz ama çözümde üretmiyorsunuz.Soru sormayla olmaz sorun ortadan kalkmaz,çözüm lazım.
Konuyu açarken yaptığım açıklamalarda, Öğretimin AB kirterlerine uygun hale getirilmesi için okulların satılması dışında başka bir alternatif olmadığını vurgulamaya çalıştım.
Eğer gerçekten başka bir alternatif yoksa ya AB kriterlerine uyulmayacaktır (ki bu uygar bir ülke olmanın kriterlerine uyulmayacaktır anlamına gelir) ya da okullar satılacaktır.
Her yeni uygulama sorunları beraberinde getirir, amacım ortaya çıkması  muhtemel sorunların tesbit edilerek çözüm üretilmesine vesile olmaktır.
Eğer egitimhane üyeleri, okulların satılmasından başka alternatif olmadığı hususunda görüş birliğine varırlarsa okulların satılması durumunda ortaya çıkabilecek durumlar hakkında ve çözüm önerilerim hakkında açıklamalar yapabilirim.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:31:04
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Değerli arkadaşım fikirlerine değer verdiğim bir insan olarak lütfen beni yanlış anlama.Ben okulları rant kapısı haline getirelim,peşkeş çekelim demiyorum.
Özel okulların temizliğini ve düzenini ,elindeki olanakları kastettim.Bu gün kü mana da özel okula hayır.
Benim kast ettiğim batı normların da insanımıza yakışan bir eğitim ortamı sağlanması.Bu konuda yasal düzenleme yapılır.
Alt yapısı hazırlanır.Kamuoyu aydınlatılır.Daha sonra milletin menfaatine olacak bir yapılanmayla özelleştirilebilir.Yoksa bugünkü manasıyla özel okulları kast etmedim.
Bugün kü anlamda özel okullar uygulamasının olumsuz yönleri nelerdir?
Bir çok kişinin dikkat etmediği bir husus vardır. Muhtemelen devletin öğrenci başına yaptığı harcama, özel okul ücretlerine yakındır.
Bir çok kişi böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşünebilir.
Ama inancım odur ki bürokrasi çarkı nedeniyle devletin öğrenci başına düşen harcama miktarı okullara ulaşmamaktadır.
Bürokrasi çarkının işleyişini bilenler bana hak verecektir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:32:58
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bundan 3-5 sene öncede aynı muhabbet vardı. Olmayacak iş. Oluru yok. Oluru nasıl olur? Aklı başında hiç bir insanın düşüncesinde barınamayacak bir şey işte.
Tarih 22 Ekim 1983. 1980 ihtilali sonrası ilk genel seçimler yapılacak. Seçime girecek 3 partinin genel başkanı seçimler öncesi son kez TV de bir tartışma programına katılıyorlar.
Turgut Sunalp Paşa, Necdet Calp ve Turgut Özal. Turgut Özal ilk defa bu programda o zamanın boğazın tek incisi olan köprüyü satacağını söyleyince,
Turgut Sunalp Paşa ve sayın Necdet Calp köprüyü sattırmayız, kimin malını kime satıyorsun diye karşı çıkmışlardı. Seçimler yapıldı, başbakan olan Turgut Özal'ın ilk icraatlarından biri devletin köprüsünü milletine satmak oldu.
Köprü hisseleri 10.000 liradan satıldı ve o zamanlar devlet memurlarından da hisse alanlar oldu. Koskoca köprünün satışı bir hafta içinde tamamlandı.
1983 yılından beri tüm hükümetler özelleştirme yapmıştır. Zarar ettiği için, alan olmaz denilen bir çok kurum bile satılmıştır.Serbest piyasa ekonomisinde satışı yapılamayacak hiç bir şey yoktur.
Önceki açıklamarımda belirttiğim gibi AB kirterlerine uygun bir öğretim kalitesinin yakalanabilmesi için okulların satılmasından başka bir alternatif göremiyorum.
Alternatifsizlik akılsızlık olarak değerlendirilemez.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:33:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Okulların satılıp özelleştirilmesi kaliteyi artırır.Ancak bu durum ülkemiz koşullarında zor gözüküyor.
Biz zor işlerin adamıyız :)
1980 öncesini bilenler, ülkenin 30 yılda ne kadar hızlı bir değişim yaşadığını bilirler. Özelleştirme işlemi artık sıradan bir olaydır.
Uzun yıllardır üzerinde çalışılan bir proje olduğu için hayat geçirilmesi zor olmayacaktır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:36:39
1. Türkiye'de 29.000 milyoner var... Her biri en az 2 okul alsa satmak isteyene yeter
2. Okullara alıcı varsa iletişim geçelim denilmiş... Neden okulları siz mi satıyorsunuz?
3. Devlet önce öğretmenlerinin yaşam standartlarını iyileştirsi ondan sonra öğretmenine okul satmayı düşünsün...

29.000 milyoner Türkiye için çok küçük bir rakamdır. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın dahil olmadığı bir rakam olduğunu tahmin ediyorum.
Daha cazip yatırım alanları varken, bir çok işadamı eğitim alanına yatırım yapmak istemeyecektir.
Eğitim alanına yatırım yapmak öğretmenlerle çalışmayı zorunlu kılar. İş adamları birilerine bağımlı çalışmayı sevmezler.
Eğitim alanında bürokrasi çok fazladır. İş adamları bürkorasi ile uğraşmaktan hiç hoşlanmazlar.
Hangi yönden bakarsanız bakın, işini iyi yapan, yetenekli öğretmenler okulların satılması durumunda kazançlı çıkacaklardır.

Okulların satılması durumunda, alan kişiler okulda görevlendirecekleri kişilere, okulu daha karlı hale nasıl getiririz sorusunu yöneltecektir.
Okulun daha iyi nasıl yönetileceği konusunda fikri olmayanlarla çalışmak istemeyeceklerdir.
Bir okulun nasıl daha iyi yönetileceği konusunda fikirlerim var. Fikirlerimin kıymetini bilecek kişilerle iletişime geçmek istemem normal değil mi?

Okulların satılmasının sebeplerinden biri de öğretmenlerin yaşam standartlarını iyileştirmektir.
Serbest piyasa ekonomisinde herkes emeğinin karşılığını alır. Emeğin değerini çalışan veya işveren değil PİYASA belirler.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:38:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Alan varsa ben satıyorum. köy okulu tüm cepheleri açık çatısı akıyorkanalizasyonu yok su bazen var bazen yok okul olarak kullanacaklara tavsiyem köylü para ile okula çocuk göndermez.
aman yav hocalar ne kadar da dertsizsiniz ne satması o proje tüm okulları değil sadece yol üsteünde ticari değeriolan okulları kapsıyor daha doğrusu okulların arsalarını kapsıyor hangi deli okullara talip olsun onlar arsalarda gözü.
bence bu konu fazla uzadı günlerdir takip ediyorum listeden düşmedi. daha gerçekci ya da hayatın içinden bizlere gerekli sorunaları tartışsak 
Tekrar tekrar yazmak zorunda kalıyorum:
1) Öğretim hizmeti DEVLET TARAFINDAN SATIN ALINACAKTIR. Okul sahipleri imkan bulabilirse velilerden ek ücret talep edebileceklerdir.
2) Öneri tüm okulları kapsıyor. Devlet öğretim hizmeti vermeyi bırakıp, öğretim hizmeti SATIN ALACAKTIR.
Okulların başka amaçlarla kullanılması engellenecektir. Ekonomik değeri olmayan okullar için Karabük demir çelik fabrikasının satışında uygulanan yöntem uygulanabilir.
Zalim09 forumdaşımın mesajına yazdığım cevabı alıntılıyorum :
Ya 1 DOLARA bu okulu alır işletirsin, ya da tazminatını alır gidersin.
Ben nasılsa, 1 DOLARA okulu satın alıp, işletecek bir öğretmen bulurum.
Böyle bir öneri gelmesi durumunda ne yaparsınız ver tazminatımı gideyim mi dersiniz?
Yoksa 1 DOLAR verip okulu satın alıp, işletmeyi tercih edersiniz? Unutmayın ki öğrenciler için devlet ödeme yapma garantisi veriyor.
Devlet için önemli olan satıştan elde edilecek kazanç değil, okulun hizmet vermeye devam etmesidir.
Bu nedenle ekonomik değeri olmayan okulları sembolik değerlerle satmayı tercih edecektir.

Üyerinin büyük bir çoğunluğu öğretmen olan bir sitede, öğretmenleri yakından ilgilendiren bir konunun günlerce tartışılması normaldir.
Konunun gerçekçi olmayan yönünü belirtirseniz gerekli açıklamayı yapabilirim.
Konumuz, egitim alanındaki sorunlara köklü çözüm getirecek, muhtemel yeni bir uygulamanın getireceği problemleri öngörmek ve çözüm üretmektir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:46:06
Konuya yazılmış tüm mesajlara cevap vermeye çalıştım. İnşallah konunun daha iyi anlaşılmasına vesile olmuşumdur.
Turgut Özal'a ait bir sözü çok beğenirim: Rakamlar yalan söylemez, rakamlara yalan söylettirilir.
Öncelikle rakamların yalan söylememesine örnek vereyim:
2010 MEB Bütçesi, 2010 GSYH’nin %2,74’üne tekabül etmektedir.
2010 yılı Eğitim Bütçesi, 28 milyar 237 milyon 412 bin TL olarak öngörülmüştür.
2010 MEB Bütçesinin %71’ini oluşturan 19 milyar 984 milyon TL sadece personel giderleri için ayrılmıştır.
Mal ve hizmet alımları için ayrılan miktar ise 2 milyar 145 milyon 23 bin TL yani MEB bütçesinin % 8’i kadardır.

Kaynak : [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Şimdide rakamlara yalan söyletelim:
Önceki mesajlarımdan birinde
Türkiyenin iç ve dış borç ödemeleri olmadığı varsayılırsa eğitim için bütçeden ayrılan pay tüm dünya ülkelerindekinden daha fazladır.
ifadesini kullanmıştım.
2010 yılı bütçesinde faiz giderleri % 17 civarındadır. % 17 lik dilimi bütçenin diğer kalemlerine eşit oranda dağıttığınız zaman Eğitim için bütçeden ayrılan pay asgari %5 e çıkar.
ABD de eğitime bütçeden ayrılan pay %4.8, İngiltere'de %4.5, Norveç'te %5.8, Almanya'da %4.3, Hindistan'da %4.1'tür. (Kaynak OECD 2003 Göstergeleri)
Gördüğünüz gibi bütçeden eğitim için oldukça fazla pay ayrılıyor.
(Verilen rakamlar doğru olmasına rağmen rakamlar kullanılarak yalan söylenmiştir.)

2006 yılı verilerine göre :
Bir Dersliğe Düşen Öğrenci
Türkiye İlköğretim Ortalaması : 35   
Türkiye Ortaöğretim Ortalaması :35   

24 Öğrencili sınıflar ve tam gün eğitim için;
ilköğretimde 136.000
ortaöğretimde 41.000 dersliğe gereksinim bulunmaktadır.

173.000 derslik 5800 okul daha yapılması anlamına gelmektedir.
5800 okul için gereksinim duyulan yatırım miktarı 14.5 milyar YTL’dir. Bir okulun maliyeti 2,5 milyon YTL olarak hesaplanmıştır.

Türkiye’de okul öncesinde 2 bin, ilköğretimde 8 bin, ortaöğretimde 600 okulda ikili eğitim yapılmaktadır.

Not: 24 Öğrencili derslikler tam gün eğitime göre hesaplanmıştır.             

Not : Bilgiler Egitimsen sitesinden alınmıştır.

Ek olarak: Okula başlama yaşının 4 e düşürülmesi hedeflenmektedir. Bu durumda ortaya çıkacak derslik ihtiyacını takdirlerinize bırakıyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 19 Mar 2010 14:50:28
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Okulların satılmasına grek yok BEYLER,Çünkü dershaneler okulların görevini yapıyor.
Aynı şekilde özel okullara destek veren bir sistem içinde olan bir yapı var.
Buda demek oluyorki farkında olmadan devlet okullarının eğitim öğretimde yalnızlığa itilmesi demek olmuyormu.
İstatistiki oranlara göre her yıl,özel ve vakıf okullarına giden öğrenci sayısında artış var.
Okulların satılması durumunda, öğrteminde kalite artışı sağlanacağı bu nedenle dershanelere ihtiyaç duyulmayacağı tahmin edilmektedir.
Özel ve vakıf okullarına giden öğrenci sayısında bir artış varsa, bu alanda bir ihtiyaç var demektir.
Bu ihtiyacın giderilmesi için düzenleme yapılması gerekmez mi?

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.862
  • 147.404
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.862
  • 147.404
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Mar 2010 22:46:49
Değerli meslektaşım konuya hakim olman tek tek sorulara cevap vermen dersine ne kadar iyi çalıştığını gösteriyor.Keşke herkes sizin yaptığınız gibi söylediklerinin arkasında böyle sapasağlam kalsa.Sizi tüm samimiyetimle yürekten kutluyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 21 Mar 2010 17:10:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Değerli meslektaşım konuya hakim olman tek tek sorulara cevap vermen dersine ne kadar iyi çalıştığını gösteriyor.Keşke herkes sizin yaptığınız gibi söylediklerinin arkasında böyle sapasağlam kalsa.Sizi tüm samimiyetimle yürekten kutluyorum.
1) Meslektaşım ifadesi için teşekkür ederim ama zaman zaman foruma yazdığım mesajlarda ve web sitemde yaptığım açıklamalarda belirttiğim gibi öğretmen değilim.  
Eğitim ve öğretim ile yakından ilgilenen bekar bir veliyim.

2) Fikir üretme tembeli üyelerin bulunduğu bir forumda, fikirleri savunmak için ders çalışmaya gerek olmuyor, biraz genel kültür, bir kaç saat google kullanmak yeterli oluyor.

3) Konuyu gündeme getirmemin bir kaç sebebi var. Kullanmayı en çok sevdiğim cümlelerden biri şudur:
- Ben söylemiştim.
Bu konuya yazdıklarım muhtemelen 18 ay sonra tekrar konuşulmaya başlanacak ve inşallah o tarihte haklı çıkmış olmanın gururuyla -ben demiştim. - diyeceğim.
İnşallah yazdıklarım o tarihe kadar saklı kalır.

Muhtemelen 18 ay sonra konu gündeme geldiğinde egitimhane üyelerinin konu hakkında bilinçli ve hazırlıklı olmalarını istiyorum.
Ne tür hazırlıkların yapılabileceğinin de tartışılacağını umuyordum. Ama başta egitimhane yönetimi olmak üzere üyeler konuya yeterli ilgiyi göstermediler.

Okulların satılması durumunda, egitimhanenin organizasyonlar yaparak üyelerine yardımcı olabileceğini düşünüyordum.
Uzun yıllardır bu konunun gündeme gelmesini beklediğim için konu hakkında bazı hazırlıklarım var.
Bu hazırlıklarımı egitimhane yönetiminin yapacağı organizasyonlarda değerlendirmeyi düşünüyordum.
Yönetimin bu konuda bir girişimi olmayacağı kanaati uyandığı için hazırlıklarımı değerlendirmek için, konuyu başka ortamlara taşıyarak, günü geldiğinde azami kazançlı duruma geçmek istiyorum.

Konu ile ilgili açıklamalarıma devam edeyim :

Okulların satılması durumunda okulu alan kişilerin kazançları ne kadar olacaktır?

2010 MEB Bütçesinin %71’ini oluşturan 19 milyar 984 milyon TL sadece PERSONEL giderleri için ayrılmıştır.
Bu miktarın 18 milyarlık bölümünün öğretmenlere yapılacak ödemeler olduğunu varsayalım.
18 Milyar / 12 = 1 Milyar 500.000 milyon TL 1 ayda öğretmenlere ödenen aylık olarak hesaplanır.

Hesabı kolaylaştırmak için tek derslikli bir okulun bir öğretmen tarafından alındığını varsayalım.
AB standartlarına uygun olması için her derslikte 20 öğrenci bulunacaktır.

Öğretmenlere 1 ayda ödenen 1 Milyar 500.000 milyon TL, ilk ve orta öğretimde okuyan yaklaşık 15.000.000 öğrenciye paylaştırılacaktır.
1 Milyar 500.000 milyon TL / 15.000.000 = 100 TL.
Hesabımıza göre devlet öğrenci başına ayda 100 TL ödeyebilecektir.
20 kişilik bir derslik için ödenecek tutar: 100 * 20 = 2.000 TL.


Öğretmen maaşları hakkında bir fikrim yok. Ama 2.000 TL. nin 1.200 TL kısmını öğretmen maaşı olarak düşünelim.
Geriye 800 TL. kalıyor.
Bir derslikli bir okulun elektrik, su, ısınma vs. giderleri için ayda ne kadar harcanır?
200 TL. da bu giderler için harcandığını varsayalım.
Geriye 600 TL. kalıyor. Bu paranın okul alımı için yapılan borçlanmanın aylık taksidi olarak kullanılması mümkündür.
Öneriye göre okul sahipleri velilerden ek ücret talep edebileceklerdir.
Günümüzde zaten kayıt parası, okula yardım aidatı gibi isimler altında bu ücretler alınmaktadır.
Okulu satın alan öğretmenimizin öğrenci başına aylık 10 TL ek ücret talep ettiğini varsayalım.
20 öğrenci için 200 TL gelir anlamına gelir. Bu gelir tek derslikli okulun elektrik, su, ısınma  vs. giderlerini karşılamak için ayırdığımız miktara eşittir.
Yaz aylarında elektrik, su, ısınma vs. giderleri olmadığı halde bu miktarın ayrıldığı unutulmamalıdır.

Bu rakamlar dikkate alındığında okul satın alan öğretmenlerin kazançlı çıkmayacağı söylenebilir mi?

Öğrenci başına yapılacak ödeme hesaplanırken, sadece öğretmen maaşları için kullanıldığı tahmin edilen miktar esas alınmıştır.
2010 yılında Mal ve hizmet alımları için ayrılan 2 milyar 145 milyon 23 bin TL, artık başka mal ve hizmet alımına ihtiyaç kalmayacağı için öğrenci başına düşen ödeme miktarına eklenebilir.
Okulların satışından elde edilecek gelirin öğrenci başına düşen geliri etkilemeyeceği varsayılmıştır.
Sadece okullar değil, artık ihtiyaç kalmayacağı için bakanlığa ait sosyal tesislerde satılacaktır.
Sosyal tesislerin satışından elde edilecek gelirinde öğrenci başına düşen ödeme miktarını etkilemeyeceği varsayılmıştır.

Bir okul kaç TL ye satın alınabilir?

Bir eğitim sendikasının yaptığı 2006 yılında yaptığı açıklamaya göre :
173.000 derslik ihtiyacı vardır. Bu kadar derslik için 5800 okul daha yapılması gerekmektedir.

5800 okul için gereksinim duyulan yatırım miktarı 14.5 milyar YTL, bir okulun maliyeti 2,5 milyon YTL olarak hesaplanmış.

Verilen bilgilereki derslik sayısını, okul sayısına böldüğümüz zaman
173.000 / 5.800 = 30
30 rakamı elde edilmektedir ki, bu rakam her bir okul için 30 derslik planladığını göstermektedir.
Bir okulun maliyeti 2.500.000 olarak hesaplandığına göre
2.500.000 / 30 =  83.333 TL.

Bu durumda 1 derslik maliyeti 83.000 TL civarındadır.

Bu abartılmış bir rakam olmakla birlikte işlemleri bu rakam üzerinden yapalım.
Yeni yapılacak bir dersliğin maliyeti 83.000 TL civarında ise, yıpranmış bir dersliğin maliyeti 50.000 TL geçmeyecektir.
Aylık 500 TL ödeme yaptığımızı varsayarsak, 100 ayda, yani 8 yılda okulun ödemesi tamamlanmış olur.

Milli Eğitim Bakanlığı çelik konstriksüyonlu taşınabilir okullar yaptırmaktadır.
Bu okulların maliyeti düşük, ısı yalıtımı daha iyi, temizliği daha kolaydır.

Bu tür bir okul yapılması durumunda maliyet hakkında fikir sahibi olunabilmesi için PREFABRİK binalar inşa eden bir firmanın web sitesinden alıntıladığım bilgileri değerlendirmelerinize sunuyorum.

49 m² Tek Katlı Prefabri Ev Fiyatları 13.750 YTL + %1 KDV
77 m² Tek Katlı Prefabri Ev Fiyatları 19.500 YTL + %1 KDV
94 m² Tek Katlı Prefabri Ev Fiyatları 22.750 YTL + %1 KDV
100 m² İki Katlı Prefabri Ev Fiyatları 33.250 YTL + %1 KDV
131 m² İki Katlı Prefabri Ev Fiyatları 36.500 YTL + %1 KDV
156 m² İki Katlı Prefabri Ev Fiyatları 43.250 YTL + %1 KDV

Tek derslikli bir okulun azami metrekaresi 50 metre karedir. 50 metrekareye derslik harici olması gereken tuvalet gibi ek ünitelerde dahildir.

Tek derslikli yeni bir okulun tüm malzemeleri ile 20.000 TL elde edilmesi mümkündür.
Bu durumda eski okulların satılması derslik başına 20.000 TL yi geçemez.

İnşallah bir sonraki mesajımda vereceğim bilgilerle bu konuyu sonlandırmak istiyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Mar 2010 11:13:00
Okulların özelleştirilmesi ne zaman gündeme gelecektir?
1959 yılında başlatılan AB üye olma çalışmaları, 14 Nisan 1987 tarihinde yapılan resmen tam üyelik başvurusuna kadar önemli bir gelişme göstermemiştir.
17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlamasına karar verdiler.
Ve 3 Ekim 2005 tarihinde müzakerelere başlanıldı.

Müzakerelerin başladığı tarihte, Eğitim ve Kültür fasılında mevcut durum Fasıl donduruldu, Avrupa Komisyonu Başlangıç Değerlendirmesinde -Daha Fazla Çaba Gerekli-  olarak belirtilmiştir.

Müzakerelerin başladığı tarihte, 2013 yılı Türkiye'nin AB'ye katılabileceği en erken tarih olarak gözükmekteydi.
Ancak müzakerelerin 2020 yılına kadar sürmesi ihtimali de mevcuttu.
Bu değerlendirmelerin ortalaması alındığında 2016 -2017 yılları AB'ye katılma yılı olarak hedeflenebilir.

Eğitim  / öğretim alanında şu ana kadar yapılan çalışmaların AB kriterlerine uyumdan oldukça uzak olduğunu söylemek mümkündür.
Yapılan tüm teşviklere rağmen özel sektörün eğitim alanındaki payı %3'ü aşmamıştır.

Okullarımızın fiziki şartlarının AB kriterlerine uygun hale getirilmesi, sınıf mevcutlarının AB kriterlerine uygun olabilmesi için yapılması gereken derslik sayısının maliyetleri göz önüne alındığında sadece devlet imkanları ile bu kriterlerin sağlanmasının mümkün olmayacağı açıktır.

Bu duruma çözüm olarak Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde gündeme getirilen önerinin benimseneceği inancındayım.
Öneri şu şekildeydi :
Devletin ilk ve orta öğrenimdeki öğrenci başına yaptığı harcama hesaplanmış ve ÖĞRETİM HİZMETİNİN SATIN ALINMASININ daha EKONOMİK olduğu tesbit edilmişti.
Bu çerçevede hazırlanan öneriye göre okullar satışa çıkarılacak ve okulları alan kişilere öğrenim gören öğrenci başına ödeme yapılacaktı.
Aynı işlem özel okullara da uygulanacaktı. Her bir öğrenci için devlet tarafından ödenen ücret sabit olacak, fakat isteyen okullar velilerden ek ücret talep edebileceklerdi.
Bu sistemin öğrenimde rekabete bağlı olarak kaliteyi de artıracağı düşüncesi öngörülmekteydi.
Rekabet şartları gereği, özel sektörün kısa sürede okul açığını kapatacağı tahmin edilmekteydi.

Toplumun geniş kesimini ilgilendiren uzun soluklu uygulamaların GENEL MİLLETVEKİLİ seçimlerinin hemen sonrasında yapılması normaldir.Ülkemizde son GENEL MİLLETVEKİLİ seçimleri 22 TEMMUZ 2007 tarihinde yapılmıştır. Geçerli kanunlarımıza göre 4 yılda bir seçim yapılması zorunludur.
Buna göre EN GEÇ  22 TEMMUZ 2011 tarihinde genel seçimlerin yapılması gerekir.
Yürürlükteki kanunlara göre, seçim döneminin sonunun beklenmesi zorunlu değildir.
Seçim döneminin son yılı içerisinde BAKANLAR KURULU KARARI ile uygun görülen bir tarihte seçim yapılabilir.
Diğer bir deyişle 22 TEMMUZ 2010 tarihinden sonra, 22 TEMMUZ 2011 tarihinden önce olmak koşuluyla herhangi bir tarihte seçim yapılması için MECLİS ONAYI gerekmemektedir.
Seçim tarihi bakanlar kurulu tarafından belirlenebilecektir.

Bilindiği gibi önümüzdeki hafta içinde Anayasa değişikliği mecliste görüşülmeye başlanacaktır.
Ülkemizde Anayasa değişiklikleri genellikle referandum ile yapılmaktadır. Anayasa değişikliğinin meclis veya cumhurbaşkanının onayından geçmemesi durumunda referanduma gidilmesi gerekecektir.
Durumun netlik kazanması, Haziran - Temmuz aylarına denk gelecektir :)
Referandum yapılması durumunun ortaya çıkması halinde, seçimlerin erken bir tarihe alınarak seçimin ve referandumun bir arada yapılması tercih edilecektir.
22 TEMMUZ 2010 tarihinden sonra BAKANLAR KURULUNUN alacağı bir kararla genel seçimlerin ve referandumun bir arada 2010 SONBAHAR aylarında yapılması imkan dahilindedir.
Referandum yapılması gerekmese bile, YAZ aylarında seçim yapmanın güçlükleri vs. sebeplerle genel seçimlerin 2011 İLKBAHAR aylarında yapılması kuvvetli ihtimaldir.

Açıklamalarım dikkate alındığında okulların özelleşitirilmesi hususu EN GEÇ önümüzdeki yıl bu aylarda ülke gündeminde olacaktır.
Çünkü Eğitim ve Öğretimde AB kirterlerinin sağlanabilmesi için kalan süre çok azalmıştır.
Okulların özelleştirilmesinin tamamlanması, derslik ihtiyacının giderilmesi, okulların fiziki şartlarının düzeltilmesi ASGARİ 4-5 yıllık bir süreyi kapsayacaktır.


Okulların özelleştirilmesi durumunda ortaya çıkacak durumlar hakkındaki tahminlerim.

1) Küçük yerleşim birimlerindeki öğretmenler 2 yıl içinde tayinim çıkacak düşüncesi ile, bulundukları yöredeki halk ile iletişime geçmemekte, yörenin problemlerinin çözümü için girişimlerde bulunmamaktadır.
Küçük yerleşim birimlerindeki öğretmenlerin, görev yaptıkları okulu almak ZORUNDA kalmaları durumunda uzun yıllar o yörede yaşayacağı düşüncesiyle yöre halkı ile iletişime  geçmek ve yörenin problemlerini
çözmek için girişimlerde bulunmak ihtiyacı hissedeceklerdir. Yıllar içinde öğrenci kaybını minumuma indermek öğrenci sayısını artırmak için yerleşim biriminin nüfusunu artırmak için çareler arayacaktır.
Bu durum ülke kalkınmasını hızlandıracaktır.
2) Öğretmenler devlet memuru sıfatlarını kaybedecekleri için ek iş yapma engeli ortadan kalkacaktır.
3) Daha fazla öğrenci, daha fazla kazanç anlamına geleceği için okullar arasında rekabet başlayacak eğitimin kalitesi artacaktır.
4) Yapılacak düzenleme gereği okulların fiziki şartları iyileştirilmek zorunda kalınacaktır.
5) Rekabet şartları gereği okul - veli iletişimi güçlenecektir. Ek ücret talep edecek, okullar veliler tarafından daha sıkı denetlenecektir.
6) Okul - veli işbirliğinin güçlenmesi, okul yönetimin düzenleyebileceği organizasyonlarla farklı iş kollarında birlikte hareket etmeyi de beraberinde getirecektir.
7) Eğitimde kalitenin artması dershanelere ihtiyacı ortadan kaldıracaktır.
8) Devlet okulu - özel okul ayrımı ortadan kalkacağı için sosyal sınıf farklılıkları belirgin olmaktan çıkacaktır.
9) Egitimhane konuları eğitim / öğretim ile sınırlı kalmayacak, öğrenci sayımızı artırmak için neler yapabiliriz konusu ön plana çıkacaktır. :)
Öğrenci çokluğundan şikayet eden öğretmenlere önemle duyurulur :)

Egitimhane üyeleri arasında yaz aylarında gerçekleştirilen buluşmalarda konunun yüz yüze tartışılması, önümüzdeki yıl konunun tekrar gündeme gelmesi durumunda daha verimli bir tartışma yapılmasına vesile olacaktır.

Bu konuya yazacaklarım bu kadar. Konu ile ilgili itiraz ve açıklama isteklerine cevap verebilirim.

Çevrimdışı gurbuz00

  • B Grubu
  • 910
  • 541
  • 910
  • 541
# 23 Mar 2010 18:25:52
kimin okulunu kime satıyor bunlar
benim vergimle okul yap sonra sat
o zaman önce kaldırılan azınlık okulları açılsın
demek oluyor bu bence
hatta ruhban okulun açılması için önünde bulunan pürüzler kaldırılmaya çalışılıyor diye düşünürüm ben

Çevrimdışı parames_syum

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.379
  • 15.865
  • 1.379
  • 15.865
# 24 Mar 2010 11:34:52
 Bu  da nacizane benim görüşlerim. Tartışmaya farklı bir bakış açısı sunmak istedim. Saygılarımla...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK