Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı gmzhmt

  • Uzman Üye
  • *****
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
  • 687
  • 2.087
  • Türkçe Öğretmeni
# 03 Şub 2011 19:55:51
HER GÜNÜM SENİNLE GEÇSİN

Her günüm seninle geçsin
O güneşe en yakın
Kimsenin varamayacağı bir dağ başında...
Uçsuz bucaksız uzak denizlerde
İnsan ayağı değmemiş ormanlarda
Uzaklarda, en uzaklarda
O gemilerin uğramadığı limanlarda
Işığım ol, alınyazım ol benim
Vatanım ol, evim ol
Yeter ki bir ömür boyu benim ol
Her günüm seninle geçsin...

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.086
  • 23.784
  • 5.086
  • 23.784
# 03 Şub 2011 20:00:31
BU ŞEHİRDE VURDULAR BENİ!

Elbette bu şehirde vurdular beni ağalar.
Elleriyle koymuş gibi buldular,
Caddelere katran katran sinen...
Acılı ve üryan yüreğimi.

Mamak-Sincan arası işler bu kentte
Nabzı namert atan mart trenleri.
Bir buhurdan kaynar döşümde
Tavşankanı sevdalar demler.
Bir türkü dokur tetik tetik Ankara.
Yüreğime banar bin sayfa kadim aşklar tarihinden
Kaldırımı ezberleyen hıfzi serçeler.

Elbette ağalar bu şehirde vurdular beni.
Gün görmeden... Evet evet görmeden
Mamak’ta… Yılan sığmaz bir aralıkta
İnsafsızca söktüler yüreğimi…

Elbette bu şehirde vurdular beni ağalar.
Elleriyle koymuş gibi buldular
Bulvarlara sinen... Acılı ve yalın yüreğimi.

Cebeci’de kırıldı lacivert kalemim tam belinden
Sustu arsız sokağın bilcümle apartmanları
Güvercinler anlamsızca seyretti
Gözbebeği titrerdi gri camların
Egzost soluklanan kör rüzgarlara bindi
Turkuvaz sevdamın acemi kırıntıları…

Elbette bu şehirde vurdular ağalar beni.
Ölmeden... Evet evet ölmeden daha
Mamak’ta... Karanlık bir arka sokakta
Fütursuzca söktüler yüreğimi…

Ağalar elbette bu şehirde vurdular beni.
Elleriyle koymuş gibi buldular
Monoksit kokan... Acılı ve sitemli yüreğimi.

Galata’yı taşımışlar o gece bu kente
Deniz tuzu kokan saçaklı gri kediler.
Acımı devşirmişler sabaha karşı
Kısık gözlü sarhoşları taşıyan
Hicranın hemşehrisi suskun taksiler.
Tekerleklere dolanan benmişim meğer.
Kornalara hayat veren ben…
Nasıl yanmam ulan? Bir kırık ağıza yenmişim…

Elbette bu şehirde vurdular beni ağalar.
Atmadan şafak... Evet evet atmadan
Mamak’ta... Şerefsiz bir konakta
Gizlice söktüler harman yeri yüreğimi…

Elbette ağalar bu şehirde vurdular beni.
Elleriyle koymuş gibi buldular
Çorum Çorum gül kokan
Acılı ve ilkbahar taşkını yüreğimi.

Şakağımdan fışkıran deniz kabardı.
Terketti saçlarıma yuva kuran fareler.
Ulus’ta düşen tetik
Nice sonra duyuldu ta Çankaya’dan.
Ağladı hemşehriler... Mamak duruldu.
Dendi usul usul ve mecburen:
“İskilipli Seyidcan gözlerinden vuruldu…”

Elbette bu şehirde sattılar beni ağalar.
Demlenmeden çay damarlarda daha
Ve daha üflemeden bacalar gri hüznü
Sakin Mamak’ta... Yüzü yırtık bir yatakta
Ne yapayım söktüler yüreğimi...
Vay... vay!
Elbette ağalar bu şehirde vurdular beni.
  
Ahmet Yozgat

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Şub 2011 20:02:03

Ben dışarıda yağmur var, gel arınalım diyorum,
Sen gözyaşlarının oluşturduğu çamurda
Oynamayı seviyorsun..
Ben “Aşk” rüzgarı var, kanatlarımla uçurayım diyorum
Sen yalnızlığınla tahta barakanda
Oturmayı istiyorsun..
Ben her fırtınanın arkasında güneş var, Sabır diyorum.
Sen kapıları kapalı yüreğindeki
Eski siyah bulutlara kanıyorsun..
Ben delikanlı bir kalbim var, seni seviyorum diyorum.
Sen sevdaya mahmur gözlerinle
Gündüz düşlerine inanıyorsun..
Hey sevgili,
Farkında mısın ?
Ben yelkovan durmaksızın kovalıyor akrebi diyorum !
Sen her ok kirpiklerini kırpışınla
Yaşamından bir dakika daha siliyorsun..

----Gizem Yılmaz--

Çevrimdışı umran45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 520
  • 1.833
  • 520
  • 1.833
# 03 Şub 2011 22:42:30
 BU NE BİÇİM HAYAT

Bu ne biçim postacı
Üç defa çalıyor kapıyı
Bu ne biçim kel
Hem merhemi var
Hem sürmüyor başına
Bu ne biçim biçimler
İstediğiniz kadar çoğaltılabilir
Memleket çok müsait buna
Örneğin yeni bir komşu taşındı karşıya
Bir baktım Fahriye Abla!
Kırk yıllık bir rötar yapmış
Erzincan Treni
Ben gelmişim şu yaşıma
O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha
Benimki ne biçim hayat
Uymuyor ne gördüklerime
Ne duyduklarıma
Ne okuduklarıma
Ben ne biçim benim
Ne kendime benziyorum
Ne başkalarına

 Murathan MUNGAN

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 03 Şub 2011 23:03:12
BAHÇEDEKİ İHTİYAR

Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.

Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Alnında akşamın ince kederi,
Sessizliğin sırrı, dudaklarında.

Yanan bir kağıtta küçük bir satır
Yazı gibi akşam onu karatır;
Artık o, silinen bir hâtıradır,
Bu ıssız bahçenin uzaklarında...

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 03 Şub 2011 23:23:42
BİR AKŞAM ÜSTÜDÜR

Bir akşam üstüdür şarabî

Bahçeler ve dağlar üzre hükümran ;

Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.

Ay ışığı su içer birazdan.

Kızarmış kalçalarını çanlar

Alabildiğine vurur.

Sen çocuk tulumunda

Matbaa mürekkebi

Rüsva olmuş ellerinin emeği,

Manşetlerde kilometre kilometre yalan

Sallanır durur.

 

Bir akşam üstüdür katil , muhteşem

Alıp götürmüşler dost dediğini

Almış rüzgârlar içini ,

Ümide benzer, sevdaya benzer...

Soğuk bir namludur kör ve pusuda

Ense kökünde zulüm ,

Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur

Burnun dibine hürriyet.

 

Seviyorum mümkün değil;

Aranızda kurşun, yasak bölge var

Sen genç , sevdan ölünecek kadar güzel

Kanunu yapanlar ihtiyar....

 

Ahmed ARİF

Çevrimdışı liff

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.251
  • 13.081
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.251
  • 13.081
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 04 Şub 2011 01:36:07
BİR ÇİÇEK   

Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.

Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.

Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

 
 Cemal SÜREYA

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Şub 2011 01:56:50
Gittin mi büyük gideceksin !
Ayrılık bile gurur duyacak seninle..
Gittin mi ayakların onun yakınından bile geçmeyecek..
Gölgen bile kalmayacak ardında...
Gittin mi onurunla gideceksin;
"Haklıysan gidecek, gitmişsen dönmeyeceksin"..

can yücel

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.097
  • 2.904
  • 12.097
# 04 Şub 2011 10:34:54
BU GEMİ NE ZAMANDIR BURADA

Bu gemi ne zamandır burada
Çoktan boşaltmış yükünü
Gece de olmuş, rıhtım da bomboş
Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa
Arkada, güvertede
Ah, neresinden baksam sessizlik gene.

Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye
İçerde üç beş kişi
Yalnızlık üç beş kişi
Bir kadeh rakı söylerim kendime
Bir kadeh rakı daha söylerim kendime
-Söyle be! ne zamandır burda bu gemi
-Denizin değil hüznün üstünde.

Belki yarın gidecek
Bir anı gelecek bir başka anının yerine.

İnsan bazan ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.

Edip CANSEVER

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 04 Şub 2011 11:48:29
Siyah Gözlerine Beni De Götür
daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşuşun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum

pembe uçurtmalar yollandığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asûdeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum

binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum

bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tûfanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun

usul usul intizârı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkânsız muştuların
eşiğine gönül vâdilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefâsız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür

              Nurullah Genç

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 04 Şub 2011 12:19:52
GEÇİLMEZ

Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.
 
İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.
 
Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,
Bütün fâni lezzetlere darılmadan geçilmez.

Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekün?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.
 
Kayalıklı boğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.
 
Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhavâ;
Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez.

Geçitlerin, kilitlerin yalnız O'nda şifresi;
İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!

Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 04 Şub 2011 15:29:40
Ben sana ağlamadım!
Yokların yokluğu değildi beni üzen
Gidenleri asla takmadım
Hiçbir zaman bir bedene hasret kalmadım
Ben çarpılan kapılara hiç takılmadım
Sevdiğim Kadın savınca sırasını arkasında bıraktıklarına bakmadım
Unutmak adına yeniden başlamadım
Ve beni sevdi diye hiçbir zaman bir yüreği alkışlamadım
Ağladım ama gözyaşımı akıtırken onu anmadım
Belki uyumadım gecelerce,rahatı çoktan bıraktım
Uyurken gördüğüm rüyalar hiç kaldı uyanıkken gördüklerimin yanında
Sana ağladım sanma!
Yokuşları beklentilerle çıkmadım
Yarı yolda kalınca bi başıma suçu kimseye yıkmadım
Sevinci ve kederi bir isime bağlamadım
Adresler aramadım gülümsemek için..
Ağlamak adına bahaneler uydurmadım..
Düştüğümde bir el beklemedim
Kimseyi intikam listesine eklemedim!
Gönüllüleri misafir ettim yüreğimde
Gidiyorum diyene kal demedim
Ve kimseye ağlamadım dururken hatalarım aşikarda.

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 04 Şub 2011 18:59:23
GÜNEŞLER...

Güneşler…
Gözlerinde doğuyordu….
Gözlerin ise…
Göz bebeklerimde…..
Sen….
Benim ışığımdın…
Ben…
Senin yangının….
Yanıyordum…
Gözlerine doğru…..

Sevdalar….
Gönlünde doğuyordu…
Sevdan ise….
En derinlerimde…
Sen…
Benim sevdamdın….
Ben…
Senin divanen…
Dönüyordum…
Işığına doğru…..

Canlar….
Canından doğuyordu….
Canım ise…
Cananındaydı….
Sen…
Benim içimdeydin…
Ben…
Senin nefesinde….
Koşuyordum…
Güneşine doğru…

Fikret Turhan

Çevrimdışı ecrinh

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.215
  • 9.778
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.215
  • 9.778
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Şub 2011 19:46:07
Güllere Adanmış Bir Ömür...

Güllere adanmış bir ömür bizimkisi, gonca güllere…
Camdaki buğudur çocukların öfkesi
Aynadaki suretimdir yarınlara yansıyan ışık.
Ziller vuslattır yürekleri birbirine bağlayan.
İçimdeki çocuğun gözyaşları çağlayan
Gonca güller yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Süzülen kanadıyım tutsak yüreklerin
Eriyen mum misali yandıkça aydınlanır ufuklar
Keskin bir ışığım karanlığı delen
Bir çığlığım Edirne’den Kars’a yankılanan
Benden doğar akarsular ve güneş.
Fesleğenler yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Şehrin uğultusunda sükûnetim,
Karanlıklar içinde ürkek bir ay ışığı
Harmanlanmış sevgiyim yüreklerde
Duayım göğün yedinci katında kabul bekleyen
Umuda bakan gözlerin mavisiyim
Sardunyalar yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Bir sabah rüzgârıyım, püfür püfür esen yel
Aklım Yunus, kalbim Mevlâna’dır benim
Hicran ateşine bir damlacık su
Anadolu bozkırında açan kardelen
Gönül ummanlarına akan sel
Karanfiller yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Şiirler, masallar, kırık dökük hikâyeler geçer düşlerimden
Göğümde parıldar, büyür yıldızlar
Çatlamış yüreğime rahmet yağmurları yağar
Çorak tarlalara güller dikerim, boynu bükük güller
Derede, tepede, kırda izim var
Yaseminler yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Bir demet gülüm kırık vazolarda solmaya mahkûm
Toprağa düşen buğday tanesiyim
Bire bin veririm hoyrat rüzgârlara rağmen
Sonsuzluğa açılan yelkenliyim açık denizlerde
Çiçekler kokusunu alır benden
Menekşeler yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ..

Mecnun’un kalbinde yanan sevda ateşiyim
Serçelerin sırtına binse de develer,
Düşmanıyım umarsızlığın, irfan bayrağıyım ben
Kokuşmuş eylüllerde gönüllü umut taciriyim
Kanım kılcal damarlarında gezer gençliğin
Şebboylar yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ..

Kalemdeki mürekkep alın terimdir
Koca dünya kaybolur avuçlarımda
Gökyüzüne salınan uçurtmayım ben
Kır çiçeklerinde üşüyen şebnem
Ağıyı bal eyleyen Eyüp’ün sabrı
Çiğdemler yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Yanık bir ezgiyim hasret türkülerinde
Malazgirt’te paslı bir hançer, Patnos’ta yalnızlık
Safranbolu’daki ahşap evin sofasıyım
Tokat’ta genç kızların kırdığı acı tütün
İdare lambasında titreyen loş ışığım
Gelincikler yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Anadolu yollarında kağnılar benden geçer
Irmakları besleyen kaynak benim
Yarının türküsünü söyler dudaklarım
Toprak kokar minik elleri çocukların
Ben ki yüce dağ başında sönmeyen ateş
Sümbüller yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Ağrı Dağı’nda tipi, Bolu Dağı’nda gürgen
Gelinlik bir kızın sandığındaki çeyiz
Parmaklıklar ardında bekleyenlerin düşü
Garip bir köylünün ayağında yırtık çarık
Öğrencinin elinde bembeyaz tebeşirim
Gülhatmiler yetiştiren bahçıvanım ben
Yani öğretmen! ...

Gözlerde parlayan nur, şairin dilinde söz
Cerrahın elinde neşter, âlimin hokkasında mürekkep
Karanlığa yakılan mum, kanayan yaraya merhem
Dede Efendi’de yarım kalmış şehnaz bir şarkı
İnsanlığın ilk babası cennetten kovulmuş Âdem
Bin bir renkte açan çiçek, her bir güzel şeyim ben
Yani öğretmen! ...

Öksüzlere sıcak kucak, ezilene çelik bilek
Zalime saplanan kılıç, susayana soğuk pınar
Şeytanın yanında melek, dudaklarda kutlu dilek
Hâkimin kalbinde vicdan, mahkûmun içinde umut
Garibanın tutan eli, âşığın sazının teli
Misk ü amber kokan öpülesi elim ben
Yani öğretmen! ...

Mustafa Nihat Malkoç

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 04 Şub 2011 19:51:02
AKLIMA GELDİ GÖZLERİN...

İlk gördüğüm anda zümrüt sanmıştım,
Farkında olmadan aşka yanmıştım,
Derin bakışlara saf saf kanmıştım,
Aklımı başımdan aldi gözlerin.

Munzur suyu gibi yeşil akardın,
Ak gerdana yeşileri takardın,
Çayır çimen gibi yeşil bakardın.
Bugün de aklıma geldi gözlerin.

Ne oldu da bana sürgün oldular?
Hazan yaprakları gibi soldular,
Özlüce Barajı gibi doldular,
Bendlerini yıkan seldi gözlerin.

Cengiz Özkan


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK