Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Oca 2011 16:32:09
Dağlardır
Başım dağ saçlarım kardır
Deli rüzgarlarım vardır
Ovalar bana çok dardır
Benim meskenim dağlardır
  
Şehirler bana çok uzak
İnsan sohbetleri yasak
Uzak olun benden uzak
Benim meskenim dağlardır
  
Kalbime benzer taşları
Heybetli öter kuşları
Göğe yakındır başları
Benim meskenim dağlardır
  
Yarimi ellere verin
Sevdamı yellere verin
Yelleri bana gönderin
Benim meskenim dağlardır
  
Birgün kadrim bilinirse
İsmim ağza alınırsa
Yerim soran bulunursa
Benim meskenim dağlardır

sebahattin ali

Çevrimdışı carkin

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 257
  • 4.038
  • Öğretmen Adayı
  • 257
  • 4.038
  • Öğretmen Adayı
# 05 Oca 2011 16:40:19
İlişkilerinizde...
Gidene kal demeyeceksin...
Gidenlere kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır...
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
Yoksa değersiz olan hep sen olursun. SEVGİYLE…

Kendinize...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni?
Sen hazır değilsen?
Kim yıkar yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni sen kendini sevmezsen?
Herşey senle başlar, senle biter.

Yaşantınızda...
Tükettirme içindeki yaşama sevgisini
Ya çare sizsinizdir yada çaresizsiniz
Öyle bir hayat yaşadım ki, cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki, tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,kendimi sahnede buldum.
Oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki, okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime...

Söz ver...
Sonra dedim ki, söz ver kendine.
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan sevmeyi de bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin...
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman, acele etmem bundan anladım.
Tolstoy

Çevrimdışı ~Sükut-u HayaL~

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.081
  • 6.760
  • 4.081
  • 6.760
# 05 Oca 2011 17:27:01
Mevsimlerden Sonbahardayım

Mevsimlerden sonbahardayım...
Resimde sapsarı  yapraklar,
kurumuş dallar,
yılgın bir rüzgar
Ve ne yapacağını bilmeyen bir çocuk var.
Aslında sana söylemek istediğim çok şey vardı:
Mesela keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini
Neyin bedelini ödediğimi bilmiyorum
Herşeye rağmen sana da kızmıyorum,kızamıyorum
Acım durulduğunda bir şarkı söylerim belki
Belki o zaman anlarsın.
Bunca hüzün bizde iyi durmadı
Ve bu ayrılık bu aşka hiç yakışmadı 
 
Erhan Güleryüz
 

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 05 Oca 2011 17:29:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Öyle değerliymiş ki zaman, acele etmem bundan anladım.
Tolstoy


nietzsche'nin diye biliyorum ama  :-[
yanlışım varsa düzeltin...

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 05 Oca 2011 18:07:42
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

                                               ATAOL BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı gokseldeniz34

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.877
  • 3.718
  • 2.877
  • 3.718
# 05 Oca 2011 18:21:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.
...........

                                               ATAOL BEHRAMOĞLU


ezginin günlüğü de bestelemiştir. çok severim....

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 05 Oca 2011 18:22:39
Bilinmezlikler

Önümde sıralanmış duruyordu bütün herşey

Önce deniz vardı
İçime sığmayan anılar kadar büyük
Kocaman masmavi bir deniz

Sonra azgın rüzgarla hırçınlaşan dalgalar
Beyaz köpükleriyle rüzgarla inatlaşan
Ama masmavi, güzel gözlerin kadar.

Arkada bir sandal duruyordu
Gökyüzünün griliğinle kirlenmiş
Silikleşmiş giden zaman içinde
Bir oradan savuruyordu rüzgar
Bir buradan hırpalıyordu azgın dalgalar
Zaman eriyordu kırılmış dümeninde.

Ellerim üşürken
Soğuğun insafsız gülümsemesiyle
Bir güvercin kadar beyaz bir martının
Dolaştığını görüyordum başımın üstünde
Kırmızı gagasında
Yarısı koparılmış yenmiş bir solucanla
Ağlıyor mu
Gülüyor mu
Belli olmayan çığlıklarıyla.

Zamanı üçe böldüm
Geçmiş zaman
Geçmiş zaman
Geçmiş zaman
Gelecek yok ki artık
Ufukta kaybolan bulutların arkasından.

Yaşadığım zaman
Sisle kaplı karanlıkların içinde
Bir ışık arıyor.

Yavaş yavaş
Uzaklarda bir yerde
Akşam oluyordu
Gün elini uzatıyordu karanlığa doğru
Yaklaşan akşamı taşımak için koynunda.

Bütün bilinmezlikleri yaşayan akşam ise
Zamanın sessizliğini taşıyordu.

İşte bütün herşey
Sıralanmış duruyor önümde

Tanıdığım, bildiğim, yaşadığım denizin
Yosunları çıplak kayalıkların
O beyaz martılı dalgacıkların
İnleyen çığlıkları o hırçın rüzgarın
Kırık ya da sağlam dümeniyle
O küçücük sandalımın
Ve sandalımın geçmiş zamana
Şarkı söyleyen yelkenlerinin
Arkasında
Taaa en bilmediğim uzaklarda bir yerde
Bilinmezlikler içindeki karanliklara saklanmış
Sessiz
Rüzgarsız
Dalgasız
Işıksız bir yer görüyorum.

Benim bilmediğim
Senin bilmediğin
Kimselerin bilmediği bir yer görüyorum.

Kapkaranlık duruyor.
                  Doğan Ülkekul


Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 05 Oca 2011 18:25:43

HÂLÂ MI BOĞUŞMAK? 

Sen! Ben! Desin efrâd, aradan vahdeti kaldır;
Milletler için işte kıyâmet o zamandır.
Mâzîlere in, mahşer-i edvârı bütün gez:
Kaanûn-u İlâhî, göreceksin ki, değişmez.

Târih, o bizim eştiğimiz kanlı harâbe,
Saklar sayısız lâhd ile milyonla kitâbe.
Taşlar ki biner parçadır üstünde zeminin,
Ma'nâ-yı perîşânı birer nakş-ı cebînin!
Eczâsını birleştirebildinse elinle.
Gel, şimdi o elfâz-ı perâkendeyi dinle:
"Her hufre bir ümmet, şu yatanlar bütün akvâm;
Encâma bu âhengi veren aynı serencâm!"

Ey zâir-i âvâre, işittin ya! Demek ki:
Birmiş bütün ümmetlerin esbâb-ı helâki.

Lâkin, bilemem, doğru mudur eylemek işhât,
Mâzileri, mâzideki milletleri? Heyhât!
Bir nesle ki, eyyâmı asırlarca vekaayi,
Etmek ne demek, vaktini târih ile zâyi'?
Boştur, hele ibret diye a'mâkı tecessüs,
Ayât-ı İlâhî dolu âfâk ile enfüs.
Bunlarda tecellî eden esrâra bakanlar,
Ümmetler için rûh-u bekaa nerdedir, anlar.
Bilmem neye bel bağlıyarak hayır umuyorduk,
Bizler ki o âyâta bütün göz yumuyorduk?
Dünyâda nasihat mi olur Şark'a müessir?
Binlerce musibet, yine hâib, yine hâsir!

Ey millet-i merhûme, güneş battı.. Uyansan!
Hâlâ mı, hükûmetleri, dünyâları sarsan,
Seylâbelerin sesleri, âfakin enîni,
A'sâra süren uykun için gelmede ninni?
Efrâdı hemen milyar olur bir sürü akvâm,
Te'mîn-i bekaa nâmına eyler durur ikdâm.
Bambaşka iken her birinin ırkı, lisânı,
Ahlâkı, telâkkileri, iklîmi, cihânı,
Yekpâre kesilmiş tutulan gâye için de,
Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde!
Post üstüne hem kavgaların hepsi nihâyet;
Hâlâ mı boğuşmak? Bu ne gaflet, ne rezâlet!

"Hürriyeti aldık!" dediler, gaybe inandık;
"Eyvah, bu bâzîçede bizler yine yandık!"
Cem'iyyete bir fırka dedik, tefrika çıktı,
Sapasağlam iken milletin erkânını yıktı,
"Tûran ili" nâmiyle bir efsâne edindik;
"Efsâne, fakat, gâye!" deyip az mı didindik?
Kaç yurda vedâ etmedik artık bu uğurda?
Elverdi gidenler, acıyın eldeki yurda!

İstanbul(1918)
Mehmet Akif Ersoy

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 05 Oca 2011 19:57:42
Beyaz Martı
 beyaz bir martı olmak isterdi hep gökyüzünde
ve yüzünde
mahdut bir gülümseme taşırdı.
geceleri
gizli gizli denizle buluşur
ufukla bakışırdı…
 
‘ah’ derdi kendi kendine
‘bir martı olsam
yârin kucağını anımsatan
şu gökyüzüne uzansam
uzansam da kendimi gökyüzü sansam…’
 
ve şiirler yazdı…
savaşı
şiirlerinde kendini anlatmaktı
amacı
kendini anlattığı
şiirlerde saklanmaktı…
 
öldüğünde…
şiirleri bulundu gerçi
eski bir yastık altında
ama kimse onu şiirlerinde bulamadı.
kendi şiirlerinin bile
şairi olamadı…
 
İrfan ÖZTÜRK

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 05 Oca 2011 20:14:29
KİLİTLERİ KIRILMIŞ KAPILAR
Üşüyorum,
Çevir sıcak bakışlarını üstüme
Erisin boşluktaki beyazlık.

...Bu yalnızlık üşütüyor içimi,
Oynuyor yerinden köşe taşlarım,
Öyle bir gariplik sardı ki yüreğimi,
Dokunsalar boşanacak gözyaşlarım.

Hiçbir düşünüşe dur diyemiyorum,
Ben benim olmaktan çoktan çıkmışım,
Kapalı bir kapı sanıyordum kendimi,
Meğer ardına kadar açıkmışım.

İçimde iki başlı bir adam var,
Biri beni, biri seni düşünüyor,
Üstelik ben de seni, ben de seni anıyorum,
Üç dünya birbiri peşinde dönüyor.

Üşüyorum,
Hasret ağır bastı üstüme,
Oynuyor yerinden köşe taşlarım,
Öyle bir gariplik sardı ki yüreğimi,
Dokunsalar boşanacak gözyaşlarım...

Abbas SAYAR

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 05 Oca 2011 20:56:59
ADIMLA NASIL BERABERSEM

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

ATTİLA İLHAN

Çevrimdışı van65

  • Uzman Üye
  • *****
  • 243
  • 979
  • 243
  • 979
# 05 Oca 2011 21:02:34
Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
...Seni, dişlerinde elma kokusu
Bir daha hangi ana doğurur bizi?
....
Ahmed ARİF

Çevrimdışı umran45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 520
  • 1.833
  • 520
  • 1.833
# 05 Oca 2011 21:15:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
nietzsche'nin diye biliyorum ama  :-[
yanlışım varsa düzeltin...

 Ben de öyle biliyorum, HAYAT adlı şiiri diye...Bakın şimdi şüpheye düştüm. Kesin bilen varsa bilgilendirirse çok sevinirim...

 YALNIZ

Haykırışan kargalar
Darmadağın uçuşuyor kente doğru.
Neredeyse yağacak kar
Yeri yurdu olana ne mutlu!

Donmuş kalakaldın,
Hanidir gözlerin arkada!
Boşuna kaçışın, ey çılgın,
Kıştan uzaklara!

Dilsiz ve soğuktur binlerce çöle
Açılan bir kapıdır dünya!
İnsan senin yitirdiğini yitirse
Bir yerlerde duramaz bir daha!

Sen şimdi solgun, sarı
Kış gurbetlerine lânetli,
Hep soğuk gök katlarını
Arayan bir duman gibi.

Uç git, kuş, söyle ezgini
Issız çöl kuşlarının sesiyle!
Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini
Buzların, alayların içine!

Haykırışan kargalar
Uçuşuyor kentten yana, dağınık;
Neredeyse yağacak kar
Yeri yurdu olmayana çok yazık!

 F. NIETZSCHE
(çev. Behçet NECATİGİL)

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Oca 2011 21:56:44

Tam Zamanında Yaşamak

Yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.

Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.

Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için.

Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.

Tam zamanında okşamalısın başını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.

Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.

Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.

Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.

Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.

Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.

Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.

Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.

Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.

Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.

Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.

Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.

Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.

Tam zamanında dönmelisin memleketine.

Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında âşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.

Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.

Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.

Haydi, şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi, kalk bakalım,
Şimdi yaşamak zamanı.

Can Yücel

Çevrimdışı gmzhmt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
# 05 Oca 2011 23:35:28
EĞER

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!

 CAN YÜCEL

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK