Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 21 Tem 2014 09:55:13
ACIYA KURŞUN İŞLEMEZ
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgârların o yanık şarkısı
Hâlâ yükselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer yankısı

İlk kurban adanırken bir nehire
Korkunun ilk nişanında başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
Yaslı baharlarla gelmiştir bugüne
Kanla yazılan yasalarla
Açlığın otağ kurduğu sabahlarla
Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık
Ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir

Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tutsaklığı ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler


Boşuna değil bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek
Boşuna değil                                         
Hep yatağı olduk tarih ırmağının
Yenilgilerle durulmanın
Zaferlerle köpürüp kabarmanın
Ama hiç bir zaman
Anası olamadık geçmişi doğurmanın


Yıldızlar ve sular tanıktır bize
Aç ve kavruk bir memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz sevdik




Adnan YÜCEL

Çevrimdışı SSİTİL

  • Uzman Üye
  • *****
  • 7.454
  • 4.773
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 7.454
  • 4.773
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 21 Tem 2014 18:13:34
ŞARKI SÖYLÜYORMUŞUM

 Şarkı söylüyormuşum sokaklarda..
Sokaklarda,
Görmüşler.

Yere yere bakıyormuşum
Yürürken,
Duymuşlar.

Sonrasını kendileri uydurmuşlar.

ÖZDEMİR ASAF

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.245
  • 230.480
  • 29.245
  • 230.480
# 21 Tem 2014 22:06:51
Yaralı bir kuş gibi düşsem eline
Sarıp sarmalar mısın kırılmış kanatlarımı
Kan revan sızlayan sızılarımı onarır mısın
Çevirir misin hüzünlü yüzümü aydınlığa
Umarsız olma / işte ellerindeyim şimdi
Sar, sarmala yaralarımı / onandır beni
Celâlettin KURT

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.861
  • 1.093
  • 11.861
# 21 Tem 2014 22:30:42

     
        h.n.a.

KARANLIK

Son ışık söneli nice zamandır;
Rüyalar! Yeniden önüme düşün!
Yardan ayrı geçen uzun yıllarda
Hülyası bulunmaz bir anlık düşün.

Yayını kalbime Ayzıt asalı
Başka bir eldenim, katı yasalı.
Burda koskoca bir gönül masalı
Kaybolur içinde bir damla yaşın.

Aşkı için verince bu kadar emek
Varlıktan sıyrılıp ruh olmak gerek.
Ey zaman, ey dünya! Geri gelmemek
Üzere sizler de benimle koşun!..

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.418
  • 70.097
  • 3.418
  • 70.097
# 22 Tem 2014 01:06:26
Birisi

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze

Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda
 
Nahit Ulvi Akgün

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 22 Tem 2014 14:16:15
Değişik

Başka türlü bir şey benim istediğim: 
Ne ağaca benzer, ne de buluta. 
Burası gibi değil gideceğim memleket 
Denizi ayrı deniz, 
Havası ayrı hava..

Bir başka yolculuk dalından düşmek yere 
Yaşadığından uzun

Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere 
Ağacın yüksekliğince 
Dalın yüksekliğince rüzgarda 
ve bir yeni ömür 
Vardığın çimen yeşilliğince

Nerde gördüklerim? 
Nerde o beklediğim 
Rengi başka 
Tadı başka..

Can Yücel

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 22 Tem 2014 22:39:30
ÇALIKUŞU'NUN Z RAPORU

Kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar
Dilinin dönmediği duaları sayıklıyor
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman
Yağmur yağıyor durmadan
Ağlıyorum kaşarlanmış bir masumiyet olarak
Bir çılgının
Kedilerin ruhlarımızı okuduğuna inandırmaya çalışan herkesi
Bir elimde tabanca
Bütün dualarım delik deşik.

Başörtülü bir anne olarak bekliyorum ruhumun
Şark hizmetinden dönüşünü

Mahalle kavgalarına karışmadan
Kocaman bir kabakla boğuşuyorum bazen
Doğruyor ve kızartıyorum onu
Günler külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz.
Hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum
Pek inandırıcı olmayan
Ruhuma ıhlamur yollamak istiyorum yün eldivenler
Hikâyeme bir ölüm yazmak istiyorum
Beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma
Romantik radyo dinleyen o eski arkadaşıma
Son bir kere daha limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum
Otobüs duraklarında yağmurlar bekliyor beni
Yağmurla beraberliğimden doğan
Birinci ve yüzbininci hayaletim
Ucu ısırılmış bir simidin acısını durmadan
O kadar çok, o kadar çok hissediyorum.
Fareler yeraltından fırlatılan havai fişeklerdi
Haberler getiriyorlardı, hep kötü haberler
Akşamları günahkâr yazar kasalar kadar
Z raporları kadar uzun şiirlerim
Elinde bir paket çubuk krakerle geçmişim
O eski arkadaşım yıkanmış midesiyle
İskambil kağıtları kusan, zarlar
Maça kızı ve pis yedili sayesinde
Kaç kere ölümle randevulaştı.
Plastik çiçeklerle ziyaretine geldi hayat
Semt pazarından alınma hırkasıyla,
Ayolu, yanisi bol konuşmalarıyla
Her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla
Öyle çok sevdim, öyle çok sevdim
Binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader.

Delirdiğim altyazı şimdi bütün aynalarda
Vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan.
Hikâyem ucuz, romanım basmakalıp
Pembe kağıtlar aldım
Hayatıma bir ölüm yazacağım
Bir ölüm, pek de inandırıcı olmayan
Yazık hiçbir şair bir çiy tanesi kadar bile sızmadı kâğıda
Kayıp şiirlerim gül resimleridir şimdi.

Yazık bir son mektup bile bırakmadan gitti
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman.






DİDEM MADAK

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.129
  • 24.169
  • 5.129
  • 24.169
# 23 Tem 2014 01:07:35
ÇAKIR DİKENİ

İneyim gideyim tozlu yollara
Karışayım boz bulanık sellere
Adı sanı duyulmadık yerlere
Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Gönül düştü bir geyiğin postuna
Azrail de can almanın kasdına
Döne döne teneşirin üstüne
Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz

Aşayım gideyim yemen'den öte
Sevdiğim kalbine getirme hata
Etsiz kemiksiz bir ağaçtan ata
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Konya derler koç yiğitler yatağı
Aramazlar gurbet elde yatanı
Ak göğsün üstünde çakır dikeni
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz

Karac'oğlan der anama götürün
Sağıma soluma yasdık getirin
Şimdi ölüyorum bir tas su verin
İçmeyince gönül yardan ayrılmaz

KARACAOĞLAN

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.274
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Tem 2014 12:19:03
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim..

sezai karakoç..

Çevrimdışı GÜLCE90

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 2.488
  • 16.361
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 23 Tem 2014 15:53:47
bir sargın umut yakaladım onu kuşandım.
serin mavi bir gökyüzü buldum onu kuşandım.
denize doğru sokaklar gördüm onları da kuşandım.
üstlerine üstlük seni kuşandım,
tedirgindim, namussuzdum, deli deliydim...
uslandım...

Turgut UYAR

Çevrimdışı Wanted_01

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.448
  • 1.444
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.448
  • 1.444
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Tem 2014 19:04:55
Dağları gördüğümde Rabbim, küçüklüğümü gördüm. Büyüsem büyüsem hangi dağa yetişebilirdim ki?

Lakin aşabilirdim dağı, dağları. Ve aştığımda; elim ayağım bir dağın toprağına değdiğinde dağı bildim.

Dağı bildiğimde Rabbim, dağı oraya koyanı, dağdan büyük olanı bildim. Dağlar karşısında un ufak olur, yürü dediğinde yürür.

Seni bildiğimde kendimi, senin büyüklüğünde küçüklüğümü, senin kudretinde aczimi bildim.

Bilmedi insan.

Sana kulluk etmeyi gururuna yediremedi ve alçalmış olarak cehenneme girecekti.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.245
  • 230.480
  • 29.245
  • 230.480
# 23 Tem 2014 21:56:23
Yeryüzü dediğin bir koca mabed/
Geldik bu mabede maksat ibadet/
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret/
Ebedi bir hayat için gayret yok hayret/
Ezanlar ederken secdeye davet/
Hep yarın diyorsun, oysa kimbilir;
O 'Yarın' Belki kıyamet...

Çevrimdışı canegt

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.904
  • 12.100
  • 2.904
  • 12.100
# 24 Tem 2014 00:58:02
GÜNLER PERİŞAN



yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman

şuramızda birşey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde hayat
hem acıya, hem acıya benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
beynim sabırla keskin
iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
gelirse de bilinir nerden ve nasıl
böyle ölümün yücedir adı
ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
çünki ölümün kanıdır besleyen
bir başka baharın tohumlarını
şuramızda birşey var
bizi onduran şey
acıya saran
umudu kuşatan

kalbim: kalbim mi desem
var kalbim: yaşayan ben
hayatla ölümle cinayetle
gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde
eski prof hocalarla
yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem
ah benim sevgili annem
oğlunda elbet yurtseverden
birgün bırakırda sizi yüzüstü
yüzüstü değil: elbette bizüstü
bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini
bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları
giriverir senin sıcacık kucağına
yani hem sana karşı, hem senin için
giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
ölüm mü dedim annem
ölüm senin gibi güzel annelerin
senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
o tarih atlasında
bir kırmızı gül olur ancak
koksun diye çocukların bahçesi

şuramızda, tam şuramızda
kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan

işte bir bir kırıyorlar  dalıylan
yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini
çünki biliyorlar vakit dar
oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç
hayatı pekiştiren kökümüz var
dünyayı emeğe kazandırmak için
hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren
kanağacına sözümüz mü var

biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar
birgün döneriz elbet
acısız, adsız

ölümsuyu sürünün
sürünün ölümsuyu
bir ölü bir dirinin kanıdır
besler hayatsuyu

şuramızda, tam şuramızda
tarihe nasıl anlatsam

ey anneleri korkutan
bizi yaşatan kan

günler perişan





Arkadaş Zekai ÖZGER



SEVDADIR


Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın

solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne  benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana

çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim

üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar

Dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
Hasretine vur beni

Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum

Günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
Bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
Seni ben her yerinden öperim
bunu unutma

kadere inansaydım
sana inanırdım
Düşürmem sigaramın ucundaki külü ben


öyle kırık bakma bana
Caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
Bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
Hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu...
Oyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu

Elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
Bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız

sen içerde
Ben dışarda...
Oyyy mahpusluk mahpusluk...





Arkadaş Zekai ÖZGER

Çevrimdışı uyuzz

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.562
  • 13.073
  • 2.562
  • 13.073
# 24 Tem 2014 03:25:55
Yalnız kendi başın mı dertli sanırsın,
Gölgesi yeryüzünde avare insan?
Taş da istemezdi yosun tuttuğunu;
Solmakta her çiçek kokusu uçunca.
Tasadır ağaca rüzgârda yaprağı;
Her kuş yanar az çok ölen yavrusuna;
Sivrisinek de halinden memnun değil;
Vızıltısı şikâyet makamındadır.

Cahit Sıtkı Tarancı

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 29.245
  • 230.480
  • 29.245
  • 230.480
# 24 Tem 2014 17:28:28
Bana MEVLANA'yı, YUNUS'u verin,
MECNUN'u, LEYLA'yı size bıraktım..
Kırk yıldır SUSUZ/um, Bir tas SU verin,
IRMAĞI, DERYA'yı size BIRAKTIM...
Talipli değilim ŞÖHRET'e, ŞAN'a,
Makamı, rütbeyi YÜK etmem CAN'a,
DOSTLUK, SEVGİ, ŞEFKAT yetişir bana,
Dövüşü, Kavgayı SİZE BIRAKTIM...
A. Karakoç

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK