Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 21:12:01

Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel..

Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... CAN YÜCEL

Çevrimdışı kardelen_4410

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.452
  • 2.278
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.452
  • 2.278
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 21:21:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu şiir mahvediyor beni... Ve her okuduğumda her dinlediğimde bir daha bir daha "anlıyorum"...."[/b]

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Can Yücelin her bir şiiri ayrı güzellikler sunuyor.paylaşan hocalarımıza çok teşekkürler...
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
can yücel  bu dünyada tanıdığım en dobra gönül adamı.ondan çok şey aldım.bu gece onun olsun mu gönül dostları ne dersiniz
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Değil mi sayın hocam ... İnsanın içinden geçen herşey cümlelere dökülmüş... Ne güzel, ne içten ifadeler...
Bana yazacak pek bir şey bırakılmamış o kadar güzel anlatmışsınız ki arkadaşlar Can YÜCEL şiirlerini çok seven biri olarak paylaşan arkadaşlara çok teşekkürler.

Çevrimdışı kardelen_4410

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.452
  • 2.278
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.452
  • 2.278
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 21:36:49
madem bu gece Can yücel şiirleri paylaşılmış çok sevdiğim bir şiiri paylaşayım umarım daa önce paylaşmamışımdır.

Çevrimdışı kardelen_4410

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.452
  • 2.278
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.452
  • 2.278
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 21:37:11
Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!

Çevrimdışı samurai

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 203
  • 785
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 22:10:54
Çok sevdiğim bir Can yücel şiiri de benden gelsin sizlere:
 
   *Sen ki çiçekleri toplamayan güzelim,
     Çiçekleri sulayan çocuk.
     Ve ben ki buruk ve kavruk
     Bir ihtiyar insanım artık.
     Öyle güzeldim ki senle,çiçeklerden çok...
     Ve anladım,anladım ki bi daha
     Düşünde bile göremez işler,
     Düşlerin gördüğü işleri....*

Çevrimdışı saraydangelme

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.474
  • 34.657
  • Öğrenci Velisi
  • 4.474
  • 34.657
  • Öğrenci Velisi
# 31 Tem 2010 22:18:58

   

Akdeniz Yarasiyor Sana

Akdeniz yarasiyor sana
Yildizlar terler ya sen de terliyorsun
Ayni islak pirilti burun kanatlarinda
Hiç dinmiyor motorlarin gürültüsü
Köpekler havliyor uzaktan
Demin bir çocuk agladi
Fatmanim cumbadan çarsaf silkiyor yine
Ali dumdum anasina sövüyor saatlerdir
Denizi tokmakliyor balikçilar
Bu sesler iste sessizligini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuskan sessizligi

Hayatta yattik dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadim sanki
Daglari dolastim

Ben senden ögrendim deniz yazmayi
Elimden düsmüyor mavi kalem
Bir tirandil çikar gibi sefere
Okula gidiyor ögretmenim
Ben de ardindan açiliyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sirf ebabil
Dönüyor dönüyor basimda
Senle yasadigim günler
Gümüs bir çevre oldu ömrüm
Degince günesine

Neden sonra buldum o kaçakçi magarasini
Gözlerim kamasinca senden
Ölüm belki sularindan kaçirdigim
O los suda yikanmaktir
Durdukça yosundan yesil
Kulaç attikça mavi

Ben düzde sanirdim yikintim
Örenim alkolik asarim
Mutun dorugundaymisim meger

Senle çikinca anladim
Eski Yunan atlari var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Agaçtan izdüsümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzellige dogru

Kadinim Yarasiyorsun sen Akdenize



 Can Yücel

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 22:25:27
teşekkürler öğretmenlerim.

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 31 Tem 2010 22:39:09
 madem bu geceyi büyük ustaya ayırdınız,bu da benden arkadaşlar:)

ÖZLEDİM SENİ..

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

 CAN YÜCEL

Çevrimdışı melike 82

  • Uzman Üye
  • *****
  • 567
  • 1.641
  • 567
  • 1.641
# 31 Tem 2010 22:49:58
Mevlana demiş ki:
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ış...ıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar... olduğunu
öğrendim.


Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...

(MEVLANAYA GEÇTİM.. )

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 31 Tem 2010 22:58:17
 Can Yücel’in  babası Hasan Ali Yücel’e yazdığı şiir:
 (Hasan Ali Yücel  Köy Enstitülerinin kurucusudur ve bir çok klasik eserlerin Türkçe’ye çevrilmesinde büyük rol oynamıştır.Saygıyla anıyoruz….)
 
 HAYATTA BEN EN ÇOK BABAMI SEVDİM...
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla – ha düştü, ha düşecek –
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.


Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hepp acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.


Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağ’rırlar İstanbul’a,
Bi helallaşmak ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim.
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
                                   CAN YÜCEL
 

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 31 Tem 2010 22:59:21
BİR SEN EKSİKTİN AYIŞIĞI

Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri,
Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman'dan sonra
Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,
Başımızda pirensip sahibi bir başçavuş.
Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz...

Bi sen eksiktin ayışığı
Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!

 CAN YÜCEL

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 31 Tem 2010 23:20:32
 Sevgi Duvari
 

Sen miydin o yalnizligim miydi yoksa
Kör karanlikta açardik pasli gözlerimizi
Dilimizde aksamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan arasina çikarmakti seni
Yakanda bir amonyak çiçegi
Yalnizligim benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapi meyhanelerine dadandik
Önümüzde Altinbas, Altin Zincir, fasulye pilakisi
Ardimizda görevliler, ekipler, Hizir Pasalar
Sabahlari açiklarda bulurlardi lesimi
Öyle sicakti ki çöpcülerin elleri
Çöpcülerin elleriyle oksardim seni
Yalnizligim benim süpürge saçlim
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktim gökte bir kirmizi bir uçak
Bol çelik bol yildiz bol insan
Bir gece Sevgi Duvarini astik
Dustugum yer öyle açik seçik ki
Basucumda bi sen varsin bi de evren
Saymiyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnizligim benim çogul türkülerim
Ne kadar yalansiz yasarsak o kadar iyi

 (Can Yücel)
 

Çevrimdışı ayçiçeğim

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 908
  • 1.889
  • 908
  • 1.889
# 31 Tem 2010 23:50:23
HAYDi GiT.......

Haydi, sen de çevir sırtını ve sen de git. Gideceksen şimdi git. Çünkü tam zamanı. Bir yanıma çaresizlik, diğer yanımda yorgunluğum var. Bir yanımda yalnızlığım, diğer yanımda geçmişime dargınlığım var. Gideceksen şimdi git. Çünkü tam zamanı. Bir daha ölemem ben, bu fırsatı bir daha veremem sana. Bir daha sevemem ben, çıkamam yollarına bir daha… Gideceksen şimdi git. Dedim ya tam zamanı..

Anlamak?  Neydi ki anlamak, anlayınca ağlamak ki bu kadar yıprattı bizi? Neydi ki sevmek, paylaşmak biz beceremedik?  Haydi git. Yüzüme kapat pencereni, çek perdelerini. Gideceksen şimdi git. Boşver mumun ardında esen soğuk, soluksuz rüzgarları. Boşver kurşunların söylediği anlamsız şarkıları. Haydi sen git artık.Ben suçun tamamını üzerime alıyorum. Zaten öyle yapmazsam ölene kadar nasıl severim seni? 
Haydi git...

Gideceksen şimdi git ve ben de yeniden başlayayım hayata, eğer ayakta kalmayı başarabilirsem!  Ve şimdi git ki, yarın sana da sorayım En çok ihtiyacım olduğu zamanlarda nerelerdeydin ?  diye. Aldırma sakın yolculara, hancılara. Hayat ki kocaman bir yalandan ibaret. Hayat ki kocaman bir labirentten ibaret. Haydi git..Gemilere, limanlara aldırmadan ve hancıları, yolcuları tanımadan git.
Haydi, git..

Aldırma ağlıyorsam, aldırma yaşamaya dair bir neden arıyorsam ve sakın aldırma acılardan yorgun beynimi taşıyamadığım başımı avuçlarımın arasına alıp Haydi artık git diyorsam. Git haydi. Bir yıldızın tan yeri ağarırken bir başka gökyüzünde vücut bulması gibi, rüzgarın en son kırık ve titrek yaprağı da dalından düşürmesi gibi git. Haydi git artık. Git, ama benim için endişelenme. Çünkü
gecenin en karanlık olduğu an, havanın aydınlanmasının en yakın olduğu andır karasevdam..

Bana kırıl. Söylediklerime, yazdıklarıma hatta benim yaşadığımı sandıklarına. Ve git. Hiç düşünme neden? ”diye ve hiç çelişkiye düşmesin yüreğin acaba?  diye.
Haydi git artık...

Bir basamak olarak zamanı çiğneyip, bütün çıplaklığıyla her doğruyu belki görüp, yaşamaya ömrümüz dahi yeterli olamayacak. Bugünüm, meçhul yarınım inan bunların da bir önemi yok. Haydi sen git artık. Benim için olmasa bile kendin için git. Taşıyamazsın beni, kaldıramazsın bu zor anlarımdaki ağırlığımı. neyse be  karasevdam, gerçekten istiyorsan git artık. Ve biliyor musun gülüm anlatmak istediğim her şey aslında herkesin anlam vermekte zorlandığı o uç noktalardaydı.

Şimdi dargınım. Sana, hatta kendime, kaderime bile. Sitemlerime, ahlarıma, isyanlarıma. Gitmek istiyorsan şimdi git. Olur ya belki bir adım atar da yaşatırsın beni, kurutursun göz yaşlarımı uzatırsan ellerini. Lanet olsun be! Haydi git artık. Sen her şey , ben hiçbir şeyken git.

Boşver be karasevdam! Kocaman bir aaaahh çek gitsin, nasılsa giden ömründen gitmiyor.
Haydi sen git artık.

Eğer isteseydik tanışabilir ve hayatımızın, hayatlarımızın akışını değiştirebilirdik. Oysa çok erkendi, bizler hep geç kaldık. Bizden daha erken davrandı ellerin yalanları, riyaları. Yakalayamadık zamanı, mücadele edemedik. Yakalayamadık yarınları, geri çeviremedik zehirli okları. Neyse be karasevdam, zamanı gelmişken sen git artık. şimdi gitmezsen hiçbir zaman izin vermem gitmene. Gideceksen, benim ölüme en yakın olduğum zamanda git. Eğer yaşarsam gidemezsin. Ve beni hiç anlamadan, anlamaya çalışmadan, yaralarıma ilaç olamadan git.
Haydi git...

Sakın silme göz yaşlarımı, uzatma o esmer ellerini. Ne olur bırak, bırak da ağlayayım doyasıya ve düşeyim sonsuzluğa. Ne önemi var ki artık. Bırak karasedam, bırak da öleyim bir yerlerde.
Ve sen git artık...

Bağışla be karasevdam! Gene şaşırdım işte…
SEN HİÇ GELMEDİN Kİ NASIL GİDECEKSİN?..
 
 
 

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2010 00:26:29
AKİS
Sen çaldıkça Teodorakis
Bir mor yağıyor üstüme...
Dudaklarım öpüşmekten mosmor...
Bir putum sanki ilahilerle
denize fırlatılmış
Ve bir deniz yağıyor üstüme
Bakma sen sevgili Teodorakis
Açgözlü güvercinlerin didiştiklerine!
Avluların o en çakırkeyiflisine
Mısır daneleri gibi serpilmişler ama
Mısır danesi değil ki bu adalar
Ne de biz güverciniz...

Sekerek o güneş güzeli çakılların üzerinden
Çıplak ayaklarımızın su sesleriyle
Birbirimize
Ve kendimize
Bilakis

Sen çaldıkça Teodorakis
Bir mor yağıyor üstüme

 CAN YÜCEL

Çevrimdışı AKSA

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.564
  • 2.847
  • 1.564
  • 2.847
# 01 Ağu 2010 01:49:25
       SEN  ZATEN  YOKMUŞSUN

       Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. Bütün sözcükler yetersiz.. Hiçbir şey yazmak istemiyorum. Engin denizlerde kulaç attığım, üstüme gökkuşağını kuşandığım bu aşk yalanmış. Şimdi karanlık sularda boğuluyorum. Gökyüzü kurşun gibi ağır. Ne yana dönsem yalan. Gülüşler yalan, vaatler yalan..İnsanlar yalan. Ben seni mi sevdim..Senin gözlerinle mi baktım dünyaya.. senin ellerinle mi çiçek derledim.. sevinçti, aşktı göğsüme bastım. Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım? Gözlerine baktığım zaman cennet bahçesine geçerdim.. Bir aldatmacaymış, kötü bir rüya.. Kötülüğün bile bir yüzü vardır, bir görünüşü.. ama en beteri buymuş.. bu aldatmaca. Bir masal olsaydın razıydım, bir şiir olsaydın, alır saklardım.Güzel bir yüz kalırdı senden geriye, hoş bir anı.. kimsenin dokunamıyacağı bir tarih. Ama hiçbir şey kalmadı.. Bir yokluğu varsaymışım. Bir HİÇ’e sarılmışım. Çölde serap bile değilsin. Serabın gizli ışığı vardır. Sen ışığı yutan karanlık.. bir kör kuyu.. Ben kör kuyularda kaynak suyu aramışım. Nasıl olsa biterdi bu aşk. Ama unutulmaz bir hatıra, gençliğin en güzel anısı olarak kalsaydı.. Sen hiçbir şeyin değerini bilmedin. Kökün çürük, yaprağın kül, meyvan zehirmiş. Ben seni aşkın yerine koymuş aldanmışım. Kabahat sende değil, ben insan tanımamışım. Sana karşı öfke duymuyorum, kırgın değilim, kızgın değilim.. Çünkü sen zaten yokmuşsun. Asıl kızılacak kişi benim.. Küçücük bir toz tanesini bir mücevher sanmışım. Senin ihanetin bana koymadı..Beni kahreden, beni yokeden, beni bin pişman eden tek şey.. bir aşk yaratmış tek başına yaşamışım. Sen zaten yokmuşsun ki.. senin neyine yanayım?


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK