Uzman Öğretmen Ne Demek???

Çevrimdışı sakill

  • Uzman Üye
  • *****
  • 369
  • 123
  • 369
  • 123
# 18 Haz 2007 17:28:13
Evet arkadaşlar bende hepinizin yorumlarını tek tek okudum,pek söylenecek birşeyde bırakmamışsınız aslında.
Bence bu uzmanlık veya başöğretmenlik meselesi dümen syuna gitmek meselesi.
Birileri(birilerinden kastım başka ülkeler)bu tekniği uyguluyor.ve başarılı oluyor,bizimkilerde harpadarak alıp plansız programsız bizim eğitim sistemimize uyguluyor.

sonuç:sonuç ortada uzman kelimesini kullanarak sıfat yapıyoruz.
uzman öğretmen....
tabi iş sıfat yapmakla bitmiyor bide ekstra bir ücret.kimse homurdanmasın diye.(sözüm meclisten dışarı):D
arkadaşlar bir laf vardır bilmem bilirmisiniz?
işe başlarken türkler gibi başlamalı ingilizler gibi bitirmeli.....
başlamasına başladıkda..........

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 18 Haz 2007 19:51:07
Arkadaşlar bu uygulamanın nereden geldiğini hiç araştırdınız mı?
Öğretmen yeterlilikleri tanımlandı, hiç duydunuz mu?
Bir öğretmenin sahip olması gereken ana yeterlilikler var bir de bunlara ait alt yeterlilikler.
Tüm bu yeterliliklere sahip olan ve uygulamada da yaratıcı olan öğretmenler zaten gittikçe uzmanlaşıyor demek. Ve bunu zaman zaman seminerlerle destekleyerek, ki çoğu zaman seminerler de yine kendini geliştiren öğretmenler tarafından veriliyor,zaman zaman da okul içi paylaşımla  daha iyi bir hale getirmek mümkün. Bence artık birilerinin bize birşeyler öğretmesini beklemek yanlış, biz neyi nereden öğreneceğimizi bilen insanlarız. Zaten çocuklarımıza da bunu vermeye çalışmıyor muyuz? Öğrenmeyi öğretmek! Bu sınav biraz acele karar verilmiş, zamanlaması kötü bir sınavdı. Zaten aslında uzman ve baş öğretmenler sınavla değil teftişle seçilmeliydi. Ama bunun için önce müfettişlerin görev tanımları şarttı. Bu da henüz çalışma aşamasında. Müfettişler bizim kullandığımız performans ölçme araçlarını kullanarak performansımızı ölçecek, mesleğe katkılarımızı inceleyecek ve ünvanımız aldığımız puan doğrultusunda değişecek.Ama Türkiye henüz her alanda dürüst insanlar yetişitrmiş vaziyette değil. Tüm bunların oturması oldukça zaman alacak. Ama bizler de bunları incelemeli ve tüm bu olayların içinde yer almalıyız. Ön yargılı davranmamalıyız.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 18 Haz 2007 20:33:48
bir arkadaşım var,pratisyen hekim. Ama yıllardan beri çocuk hastalıklarıyla ilgili bölümde çalışıyor. Doğal olarak bu konuda uzmanlaştığını, deneyimlerinin en az bir çocuk doktoru kadar olduğunu varsayarsak söyleyebiliriz. Ama gerçek bu değil elbet. Kendi çocuğuna dahi teşhis koyamıyor ve uzman doktora gösteriyor....Doğrusu ve olması gereken de bu zaten...Uzmanlık eğitimi derken kastım böyle bir branşlaşmaydı. Yine söylüyorum HATALARMIZIN TELAFİSİ OLANAKSIZ  BU MESLEKTE....Elbette bizlere emanet  edilen Türkiye'nin gelecek neslini yetiştiren öğretmenlerin en iyi eğitimden geçmesi gerekiyor bu konuda. Çocuk psikolojisinden tutun da kaynaştırma eğitimine muhtaç çocuklara, hatta ve hatta konuşma ve işitme engelli çocukların eğitimimine kadar....Ben kendini her konuda geliştirmeyi becerebilen ve kendine inanan bir öğretmenim elbet. Ama UZMAN olduysam ve hangi amaçla bana bu rütbe verildiyse eğitimini de almayı istiyorum.Çocuklarımız Türkiye'nin geleceği. Deneyimlerle, usta-çırak ilişkisiyle, araştırma yaparak, kitap okuyarak öğretmenin kendini  geliştirmesine zaman yok. ÇÜNKÜ ÇOCUKLAR ŞU ANDA ELİMİZDE....HATALARIMIZIN TELAFİSİ YOK.....GERİYE DÖNÜŞÜ YOK.....ÖZRÜ YOK.....Kera öğretmenim. benim işitme engeli olan öğrencim var. Nasıl anlaşabileceğinizi düşünüyorsunuz konuyla ilgili eğitim almadan. Arkadaşların kaynaştırma eğitimine dahil öğrencileri var. Nasıl istendik davranış geliştirebilirsiniz eğitimini almadan...Benim cinsel sapmaları olan öğrencim var. Nasıl yardımcı olabilirsiniz eğitimini almadan....Uzmanlık eğitiminden kastım buydu. Elbette benim kişisel çabalarım onlara yardımcı olabilmem için yeterli olamaz. Ben   bütün bunları öğretebilecek ehli kişilerden eğitim almalıyız diye düşünüyorum.Kendi kendimize dağ başlarında öğretmenliği öğrendik. Deneyim kazandık o çocuklarla...Kendimizi yetiştirdik yetiştirmesine de öğretmenliği öğrenirken iyi yetiştiremediğimiz bu çocuklarımızdan özür mü dileyeceğiz şimdi....BU İŞİN ÖZRÜ OLMAMALI  asla...
            Sıradan bir deterjanı satacak olan pazarlamacılara dahi sürekli eğitim seminerleri verilirken geleceğimiz çocuklarımız bir deterjandan daha mı kıymetsiz???
           Elbette eğitim şart. Bu meslek öğretmenin kendisini yetiştirebilmesini bekleyebilecek bir meslek değil. Bunun için Türkiye'nin zamanı yok....saygılar.
                                                    benusa

Çevrimdışı nedimkasci

  • Yeni Üye
  • 4
  • 2
  • 4
  • 2
# 18 Haz 2007 20:54:11
uzman değilim okulumda 8 tane uzman öğretmenimiz var 2 yıllık bir öğretmen olrak tecrubesizim ama hiçbir uzman öğretmen arkadaşımdan bir yardım almıyorum denilebilir. çünkü ne onlar biliyor netin uzmanı olduklarını ne de ben

tabikide güdülemek için güzel bi girişim ama son derece başarısız bir uygulama

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 18 Haz 2007 21:01:44
Çok haklısınız nedim öğretmenim. Neyin uzmanı olduk belii değil.  Aslında anlatmak istediğim buydu. Konuyla ilgili mesajlarımdan birinde değinmiştim sizin söylediklerinize. Uzmanlığın öğrenci için  de mesleğe yeni başlayan meslektaşlarımız için de yol gösterici fayda sağlayan bir özelliği olmalı. Yoksa amaç rütbe değil, amaç maaştaki 3 kuruşluk iyileştirme değil. AMAÇ EĞİTİME HİZMET OLMALI....Saygılar.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 18 Haz 2007 21:27:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
            Sıradan bir deterjanı satacak olan pazarlamacılara dahi sürekli eğitim seminerleri verilirken geleceğimiz çocuklarımız bir deterjandan daha mı kıymetsiz???
           Elbette eğitim şart. Bu meslek öğretmenin kendisini yetiştirebilmesini bekleyebilecek bir meslek değil. Bunun için Türkiye'nin zamanı yok....saygılar.
                                                    benusa

Hocam tebrikler , valla meseleyi candamarından yakalamışsınız.

Asıl olması gereken , üzerinde konuşulması gereken konu da bu . Biz olayı bir rütbe işine indirgersek , eğitim olayına enbüyük haksızlığı kendimiz yapmış oluruz.

Meselenin özü bu. Öğretmenler iyi bir şekilde , devamlı bir eğitime tabi tutulmuyor. Benim uzmanlık, başöğretmenlik meselesine sempati duymamın temel nedeni bu. Madem bütün öğretmenleri kaliteli ve devamlı bir eğitime tabi tutamıyor meb lığı. Bari ardan bazılarını seçsin , bunları çok iyi eğitsin . Bunları öyle eğitsin ki , bu öğretmenler devamlı diğer öğretmenlere ışık saçsın, öncülük yapsın.

Ama malesef meb lığı da şu ana kadar olayı sadece rütbe ve maaşa ufak bir zam için bahane olarak görüyor.

Eğer bu böyle devam ederse bence bu tam bir vizyon eksikliği olur. Umarım bu uzman öğretmenler enkısa zamanda ve süzenli bir eğitime tabi tutulur ve çevresindeki öğretmenlere de bilgi ve birikimleri ile ışık saçarlar.

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 18 Haz 2007 21:47:52
 Ben olaya şu yönden bakmak istiyorum. Bu sistemde bir öğretmenler odasında otururken öğretmenler kendi aralarında tecrübesiz,uzman,başöğretmen,sözleşmeli diye unvanlaştırılmışlardır.Öğretm en her zaman öğretmendir.Bu şekilde bir unvanlaştırma gereksiz BENCE.
 
 Öğretmenlerimiz daha çağdaş bir eğitime tutularak(mesela yurt dışı olabilir)uzmanlaştırılmalıdır.Bu sadece maaşa +100 ytl daha fazla katmak anlamındaysa (ki öyle görünüyor) uzmanlık neresinde kaldı bu işin.

 Eğitim sistemimizde öğretmenler daha güzel uygulamalarla anılmalı,topluma hizmet etmeli BENCE...

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 19 Haz 2007 00:34:15
Konuyla ilgili düşüncelerini paylaşan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum...Düşüncelerin farklı olması da ayrı bir anlam kattı  inancındayım. Elbetteki farklı düşünceler olmalı. HERKES AYNI ŞEYİ DÜŞÜNÜYORSA, HİÇ KİMSE FAZLA BİR ŞEY DÜŞÜNMÜYOR DEMEKTİR....
       Bizler düşünen insanlar olduğumuzu gösterdik....Hepinize  tekrar teşekkür ediyorum....Saygılar...

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 19 Haz 2007 00:52:17
Arkadaşlarımız bu konuya dair söylenebilecek birçok sözü dile getirmişler zaten. Herkese paylaşımları için teşekkür ediyorum.

Konunun bir de şu boyutunu ele almak lazım:

Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunda yediden yetmişe herkes hemfikir.

Peki, uzman öğretmen, baş öğretmen gibi sıfatlar acaba öğretmenler arasında gruplaşmaya yol açabilir mi?

Bir veli yeni okula başlayacak çocuğunun öğretmeni olarak kimi seçer dersiniz ve bu seçim zaten psikolojisi çeşitli konularla yorulan öğretmende ne gibi tahribatlara yol açar?

Ülkemiz gerekli alt yapı oluşturulmadan ve yeterli hizmet içi eğitimler verilmeden, kanayan yaraları, sözde mucize yöntemlerle sarmaya çalışıyor ama bir iki adım sonrasında, bu yetersizlikler ve ihmaller yüzünden kapıda bekleyen sorunlar görülmüyor, belki de görmezden geliniyor...

Söylenebilecek çok şey olmasına rağmen, çözümler bizde olmasına rağmen, sesimizi duyuramadığımız için, laf dilimizden dökülmeye çekinir oldu.

Dilerim hesaplanmadan atılan adımların bedelini ülkemiz, karanlık, sorunlar yumağı bir gelecek olarak ödemez...

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 19 Haz 2007 01:27:29
Benim sınıfımda 5 tane kaynaştırma öğrenci vardı. Şimdi ise ikiye indi sayıları. Ben özel eğitim öğretmeni değilim. Kaldı ki eğitimim sınıf öğretmenliği bile değil. 4 yıllık fakülteyi ben Alman Dili Öğretmeni olarak bitirdim. Ama Türkiye'de yaşıyoruz. Ben yine Eğitim fakültesi mezunuyum. Nice arkadaşlar tanıdım eğitim konusunda hiç bir eğitim almadan öğretmenlik yapan. Meslek yaparak öğrenilmez. Bunun eğitimini almak şart. Ama bu seminerlerle olacak birşey de değil. Ben bu öğrencilerim için elimden geleni yaptım. Elimden gelenin en iyisini. Eksiklerim oldu, ama bu benim hatam değil. Bu çocuklar yanlış uygulamaların kurbanı. Benimle ilgisi yok, bu yüzden kendime yüklenecek değilim. Bir çoğumuz çok duygusal düşünüyor. Hatta profesyonelliğe sığmayan duygusallık. Bizler insanız ve sınırlarımız var. En doğru, en yararlı uygulamaları seçmek ve planlı bir şekilde uygulamak ise elimizde.Ama duygusal düşünen insanlar bir türlü karar veremez. Bu çocuklara özel sınıf? Olmaz, dışlanmış hissederler. Özel bir okul? Veliler kabul etmez, çocuklarının 'Deli Okuluna' gitmesini istemezler. Başka ne tür çözüm yolları önerilse de duygusal boyutundan ele alan bir kesim çıkar ve itiraz eder. Sonuçta ise karasızlıkla her yıl başka birşey uygulanır. Yap boz tahtası misali.
Pazarlamacılara gelince, onlar insanları ikna etme konusunda ve satacakları ürün konusunda eğitim alıyorlar. Bu insanlar bunun okuluna gitmemişler. Sıfırdan eğitiliyorlar. Fakat öyle planlı ve öyle kararlı ki kimsenin duygusallığına yer yok. Bu eğitim sonunda insanlar tek bir hedefe odaklanıyorlar. Ürünü ne pahasına olursa olsun satmak. ve çok satmak. Diğer elemanlarla bir yarış içinde.Kimse ahlaki boyutunu, etik tarafını filan düşünmüyor ve sistem işliyor. Biz böyle eğitilemeyiz.
Peki bize ne tür eğitim gerekiyor? Hepimizin şartları farklı, kişiye ve duruma özel eğitimler almamız lazım, ki kısa dönemli eğitimler işe yaramıyor. Çünkü eğitim veren de aynı kararsızlık içinde ne öğreteceğini bilmiyor. Zaten herkes herşeye itiraz ediyor. Bilse de itiraz ediyor, bilmese de. Seminerlerden de öğretmenler hep kaçıyor. Çünkü gidip gelmek zor oluyor ve gerçekten de verimli olmuyor diye. Ön yargı yani.
Ben 14. yılımı çalışıyorum. Ne öğretmenler tanıdım ilk başladığımda, tarifi mümkün değil. Ve hala onlar gibilerle tanışıyorum bunca yıldan sonra.  Türkiye'nin vakti yok!Eğer böyleyse kolları sıvayın arkadaşlar! Planlı bir şekilde yapılan bu projelerde yer alırsanız şekillenmelerinde rol sahibi olabilirsiniz ancak. Eğitime katkı için daha büyük hedefler koyun önünüze.
Uzman demek işin özünü anlamış, tekniğine hakim olan kişi demek. Burda önemli olan çocuklara neleri nasıl öğreteceğimiz. Teknikler, yöntemler. Özel hayatımızı, özel görüşlerimizi, duygusallığımızı bunun dışında tutmalıyız. Önce kendimizi eğitmeliyiz. Gerçekten iyi bir insan olmalıyız. Komplekslerimizden, gereksiz hırsımızdan, ezilmişliğin verdiği gizli öfkeden sıyrılmalı, işi bilimsel yönden ele almalıyız. Duygusallıkla karar vermemeliyiz.
Çocuklarımızın gerçek iyiliği için anlık zayıflıklar göstermemeliyiz. Eğitim uzun vadede gerçekleşir. Tohumlar hemen yeşermez. Yeter ki umut kesilmesin ve sulanmaya devam edilsin. Eninde sonunda meyvesini göreceksiniz.
Tarfsızlığı öğretmek için, önce tarafsız olmayı başarmalıyız.Saygıyı öğretmek için ise saygılı olmayı. Çok yönlü düşünmeyi, yaratıcı fikirler üretip hayata geçirmeyi. Birlik olmayı, değişik fikirleri çözüm üretecek şekilde tartışmayı.Sesimizi konuşurken yükseltmemeyi, öfkemize hakim olmayı. Alay etmemeyi, küçümsememeyi. Daha bir sürü sayabilirim. Kendimizi geliştirmeli ve birşeyler yapmalıyız. Saygılar!!!

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 19 Haz 2007 05:09:24
Her konusu geçtiğinde başka bölümlerde okuyup da sınıf öğretmenliği yapan arkadaşlarımızın bu işi severek ve çok da doğru yaptığı düşüncemi vurgulamışımdır hep. Bir de ilk öğretmenliğe başladığımdaki yaptığım yanlışlardan sözetmişimdir uzun uzun...Ayrıca bizlerin sınıf öğretmeni olarak mezun olduğumuzda sizler gibi arkadaşlarımızdan pek de farkımız olmadığını yazmışımdır şartlanmışlığın dışında.....(kera öğretmenim) Böyle de düşünürüm ve buna inanırım gerçekten...Bizlerin sınıf öğretmeni olarak yetiştirildiğimiz halde yeterli donanımlarla mezun edilmeyişimiz, Sizlerin eğitimini aldığınız işi yapamayışınız ve sınıf öğretmeni olmanız Türkiye'de eğitim adına çooook yanlışların yapıldığının ispatı zaten....Hala zincirleme devam eden yanlışların malesef en önemli halkaları da bizleriz. Bu yüzdendir ki Türkiye'nin zamanı yok.....
       Müşteri psikolojisini ne güzel de öğretiyorlar pazarlamacılara....Çünkü eline verdikleri malı en karlı şekilde ve geniş kitlelere ulaştırıp çok para kazanmak  hedef....( bu nedenledir ki daha önce de eğitim özelleştirilmeli midir ? diye bir konu başlatmıştım...) Peki bizim elimizdeki malzeme çocuksa, Türkiye'nin geleceğine bu kadar az yatırım ve yanlış uygulamalar layık mıdır sizce?????
       İşte bunun içindir ki  Türkiye'nin kendisini yetiştirmeyi, en doğruyu yapmayı hedeflese de öğretmen buna zamanı yoktur...  Doğru uygulama, doğru yetiştirilmiş öğretmenler şart....
        Bizlerin çabalarıyla hiçbir yere varılamaz.Medeniyetler ülkesi olmak düşünülemez. Hepimiz iyi niyetle kendimizi geliştirmeye ve faydalı olmaya çalışsak da yeterli olamaz bu çaba... Eğitim- öğretim bilgiden ibaret değildir zira....Bilgiyi sunmak kadar basit ne var öğretmen için???
        " Deve  nerem doğru ki?" demiş. Planlanan günahları ne yazık ki bizler uyguluyoruz eğitim adına...
    Bir forum konusuna   yazdığım mesajda da " Bizler peygamber değiliz arkadaşlar..." demiştim. Evet sadece insanız ve sınırları var elbet enerjimizin.
       Malesef ki zihinsel engellisi, işitme engellisi, problemlisi her türlü sıkıntı da olan çocuklarla çalışma durumumuz var meslek hayatımız boyunca. Madem kaynaştırma diyorlar, neden bunun özel eğitimini vermiyorlar onlara ulaşabilmemiz için....
        Çünkü TOPLAM KALİTEYE GÖRE ONLAR SADECE MÜŞTERİ.....Memnun et de nasıl edersen et bu mantıkla...
        Elbette kendimizi geliştirebilecek asla yeterli hissetmeyecek bir mantıkla çıkılmalı bu yola... Çünkü duygusallığın dışında çocuklarımız gelecek olduğu için çok önemli....Bu bilinçle yetiştirmeliyiz kendimizi....
      Ama yine de bizler için ehil kişiler tarafından aydınlanmak ve bilgilendirilmek daha ivedi... Türkiye bizim kendimizi yetiştirmemizi bekleyecek sabrı gösteremez artık....Buna zamanı yok. Diye düşünüyorum ben...
         Bir mesajımda da demiştim ki öğretmenler aralarında ne yaşarlarsa yaşasınlar problemlerini sınıfa taşımazlar....Hiçbir meslektaşımız saygısızlığı öğretmez zaten öğrencilerine...
           Biz bu toplumun en aydın insanlarıyız. Nice tohumları ağaç ettik yarınlara....Bu nedenledir ki köydeki  Ali - Veli kadar laf edebilmeliyiz eğitim adına...Farklı düşüncelere sahip olmak, farklı renklerde olmak, farklı paylaşımlarda bulunmak zarar değil yarar sağlar toplumun geleceği adına....Bu düşünebildiğimizin göstergesidir...
       Elbet te katılıyorum size kera öğretmenim...Paylaşımlarımız Saygısızca değil saygıylaa....
          Sudee öğretmenim size de katılmamak mümkün değil. Bu yönüyle hiç düşünmemiştim olayı. Ama yine de öğretmen seçmiyor mu veliler. İdare ortak olmuyor mu bu yanlışa...Sırf para uğruna..."Sude'ye yazdırmak istiyorsan çocuğunu şu kadar para. Benusa'yı istiyorsan bu kadar para..." demiyorlar mı?? Öğretmenleri kendi  biçtikleri değerle sınıflandırmıyorlar mı???
       Yeterki Türkiye'de yanlış ara...Hele de eğitim adına...
       NEREMİZ DOĞRU Kİ?.......
      Tekrar tekrar teşekkür ediyorum tüm düşüncelerini paylaşan arkadaşlarıma...Saygılar.
                                                  benusa
         














 

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 19 Haz 2007 05:35:31
Kera öğretmenim. 16. yılım bitmek üzere meslekte. Her yıl en az 2-3 tane seminere katıldım. Kaçmayı istememek elde değil. Sabah 8,5-9 gibi seminer başlıyor. Öğlene kadar seminer, Öğleden sonra akşama kadar okul...İnanın 16 yıldır onca seminere katıldım.   HAYDİ KIZLAR OKULA!...konulu seminerin dışında hiç birinden bir şey öğrenmedim...Ama saatlerimi karşılıksız feda ettim...Zorunluluktan elbet...Yoksa bu uygulamayla katılmakla katılmamak arasında, seminerin yapılmış olmasıyla yapılmamış olması arasında hiç bir fark yok semineri veren kişilerin ücret alıyor olmasının dışında...
       Bunun da farkında olduğumuz için zamanımızı boşuna harcamak istemeyiz ve kaçmak eğilimi gösteririz hep....
        Ama yine de umutluyum. Bir gün bir şeyler doğru yapılacak eğitim adına. İNANIYORUM....

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 19 Haz 2007 19:16:18
Zaten aynı şeyleri söylüyoruz sevgili öğretmenim. Yanlış çok. Toplam kaliteye gelince, bu da başka bir yanılgı. İnsanlar istedikleri gibi algılıyor bazı şeyleri, oysa müşteri olayı yalnızca bir çeviri hatası. Çevrilen dilde belki bu kadar tuhaf kaçmamış olabilir. Ama biz özüne bakalım olayın. Yapılmak isteyeni bir anlayalım ön yargısızca. Elbette ki hemen düzelmesi mümkün değil. Yürümeyi öğrenecek bir çocuk gibi, önce sürünecek yerde , sonra emekleyecek ve ilk adımlarını attıktan sonra bile koşamayacak, ama bir gün hızını alacak ve bir daha düşmeyecek belki de.
Çocuklara saygısızlığı öğreten öğretmen yok diyorsunuz, ben size isimleriyle yüzlercesini sayarım. Biri de şimdi emekli olmuş olan teyzemdir. Ben kendi öğretmenlerimden bile tam bir saygı görmüş değilim. Ne fikirlerime ne isteklerime. Kararlarıma da asla saygılı olunmadı. Kıyafetimize karışıldı, okuduğumuz kitaba karışıldı, arkadaşımıza karışıldı. Hata yapmamız istenilmedi ve engellendi. Ama öğrendik mi? Yoksa şartlandık mı? Bize yapılan hataları tekrarlıyor muyuz? Ya da bizi bırakın da çevrenize bakın, çoğunlukta değil mi hala eski tas eski hamam isteyenler. Eski köye yeni adet getirme diyenler.
seminerlerden verim alamadığımızı söylemiştim. Boşa zaman harcamak. Çünkü hala eski yöntemler uygulanıyor. bilgiye ben de ulaşırım. ben pratik bilgiler, yaratıcı fikirler ve uygulama örnekleri istiyorum. Seminerde dinleyen olmak değil uygulayan olmak istiyorum. Zaten bize seminer verenler de bizim gibi eksik yetiştirilmişler değil mi?Ama bunları bilmek ve söylemek yetiyor mu? Birşeyler yapmak gerekmiyor mu? Peki ne yapmalı?
Ben ve benim gibi düşünen biçok arkadaşım küçük de olsa birşeyler yapmaya çalışıyoruz. İlk başta herşeyin boşa gittiği sanılsa da aslında çok şey değişiyor.
Çocuklarla aşağılayıcı konuşmalar yapan öğretmenler tanıdım. Ama beraber bunları konuştuğumuz ve bilgilerimizi kırıcı olmadan paylaştığımız sürece değişiyor bu durumlar.
Çalıştığım okulda güzel bir paylaşım var. Bu yüzden keyifle çalışıyorum, öğreniyorum ve öğretiyorum. Politikalar beni ilgilendirmiyor, çünkü her değişik uygulamaya göre kendimi değiştiremem. Para yaşamamız için önemli ama daha fazla maaş verselerdi yine bu kadar çalışbilirdim. Yani elimden gelenin hepsini yapıyorum, yapacağım da. Ben de inanıyorum birşeylerin değişeceğine, inanmasaydım bu kadar uğraşmazdım. Ama değişimlerde minicik de olsa rol almış olmak da ayrı bir keyif verecek bana.
Zamanla bizim gibi düşünenler ve onların yetiştirdiği insanlar olacak çoğunlukta. Ve çoğunluk kazanacak. SEVGİLERİMLE :D ;)

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 20 Haz 2007 08:21:43
Çocuklara saygısızlığı öğreten öğretmen yok diyorsunuz, ben size isimleriyle yüzlercesini sayarım. Biri de şimdi emekli olmuş olan teyzemdir. Ben kendi öğretmenlerimden bile tam bir saygı görmüş değilim. Ne fikirlerime ne isteklerime. Kararlarıma da asla saygılı olunmadı. Kıyafetimize karışıldı, okuduğumuz kitaba karışıldı, arkadaşımıza karışıldı. Hata yapmamız istenilmedi ve engellendi. Ama öğrendik mi? Yoksa şartlandık mı? Bize yapılan hataları tekrarlıyor muyuz? Ya da bizi bırakın da çevrenize bakın, çoğunlukta değil mi hala eski tas eski hamam isteyenler. Eski köye yeni adet getirme diyenler...



   Aslında bu konuda çok haklısınız kera öğretmenim.Çocuklarımızın, öğrencilerimizin hata yapmasını engellemek için elimizden geleni yapıyoruz. Çocukken ve gençken isyan ettiğimiz şeydi oysa...İyi niyetli de olsak hata yapacaklarını bile bile izin vermeliyiz belki de onlara...
      Büyükbabama sordular:
-Sen bu kadar ilim irfan sahibisin, iyi bir hocasın, dini konuda bu kadar kendini yetiştirmiş bir insansın, öyleyse neden torunlarına namaz kılması, başını bağlaması konusunda baskı yapmıyorsun? diye...Büyükbabam şöyle cevap vermişti onlara:
-Ben herşeyi öğrettim torunlarıma. Dini konularda en az benim kadar bilgililer. Şimdi kendi kararlarını kendileri verecekler. Onlar adına ben karar veremem.....demişti.
    Böyle doğru düşünebilen bir insanın elinde büyüdüm, aynı yanlışı ben bile yapıyorum öğrencilerime de kızıma da...Hata yapmalarına izin vermemek için elimden geleni yapıyorum. Aslında çocuğumuz da olsa kimsenin kararlarına müdahale etmeye hakkımız yok. Bize sadece   onların kararlarına saygı duymak düşer...Onların doğruları bizim doğrularımız olmasa da....
       Konu uzmanlıktan nereye geldi. Mesleğimiz insan yetiştirmeyle ilgili olunca belli bir konuda sabit kalmak mümkün olmuyor elbet..
        Duygu ve düşüncelerinizi bu kadar net ve  samimi paylaştığınız için çok teşekkür ederim kera öğretmenim.  Hayata dair önemli bir şeyi hatırlattınız bana. Sağolun...

Çevrimdışı aladag44

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 184
  • 86
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2007 14:29:28
Hata yapmalarına izin vermemek için elimden geleni yapıyorum. Aslında çocuğumuz da olsa kimsenin kararlarına müdahale etmeye hakkımız yok. Bize sadece   onların kararlarına saygı duymak düşer...Onların doğruları bizim doğrularımız olmasa da....
............................. ............................. ..............


Benusa öğretmenim, hatalar tecrübeyle kazanılır.Herkesin aynı hatay düşmesini beklemek çevresindekilerin diğerlerine yapacaüı bir haksızlık olmayacak mıdır? Çocuklarımız neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anne karnında öğrenemezler. Onlara doğruyu yapmalarında müdahâle etmede ne gibi bir kötülük olabilir ki? Bazı çocuklar özentiylr başladıkları bir çok şey ömür boyu devam ettirerek hayatlarını zehir ediyorlar.Bunlara müsaade mi edelim? Eğer müsaade edersek hem onlar hem de biz(anne-baba,çevre,millet,dünya insanları) çok acılar çekmez miyiz?Saygılar...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK