Osmanlıca Eğitimi

Çevrimdışı yunus-emre

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 734
  • 1.715
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 734
  • 1.715
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ara 2014 02:24:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Dedeler, nineler o dönemleri Allah demenin yasak olduğu dönem olarak anlatırlar ...
En kötüsü de bahsi geçen dönemde çocuk ve genç olanlardan büyük çoğunluğu namaz ve diğer kulluk vecibelerini şekil boyutunda algıladılar ve kulaktan dolma bilgilerle "kimlikte Müslümanlar" çoğaldı maalesef...

Çevrimdışı kbc64

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 23
  • 52
  • 23
  • 52
# 14 Ara 2014 11:16:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
En kötüsü de bahsi geçen dönemde çocuk ve genç olanlardan büyük çoğunluğu namaz ve diğer kulluk vecibelerini şekil boyutunda algıladılar ve kulaktan dolma bilgilerle "kimlikte Müslümanlar" çoğaldı maalesef...

Her şey de Hocam, bildiğin dedelerimiz ninelerimiz cahil.  Bilgileri hangi yöntemlerle öğreneceklerdi. Bunlar varıp gazete, kitap mı okumuşlar. Tecrübe yaşamadıysalar, kulaklarına ne gelirse o zaman doğru bilgi gibi kabul edilmiş. Devlet demiş ki Arapça eğitim yapmak yasak, yapanlar cezalandırılır, halkın kulağına gemiş Kuran-ı Kerim'i yasaklamışlar.

1935 ---> 19.25%   
1940 ---> 24.55%   
1945 ---> 30.22%
1950 ---> 32.51%   
1955 ---> 40.99%   

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı caki1910

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.868
  • 6.805
  • 1.868
  • 6.805
# 14 Ara 2014 11:53:28
:) belkide hepsi şizofreni halisinasyonlar gorüyordu.




Çevrimdışı ogggguz

  • Aktif Üye
  • **
  • 58
  • 40
  • 58
  • 40
# 14 Ara 2014 12:40:51
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışındat yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.

Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız... Aksine yükselmiş, ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız.. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.

Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez.. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkûmdur.

Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.

Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.

İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir.

Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.

Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupa’ya, Amerika’ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz. İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye çok zayıf kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur.

Hayati gerçekleri bilerek, bilmeyenlere de uygun bir yol ile veya zor ile anlatarak amacımıza yürüyeceğiz... Bizi bu amaca varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış düşmanlardır. Bunlar bizi bir sömürge haline koymak için ilerlemememizi istemeyenlerdir. Fakat çiftçi arkadaşlar, muhterem babalar, bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf daha vardır: O da içimizden çıkması muhtemel olan hainlerdir. Aklı eren memleketini seven, gerçeği gören kimselerden böyle bir düşman çıkmaz. İçimizde böyleleri çıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketini sevmeyen kötüler, ya gerçeği görmeyen körlerdir. Biz cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim ilim, gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de, özellikle sizlerin içinizde görüldüğü gibi gerçeği gören gerçek bilginler çıkar.

İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur.

İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur.

Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Beden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.

Çevrimdışı kbc64

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 23
  • 52
  • 23
  • 52
# 14 Ara 2014 12:58:27
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
:) belkide hepsi şizofreni halisinasyonlar gorüyordu.

Nedense benim dedemler de annanemler de hep Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'ndan, Yunanlılar'dan bahsediyor. Kendileri cahil olmalarına rağmen dini bilgileri benden iyi.

Diğer olay ise tarihi sadece anlatılanlara göre mi yorumlayacağız. Mesela Kuran-ı Kerim'in yasaklandığı söyledin, böyle olduğunu söylemen için yazılı bir belgesi  yada kaynağın var mı? Belki delerinin, ninelerinin başlarından münferit bir olay geçti, nerden bileceğiz?

münferit: Aynısından veya benzerinden n sayıda olsa da asla bir topluluğa mal edilemeyecek ve sosyolojik çıkarımlar yapılamayacak olan tekil olay olarak kullanıldı.

Çevrimdışı caki1910

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.868
  • 6.805
  • 1.868
  • 6.805
# 14 Ara 2014 14:45:56
internet elinizin altında arama motorlarına yazarsanız belgelerini bulabilirsiniz ...
münferit yerine bireysel kelimesini kullansaydınız izaha gerek kalmazdı :)

Çevrimdışı 01halil

  • B Grubu
  • 92
  • 114
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 92
  • 114
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 14 Ara 2014 22:51:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hocam şapka takmadığı için asıldığını söylediğiniz İskilipli Atıf  ,Kurtuluş Savaşı yıllarında "halkı TBMM'ye  isyana teşvik etmek" suçuyla yargılanmış ve İstiklal mahkemesince idama mahkum edilmiştir.

Yunan ve İngiliz uçaklarından atılan bildirilerde İskilpli Atıf'ın imzasını taşıyan sözler:

1920 – İslam yüceltme derneğinin bildirisi :

“Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır.
Hiç de zararlı bir topluluk değildir.
Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır.”
İSKİLİPLİ ATIF 
Hocam bunu yayınlayan gazete Alemdar gazetesidir ve bu gazetenin kime hizmet ettiğine bakın derim yani tam din düşmanı bir gazetedir ayrıca o zamanlar dindar müslümanların sesi çıkmazken nasıl böyle bir sözü söyler ve idam edilmez hoca ve  artı olarak sadece bir gazetede yayınlanan bu makale bile diyemeyeceğimiz yazı tarih kaydı olarak kayıtlara geçer mi son olarak da bu sözü Çerkez Ethemin söylediğine dair rivayetlerde var bu sorularıma cevap verirseniz memnun olurum

Çevrimdışı RAMSES1

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 982
  • 5.101
  • Okul Müdürü
  • 982
  • 5.101
  • Okul Müdürü
# 14 Ara 2014 22:58:58
 :)

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.469
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.469
  • Müdür Yardımcısı
# 14 Ara 2014 23:11:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Osmanlıcayı savunanların mesaj ve teşekkür sayıları çok düşükken, karşıt düşünceyi savunanlar zirve yapmış. Dikkatimi çekti (!) Çok da işe yarar birşeyler koymamışsınız demek ki ortaya aşağılarda kalmışsınız. Neyse ki fazla takip edilmiyor beğenilmiyorsunuz, ÇOK ŞÜKÜR :)
nasil bir kafadir bu ya

Çevrimdışı ugurlucky

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 12.957
  • 33.469
  • Müdür Yardımcısı
  • 12.957
  • 33.469
  • Müdür Yardımcısı
# 14 Ara 2014 23:15:13
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Osmanlıcayı savunanların mesaj ve teşekkür sayıları çok düşükken, karşıt düşünceyi savunanlar zirve yapmış. Dikkatimi çekti (!) Çok da işe yarar birşeyler koymamışsınız demek ki ortaya aşağılarda kalmışsınız. Neyse ki fazla takip edilmiyor beğenilmiyorsunuz, ÇOK ŞÜKÜR :)
once sen mesaj ve tesekkur sayini arttir sonra millete laf yetistir. Burasi twetter degil hakaretvari paylasimlari oraya sakla

Çevrimdışı prometheMO

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 122
  • 154
  • 122
  • 154
# 14 Ara 2014 23:41:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hocam bunu yayınlayan gazete Alemdar gazetesidir ve bu gazetenin kime hizmet ettiğine bakın derim yani tam din düşmanı bir gazetedir ayrıca o zamanlar dindar müslümanların sesi çıkmazken nasıl böyle bir sözü söyler ve idam edilmez hoca ve  artı olarak sadece bir gazetede yayınlanan bu makale bile diyemeyeceğimiz yazı tarih kaydı olarak kayıtlara geçer mi son olarak da bu sözü Çerkez Ethemin söylediğine dair rivayetlerde var bu sorularıma cevap verirseniz memnun olurum

Cemiyet-i Müderrisin adlı örgütün başkan yardımcısı İskilipli...
Bu ifadeler de örgütün yayımladığı bir bildiride geçen ifadelerdir.Daha sonra örgüt Teali İslam Cemiyeti adını alıyor.Bu örgüt Kurtuluş Savaşının başarısızlığına ve hilafetin devamına oynuyor.Ve tıpkı Çerkes Ethem gibi ,M.Kemal karşısında cephe alıp Yunan ve İngiliz'in yanında buluyor kendini.Hani "bu sizin fikriniz" derseniz,size Vahdettin'in İngiliz zırhlısıyla İstanbul'dan kaçtığını hatırlatırım.
Çerkes Ethem'in tavrını bireysel hırs olarak görüyorum ,ama diğerleri Cumhuriyet fikrine ve devrimlerin hepsine cepheden karşı durdular.Bu yüzden de düşmanla işbirliğinden çekinmediler.Herşeyden bihaber olan anadolu insanı üzerinde din gücünü kullanarak TBMM'ye karşı ayaklanmalar kışkırttılar.Ve bu kışkırtmayı da düşman uçaklarından atılan bildirilerle yaptılar.

Hocam ,bu yazdıklarımı Nutuk'ta bulabilirsiniz.Ayrıca adını verdiğim örgütle ilgili küçük bir araştırmayla ayrıntı da edinebilirsiniz.

Çevrimdışı ismil003

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.709
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.709
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
# 14 Ara 2014 23:45:21
1900 lü yıllar kimisine çivi gibi batmış, bir türlü çıkamıyorlar, çıksalar da fayda etmez çok pas tutmuş bir kere. Ne çivileri hor görürüm ne de paslarını. Çivi de lazım, çivilenmekte; yoksa tadı kalmaz hayatın. Biz biliriz ki, ayet-i kerimede der ki: Her şey zıddıyla kaimdir.

Çevrimdışı ismil003

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.709
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.709
  • 3.343
  • Müdür Yardımcısı
# 14 Ara 2014 23:48:03
Bilen bildiğini, bildirenden kalben haberdar olduğu sürece idrak edebilir. Osmanlıca idrak ile öğrenilir; nifak ile değil.

Çevrimdışı 01halil

  • B Grubu
  • 92
  • 114
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 92
  • 114
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ara 2014 00:17:56
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
once sen mesaj ve tesekkur sayini arttir sonra millete laf yetistir. Burasi twetter degil hakaretvari paylasimlari oraya sakla
Artı olarak hazır Osmanlıca  iken konumuz arkadaş keyfiyet ve kemmiyet kavramlarını bi araştırsa iyi olur, çokluk yani Kesret=kalite midir

Çevrimdışı 01halil

  • B Grubu
  • 92
  • 114
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 92
  • 114
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Ara 2014 00:26:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Cemiyet-i Müderrisin adlı örgütün başkan yardımcısı İskilipli...
Bu ifadeler de örgütün yayımladığı bir bildiride geçen ifadelerdir.Daha sonra örgüt Teali İslam Cemiyeti adını alıyor.Bu örgüt Kurtuluş Savaşının başarısızlığına ve hilafetin devamına oynuyor.Ve tıpkı Çerkes Ethem gibi ,M.Kemal karşısında cephe alıp Yunan ve İngiliz'in yanında buluyor kendini.Hani "bu sizin fikriniz" derseniz,size Vahdettin'in İngiliz zırhlısıyla İstanbul'dan kaçtığını hatırlatırım.
Çerkes Ethem'in tavrını bireysel hırs olarak görüyorum ,ama diğerleri Cumhuriyet fikrine ve devrimlerin hepsine cepheden karşı durdular.Bu yüzden de düşmanla işbirliğinden çekinmediler.Herşeyden bihaber olan anadolu insanı üzerinde din gücünü kullanarak TBMM'ye karşı ayaklanmalar kışkırttılar.Ve bu kışkırtmayı da düşman uçaklarından atılan bildirilerle yaptılar.

Hocam ,bu yazdıklarımı Nutuk'ta bulabilirsiniz.Ayrıca adını verdiğim örgütle ilgili küçük bir araştırmayla ayrıntı da edinebilirsiniz.
Öncelikle sondan başlayarak cevap vereyim nutukta yazılan şeyler tarihi nitelik taşımamaktadır bunu her tarihci ve tarihe biraz kulak kesilen herkes te bilir.Tarih demek kaynak demektir lakin sizin burada yazdıklarınız maalesef ki sadece yorumdan ibaret lütfen kaynak bildiriniz ve benim yazldıklarıma karsilik olarak cevap bulamadim tarafinizdan ayrıca şeyh said ve cerkez ethemin ingilizlerle işbirliği yaptigina dair belge nerede en vahim olan tarafta vahdettin gibi mübarek bir zat hakkında sadece yanli ve taraflı bir görüş açısına sahip olduğunuzu da açık yüreklilikle ifade etmeyi kendime borç bilirim

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK