Uzman Öğretmen Ne Demek???

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 20 Haz 2007 15:50:08
Hocam bırakalım da çocuklar kendi yollarını kendileri çizsinler demek çok acımasız bir yaklaşım olur.

Bazı hatalar vardırki tecrübe edersiniz , geri dönüp baktığınızda bir ömür boyu keşke dersiniz , keşke biri bana doğruyu anlatsaydı da bu hataya düşmeseydim.

Geri dönülmesi mümkün olmayan hatalar vardır. Bu hatalara çocuklar düştüktek sonra ebeveyni karşısına geçip te yavrum bunu sen seçtin deme hakkına sahip değildir.

Mesela çocuğun uyuşturucu maddenin zararını keşvederek öğrenmesini beklemek ne kadar saçma olur dimi?

Yada eğitimin önemini , 30 - 40 yaşına kadar okumadan büyüdükten sonra farketmesi neye yarar?

Öss sınavının hayatındaki anlamını keşvetmesi için ona zaman tanıdığınızda ve keşfetmesini beklediğinizde 25- 30 yaşına gelmiş biri sıfırdan oturup da çalışarak bu hatasını telafi edebilir mi? Telafi etmeye kalkışırsa bile kaç yılını heba etmiş olur, dimi?


Karıştırılmaması gereken noktaya gelince , ebeveynler çocuklarına sahiplik değil , rehberlik yaparsa , çocukları daha az hata ile hayata kendi kişilikleri ile başlarlar ve kendi ayakları üzerinde dururlar.

O zaman çocuklar birey olduklarını bilirler ve tecrübe edileni yeniden tecrübe etmeden , kendi kararlarını en doğru şekilde verirler.

Çocuklarımıza sahiplik değil , rehberlik yapalım.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 20 Haz 2007 15:58:50
Her şeyde ölçülü olmak gerekir diye düşünüyorum. Ne hepten kendi haline bırakmak , ne de baskı altında tutmak. :)

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 21 Haz 2007 05:41:33
Sizler de çok haklısınız aladağ44 ve chns öğretmenlerim. Bu konu o kadar tartışmaya ve yoruma açık ki ne herkes tamamen  haklı ne de haksız. ya da herkes haklı...İlk defa ne yazabilirim diye düşünüyorum bir konuda. Oysa yazma konusunda hiç sıkıntım olmadı bu güne kadar. Sözcükler birbirinin ardı sıra gelirdi ben farkında bile olmadan. Ama  şimdi zorlanıyorum. Çünkü ben de çocuk yetiştiriyorum ve hatalar yapıyorum çoğu zaman belki de...
        Şu anda aklıma ilk gelen şey, konuyla ilgili,
öğrancilerimden edindiğim deneyimlerden yola çıkarak söyleyebilirim ki çoğunlukla problemli ailelerin çocukları herkesin yanlış olarak doğrulayacağı kötü yollara sapma eğilimi gösteriyorlar. Alkol gibi, uyşturucu gibi....Elbet istisnalar da olabilir...Aileler örnek çocuklara bu konuda...Belki de çoğu şeyi öğretmeden yaşantılarımızla yön veriyoruz onlara....Böyle de deyince kendimle çelişeceğim...Çünkü daha önce "Kızımı yalandan nasıl vazgeçirebilirim?" diye bir forum konusu başlatmıştım. Oysa ne ben ne de eşim yalana başvurmayız çok iyi niyetli istisnalar dışında. Ama kızım yalan konuşuyor...Bilmiyorum belki de yaşının verdiği bir davranış biçimidir. Belki de dört duvar arasında büyüyor olmaktan sıkıldığı içindir. Çünkü kendisi böyle anlattı bana....BÜTÜN DİZİLERİ EZBERLEDİM ANNE   diye söze başlayarak...Çünkü bir anne, bir öğretmen olarak dışardaki tehlikeleri biliyordum ve enge lleyici bir tavır ortaya koyuyordum kızımı yetiştirirken....Sonra düşününce dedim ki kendi kendime "Bu kadar duygularını güzel ifade edebilen bir çocuk yalan söylüyorsa bu benim suçum  olabilir.  Baskıcı tavrımın..." Çok zor gerçekten. Hem anne-baba olarak hem öğretmen olarak...Çocuk yetiştirmek çok zor...
Ama ben inanıyorum ki bizler gibi insanların çocukları kendilerine zarar verebilecek yanlışlar yapmazlar...Edindikleri yanlış deneyimlerden ders çıkarmasını bilir ona göre hayatlarına yön verirler....
        Yine de dünyanın tehlikelerinden korumalıyız onları...Onlara hissettirmeden...
Hepinize teşekkür ederim. Saygılar.

Çevrimdışı chns

  • Uzman Üye
  • *****
  • 510
  • 161
  • 510
  • 161
# 21 Haz 2007 13:28:51
İnşallah çocuğunuzu en iyi şekilde yetiştirirsiniz. Dediğiniz gibi İnşallah çocuğunuz kendisine zarar verecek hatalar yapmadan, hayırlı bir evlat olarak yetişir.

Benim daha bir çocuğum olmadığı için bu konuda anne ve babaların ne tür endişeler taşıdıklarını, nasıl kaygılar hissettiklerini tam olarak anlamam mümkün değil elbette.
Ancak bir gözlemci olarak çevremdeki anne babaları devamlı gözlemlerim , hatalarını , olumlu davranışlarını ayırt etmeye çalışırım.

Yani iyi bir gözlemci olduğumu söyleyebilirim bu konuda.

Bazı aileler vardır ki çocuklarını çok korumacı yaklaşırlar. Onları tüm tehlikelerden böyle kotuyacaklarını sanırlar. Öyle abartırlar ki , çocuğun birey olmasını engellerler.
Çocukları tek başına karar veremez.
Tek başına bir yere gidemez.
Hatta arkadaşı ile silgisini bile paylaşmak istemez. Bencilleşir.
Elbisesini bile seçemez. Annesi ona beğenir.
Arkadaşları ile oynamaya gidemez , tehlikelidir, ya başına bişey gelirse.

Bu tip çocuklar büyüdüklerinde çekingen , içine kapanık , ürkek vb. tavırlar sergilerler. Aileleri onları dışardaki tehlikelerden korurken aslında kendileri farkına varmadan çocuk için en büyük tehlike olmuşlardır. Di mi?

Bazı aileler de vardır ki , bunun tam tersi . Ben çocuğuma güveniyorum derler. O kendi kararlarını verir. O en doğrusunu bilir.

Çocuk da bu destekle özgüveni yerinde bir şekilde çevreden gelen bütün tehlikelere rahatlıkla atlar. Hiç çekinmeden.

Öyle bir hal alırki , bir süre sonra ailesine bile ihtiyaç duymadığını hisseder veya tavır koyar. Özgürlük çoğu zaman yetmez ona. Değişik ve tehlikeli sularda yüzmeye başlar.
Ailesi ileri gittiği noktalarda müdehale etmeye kalkışınca bir bakarki iş işten çoktan geçmiş. Artık o eski küçük bir çocuk değil.

Peki çözüm nedir?

Daha önce de söylediğim gibi tabiiki bunlar benim gözlemlerim.

Her işte olduğu gibi aile içinde de , anne baba otoritesinde de bir denge gerek.

Çocuğu koruyayım derken kişiliğini öldürmemeli. Özgürlüklerini de kısıtlamayacağım derken dışarıdaki tehlikelerin kucağına atmamalı.

Güçlü bir otorite yerine , güçlü bir rehberlik.
Yerinde ve zamanında ve gereği kadar müdehale.

Anne ve baba olmak kolay değildir. Ağır bir sorumluluk. Allah yardımcınız olsun .

 :)

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 21 Haz 2007 23:00:57
Duyarlılığınız, duygu ve düşüncelerinizi paylaştığınız, ayrıca iyi dilekleriniz için  teşekkür ederim chns öğretmenim. Sağolun.

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 22 Haz 2007 01:08:45


   
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]



   
      Büyükbabama sordular:
-Sen bu kadar ilim irfan sahibisin, iyi bir hocasın, dini konuda bu kadar kendini yetiştirmiş bir insansın, öyleyse neden torunlarına namaz kılması, başını bağlaması konusunda baskı yapmıyorsun? diye...Büyükbabam şöyle cevap vermişti onlara:
-Ben herşeyi öğrettim torunlarıma. Dini konularda en az benim kadar bilgililer. Şimdi kendi kararlarını kendileri verecekler. Onlar adına ben karar veremem.....demişti.


Dedeniz oldukça bilge bir insanmış, Benusa öğretmenim. Benim dedemde böyleydi, toprağı bol olsun.
Zaten işin sırrını söylediniz. Bizlerin görevi çocuğun aklı erinceye kadar, ona yol göstermektir. Bir çocuğun aklı tam olarak 18 yaşında erer. O zamana kadar gelecekteki hayatının iyi olması için biz ona yardımcı oluruz.
Ama benim söz ettiğim bu değil ki. Ben basit şeylerden bahsediyorum. İnsanlar o kadar çok  yönetmeyi seviyor ki gerekli gereksiz herşeye karışıyor. Bir çocuk, 8 yaşında, kendi kıyafetini seçemez mi? Bu kıyafet anne veya babanın zevkine uygun mu olmalı? Değilse bu yüzden kaç ailede kavgalar çıkıyor bir bilseniz. Ya da çocuk dersini çalıştıktan sonra pop müzik dergisi okuyor. Çünkü o yaşlarda bunları bilmek hoşuna gidiyor ve arkadaşlarıyla sohbet ederken bunlardan söz ediyorlar. Ne bekliyoruz ki? 10 yaşında bir çocuğun memleket meselerini düşünmesini mi?
Yani çocuğumuzu büyük tehlikeler konusunda uyarmalı ve bizi dinlemedikleri zaman tabi ki yaptırım uygulamalıyız. Ama ellerinden her eğlencelerini alarak değil.
Chns öğretmenim haklısınız, çok korumak kesinlikle yanlış, ona yol göstermemek de.
Ona doğru yolu sabırla, yeri geldiğinde yaşatarak, hissettirerek göstermeliyiz. Bazan seçimleri yanlış olduğunda , bilsek bile sonucunu, onun da yaşamasına ve sonuçlarına katlanmasına izin vermeliyiz.
Uyuşturucu çok uç bir konu.Ama buna giden yol da yine çocuğa yaşatılan olumsuz duygular.
Uzman olmak için bu konularda bile kendimizi eğitmeye ihtiyacımız var. Teorikte çok şey bilsek de bilgileri kullanıp uygulamadıkça, bilgi değersiz. Biz hepimiz yanlış eğitimin birer ürünüyüz. Çoğu şeyi bilir ve romanını bile yazarız ama pratikte sıfıra yakınız çoğu zaman.
Ezberci eğitim sistemi sayesinde.
Hiç olmazsa son iki yıldır bu değişmeye başladı. Ben 13 yıldır öğrenci merkezli ders işliyordum. Öğrencilere hep öğrenmeyi öğrettim. Önlerinde hep girmeleri gereken sınavlar olduğu için yine de ezbercilikten çok uzak duramıyorduk. Ama şimdi o kadar özgürüm ki. Sınavlar kalkınca daha da güzel olacak. Yanlış anlaşılmasın getireceği olumsuzlıkların da farkındayım. Ama ileriye atılan her adım önemli, sağlam olmasa da.

Çevrimdışı melikhan25

  • Üye
  • *
  • 9
  • 19
  • 9
  • 19
# 22 Haz 2007 01:56:45
Merhaba arkadaşlar,
Ben de uzman öğretmenim ve  nedense  bunu  hakettiğimi  düşünüyorum.Yorumların  tümünü  okuyamadım  kusura bakmayın ama en azından bir kanaat edindim. Arkadaşlar önümüzde çok öğretmen idolü var ve hepsi güncel eğitim sisteminden bihaber.Hala kendilerine uygulanan yöntem ve teknikleri kullanıyorlar.Bence bu olay öğretmenin  güncel eğitim sistemi ve  yeni öğretim yöntemlerini öğrenmesi ve adapte olması açısından son derece faydalı. Avrupa birliği  kriterleri doğtultusunda uygulanan  bu sistemde öğretmeni sürekli güncel kılmak en büyük erek.Keşke her yıl yapılsa böyle sınavlar ve bizlere ünvan verilse .O zaman  kendimizi yenileme fırsatımız ve azmimiz olur.Ayrıca bu sadece MEB de değil diğer kurumlarda da var.Eğitim sistemimizde ve müfredatımızda eleştirilecek bu  kadar  konu  varken bu konularla uğraşmayı talihsizlik olarak adlediyorum.Yinede saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum.Hepimize iyi tatiller...

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 22 Haz 2007 03:41:35
Haklısınız melikhan öğretmenim. Eğitim sistemimizde o kadar eleştirilecek konu var ki...Bu da onlardan biri diye düşünerek konuyu başlatan benim. Ben de uzman öğretmenim. Ama hakettiğim konusunda sizin kadar emin değilim açıkçası. Çünkü sınavda herkese sorulan sorular aynıydı. Sınıf öğretmenleri olarak bizler şanslıydık. Ya branşı matematik, resim, müzik hatta ve hatta elektrik, makina ressamlığı, motor vs.vs.vs. olan arkadaşlarımızın şansı ne kadar olabilirdi sizce?? Onlar branşlarında kendilerini yetiştirmiyorlar mıdır ki???
Yanlış olan buydu en başta konuyla ilgili. Sonra bizlere uzmanlık eğitimi verilemez miydi?? Diğer mesleklerde böyle yapılıyor çünkü...Asıl konu da buydu. Neden uzmanlık konusu da havada asılı kaldı, komik bir artışla bırakıldı öylece...
Ortalama 15 yıl eski müfredata uygun olarak okumuş, daha sonra da 15-20 yılını eski müfredata uygun olarak öğretmenlik yapmış birisinden  SANA KILAVUZ KİTABINI GÖNDERİYORUZ. YENİ MÜFREDATI OKU-ÖĞREN-UYGULA diyerek ortalama 30 yıllık bir deneyimi kökünden unutup hemen adapte olması beklenebilir mi öğretmenin bu yeni programa...Üstelik hiçbir altyapısı oluşturulmadan. 40-50 KİŞİLİK SINIFLARDA....
İki yıldır kendimi öğretmen gibi değil, çocuk bakıcısı gibi hissediyorum açıkçası....
Bir arkadaşım yurtdışına gidiyor bu yıl öğretmen olarak. Seminere çağrıldılar. yurt dışındaki okulları izletmişler onlara.. "Sınıflar 15 kişilik. Okuma-yazma eğitimi 3 yılda tamamlanacağı için çocuklar çalışmalara isterlerse katılıyor. Sınıfta derse katılmak istemeyen öğrenciler sessizce istedikleri eylemi gerçekleştiriyor."diyor. Bizde bu altyapı var mı??? Öğrenci sayımız 35-40 a düşünce seviniyoruz biz...Bu uygulamayı gerçekleştirebilmek için sınıfa birkaç öğretmen birlikte girmeliyiz ki başarılı olabilelim...Hiçbir şey kitapta yazıldığı gibi uygulanmıyor malesef. Dediğiniz gibi ne problem değil ki??? Ama onlardan biri de uzmanlık.
Zannediyormusunuz ki eski programda bizler çocuklara birşeyler kazandıramıyorduk...HEP EZBER, HEP EZBER YAPTIRIYORDUK...Böyle düşünen varsa yanılıyor bence. Elmaları hangimiz getirmedik sınıfa ya da başka meteryalleri kesirleri öğretebilmek için...Geometrik şekilleri bu sistem mi kavrattı mezun ettiğimiz çocuklarımıza....Dolu havuzları bizler boşaltmadık ama ne şakrabanlıklar yaptık kavratabilmek için çocuklarımıza....Sıfatları öğretebilmek için türkücü kesildik başlarına...SARI GELİN AMAN , KIRMIZI GÜL  diye diye..Hangimiz okulda araç gereç bulamayınca kendi olanaklarımızla araç-gereç temin etmedik yaparak-yaşayarak   öğrensinler diye.....Şimdiye kadar İYİ ÖĞRETMENDİK de şimdi KÖTÜ ÖĞRETMEN Mİ OLDUK.....Versinler bana 15 kişilik sınıf, versinler bana tüm araç gereçleri (öğrencilerime de tabiii. onların alacak parası yok çünkü...) versinler bana bilgisayarımı, televizyonumu, tepegözümü...ne güzel uygularım  sınıfımda o zaman yeni programı...
Öğretmenin güncel olabilmesi için çok şeyin iyileştirilmesi gerekir bence...Yanılıyor muyum yoksa??? 
Öğretmeni güncel kılmak için önce alım gücünü yükseltsin öğretmeninin ki, enerjisini ek işte harcamasın öğretmen...Öğretmeni güncel tutmak için 3 kuruşluk ücretini bile kırpmasın öğretmeninin ki, meydanlarda geçireceğimiz zamanı sınıflarımızda geçirelim....Araştıralım... Öğretmenini güncel tutması için saatlerini yollarda geçirtmesin, yollarda tükettirmesin enerjisini öğretmenininki dermanı kalsın yeni programı uygulamaya, araştırmaya...öğretmenini güncel tutması için ÖĞRETMENİNİ ADAM YERİNE KOYSUN... Aşağılayıp Aşağlatmasın kimselere....Bakın ben o zaman nasıl GÜNCEL oluyorum.....
Özür dilerim. Çok kaba yazmışım. Ama onca sıkıntı da öfkelenmeden anlatılamıyor malesef...Haklısınız melikhan öğretmenim...eğitim sistemimizde çook eleştirilecek konu var...Uzmanlık sadece bir tanesi...Saygılar...
                                                   benusa

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 22 Haz 2007 15:04:49
Eğitim konusunu ben bir bütün olarak görüyorum. Çünkü etrafımızdaki her, ama herşey eninde sonunda eğitime dayanıyor. Benusa öğretmenim, 'yapsınlar' şeklinde ifade etmişsiniz. Sizi anlıyorum, ama yapmıyorlar! Ve yıllardır hep bizim hoşumuza gitmeyenleri 'yapıyorlar'. Dediğim gibi yıllardır fazla birşey değişmiyor, formaliteler dışında.
Hangimiz çocuklara öğretirken ezbercilik yaptık diyorsunuz, ben buna katılamıyorum. Çok iyi ders yapan ve öğreten sayısız öğretmenin olduğuna inanıyorum. Eğitim hayatım boyunca ben maalesef sadece bir tanesine rastladım. Orta 3'te Türkçe öğretmenimdi.Onu da saygıyla anıyorum her zaman. Almanya'da 8. sınıfa kadar okudum. Ama okulu çok severdim. Öğretmenleri de öyle. İçlerinde bir tanesi vardı çok sert ve dilimizden anlamayan. Ama Türkiye'ye gelince okula gitmek bile istemedim. Dayakla da tanıştım. Kimse beni anlamadı. Ezberletip durdular herşeyi. Sözlüye kalk, yazılı yap...
Not çok önemliydi. Türkçe öğretmenim benimle ilgilendi ve en sevdiğim ders Türkçe oldu. Çalıştığım 7 okulda da sizin gibi çabalayan çok az öğretmene rastladım. Belki bana böyle denk gelmiştir, bilemiyorum.
Sizin gibi çalışan öğretmenlere de saygılarımı sevgilerimi yolluyorum. Amacım kimseyi yargılamak ya da suçlamak değil, çünkü insan gördüğünü tekrarlıyor çoğunlukla.
Eğitimi bir bütün olarak görüyorum dedim ya, işte bunun için 'daha önemli konular ve sorunlar' kısmına da katılmıyorum. Bence tüm sıkıntılar çok önemli.Hepsi eninde sonunda öğrencileri etkiliyor.
Ben sorunları konuşmaktan çok ne yapabiliriz şekline çözüm üretmemiz gerektiğine inanıyorum. Birlikten güç doğar. Önce tartışarak, konuşarak ne beklediğimizi, istediğimizi bilmeli ve kararlılığımızı göstermeliyiz. Bu forumlar bunun için el verişli. Nasıl bir eğitim sistemi istiyoruz?
Neler olsun? Neler olmasın?
Bakın iki yıldır O.T.M.G.  çalışmalarına katılıyorum,'Okul Temelli Mesleki Eğitim'
Şu anda Ankara ve birkaç ilde daha Pilot okullarda uygulanıyor. 2008'de planlara göre de yaygınlaştırılacak. Bu bir gelişme diye düşünen arkadaşlarımız ne yazıkki azınlıkta. Herkes işin olumsuz kısmına bakıyor. Çalışmak istemiyor. Tabii maşımız az, güvenimiz de kalmamış. Ama birileri bir yerlerden başlamalı değişime. herkes başkalarından beklerse, çalışmalarını yalnızca kendine saklarsa, olumsuz rekabet ortamı yaratırsa, ya da yaratmaya hala devam ederse, hiçbireşeyin değişmesini bekleyemeyiz.
Bizim sınıflarımız kalabalık, ama neden?
Neden bir mahallede bu kadar çok çocuk var? Neden bakamayan ailelerin 5-6 çocuğu var? Neden okul sayısı az?
Neden o kadar mezun verilse de yine bazı okullarda dersler boş geçiyor?
Sınıflarımız kalabalıksa ve biz bunu bugünden yarına değiştiremiyorsak ileriye dönük azaltacak projelere kafa yormalıyız. Elimizdeki kalabalık sınıfta da tam öğrenme gerçekleşmesi için farklı çözümler üretip bunları paylaşacağız diye düşünüyorum.
Ben paylaşım sitelerini bu yüzden çok seviyorum.
Ayrıca bu konuyu açıp içimi dökmeme fırsat veren Benusa öğretmenim, size de çok teşekkür etmek isterim.
Daha güzel, daha aydınlık yarınlara... Sevgiler!

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 23 Haz 2007 10:03:27
Malesef hepimizin eteğinde dökülecek öyle çok taş var ki kera öğretmenim. İlk yazdığım mesajı anımsadım şimdi. Eğitim-öğretimin  kötüye gitmesine birçok sebep göstermiştim. Bakanlıkla başlayıp veliye kadar uzanan bir zincirden sözetmiştim. Bu zincirde de en suçsuz, en masum halkanın öğretmenler olduğunu yazmıştım...Ben bu gerçeğe inanıyorum. Bizler eğitim-öğretim ortamında yanlışlar yapıyorsak bu yanlışları kendi yetersizliğimizden kaynaklanan nedenlerle yapmıyoruz. dışımızda gelişen ama bizlerin davranışlarını direk etkileyen nedenler öyle çok ki...
Buraya yazmam ne kadar doğru bilmiyorum. Ama başka türlü de anlatılamaz ki...Yeni göreve başlamıştım. Çalıştığım köye bir ebe-hemşire arkadaş verdiler. Sağlık müdürlüğünden aldığı emirle doğum kontrolünü anlatacaktı bütün köylüye. Toplantıyı okulda yaptı ben de şahit oldum olaya...Katılım çok fazlaydı. Ama konuya olan ilgiden değildi bu. İkimizi de köyde çok seviyorlardı ve bizleri kırmak  istemediklerinden gelmişlerdi. Arkadaş kendisinden istenileni sundu  . Görevi  köylüyü  bilinçlendirmekti bu konuda. Görevini tamamladıktan sonra  sorusu ya da isteği olan varmı diye sordu.  birisi bunun günah olduğunu ileri sürdü ve diğerleri de katıldı ona Biz öğretmen ve ebe-hemşire olarak görevimizi yapmıştık. Ama günah diye inandıkları bir şeyi kafalarından silmemiz mümkün değildi. Konuyla ilgili   köyün imamından yardım istedik. Bu defa daha etkili oldu...Ama birçoğu inancını değiştirmek istemedi. Çünkü kendi bildiği en doğrusuydu...
Bir mahallede bakamadıkları halde 5-6 çocuğu olan öyle çok aile olmaya devam edecek ki....
Cehalet, eğitimsizlik, yanlış inanışlar, parasızlık, işsizlik, erkek evlat sevdası......Bu nedenleri çoğaltmak malesef öyle mümkün ki..
Yine söyleyebilirim ki en günahsız halka bu zincirde biz  öğretmenleriz...Ama malesef herşeyi düzeltmek de bizden bekleniyor. Bir şeyleri değiştirmeye yetkimiz yok, toplumda lafı dinlenecek bir saygınlığımız kalmadı sıfatımızın,   hiç bir yaptırım gücümüz yok; Ama yine de bizim düzeltmemiz bekleniyor...Bizler bile böyle düşünüyoruz çoğu zaman....Mümkün mü ??? Elimizde asamız, omuzlarımızda kanatlarımız yok malesef...Keşke olsaydı....

Çevrimdışı tossty

  • Uzman Üye
  • *****
  • 869
  • 581
  • 869
  • 581
# 23 Haz 2007 10:40:09
Sanırım hepimiz çok doluyuz. Ama sesimizi işten, bize kulak asan yok. Benim meslekte daha 4. yılım bitti ama malesef yaşatılanlar çok şey öğretti.
Eğitim fakültesinde öğrenciyken yıllık-ünite-günlük plan ödevlerine gecelerimizi, günlerimizi verdik... Mezun olup göreve başladığımda ise artık ünitelendirilmiş günlük plan vardı ve günlük planın şekli şemali değişmişti. Bu sadece minicik ve çoooook basit bir örnek... Bizlerle oyun mu oynuyorlar yoksa gerçekten yenilik mi yapıyorlar anlamadım. Ben en kötü denilebilecek bir öğretmenin bile öğrencileri için kendini harab ettiğine inanıyorum. Hep söylediğimiz gibi öğretmenlik vicdan işidir. Benim vicdanım çok rahat; eksiğimle veya fazlalığımla.... Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, çünkü biz çocuklarımızı seviyoruz. Onları öyle çok benimsemiş,öyle çok içimize sindirmişizki ne dış görünüşleri, ne maddi durumları, ne aile yapıları, ne de zeka düzeylerine takılmıyoruz. Onlar bizim çocuklarımız. Çoğu kez öğrencilerimden bahsederken "benim bebeler,benim evlatlar vb." dediğimi farkediyorum. Ve bunları bilinçsiz söylüyorum. Biz öğrencilerimizi gerçekten çok seviyoruz. Belki imkanlarımız kısıtlı ama Avrupa'da hangi öğrenci öğretmenine nazlanabiliyor acaba? İmkansızlıklar içinde imkanlar yaratmaya çalışıyoruz... İster uzman olalım, ister pratisyen:), ister stajer....

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 23 Haz 2007 11:18:48
Ne kadar kızsak da öğrencilerimizle, zamanla duygusal bir bağ oluşur aramızda. Birgün bir de bakarız  en itici olduğunu  düşüdüğümüz çocuk bile yüreğinizin baş köşesinde. [/quote

Çevrimdışı kera

  • Uzman Üye
  • *****
  • 296
  • 1.363
  • 296
  • 1.363
# 26 Haz 2007 19:04:36
En kötü öğretmen bile kendini çocuklar için paralar demişsiniz tossty öğretmenim. Ben de şunu belirtmek istiyorum: Kendini paralamak, iyi niyetle birşeyler yapmak bizi kurtarmıyor maalesef. İyi yöntemlerimiz olmalı ve hepimiz bu yöntemleri doğru bir şekilde kullanmalıyız. Deneme yanılma yöntemi çok riskli bizim meslekte. Ankara'daki 3. sınıf çocuğu Ekim ayında hangi konuları nasıl işliyorsa, Doğunun en ücra köşesindeki okullarda da aynı işlenmeli. Şartların elverişsizliğine inat!!! İnsan isterse çok şey başarır. Önemli olan ne stediğini bilmek. Yeter ki fikir ayrılıklarında hemen taraflara ayrılmayalım. Bunu bizim arkamızdan gelenler yapacak, ama bizim de desteğimize ihtiyaçları olacak. Ben şu anki sınıfımı 3 yıldır okutuyorum. Ankara'nın bir kenar mahallesi. Türkiye'nin birçok yerinden göç alıyor. 38 öğrencim vardı bu yıl sınıfta. Bu öğrencilerin 35 nin velisine ulaştım. Onlara seminer verdim. Doğum kontrolü, çocuk psikolojisi, çocuk eğitimi, etik kurallar gibi bir çok konuda toplanıp konuştuk. Kitaplar ödünç verdim. Fotokopi ile yeni bilgiler ulaştırdım. Sınıfta sunumları dinlettirdim. Bazan da öğretmenlik yaptırdım, beni de anlasınlar diye. Ama biliyor musunuz çok mutluyum, çünkü çok şey aştık. Bana rahatlılka gelebiliyorlar, her zaman arayabiliyorlar ki o konudaki görgü kurallarını da konuşup halletttik. Yani olur olmaz saatlerde aramıyorlar, öğrendiler. Onlar da bana çok şey öğretti. Ben zamanınımı boşa harcamadığım için seviniyorum. 'Sizinle konuştuğumuz zaman rahatlamış olarak dönüyoruz, Psikolog gibisiniz' diyorlar. Daha ne isterim? Seneye hazırlık yaptım bile. Onlara ve çocuklara öğreteceğim ders dışı konuları biriktirp plan hazırlıyorum. Materyal geliştiriyorum. Keşke daha çok zaman olsaydı, keşke ben daha güçlü özelliklere sahip olsaydım. O zaman söz sahibi olabileceğim konumlara gelmeye çalışırdım.

Çevrimdışı benusa

  • Uzman Üye
  • *****
  • 674
  • 132
  • 674
  • 132
# 26 Haz 2007 19:23:38
Tebrik ediyorum kera öğretmenim. İşte bu dediklerinizi farklı nedenler yüzünden malesef hepimiz yapamıyoruz. Yaptığınız şey gerçekten çok önemli. tekrar tebrik ediyorum sizi. Sağolun. 

Çevrimdışı msesmer

  • Aktif Üye
  • **
  • 14
  • 35
  • 14
  • 35
# 14 Eyl 2007 23:58:49
Arkadaşlar uzman öğretmenlikle ilgili yazılarınızı içtenlikle okudum.Hepiniz haklısınız.Bence bütün öğretmenler uzmandır.Çünkü bu meslek uzmanlık istiyor.Öğretmenlik formasyonu alan arkadaşlar zaten uzmandırlar.Ben de 27. yılımda uzmanlık sınavına girdim.Kendimi deneme amaçlı başvurmuştum.Uzmanlık sertifikamı aldım.Ama önemli olan mesleği severek yapmaktır.Bu statüyü oluşturanlar bu farkı gidermelidirler.Bütün arkadaşlara mesleklerinde mutluluk ve başarıların devamını dilerim.
                                                                   

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK