kesinlikle sınıf öğretmenliği eziyet sorumluluk fedakarlık gibi pek çok kavramı içinde barındırıyor ve ne yazıkki yaptıklarınızın kıymetini ne idareciniz ne mem nede müfettişler anlıyor anlamak istiyor.
ne yapsanız yetmiyor ne kadar fedakarlık özveri gösterseniz dahası isteniyor.
okulu botayırsının çatısını niye yapmadın, temilikçi tutarsın para toplarsın veli şikayet eder, çocuk okuşla gelmez veli ziyartei yaptınmı, 29 harfi öğretirsin keske x,w,q 'ya falanda değindeydin....
öğrenci 6 ya gecer. kimdi senin öğretmenin diye cocuğu azarlayıp öğretmenler toplantısında bu seneki altıların hiç temeli yok diye bayır aşşağı sallarlar. halbuki sorsan plan yapmayı bilmez, sahiplenme duygusu yoktur ,ben anllattım dinlemedi,kafası almıyo der çıkar. ya bizde öylemi peki. her öğlen birini alsan yanına şimdiye kadar okutmuştun... her gün yarım saat gec gitsen matematiği kavramıştı... tabi tabii, şimdide 4-5 lerdeki okuma yazma bilmeyenleri boş öğretmelere yapıştıralımda hiç dinlenmesinler okutsunlar telaşı başladı...
yaparsın bi kutlama veli gelmez, yazarsın bi yazı mem deki beğenmez, izin alırsın kaymakam imzalamaz, hastalanırsın hoca gelmedi diye haberin sevk kağıdından önce varır mem e. evlenirsin tayinin çıkmaz, çıksa puanın yakın bi okula yetmez.
ama haklarını yemeyellim öğretmenler gününde ençok biz sınıf öğretmenlerine gaz verirler elleri öpülesi, fedakar, cefakar,gayretli... diyerek. o gaz da diğer 24 kasım a kadar epeyi götürür bizi
uzun lafın kısası seviyoruz işimizi ama aaaah ah bi izin verseler bi yormasalar bizi başka dertlerle, yapsak doya doya mesleğimizi...