Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.782
  • 5.086
  • 23.782
# 04 May 2017 12:56:35
DÜN GECE

Çelik testereyle kestim suları
Yıkadım duvara astım suları...
Düşümde düşüme girdim dün gece

Buluta yaslandım ışığı tuttum.
Seni hatırladım, seni unuttum
Kendimi kendime sordum dün gece

Topladım yolları eyledim yumak
Musalladan gayri görmedim durak...
Durmadan düşünüp durdum dün gece

Toprağı boyadım otlar ağladı
Oturdum kalkmadım atlar ağladı...
Tuttum yorgunluğu yordum dün gece

Dertler gecikince gidip yokladım
Yırtık bohçalarda umut sakladım
Kırgınlık bağını kırdım dün gece

Şişelerde mahkum çiçek kokusu
Yağdı yüreğime renk renk korkusu...
Yok yere yokluğu vurdum dün gece

Ay doğdu gölgeler çöktü üstüme
Hicran alev alev aktı üstüme.
Gözümü yollarda gördüm dün gece

Aydınlığa koştum karanlık çıktı
Her sevgi, her vefa bir anlık çıktı...
Güç-bela ben bana vardım dün gece

Dosta şiir yazdım "hatıra" dedim
Belki bir dost gele otura dedim
Gönlümü toprağa serdim dün gece

Abdurrahim Karakoç

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.782
  • 5.086
  • 23.782
# 04 May 2017 16:32:38
BOZKIRDA KALAN SANCI..

O çocuklar birer birer gittiler...
Soylu sevda türküleri dudaklarında,
Saclarında kurt nefesi rüzgârlar,
O çocuklar birer birer gittiler...

Bir tamu karanlığı keleplenirken bozkıra
Kehkeşenlardan yıldız gibi indiler.
Tutuşturdular yeniden küllenmiş ocakları,
Bacalardan duman duman tüttüler...

Bir ögünç hil'ati gibi giydiler güzelliği
Ufuklara oturup dolunayı sevdiler.
Uzun,siyah kirpiklerinde seyyareler yanardı,
Ağ buluttan atlarla ta Sidre'ye yettiler...

Onlar,Oğuz mayası gök ışığın erleri,
Onlar,ülkü çağının bahadır melekleri...
Mor dağların göğsünde kaldı pençe izleri,
Haceru'l esved gözlerini gönlümüze resmettiler...

Eyvah biz kaldık Efsele safilinde!
Ahsen-i takvim üzre,onlar geçip gittiler...

Dilaver CEBECİ

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 04 May 2017 23:45:39
Düş ve Dua
Yağmura, nisana ve yaşıma aldanıp
Uçurumları kıyı sanarak
Ve dağlar erişilmeyince acı verir
Sözünü unutarak
Kaf dağına gitmek istedim
Irmak inadıyla yürüdüm uzaklara
Bir derviş olup yürüdüm uzaklara
Yanıldı denektaşım geriye döndüm
Kutsal Sözler Panayırı’na sığınıp
İpeksi bir sessizliğe büründüm:
Bir hayat, mahçup ve duru
Tanrım, gülleri
Ve sessiz harfleri koru.
İbrahim Tenekeci

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 05 May 2017 08:34:49
hangi güzelliği özlesem suskunum sana
yürek boşluğunda bir of kadar suskun
özlüyorum seni masmavi
koşuyorum sana bembeyaz
ve kahroluyorum bir anda kapkara
ah oluyorum
of oluyorum
ve susuyorum
oysa haykırabilsem
ışık yumağı bir pınar olur soluğum

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.698
  • 3.402
  • 69.698
# 05 May 2017 10:14:59
Seni Özlemek

Seni özlemek kar çiçeği olmaktır
Bahara hasrettir seni özlemek
Geceyi gündüzü unutmak
Hatıraları koyup karşıya
Gözlerinde kaybolmaktır seni özlemek

Umuttur seni özlemek,
Gündüz hayaldir gece rüyadır seni özlemek
Seni özlemek yeniden doğmaktır
Saçlarının kıvrımlarında
Dudaklarının tebessümlerinde kaybolmaktır seni özlemek

Beklemektir seni özlemek bazen üzgün
Bazen sabırsızlıktır
Kıvranmaktır bazen basan sıcaktan
Bazen terden boğulmak
Bazen yalnızlıktan üşümektir seni özlemek

Seni özlemek 'Yeter!' demektir, 'Gel!' demektir
'Gitme!' demektir, 'Kal!' demektir
Dudaklara acı bir tebessüm koyup
Varlığında da yokluğunda da sen deyip
Ölesiye sevmektir seni özlemek

Beni unutmaktır seni özlemek
Seni özlemek her gölgede seni bulmaktır
Seviyorum desen de demesen de
İnan
İnan sesini duymaktır seni özlemek...

Turgut Uzdu

Çevrimdışı selimiye11

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.865
  • 21.294
  • 1.865
  • 21.294
# 05 May 2017 11:28:23
      Şafak Türküsü

Beni burada arama, arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne, ağlama.

Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne…
Yaşamak isterken delice!
Ah.. verebilseydim keşke
Yüreği avcunda koşan her bir anneye
Tepeden tırnağa oğula ve kıza kesmiş
Bir ülkeye armağan
Düşlerimle sınırsız
Diretmişliğimle genç
Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma
Usulca açıverdi yanağımda tomurcuk
Pir sultan’ı düşün anne, şeyh bedretinn’i
Börklüce’yi Torlak Kemal’i…
Insanları düşün anne!
Düşün ki yüreğin sallansın,
Düşün ki o an güneşli güzel günlere inanan
Mutlu bir yusufcuk havalansın…

Beni burada arama, arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne, ağlama.

Yani benim güzel annem
Ala şafağında ülkemin yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızlar içinde kendi buruk kanımı içtim
Ne garip duygu şu ölmek?
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma,
Bir açıklaması vardır elbet giderken darağacına…
Geride, masa üstünde boynu bükük
Kaldı kağıt kalem.
Bağışla beni güzel annem
Uğur tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana.
Elleri değsin istemedim
Gözleri değsin istemedim
Ağlayıp kokluyacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
Yaşamak ağrısı asıldı boynuma, oysa türkü tadında yaşamak isterdim…
Ölmek ne garip şey anne!

Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı,
Sedef katmal bir kutu içinde, vermek isterdim çocukların ellerine.
Sonra, sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi(!), vurulmak isterdim bir kıza…
Gecenin kıyısında durmuşum, kefenin cebi yok
Koynuma yıldız doldurmuşum, koşun çocuklar koşun
Sabah üstüme üstüme geliyor!
Kısacası güzel annem,
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok,
Gülmek, umudetmek, özlemek…
Ya da mektup beklemek, gözleri yatırıp ıraklara…

Ölmek, ne garip şey anne!
Artık duvarlari kanatırcasına tırnağımla
Şaşkın umutlu şiirler yazamıyacağım!
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamıyacağım,
Baba olamayacağım örneğin!
Toprak olmak ne garip şey anne…
Ölmek ne garip şey anne…
Uçurumlar ki sende büyür
Dağdır ki sende göçer
Ben bayrak derim çiçek derim
Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yinede oğlunu yitirmek kim bilir ne garip şey anne!..

Her kavgada ölen benim,
Bayrak tutan, çarpışan…
Her kadın toprağı tırnaklıyarak doğurur beni.
Özlem benim, kavga benim, aşk benim…
Bekle beni anne, bir sabah çıkagelirim
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Adı başka, sesi başka
Nice yaşıtım koynunda çiçekler, çicekler içinde bir ülke getirirler

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 05 May 2017 11:44:57
Sen Ege tütünüydün
Ben ağaçtım dağ başında
Herşeyden uzak ve sessiz.
Ne yeller esti başımdan...
Ne seller aktı altımdan...
Daha dolmamıştı çilem.
Kâğıt fabrikasında beni bir gün
İpince sigara kâğıdı yaptılar.
Bilmiyordum ne olacağımı...
Belki bir rüzgâr önünde
Uçup gidecektim bilmediğim bir yere
Belki de suya düşüp
İçin için eriyecektim.
Bir başka ihtimâl çıktı karşıma:
Hayat bizi karşılaştırdı.
Sen çok körpeydin
Varlığımla sardım seni
Sen beni içten destekledin
Ben seni kucakladım.
Ateş,aşkımız oldu bizim.
Sen duman duman ayrıldın benden
Ben kül kül ayrıldım senden
Ateşin bitimine dek.
Sen gökte bulut oldun
Ben yerde toprak,
Şimdi bende tek istek:
Birleşip çamur olmak...
ALPER KÜRÜK

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 05 May 2017 19:57:42

ÖZLETİYOR SENİ BU YAĞMURLAR

Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle

Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün

Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları

Tarih de kekemeleşiyor bazan
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini

Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir

Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan

Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun
 
Ahmet Telli

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 05 May 2017 21:17:49


         h.n.a.


TÜRKÇÜLÜK BAYRAĞI

Türk duygusu her Türkçüye en tatlı kımızdır;
Türk ülküsü candan da aziz bayrağımızdır.

Bayrak ki onun gölgesi Bozkurtları toplar;
Bayrak ki bütün kaybedilen yurtları toplar.

Nerden geliyor? Tanrıkut’un ordularından!
Lakin bize bir beyt okuyor kutlu yarından:

Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez!
Atsız yere düşmekle bu bayrak yere inmez!…

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 05 May 2017 23:04:27
Sana Söylemediğim Sözlerin Kölesiyim
Sana söylemediğim her kelime
Zehir gibi damarlarımda gezinir
Çoğalırlar ve akarlar kalbime.

Sus kalbim, derim. Sus ve susa ona,
Bir çöle dön! Çatla damar damar,
Ve sakın onun efsunlu gözlerine bakma!

Ne zaman baksam sana,
Bir melek sureti güler bana,
Bir hayalsin sen, büyüden yapılma.

Çözülüyorum sana iplik iplik,
İçimde bir cüce, dağ gibi kambur taşır.
Gözlerime bak ve bir kelime söyle,
Kölem ol sen de benim, bir seferlik.

Yağmurumsun, rüzgarım, ne dilersem o,
Akıyorum biliyorum içine zehir gibi,
Bazan serin bir ırmak gibi çağlaya çağlaya.

İçimde kabarır sakladığım kelimeler,
Bir deniz fırtınadan önce nasıl kabarırsa.
İçimde yankılanır çığlıklar,
Martılar gökyüzünde nasıl çığlıklanırsa

 İlhami Atmaca

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.812
  • 227.459
  • 28.812
  • 227.459
# 06 May 2017 12:18:07
 DOST KOŞMASI

Büyük dertler birbirinden
Sıralanır, sıralanır
Gönül her gün bir yerinden
Yaralanır, yaralanır.
Yüzleri var türlü biçim
Belli değil gerçek dost kim
Vefa diye su yüreğim
Paralanır, paralanır...

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.812
  • 227.459
  • 28.812
  • 227.459
# 07 May 2017 23:24:16
ÖYLE BİR GÖZYAŞI VER Kİ YA RABBİ !

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Aklansın.. Ölümün kara düşleri,
Korkuları, umutlara döndürsün.
Rahmetinle, her damlası
Cehennemler söndürsün…
Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Cennetler berâtı inci damlalar,
Secdelerde seller gibi çağlasın.
Etrafımda haşre kadar melekler,
Sevinçlerle ağlasın…

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Eritsin.. Buzlarını gafletin,
Gönül ufukları, nûra bürünsün.
Açılsın da cehlin kara perdesi,
Gerçek görünsün…

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Müjdeler dökülsün, Arş-ı Âlâ’dan,
Hidâyet selleri, sineme dolsun.
Her damlası Mahşer Günü
Şâhidim olsun…

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Esmâ’ndaki ‘Doksandokuz’ aşkına,
Semâlardan gufranını indirsin.
Hesap günü, titreşirken Mîzan’da,
Hicâbımı dindirsin…

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Firdevs Göklerinden, nûr sağnakları,
Dehşet günü, Sırât üzre saçılsın.
Sekiz yerden, sekiz cennet kapısı
Bir lâhzada açılsın…

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî
Arıtsın.. Şu nankör nefsi hevâdan,
Bütün zerrelerim, Kur’ân’la dolsun.
Ve Mahşer günü, şu tövbekâr bedenim,
Şehitlerle haşrolsun…

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.947
  • 47.568
  • 2.947
  • 47.568
# 07 May 2017 23:38:36
Sen ve yağmur.
Başa dönemezsiniz.
Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak
dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz
inişiniz bir iniş olurdu başa dönmemecesine.
Yağmur yalnız yağarken yağmurdur
sen yalnız senken sensin
burada kalamazsın ve başa dönemezsin
gitmek zorundasın ..

İsmet Özel

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 08 May 2017 08:33:05
hasretin kan çanağı gözlerinde oturuyorsun
seni soruyorum
hiçbir şey bilmiyorsun

hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım
sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın...

tükenişi bir aşkın
bir nehrin tükenişine benzer
ne deniz olabildin
ne nehir kalabildin...

kendin ol
kendin ol
sen buysan başkası ol!

buysan kederden öleceğim
başkası olursan da kimi seveceğim?

/ne diyarbakır anladı beni ne de sen
oysa ne çok sevdim ikinizi de bir bilsen.../

Yılmaz ODABAŞI

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.812
  • 227.459
  • 28.812
  • 227.459
# 08 May 2017 19:00:59
...
Uyuyan göllere ay ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
Yağmurun saçını çözsem kim anlar?

Bir mekân kaplamış ne varsa nerde
Kendi ötesini saklar her perde
Sonsuzluğun sona erdiği yerde
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?

Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası
Eklenir yarama her dost yarası
Et oldum bıçakla kemik arası
Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?

Doğumda yalan var, ölümde gerçek
Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek
Kırık gönülleri toplayıp tek tek
Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?

Gün geldi zamanı gömdüm kabire
Dağ oldu aklımın verdiği fire
Bağlasam telaşı çelik zincire
Sabrın derisini yüzsem kim anlar?

İçte deprem olur dışın düğümü
İhlâssız çözülmez işin düğümü
Aklımdan geçeni, düşündüğümü
Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?

(Gökçekimi)

Abdurrahim Karakoç

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK