Yorumlu Haberler

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.890
  • 32.896
  • 512.890
# 16 Mar 2013 21:52:01
İnsanlık Öldü...  :(

Avrupa'da geliştirilen bu yöntem ile inek gibi hayvanların midesine doğru yapay bir tünel açılıp yemi ağız yoluyla değil de mideden almaları sağlanıyor. Çünkü hayvanlar genetiği değiştirilmiş besinleri ağız yolundan almayı reddediyorlar.Böylelikle hayvanlar daha hızlı gelişip, daha çabuk ürün veriyor. Dünyanın en ünlü Fast food şirketlerine, bu yapılan eziyetten dolayı kimse dur diyemiyor.

Bunu yapan sözde insanların akıllarına bu hayvanların çekecekleri acı gelmiyor mu?  >:(
Sırf daha çabuk ürün almak uğruna yaptıkları bu iğrençlik savunmasız canlılara neler çektiriyor Allah bilir.

Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye... Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar... Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor... Bu inanılmaz bir vicdansızlık...

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 16 Mar 2013 22:00:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İnsanlık Öldü...  :(

Avrupa'da geliştirilen bu yöntem ile inek gibi hayvanların midesine doğru yapay bir tünel açılıp yemi ağız yoluyla değil de mideden almaları sağlanıyor. Çünkü hayvanlar genetiği değiştirilmiş besinleri ağız yolundan almayı reddediyorlar.Böylelikle hayvanlar daha hızlı gelişip, daha çabuk ürün veriyor. Dünyanın en ünlü Fast food şirketlerine, bu yapılan eziyetten dolayı kimse dur diyemiyor.

Bunu yapan sözde insanların akıllarına bu hayvanların çekecekleri acı gelmiyor mu?  >:(
Sırf daha çabuk ürün almak uğruna yaptıkları bu iğrençlik savunmasız canlılara neler çektiriyor Allah bilir.

Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye... Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar... Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor... Bu inanılmaz bir vicdansızlık...

Korkunç bir şey... Gerçek mi bu?
Çok yazık...

Çevrimdışı evgi-47

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 956
  • 5.482
  • 956
  • 5.482
# 16 Mar 2013 22:22:58
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İnsanlık Öldü...  :(

Avrupa'da geliştirilen bu yöntem ile inek gibi hayvanların midesine doğru yapay bir tünel açılıp yemi ağız yoluyla değil de mideden almaları sağlanıyor. Çünkü hayvanlar genetiği değiştirilmiş besinleri ağız yolundan almayı reddediyorlar.Böylelikle hayvanlar daha hızlı gelişip, daha çabuk ürün veriyor. Dünyanın en ünlü Fast food şirketlerine, bu yapılan eziyetten dolayı kimse dur diyemiyor.

Bunu yapan sözde insanların akıllarına bu hayvanların çekecekleri acı gelmiyor mu?  >:(
Sırf daha çabuk ürün almak uğruna yaptıkları bu iğrençlik savunmasız canlılara neler çektiriyor Allah bilir.

Daha yumurtadan çıkar çıkmaz civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, sadece et yapsın diye... Tavuklar tarladaki patatesler gibi hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar... Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor... Bu inanılmaz bir vicdansızlık...
Çok iç acıtıcı bir haber. :( Nedir dünyanın ve diğer canlıların insanoğlunun elinden çektikleri? Tüylerim ürperdi, sinirim bozuldu.

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.890
  • 32.896
  • 512.890
# 17 Mar 2013 23:02:51
Denizlerdeki petrol kirliliğine tavuk tüyüyle temizlik

KONYA’da Özel Merve Büyükkoyuncu Fen Lisesi 3’üncü sınıf öğrencileri Abdullah Koca ve Ömer Faruk Altun, kimya öğretmenleri danışmanlığında yaptıkları proje araştırmasında deniz ve okyanusların yüzeyinde oluşan petrol kirliliğinin, tavuk tüyüyle temizlenebileceğini ortaya çıkardı.

Liseli gençler, geçen yıl TÜBİTAK’ın yarışmasında Türkiye birincisi oldukları ’Okyanuslar Petrolden Daha Kıymetlidir’ adlı projeyle Mayıs ayında ABD’de yapılacak Ulusal Bilim ve Mühendislik Fuarı olan ’INTEL-ISEF Proje yarışmasına katılacak.

Özel Merve Büyükkoyuncu Fen Lisesi 3’üncü sınıf öğrencileri 17 yaşındaki Abdullah Koca ve aynı yaşdaki Ömer Faruk Altun’un tankerlerin çarpışması veya boru hatlarının patlaması sonucu deniz ve okyanus yüzeyinde meydana gelen petrol kirliliğini ortadan kaldırmak ve geri kazanımını sağlamak amacıyla doğal atıkların kullanarak temizlemek için proje çalışmasına başladı. Kimya öğretmeni Mutlu Doğan’ın danışmanlığında hazırlanan proje kapsamında öğrenciler, deniz yüzeyinde oluşan petrolü temizlemek için doğal atık olan talaş, ayçiçek çekirdeği kabuğu, yer fıstığı kabuğu, hindistan cevizi kabuğu, mısır koçanı talaşı, tavuk tüyü, koyun yünü, keçi kılı, insan saçı ve kabak çekirdeği kabuğu kullandı. Öğrencilerin yaklaşık 2 yıl süren çalışma ve deneylerinin ardından deniz yüzeyinde oluşan petrolü en çabuk ve hızlı şekilde tavuk tüyünün toplayarak temizlediği ortaya çıktı.

ABD’DE TÜRKİYEYİ TEMSİL EDECEKLER

Öğrenciler ’Okyanuslar Petrolden Daha Kıymetlidir’ adı altında hazırladıkları proje ile 2012 yılında TÜBİTAK tarafından Türkiye genelindeki liseler arasında düzenlenen proje yarışmasına katılarak Türkiye birincisi oldu. Türkiye birincisi olan ’Okyanuslar Petrolden Daha Kıymetlidir’ adlı proje 12-17 Mayıs 2013 tarihlerinde ABD’nin Arizona eyaletinde yapılacak olan ve her yıl 70’den fazla ülkeden 1500’den fazla öğrencinin yarıştığı Ulusal Bilim ve Mühendislik Fuarı olan INTEL-ISEF (International Science and Engineering Fair) Proje sergisine davet edildi. INTEL-ISEF proje yarışmalarında dereceye giren öğrencilerin YGS ve LYS üniversiteye giriş sınavlarında ek puan aldığı öğrenildi.

PETROLÜN GERİ KAZAMINI SAĞLANIYOR

Konya Özel Merve Büyükkoyuncu Fen Lisesi kimya öğretmeni Mutlu Doğan, 2010 yılının nisan ayında Meksika Körfezi’nde meydana gelen petrol sızıntısından sonra projeyi hazırlamaya karar verdiklerini belirtti. Proje çalışmalarına 2011 yılında başladıklarını ifade eden Doğan, şunları söyledi: ”Petrolü deniz dibine çökmeden en hızlı bir şekilde özelliğini kaybetmeden toplayabileceğimiz doğal ve emici maddeleri tespit ettik. Deneylerimizi bu maddeler üzerinde yoğunlaştırdık. Deneylerimizde doğal atık olan talaş, ayçiçek çekirdeği kabuğu, yer fıstığı kabuğu, hindistan cevizi kabuğu, mısır koçanı talaşı, tavuk tüyü, koyun yünü, keçi kılı, insan saçı ve kabak çekirdeği kabuğu kullandık. En iyi verimi tavuk tüyünde en az verimi de kabak çekirdeği kabuğunda elde ettik. Suyun üzerine dökülmüş olan petrolü özelliğini kaybetmeden tavuk tüyü ile toplamayı başardık. Tavuk tüyünün bir dakikadan az bir zamanda tamamen petrolü kendi yüzeyine çektiğini tespit ettik."

PETROLE BULANMIŞ KUŞLAR İLHAM OLDU

Projeyi hazırlayan öğrencilerden Ömer Faruk Altun da petroller denize döküldükten sonra kuşların tüylerinin simsiyah petrole bulanmasının kendilerine ilham kaynağı olduğunu kaydetti. Altun, ”Yaptığımız araştırmada deniz yüzeyini kaplayan petrollerin kimyasal maddelerde toplandığını ve bunların da canlılara zarar verdiğini öğrendik. Ekolojik bir yol aradık ve kullandığımız 10 materyal arasında en uygununun tavuk tüyü olduğunu bulduk" dedi.

SADECE ABD’DE ATILAN TAVUK TÜYLERİ İLE TEMİZLENEBİLİR

Derslerden kalan vakitlerini projeyi hazırlamak için uğraştıklarını ve çok sayıda deney yaptıklarını ifade eden Abdullah Koca da şunları söyledi: "Denizlerin tamamına petrol sızmış olsa bunu temizlemek için bize sadece 65 bin ton tavuk tüyü gerekiyor. Buna karşılık sadece Amerika kıtasında her yıl 80 bin ton tavuk tüyü çöpe atılıyor. Sadece Amerika’da atılan tavuk tüyleri bile bizim bu projeyi hayata geçirmemiz için yeter de artar bile."

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Mar 2013 22:19:09
         Kamuda en düşük maaş öğretmenin


Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Türkiye'de öğretmen olmak, kendini geçim sıkıntısına, bürokratik oligarşiye, sistem anarşisine, kayırmacı uygulamalara ve angaryalara mahkûm etmek demektir” dedi.
 

DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Ellerine yaşanacak kadar ücret geçmeyen, geçimini ikinci, üçüncü işlerle sağlamaya çalışan maaş ortalaması bin 900 TL olan öğretmenlerimizin durumları iç açıcı değildir. 60 yıldır girmek istediğimiz AB ülkelerinde en çok maaş alan meslek öğretmenliktir. Her alanda AB standartlarını yakalamaya çalışan Türkiye, öğretmenlerin ekonomik, mesleki ve demokratik haklarına sıra gelince AB standartlarını değil Afrika standartlarını örnek alıyor” diye konuştu. Eğitim sistemindeki hüsran ve başarısızlıkların, sınavlarda sıfır çeken on binlerce öğrencinin hesabının hep öğretmene sorulduğunu ifade eden Gürkan Avcı, Türkiye'nin sanılanın aksine vefakâr öğretmen manzaralarıyla dolu olduğunu söyleyerek, Her başarısızlığın öğretmene fatura edilmesi kolaycılığından vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.

TÜRKİYE'DE ÖĞRETMENLER AB VE OECD ORTALAMASININ ALTINDA MAAŞ ALIYOR

Türkiye'deki öğretmen maaşlarının OECD ülkelerinin ortalamasından da düşük olduğunu kaydeden Gürkan Avcı, şunları söyledi; “OECD resmi verilerine göre; Lüksemburg'da çalışan bir lise öğretmeni yılda 128 bin 181 dolar, İsviçre'de 90 bin 374 dolar, Kore'de 74 bin 43 dolar, Almanya'da 76 bin 433 dolar, Belçika'da 66 bin 613 dolar, Kanada'da 55 bin 191 dolar, Yunanistan'da 38 bin 934 dolar maaş alıyor. OECD ortalaması ise 49 bin 721 dolardır.

Türkiye'de ise yoksulluk sınırında seyreden bir maaşla kaderine terk edilen ve kendisine teslim edilen körpecik beyinleri aydınlatmak için insanüstü bir gayretle çalışan öğretmenlerimizin sorunları her geçen yıl artmaktadır. İzlenen yazboz eğitim politikalarıyla ve öğretmen onuruna yakışmayacak düzeydeki ücretlerle mesleğine küstürülmeye çalışılan öğretmenler kırgın ve umutsuzdur.

Öğrencisi mağdur olmasın diye diyaliz makinesine bağlandığını söylemeyen, kucağında bebeğiyle ders veren, kendi cebinden kütüphane kurup okula bağışlayan, dağ köylerindeki çocuklara bir harf öğretmek için gittiği yerlerde teröristlerin kurşunlarına hedef olan öğretmen manzaralarıyla doludur ülkemiz. 666 sayılı KHK ile maaşları kamuda en düşük seviyede seyreden öğretmenlere hükümet borçludur.

ÖĞRETMENLERİN BOŞ LAFLARA KARNI TOK!

Öğretmenlerimiz içi boş sevgi gösterileri ve övgüler değil, sorunlarına gerçekçi çözümler üreten somut girişimler bekliyor. Öğretmenlerimiz, özlük, mesleki hakları ile sosyal ve ekonomik hakları konusunda büyük sıkıntılar yaşadıkları gibi, keyfi atamalar, tayin ve görevde yükselmelerde yaşanan adaletsizlikler gibi nedenlerle hakları yenilmekte ve mağdur edilmektedir.

Ancak, sorunların en büyüğü de öğretmenlerimizin giderek yoksullaşma süreci içersine girdiği gerçeğidir. Son 10 yıl itibariyle, sadece birkaç tüketim kalemi üzerinden yapılan karşılaştırmalar bile, öğretmenlerimizin yıllar içinde yaşadığı yoksullaşma sürecini net bir şekilde göstermektedir. Yıllar içinde öğretmenlerimizin maaşlarındaki artış, satın alım gücü açısından değerlendirildiğinde yaşanan yoksullaşma süreci daha açık olarak görülmektedir. Ne yazık ki, çocuklarımızı emanet ettiğimiz, Öğretmenlerimiz bugün yoksulluk sınırıyla açlık sınırının arasında maaş almaktadır. Son on yılda yoksulluk sınırındaki artış oranı, aynı dönemde öğretmen maaşlarından daha yüksek olmuştur.

 EĞİTİME DAHA ÇOK BÜTÇE İSTİYORUZ!

2013 bütçesiyle milli gelirden eğitime ayırdığı pay 69 milyar TL yani yüzde 5'lere yakın olan Türkiye, 30 OECD ülkesi içinde eğitime en az pay ayıran ülkeler grubundadır. OECD ülkeleri ortalaması yüzde 6.3, dünya ortalaması ise yüzde 4.4'tür. Türkiye, bütçesinden eğitime ayırdığı payla Fildişi Cumhuriyeti, Tanzanya, Somali gibi ülkelerle birlikte anılıyor.


Her yıl öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik, öğretmen açığı da büyümektedir. AB standardı olan 25 kişilik sınıf düzenlenmesini sağlayabilmek için 200 bin öğretmene, 35 bin yardımcı personele ve 270 bin dersliğe ihtiyaç var.

Öğretmenler, yaptıkları işin doğası gereği kendilerini sürekli olarak gelişen bilim ve teknoloji alanında yetiştirmek durumundadır. Ancak Türkiye`de öğretmenlerin, aldıkları ücret nedeniyle kendilerini geliştirmeleri ve gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarıyla yarışacak standarda taşımaları oldukça zordur.

Enflasyon rakamları eğitim çalışanlarının günlük geçimde karşılaştığı gerçek enflasyon oranını yansıtmadığı gibi öğretmenlerin maaşları gıda endeksinden ve kira artışlarından kaynaklı reel kayıpları dikkate alınarak tekrar belirlenmelidir. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenimizin ailesiyle birlikte zorunlu ve vazgeçilmez ihtiyaçları olan kira, yakacak, giyecek, yiyecek, eğitim, sağlık, ulaşım ve haberleşme gibi ihtiyaçlarını kısıtlayarak alt düzeyde karşılayabilmesi için en az 3 bin TL aylık gelire sahip olması gerekiyor.

  KAMUDA EN DÜŞÜK MAAŞ ÖĞRETMENLERİN

Öğretmenlerin kamu işçileri, polis, zabıta, teknisyen, tekniker, subay, astsubay, uzman çavuş, imam, postacı, mühendis, doktor, bekçi, belediye otobüs şoförü, orman muhafaza memuru, makam şoförü, hemşire, ebe gibi diğer kamu çalışanları arasında en düşük ücreti alıyor. 666 Sayılı KHK ile hakları yenilen öğretmenler geçim sıkıntısı içerisindedir.


Hükümetten öğretmenlik mesleğini onurlandırmasını ve iadei itibar politikalarıyla öğretmenliği tekrar seçkin bir meslek haline getirmesini istiyoruz. Öğretmenlerin sorunlarına lafla değil gerçekçi çözümler üreten somut girişimlerde bulunmasını bekliyoruz. AB üye ve aday ülkeler içerisinde siyaset hakkı verilmeyen öğretmenlerin yalnızca Türk Öğretmenleri olduğunu hükümet yetkililerine tekrar hatırlatmak isterim.

İKRAMİYEMİZİ İSTİYORUZ!

Göreve gelir gelmez öğretmenlik mesleğinin onur ve kutsallığına dönük pozitif yaklaşımlar sergileyen, öğretmenlere moral ve motivasyon vermeye çalışan Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı'dan ‘Öğretmenlerin Bakanı' olduğunu gösteren açılım ve çalışmalar bekliyoruz.

18. Milli Eğitim Şurasında sendikamız sayesinde alınan karar gereği tüm eğitim çalışanlarının maaşına Öğretmenler Günü dolayısıyla seyyanen bir maaş tutarında ikramiye verilerek öğretmen maaşları bir miktar iyileştirilmelidir.

Taşra ve büyük kentlerdeki öğretmen açığını gidermek ve buralarda görev yapmayı özendirmek için 250 TL mahrumiyet tazminatı ödenmelidir. Öğle yemeği servisi yapılmayan eğitim kuruluşları da dâhil tüm eğitim çalışanlarına öğle yemeği bedeli olarak 7,5 TL yemek yardımı yapılmalıdır. Eğitim çalışanlarının emekli maaşlarına ve emekli ikramiyelerine doğrudan etkileyen ek göstergeler yükseltilmelidir.


Hayaldi gerçek oldu!!...Sonunda bu da oldu, öğretmenin maaşı kamudaki en düşük ücret oldu, işte eğitime verilen değer!!!!


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2013 22:33:35

MAAŞLARI 2 BİN LİRADAN AZ OLAN MEMURLAR



Aylık ücretlerini 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre almakta olan personelden bazılarının, 2013 yılı katsayılarına göre aylık ücretlerinin 1.500 TL ile 1.900 TL aralığında olduğu görülmektedir. 

 

Ücretleri söz konusu aralıkta belirlenmiş olan kadro unvanı sayısı çok daha fazla olmakla birlikte, burada sadece 8 unvan örnek olarak seçilmiş ve bu unvanlarda işe yeni başladığı varsayılan personelin aylık ücretlerinin ne kadar olduğu hesaplanmıştır.




UNVAN

 
 
  EĞİTİM 
 
 

AYLIK NET

ÜCRET (TL)
 

Hizmetli
 
Lise
 
1.587,96
 

Memur
 
Lisans
 
1.716,89
 

Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni
 
Lisans
 
1.751,40
 

Bilgisayar İşletmeni
 
Lisans
 
1.763,65
 

Teknisyen
 
Lise
 
1.801,67
 

Öğretmen
 
Lisans
 
1.809,27
 

İmam-Hatip
 
Lise
 
1.837,36
 

Hemşire
 
Lise
 
1.896,54
 


NOT:

Hesaplamada;

-Fazla çalışma ücreti, ek ders ücreti, döner sermaye ödemeleri ve çalışılan bölgeden kaynaklı ödemeler dikkate alınmamıştır. 


 

-Aile yardımı ve asgari geçim indirimi açısından, bekar ve çocuksuz olarak değerlendirme yapılmıştır.


 

-1.1.2013 tarihinden geçerli veriler kullanılmış ve Gelir Vergisi kesintisi oranı %15 olarak uygulanmıştır.


 

-Sendika ödeneği dikkate alınmamıştır.


Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.225
  • 1.459
  • 4.225
# 21 Mar 2013 23:08:18
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
MAAŞLARI 2 BİN LİRADAN AZ OLAN MEMURLAR



Aylık ücretlerini 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre almakta olan personelden bazılarının, 2013 yılı katsayılarına göre aylık ücretlerinin 1.500 TL ile 1.900 TL aralığında olduğu görülmektedir.  

 

Ücretleri söz konusu aralıkta belirlenmiş olan kadro unvanı sayısı çok daha fazla olmakla birlikte, burada sadece 8 unvan örnek olarak seçilmiş ve bu unvanlarda işe yeni başladığı varsayılan personelin aylık ücretlerinin ne kadar olduğu hesaplanmıştır.




UNVAN

 
 
  EĞİTİM  
 
 

AYLIK NET

ÜCRET (TL)
 

Hizmetli
 
Lise
 
1.587,96
 

Memur
 
Lisans
 
1.716,89
 

Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni
 
Lisans
 
1.751,40
 

Bilgisayar İşletmeni
 
Lisans
 
1.763,65
 

Teknisyen
 
Lise
 
1.801,67
 

Öğretmen
 
Lisans
 
1.809,27
 

İmam-Hatip
 
Lise
 
1.837,36
 

Hemşire
 
Lise
 
1.896,54
 


NOT:

Hesaplamada;

-Fazla çalışma ücreti, ek ders ücreti, döner sermaye ödemeleri ve çalışılan bölgeden kaynaklı ödemeler dikkate alınmamıştır.  


 

-Aile yardımı ve asgari geçim indirimi açısından, bekar ve çocuksuz olarak değerlendirme yapılmıştır.


 

-1.1.2013 tarihinden geçerli veriler kullanılmış ve Gelir Vergisi kesintisi oranı %15 olarak uygulanmıştır.


 

-Sendika ödeneği dikkate alınmamıştır.



burda bir hata var.ben işe yeni başlamadım ama maaşım burda yazandan az :D yoksa öğretmen mi değilim :D

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2013 23:13:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
burda bir hata var.ben işe yeni başlamadım ama maaşım burda yazandan az :D yoksa öğretmen mi değilim :D

Araştır bakalım yav bir yerlere kesinti vardır, ilksana kesinti var zaten 25-30 tl

Çevrimdışı tayper35

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.459
  • 4.225
  • 1.459
  • 4.225
# 21 Mar 2013 23:17:20
anlamam ben kesintiden filan sonuç olarak burda yazandan az :D hem ben 8-1yim 9-1i benden daha da az almalı :D

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 21 Mar 2013 23:24:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
anlamam ben kesintiden filan sonuç olarak burda yazandan az :D hem ben 8-1yim 9-1i benden daha da az almalı :D

Ona bakarsanız içler acısı bir halimiz var, bir çok lise mezunu Öğretmenden çok ücret alıyor neden acaba, öğretmenliği kariyer!!!???? mesleği yapmışlar yaa(sözüm ona!!) ondan mı acaba?????

Çevrimdışı Nezanım

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 39
  • 104
  • 39
  • 104
# 23 Mar 2013 13:59:45
Memur tatil yapamayacak!

Memurlara artık tatil yok. Kamu kurularına ait dinlenme tesisleri, kamplar ve tatil köylerinin satışının önünü açacak düzenleme kabul edildi.

Kamu kurumlarına ait dinlenme tesisleri, kamplar ve tatil köylerinin satışının önünü açacak yasal düzenleme Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi.

Vatan'ın haberine göre, konuya ilişkin bilgi veren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu kurum ve kuruluşlarının elinde satılabilecek nitelikte toplam 900 civarında dinlenme, eğitim ve spor tesisi bulunduğunu belitti. Bu tesislere ilişkin değer tespiti yapılamadığını ifade eden Bakan Babacan, satışın piyasa şartları içerisinde olacağını ifade etti.

Bugün gazetesinden Erdoğan Süzer'in haberine göre ise komisyondaki görüşmelerde muhalefet milletvekilleri, memurlara tatil için her yıl belli bir ücret ödenmesini talep etti. Vekiller bu konuda Japonya ve Avrupa ülkelerinden örnekler verdi. Ancak, bu paranın bütçeye ciddi yük getireceğini belirten Babacan, bütçe imkanları çerçevesinde bunun verilemeyeceğini açıkladı.

Babacan, kamu kurumlarına ait dinlenme ve tatil tesislerine her isteyen memurun gidemediğini, genelde belli düzeydeki memurların yararlandığını anlatırken, şunları söyledi:

"Mevcut uygulama çok da adil değil. Her memurun Merkez Bankası'nınki gibi bir tatil tesisi yok. Üstelik onlar bu kapsamın dışında."

Babacan ayrıca, tüm tesisleri Bakanlar Kurulu'nda tek tek değerlendirip karar vereceklerini vurguladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kamuya ait tesislerde ciddi israflar yaşandığını belirtirken, şunları söylemişti:

"Senede 1-2 ay gidecekler, tatil yapacaklar. Ondan sonra 10 ay buralar çıplak, çürümeye yüz tutacak. Neymiş, kamu mensuplarının oralarda yazın tatillerini geçirmesine fırsat vermek. İlla devlet böyle bir şeyi yapacaksa, belli otellerle anlaşırsın, oralarda gider yazın o tatillerini yaparlar. İşin sevki idaresi budur."

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2013 14:43:13
İşte Ailelerin Gözde Meslekleri


Annelerimize Kalsa Hepimiz Doktorduk! İşte Ailelerin Gözde Meslekleri
 
 
HP’nin yaptırdığı araştırma Türkiye’deki her beş aileden birinin çocuklarının büyüyünce doktor olmalarını tercih ettiklerini ortaya koyuyor. Türkiye’deki ebeveynlerin üçte birinden fazlası (yüzde 41) ise çocuklarının diş hekimi, doktor ya da bilim insanı olmasını istiyor.



Tüm anne babalar çocukları için en iyisini isterler. Ancak HP’nin bugün yayınladığı araştırma Türkiye’deki ebeveynlerin yüzde 20’sinin çocuklarının doktor olmalarını istediğini ortaya koyuyor.  Türk anne babaların çocuklarına yakıştırdığı en gözde ikinci meslek ise yüzde 13’lük oranla bilim insanlığı. Araştırmada ortaya konulan bir diğer önemli sonuç da Türk ebeveynlerin üçte birinden fazlasının (yüzde 41) çocuklarının diş hekimliği, doktorluk ya da bilim insanlığı gibi bilim tabanlı meslekleri tercih etmelerini istemesi.

Türkiye’deki ebeveynlerin çocuklarına layık gördükleri meslekler

1 Doktor (yüzde 22)
2 Bilim İnsanı (yüzde 13)
3 Girişimci (yüzde 11)
4 Mühendis (yüzde 11)
5 Yaratıcılık odaklı profesyonellik (grafik tasarımcı, vb.)  (yüzde 8
6 Mimar (yüzde 8
7 Pilot (yüzde 6)
8 Diş hekimi (yüzde 6)
9 Öğretmen (yüzde 5)
10 Avukat (yüzde 4)
11 Polis Memuru (yüzde 3)
12 Oyuncu (yüzde 1)
13 Gazeteci (yüzde 1)
14 Sporcu (yüzde 0)

Anne babaların çocuklarını yaratıcı işlere teşvik etmesi geleneksel mesleklerin düşüşe geçmesini de beraberinde getiriyor. Türkiye’deki ebeveynler çocuklarının sahip olmalarını istedikleri meslek tercihinde mühendislik, girişimcilik ve yaratıcılık tabanlı çalışmaları ön plana çıkarırken, çocuklarının gazetecilik, oyunculuk ve sporculuk gibi mesleklere sahip olmalarını istemiyorlar.

Kariyerler her ne kadar farklı alanlara odaklansa da hepsinin ortak noktasında iyi bir eğitim yatıyor. Düzenli olarak ders çalışmak ve çeşitli notlar almak, öğrencilerin okul hayatlarında verimli sonuç alabilmeleri için en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Basılan ders notları verimliliği artırırken not yazdırma maliyetleri birçok ebeveyn için endişe kaynağı oluyor.  HP’nin Ink Advantage baskı sistemi geleneksel yazıcılara kıyasla aynı fiyata iki kat fazla baskı alma avantajını sunarak ailelerin söz konusu endişelerini gideriyor.

Eğitim Uzmanı Profesör Sarah Moore, konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “Her kariyer için başarının anahtarı iyi bir eğitimdir. Verimli çalışmanın en iyi yöntemlerinden biri ders notlarının baskısını alıp üzerlerinde çalışma yapmaktır. Öğrencilerin bilgisayar ekranına bakmaktansa ellerine aldıkları notlarla çalışmalarının daha başarılı sonuçlar doğurduğu görüyoruz.”

HP Türkiye Baskı Sistemleri Kategorisi Departman Müdürü Serkan Bayır ise şu açıklamayı yapıyor: “HP olarak çocuklarımızın hayallerinin peşinden gitmelerini yürekten istiyoruz. Yenilikçi HP Ink Advantage ürün ailesi öğrencilerin ve ebeveynlerinin maliyet kaygısı olmadan baskı almalarını sağlıyor. Üstelik geleneksel yazıcılarla neredeyse aynı fiyata olmasına rağmen iki katı kadar fazla baskı alabiliyorlar. Böylelikle söz konusu eğitim olduğunda diğer birçok şeyden feragat etmeleri gerekmiyor.”

HP Ink Advantage sistemi evde kullanıma uygun altı yeni mürekkep püskürtmeli yazıcıyı içeriyor. HP Ink Advantage yazıcılarla ders notları, ödevler ve sunumlar kolaylıkla basılabiliyor. Ayrıca, orijinal HP Ink Advantage kartuşları sayesinde sonuçlar daha güvenli oluyor. Orijinal HP Ink Advantage kartuşlarıyla 600 sayfaya kadar baskı alınabilirken ortaya çıkan sonuçlar son derece kaliteli oluyor.  HP Ink Advantage serisinde dört ürün  HP ePrint, Apple  AirPrint ve HP kablosuz doğrıdan yazdırma özelliklerine sahip. Böylelikle kablosuz ağ özellikli cihazların üzerinden neredeyse her yerden baskı alınabiliyor.

Doktorluk Orta ve Doğu Avrupa’da da gözde

HP araştırmasının kapsadığı ve Romanya, Polonya, Ukrayna, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya’yı içeren Orta ve Doğu Avrupa’da da ebeveynlerin çocukları için ifade ettikleri meslek tercihlerinde aslan payı doktorluğun oldu. Orta ve Doğru Avrupa’da ebeveynlerin tercihlerinde geleneksel kariyer odakları hala geçerliliğini koruyor. Söz konusu ülkelerde anne babaların yüzde 17’si çocuklarının doktor , yüzde 15’i ise avukat olmasını istiyor. Modern kariyer seçeneklerinin bu ülkelerde eski dönemlere oranla daha çok ilgi çektiği de görülüyor. Bu bölgedeki anne babaların yüzde 26’sı çocuklarının ‘yaratıcı profesyonel’ (yüzde 14) ya da ‘girişimci’ (yüzde 12) olmasını istiyor.

Orta ve Doğu Avrupa sonuçları

 

1 Doktor (yüzde 17)
 2 Avukat (yüzde 15)
 3 Yaratıcı Profesyonel (yüzde 14)
 4 Girişimci (yüzde 12)
 5 Mühendis (yüzde 7)
 6 Diş hekimliği(yüzde 6)
 7 Mimar (yüzde 6)
 8 Sporcu (yüzde 5)
 9 Bilim İnsanı (yüzde 4)
 10 Polis Memuru (yüzde 3)
 11 Oyuncu (yüzde 3)
 12 Pilot (yüzde 2)
 13 Öğretmen (yüzde 2)
 14 Gazeteci (yüzde 2)


Modern mesleklerin Akdeniz’deki yükselişi
 

 BAE, Güney Afrika, Türkiye ve Yunanistan’ı içeren Ortadoğu, Afrika ve Akdeniz bölgelerinde ebeveynlerin yaklaşık yüzde 17’si çocuklarının doktor olmalarını tercih ediyor. Araştırmaya katılan anne babaların neredeyse üçte biri çocuklarının bilimsel sektörde (yüzde 31) çalışmalarını istiyor. Geleneksel meslekler her ne kadar en çok tercih edilenler olsa da, zamanın ruhundaki değişim ve modern mesleklerin yükselişi bu bölgede de hissediliyor. Araştırmada girşimcilik ve mühendislik gibi mesleklerin ilk 3’te yer alması ailelerin görüşlerinin nasıl değiştiğini ortaya koyuyor.

 Ortadoğu, Afrika ve Akdeniz Sonuçları

1 Doktor (yüzde 17)
 2 Girişimci (yüzde 16)
 3 Mühendis (yüzde 15)
 4 Bilim İnsanı (yüzde 11)
 5 Yaratıcı Profesyonel (yüzde 10)
 6 Mimar (yüzde 6)
 7 Pilot (yüzde 5)
 8 Öğretmen (yüzde 5)
 9 Sporcu (yüzde 4)
 10 Avukat (yüzde 4)
 11 Polis Memuru (yüzde 3)
 12 Diş hekimi (yüzde 3)
 13 Oyuncu (yüzde 2)
 14 Gazeteci (yüzde 1)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2013 15:57:44
DES: 'Eğitimin Kalitesi Düştü!'

Okullarda eğitim düzeyinin gittikçe düştüğünü ve öğrencilere varoş, kozmopolit bir gençlik ahlakının pompalanmaya çalışıldığını söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Çorum İl Başkanı Nihat Örs, “Liselerde küfür, sigara ve en pespaye üslupların özellikle son yıllarda daha da çoğaldığına şahit oluyoruz” diye konuştu.


İmam Hatipler başta olmak üzere öğrenimin kalitesi her anlamda düştüğünü savunan DES Çorum İl Başkanı Nihat Örs, “Saf, temiz muhafazakâr kitleler tasfiye mi edilmek isteniyor? Emperyalist anlamda gelişen ülkelerin gençliğimize diziler, filimler, basın, internet, müzik ve sanatçıları üzerinden oynadığı çok büyük politikalar var. Milli Eğitim, Kültür ve Gençlik Bakanlığı’nın bu konuda plan ve stratejileri olmalıdır. Hükümet bu büyük tehlikeyi hamasi nutuklar ve duygulu şiirlerle bertaraf edemez. 2023 vizyonu perspektifinde gençliğin zihin dünyasını anlama ve kodlama konusunda yetkin ve başarılı gördüğümüz Sayın Nabi Avcı’ya bu konuda sendika olarak destek ve katkı sunmak istiyoruz” dedi.

Son çeyrek yüzyıldır adım adım neoliberalizmin ve vahşi kapitalizmin egemenliğine giren Türkiye’de kaliteli ve çağdaş eğitimin zengin ve bürokratik sınıfların ve ülkedeki küçük bir azınlığın ulaştığı bir hizmet haline geldiğini söyleyen Nihat Örs, şunları söyledi;  

Türkiye küreselleşme akıntısının tersi yönünde kürek çekmek ve her vatandaşına nitelikli bir eğitimi bütünlüklü bir sistem olarak sunmayı başarmak zorundadır. Çocuklarına parasız, kaliteli, uluslararası geçerliliği olan standartta ve eşitlikçi bir nitelikte eğitim veremiyorsan ülke olarak övünmeye hakkın yoktur! Vatandaşına, ‘Paran varsa eğitim var, paran kadar eğitim alırsın!’ diyorsan devlet olsan kaç yazar!


Türkiye’nin antiemperyalist eğitim ve öğretim projeleri ve okul modelleriyle özgün bir eğitim sisteminin inşasına başlaması gerekiyor. Okul öncesinden yükseköğretime kadar örgün eğitim kapsamında marka okullar ve eğitim sistemlerimiz olmalıdır. Okuma yazma bilmeyenlerden, imkânsızlıklar nedeniyle üniversite eğitiminden yoksun kalanlara kadar 76 milyonu kapsayarak ilerleyen ve gelişen eğitim program ve reformlarına ihtiyacımız var.  Kapitalist politikaların yıllardır eğitim dışında bıraktığı insanlarımızı, özentili ve kafası karışık okumuşlarımızı dayanışmacı ve aydınlanmacı bir çerçevede eğitimle yeniden buluşturmalıyız.


Bütün okullarda tam gün temel eğitim ve üç öğün yemek verilmesi, tüm eğitim harcamalarının devlet tarafından finanse edilmesi ve eğitim kurumlarının üretim ve değerlerimizin merkezi haline gelmesi gerekiyor.

Okullarımızın temel eksikliklerinden birisi de öğrencileri üretimle, yaratıcılıkla, erdemlerle ve sanatla buluşturamıyor olmasıdır. Sistem öğretmenlerimize özgür ve yeni yöntemleri, kaynakları bulma ve kullanma özerkliği tanımıyor. Velilerimiz okulları sahiplenmiyor, okullarımızı toplum merkezlerine dönüştüremiyoruz.  Hükümetlerimiz ücretsiz, yüksek nitelikte eğitim sağlama sorumluluğunu ve eğitimin feragat edilemez temel ve evrensel bir insan hakkı olduğunu kavradığını ispatlayan icraatlar geliştiremiyor.

Türkiye eğitimi yalnızca niceliksel bir sorun olarak görüyor.  Sınavcı, ezberci, dershaneci ve piyasacı eğitim sistemimiz bireyciliğin, yozlaşmanın, insani değerlerden uzaklaşmanın, şekilciliğin ve onursuz rekabetçiliğin turbo dinamiği haline gelmiştir. Türkiye her yönlü cehaletten kurtarılmış bölge ilan edilmelidir. Türkiye gönüllü bir seferberlik ve eğitim cihadı başlatmalıdır. Tüm vatandaşlarımızı kapsayan ve yenidünyanın yaratılmasında en proaktif şekilde yer alacak yeni insanı yetiştirmeyi hedefleyen nitelikli ve kamusal bir eğitim ancak böylesi bir bilinç ve kararlılıkla mümkün olur. Yeni, büyük ve güçlü Türkiye için eğitim sisteminde devrim ve devrim için de eğitim gerekiyor.


eğitimajansı

Çevrimdışı hafız ahmet

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.068
  • 20.096
  • Okul Müdürü
  • 4.068
  • 20.096
  • Okul Müdürü
# 23 Mar 2013 16:36:19
 
MEB'in internet sitesi pazar günü çalışmayacak

Sistem Üzerinde Yapılacak Güncelleme Çalışmalarından Dolayı 24.03.2013 16:00 - 20:00 Arası Hizmet Verilemeyecektir.

Sistem üzerinde yapılacak güncelleme çalışmalarından dolayı 24.03.2013 16:00 - 20:00 arası hizmet verilemeyecektir.
Önemli duyurulur.

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Mar 2013 19:48:56
Yazıdaki Büyük Gizem!


Yazı bilimi anlamına gelen ‘grafoloji’nin tarihi yüzyıllar öncesine uzanıyor.


Parmak izi ve ses gibi başka kimsede bir eşi bulunmayan özelliklerden birisi de el yazısı. Adı el yazısı olsa da, yazma işlevi beyin tarafından gerçekleşiyor. Bu yüzden yazı karakterlerinin eğimi, boyu, birbirlerine nasıl bağlandığı, kâğıtta nasıl konumlandığı, üzerinde ne kadar basınç uygulandığı, kelimeler arasında ne kadar boşluk olduğu gibi birçok faktör, yazı sahibinin fiziksel ve ruhsal kişiliği, huy ve karakterindeki eğilimler, hangi mesleklere yatkın olduğu, hangi hastalıklara yakalanma olasılığı bulunduğu hakkında ipuçları veriyor.

El yazısı ve imzaların karakteristik özelliklerini kullanarak kişilik değerlendirmeleri yapan grafolojinin (yazı bilimi) tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor. 45 yıl kadar önce bilim olarak kabul edilen bu disiplinden, dünyanın pek çok ülkesinde, personel alımlarında, tıpta, adli alanda ve mesleğe yönlendirme noktasında eğitim ve rehberlik uygulamalarında yararlanılsa da ülkemizde hâlâ adı dahi bilinmiyor.

Yazıdan kanser teşhisi bile mümkün

Sosyal hayatın hemen her alanında işe yarayan bir disiplin grafoloji. Grafologlar, evlenmeyi düşünen ve birbirine uygun olup olmadıklarını merak eden çiftlerin el yazılarından intihar ve tehdit mektuplarına kadar pek çok yazının incelenmesi talebiyle karşılaşıyor. Ancak en yaygın olarak kullanıldıkları alanlar şöyle:

Hastalık teşhisi:Zihinsel ve fiziksel birçok hastalığın, el yazısını etkilediği biliniyor. Yıllar içinde saklanan defterler sayesinde yazınızdaki ciddi değişikliklerin bir arada incelenebilmesiyle karakterden sağlık durumunuza kadar her şey öğrenilebiliyor. Bir yıllık yazının birlikte incelenmesi ile check-up yapılmasının mümkün olduğu yapılan incelemeler arasında. Hatta bazı grafologlar, el yazısının kanseri erken teşhiste işe yaradığı görüşünde. Kanser riski altında olduğunu tespit ettikleri kişileri ilgili bir doktora yönlendiriyorlar. El yazısının en fazla etkilendiği durumlar ise sinir-kas sistemi tutulumuna yol açan hastalıklar. Alzheimer ve parkinson gibi hastalıklarının başlangıcında yazı çizgilerinde titreklikler, çizgilerin koordinasyonunda zayıflık, duraklamalar, aynı kelime içerisinde kalem kaldırmalara rastlanıyor.

Adli vakalar:Ülkemiz, grafolojiden en çok bu alanda faydalanıyor. Mahkemelerde yazı uzmanı adıyla anılan grafologlar, yazının geçerliliğini saptıyor, sahibini belirliyor. Adli grafologlar el yazıları ve imzalara bakarak kime ait olduğuna, sahteliğine veya gerçekliğine, yazı sahibinin yazısını gizlemeye çalışıp çalışmadığına, yazının hangi koşullar altında yazıldığına, yazan kişinin telaşlı, tedirgin, korkulu olup olmadığına kanaat getirebiliyor. Uzmanın vardığı sonuçlar birer kanıt sayılabiliyor ve bu bilgilerle suçlu, hüküm giyebiliyor. Hatta son zamanlarda mahkemelere boşanmak üzere başvuran eşlerin problemlerini kanıtlamalarında bile grafologlara müracaat sayısı artış kazanıyor.

Personel alımı: Grafolojiye en çok başvurulan alanların başında personel alımı geliyor. Avrupa ülkelerinde, özellikle Fransa’da, şirketlerin yüzde 80’i işe alacakları kişileri seçerken, kimi hangi pozisyonda istihdam edeceklerine karar verirken, kariyer planlaması ve ekip kurma aşamasında grafologlardan yardım alıyorlar. Böylece başvuran kişilerin güvenilirliği, uykusuzluğa ve ayakta durmaya dayanıklılığı, yaşama sevinci, hayata bakış açısı, grup halinde ya da tek başına çalışabilme yetisi kolaylıkla tespit edilebiliyor.

Türkiye’de hâlâ yeri yok

Türkiye’de grafoloji eğitimi alan sayılı isimlerden biri Nursu Marmara. Grafolojinin özellikle Avrupa’da sıklıkla başvurulan bir disiplin olduğunu söyleyen grafolog, İsrail’de yıllar önce bu işin teknolojisinin bile geliştirildiğini anlatıyor. Türkiye’de bu disiplinin değil rağbet görmesi, bilinmesi noktasında bile sıkıntıların olduğunu söyleyen Marmara, “Türkiye’de yalnızca bir üniversitede grafoloji enstitüsü var, o da güzel sanatlar fakültesi kapsamında yer alıyor.

Psikolojinin bir dalı olan grafolojinin güzel sanatlarla ne alakası olabilir? Akademisyenler bile grafolojinin ne olduğunun farkında değil.” diyor. Türkiye’de şimdilik yalnızca adli grafoloji alanında bir düzeye ulaşılmış durumda. O da yazı ve imza sahtecilik tespitiyle sınırlı. Rakam, yazı ve imzalarda değişiklik yapılmış mı, kâğıdın dokusuyla oynanmış mı gibi sorulara cevap aranıyor.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK