Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 13:47:19
BEKLEYEN

Hangi yalnızlıktır iten seni bu sığ sulara
Hangi şekilsiz gerçek bağlayan ellerini
Kattığın bir acı gülüştür düştüğün korkulara
Kim baksa gözlerine görür beklediğini

Saçında bir tel vardır, o çağırır hüznü
Ellerindir yorulmuş, anlaşılmamış, nemli, soğuk
Bir rengi vardır dudaklarının saklayan gülüşünü
Ne zaman baksam gözlerine ağlar bir çocuk

Ne kadar gülsen ortada kırıklığın öyle gerçek
Sen bir sarılarda, bir yeşillerde, bir morlarda
Sanki bir kederdir ömrün hiç bitmeyecek

Kimbilir seni bekleyen kim şimdi o yollarda
Bilmediğim, görmediğin kim çıkacak o romanlardan
Bir masal kahramanı mı? Ki kalmış eski zamanlardan

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 20 Mar 2011 14:23:13
Bir daha gelmeye sözüm yok
Zembilde asılı dursun belkiler
Gelirim belki
Gelirim
Belki..."

Çevrimdışı liff

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.251
  • 13.081
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.251
  • 13.081
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 14:53:49
SENİNLE YAŞLANMAK İSTİYORUM

Seneler Geçsin, Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,
Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip, içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi, evimizde, bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek….
Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı, Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, Herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Her şeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutluda olsa, Kötüde olsa, Yaşadığımız günler bizim
günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce yada gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, Her sabah cinayetle uyanılmayan, Sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip, Sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki beni, Bu yazdıklarım korkutmamalı seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Bir gün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimiz sevmenin gururu olmalı “HERŞEYDE”…..

CAN YUCEL

Çevrimdışı nirsen81

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.463
  • 4.060
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.463
  • 4.060
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 14:58:27
BİLİR MİSİN?
Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
Ama... Bir adım daha atamazsın.
Uzanıp tutamazsın;
Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
Planların, kaçışın, kurtuluşun
Ve deler sevgi dolu yüreğini
Sevgi bilmeyen bir kurşun.
Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
Batan bir gemiye el sallayamamak,
Oturup ağlayamamak,
Birkaç kulaç ötedeki
Bir tahta parçasını tutamamak,
Nedir bilir misin?
Sevmek nedir bilir misin?
Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
Bütün benliğini sarar, ısıtır.
Her gülüşte yeniden doğarsın
Ve bin kere ölürsün her iç çekişte
Nasıl anlatsam bilmem ki.
Yani 'sevmek' işte.
Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Çemberini kıramamak kelimelerin.
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
'Seviyorum' diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Çevrimdışı smncn2009

  • B Grubu
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.001
  • 3.698
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 20 Mar 2011 15:04:17
SESLER   

İnsan seslerine tutunarak ilerliyorum
Kollarım alabildiğine açık
Yuvarlanmamak için uçuruma

İnsan seslerine tutunarak ilerliyorum
Yolumu yitirmemek için
Boğucu karanlıkta

Kızımın sesi 'anne' diyen
'i' gibi incelterek 'e' sesini
Babacığım derken kırık dökük

Ve öğrendiği ilk filleri sıralarken
O henüz dalında ham bir meyve gibi ses
Tutkulu,güvensiz,birden tizleşen

Karımın sesi,gülümseyiş gibi umutlu
Ve bir kızkardeş sesi gibi sevecenlikle dolu

Telefondaki sesi babamın
Kısık,uzakta,ama can kadar yakın

Gurbetteki kardeşlerimin sesleri
Ansızın bir selam gibi ulaşan

Çocukluğu
Ve daha nice şeyleri ışıldatan

Unuttuğum sesi annemin
Bazen düşlerimde çınlayan

Ve dostların sesi,bunaldığımda
Dokunurcasına duymak istediğim

Yolumu yitirmemek için
Yitip gitmemek için boğuntuda

'Kendine iyi bak' diyen sesler
'Nasılsın' diyen sesler
Kaygılı,dostça çınıltılı,ince kalın,boğuk ya da tiz
Kendimi en kötü duyumsadığım zamanlarda

Duymak istediğim o sesler
Tutunarak güven duyduğum
Birlikte bir karanlığı geçtiğimiz...

Ataol Behramoğlu

Çevrimdışı wanted1

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.442
  • 3.859
  • 3.442
  • 3.859
# 20 Mar 2011 16:01:20
BAYRAK

Bayraksızlar bayraksızlar
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar

Ne olurdu yazmasaydım
Ben bu kara yazıyı
Bilmeseydi namert soysuz
İçimdeki sızıyı

Yıldızların isyanı var
Hilâl taşıyan felek
Damla damla kan akıyor
Delik deşik bu yürek

Al rengine kara bağlar
Yastadır deli gönül
Aşık'ın olmuşum senin
Hastadır deli gönül

Renginde şehitlik gizli
Hilâlinde mana var
Yüreğimde saklamışım
Kurbanında kına var

Toprağa düşse yiğit
Ölüm güç verir bize
İnancıma teslim oldum
Zulüm güç verir bize

Uğrunda ölen yiğit
Kim ne bilsin ne kadar
Geriye ne can kaldı
Hepsini kurban adar

Yamacında gezindiğin
Şimdi dağlar ağlasın
Bayrağım hançerlendi
Şimdi çağlar ağlasın

Bayrak yere düşerken
Alkışlayan piçleri
Kahredecek Türk milleti
Destek veren güçleri

Susmayın ey milletim
Bayraksızda ar olmaz
Susar ise yiğitler
Vatan bize yar olmaz

Başı bozuk yaylada
Pusuları kurdular
İki yaşında yiğit
Kürşad'ımı vurdular

Bundan gayrı düşmanım
Bayrağa ters bakanlar
Artık hesap vermeli
Dağı taşı yakanlar

Meleküt aleminde
Destan olan can bizim
Dalgalansın bayrağım
Üstündeki kan bizim

Dört aylık bebeklere
Kurşun sıkan nerdesin
Nereye gidersen git
Öleceğin yerdesin

Hükmü ilâhi varsa
Belki korur Yaradan
Kan düşmanı olmuşuz
Çekilsinler aradan

Bu vatanın ekmeğii
Gözünüze durmalı
Yiğit bir can gelmeli
Sizden hesap sormalı

Sefai'yem yaşamak ki
Bundan gayrı ar gelir
Ay yıldızlı bayrağa
Bu yeryüzü dar gelir!


Aşık Sefai

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 16:28:58
Gelsene!
Gel, sana gül bahçesi nedir göstereyim
Göster, gül bahçelerini göreyim
Sonsuzluk ne demekmiş bende bil
Ne demekmiş sonsuzluk sende bileyim
Cennetin nasıl tanımlanır, sana öğreteyim
Nasıl tamamlanır eksik cennetim senden öğreneyim
Ben ki senin geldiğin çöllerin yüzlerce yıl susuz kalmış ceylanıyım
İndim su içmeye senin kıyına
Susuzluktan ölmektense su içerken ölmek yeğdir bana
Tutuklayıp eylemimi ruhumu özgür bıraktın
İçim ateş bahçesi de yasaklı serüvenim
Sarsılıyor kalbim yedi yerinden
Bunca sarsıntıyı ben kazasız belasız nasıl geçeyim
Kan istiyorsan al; işte eşiğindeyim
Razıyım öl bende, sende öleyim
Gizli bir bahçesin, aç kapılarını, derununda dirileyim
Bilinmezsen yok olursun, izin ver, seni de dirilteyim
Gizli saklı bir hazine yitip gitme bilinmeden
Sana ebedilik ağacı ve bitimsiz bir saltanat vereyim
Sende bileyim sende bilineyim
Gör kölenin nasıl efendi olduğunu
Bil efendinin nasıl bir anda köleye dönüştüğünü
Kuruyan toprağıma su ol; yeter ki gel!
Yağmur ol, in bağrıma, gel!
Bu kadar ısrarla çağırmadı kimse kimseyi
Tamamla bu fethi, sun bana zaferimi
Bir ırmaksam döküldüğüm deniz ol
Bir denizsem kuytularıma sokul, bana akan ırmak ol
Bir takdime sana kalbim
Bir sunu sana bedenim
Yeter ki senden muradımı alayım, güzel
Yeter ki sana muradımı vereyim
Gel...

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 17:03:44
ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA


Aldanma cahilin kuru lafına
Kültürsüz insanın külü yalandır
Hükmetse dünyanın her tarafına
Arzusu hedefi yolu yalandır


Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter diken gül olmaz
Diz diz eden her sineğin bal'olmaz
Peteksiz arının balı yalandır


İnsan bir deryadır ilimle mahir
İlimsiz insanın şöhreti zahir
Cahilden iyilik beklenmez ahir
İşleği ameli hâli yalandır


Cahil okur amma alim olamaz
Kâmillik ilmini herkes bilemez
Veysel bu sözlerin halka yaramaz
Sonra sana derler deli yalandır...



Âşık Veysel ŞATIROĞLU

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 17:05:22
Kovulmuşken hayatın bir yerinden
Yalnızken, umarsızken
Öfkeni dillendirecek bir eylem ararken kendine
Diyelim gecelerin o tekin olmayan serüveninde
Paranoya kıvamında ilişkiler yaşarken
İmtiyazsız karanlıkların suçlu zevklerine
Yasağın büyüsüne, hayatın ve gündüzün
Öte - yüzüne sığınırken
Ve intihar manifestosu gibiyken bütün duyarlıkların
Ansızın bir dize gelip takılır diline
Bir can simidi gibi en kurtarıcı keyfiyle
Bir zaman seninle kalır, yanıbaşında,
Zaman içersinde yer değiştiresin
Diye kendisiyle bir gönül erincini,
en düpedüz anlamıyla yaratmak eylemini
Yaşarsın bir dizenin dizlerinde
Sonra uzaklaşır senden,
Gözden kaybolur
Büyümüş, çoğalmış bir şiirin derinliklerinde
Ne senledir oysa, hep senledir oysa
Gecelerin ötesi dediğin şey
Kendin için yaşadığın sinema

 MURATHAN MUNGAN

Çevrimdışı gazili0606

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 6.533
  • 15.375
  • 6.533
  • 15.375
# 20 Mar 2011 17:44:04
 
O Yolda

Geliyor sandığım gidiyor çıktı.
Başlıyor umduğum bitiyor çıktı,
Üstüne-üstüne gittim, ne gidiş
Altına-altına iniyor çıktı.

Uyu buyu dendi, düşüme gittim,
Haydi işe dendi, işime gittim,
Yaşa dendi, yaşıma gittim,
Yendiğim sandığım yeniyor çıktı.

Bozguna benziyor, saklasam olmaz,
Eskiye yeniden başlasam olmaz,
Yakıştırsam olmaz, yazmasam olmaz,
Maviye boyadım, baktım mor çıktı.
Sapsarı saclarım vardı, aklaştı,
Anılar üst üste bindi yükleşti,
Bir büyük oyunun sonu yaklaştı,
Tüm yanan ışıklar sönüyor çıktı.

Gözümde bir ışık, çağırıyordu,
Beşikte bir çocuk, bağırıyordu,
Öyle bir düğündü, can çalıyordu,
Gel cani sandım git çalıyor çıktı.

Kimler yoktu bizim kervanda,
Birer indi hepsi bir handa,
Savurduk sap saman biz bu harmanda,
Bir gidiş yoluydu, donuyor çıktı.

Özdemir Asaf
 

Çevrimdışı AYŞEGÜL59

  • Uzman Üye
  • *****
  • 475
  • 2.580
  • 475
  • 2.580
# 20 Mar 2011 17:51:51
Yürü Yağız Atım Yürü

Dağlar dik, çeşmeler kuru
Yarimin benzi çok sarı
Ölüm var, dönülmez geri
Yürü yağız atım yürü...

Dağlar geçilmiyor kardan
Aman yok candarmalardan
Ayrılamadım bu yardan
Yürü yağız atım yürü...

Yarim bu gece yoruldu
Kaçırdığıma darıldı
Bak daha sıkı sarıldı
Yürü yağız atım yürü...

Nasıl titriyor korkudan
Kaldırdım onu uykudan
Sesler geliyor doğudan
Yürü yağız atım yürü...

Peşime düştü takipler
Boynumu bekliyor ipler
Zeybekler seni ayıplar
Yürü yağız atım yürü...

Sabahattin Ali

Çevrimdışı ogrtmn35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 17.431
  • 177.430
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 18:18:10
Dört elle sarılacağınız, koruyacağınız, uğrunda kavga vereceğiniz bir şeyiniz olsun.
Bir düşünceniz, hedefiniz, umudunuz olsun.
Yoksa tenhadasınız.
İlle de bir şeyiniz olmalı:
İnanacağınız, güveneceğiniz, güç alacağınız bir şeyiniz.
Fikir ise fikir, kişi ise kişi, hedef ise hedef...
Saldırıların vız geleceği, üzerine tozlar kondurmayacağınız, sakınacağınız bir şeyiniz olsun.
Bir şeyiniz var ise hayat katmerli güzeldir.
İnanan ve güvenen kişilerin kuvvetine erişilemez.
Onlarla yarışamazsınız. Onları yenmek kâbil değildir.
Koruyacak ve sakınacak bir şeyleri olmayanlara üzülün.
İdealsiz bir ömür, kıtlığı ve kütlüğü çağırır.
Bir şeyi olmayanların, bir ideale sarılmayanların hayatı "Yaşama oyunu"dur.
Onlar yaşarken bilinmez, ölürken duyulmazlar.
İnsanın "Vazgeçilmezleri" olacak.
Hayrettir ki, yok yere yaşayanlar az değil.
Kimi bürokrat, kimi babi-ali'de çoğu aramızda...
Ama, ömürlerinin tadı eksik. Yiyip içmeyi yaşamak sanıyorlar.
Ne ucuz aldanıyorlar.
Bir şeyin olsun kardeşim.
Koruyacağın, inanacağın, uğruna dikleneceğin bir şeyin.
Uğruna orta yere atılacağın bir şeylerin bulunsun.
Vazgeçilmezlerin eksikse sen ha varsın, ha yoksun.

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.264
  • 16.906
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 20 Mar 2011 18:34:03
Belki zamansız çıktın benim karşıma
Sende üzgünsün ben de üzgünüm
Ferhat´ta çok yanmış şirin aşkına
Sende üzgünsün ben de üzgünüm..

(alıntı)

Çevrimdışı seço58

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.343
  • 41.702
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2011 18:37:16
Mutlu Yıllar

Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz da sıcaklığını kat
Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana …

Can YÜCEL

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 20 Mar 2011 19:45:16
Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Ölmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.



Attilâ İlhan


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK