Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 27 Ara 2013 19:23:12


       h.n.a.




YAKARIŞ - 2

 Bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
 Yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
 Yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
 Yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.

“Türk tarihi” denen kahramanlık şiirini
 Yeniden yazmak için harcayacağın kandır.
 Mısraların içinde en güzel ve derini
 Batıda “Niğbolu””, doğuda “Çaldıran”dır.

Yine batılıların üçüncü Kosova’da
 Topraklara sereriz, bir değil, birkaçını.
Çekilince kılıçlar yeniden Haçova’da
 Param parça ederiz Cermenliğin haçını.

Yine ufka açılır şanlı korsanlarımız,
 Bir Türk gölü yaparlar Akdeniz’in içini.
 Acı acı gülerek bu gün susanlarımız.
 Yarın rezil ederler Romalı’nın p...

Genç Fatih’in ordusu yine tekbir alınca
 Söndürürüz kafirin Meryem Ana mumunu.
 Haritadan sileriz Tuna’ya at salınca
 Ulah’ını, Sırb’ını, Bulgar’ını, Rum’unu.

Gövdesini elbette döndürürüz kalbura
 Bir geçerse Moskof’un elimize yakası.
Çanakkale önünde yine kopar bir bora
 Süngümüzle bozulur İngiliz’in cakası…

Yiğit Harbiyeliler! Öğrenin dersinizi:
 Kahraman göz kırpmadan düşmana saldırandır.
 Vazifeniz: Kanije, Silistire, Pilevne,
 Niğbolu, Kosova, Malazgirt, Çaldıran’dır.

Yarın Yavuz dirilip bize buyruk verince
 Kızgın kum çöllerini yeni baştan aşarız.
 Kanlarımız sebildir; akıtarak hepsini
 Belirsiz mezarlarda anılmadan yaşarız...

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 28 Ara 2013 01:16:26
Kirpiğin Kaşına Değdiği Zaman

Kirpiğin kaşına değdiği zaman
Bekleme sevdiğim vur beni beni
Sevdanın şafağı söktüğü zaman
Diyardan diyara sal beni beni

Saçların rüzgarı tel tel biçende
Dudağın dilinden şerbet içende
Gönlünde duygular ateş saçanda
Alevden gömleğe sar beni beni

Hasreti bırakıp özlem getiren
Güllerin yerine diken bitiren
Gönlümde yarayı açan o tren
Ötünce hatırla yar beni beni
                           NADİR ŞENER

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 28 Ara 2013 21:23:34

Uzaktan Uzaktan

Hasbahçesinde ömrün yakın olmaz bana gül
Bîzârım ümidime kurulan her tuzaktan
Tutuştu o lâcivert hayâle düşen kâkûl
Bakanlar baktı sana; ben uzaktan uzaktan

Yandı birden korkuyla gözlerine uçan kuş
Bulutlar aynalara seni sordu ıraktan
Deniz sanki isyankâr bir rüyada boğulmuş
Nehirlar aktı sana; ben uzaktan uzaktan

Peşimde her âşığın gölgesini taşırım
Alırım esrârını her devin bir dudaktan
Dağda haramilerle, kurtlarla ağlaşırım
Gökler sıcaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Nerede bu çileyi çekenlerin tarihi
Kalbimin enkazına kan akıyor duvaktan
Çölde kalan ruhların bile döndü talihi
Türküler yaktı sana; ben uzaktan uzaktan

En kâvi diken dahi murâd alır bağında
Bırakıp derde beni, kurtulursun firâktan
Gece- gündüz esridin bir kaktüs yaprağında
Gelmem yasaktı sana; ben uzaktan uzaktan

Simsiyah bir kıyamet tohumu filizlenir
Mezarıma isminle atacağın topraktan
Acılar sanki neden bu sevdada gizlenir
İçim tutsaktı sana; ben uzaktan uzaktan

                                        Nurullah Genç
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Ara 2013 21:50:21
HASAN'A MEKTUP

 Mektup yazdım Hasan'a,
 Ha Hasan'a ha sana...

 Çok oku, çok düşün, çok şeyler anla,
 Aha bu mektubu alınca Hasan.
 Manalar iplikten incedir amma,
 Kelimeler biraz kalınca Hasan.

 Gene ağzımızı açmıyor bıçak,
 Huzur size ömür..... Dert salkım saçak.
 Oyuna kalkıyor yüzlerce köçek,
 Batıdan bir hava çalınca Hasan.

 Kök saldı bahçede ayrık otları,
Yemler pay edildi, sattık atları.
Biz kovalım derken baştan bitleri,
 Sülükler yapıştı, kulunca Hasan.
 ...........
 Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.385
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Ara 2013 23:08:06
.......
 Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
 Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım
 Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
 Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki!
 .....
 MEHMET AKİF ERSOY

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 29 Ara 2013 15:01:27
 
BUGÜN PAZAR VE BEN SENİ ÇOK ÖZLEDİM

Yağmur da var
 Çok sevdiğim rüzgar da
 Bugün Pazar
 Daha uyanmadı komşular
 Damların üzerinde kuşlar
 Daha rahatlar
 Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
 Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
 Yağmur da var
 Çok sevdiğim rüzgar da
 Daha uyanmadı komşular
 Bugün Pazar ve ben seni çok özledim
 
 Dışan çıkmak istiyor canım
 Tek başına haytalık etmek
 Islanmak Pazar sabahında yağmurda
 Boş caddelerde dolaşmak
 Vitrinlerine bakmak mağazaların
 Sinemaların afişlerine
 Sokakların isimlerine
 
 Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
 Bir merhaba demek sessizce
 Sahilde martılara simit atmak
 Otobüslerin ilk seferlerine binmek
 Gitmek istiyor canım
 Hayatın gittiği yere…
 
 Islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
 Fırından taze ekmek alıp
 Buğusunu çekmek içine
 Ve ben seni çok özledim
 
 Tam böyle bir şey
 Çiçeğe su yürümesi
 Bebeğin ağlaması
 Toprağın uyanması
 Yağmurun yağması
  Ateşin sıcağı
  Bu Pazar sabahı
 
 Tam böyle bir şey
 Bir sabahçı kahvesine uğramak
 Bir bardak çay
 Taze dem kokusu
 Hayatın atardamarlarında dolaşmak
 Bölmeden şehrin uykusunu
 Bir siir yazmak
 
 Pazar bulmacasının boş karelerine
 Şiirde tam da bunu anlatmak delice
 Tam böyle bir şey
 Hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
 Bir şiir yazmak
 Bir bardak çay içmek
 Sokaklarda gezmek
 Yağmurda ıslanmak
 Ve ben seni çok özledim!.
                                 İBRAHİM SADRİ

Çevrimdışı tefoo

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.462
  • 18.587
  • Müdür Yardımcısı
  • 4.462
  • 18.587
  • Müdür Yardımcısı
# 29 Ara 2013 19:09:04
Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi...

Kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik...

Yerli malı kullanan
yurdun üç tarafı denizlerle çevrili
kuru üzüm incir fındık
tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
kuru üzüm ve inciri satan
karşılığında
çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
bir toprağın fertleri...
Biraz yoksul biraz mütevekkil
biraz mahçup biraz kırılgan
biraz naif ama hep umutlu...

Özlerdik.
Memleketteki halamızı
ince doğranmış bir dilim pastırmayı
yurttan sesler korosunu
akşam komşuluklarını
radyo tiyatrolarını
sabah ezanını
kalaycıyı bozacıyı
münir nureddin şarkılarını
orhan boran yarışmalarını
kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını
bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
okul önü koz helvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı...

Top oynardık
ip atlar kedi kovalar
taşlarla birbirimizin başını yarar
mahalle savaşları çıkarır
gece olunca da tutar babalarımızın elinden
yazlık sinemalara gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozları içer
güler eğlenir bağırır çağırır
dönerken yıldızları sayardık.
Biz sıkı çocuklardık...
....
Yollar bozuk musluklar bozuk
ziller bozuk paralar bozuk
ama adamlar sağlam idi...
....
Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı.
Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.
Taksimden Fatihe troleybüs kalkar
Şişhanede mutlak raydan çıkardı.
Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı...

Muammer Karaca’nın adına bir tiyatro binası yoktu
bizzat kendisi vardı...

Başımız ağrırdı komşumuz vardı
gönlümüz daralırdı komşumuz vardı
Çorbamızı umutlarımızı
memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız
vardı...

Geceleri bekçimiz
gündüzleri sütçümüz
bizim kadar zayıf da olsa
nohuta ve makarnaya alışmış da olsa
Sarman adında bir kedimiz
ceplerimizde kırık misketlerimiz
çamur bulaşığı ellerimiz
ve gülümseyen bir yüzümüz
kimseye göstermekten utanmayacağımız bir içimiz
bir araya gelerek çektirebileceğimiz
bir aile fotoğrafımız vardı...

Bir sabah bütün iyi şeylerin
Ayvansaray iskelesinden
hayal ülkesine doğru demir alan
bir şirket-i hayriye vapuru gibi
aramızdan ayrıldığını gördük..
Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı
gazeteler.
Süheyla hanımın Raci beyin
Melahat mehveş ablanın
Niko’nun Ercüment efendinin çekildiğini ise
yazmadılar nedense.
Ama yok ama yoklar...

Ne Harman sigarası kaldı geriye
ne Olimpus gazozu
ne Sadri Alışık...

Kalan bir tortuydu belki.

Belki kırık bir rüya denizi
belki suya düşürdüğümüz suretimizin
cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı herşey...
Herşey Maltepe sigarasının
hep arandığında
her bakkalda bulunabilmesi ile
büyüsünü kaybetmişti belki de .
belki de biz bir rüya mı görmüştük?

Hadi hepsi yalandı.
Hadi hepsi hayaldi.
Hadi hepsini ben uydurmuştum.
Ama rüyalarımızın melekleri
ve soframızın daim konukları kuşlar?
Ya onlar?
Onları siz de görmediniz mi?
Sizin de sofranıza konup
rüyalarınıza uğramadılar mı?
Onlar da mı yalandı?...

-İbrahim Sadri-(Kuş Hatıraları)

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Ara 2013 22:01:52
Her Şey Uzaktadır

Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz,
Her an peşimizden koşan gölgemiz,
Özlenen limanlar, yanan yıldızlar.
Uzaktadır her şey; anneler, kızlar..

Uzaktadır her şey, hep... yalnız ölüm,
Her yerde, her an yakınımız, ölüm..

ahmet muhip dranas..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.264
  • 230.638
  • 29.264
  • 230.638
# 29 Ara 2013 22:19:41
GÖLGELER

Gölgeler, Güneşi nasıl da yuttu,
Gölge cansız oluşunu unuttu...
Artık gölgelerle kuklalar gerçek,
Dünya gölgelerden azap çekecek...

Gölgeler, gerçeği nasıl da biçti?
Gölgeler, gölgeler ruhumu içti...
Ahmet Günbay Yıldız

Çevrimdışı tubilig01

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.021
  • 4.423
  • 2.021
  • 4.423
# 30 Ara 2013 14:47:30


Hani Paylaşacaktın


Hani paylaşacaktın benimle
Hani deniz en derin yurdumuz olacaktı
Hani konsun diyordun kalbimize martılar
Hani avuçlarımız yağmurla dolacaktı
Hani kartallar gibi kanatlanıp doruğa
Hani bölüşecektik mevsimleri
Neden yine bin parça eyledin resimleri
Hani gök, nerde ufuk, neden sustu dalgalar
Ayaklarımda yine bu zalim prangalar...


Nurullah Genç
 

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.264
  • 230.638
  • 29.264
  • 230.638
# 30 Ara 2013 17:57:16
Hangi dilde ağlar çocuklar,
Hangi dilde güler.
Ağlamak her dilde tek anlamda..
Çince, İngilizce, Türkçe!..
Burnunu çeke çeke ağlamak..
Belki biraz çocukça.
Ağlamak, hüngür hüngür,
Ağlamak,
içini çeke çeke..
İnsanca!...

Rıfat Ilgaz

Çevrimdışı lebalev

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2013 20:10:44
İNCİTME
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.

Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı lebalev

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2013 20:26:42
AKIL BAŞKA YÜREK BAŞKA
Birbirine benzese de
Yel başkadır, külek  başka
Itrı da hoş, rengi de hoş
Gül başkadır, çiçek başka.

Her diki yokuş bilme gel
Her meyi meyhoş bilme gel
Her uçanı kuş bilme gel
Kuş başkadır, böcek başka.

Her derdine ortak benim
Her ağrını ten bölenim
Sen çekensin, Ben gelenim
Gemi başka, yedek başka.

Hakkın yolu öz yolumdur
Eğilmeyen düz yolumdur,
Hayırla şer sağ solumdur
Şeytan başka, melek başka.

Bir dileğe ben calandım
Kah kazandım, kah talandım.
Ömrüm boyu haçalandım
Akıl başka, yürek başka.

Dilek oldu benim adım
Pervazlandı kol kanadım
Yetmedi sabrım, inadım
Amel başka, dilek başka.

Bahtiyar Vahabzade

Çevrimdışı lebalev

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2013 20:30:06
NEYLEMELİ
Kuş okudu, ferahlandık
Taş okusa neylemeli?
Örümcekse tor dokudu
Kol dokusa neylemeli?

Dedim, dünya bir temaşa
Her arzumuz geldi başa
Dediklerin baştan başa
Boş uykuysa neylemeli?

Sesimiz yok, küyümüz var
Okumuz yok, yayımız var
Deme gelmiş çayımız var
Şeker yoksa neylemeli?

Yalanlardan cana doyduk
Ona uyduk, buna uyduk
Et kokuştu, tuza koyduk
Tuz kokarsa neylemeli?

Bahtiyar Vahabzade

Çevrimdışı lebalev

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 29
  • 133
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 30 Ara 2013 20:34:59
BENDEN HABERSİZ
Ömrün fasılları tez geldi geçti.
Yazı verimlidir, kışı verimsiz
Bir gün gördüm ki, güçten düşmüşüm.
Yıllar öz atını sürdü eğersiz.

Ülkü olan yere baş koyan yıllar
Gamlı gözlerime yaş koyan yıllar
Ey yaşım üstüne yaş koyan yıllar,
Nere kaçarsınız benden habersiz?

Ey ömür! Görünür artık sahilin,
Elin kısıldıkça uzanır dilin.
Ömürden verdiğim yetmiş üç yılın
Zehiri yeterli, balı yetersiz.

Öz omuz yüküdür herkesin yaşı
Derdi - sırdaşıdır, fikri – yoldaşı,
Dönüp mizacıma kahır gözyaşı.
Sevinç de, keder de, geçmez kahırsız.

Fikirler selinde akandan beri
Ayıramadım ben hayırdan şerri
Dökülmüş ömrümün yaprak yılları
Bahçesi virane, bağı çepersiz

Gönül o gönüldür, koca yaşımda,
Fikirler kaynaşır yine başımda
Yine hücumdayım söz savaşımda,
Sözüm teperlidir , özüm tepersiz.

Bahtiyar Vahabzade

Cengiz AYMATOV'a gösterilen iltifat hiçbir zaman Bahtiyar VAHABZADE'ye gösterilmedi.Türkçeyi bu kadar muazzam kullanan bence üstad-ı azam olan şairin ruhu şad olsun, bu vesileyle O'nuda andık.belki yeni nesil birgün onu ve şiirlerini tanır.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK