Türkiye’nin Maarif Dâvası

Çevrimdışı muratugr

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2016 13:10:21
"Eğitimdeki sekulerleşmeyi" bacak arasına indirgeyen zihniyete lanet olsun...

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2016 13:32:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
"Eğitimdeki sekulerleşmeyi" bacak arasına indirgeyen zihniyete lanet olsun...
Bu cümleyi neye binayen kurdunuz ?

Çevrimdışı muratugr

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2016 13:40:45
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu cümleyi neye binayen kurdunuz ?

Üzerine alınacak kişi siz değilsiniz öğretmenim. 8 yıllık eğitimin getirdiği sorunların 4+4+4 ile bittiğini savunan, okul çıkışı kızlı erkekli yürümelerine ve ahlaki çöküntüyü sadece 8 yıllık zorunlu eğitime bağlayan bağlarken de dolaylı yoldan bacak arasını işaret eden zihniyete lafım.

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2016 13:47:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Üzerine alınacak kişi siz değilsiniz öğretmenim. 8 yıllık eğitimin getirdiği sorunların 4+4+4 ile bittiğini savunan, okul çıkışı kızlı erkekli yürümelerine ve ahlaki çöküntüyü sadece 8 yıllık zorunlu eğitime bağlayan bağlarken de dolaylı yoldan bacak arasını işaret eden zihniyete lafım.
Uzerime alinmadim hocam.Kitapla mi  baglantili acaba diye dusundum.Bu kitap icin egitim is ve egitimsenli arkadaslara uyari gelmis.seminerde kitabin tanitimina katılmamaları yonunde.Kitabin laiklik karsiti oldugunu soylemisler.

Çevrimdışı muratugr

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2016 14:05:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Uzerime alinmadim hocam.Kitapla mi  baglantili acaba diye dusundum.Bu kitap icin egitim is ve egitimsenli arkadaslara uyari gelmis.seminerde kitabin tanitimina katılmamaları yonunde.Kitabin laiklik karsiti oldugunu soylemisler.

Bir şeyleri tartışmaktan kaçınmamak gerek. Kitabın incelenmesi sırasında görüşlerini dile getirebilirlerdi. Alanı boşaltmak birilerinin ekmeğine yağ sürmektir başka bir şey değildir.

Yüz yıldır Laiklik elden gidiyor deniyor, bu paranoyayı bilerek salıyorlar bize. Bilimsellikten , tartışmadan kaçanlar bizlere "laikliği" savunuyoruz demesinler.

Çevrimdışı iidareci

  • B Grubu
  • 724
  • 409
  • İlköğretim Öğrencisi
  • 724
  • 409
  • İlköğretim Öğrencisi
# 12 Tem 2016 14:11:42
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bir şeyleri tartışmaktan kaçınmamak gerek. Kitabın incelenmesi sırasında görüşlerini dile getirebilirlerdi. Alanı boşaltmak birilerinin ekmeğine yağ sürmektir başka bir şey değildir.

Yüz yıldır Laiklik elden gidiyor deniyor, bu paranoyayı bilerek salıyorlar bize. Bilimsellikten , tartışmadan kaçanlar bizlere "laikliği" savunuyoruz demesinler.

Tartışmak bu dönemde :)

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 12 Tem 2016 14:28:00
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bir şeyleri tartışmaktan kaçınmamak gerek. Kitabın incelenmesi sırasında görüşlerini dile getirebilirlerdi. Alanı boşaltmak birilerinin ekmeğine yağ sürmektir başka bir şey değildir.

Yüz yıldır Laiklik elden gidiyor deniyor, bu paranoyayı bilerek salıyorlar bize. Bilimsellikten , tartışmadan kaçanlar bizlere "laikliği" savunuyoruz demesinler.
Zaten terketmediler.Kitap hakkinda bilgilenmek ondan sonra tepki vermek istediler ama kitabi anlataninda pek bilgisi yoktu.5 dklik bir sunuyla bitti :)

Çevrimdışı aywa

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 108
  • 66
  • 108
  • 66
# 12 Tem 2016 23:21:18
kitapta aleviliği çürümüş zihniyet şeklinde yorumlamış. Bu konuda ne düşünüyor başlığı açan vatandaş

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 13 Tem 2016 08:29:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Üzerine alınacak kişi siz değilsiniz öğretmenim. 8 yıllık eğitimin getirdiği sorunların 4+4+4 ile bittiğini savunan, okul çıkışı kızlı erkekli yürümelerine ve ahlaki çöküntüyü sadece 8 yıllık zorunlu eğitime bağlayan bağlarken de dolaylı yoldan bacak arasını işaret eden zihniyete lafım.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Eleştirilerinizi muhataplarınızın ifadeleri ile sınırlı tutmanız gerekir.
İspatı mümkün olmayan, aslı astarı olmayan ifadeler kullanarak "ima etti" şeklinde ÖN YARGINIZI ifade etmeniz, savunduğunuz düşüncelerin temelinin çürük olduğu izlenimi oluşturur.
Profesyonel tartışmacılar, acemi tartışmacıların KIŞKIRTMAK amaçlı ifadelerine cevap vermeyi TERCİH etmezler, tartışmayı yönetmeye / YÖNLENDİRMEYE odaklanırlar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 13 Tem 2016 08:34:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Uzerime alinmadim hocam.Kitapla mi  baglantili acaba diye dusundum.Bu kitap icin egitim is ve egitimsenli arkadaslara uyari gelmis.seminerde kitabin tanitimina katılmamaları yonunde.Kitabin laiklik karsiti oldugunu soylemisler.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

"Türkiye’nin maarif dâvası" isimli eserin KAPSAMI "Ahlak"'tır.
Kitapta savunulan düşünceyi konuya yazdığım ikinci mesajdaki iki ifadelerden hareketle şöyle özetleyebilirim.
  • Eğitim ve öğretimde asıl HEDEF "Ahlaklı insan" yetiştirme olmalıdır
  • Yaratan, çok güzel bir "Ahlak" tanımı yapmış ve çerçevesini çizmiştir. Bu ahlak tanımını ve çerçeveyi kullanalım.

Laik değilim ve laikliği savunmuyorum.
Batı kafası (Bakınız :  [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] ) her şeyin kesin olmasını ister.
Bu nedenle "Laik değilim ve laikliği savunmuyorum." cümlesini "Laiklik karşıtıyım." şeklinde ALGILAR.
Doğu kafasını kullandığım için "Laiklik karşıtı" olduğum SUÇLAMASINA katılmıyorum.

Laiklik, bir sistemdir. Her sistem gibi artıları - eksileri, iyi yönleri - kötü yönleri vardır.
Laik olmayan sistemler için de aynı durum geçerlidir.
Laik olmayan sistemin daha iyi, artılarının daha fazla olduğuna İNANIYORUM.
Bunun için de laik olmayan sistemi SAVUNUYORUM.

Benim laik olmayan sistemi SAVUNMAMI "Laiklik karşıtlığı" olarak ALGILIYORSANIZ, kapsamı "Ahlak" ile sınırlı olan  "Türkiye’nin maarif dâvası" isimli eserde de "Laiklik karşıtı" ifadeler bulmanız DOĞALDIR.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 13 Tem 2016 08:40:43
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Nurettin Topçu'nun Türkiye’nin maarif dâvası kitabından alıntılar :

Millet Maarifi Bölümü :

Maarif hangi yönde yürürse millet ruhu da onun arkasından gider. Şu halde millet, maarifi demektir.
...
Fikir ve irfan hayatımız üçyüz yıl çorak bir çölde bocaladıktan sonra kurtuluş yolunu arayanlar, geçen asrın sonlarından başlayarak kısa aralıklarla hamleler yapıp Batı kültür ve maarifinin kucağına sığındılar.
Yeniler, bunaltıcı karanlıktan sıyrılmanın çaresini, herşeyden önce kendi varlığımızdan sıyrılıp uzaklaşmada aradılar.
Yüz yıldan fazla zamandır sıra ile
Fransız,
Alman,
Ingiliz kültür ve maarifine teslim olduktan sonra
bugün Avrupa için bile korkunç yıkım kaynağı olan Amerikan maarifine sığınma cinayetini işlemekten çekinmediler.
Bütün insanlık için bir musibet olan bu sonuncusu, fikir ve irfan yolu ile değil, siyaset ve onun dikenli eli olan ticaret yolu ile vatanımıza girmiş bulunuyor.
...
Bugünkü maarif fen ve teknik maariftir. Esasen asrın başından bu yana ilk, orta ve yüksek öğretimde ahlâkî kültür gerilemekte, onun yeri fen ve teknik kültürü ile doldurmak istenmektedir.
...
Millet kültürünün bu gerileyiş hârikası karşısında millî değerlerin birer birer yıkıldığını görmek şaşılacak şey değildir.
Herşey den önce millet mektebinin hem kendi elimizle yıkılması, gelecekteki nesillerin bize lânet bakışlarının çevirilmesine tek başına yeter bir hâdisedir.
“Milletimin istiklâlini kazandım, mektebimin istiklâlinden vaz geçtim” diye övünmek sade bir vatan katiline yakışırdı.
...
İnsan, artık başkasının kölesi olmuyor, lâkin insanlık makinenin kölesi olmak için çılgın bir yarışmadadır.
Eskinin şiir yazma meraklısı gençlerin yerinde otomobil kullanma hevesleri hüküm sürüyor.
Bayram yerlerinde eğlenen henüz gençlik heyecanını yaşamamış çocukların hevesi, ağır bir demir kütlesine intikâl etmiş bulunuyor.
Başları döndüren sürat aracını şimdi genç, yaşlı, kadın, erkek bu medeniyetin bütün şımarıkları, şımarık çocuklar gibi koşturup duruyor ve berbat heveslerini alıyorlar.
Hakikatta makina bizden intikam alıyor. Topraktan çıkarılan demir arza musallat olan hırslarımızdan böyle intikam alıyor.
Minarelerde insandan Allah’a uzanan ezanlar bile makinanın haykırışı oldu.
...
Bütün dünyanın ve makina şampiyonlarının malları gözlerimizi boyadığı ve evlerimizin iç aydınlığını onlardan aldığımız müddetçe, millet maarifi, İktisadî kuvvetin yanında zayıflamakta ve silahlarını, köklerinden kopup ayrılmış bir cemiyette, gönüllü olarak İktisadî tahakküme terketmektedir.
Çünkü millet ruhunun koruyucusu olması gereken üniversite bu ruha sahip değildir.

İlimsiz ve idealsiz muhterislerin hepsini çatısı altında toplamaya azimli bir üniversite, hem de millet ruhunun kaynaklarından bir küçük pınar bile almayınca elbette millet gençliğinin kalbine harabe olacaktı.
Üniversite gençliğinin ayaklanmaları, onları yetiştirenlerin dile gelen günahlarıdır.
...
Güzel dilimizi vaktiyle Divan edebiyatının nesircileri kurutuyordu; şimdi onu Dil Kurumu boğazlamaktadır.
Milletin kurumu olan bir İçtimaî varlığa ferdî arzular saldırınca o nasıl can çekişmesin!
Geleneksel dilin asırlık mukavemeti kırıldıktan sonra dilimizin kendi müdafaa kalesi yıkılmış demektir.
Nitekim “Osmanlıca” diye asırlar içerisinde gelişen Türk dili hançerlendikten sonra batılı kelimeler dilimize kolayca akın etmeye başladı.

Gün geçtikçe ifademizin güzellikleri ortadan kalkmaktadır.
Batılı kelimelerin hücumu ile renk renk maskeyle örtülmüş yüze benzetilen dilimiz, korkarım ki bu gidişle birgün, Türkün ruhu ve Türk dilinin esasları ile anlaşılması imkânsız hâle gelecek ve sonunda Türk dili diye bir millet dilinin varlığı tanınmayacaktır.
...
Garbı (Batıyı) taklitte ne kadar ilerlersek o kadar batağa saplanır ve DAİMA KÜÇÜLÜRÜZ. Bütün kımıldanışlar boşuna; bunsuz inkılâplar bizi budamaktan başka şeye yaramıyacaktır.
...
Bu nesli zehirleyen, anarşi ve asaletsizlikle birleşmiş berbat bir demokrasi ve hürriyet salgını ile insandaki hırslarla kinlerin ve menfaat emellerinin, hasetlerin ve çeşitli ahlâk sefaletlerinin yayıcısı olan gazeteler, kontrolsuz ve hasta neşriyat.
Bunlar mektebin hâkimiyetini kırarak ona tahakküm edici hâle geleli millet mektebi çökmüş, yıkılmış ve bir diploma dağıtma bürosu hâlini almıştır.

Onun tekrar canlanarak millet maarifinin hayata hâkim olması ve böylece Türk milliyetçiliğinin tarihte olduğu gibi tekrar yüceltilmesi için, mektebi ezen bütün bu kuvvetlerin hâkimiyetine son verilmesi lâzım geliyor.
Ne denirse densin, afyon yutanın afyonu elinden almak ne kadar güç olursa olsun, ruhun ve maddenin bütün imkânları ile millet ruhumuzun kurtarılması ve büyük Türklüğün yeniden tarih sahnesine çıkarılması için, bu düşman kuvvetlerin varlığına fiilen son verilmelidir.
BOL GELİRLİ İSTİKBAL HAZIRLAYARAK DEĞİL, bu kuvvetlerin tasallutundan kurtardığımız vakit, işte o zaman çocuklarımızı ve milletimizi kurtarmış olacağız.

Mesele önce bu iradeyi elde etmek, sonra bu işin nasıl yapılacağını hesaplamak meselesidir.
Zamanımızın istiklâl savaşı, bu cephede açılacak savaştır.

Kitap ilk olarak 1960 yılında basılmış, alıntılarını yaptığımız kitabın basım tarihi : 1997.
Otomobillere köle olmaktan bahsedilen yıllarda başlatılan mekteplerin istiklali savaşı, televizyonlara, cep telefonlarına, bilgisayarlara köle olmak aşamasındadır.
Cephelerde yaşanan kayıplar, savaşın kaybedilmesi anlamına gelmez.
Mekteplerin istiklali yolunda açılan cephelerden biri de Egitimhane'dir / olmalıdır.

Çevrimdışı zeynepgulsu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 23.300
  • 42.318
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2016 09:17:10
Benim laik olmayan sistemi SAVUNMAMI "Laiklik karşıtlığı" olarak ALGILIYORSANIZ, kapsamı "Ahlak" ile sınırlı olan  "Türkiye’nin maarif dâvası" isimli eserde de "Laiklik karşıtı" ifadeler bulmanız DOĞALDIR.


Benim kimi nasil algiladigim onemli degil.Herkes dusuncesinde özgürdür. Bunu ifade edis tarzi daha onemli benim icin.Ben arkadaslardan duydugumu soyledim.Okumadigim bir kitap hakkında yorumda bulunamam.Din insan yasaminin her alaninda vardir.Egitimden cikarmak yapilabilcek en buyuk yanlislardan biridir.Ama bunun sınırlarıni da çizmek gerekiyor.Kullanilmaya musait bir konu ülkemizde.

Çevrimdışı muratugr

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 895
  • 752
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 13 Tem 2016 14:39:10
Size en Güzel Cevabı, Nurettin TOPÇU versin.

“   Kur'an harikası olan ilahi ahlak, İslam diyarında çoktan gömülmüştür.   ”
diyen Topçu, bunun temel sebebini felsefenin İslam topraklarından kovulmasında buldu.

Ona göre, "Din bilgi kaynağı değil, kuvvet kaynağıydı. Dindar adam başkalarından çok şey bilen değil, daha çok kuvvetli olan insan" idi.[1]

Gelenekçi İslamcıların, "Kuran’ın varlığı káfidir; felsefe insanın inançlarına zarar verir; çünkü sorduğu sorularla insanı şüphe ve inkárın çukuruna düşürebilir" sözlerine ağır karşı çıktı:

“   Felsefe olmazsa Büyük Kitabı hakkıyla anlayamazsınız, sadece ezberlersiniz. Kuran Allah’ın kitabı, felsefe ise bizim onu anlayacak olan şahsiyetimizin örgüsüdür.   ”


Topçu Osmanlı’da, İbn Rüşdcü Hocazade ile Gazalici Molla Zeyrek arasında yapılan tartışmayı; felsefenin tutarsızlığını iddia eden Gazalici Molla Zeyrek’in kazanmasını, Müslüman yozlaşmasının miladı gördü.

Ona göre, felsefesiz bir İslam’da; sorumluluk yerini vazifeye bıraktı; ruh dünyasının akil adamlarının yerini ise gözlerini kapayıp vazifelerini yapan görev adamları aldı.

“   Toplumsal yaşamdaki gelenekler, örfler, ádetler, kurallar insan hürriyetinin önündeki en büyük engellerdir. Gelenekçi/muhafazakár; güvenliği özgürlüğe tercih etmiş, yaratıcı fikirlerden/hareketlerden vazgeçmiş bir cemiyet adamıdır. Bunlar asırlarca aynı alışkanlığı tekrarlamaktan huzur duyarlar. Örflerini değiştirmek, onların bir uzvunu kesmek gibidir.   ”
diyerek düşüncelerini yineledi.

Nurettin Topçu, isyan ahlakı teorisini açıklarken ideal tip olarak, "Ben Hakkım" dediği için işkenceyle öldürülen tasavvufun meşhur şehidi Hallac-ı Mansur’u örnek aldı.

İslam’ın geleneksel ve resmi yorumlarıyla sürekli hesaplaşan Topçu’ya göre, tasavvuf düşüncesinin temeli vahdet-i vücud, ahlaklığın en yüce mertebesiydi.

--- Gelenekçilere ithafen ... ---

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 13 Tem 2016 19:15:50
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

DÜZELTME
Bu konuda zeynepgulsu forumdaşımın mesajından alıntı yaparak yazdığım mesajdaki ilk cümle zeynepgulsu forumdaşıma cevap olarak yazılmıştır.
Sonraki ifadeler, özellikle

Benim laik olmayan sistemi SAVUNMAMI "Laiklik karşıtlığı" olarak ALGILIYORSANIZ, kapsamı "Ahlak" ile sınırlı olan  "Türkiye’nin maarif dâvası" isimli eserde de "Laiklik karşıtı" ifadeler bulmanız DOĞALDIR.

cümlesi kitabı laiklik karşıtı olup olmadığını anlamak için okumayı düşünenlere hitap ettiğim düşüncesi ile yazılmıştır.
Mesajın başında bulunan alıntı (haklı olarak) yanlış anlaşılmaya sebep olmuş, düzeltirim.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 14 Tem 2016 07:15:57
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Nurettin Topçu'nun Türkiye’nin maarif dâvası kitabından alıntılar :

Türk maarifi Bölümü :

Her medeniyet, insanlığa yeni bir hikmet getirdi. İnsanlığı insanlık yapan düşüncesidir.
İlk Çin medeniyeti, Konfüçyüs’ün getirdiği hikmet temellerine dayanıyordu.
Hind'in ruhu Buda’nın inancı ile doludur.
Eski Yunan medeniyetinin temeli, felsefe yani hikmet aşkıdır.
Batı’nın Ortaçağı, hıristiyan ruhundan doğmuştur.
Yeniçağ, varlığın aslını düşüncede arayan Descartes felsefesi ile açıldı.
Yalnız tanımak için tanımak ideali ile ayaklanan Batı dünyası, sonunda bilgisinden faydalanma hırsına bağlandı.
İlmin sonuçlarından pratik fayda çıkarma demek olan teknik, geçen asırdan bu yana asırlara hayret veren bir hız kazandı.
Zamanımızda ise kendini doğurmuş olan ilmi kendi arkasından sürükleyen bir kuvvet ve değere ulaşmış bulunmaktadır.
Rönesanstan bu yana gelişen Batı kültürü düşünme, geçmişe eğilme ve tabiata hayranlık gibi üçüzlü esası, yani felsefe, tarih, sanat ve edebiyatı geliştirdi.
Bunların dışında kalan madde ilimleri bir yandan pozitivizm ile ilimcilik cereyanları, öbür taraftan sömürgecilik hırslarının hamlesi ile, Batı’nın temeli olan ruh kültürünü geride bıraktı.
Asrımızda, temellerinde ruh kültürüne sahip olmayan Amerika’nın hakimiyeti, Batı’nın ruhunu şiddetle ezmiş bulunuyor. 
Bugün büyük Batı kültürünün ağırlık merkezi, hikmet ve felsefe, sanat ve edebiyat değildir, fizik ve kimya ilimlerini kendisine hizmetkâr yapan büyük tekniktir.
Batı dünyası, kendi temellerini teşkil eden eski Yunan hikmetinin büyük üstadı Sokrat’ın felsefeyi fizikten ahlâka yükseltmesine karşılık, asrımızın insanını ahlâktan fiziğe çevirmiş bulunuyor.
İkinci Dünya Harbi’nden bu yana Batı maarifi, kuruluşundaki ruh ve ahlâkından bütün bütün sıyrılarak sanayinin emrine girdi. Bu hal BATI MEDENİYETİNİN YIKILIŞIDIR.
...
Batı felsefesinin Yunan ve hıristiyan kaynaklarından doğmuş olmasına karşılık bizde İslâm’ın felsefesini yapan olmamıştı.
Hakikat aşkı olan felsefenin benliğimizde kaynağı kurutulmuştu.
Bu sebepten felsefe dersleri düşündürmüyor, ezberletiyordu.
Bütün asrı dolduran felsefe öğretimi, bin yıllık bir milletin vicdanında değer hükümleri yaratmaktan uzak kaldı.
...
Millet ruhu ile bağları kopartılan bugünkü okul, millete insan yetiştirmek için değil, fabrikaya usta yetiştirmek için çalışıyor.
Ruhsuz, idealsiz, inançsız bir öğretim gençliğe karakter yerine hüner verecek ve insanı elbette aşağı canlıların hizasına indirecektir.
İnsanlığın gidişinde bu eşsiz gerileyiş, inkılâp adı ile adlandırılsa bile nesilleri bir cehennem hayatına doğru götürmektedir.
...
Allah kelâmını ruhlarına kuvvet kaynağı değil de seslerine sermaye yapan hoca, hafız ve mevlithan zümresini Islâm dünyasının sahipleri olarak düşünmenin bile bir felaket olduğu devrimizde kırk-bin köyün ruhunu bu ellere teslim etmenin mesuliyetini hep omuzlarımızda taşıyoruz.
...
Bize bir insan mektebi lâzım. Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlâkî değeri olduğunu tanıtsın; hâyâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın; vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin.
Bu mektepde edebiyat, tarih ve felsefe kültürü başta gelecek ve onun yetiştiricileri sadece bir memur değil, örnek insan olacaklardır.
Din görevinin bile para ile yapıldığı bir düzenin tersine çevrilmesi lâzım geliyor.
Ancak böyle yepyeni bir anlayışın benimsenmesiyle Türk millet maarifini kurmak ve ruhlarımızda rönesans açmak kabil olacaktır.


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK