Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.264
  • 230.639
  • 29.264
  • 230.639
# 20 Ara 2013 23:21:29
GÖNÜL

Girmişin sevdanın, gül kapısından
Girdiğin kapıdan, çıkma ha gönül
Vefalı bir kalpten, sevgi dermişin
Vefasız olup da, bıkma ha gönül

Yaprağı narindir, incitme gülü
Olasın dalında, sevda bülbülü
Kanasın isterse, kalbinin dili
O gülü bağrından, sökme ha gönül

Bir tek adres öğret, yürek yoluna
Sancılar bağrının, girsin soluna
O ince ırmağın, gir de koluna
Belirsiz sularda, akma ha gönül

Mûnis ol sevgini, duyarak göster
Seven sevdiğinden, hep bunu ister
Yapmacık kelâmlar, olmasın astar
Yüreğe maskeler, takma ha gönül

Senettir yâr ile, edilen akit
Nazlarla kabından, taşmasın vakit
Sevgide borç olmaz, her zaman nakit
Zamanı zamanda, yakma ha gönül

Bir güzelin mihmanıysan sun vefa
Gerekirse uğurunda çek cefa
Aşk yanmaktır bezen, değildir sefa
Görklü şimşeklerce, çakma ha gönül

C.K

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 20 Ara 2013 23:35:23
İBRAHIM

ibrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrahim
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrahim
gönlümü put sanıp kıran kim”

ASAF HALET ÇELEBİ..

Çevrimdışı mavera44

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.801
  • 15.293
  • 4.801
  • 15.293
# 21 Ara 2013 15:28:48
 

GEL
 


Bir imlâ hatası çoğa mal olur,
Düşlerde yaşarım düşsüz koyma gel.
Dağların da kara ihtiyacı var.
Kar yağdır dağları kışsız koyma gel...

Elime demir ver eğer bükerim,
Dilime kuş kondur ne dil dökerim
Belime dağ bindir sanma çökerim
İşim bu, garibi işsiz koyma gel....

Dün gece uzakta bir kuş ağladı
Bütün beyaz güller kara bağladı
Sevgiymiş her şeyin kokusu tadı
Kuş dillim gönlümü kuşsuz koyma gel...

Yüreğimden azat ettim korkuyu
İsteyene mezat ettim uykuyu
Diriliktir her ağacına suyu
Gözyaşım özsudur yaşsız koyma gel.

Kapımı rüzgârlar kapar ve açar
 Bir tüfek patlasa rahatım kaçar
Kuşlar hep çift konar hep çift çift uçar
Eşim ol sen beni eşsiz koyma gel

Zaman mı kısaldı ben mi yoruldum
Eski havam yoktur söndüm duruldum
Seni gördüğümde candan vuruldum
Ölürsem kabrimi taşsız koyma gel...
Bahattin Karakoç

Söz: Bahaettin Karakoç
 Müzik: Hasan Sağındık

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Ara 2013 19:29:20
Dua

Senin ak alnından, gök gözlerinden
Önce dallar, sonra yapraklar öpsün.
Eğilsin yıldızlar, tutsun elinden
Gecelerden sonra şafaklar öpsün.

Aşk diyorlar en mukaddes hayale
Ve sen de düşesin o sonsuz hâle
Hazdan dudakların olsun bir lâle
Güller, karanfiller, zambaklar öpsün.

Sende kemal bulmuş renk, şekil, biçim
Yaşamanın öz suyusun bir içim
Olanca suların sağlığı için
Seni her gün göller, ırmaklar öpsün.

Kumral saçlarında nisan yağmuru
Yazın, ak yüzünden gölgenin moru
Ağzından en serin, hem de en duru
Kayalardan akan kaynaklar öpsün.

Çimenler okşasın ayaklarını
Çiçekler koklasın parmaklarını
Ben öpmeden önce yanaklarını
Varsın teller, tüller, duvaklar öpsün.

Kıskançlık çakılı kazıktır serde
Bölünsün bu rüya en tatlı yerde
Seni canlı kullar öpmesinler de
Kefenler sarılsın, topraklar öpsün.

Vur Emri(sh.70)

 

Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 21 Ara 2013 22:48:57
İncitme

Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Irmak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.

                        Abdurrahim KARAKOÇ

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 22 Ara 2013 00:04:37
Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına
Kizdığım oldu zamanında ama inandığımda
Ömrümde her şarki başka bi kapi açti
Bu sarkinin ardinda sen
Bu kapinin ardindaysa benden önce söylenmiş sözler vardi

Çok zor günler geçirdim vaktiyle
Alemde savaşlar çirpinişlar nihayetinde
Asik olmak kismetmis yar, sana..
Asik olmak kismetmis yar..

Seçtiğimiz hayatlar mi bunlar? seçtiklerimiz mi ?
Bunca yokluk, bunca kiriklik, bunca aci
Seçtiklerimiz evet !
Hayat bu sevgilim çoktan seçmeli
Senin askinsa bi dönem ödevi


Bir gece cikip gelsen olmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen gelmezsen yar
Bir aksam çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm beğen öleceğim yar

Bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize
İkimiz çokmuşuz meğer bu resme

Kapatmadan bu kapıyı yinede
Bu yaralar bereler sanadır bileler ...

Bu yaralar bereler sanadir bileler
Göreler askimi
Sahidim gök kubbe
Asigim bekletme

Çok canım yanıyordu gördüklerimden ve göreceklerimden
Benim kanayan dizlerim yoktu hayatta bi tek
Benim de kanattıklarım vardı elbet
Ezdigim kumlar ve geçtigim yollar hala gölgeni taşıyorlar
Hani demiştim ya en başında
Ne ayrılıklar ne aşklar ne başlangıçlar diye
Yani demem o ki çok zor günler geçirdim vaktiyle

Çok zor günler geçirdim vakiyle kalbimde
Firari endiseler nihayetinde
Asik olmak çok zormus yar sana
Asik olmak çok zormus yar

Bir gece çikip gelsen ölmezsin yar
Ölümlerden ölüm begen gelmezsen yar
Ölecegim yar
Bu şarkı sadece benimdi sevgilim
Ve ben büyük bahçeler istemiştim ikimize
Yazmışsın ya 'onu sevebilecegimi düşünmüştüm' diye
İşte o günden beri belkide bu yüzden sadece
Bu yaralar bereler sanaydı  bileler
Göreler aşkımı şahidim gök kubbe
                              İCLAL AYDIN

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.264
  • 230.639
  • 29.264
  • 230.639
# 22 Ara 2013 16:26:06
TÜRKÜLER

Eli kulağında, ozan dilinden
Yürekten süzülür, gelir türküler
Dökülsün yeter ki, her bir kelâmı
Sevdalar menbağı, olur türküler

Yöre yöre, farklı farklı söylenir
Girer yüreklere, orda eylenir
Sevgi, sevda ile; aşkta boylanır
Çıkmaz yüreklerde, kalır türküler

Bazen ağıt olur; yaşatır acı
Bazen yaralara, sürer ilacı
Türkü âşıkların, başının tacı
Gülü gülde arar, bulur türküler

Köroğlu dilinde, görklü heybettir
Veysel'in sazında, farklı lezzettir
Namustur, şereftir; töre, izzettir
Kıyametle ancak, ölür türküler

Çoban kavalında, inleyen nağme
Kızı, kısrağında; sürmeden döğme
Kutlu rahmet gibi, yürekten yağma
Esrik esrik telde, çalar türküler

Alır da götürür, her bir mısrası
Koyar gurbetlere, gösterir yası
Bazen de güldürür, olmaz tasası
Gözlerin içinde, güler türküler

Duygular içeri, söylenir özden
Kelâmı kibarca, beslenir sözden
İçli içli çıkar, çalınan sazdan
Hasreti hasrette, böler türküler

Kötülük dilemez, güzeldir demi
Umardır sevgiye; çaldığı emi
Onarır duyunca, derin yaremi
İnsana insanlık, diler türküler

Erzurum'da bar olur, Eğe'de Efe
Halay başı bazen, düşer selefe
Asırlardır uğramadı telefe
Kalplerden kalplere, dolar türküler

Dünden geldi yürek yürek bugüne
Çevirdik sözünü, toylu düğüne
Uzattık dalını, ırak Egin'e
Ötelere miras, salar türküler

C.K.

Çevrimdışı sewal42

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.654
  • 1.287
  • 1.654
  • 1.287
# 22 Ara 2013 17:40:47
sakarya

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 22 Ara 2013 20:52:13
     HAL GAZELİ
 
Ben pazara ne süreyim erenler
Ateşime paha biçen var mıdır

Kurulsun meclisler alsın kararı
Kenti yakıp çöle dönmek var mıdır
Dağlar yürür beni yakan yol olur
Yürek denen şu titreyen zar mıdır ?

Sulara salınmış umutlarıma
Baharlar beklerken yağan kar mıdır ?
                           
                               SÖZ:AHMET MERCAN


Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Ara 2013 21:47:00
Han Duvarları 

Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek
Toros Dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...
Ellerim takılırken rüzgârların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına.
Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!
Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
 Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.
Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
Yol, hep yol, daima yol...
Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.
Bir sarsıntı...
Uyandım uzun süren uykudan;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.
Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.
Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler...
Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...
Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;
"On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben"
Altında da bir tarih:
Sekiz mart otuz yedi...
Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!
Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
Araya gitti diye içlenme baharına,
Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!...
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Soğuk bir mart sabahı...
Buz tutuyor her soluk.
Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
İki dağ ortasında boğulan bir geçide.
Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:
Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla,
Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,
Burada son fırtına son dalı kırıyordu...
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,
Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
Gönlümde can verirken köye varmak emeli
Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!"
Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
Biz menzile vararak atları çektik hana.
Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.
Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,
Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;
"Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben"
Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!
"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"
Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
"Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi: "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"
Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.
Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!...


Faruk Nafiz Çamlıbel

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Ara 2013 21:47:43
SEN SEN SEN

Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden...
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter...

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz...
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...

Duymasa da hiç kimse
Şâir gönlümün, sende karar kıldığını.
Ve içimin şerha, şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter...

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...

 
Yavuz Bülent Bakiler

Çevrimdışı tefoo

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.462
  • 18.587
  • Müdür Yardımcısı
  • 4.462
  • 18.587
  • Müdür Yardımcısı
# 22 Ara 2013 21:52:48
Belki Bulursun!

Oyuncak kırılır, haydi, ya insan,
Nasıl parçalanır, nasıl bölünür?
Söylerler, mezara kulak dayasan;
Bir daha ölmemek için ölünür.

Çekilmez akılda bu kadar sancı;
Akıl bir küçük diş, at, kurtulursun!
Ölmemenin olsa gerek ilacı;
Eski rafta ara, belki bulursun! ..

1972

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı Cevahir08

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 631
  • 4.362
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 631
  • 4.362
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 Ara 2013 23:53:55
Gelme çocuk!
Benim denizimde yüzemezsin sen
Kolların kısa kalır dalgalarıma
Ölürsün çocuk!
Bulaşma yalnızlığıma...

Karanlığıma yaklaşma çocuk
İçine alır ıssız sokaklarım ellerini
Gözlerini kaybedersin kuytu gecelerimde
Viran şehirlerime ayak basma sakın
Yıkılırsın çocuk...

Divaneliğim korkutur seni
Umutlarını yıldırımlar kaçırır
Uçurum kaçkınıdır ruhum
Ruhumla yorulursun...
Yaklaşma çocuk!
Ellerim ateştir,dokundukça kavrulursun...

Sevme çocuk!
Sevilecek yürek mi benimki?
Çoktan unuttum renklerimi
Çoktan tükettim sevgileri
Sakın sevdirme kendini...

Söyleme çocuk!
Konuşma sakın..
Anlatma kendini..
Şarkılar söyleme senin ikliminden
Her şarkı yarım bende
Yarımlaşma ellerimde,seni bulamam
Sus çocuk...

Alıştırma kendini bana
Ben olursun çocuk!
Ben,sen olamam,uğraşma...

Ağlama çocuk!
Ben kıyamam ağlayana...
Gözlerine ulaşamam...
Bir gün gelir,gidersin çocuk!
İçimdeki şarkı biter..
Yaşayamam...

Çevrimdışı Asİ Mavİ

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.019
  • 8.342
  • Özel Eğitim Öğrt.
  • 4.019
  • 8.342
  • Özel Eğitim Öğrt.
# 23 Ara 2013 16:44:30


Yara ve Kır Çiçekleri

 Rüzgar olsaydım eğer
 Saçlarını okşayıp geçerdim
 Yağmur olsaydım eğer
 Gözlerinin içine düşerdim
 Ah, bu sefer de bu yaradan ölmezsem
 Çiçeklerden başka Bir daha o kadar sevmem.
 Susamış ceylanlar gelip
 Su içer gözlerinin göllerinden
 Kırık kanatlı kırgın kuşlar
 Oynaşır omuzlarında
 Bilirim, yüreğin kan deryası
Bilirim, gözlerinin sürmesidir akşamların mayası
Ah, bu sefer de bu yaradan ölmezsem
 Çiçeklerden başka
 Bir daha o kadar sevmem.

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 23 Ara 2013 19:58:53


Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK