Yorumlu Haberler

Çevrimdışı carkin

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 257
  • 4.040
  • Öğretmen Adayı
  • 257
  • 4.040
  • Öğretmen Adayı
# 24 Şub 2013 13:20:06
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Okullarda Bir Yasak Daha Kaldırıldı

Çevrimdışı albatros44

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.328
  • 47.832
  • Lise Branş Öğrt.
  • 6.328
  • 47.832
  • Lise Branş Öğrt.
# 24 Şub 2013 14:00:17
twitter hesabım yok ki

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 24 Şub 2013 18:21:47
  Keneler ‘Lyme’a, o da otizme neden oluyor!
Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin’den otizm hastalığıyla ilgili ezber bozan iddia: Otizm tedavisi gören hastaların en az yüzde 30’u aslında Lyme hastası. Lyme hastalığına Türkiye’nin her yerinde görülen kenelerin yapışmasıyla bulaşan bir bakteri neden oluyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölüm Başkanı Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, otizm tedavisi gören hastaların en az yüzde 30’u aslında Lyme hastası olduğunu söyledi. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde görülen orman veya koyun kenesi olarak bilinen “Ixodes ricinus” adlı kenenin yapışmasıyla bulaşan bir bakterinin neden olduğu Lyme hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Çetin, İzmir’deki 7 otizm hastasından 2’sinin yapılan araştırmalar sonucu Lyme hastası olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
Prof. Dr. Barbaros Çetin. Son 10 yıldır kene ve kene hastalıkları konusunda araştırmalar yapıyor. Çetin, ABD ve Avrupa’da hızla yayılım gösteren Lyme hastalığının Türkiye’deki durumunu inceledi.
Hastalığa neden olan bakteri ‘Borrelia sp’nin Türkiye’deki varlığını MS tedavisi gören doktora öğrencisi Kerem Canlı’da bakterinin ortaya çıkmasıyla fark etti. Bugün 32 yaşında olan Canlı’ya 5 yaşındayken kene yapıştığını öğrenen Çetin, Canlı’yı enfeksiyon bölümünde yönlendirdi, antibiyotik ve destek tedavilerle öğrencisi sağlığına kavuştu.

1 milyon kişi
Resmi olmayan rakamlara göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin kene yapışması şikayetiyle hastanelere başvurmasını dikkate alan Çetin, keneyle bulaşan diğer hastalıkları da incelemeye aldı.
‘Borrelia sp’ bakterisinin neden olduğu Lyme hastalığının otizmle de bağlantılı olduğunu uluslararası yayınlarda fark eden Çetin, “Özellikle ABD’de yayınlanan otizm-Lyme bağlantılı bilimsel makalelere göre, otizm tedavisi gören çocukların yaklaşık yüzde 30’u Lyme hastası. Türkiye’de de yaklaşık 500 bin otistik çocuğumuz var. Bunların yüzde 30’unun aslında Lyme hastası olduğunu düşünürsek yaklaşık 150 bin çocuğumuz yanlış teşhis ve tedavi görüyor olabilir. Yurtdışında değişik bölgelerde yapılan araştırmalar, bu bölgelerde yaşayan otizm tanısı almış çocukların yüzde 20 ila yüzde 50’sinin aslında Lyme hastası olduğunu ortaya koyuyor. Lyme hastalığı antibiyotik ve destek tedavilerle olumlu sonuç alınabilen bir hastalık. Otistik diye bilinen çocuklarımızın Lyme hastası olduğu tespit edilebilirse onlar için yeni hayat başlar” diye konuştu.

7 hastadan 2’si
İzmir’deki Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği (ODER) Başkanı Ergin Güngör’ün talebiyle derneğin temasta olduğu 7 otistik çocuğa Lyme testi yapıldığını anlatan Çetin, şöyle devam etti:
“Özel bir laboratuvarda kan testi yoluyla yapılan analizde 7 çocuktan 2’sinde ‘Borrelia’ bakterisinin varlığı tespit edildi. Bunların dışında dernek üyesi bir anne, kendisi ve çocuğuna Lyme teşhisi konulduğunun belgeleri bana gösterdi. Şimdi bu hastalar Lyme tedavisi görmek istiyor. Ancak ülkemizde Lyme tedavisi yapacak uzmanlaşmış kurum ve kişiler yok. Maalesef parası olanlar tedavi için ABD ve Almanya’ya gidiyor.
Çünkü bu tedavi antibiyotik uygulamasıyla birlikte destek uygulamalar (detoks, kür, vitamin vs) gerektiriyor. Her otistik çocuğun aslında Lyme hastası olduğu sonucu çıkmaz ama aileler mutlaka bu testleri yaptırsınlar. En azından çocuklarına tedavi konusunda yeni bir şans tanımış olurlar. Aslında Lyme hastası olduğu kesin olarak tespit edilen otistik çocukların iyileşme olasılıkları yüzde 1’le yüzde 90 oranında kişiye göre değişmektedir.”
ODER Başkanı Ergin Güngör de otizm tedavisi gören derneğe üye bazı çocuklarda Lyme hastalığının tespit edildiğini belirterek, “Henüz çok bilinmezli bir olgu olan otizmin Lyme bakterisi ile ilişkisi konusunda  araştırmalar yapılmalı. Üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı bu konuyu acilen gündemine almalı. Beklentimiz  ülkemizde Lyme hastalığının uygun ortamlarda ve uzman kişilerce tedavisinin yapılabiliyor olması. Otizmli yakını olan ailelere de henüz yetişmiş uzmanın olmadığı ülkemizde, yanlış tedavi uygulamaları ve kontrolsüz antibiyotik kullanımına yönelmemelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

BU BİR UMUT IŞIĞI
Otizm hastası bir oğlu bulunan dernek üyesi Hayrunisa Demir, Lyme ihtimalinin kendileri için bir umut olduğunu belirterek, “Testi biz de yaptırdık. Kesin bir sonuç alamadık. Testi yenileyeceğiz. İnsanın özürlü bir çocuğunun olması çok zor. Bizi ancak duyarlı insanlar anlar. Eğer tedaviye cevap verirse neden bizim de normal bir çocuğumuz olmasın” dedi.

  Kaynak:Başkanı Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, otizm tedavisi gören hastaların en az yüzde 30’u aslında Lyme hastası olduğunu söyledi. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde görülen orman veya koyun kenesi olarak bilinen “Ixodes ricinus” adlı kenenin yapışmasıyla bulaşan bir bakterinin neden olduğu Lyme hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Çetin, İzmir’deki 7 otizm hastasından 2’sinin yapılan araştırmalar sonucu Lyme hastası olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
Prof. Dr. Barbaros Çetin. Son 10 yıldır kene ve kene hastalıkları konusunda araştırmalar yapıyor. Çetin, ABD ve Avrupa’da hızla yayılım gösteren Lyme hastalığının Türkiye’deki durumunu inceledi.
Hastalığa neden olan bakteri ‘Borrelia sp’nin Türkiye’deki varlığını MS tedavisi gören doktora öğrencisi Kerem Canlı’da bakterinin ortaya çıkmasıyla fark etti. Bugün 32 yaşında olan Canlı’ya 5 yaşındayken kene yapıştığını öğrenen Çetin, Canlı’yı enfeksiyon bölümünde yönlendirdi, antibiyotik ve destek tedavilerle öğrencisi sağlığına kavuştu.

1 milyon kişi
Resmi olmayan rakamlara göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin kene yapışması şikayetiyle hastanelere başvurmasını dikkate alan Çetin, keneyle bulaşan diğer hastalıkları da incelemeye aldı.
‘Borrelia sp’ bakterisinin neden olduğu Lyme hastalığının otizmle de bağlantılı olduğunu uluslararası yayınlarda fark eden Çetin, “Özellikle ABD’de yayınlanan otizm-Lyme bağlantılı bilimsel makalelere göre, otizm tedavisi gören çocukların yaklaşık yüzde 30’u Lyme hastası. Türkiye’de de yaklaşık 500 bin otistik çocuğumuz var. Bunların yüzde 30’unun aslında Lyme hastası olduğunu düşünürsek yaklaşık 150 bin çocuğumuz yanlış teşhis ve tedavi görüyor olabilir. Yurtdışında değişik bölgelerde yapılan araştırmalar, bu bölgelerde yaşayan otizm tanısı almış çocukların yüzde 20 ila yüzde 50’sinin aslında Lyme hastası olduğunu ortaya koyuyor. Lyme hastalığı antibiyotik ve destek tedavilerle olumlu sonuç alınabilen bir hastalık. Otistik diye bilinen çocuklarımızın Lyme hastası olduğu tespit edilebilirse onlar için yeni hayat başlar” diye konuştu.

7 hastadan 2’si
İzmir’deki Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği (ODER) Başkanı Ergin Güngör’ün talebiyle derneğin temasta olduğu 7 otistik çocuğa Lyme testi yapıldığını anlatan Çetin, şöyle devam etti:
“Özel bir laboratuvarda kan testi yoluyla yapılan analizde 7 çocuktan 2’sinde ‘Borrelia’ bakterisinin varlığı tespit edildi. Bunların dışında dernek üyesi bir anne, kendisi ve çocuğuna Lyme teşhisi konulduğunun belgeleri bana gösterdi. Şimdi bu hastalar Lyme tedavisi görmek istiyor. Ancak ülkemizde Lyme tedavisi yapacak uzmanlaşmış kurum ve kişiler yok. Maalesef parası olanlar tedavi için ABD ve Almanya’ya gidiyor.
Çünkü bu tedavi antibiyotik uygulamasıyla birlikte destek uygulamalar (detoks, kür, vitamin vs) gerektiriyor. Her otistik çocuğun aslında Lyme hastası olduğu sonucu çıkmaz ama aileler mutlaka bu testleri yaptırsınlar. En azından çocuklarına tedavi konusunda yeni bir şans tanımış olurlar. Aslında Lyme hastası olduğu kesin olarak tespit edilen otistik çocukların iyileşme olasılıkları yüzde 1’le yüzde 90 oranında kişiye göre değişmektedir.”
ODER Başkanı Ergin Güngör de otizm tedavisi gören derneğe üye bazı çocuklarda Lyme hastalığının tespit edildiğini belirterek, “Henüz çok bilinmezli bir olgu olan otizmin Lyme bakterisi ile ilişkisi konusunda  araştırmalar yapılmalı. Üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı bu konuyu acilen gündemine almalı. Beklentimiz  ülkemizde Lyme hastalığının uygun ortamlarda ve uzman kişilerce tedavisinin yapılabiliyor olması. Otizmli yakını olan ailelere de henüz yetişmiş uzmanın olmadığı ülkemizde, yanlış tedavi uygulamaları ve kontrolsüz antibiyotik kullanımına yönelmemelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

BU BİR UMUT IŞIĞI
Otizm hastası bir oğlu bulunan dernek üyesi Hayrunisa Demir, Lyme ihtimalinin kendileri için bir umut olduğunu belirterek, “Testi biz de yaptırdık. Kesin bir sonuç alamadık. Testi yenileyeceğiz. İnsanın özürlü bir çocuğunun olması çok zor. Bizi ancak duyarlı insanlar anlar. Eğer tedaviye cevap verirse neden bizim de normal bir çocuğumuz olmasın” dedi.

  Kaynak:http://gundem.milliyet.com.tr/keneler-lyme-a-o-da-otizme-neden-oluyor-/gundem/gundemdetay/24.02.2013/1672644/default.htm

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 25 Şub 2013 21:13:58
85. Oscar Ödülleri sahiplerini buldu .

ÖDÜLLER

En İyi Film: "Argo"
En İyi Kadın Oyuncu: Jennifer Lawrence, "Silver Linings Playbook"
En İyi Erkek Oyuncu: Daniel Day-Lewis, "Lincoln"
En İyi Yönetmen: Ang Lee, "Life of Pi"
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Anne Hathaway, "Les Miserables"
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz, "Django Unchained"
En İyi Uyarlama Senaryo: "Argo", Chris Terrio
En İyi Özgün Senaryo: "Django Unchained", Quentin Tarantino
En İyi Görsel Yönetmen: Claudio Miranda "Life of Pi"
En İyi Belgesel: "Searching For Sugar Man", Malik Bendjelloul ve Simon Chinn
En İyi Kurgu: "Argo", William Goldenberg
Yabancı Dilde En İyi Film: "Amour" ( Avusturya )
En İyi Animasyon: "Brave", Mark Andrews ve Brenda Chapman
En İyi Orjinal Müzik: "Life of Pi", Mychael Danna
En İyi Orijinal Şarkı: "Skyfall", Adele Adkins ve Paul Epworth
En İyi Yapım Tasarımı: "Lincoln"
En İyi Kısa Animasyon: "Paperman", John Kahrs
En İyi Kısa Film: "Curfew", Shawn Christensen
En İyi Kısa Metrajlı Belgesel: "Inocente", Sean Fine ve Andrea Nix Fine
En İyi Ses Kurgusu: "Skyfall", Per Hallberg, Karen Baker Landers ve "Zero Dark Thirty", Paul N.J. Ottosson
En İyi Ses Miksajı: "Les Miserables", Andy Nelson, Mark Paterson ve Simon Hayes
En İyi Kostüm Tasarımı: "Anna Karenina", Jacqueline Durran
En İyi Makyaj ve Saç: Lisa Westcott ve Julie Dartnell, "Les Miserables"
En İyi Görsel Efekt: "Life of Pi", Bill Westenhofer, Guillaume Rocheron, Erik-Jan De Boer ve Donald R. Elliott.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 04 Mar 2013 23:37:12
Bizim öğretmen politikamız başarısız!


Hükümet öğretmen yetiştirme, istihdam, ücretlendirme ve mesleki gelişim politikalarını çağın gerekleri ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirerek yeni bir yol haritası hazırlamalıdır.

4 Mart 2013 Pazartesi



Hükümetin 11 yıldır yürüttüğü öğretmen politikasını başarısız bulduğunu ve öğretmenlerin ekonomik, mesleki, özlük ve demokratik sorunlarının artarak devam ettiğini belirten Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Hükümetin öğretmen yetiştirme, istihdam, ücretlendirme ve mesleki gelişim politikalarını çağın gerekleri ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda belirlemesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin öğretmen ihtiyacını uzun dönemli olarak yeterince planlamamış olması nedeniyle bazı alanlarda öğretmen açığı bulunduğunu bazı alanlarda ise ihtiyaçtan çok fazla öğretmenin mezun olması dolayısıyla yığılma yaşandığını kaydeden DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “MEB, öğretimin niteliğini olumsuz olarak etkileme pahasına bazı branşlardaki öğretmen açığını alan dışı öğretmen atamaları yoluyla kapatmaya çalışıyor. 300 bin civarında öğretmen adayı atanmayı beklerken eğitim fakültesi dışında hemen bütün fakültelere öğretmenlik formasyonu hakkı veriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve YÖK arasındaki koordinasyonun geliştirilmesi, orta ve uzun vadede planlamaların yapılması ve bu doğrultuda öğretmen yetiştirilmesi şart olmuştur” dedi. Bilgi çağıyla birlikte eğitimin tanımının, okul yapılarının ve yeni nesil öğretmenlik kavramının tartışılmaya başlandığını söyleyen Gürkan Avcı, “Ülkemizde öğretmen yetiştiren kurumlar çağa ayak uyduramadığı gibi yeni Türkiye’ye de ayak uyduramadığını düşünüyorum. Okullarımızı akıllı tahtalarla ve son teknolojiyle donattığımız zaman eğitimde kaliteyi ve verimliliği yakalayacağımız zannediliyor. Öğretmenin öneminin azaldığı düşünülüyor. Aksine, gelişen teknoloji öğretmene olan ihtiyacı daha fazla artırmıştır. Hatta gelişen bilgi ve teknolojiye ulaşmak için nitelikli, donanımlı, motivasyonu yüksek sorunsuz öğretmen ihtiyacı artmıştır. Kaldı ki eğitim sistemimizde yapılan hiçbir reform öğretmen olmadan başarı sağlayamaz. Eğitimin temel öğesi, çekirdeği öğretmendir. Derslik sayımız, maddi kaynaklarımız, bilgi ve teknolojik alt yapımız ne olursa olsun eğitimin başarısını belirleyen en kritik faktör öğretmendir. Yeni, büyük ve güçlü Türkiye’nin en önemli temel taşı bu misyon, ruh ve donanıma sahip öğretmenler olacaktır” dedi. Türkiye’nin öğretmen politikasında neredeyse çeyrek asırdır bir ilerleme ve atılım yapmadığını, sistem anarşisi içerisinde çeşitli zorluklar, sıkıntılar ve adaletsizliklerle boğuşan öğretmenlerin kendilerini mesleğine, okuluna, öğrencisine ve ülkesine adamakta güçlük çektiğini kaydeden Gürkan Avcı, şunları söyledi; Öğretmen yetiştirme görevi eğitim fakültelerinin işi olmalıdır. Mevcut eğitim fakülteleri ülkenin öğretmen ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye fazlası ile sahiptir. Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin birinci sınıftan itibaren öğretim yılı boyunca, öğretim elemanları ve öğretmenlerin rehberliğinde branşına uygun her kademede yaparak yaşayarak öğretmenlik deneyimi kazanmalarını özellikle çok önemsiyorum. Öğretmen yetiştirme sisteminin geliştirilmesi için MEB ve YÖK’ten bağımsız bütün eğitim bileşenlerinden örülü bir kurul veya komite oluşturulmalı, yetki ve sorumluluk verilmelidir. Nitelikli öğretmen liseleri kurulmalı ve mezunlarının eğitim fakültelerine geçişleri özendirilerek, lise programlarındaki derslerin, eğitim fakültelerine kaynaklık edecek biçimde gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır. Kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil gibi farklı öğretmen istihdam modellerine son verilerek tek tip istihdam politikası izlenmelidir. Performansa dayalı, özendirici yöntemlerle öğretmenlik mesleğine dinamizm kazandırılmalıdır. Öğretmenlik bir ihtisas mesleği olduğu için uzaktan veya açık öğretim yoluyla öğretmen yetiştirme politikalarına tevessül edilmemelidir. Eğitim fakülteleri arasında niteliksel açıdan ciddi kalite farklılıkları bulunmaktadır. Akreditasyon çalışmaları ihmal edilmiştir. Öğretmen niteliğinin artırılması amacıyla, öğretim üyesi ve altyapısı yeterli olmayan fakülteler kapatılmalı, İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya illerinde ihtisaslaşmış eğitim fakülteleri maharetiyle en nitelikli ve donanımlı bir şekilde öğretmen yetiştirmeye dönük politikalar geliştirilmelidir. Üniversitelerde öğretmenlik meslek tecrübesi ve bilgisi olan öğretim elemanı istihdamına çok önem verilmelidir. Eğitim fakültelerinde nitelikli alan eğitimcisi yetiştirilmesine önem verilmeli, öğretim üyelerinin zorunlu ve ek ders saatleri yeniden düzenlenerek, ders yükleri azaltılmalıdır. Öğretmenlik mesleğinde yeterlilik, donanım ve iletişim becerileri çok önemlidir. Öğretmenlik idol ve misyon mesleğidir. Mesleki kültür, karakter ve öğretmenlik ruhunun aşılanması önemlidir. Asker ve polis yetiştirme modelinde olduğu gibi gerek öğretmen liseleri gerekse eğitim fakültelerinde okuyan öğrencilere, yatılı eğitim verilmeye çalışılmalıdır. Başta yabancı dil branşında olmak üzere, öğretmenlik alanlarının tümünde yurt dışına öğrenci gönderilmesine başlanılmalıdır. Ortaöğretim alan öğretmenliği programları 4 yıla indirilmeli, tüm branşlarda öğretmenliğe atanmada yüksek lisans şartı aranmalı, doktora yapanlar KPSS şartı aranmaksızın öğretmen olarak atanmalıdır. Öğretmen adaylarının uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle öğretmenlik yapmalarını engelleyecek düzeyde ruhsal, duygusal, psikolojik ve sosyal hastalıklarının olup olmadığının, ilgili fakülteye kayıt olmadan önce ve atama öncesinde ve atandıktan sonraki rutinlerde dikkatli bir şekilde tetkik edilmesi hayati derecede mühimdir. İzlenen yanlış, kasıtlı ve ideolojik politikalar neticesinde ülkemizde “hiçbir şey olamazsam, öğretmen olurum” dönemleri yaşanmıştır. Öğretmenlik kimi süreçlerde ayağa düşürülmüştür. Yasadışı siyasi ve ideolojik örgütlerle, terör gruplarıyla ilişkili kişilerin öğretmenlik mesleğine adım atmasına kesinlikle müsaade edilmemelidir. Cinsel ve nefret suçları başta olmak üzere yüz kızartıcı suçların faili olan kişilerin sicil kayıtları affa matuf silinmiş olsa dahi öğretmenlik mesleğini yapmalarına izin verilmemelidir. Engelli çocuklara eğitim veren özel eğitim öğretmenleri başta olmak üzere kimi branş öğretmenlerine meslek güçlüğü zammı verilmeli, isteyen öğretmenlerin erken emekliliği sağlanmalıdır. Temel eğitimin birinci kademesinde her sınıf için sınıf öğretmenlerinin branşlaşmaları sağlanmalıdır. Öğretmen dağılımında, bölgeler ve köy-kent arasındaki dengesizlikleri gidermek amacıyla özendirici çalışmalar yapılmalıdır. Kamuda en düşük maaş alan gruplar arasında anılan ve maaş ortalaması bin 850 TL olan öğretmenlerin ek göstergeleri 3 bin 600’e çıkarılmalı, maaşlarında ciddi iyileştirmeler yapılmalı ve ek ders ücretleri iki kat artırılmalıdır. Okulların açılış ve kapanış dönemlerinde yapılan mesleki çalışmalar iyi bir planlama ile etkin bir şekilde değerlendirilmeli, eğitim teknolojileri kullanarak öğretmenlerin sürekli hizmet içi eğitim almaları sağlanmalı ve öğretmenlerin kendi gelişimlerinden sorumlu olacakları okul temelli bir sistem geliştirilmelidir. Görev yapan öğretmenlerin kişisel, mesleki ve entellektüel gelişimleri açısından yüksek linas ve doktora yapmaları desteklenmeli, akademik çalışma yapan öğretmenlerin maaşlarında belirli oranda artış sağlanmalı ve üniversiteler ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında gerekli koordinasyonun sağlanarak gerekli izinler yasal bir düzenlemeyle güvence altına alınmalıdır.


 D. Eğitimciler Sendikası

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Mar 2013 00:13:08
Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI'ya sesleniyoruz.... Öğretmenlerimiz sahipsiz. Biz bu haberi DİNÇER döneminde de yazdık, ancak hiçbir sonuç elde edemedik. Eğitimcilerimizin sesi olmaya devam edeceğiz ve SUSMAYACAĞIZ.


04 Mart 2013 Pazartesi


Milli Eğitim Bakanlığında YEĞİTEK Genel Müdürlüğünün Öğretmenlere vermiş olduğu değeri gözler önüne seriyoruz...

Milli Eğitim Bakanlığı YEĞİTEK Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan sınavlarda görev alan öğretmenlerimize verilen ücret, sınavda görev alan şoför, hizmetli ve polislerin gerisindedir.

 En son YEĞİTEK'in yapmış olduğu Açık Öğretim Lisesi sınavlarında görev alan öğretmenlerimizin almış olduğu ücret
5 x 8.4 TL = 42 TL dir.

Bu sınavda görev alan Polis Memuruna ödenen ücret 68 TL

Sınavda görev alan hizmetliye ödenen ücret 62.2 TL dir....

 666 Sayılı KHK ile maaşları hizmetli , memur ve şeflerin çok gerisinde kalan öğretmenlerimiz sınav görevlerinde işin merkezinde olup bizzat sınavların gerçekleştirilmesini sağlayan kişiler olmasına rağmen , sınav ücretleri konusunda en düşük ücreti almaktadırlar.

 Sendikalar kayıkçı kavgasına devam ede dursun, Öğretmenlerimizin mali ve özlük hakları gün geçtikçe geriye gitmektedir.

 Milli Eğitim Bakanlığında en düşük maaşı ve sınav ücretini öğretmenler almaktadır.

 YEĞİTEK Genel Müdürü Mustafa KOÇ Bey'e ve Bakan Bey'e buradan yüzbinlerce öğretmen adına çağrımız şudur...

 Lütfen bu ayıba son verin...

Hizmetlinin 62 TL ücret aldığı bir sınav görevinde öğretmenimizin 42 TL alması bizim zorumuza gidiyor ve kanımıza dokunuyor...

 Aslında mesele tek başına ücret ve para meselesi de değil....

 Mesele değer verme ve önemseme meselesidir...

 Sonuç olarak ; Biz bu haberi DİNÇER döneminde iki kez yazdık ve sıkıntıyı dile getirdik. Bir sonuç alamadık. Bakan Bey'in değişmesiyle bu sorunun çözülmesi noktasında sorumlu habercilik anlayışı gereği bir kez daha sorunu ve konuyu gündeme getirelim dedik... Sayın AVCI , Eğitim camiası bürokratlarınızdan umudunu kesmiştir. Bu sorunu çözerseniz siz çözersiniz.


 Haber Kaynağı: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]



    Ben kendi adıma, Öğretmenlik mesleğinin onuru, şerefi adına, bireysel tepkimi ortaya koyup, yukarıda resmedilen kabul edilemez manzaraya karşı; artık bu sınavlarda görev almıyorum, almayacağım.Böyle saçmalık olamaz, sınavda her türlü riski öğretmen taşıyor olacak, sorumluluk öğretmene ait olacak ve öğretmen sınav görevlisi olarak en düşük ücrete tabi tutulacak!!!...
 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 06 Mar 2013 07:38:32
BİZ ÖĞRETMENLERE NE GÜZEL İŞİNİZ VAR, BOL TATİLİNİZ VAR, YATA YATA PARA KAZANIYORSUNUZ DİYENLER HAKLI. AŞAĞIDA ÖĞRETMENLERİN YAPTIKLARI İŞLERİ OKUYUNCA ÖĞRETMENLİĞİN GAYET BASİT BİR MESLEK OLDUĞUNU SİZ DE GÖRECEKSİNİZ. ŞAYET OKUMAYA DAYANABİLİRSENİZ:

 1- Toplantılara katılınacak,

 2- Yıllık plan yapılacak

 3- Günlük plan yapılacak

 4- OGYE çalışmasına katılınacak
 5-TKY çalışmalarında bulunulacak

 6- Nöbet tutulacak

 7- Sınıflar düzenlenip panolar hazırlanacak

 8- Toplantılar hafta sonları veya ders saatleri dışında yapılacak

 9- Kurumların açtığı sınavlara ucuz iş gücü olarak gidilecek,

 10- Seçimlerde zorunlu olarak sandık başkanı olunacak

 11- Envai çeşit tören, kutlama vb. programa katılınacak.

 12- Her hafta tüm öğrenciler için ve tüm derslerde değerlendirme formları doldurulacak.

 13- Kişisel dosyalar her dönem sonunda doldurulacak.

 14- Öğrenci tanıma fişleri doldurulacak.

 15- Portfolyo dosyalarına hiçbir çalışma getirmeyen öğrencilere çalışmalarını getirmeleri için yalvarılacak.

 16- Öğretmenliği öğretmenlerden iyi bilen velilere dert anlatılacak.

 17- Sosyal kulüp çalışmaları ve toplantıları yapılacak.

 18- Rehberlik çalışmaları, anketleri yapılacak ve raporları tutulacak

 19- Ders işlemek yerine internetteki ve kitaplardaki bilgileri bize okuyarak "bak okuyan toplumuz" imajı veren insanların zorunlu seminerlerine katılınacak.

 20- Pansiyonda nöbet esnasında öğrencilerin yemek etüt, uyku, banyo, hastalık, can sıkıntısı, aileden ayrılık sendromu, koğuş ve oda düzeni durumlarına bire-bir müdahil olunacak.

 21- Sınırsız sorumluluk, öğrenci takılıp düştüğünde polise ifade verilecek. Hiçbir dayanağı olmaksızın dayakçı öğretmen olmakla suçlanılacak.

 22- Öğrencilere çalışma kâğıdı hazırlanacak

 23- Öğrencilere yarın ne gibi etkinlikler yaptırabilirim diye düşünülecek

 24- Velilerle görüşülecek

 25- Teneffüslerde çocukların şikâyetleri dinlenecek

 26- Panolara asılan şeyler belli aralıklarla dosyalanacak

 27- Her hafta rehberlik ve sosyal etkinlikler dersi için tutanak tutulacak

 28- Toplum hizmeti için zaman yaratılacak

 29- 40 dk içinde yüz kere öğretmenim diyen bücürlere efendim denilecek

 30- Kavga edenler ayırt edilecek, kafası gözü yarılanlara pansuman yapılacak,

 31- Değerlendirme testleri hazırlanacak

 32- Değerlendirme testleri evde değerlendirilecek,

 33- Üstüne saldıran veliler ikna edilecek,

 34- Bilgi yarışmalarına öğrenci hazırlanacak,

 35- Öğrencilerin evlerine gidilip hal hatırı sorulacak,

 36- Saha çalışması yapıp okula gelmeyen öğrencileri toplayacak ve okula getirecek,

 37- Temizlik, spor, fotokopi, demirbaş, sabun, tuvalet kağıdı için para toplanılacak,

 38- Taşımalı öğrencileri sabah servisten inerken sayıp kontrol edilecek,

 39- Öğle yemeğinde listeden çağırıp sıraya koyulacak,

 40- Okul çıkışı öğrenciler servislerine bindirilecek.

 41- Belirli Gün ve Haftalarla ilgili program hazırlanacak,

 42- Öğrencilere katılım için yalvarılacak,

 43- Belirli günler ile ilgili pano hazırlanacak,

 44- Panolar için yazı ve şiirler, bulunacak ya da kontrol edilecek.

 45- Veliler okulda bilgilendirilip, eğitilecek

 46- Kanuni hak olan sevk ve izin istenirken mahcup, hafif ve ince bir sesle rica edilecek ve sevk dersin olmadığı bir zamana denk getirilecek, hasta hasta derslere girilecek, bazı yerlerde muayene saati sevke yazdırılacak (diğer çalışanlara da mesai dışında mı sevk alın deniliyor acaba).

 47- Veli toplantıları yapılacak.

 48- Okul aile birliği toplantılarına katılınıp velilerin kahırları dinlenecek.

 49- Her dönem ve gerektiğinde zümre toplantıları yapılıp tutanak hazırlanacak.

 50- Yeni müfredat konusunda veliler bilgilendirilecek.

 51- Gözlem dosyaları tutulacak

 52- Etkinlik yaptırılacak(yapmayanlara bir şey yapılmayacak)

 53- Sınıf başkanı, kitaplık görevlisi, temizlik başkanı seçilip görevlerini yapıp yapmadıkları günlük olarak takip edilecek.

 54- Hizmetlilere ya da idareye bildirilen temizlik, tamirat ve görüşler bu kişiler tarafından dikkate alınmayacak.

 55- Gelen giden evrak defteri doldurulacak

 56- Laboratuvar düzenlenecek, temizlenecek

 57- Müdür ve müdür yardımcılarının yapmak istemedikleri görevler yapılacak

 58- Çocukların elbise, saç, tırnak temizliği ile ilgilenilecek.

 59- Deneyler, gözlemler, etkinlikler için hazırlık yapılacak.

 60- Beslenme saatinde beslenme yaptırılacak.

 61- Başarısızlığın sebebi araştırılacak.

 62- Mahallede kavga edenlerin aileleri okulda dinlenecek.

 63- Müdür Beye hesap verilecek.

 65- Dersi boş olan, derslerine branş öğretmenleri giren (özellikle sınıf öğretmenleri) öğretmenler, ''İşlerim var şu boş sınıfa derse giriver'' diyen idarecilerin derslerine girilecek.

 66- Birilerine ek ders ücreti verebilmek için açılan seminer, hizmet içi eğitim vb. şeylere gerçekten ihtiyacı olup olmadığını bilmeden, sormadan zorunlu olarak ders saatleri dışında katılmak zorunda kalınacak.

 67- Sorumluluğu çok yüksek olan nöbetçilikler yapılacak.

 68- Son zamanlarda artık iyice raydan çıkan eğitim sisteminde öğretmenlikten çok dadılık yapılacak.

 69- Müdür ve müdür yardımcılarının imalı ve iğneli sözlerine kulak asılmayacak, duymazlıktan gelinecek.

 70- Spor parası toplanacak.

 71- Yakacak ve ihtiyaçlar için aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarılacak

 72- Onur kurulu ve disiplin kurulu toplantılarına katılınacak

 73- Nöbet günü ve diğer günler öğrencilerin kılık kıyafet kontrolü yapılacak

 74- Nöbet defterine gelmeyen öğretmen yazılacak ve sınıf defteri imzalanacak.

 75- Zaman zaman öğrenci çantalarına arama yapılacak

 76- Okula getirilmesi yasak olan eşyalar için tutanak tutulacak ve bu eşyalar ailelerine teslim edilecek.

 77- Aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarılacak

 78- Nöbetlerde mıntıka temizliği yaptırılacak.

 79- Ünitelendirilmiş Yıllık Plan Yapılan Açıklamalar

 80- İş Günü Takvimi

 81- Ünite Süre Çizelgesi

 82- Yıllık Çalışma Programı

83- Haftalık Ders Programı

84- Ünite Çalışma Dosyası

85- Sınıf Ders Defteri

 86- Deney defteri Raporu

 87- Gezi Planı

88- Öğrenci Kişisel Robşayanı

89- Öğretmen Not Defteri

 90- Kitaplık ve Defteri

 91- Çevre İncelemesi

 92- Tebliğler Dergisi Fihristi

 93- Sınıf Demirbaş Listesi

 94- Ders Dışı Etkinlik Dosyası

95- Yazılı Kağıt ve Cevapları

96- Ödev Listesi-Ödevler

 97- Dershane Araçları

98- Koordinasyon Kurulu Kararı

a. Cümle Listesi

 b. Metin Defteri

 c. Metinler

 d. Kontrol Tablosu

 99- ?????????????????????

 100. Teneffüslerde ve öğlen aralarında çocukların sorunlarını dinleyecek, varsa anlamadıkları ya da çözemedikleri derslerin sorularını cevaplayacak.

 101. Evde yazılı okuyacak, çalışma kâğıdı, performans -proje ödevi hazırlayacak.

 102. Tüm bu okul işlerinden zaman kalırsa kendine, evine varsa eşine ve çocuğuna zaman ayıracak.

 103. Okul idarecilerinin yapamadığı e-okul, ilsis vb. işleri yapacak

 104. Sınıfını boyamak için boyacılık yapacak.

 105. Okul idaresinin velilerden toplaması gerektiği paraları toplayacak.

 106. Bir çocuğun burnu kanasa çocuğun başında hastanede refakatçi olacak.

 107. Gerektiğinde sınıfını temizleyecek.

 108 köy okullarının sobaları yakılır.

 109 tuvaletler her hafta düzenli olarak temizlenir.

 110. Bozulan sandalye, masa idareciye bildirilir, o ilgilenmezse hizmetliye oda benim işim değil dedikten sonra tamiri yapılır.

 111. Okul önlerinde trafik kazalarını engellemek için gönüllü trafik memuru olunur,

 112. Okul önlerine gelen it, çakal ve uğursuz takımı okulun huzurunu bozmasın diye okul müdürüne bildirilir, nöbetçi öğretmen değil misin ilgilen dedikten sonra çocuklarla konuşulup uzaklaştırılır.

 113. Çocuğunu azarladı diye öğretmeni tehdit eden veliden korumak üzere diğer öğretmen arkadaşla mesai çıkışında durağa kadar beraber gidilir. Bir gün yanında gitmezsin velinin öğretmene saldırdığını duyarsın hastanede ziyaretine gidersin.

 114. Yukarıdaki madde başından geçen öğretmenin hiç suçu olmadığı halde ceza alabilirim korkusuyla ne öğrenciye ne de veliye hiç bir şey yapamadığını duyar sinirden isyan edersin.

 115. Okulun zaten olmayan eğitim öğretim araçları için çevrede çalışma yapılır,

 116. On Dokuz Mayıs, Yirmi Üç Nisan, Yirmi Dokuz Ekimlere öğrenci çalıştırırsın.

 117. Bayramlara öğrenci çalıştırmak için dersten bir saat erken gelirsin MEB'nın haberi bile olmaz ama bayram günü okula gelmiyorsun diye (ne demek oluyorsa) ek dersin kesilir sinirden küplere binersin.

 118. Okuma bayramı düzenlersin.

 119. Okul Aile Birliği çalışmalarına katılırsın.

 120. Bölge zümre öğretmenler kuruluna katılırsın.

 121. Sosyal etkinlikler kuruluna katılırsın bütün özel günlerin kutlamalarında çalışırsın.

 122. Okulun elektrik tesisatında sorun olduğu zaman çözüm bulur tornavidayı eline alırsın.

 123. Elektrikler kesilir, veli öğrenciyi almaya gelmez çocuğu evine kadar götürürsün, anneyi evde bulamaz komşuları arar sonunda bir komşuda konken partisinde bulursun. Veli çocuğu almayı unuttuğunu söyler tımarhaneye bir adım daha yaklaştığını hissedersin.

 124. Öğrenci kütüklerine bilgileri girersin, aynı bilgileri e okula, öğrenci tanıtma kartına ve ruhsal dosyalara da girdiğin için öğrencinin ev adresine kadar her şeyini ezberlemiş olursun.

 125. Veli toplantıları yaparsın veliler toplantıya katılmadığı gibi akşamı gelir benim çocuğun durumu nasıl öğretmen bey der anlatırsın.

 126. Okul gezileri düzenlersin, piknik düzenlersin, yılsonu partisi düzenlersin, pilav gününü ayarlarsın, sonunda kendini Ahmet San zannetmeye başlarsın.

 127. Önemli günler ve haftalarda okul ses düzenini ayarlarsın. İşleri ileri götürür dizüstü bilgisayarınla müzik parçalarının çalınmasını sağlar kendini dj zannedersin. Hatta daha da ileri götürüp düğünlere ton maister olarak katılırsın.

 128. Okul bahçesine fidan diker sulanmasını sağlarsın.

 129. Öğrenci doğum günlerini ezberler zamanı gelince kutlarsın.

 130. Okul ve sınıf duvarlarını çok dikkatli kullanırsın nitekim hazırlaman gereken pano vs.ler var olan duvar büyüklüğünden fazladır.

 131. Okulun tamirat tadilat işlerini ME üstlenmediği için iş başa düşmüştür eşe dosta haber salar, firmalarla görüşüp sonunda askerler ve belediye sayesinde halledilmesini sağlarsın.

 132. Çalışmayan bütün okul araç gerecinden haberdar olur nasıl çalıştırılabileceği üzerine düşünürsün.

 133. Tam yastığa başını koyarsın ki bugün Meltem'in babasının öldüğü haberi aklına gelir iki gözün iki çeşme ağlarsın.

 134. Bir öğretmen, bir dolap ve kırk üç öğrenci küçük bir sınıfa nasıl sığar bilmecesini çözmen için tam bir yılın vardır her türlü kombinasyonu dener sonunda çözümün olmadığını fark edersin ama yapacak bir şey yoktur.

 135. Öğrencinin defterine yazdırdığın ödevi veliler de bilsin diye okul kapısına da asarsın akşam tam televizyonda eğlence seyrederken telefonda kaba bir ses "Haaa ögretmen hoca çocuğun ödevi ne ola?" sorunsalıyla karşı karşıya kalırsın bir de ona ödevi anlatırsın.

 136. Çocuklara verdiğin ödevleri derste kontrol edersin.

 137. Ödevini yapamayan ya da yanlış yapan öğrenciyle teneffüslerde ödev yaparsın.

 138. Çocuklara en güzel hikâye kitaplarını en ucuza almak için kırtasiye kırtasiye dolaşırsın.

 139. Okula gelen müfettişlere takla atar sınıfının ne kadar çalışkan olduğunu anlatmaya çalışırsın.

 140. Sen teneffüste öğretmenler odasında otururken sınıfa giren veli öğrenciyi alır götürür. Her yere telefon açar sonunda ne olmuş ki cevabını alırsın.

 141. Öğrencilerin dersi anlayamayacağını düşünüp ek materyaller ve çalışmalar hazırlarsın.

 142. Yapamayan ve bireyselleştirilmiş eğitim programına sahip öğrenciler için farklı çalışmalar yapmaya çalışırsın.

 143. Okula gelen sinemanın, tiyatronun biletlerini satar bilumum satıcıların uğrak mekânı halini alırsın.

 144. Çocuklarının sınıfta çekilen fotoğrafları için veli ile satıcı arasında arabulucu görevi yapar ikisi beşe olmaz mı hocam sorusuna çare aramaya çalışırsın.

 145. Karnı, başı ve bilumum organları ağrıyan öğrenciler için eve telefon açar gelip çocuğu almasını istersin.

 146. Beslenme saatinde öğrencilerin beslenmelerini yapmaya yardımcı olur, sütlerini açar, meyvelerini soyar, dökülenleri temizlersin.

 147. Burnu akan öğrencinin burnunu temizlersin.

 148. Okula yeni gelen öğrenciyle bahçeye çıkar oyunlar oynarsın.

 149. Beden eğitimi derslerinde beşinci sınıf öğrencisine koşu yarışı yaparsın. Yenilirsen yaşlandığını artık kabul etmeye başlarsın.

 150. Birinci sınıf öğrencileri teneffüslerde amca şu çocuk bana "dıt dıt dıt dıt dıt." dedi der sen de ona hem nasıl söylenmesi gerektiğini, seninde bir öğretmen olduğunu anlatmaya çalışır, çocuğu rahatsız edeni bulup cezalandırırsın.

 151. Öğrencilere yazılı, sunu, değerlendirme testi, konu testi, ünite değerlendirmesi hazırlamak için saatlerini harcarsın bir de bunların değerlendirilmesi vardır.

 152. Deprem, yangın tatbikatı yaparsın, gerçek zannedip korkan öğrencileri sakinleştirirsin.

 153. Bayramlar, önemli günler ve haftaların yapılabilmesi için okula izin dilekçesi yazar, olup bitenlerin tutanaklarını tutarsın.

 154. Civcivleri doğuran, inekleri ağıldan çıkaran MEB tarafından basılıp TTKB tarafından değerlendirilen kitapların yaptığı hataları düzeltmek için raporlar hazırlar öğrenciler bunların hatalarını anlatırsın.

 155. İki satır harf yazmakla sözcükleri birer kez yazmakla okuma yazma öğrenileceğini zanneden okuma yazma öğren(em)iyorum kitabıyla çocuklara okuma yazma öğretmeye çalışacaksın.

 156. "tulete tittem" (tuvalete gideceğim) diyen çocuğun okuma yazma öğrenemeyeceğini daha kalemi bile tutamadığını söylediğin halde veli bu konuda ısrarlı olacak mecburen okulda tutacaksın. Ancak okuma yazma öğrenemediğinde yine sen suçlu olacaksın.

 157. Kurallara uymayan bir çocuğa müdahalede bulunacaksın çocuk öğretmen beni dövdü diyecek. Soruşturmalarda derdini anlatmaya çalışmayacaksın.

 158. Yurdumun daha polisinin giremediği yerlerinde askerin tek başına dolaşamayacağı dağlarında tek başına görev yapacaksın.

 159. Üç yüz bin kişilik öğretmen içinde bir tanesi öğrenci dövdüğü için dayakçı öğretmenler olarak anılacaksın. Bunu kimseye anlatamayacaksın.

 160. Teneffüslerde tam sohbet ortasında öğretmenler odasına gelen öğrencinin kanayan yerlerini pansuman edeceksin.

 161. Okuyan öğrencilere kırmızı kurdele dağıtacaksın. Alamayanlar ağlayacak neden alamadığını anlatacaksın.

 162. Yazı defteri, kitabı, resim defteri, boyaları ve bilumum malzemesi olmayan öğrenciyle ders yapmaya çalışacaksın.

 163. Okulun ilk haftası okula gelen öğrencilerinden ağlayanlara kendinin sevdirmeye çalışacaksın.

 164. Sınıfının daima temiz olmasını sağlayacaksın.

 165. Öğrencilerin sınıfa getirebileceği malzemelerle deneyler tasarlayacaksın.

 166. Malzeme getirmeyen öğrenciye farklı çalışmalar bulacaksın.

 167. Sabah öğrencilerden önce okulda olup sobayı yakacaksın.

 168. Karlı havalarda ayakları ıslanan ve lastik ayakkabıları içinde donma tehlikesi yaşayan öğrencilerinizin ayakkabı ve çoraplarını çıkarıp, sobanın yanında kurutup, tekrar giymelerini sağlayacaksın. (1. sınıf olunca çok daha fazla için burkularak)

 169. Her teneffüs bir yerlerini inciten kanatan öğrencilerinize pansuman yapacaksın

 170. Bu kadar olumsuz koşullarda işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışırken gelen müfettişlerin duvardaki panoların neden simetrik olmadığını sorduğunda estağfurullah çekerek cevap vermek.

 171. Aslında idarenin yapması gereken 4-8. sınıfa kadar öğrenci notları, aldıkları belgeler elektronik ortama aktarılacak,

 172. Bir dönemde kaç kitap okuduğu e-okula yazılacak,

 173. Bilgisayar kullanmasını bilmeyen müdür yardımcılarına derse girmeyip yardım edilecek,

 174. Okul çıkışlarında etüt yapılacak,

 175. Hafta sonu kursa girilecek,

 176. Her dönemin başında ve sonunda zümre öğretmenler tarafından müfredatı değerlendirme raporu yazılacak ama bu raporlar bir tek Allahın kulu tarafından adam gibi okunmayacak, öğretmenler müfredatla ilgili aynı sıkıntıları yaşamaya devam edecek...

 177. Okul sitesini yapacaksın. (Bazıları gönüllü yaptı vazifemiz olmamasına rağmen.)

 178. Olmadı üstüne İl,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü sitesini yapmaya çalış...

BİR DE BİZ ÖĞRETMENLER ÇOK YORULUYORUZ DERİZ.

ŞUNCACIK İŞ YAPMAKLA HİÇ İNSAN YORULUR MU?????

 

 Öğretmenler haftada şu kadar saat çalışıyor diyenlerin bunlarıda hesaplamaları dileğiyle..Evet şu anda bunu yazıyorum ama aynı zamanda yarın ki temrinliğimi bunun yanında tky çalışmalarınıda hazırlamaktayım doğru haftada 8 10 saat çalışıyoruz :):):)sadece gülüyorum

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Mar 2013 00:18:13
Chavez'in Fox TV muhabirine unutulmaz ayarı!

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Hugo Chavez, Latin Amerika'nın gelmiş geçmiş en renkli liderlerinden biriydi. Sadece Venezuela'nın değil, tüm Latin Amerika ülkelerinin sembol şahsiyetiydi.  ABD'ye karşı anti emperyalist çıkışları, Batı dünyası ve İsrail'in baskılarına rağmen İran'a kol kanat germesi ve işçi sınıfının haklarını savunmasıyla tanınan Venezuela Devlet Başkanı, 58 yaşında kansere yenildi.


7 GÜNLÜK YAS İLAN EDİLDİ
Uzun süredir kanser tedavisi gören Venezuela liderinin ölüm haberini, yardımcısı Nicolas Maduro açıkladı. Haziran 2011'de Küba'da leğen kemiğindeki tümörün alınmasıyla başlayan kanserle mücadelesi dün ölümle sonuçlanan Chavez, yaklaşık 14 yıldır Venezuela devlet başkanıydı. Venezuela'da Chavez'in ölümünün ardından yedi günlük ulusal yas ilan edildi.




''FOX TV'NİN APTAL İNSANLARI''
Venezuela liderinin sayısız konuşması kaldı akıllarda. Ancak ABD'de yayın yapan Fox News muhabiriyle girdiği tartışma unutulmayacak cinstendi. Muhabire ''Sizin zihniniz zehirlenmiş'' derken ''Sean Pean sizin için ne diyor biliyor musunuz: Fox TV'nin aptal insanları.'' diyerek muhabire çıkışmıştı.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 08 Mar 2013 09:45:02
İnternet devi Google bugünkü anasayfasını Dünya Kadınlar Günü'ne ayırdı.

Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün.  

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Google da işte bu anlamlı günü unutmayarak Dünya Kadınlar Günü'nüz Kutlu Olsun doodle'ını anasayfasına taşıdı.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı HASAN YİĞİT

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.567
  • 15.466
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Mar 2013 09:47:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
BİZ ÖĞRETMENLERE NE GÜZEL İŞİNİZ VAR, BOL TATİLİNİZ VAR, YATA YATA PARA KAZANIYORSUNUZ DİYENLER HAKLI. AŞAĞIDA ÖĞRETMENLERİN YAPTIKLARI İŞLERİ OKUYUNCA ÖĞRETMENLİĞİN GAYET BASİT BİR MESLEK OLDUĞUNU SİZ DE GÖRECEKSİNİZ. ŞAYET OKUMAYA DAYANABİLİRSENİZ:

 1- Toplantılara katılınacak,

 2- Yıllık plan yapılacak

 3- Günlük plan yapılacak

 4- OGYE çalışmasına katılınacak
 5-TKY çalışmalarında bulunulacak

 6- Nöbet tutulacak

 7- Sınıflar düzenlenip panolar hazırlanacak

 8- Toplantılar hafta sonları veya ders saatleri dışında yapılacak

 9- Kurumların açtığı sınavlara ucuz iş gücü olarak gidilecek,

 10- Seçimlerde zorunlu olarak sandık başkanı olunacak

 11- Envai çeşit tören, kutlama vb. programa katılınacak.

 12- Her hafta tüm öğrenciler için ve tüm derslerde değerlendirme formları doldurulacak.

 13- Kişisel dosyalar her dönem sonunda doldurulacak.

 14- Öğrenci tanıma fişleri doldurulacak.

 15- Portfolyo dosyalarına hiçbir çalışma getirmeyen öğrencilere çalışmalarını getirmeleri için yalvarılacak.

 16- Öğretmenliği öğretmenlerden iyi bilen velilere dert anlatılacak.

 17- Sosyal kulüp çalışmaları ve toplantıları yapılacak.

 18- Rehberlik çalışmaları, anketleri yapılacak ve raporları tutulacak

 19- Ders işlemek yerine internetteki ve kitaplardaki bilgileri bize okuyarak "bak okuyan toplumuz" imajı veren insanların zorunlu seminerlerine katılınacak.

 20- Pansiyonda nöbet esnasında öğrencilerin yemek etüt, uyku, banyo, hastalık, can sıkıntısı, aileden ayrılık sendromu, koğuş ve oda düzeni durumlarına bire-bir müdahil olunacak.

 21- Sınırsız sorumluluk, öğrenci takılıp düştüğünde polise ifade verilecek. Hiçbir dayanağı olmaksızın dayakçı öğretmen olmakla suçlanılacak.

 22- Öğrencilere çalışma kâğıdı hazırlanacak

 23- Öğrencilere yarın ne gibi etkinlikler yaptırabilirim diye düşünülecek

 24- Velilerle görüşülecek

 25- Teneffüslerde çocukların şikâyetleri dinlenecek

 26- Panolara asılan şeyler belli aralıklarla dosyalanacak

 27- Her hafta rehberlik ve sosyal etkinlikler dersi için tutanak tutulacak

 28- Toplum hizmeti için zaman yaratılacak

 29- 40 dk içinde yüz kere öğretmenim diyen bücürlere efendim denilecek

 30- Kavga edenler ayırt edilecek, kafası gözü yarılanlara pansuman yapılacak,

 31- Değerlendirme testleri hazırlanacak

 32- Değerlendirme testleri evde değerlendirilecek,

 33- Üstüne saldıran veliler ikna edilecek,

 34- Bilgi yarışmalarına öğrenci hazırlanacak,

 35- Öğrencilerin evlerine gidilip hal hatırı sorulacak,

 36- Saha çalışması yapıp okula gelmeyen öğrencileri toplayacak ve okula getirecek,

 37- Temizlik, spor, fotokopi, demirbaş, sabun, tuvalet kağıdı için para toplanılacak,

 38- Taşımalı öğrencileri sabah servisten inerken sayıp kontrol edilecek,

 39- Öğle yemeğinde listeden çağırıp sıraya koyulacak,

 40- Okul çıkışı öğrenciler servislerine bindirilecek.

 41- Belirli Gün ve Haftalarla ilgili program hazırlanacak,

 42- Öğrencilere katılım için yalvarılacak,

 43- Belirli günler ile ilgili pano hazırlanacak,

 44- Panolar için yazı ve şiirler, bulunacak ya da kontrol edilecek.

 45- Veliler okulda bilgilendirilip, eğitilecek

 46- Kanuni hak olan sevk ve izin istenirken mahcup, hafif ve ince bir sesle rica edilecek ve sevk dersin olmadığı bir zamana denk getirilecek, hasta hasta derslere girilecek, bazı yerlerde muayene saati sevke yazdırılacak (diğer çalışanlara da mesai dışında mı sevk alın deniliyor acaba).

 47- Veli toplantıları yapılacak.

 48- Okul aile birliği toplantılarına katılınıp velilerin kahırları dinlenecek.

 49- Her dönem ve gerektiğinde zümre toplantıları yapılıp tutanak hazırlanacak.

 50- Yeni müfredat konusunda veliler bilgilendirilecek.

 51- Gözlem dosyaları tutulacak

 52- Etkinlik yaptırılacak(yapmayanlara bir şey yapılmayacak)

 53- Sınıf başkanı, kitaplık görevlisi, temizlik başkanı seçilip görevlerini yapıp yapmadıkları günlük olarak takip edilecek.

 54- Hizmetlilere ya da idareye bildirilen temizlik, tamirat ve görüşler bu kişiler tarafından dikkate alınmayacak.

 55- Gelen giden evrak defteri doldurulacak

 56- Laboratuvar düzenlenecek, temizlenecek

 57- Müdür ve müdür yardımcılarının yapmak istemedikleri görevler yapılacak

 58- Çocukların elbise, saç, tırnak temizliği ile ilgilenilecek.

 59- Deneyler, gözlemler, etkinlikler için hazırlık yapılacak.

 60- Beslenme saatinde beslenme yaptırılacak.

 61- Başarısızlığın sebebi araştırılacak.

 62- Mahallede kavga edenlerin aileleri okulda dinlenecek.

 63- Müdür Beye hesap verilecek.

 65- Dersi boş olan, derslerine branş öğretmenleri giren (özellikle sınıf öğretmenleri) öğretmenler, ''İşlerim var şu boş sınıfa derse giriver'' diyen idarecilerin derslerine girilecek.

 66- Birilerine ek ders ücreti verebilmek için açılan seminer, hizmet içi eğitim vb. şeylere gerçekten ihtiyacı olup olmadığını bilmeden, sormadan zorunlu olarak ders saatleri dışında katılmak zorunda kalınacak.

 67- Sorumluluğu çok yüksek olan nöbetçilikler yapılacak.

 68- Son zamanlarda artık iyice raydan çıkan eğitim sisteminde öğretmenlikten çok dadılık yapılacak.

 69- Müdür ve müdür yardımcılarının imalı ve iğneli sözlerine kulak asılmayacak, duymazlıktan gelinecek.

 70- Spor parası toplanacak.

 71- Yakacak ve ihtiyaçlar için aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarılacak

 72- Onur kurulu ve disiplin kurulu toplantılarına katılınacak

 73- Nöbet günü ve diğer günler öğrencilerin kılık kıyafet kontrolü yapılacak

 74- Nöbet defterine gelmeyen öğretmen yazılacak ve sınıf defteri imzalanacak.

 75- Zaman zaman öğrenci çantalarına arama yapılacak

 76- Okula getirilmesi yasak olan eşyalar için tutanak tutulacak ve bu eşyalar ailelerine teslim edilecek.

 77- Aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarılacak

 78- Nöbetlerde mıntıka temizliği yaptırılacak.

 79- Ünitelendirilmiş Yıllık Plan Yapılan Açıklamalar

 80- İş Günü Takvimi

 81- Ünite Süre Çizelgesi

 82- Yıllık Çalışma Programı

83- Haftalık Ders Programı

84- Ünite Çalışma Dosyası

85- Sınıf Ders Defteri

 86- Deney defteri Raporu

 87- Gezi Planı

88- Öğrenci Kişisel Robşayanı

89- Öğretmen Not Defteri

 90- Kitaplık ve Defteri

 91- Çevre İncelemesi

 92- Tebliğler Dergisi Fihristi

 93- Sınıf Demirbaş Listesi

 94- Ders Dışı Etkinlik Dosyası

95- Yazılı Kağıt ve Cevapları

96- Ödev Listesi-Ödevler

 97- Dershane Araçları

98- Koordinasyon Kurulu Kararı

a. Cümle Listesi

 b. Metin Defteri

 c. Metinler

 d. Kontrol Tablosu

 99- ?????????????????????

 100. Teneffüslerde ve öğlen aralarında çocukların sorunlarını dinleyecek, varsa anlamadıkları ya da çözemedikleri derslerin sorularını cevaplayacak.

 101. Evde yazılı okuyacak, çalışma kâğıdı, performans -proje ödevi hazırlayacak.

 102. Tüm bu okul işlerinden zaman kalırsa kendine, evine varsa eşine ve çocuğuna zaman ayıracak.

 103. Okul idarecilerinin yapamadığı e-okul, ilsis vb. işleri yapacak

 104. Sınıfını boyamak için boyacılık yapacak.

 105. Okul idaresinin velilerden toplaması gerektiği paraları toplayacak.

 106. Bir çocuğun burnu kanasa çocuğun başında hastanede refakatçi olacak.

 107. Gerektiğinde sınıfını temizleyecek.

 108 köy okullarının sobaları yakılır.

 109 tuvaletler her hafta düzenli olarak temizlenir.

 110. Bozulan sandalye, masa idareciye bildirilir, o ilgilenmezse hizmetliye oda benim işim değil dedikten sonra tamiri yapılır.

 111. Okul önlerinde trafik kazalarını engellemek için gönüllü trafik memuru olunur,

 112. Okul önlerine gelen it, çakal ve uğursuz takımı okulun huzurunu bozmasın diye okul müdürüne bildirilir, nöbetçi öğretmen değil misin ilgilen dedikten sonra çocuklarla konuşulup uzaklaştırılır.

 113. Çocuğunu azarladı diye öğretmeni tehdit eden veliden korumak üzere diğer öğretmen arkadaşla mesai çıkışında durağa kadar beraber gidilir. Bir gün yanında gitmezsin velinin öğretmene saldırdığını duyarsın hastanede ziyaretine gidersin.

 114. Yukarıdaki madde başından geçen öğretmenin hiç suçu olmadığı halde ceza alabilirim korkusuyla ne öğrenciye ne de veliye hiç bir şey yapamadığını duyar sinirden isyan edersin.

 115. Okulun zaten olmayan eğitim öğretim araçları için çevrede çalışma yapılır,

 116. On Dokuz Mayıs, Yirmi Üç Nisan, Yirmi Dokuz Ekimlere öğrenci çalıştırırsın.

 117. Bayramlara öğrenci çalıştırmak için dersten bir saat erken gelirsin MEB'nın haberi bile olmaz ama bayram günü okula gelmiyorsun diye (ne demek oluyorsa) ek dersin kesilir sinirden küplere binersin.

 118. Okuma bayramı düzenlersin.

 119. Okul Aile Birliği çalışmalarına katılırsın.

 120. Bölge zümre öğretmenler kuruluna katılırsın.

 121. Sosyal etkinlikler kuruluna katılırsın bütün özel günlerin kutlamalarında çalışırsın.

 122. Okulun elektrik tesisatında sorun olduğu zaman çözüm bulur tornavidayı eline alırsın.

 123. Elektrikler kesilir, veli öğrenciyi almaya gelmez çocuğu evine kadar götürürsün, anneyi evde bulamaz komşuları arar sonunda bir komşuda konken partisinde bulursun. Veli çocuğu almayı unuttuğunu söyler tımarhaneye bir adım daha yaklaştığını hissedersin.

 124. Öğrenci kütüklerine bilgileri girersin, aynı bilgileri e okula, öğrenci tanıtma kartına ve ruhsal dosyalara da girdiğin için öğrencinin ev adresine kadar her şeyini ezberlemiş olursun.

 125. Veli toplantıları yaparsın veliler toplantıya katılmadığı gibi akşamı gelir benim çocuğun durumu nasıl öğretmen bey der anlatırsın.

 126. Okul gezileri düzenlersin, piknik düzenlersin, yılsonu partisi düzenlersin, pilav gününü ayarlarsın, sonunda kendini Ahmet San zannetmeye başlarsın.

 127. Önemli günler ve haftalarda okul ses düzenini ayarlarsın. İşleri ileri götürür dizüstü bilgisayarınla müzik parçalarının çalınmasını sağlar kendini dj zannedersin. Hatta daha da ileri götürüp düğünlere ton maister olarak katılırsın.

 128. Okul bahçesine fidan diker sulanmasını sağlarsın.

 129. Öğrenci doğum günlerini ezberler zamanı gelince kutlarsın.

 130. Okul ve sınıf duvarlarını çok dikkatli kullanırsın nitekim hazırlaman gereken pano vs.ler var olan duvar büyüklüğünden fazladır.

 131. Okulun tamirat tadilat işlerini ME üstlenmediği için iş başa düşmüştür eşe dosta haber salar, firmalarla görüşüp sonunda askerler ve belediye sayesinde halledilmesini sağlarsın.

 132. Çalışmayan bütün okul araç gerecinden haberdar olur nasıl çalıştırılabileceği üzerine düşünürsün.

 133. Tam yastığa başını koyarsın ki bugün Meltem'in babasının öldüğü haberi aklına gelir iki gözün iki çeşme ağlarsın.

 134. Bir öğretmen, bir dolap ve kırk üç öğrenci küçük bir sınıfa nasıl sığar bilmecesini çözmen için tam bir yılın vardır her türlü kombinasyonu dener sonunda çözümün olmadığını fark edersin ama yapacak bir şey yoktur.

 135. Öğrencinin defterine yazdırdığın ödevi veliler de bilsin diye okul kapısına da asarsın akşam tam televizyonda eğlence seyrederken telefonda kaba bir ses "Haaa ögretmen hoca çocuğun ödevi ne ola?" sorunsalıyla karşı karşıya kalırsın bir de ona ödevi anlatırsın.

 136. Çocuklara verdiğin ödevleri derste kontrol edersin.

 137. Ödevini yapamayan ya da yanlış yapan öğrenciyle teneffüslerde ödev yaparsın.

 138. Çocuklara en güzel hikâye kitaplarını en ucuza almak için kırtasiye kırtasiye dolaşırsın.

 139. Okula gelen müfettişlere takla atar sınıfının ne kadar çalışkan olduğunu anlatmaya çalışırsın.

 140. Sen teneffüste öğretmenler odasında otururken sınıfa giren veli öğrenciyi alır götürür. Her yere telefon açar sonunda ne olmuş ki cevabını alırsın.

 141. Öğrencilerin dersi anlayamayacağını düşünüp ek materyaller ve çalışmalar hazırlarsın.

 142. Yapamayan ve bireyselleştirilmiş eğitim programına sahip öğrenciler için farklı çalışmalar yapmaya çalışırsın.

 143. Okula gelen sinemanın, tiyatronun biletlerini satar bilumum satıcıların uğrak mekânı halini alırsın.

 144. Çocuklarının sınıfta çekilen fotoğrafları için veli ile satıcı arasında arabulucu görevi yapar ikisi beşe olmaz mı hocam sorusuna çare aramaya çalışırsın.

 145. Karnı, başı ve bilumum organları ağrıyan öğrenciler için eve telefon açar gelip çocuğu almasını istersin.

 146. Beslenme saatinde öğrencilerin beslenmelerini yapmaya yardımcı olur, sütlerini açar, meyvelerini soyar, dökülenleri temizlersin.

 147. Burnu akan öğrencinin burnunu temizlersin.

 148. Okula yeni gelen öğrenciyle bahçeye çıkar oyunlar oynarsın.

 149. Beden eğitimi derslerinde beşinci sınıf öğrencisine koşu yarışı yaparsın. Yenilirsen yaşlandığını artık kabul etmeye başlarsın.

 150. Birinci sınıf öğrencileri teneffüslerde amca şu çocuk bana "dıt dıt dıt dıt dıt." dedi der sen de ona hem nasıl söylenmesi gerektiğini, seninde bir öğretmen olduğunu anlatmaya çalışır, çocuğu rahatsız edeni bulup cezalandırırsın.

 151. Öğrencilere yazılı, sunu, değerlendirme testi, konu testi, ünite değerlendirmesi hazırlamak için saatlerini harcarsın bir de bunların değerlendirilmesi vardır.

 152. Deprem, yangın tatbikatı yaparsın, gerçek zannedip korkan öğrencileri sakinleştirirsin.

 153. Bayramlar, önemli günler ve haftaların yapılabilmesi için okula izin dilekçesi yazar, olup bitenlerin tutanaklarını tutarsın.

 154. Civcivleri doğuran, inekleri ağıldan çıkaran MEB tarafından basılıp TTKB tarafından değerlendirilen kitapların yaptığı hataları düzeltmek için raporlar hazırlar öğrenciler bunların hatalarını anlatırsın.

 155. İki satır harf yazmakla sözcükleri birer kez yazmakla okuma yazma öğrenileceğini zanneden okuma yazma öğren(em)iyorum kitabıyla çocuklara okuma yazma öğretmeye çalışacaksın.

 156. "tulete tittem" (tuvalete gideceğim) diyen çocuğun okuma yazma öğrenemeyeceğini daha kalemi bile tutamadığını söylediğin halde veli bu konuda ısrarlı olacak mecburen okulda tutacaksın. Ancak okuma yazma öğrenemediğinde yine sen suçlu olacaksın.

 157. Kurallara uymayan bir çocuğa müdahalede bulunacaksın çocuk öğretmen beni dövdü diyecek. Soruşturmalarda derdini anlatmaya çalışmayacaksın.

 158. Yurdumun daha polisinin giremediği yerlerinde askerin tek başına dolaşamayacağı dağlarında tek başına görev yapacaksın.

 159. Üç yüz bin kişilik öğretmen içinde bir tanesi öğrenci dövdüğü için dayakçı öğretmenler olarak anılacaksın. Bunu kimseye anlatamayacaksın.

 160. Teneffüslerde tam sohbet ortasında öğretmenler odasına gelen öğrencinin kanayan yerlerini pansuman edeceksin.

 161. Okuyan öğrencilere kırmızı kurdele dağıtacaksın. Alamayanlar ağlayacak neden alamadığını anlatacaksın.

 162. Yazı defteri, kitabı, resim defteri, boyaları ve bilumum malzemesi olmayan öğrenciyle ders yapmaya çalışacaksın.

 163. Okulun ilk haftası okula gelen öğrencilerinden ağlayanlara kendinin sevdirmeye çalışacaksın.

 164. Sınıfının daima temiz olmasını sağlayacaksın.

 165. Öğrencilerin sınıfa getirebileceği malzemelerle deneyler tasarlayacaksın.

 166. Malzeme getirmeyen öğrenciye farklı çalışmalar bulacaksın.

 167. Sabah öğrencilerden önce okulda olup sobayı yakacaksın.

 168. Karlı havalarda ayakları ıslanan ve lastik ayakkabıları içinde donma tehlikesi yaşayan öğrencilerinizin ayakkabı ve çoraplarını çıkarıp, sobanın yanında kurutup, tekrar giymelerini sağlayacaksın. (1. sınıf olunca çok daha fazla için burkularak)

 169. Her teneffüs bir yerlerini inciten kanatan öğrencilerinize pansuman yapacaksın

 170. Bu kadar olumsuz koşullarda işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışırken gelen müfettişlerin duvardaki panoların neden simetrik olmadığını sorduğunda estağfurullah çekerek cevap vermek.

 171. Aslında idarenin yapması gereken 4-8. sınıfa kadar öğrenci notları, aldıkları belgeler elektronik ortama aktarılacak,

 172. Bir dönemde kaç kitap okuduğu e-okula yazılacak,

 173. Bilgisayar kullanmasını bilmeyen müdür yardımcılarına derse girmeyip yardım edilecek,

 174. Okul çıkışlarında etüt yapılacak,

 175. Hafta sonu kursa girilecek,

 176. Her dönemin başında ve sonunda zümre öğretmenler tarafından müfredatı değerlendirme raporu yazılacak ama bu raporlar bir tek Allahın kulu tarafından adam gibi okunmayacak, öğretmenler müfredatla ilgili aynı sıkıntıları yaşamaya devam edecek...

 177. Okul sitesini yapacaksın. (Bazıları gönüllü yaptı vazifemiz olmamasına rağmen.)

 178. Olmadı üstüne İl,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü sitesini yapmaya çalış...

BİR DE BİZ ÖĞRETMENLER ÇOK YORULUYORUZ DERİZ.

ŞUNCACIK İŞ YAPMAKLA HİÇ İNSAN YORULUR MU?????

 

 Öğretmenler haftada şu kadar saat çalışıyor diyenlerin bunlarıda hesaplamaları dileğiyle..Evet şu anda bunu yazıyorum ama aynı zamanda yarın ki temrinliğimi bunun yanında tky çalışmalarınıda hazırlamaktayım doğru haftada 8 10 saat çalışıyoruz :):):)sadece gülüyorum
Ellerin dert görmesin öğretmenim.İnşallah yeni bakanımızda okur.

Çevrimdışı albatros44

  • Bilge Üye
  • *****
  • 6.328
  • 47.832
  • Lise Branş Öğrt.
  • 6.328
  • 47.832
  • Lise Branş Öğrt.
# 08 Mar 2013 09:54:32
Güzel bir yazı

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 08 Mar 2013 23:22:57

ÖĞRETMENLİK YÜREĞE DOKUNABİLMEKTİR.

 Öğretmen denince herkeste bir çağrışım mutlaka uyanıyor.Tabi değişiyor bu.Kimisinde en çok sevdiği öğretmen kimisinde sıradan makine gibi bir tanım:”Özel bir ihtisas mesleği…” Kimisinde iyi/kötü öğretmen özellikleri beliriyor.
 Tüm öğretmen adayları gibi stajlarımız büyük bir heyecanla başladı genelde umutsuz öğretmen(!) ve umutlu,dinamik öğretmenler içinde.
 Her hafta daha aşkla gittik okula.Tabi bi yerde öğrenci varsa hele de üniversiteli öğrenciler varsa eleştiri olmaz mı? Ama bu sefer faydalı eleştiriler…
Peki öğretmenleri neye göre eleştirdik/sınıfladık acaba ?
 Tek bir cevabı var sanırım bu sorunun o da yazsının sorunda tek kelimede saklı.
…yüreğe dokunabilmek…
Söylemler:
-Bu öğretmen süper yaaa…
-Öğretmenlikten soğur insan…
-Haftaya mutlaka bu öğretmenle sınıfa girmek istiyorum.
 Öğretmen mükemmel…
Öğretmen değil yaa..
 Resmen hepimiz öğretmen seçtik kendimizce.
 ***
 Gibi konuşmalar.Gerisini az çok tahmin edebiliyorsunuz.Genel olarak şöyle söyleyeyim biz öğrencilerin beğendiğimiz öğretmenleri hem veliler,hem öğrenciler,hem de diğer öğretmenler seviyorlar,sayıyorlar ve GERÇEK ÖĞRETMEN olduklarını biliyorlar.
 Tam tersi olan öğretmenleri de biliyorlar.
 Öğretmenin olumlu yansıması tüm öğrencilerine yansıyor. Öğrencilerde ayrı bir heyecan oluyor sonuçta.
 Devamında güzel bir öğrenme ortamı,başarılı mutlu bireyler.Bu geleceklerine de yansıyor.Farklı bir nesil!
 Peki GERÇEK ÖĞRETMEN olmayı başarmış bu öğretmenlerin özellikleri nedir? Diye sormak gerekiyor.Hemen hepimiz genel olarak cevap verdiğimiz halde ancak bunu başaramıyoruz diye düşünüyorum.Bir sürü cevabı var ama bunları kapsayan en önemli neden :
“Çocukların yüreğine dokunabilmeleri” başta geliyor.Tabi yüreğe nasıl dokunulur? Bazıları sadece bu bir yetenektir der geçer.Ama şu da var öğrenilebilir bir şey olduğu kanaatindeyim.Bunun yanında mesleki olarak kendilerini her an güncelleyen okuyan öğretmenler.Yüreğe dokunabilmek için kuru bir öğretmenlik hali gerektirmiyor.Yüreğe dokunabilmenin bir sürü gerekleri var.
-Dolu olması,sevgiyi içselleştirmesi,insana bakış açısı bu gereklerden sadece bir kaçı..
Devamında;mutlu,başarılı,dinamik bir öğretmen tablosu sonucunda mutlu,başarılı bireyler.[MUTLU TOPLUM]
 Yüreklere dokunabilmek umuduyla…
Ziya Sansür
 7 Mart 2013,Mersin

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Mar 2013 13:41:34
Atanamayan Öğretmenlerin Hikâyesi!...

Bu yazıda hayatının en verimli çağında devlet garantisinde eğitim almış ama istihdam edilmemiş insanların hikâyesi anlatılıyor.

Bu yazı 16 sene boyunca bir tünelde diploma ümidiyle yürütülen ve aldığı diplomayı yatak odasına asanların hikâyesidir.

Bu hikâye kapı gibi diploması olup anahtarı denize atılanların hikâyesidir.

Bugün MEB’in 130 bin öğretmen açığı olduğu biliniyor. MEB bu açığını ücretli öğretmenlik sistemi ile çözmeye çalışmaktadır.  Ücretli öğretmenlik sistemi bugüne kadar çok yazıldı, çizildi. Ama sonuç itibariyle ücretli öğretmenliğin eğitim sistemimize faydalı olmadığı noktasında genel bir kanaat oluşmuş durumda. Bu durum öğretmenlerden kaynaklanmamaktadır. Ücretli öğretmenler kötü oynayan bir takımın kalecisi durumundadırlar. Sosyal güvencesi olmayan ve aynı işi yarı fiyatına yapan bir öğretmenin işine ne kadar motive olabilir? Maddi manevi keyifsiz olan bir insan nasıl verimli olabilir? Bir de bu öğretmenin yarın iş bulma garantisi yoksa bir taraftan eğitim verirken yarın ne yapacağını planlamak durumunda kalmaktadır.  Bu hikâye aynı kurumda aynı işi yapıp meslektaşlarının aldığı ücretin yarısına çalışanların hikâyesidir.

Şu bir gerçek ki eğitim bizim ülkemizde daha iyi iş bulmak için bir araçtır. Bugün herkes çocuğuna eğitim aldırırken bilim adamı olması için değil kendi ayakları üzerinde dursun başkasına muhtaç olmasın güzel bir işi olsun amacını gütmektedir.  Yani, üniversiteler daha iyi iş bulma sürecinin bir parçasıdır.  Eğer, çocuk üniversitenin bir bölümünü okuduğu halde iş bulamayacaksa ailesi kesinlikle o bölüme göndermeyecektir. Diğer taraftan, şu anda MEB’de öğretmenliği sevdiği için değil de sırf bir işim olsun diye yapan çok var. Ki bu çok doğaldır. Çünkü işsiz kalmaktansa sevmediği bir işi yapmak daha makul görünüyor. Bu noktada öğretmen olma sevdası ile yanıp tutuşan insanları hesaba kattığımızda bir çelişki gözümüze çarpmaktadır.

Ülkemizde şu anda 12 yıl zorunlu eğitim sistemi vardır. Yani, bir insanı daha 6 yaşındayken alıp 18 yaşına kadar okula mecbur ediyoruz.  Daha çocuk yaşlarda başlatılan ve insanın en verimli zinde dönemini kapsayan bu eğitimden insanlar yakasını kurtardığında iş işten çoktan geçmiş olmaktadır.  Yani bu yaşta artık herhangi bir işte çırak olarak çalışamayacağı için mecburen üniversite hayalleri kurmak durumunda kalacaktır. Bu hikaye sürekli hayal kurmak zorunda bırakılanların hikayesidir.

Üniversiteye hazırlanan gençler hepsi birbirleri ile yarışmaktadır.  Eğer, bu insan erkekse iki sene sonra askere gitmek zorunda kalıyor. Yani, bu memleketin çocuğu diğerini elemeye çalışmaktadır. Sistem öğrencilerin öğrenim hayatını devam ettirebilmesi için diğerinin öğrenim hayatını bitirme üzerine kuruludur. Yaşamak için öldürmek zorunda kalmak gibi bir şey. Bu olayın daha vahim tarafı üniversite bittikten sonra da ölümüne yarış bitmiyor.  Bu sefer istihdam sorunu çıkıyor ortaya. Bu hikâye yanlış istihdam politikasının kurbanlarının hikâyesidir.

Üniversiteler ile iş piyasası arasında bir paralellik olmaması “diplomalı işsizliği” doğurmaktadır. Bir taraftan bakıyorsunuz piyasada nitelikli eleman ihtiyacı varken; diğer taraftan bakıyorsunuz diplomalı işsizlerin sayısı günden güne artıyor. Bu durum üniversitelerde açılan bölümlerin piyasadaki ihtiyaca göre açılmamasından kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile üniversitelerimizin yetiştirdiği “işgücü arzı” ile mevcut piyasasının” talep ettiği işgücü” arasında uyumsuzluk oluşmaktadır.

O zaman bu noktada cevaplanması gereken sorular ortaya çıkıyor. Mesela: Üniversitedeki bölümler hangi kriterlere göre açılıyor? Yani bu bölümler açılırken neler göz önünde tutuluyor, neler belirleyici oluyor? Buradaki çelişkiyi nasıl düzeltmemiz gerekiyor? İstihdam edilemeyecekse bu kadar öğrenci mezun ediliyor?

“ Devlet herkese iş vermek zorunda değildir?  Yani, “Devlet mezun eder, gerisine karışmaz.” mı demek oluyor?

Bir insanı öldürmek için ''cümleden'' mermi yapmak istense belki de bundan daha iyi cümle bulamazlar. Doğru bir cümle yanlış bir sisteme bu kadar mı güzel hizmet eder?

Çok küçük yaşlarda bize teslim edilen bu çocuklar 12 sene süren bu eğitim tüneline girdiklerinde birçok fırsatları da kaçırmaktadırlar. Belki o çocuklar 12 yıl okula gitmek yerine ailesinin ya da bir tanıdığının yanında işe girseydi o işin uzmanı olurlardı.  Örneğin, bu çocuklar bir müzik, resim, spor ya da güzel sanatların herhangi bir dalında kendini yetiştirebilirdi. Bu hikâye yoklama defterine adı yazılırken piyasadan silinenlerin hikâyesidir.

12  sene zorunlu eğitimin yanında bir de 4 sene üniversite eğitimi (ki nispeten bu da zorunlu eğitim sayılır)   ile birlikte çocuk 22 yaşına gelmektedir.  Zorunlu eğitimlerle 22 -23 yaşına kadar oyaladığımız gençlere bizim size iş bulma görevimiz yok deme hakkımız var mıdır? Hem insanlara söz hakkı tanımıyoruz zorunlu olarak okutuyoruz sonra da bir anlamda “Ne halin varsa gör!” diyoruz.

Devlet herkese iş vermek zorunda değildir ama bir şekilde istihdam etmek zorundadır. Eğer, bir ülkede 12 yıl zorunlu eğitim varsa o insanlara “ Biz size eğitim verdik ama istihdam edemiyoruz, bizim bugüne kadar verdiğimiz eğitim bir şeye yaramıyor, size bir ekmek kazandırmıyor.” deme lüksümüz yoktur. Bu kadar süre zarfında bir meslek kazandırmayan eğitim ne kadar işlevseldir, ne kadar faydalıdır?

Çocuklar eğitim hayatları boyunca ettikleri masraf bir tarafa koyalım ve şu soruyu soralım. 16 yıl boyunca kaçırılan bu fırsatların faturasını kim ödeyecek?  Bu hikâye bir kişinin iki dudağından çıkan komutlara göre yetişenlerin hikâyesidir.

Şimdi o dudaklar nerede?

Mesut KAYMAKÇI

Eğitimci - Yazar

Çevrimdışı melih_6361

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.212
  • 2.211
  • 1.212
  • 2.211
# 09 Mar 2013 13:44:15
Almanya’nın Nobel’i Türk doktorun

Türk doktor Onur Güntürkün, Almanya’nın Nobel’i olarak kabul edilen Leibniz Ödülü’ne layık görüldü.
BERLİN - Bochum Ruhr Üniversitesi’nde görevli Dr. Onur Güntürkün, Leibniz Ödülü’nü kazandı.

58 yaşındaki Güntürkün, son dönemde beyin üzerinde çalışmalar yapıyordu.

4 yaşında çocuk felci geçiren Onur Güntürkün, tekerlekli sandalyeyle yaşamını sürdürüyor.

ABD ve Fransa'da da çalışmalarda bulunan Güntürkün, bugüne kadar birçok ödüle layık görülmüştü.

Onur Güntürkün, TÜBİTAK Özel Ödülü’nü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den almıştı.

Almanya Araştırma Kurumu tarafından verilen Leibniz Ödülü, başarılı bilim insanlarını ödüllendiriyor.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 09 Mar 2013 13:48:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
12  sene zorunlu eğitimin yanında bir de 4 sene üniversite eğitimi (ki nispeten bu da zorunlu eğitim sayılır)   ile birlikte çocuk 22 yaşına gelmektedir.  Zorunlu eğitimlerle 22 -23 yaşına kadar oyaladığımız gençlere bizim size iş bulma görevimiz yok deme hakkımız var mıdır? Hem insanlara söz hakkı tanımıyoruz zorunlu olarak okutuyoruz sonra da bir anlamda “Ne halin varsa gör!” diyoruz.

...ki ben liseden sonra 3 yıl ara vermek zorunda kalmıştım, 1 yılı imkansızlıklar nedeniyle bomboş geçmiş, 2 yılı da(o 1 yılı boşta geçirmenin bedeli olrak aynı zamanda!!) üniversiteye hazırlık için dershanede geçmişti.1 yıl da üniversite (istemesem de) uzayınca, göreve başlamak,atanmak 26 yaşı buldurmuştu.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK