Yorumlu Haberler

Çevrimdışı Nezanım

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 39
  • 104
  • 39
  • 104
# 02 Şub 2013 20:20:27
Öğretmenler Bu Kadar Saf mı?

Bakan değişti, her şey unutulup gitti. Peki, öğretmenler bu kadar saf mı?

Önceki yıllarda Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu‘dan yakınılmaktaydı. Özellikle geçtiğimiz bir yıl ise eğitim camiasının Ömer Dinçer‘den yakınmalarını dinlemekle geçti.

Ömer Dinçer eğitimi bitiren adam, en sevilmeyen bakan, eğitimden anlamayan işletmeci, 4+4+4 ile sorunların kaynağı vb vb…

Hükümete yakınlığıyla bilinen Eğitim Bir Sen bile kayıtsız şartsız desteğine rağmen zaman zaman bakana uyarıda bulunma gereğini hissetti.

Görünen o ki kimse eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer‘den memnun değildi.

Ömer Dinçer sürpriz bir kararla görevinden alındı ve yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı görevine başladı.

Bu andan itibaren estirilen bayram havası yavaş yavaş dönmeye başladı. Bozulan vitrini düzeltme adına özür durumu atamaları “müjdesini” veren bakanlık ilk atama bekleyen öğretmen adaylarını hayal kırıklığına uğrattı.

Avcı sonraki açıklamalarında da yanıltmadı ve Ömer Dinçer’in “başarılı” çalışmaları doğrultusunda çalışmalara devam edileceğini açıkladı.

Neydi bu başarılı çalışmalar?

Müfredat değişimleri, alan değişikliği, öğrenciye kıyafet serbestisi, özür durumu ve yer değiştirme yönetmelikleri, 4+4+4 eğitim sistemi ve getirdikleri…

Tamamı öğretmen ve öğrencileri mağdur eden bu uygulamaların Nabi Avcı tarafından da sürdürüleceğinin belirtilmesi, hükümetin eğitim politikasını değiştirmeyeceğinin önemli bir göstergesi oldu.

Nabi Avcı öğretmen babası olur mu?

Elbette Dinçer’den daha ılımlı bir politika izleyeceği ortada. Fakat daha şimdiden ilk atama, il-ilçe emri bekleyenleri memnun edemediği kesin…

Öğretmen Maaşını Ödeyemeyiz

Başbakan Erdoğan öğretmen açığını kapatmaları durumunda mevcut öğretmenlerin maaşını ödeyemeyeceklerini belirtmişti. Bakan Avcı da Şubat’ta yapılacak atama daha sonra alan sınavına girecek gençlerin kontenjanından düşecektir demekte.

Avcı’nın da başbakanla aynı yöntemi izlediği rahatlıkla görülmekte;

1) Atama yaparsak “çalışan” memurun maaşını ödeyemeyiz.
2) Atama yaparsak, sınava gireceklerin kontenjanından çalmış oluruz.

Yani MEB’in yeni bakanının da öğretmenle öğretmeni karşı karşıya getirmekten çekinmediği ortada.

Önümüzdeki günler yeni Milli Eğitim Bakanı’nın, sosyal medyada dile getirildiği gibi “tonton dede” benzetmesini, ya da “bana bakanım değil hocam deyin” söylemini hak edip etmediğini gösterecektir.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı mabay

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.300
  • 4.233
  • Müdür Yardımcısı
  • 2.300
  • 4.233
  • Müdür Yardımcısı
# 03 Şub 2013 19:58:53
"Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı'nın görevine başlamasıyla eğitim camiası bakımından yeni bir dönem daha başlamış oldu. Yeni bakan yeni heyecan demek.Sayın Avcı'nın Ak Parti iktidarının beşinci milli eğitim bakanı olması da olayın bir başka boyutu. Görünen o ki hem Ak Parti'nin hem de Türkiye'nin başarılı bir milli eğitim bakanına susamışlığı var. 
     
 Başarıya gide yolda; birikim, iletişim, samimiyet, adalet, liyakat ve empati gibi kavramların değerini çok iyi bilme gereğini olduğunu bir defa daha dile getirmekte büyük fayda var.

     
 Milli eğitim  ile ilgili olarak; yapılanlar,yapılamayanlar yada yapılması gerekenleri konu alan bir değerledirme yapmaya kalksak çok ama çok uzun bir metnin ortaya çıkacağını tahmin etmek sanırım zor değil.

     
 Biz burada böylelesi bir değerlendirme yerine alanda yaşanan filli durumlardan örnekler verelim:

     1. Eğitim çalışanlarının özlük hakları ve eğitimde kalitenin artması gibi temel görevleri olan eğitim sendikaları siyasetle çok içli dışlı.Bu durum pratikte kalitenin artmasına değil azalmasına yol açıyor.

     2. Öğretmen bu işin merkezindedir düşüncesi yerine öğretmeni öteleyen bir annlayış var algısı güçlendi bu büyük sıkıntı.

     3. Kariyer basamakları ile ilgili düzenleme bir türlü yapılamadı. Bu yapılmamışken yetkililerin kalkıp öğretmeni kendisini yeterince  geliştirmemekle itham etmesi düşündürücü.

     4. Şu andaki yapı iş bilen değil de işini bilen öğretmen tipine yarar halde.

     5. Öğretmene yönelik yaklaşımda  teşvik etmek bir yana  daha çok "karışmam ha!..." dili öne çıkar gibi. Bu çözlmeli. Örneğin ödüller geçmişte çok istismar edildi. Şimdi de ediliyor.Üstelik koca bir öğretim yılı bitiyor, kim neye göre değerlendiriliyor bilen yok. Olay tamamaen vali ve kaymakamların yoğurt yeme tarzına bırakılmış gibi.Ödüllerin yönetici atama vb. hususlara olan etkisine bakıldığında "küstürülenler" giderek çoğalıyor.

     6. Okul müdürü ve çalışan arasında müdürün etkinliğini artıracak mekanizmalar çok zayıf.Olay tamamamen müdürün ikili ilişkilerdeki yeteneğine bırakılmış durumda.

     7. Açıklık ve gerçekçilik gibi kavramlardan uzak  biçimde imkanlardan yoksun kalan yöneticiler muhtelif iş ve işlemleri yaparken personelinden inisiyatif kullanmasını ister (Kurul, komisyon vs.) Sonra o personel yada öğretmen işe geç gelse yaptırım zorlaşır.

    8. Günde sekiz saat ders.Öğretmenler kurulu, şube zümre, zümre ne zaman yapılabilir? Peki sosyal ve  kültürel etkinlikler?

    9. Kaç il yada ilçede; kompozisyon, şiir yada spor müsabakaları etkin şekilde yapılıyor? Bu yarışmalara standart gelmeli, sonuçları sınavlara etki etmeli.Dershanelere yönelimi azaltmak için bu husus önemli olabilir.

    10. Proje olayı çok güzel ama bu husus da abartılıyor.Formalite ve zorlamalarla okullardaki iş akışının önü zaman zaman tıkanıyor.

    11. Lise türlerini azaltalım ama beyin diye tanımladığımız belli bir kesim (Anadolu'daki il ve ilçeler de önemsenmeli) devletin nitelikli liselerinden mahrum edilmemeli. Sn Dinçer'in akademik liseye giden seçer fen derslerini olur fen liseli; seçer yabancı dili olur anadolu  liseli yaklaşımı son derce düşündürücü hatta tebessüm etmemek mümkün değil. Yıllar boyunca bu okullara seçilerek atanan öğretmenler ve oluşan okul iklimleri de önemsenmeli.

    12. Yazışma trafiği o kadar bıktırıcı oluyor ki.Duyruru ve yazışma işlerine farklı bir çözüm şart.Bu konuda duyarsızlık da oluşmuyor değil. Olur olmaz her yazı gelince sonuç ortada.

   13. İl yada ilçedeki şube müdürü normlarına bakın; sonra bir de şef normlarına.Düşündürücü değil mi?

   14. Okullarda yeterince hizmetli yok, memur da. Var olan memurların çoğu yetersiz. Müdür yardımcılarının önemli bölümü büyük ölçüde memurluk yapıyor.Fiili durum bu.

   15. Kitap seçim modülü açılıyor. Seçmeli dersleri tahmin edin, ona göre girin. Yazık değil mi?

   16. Zengine de fakire de kitap veriyoruz; okula ödenek vermekte zorlanıyoruz.

   17. Yöneticiler için rotasyon teoride güxel. Pratikte ise beş yılda bir okul müdürü değiştirme eylemi sıkıntılı. Bir defa süre az.Zira sözkonusu olan okul iklimi.Beş yıl sonrası veli menmuniyetine bakılabilir (başarı bakımından iyi olan kesitten olmak kaydıyla toplam öğrencinin % 50 sinin velisine beş yıl sonrası iki yılda bir anket uygulanabilir). Aynı yöntem Fen Lisesi gibi öğretmeni sınavla seçilen okullar için uygulanmalı.

  18. Lisansüst eğitim çok daha etkin biçimde özendirilmeli.

  19. Eser üretimi teşvik edilmeli.

  20. Proje vb. hususlarda standart bazı uygulamalar dışında hemen herkesin bu işlere girmesi isteneceğine bunu isteyerek ve verimli yapan okullar özendirilmeli. Bu işlere bir standart gelmeli. Yapan ve başaran sınavlarda avantajlı hale gelmeli. Dershanecilik olayını da zayıflatır bu yaklaşım.

  21. Günde sekiz saat ders gerçekçi ve verimli değil. Öğretmen için ücret (öğretmenleri tembellikle itham edip, dersten kaçıyorlar diyenler bilsin diye yazdım) ama ya öğrenci. Bakınız; ilk ve ortaokulda 25 saat, lisede 30 saat, fen ve meslek türlerinde 35 saat ideal. Ders süresi de 40 dk olmalı.Sosyal ve kültürel etkinlikler, toplantılar için zaman ve imkan olmalı.

  22. Mevcut ücret kararı adalet bakımından felaket.Örneğin teknik öğretmenler ile kültür dersleri mercek altına bir alınsın.

  23. Her il ve ilçede başta kızlar olmak üzere yatılı öğrenciler için müstakil pansiyonlar kurulmalı (ortaöğretim yurtlar kurumu gibi).Bu  yapılırsa sayısız fayda ortaya çıkar.

  24. Yurt ve pansiyonlara sözleşmeli belletici alınmalı.Örneğin A okulunda fizik sıkıntısı var. Müdür yurda alır bir fizik mezunu belletici, iyi de çalışır.Bir taşla çift kuş.

  25. Bir branşta ders az.Bu durum en çok da meslek liselerinde oluyor.Öğretmen sekiz saatle, altı saatle yılları tüketiyor. Bu da yanlış. Yanlış da kusur kimde? İlçelerde havuz oluşsun, atama oraya yapılsın.Her yıl olurla görevlendirme yapılsın.Öğretmen yine bir okulda nöbet vs. devam eder.

 26. Yönetici iki saatten fazla derse girmemeli (zorunlu haller dışında).

 27. Liselere sınavlara girme olayaı bir sorun olarak görülmemeli. Sınava girmenin ölçütleri olmalı(not ortalaması, bazı derslerin not ortalaması, disiplin durumu, devam, kurul kararı gibi). Proje, yarışma vb . önemli etkisi olmalı.Yoksa ortaokullarda hantal bir yapı ortaya çıkar. Öte yanda siz bir okulda seviye grupları oluştursanız sorun çıkar. Ama bakın sistem bunu okullar bazında yapıyor. Türleri bir miktar azaltalım. Meslek liselerini somut biçide teşvik edelim.Öğretmen liselerinin sayısını 100, fen liselerinin sayısını en çok 150 civarında tutalım(fen ve sosyal bilimler lisesi adıyla).

   
 Liste uzayacak gibi görünse de burada duralım ve bitirmeden birkaç tesbit daha (NE YAPMAMALI):

1. Öğretmenleri eğitiyorum modu yanlış.

2. Yöneticileri okulun son haftası e seminere almak yanlış.

3. Ülkede elli veya yüz okul istismar etti diye öncede açık biçimde uyarmaksızın tüm okul yöneticilerini bağış nedeniyle incelemeye almak yanlış.

4. Bimer veya telefon hattı yoluyla imzasız veya sorumluluk olmaksızın hemen herkesin önüne geleni şikayet edebilmesi yanlış.Ölçütler olmalı.

5. Sınav öncesi rapor alan öğrenciiler için birşey demeden bekleyip son aşamada tüm okullar için inceleme başlatmak yanlış.

6. Dershaneleri kapatmaya giden yolda önce SBS'yi kaldırıım ısrarı yanlış.

7. İstişareden uzak kalma, öğretmeni ötelemek yanlış.

8. Bakanlığın hafızasını bir kalemde sıfırlamak yanlış.

9. Altı yaşta ısrar edilmeli mi) İyi düşünmek lazım.O halde anasınıfı artı üç diyelim.

10. 32000 öğretmenin bir anda sınıf öğretmeniyken branşa geçmesinin sonuçları iyi düşünülmeliydi.

11. İlk ve ortaokullarda kademeli geçiş yanlış. Arada kalan öğrenci ve öğretmenler kesinlikle mağdur.

12. Lise türleri ele alınırken başarılı öğrencilerin özel liselere mahkum hale gelmemesi gerekir.Özel  okul teşviki başka bu başka.

13. Öğretmenin özlük haklarını önemsememek ciddi bir eksiklik.

 14. Atama ve görevlendirmelerde keyfiyet yanlış. Taşrada il müdürü, merkezde; müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür, daire başkanı bakan ile gelmeli ve gitmeli bu doğru.Diğerlerinde ise; sınav, performans, anket, nesnel ölçütler vb. olmalı.

   
Dilerim, tesbir ve değerlendirmelerimiz faydalı olur."




   
 Dr. Serkan Güler


Read more: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.554
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.554
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Şub 2013 18:10:59
Millî Sporumuz "Güreş" Olimpiyatlardan Çıkartıldı!

Güreş olimpiyatlardan çıkartıldı

Uluslararası Olimpiyat Komitesi güreşi 2020 Olimpiyatları'ndan çıkardı.

Olimpiyat Komitesi yetkililerince de doğrulanan haberlere göre, güreş 2020'deki yarışma programında yer almayacak.

İcra Kurulu'nun salı günkü toplantısında pentatlonun olimpiyat programından çıkartılması bekleniyordu. Ancak 15 üyeli kurul güreşi tercih etti.

Fakat güreşçilerin 2020 Olimpiyatları'na geri dönebilmek için ufak da olsa bir şansı var. Güreş 2020 oyunlarına katılmak için birbiriyle yarışacak sporlar listesine eklenecek.

Listede beyzbol, raketle kapalı alanda oynanan bir oyun olan squash, karate, tırmanma sporu ve kamuoyunda daha az bilinen başka dallar da var.

Bu listeden seçilecek spor dalı ise Eylül ayında, komitenin Buenos Aires'teki toplantısında belli olacak.

2012 Londra Olimpiyatları'nda güreşte Rusya 4, Japonya 4, İran 3, Azerbaycan 2, ABD de 2 altın madalya kazanmışlardı.

Türkiye ise bir bronz madalyada kalmıştı.

''Ata sporu'' güreş Türkiye'ye de olimpiyatlarda en çok madalya kazandıran spor dalı.

Türkiye katıldığı olimpiyatlarda güreş dalında 28 altın, 18 gümüş ve 12 bronz madalya kazanmıştı.

İstanbul 2020 Olimpiyatları'na evsahipliği yapabilmek için Madrid ve Tokyo kentleriyle yarışıyor.

Bu yarışın sonucu da Eylül'de Buenos Aires'te belli olacak.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.895
  • 32.896
  • 512.895
# 13 Şub 2013 10:26:47
Bu çığlığı duyan olmadı.


ANTALYA’nın Finike İlçesi’ne bağlı Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ağaçlarından oluşan ormanlık alandaki taş ocaklarının ortaya çıkardığı görüntü hem bölge halkı hem de doğaseverlerin tepkisine yol açtı.

Kızılcık Yaylası’ndaki asırlık çam ve sedir ağaçları, 12 taş ocağının faaliyetleri nedeniyle kesiliyor. Dünya mirası olarak kabul edilen ve koruma altında olduğu için, bir tek dalını kırana dahi hapis cezası verilen sedir ağaçları taş ocakları tarafından kökünden kesilerek yok ediliyor. Bölgede yaşanan ağaç katliamına karşı köylüler ve çevreciler, taş ocaklarını işleten firmaların faaliyetleri sırasında, yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ve kanunsuz uygulamalarda bulundukları gerekçesiyle Finike Kaymakamlığı başta olmak üzere birçok makama yaptıkları başvuruların sonuçsuz kalması üzerine hukuki mücadele ve eylemler başlatılması kararı aldı.

Bölgedeki doğa katliamına karşı mücadele veren Antalya Kent Konseyi Tüketici Hakları Çalışma Grubu Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, kanunsuzluk ve hukuksuzluğu sürdüren taş ocaklarının özel mülkiyetleri de pervasızca ihlal etmeye başladıklarını savundu. Finike Kızılcık Yaylası’nda, ocak açma işlemleri başlatan Bartu Mermer İşletmesi’nin taş ocağına ulaşmak için Ali Çağrı’ya ait arazinin ortasından, izin almaksızın yol açtığını öne süren Ali Ulvi Büyüknohutçu, şöyle konuştu: "Adeta dağ kanunu uygulayan bu işletmeler konusunda bölge sakinlerinin ilgili makamlara yaptığı başvurular bugüne kadar sonuçsuz kaldı. Madencilik Yasası’na göre sadece fundalık ve makilik bölgelerde kesim yapılarak maden ocağı veya taş ocağı açılabileceği hükme bağlanmışken, bölgede taş ocağı açmak için önce orman yok edilerek makilik alan yaratılıyor, sonra bu alana taş ocağı izni veriliyor. Alelacele kesilen çam ve sedir ağaçları, üstü brandayla sıkıca kapatılmış tırlarla, gözlerden kaçırılarak, bölge açık ve ormansız bir alan haline getiriliyor."


FİNİKE PORTAKALI DA TEHLİKEDE

Kızılcık ve Adala Yaylası ile Kızılcık Köyü’nden oluşan bölgenin nar ve ünlü Finike portakalının yetiştirildiği tarım alanı olduğunu dile getiren Büyüknohutçu, "Ünlü Finike portakalı, narı ve sedir ağaçları taş ocaklarına kurban ediliyor. Taş ocağından yayılan tozlardan ormanlık alandaki tüm bitki örtüsü etkilenmekte ve zaman içerisinde ağaçlar kurumaktadır. Bölgede faaliyetlerine devam eden taş ocaklarının etrafındaki ormanlık alanların kuruyarak yok olması bunun en büyük kanıtıdır" dedi.

YENİ OCAK AÇILACAK

Şu anda bölgede 12 taş ocağı bulunduğunu, bir taş ocağının daha açılmaya başlandığını anlatan Büyüknohutçu, taş ocaklarının çoğunun belgelerinin eksik ya da kazı yapılan alana ait olmadığını iddia etti. Çalışan taş ocaklarının izin aldıkları bölge dışına taştığına dikkati çeken Büyüknohutçu, denetimsizlikten dolayı taş ocağı işletmelerinin nereyi kazacaklarına ve ne kadar alanda kazı yapacaklarına kendilerinin karar verdiğinden yakındı.

DİNAMİT YASAĞINA UYULMUYOR


Büyüknohutçu, ocak çalışması sırasında dinamit kullanmanın yasak olmasına rağmen özellikle geceleri kullanılan dinamitlerden dolayı hem yaban hayatının yok olduğunu hem de bölgedeki evlerin temelleri ve duvarlarının çatladığını, bu durumun hayati tehlike yarattığını söyledi.

BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI

Bölge halkının bu gerekçe ve taleplerle imza toplayarak, Finike Kaymakamlığı, Antalya İl Özel İdaresi, Çevre ve Orman Bakanlığı ile diğer makamlara yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını anlatan Büyüknohutçu, şöyle devam etti: "Bu noktadan sonra yapılacak tek bir şey kalmıştır. O da evrensel insan hakları doğrultusunda bölge halkının tek yürek olarak ocaklara karşı yasal sınırlar içerisinde etkinlikler başlatmasıdır. Önümüzdeki hafta Finike’de sivil toplum örgütleri ve yerel kanaat önderleriyle bir araya gelerek etkinliklerin biçimi ve zamanlaması konusunda toplantı yapılacak. Umuyoruz ki, ilgilileri ve yetkililer, bu eylemlere gerek kalmadan taş ocakları konusunda halkın beklentilerini yerine getirerek, Kızılcık Yaylası’nda açılmak üzere olan taş ocağını durdurur ve hali hazır çalışmakta olanların denetimlerini yaparak yasalara uymayanlar konusunda gereğini yapar."


KAYNAK: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.416
  • 126.332
  • 5.416
  • 126.332
# 13 Şub 2013 10:54:11


 Türksüz Türk Köyünde Karnaval

  Faymonville/Belçika

 
 
 
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]


Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 13 Şub 2013 23:51:04
Kötü haber tez yayılır...

Bakan Avcı öğretmenlerin özür durumundan yer değiştirme konusu hakkında açıklama yaptı.

"İl emri düşünmüyoruz"


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı aşk-ı şehir

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.764
  • 5.041
  • Müdür Yetkili
  • 2.764
  • 5.041
  • Müdür Yetkili
# 13 Şub 2013 23:56:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Kötü haber tez yayılır...

Bakan Avcı öğretmenlerin özür durumundan yer değiştirme konusu hakkında açıklama yaptı.

"İl emri düşünmüyoruz"


[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Bence yerinde bir karar

Çevrimdışı olympus

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 703
  • 1.417
  • 703
  • 1.417
# 14 Şub 2013 22:16:13
Öğretmenler Dikkat! Yıl Sonunda Transfer Olacaksınız!...
mer DİNÇER'e yapılan tüm uyarılara rağmen okullardaki dönüşümlerin planlı şekilde yapılmaması neticesinde birçok il ve ilçede okullarda  ikili eğitime geçilmek zorunda kalındı. Bu durum birçok sorunu da beraberinde getirdi.

Özellikle büyükşehirlerde okullarda ikili eğitim nedeniyle, birçok sıkıntı ve yetersizlik meydana geldi. İkili eğitim nedeniyle sene başında birçok öğretmen norm fazlası olacağım endişesiyle tayin istemek sorunda kalmış ya da norm fazlası konumuna düşmüştü.

MEB hatasından vazgeçerek 4+4+4 de de iyileştirmelere gidiyor.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Konya, Kayseri gibi  büyükşehirler başta olmak üzere birçok ilde İl Milli Eğitim Müdürlükleri kurdukları komisyonlarda okul çeşitlerini ve ilçelerin belirlediği plan ve türler kapsamında okulları netleştirerek ve yıl sonunda şartları müsait olan her okulda tekli eğitime geçmeyi hedefliyor.

Bunun için yıl sonunda eğitim bölgelerinde ikili eğitim yapan yani ilkokul olarak belirlenmiş ancak bünyesinde hem ilkokul hem de  ortaokul öğrencilerini barıdnıran ya da ortaokul olarak belirlenmiş ancak bünyesinde hem ortaokul hem de ilkokulu barındıran okullardan tekli eğitime geçisi mümkün olan okullar arasında öğrenci ve öğretmen transferi yapılacak.

Öğretmenler norm kadrolarıyla birlikte aynı eğitim bölgesindeki en yakın ilkokula veya ortaokula branşına göre nakledilecek.

Ardından da öğrenciler nakledilecek.

Okullar önümüzdeki yıldan itibaren belirlendiği türde  tekli eğitim ve öğretim yapacaklar. Hem ortaokul hem ilkokul öğrencileri bünyelerinde barınmayacak. Şartları tutmayanlar ise en asgariye indirilerek ikili eğitime devam edecekler ya da çok kalabalık okullarda belirlendiği türde ilk ya da ortaokul ne ise ikili eğitim yapacaklar.

Arkadaşlar bir sitede bu haberi gördüm. Kaynak belirtilmemiş. Bizim okul hala dönüştürülmedi. Belirsizlik var. Benimde hizmet puanım çok düşük. Transfer olayı çok mantıklı geldi bana. Acaba doğru mudur?

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.416
  • 126.332
  • 5.416
  • 126.332
# 14 Şub 2013 22:29:37
 Okulum ortaokul olunca , bende her an norm fazlası olma durumuna düşünce,evi çok uzakta olan,sabahın köründe önce annesinin okuluna giden orada öğleye kadar bekleyip, okula gelen canım öğrencim Ozan'a annesi sene başında sormuş:böyle çok zor olacak senin için ,istersen benim okula gel deyince Ozanım----olmaz anne öğretmenim transfer olana kadar ayrılmam ben ondan demiş  :) :)yavrum durumumu tee önceden görmüş,öpüyorum oğlum seni... ;)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmenler Dikkat! Yıl Sonunda Transfer Olacaksınız!...
mer DİNÇER'e yapılan tüm uyarılara rağmen okullardaki dönüşümlerin planlı şekilde yapılmaması neticesinde birçok il ve ilçede okullarda  ikili eğitime geçilmek zorunda kalındı. Bu durum birçok sorunu da beraberinde getirdi.

Özellikle büyükşehirlerde okullarda ikili eğitim nedeniyle, birçok sıkıntı ve yetersizlik meydana geldi. İkili eğitim nedeniyle sene başında birçok öğretmen norm fazlası olacağım endişesiyle tayin istemek sorunda kalmış ya da norm fazlası konumuna düşmüştü.

MEB hatasından vazgeçerek 4+4+4 de de iyileştirmelere gidiyor.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Konya, Kayseri gibi  büyükşehirler başta olmak üzere birçok ilde İl Milli Eğitim Müdürlükleri kurdukları komisyonlarda okul çeşitlerini ve ilçelerin belirlediği plan ve türler kapsamında okulları netleştirerek ve yıl sonunda şartları müsait olan her okulda tekli eğitime geçmeyi hedefliyor.

Bunun için yıl sonunda eğitim bölgelerinde ikili eğitim yapan yani ilkokul olarak belirlenmiş ancak bünyesinde hem ilkokul hem de  ortaokul öğrencilerini barıdnıran ya da ortaokul olarak belirlenmiş ancak bünyesinde hem ortaokul hem de ilkokulu barındıran okullardan tekli eğitime geçisi mümkün olan okullar arasında öğrenci ve öğretmen transferi yapılacak.

Öğretmenler norm kadrolarıyla birlikte aynı eğitim bölgesindeki en yakın ilkokula veya ortaokula branşına göre nakledilecek.

Ardından da öğrenciler nakledilecek.

Okullar önümüzdeki yıldan itibaren belirlendiği türde  tekli eğitim ve öğretim yapacaklar. Hem ortaokul hem ilkokul öğrencileri bünyelerinde barınmayacak. Şartları tutmayanlar ise en asgariye indirilerek ikili eğitime devam edecekler ya da çok kalabalık okullarda belirlendiği türde ilk ya da ortaokul ne ise ikili eğitim yapacaklar.

Arkadaşlar bir sitede bu haberi gördüm. Kaynak belirtilmemiş. Bizim okul hala dönüştürülmedi. Belirsizlik var. Benimde hizmet puanım çok düşük. Transfer olayı çok mantıklı geldi bana. Acaba doğru mudur?

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 17 Şub 2013 22:03:31
2000 senedir aranan kutsal kase (Hz. İsa'nın kasesi Akhisar Müzesinde)Tıklayın en altta sağ köşede ağzı ters yönde yere kapatılmış olan kase

        t  ı  k  l  a
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 18 Şub 2013 18:01:45
İşte ÖMSS tarihi...

Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) ve kuraya katılan engelli memur adayları, 28 Şubat-3 Mart 2013 tarihlerinde “www.osym.gov.tr” adresinden tercihlerini yapabilecek.

ÖMSS ve kuraya katılan engelli memur adaylarının 2013 yılında yapılacak olan yerleştirme başvuru tarihleri ÖSYM’nin internet sitesinde yayımlandı. Buna göre, engelli memur adayları 28 Şubat-3 Mart 2013 tarihleri arasında “www.osym.gov.tr” adresine girerek, ÖMSS kadroları arasından tercihlerini yapabilecek. Memur kadrolarına atanma işlemlerinin ise Mart ayı içerisinde sonuçlandırılması öngörülüyor.

Kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talepler sonucunda, 2013 yılında engelli vatandaşların atanması amacıyla daha önceden kamuoyuna açıklanan 5 bin 423 memur kadro sayısı, ilgili kurumlarla yapılan görüşmeler sonrasında 8 bin 115’e çıkarılmıştı.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] ündem

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 18 Şub 2013 18:07:28
Öğrenciler, artık tatillerini de eğitimle değerlendiriyor.
Eğitim amaçlı yurtdışına çıkışlarda her sene yüzde 10’luk bir artış görülürken, en çok İngiltere’deki dil kursları ilgi çekiyor.
Günümüzde öğrenciler sömestrda tatilden çok eğitim için yurtdışına çıkıyor. Yurtdışında eğitim ve yaşam konusunda bilgi veren Mezun.com’un CEO’su Ali Hantal, mezun olduktan sonra işe girememe endişesinin, öğrencileri boş vakitlerinde alternatif eğitimlere yönelttiğini söyledi. Bu sene yurtdışına 150 bin öğrencinin çıktığını belirten Hantal, “Eğitim amaçlı yurtdışına çıkışlarda her sene yüzde 10’luk bir artış görülüyor. Çoğunluğunu üniversite öğrencileri oluşturuyor” dedi.

İNGİLTERE ‘DİL’LE CEZBEDİYOR

Sömestr tatilinde en çok kısa süreli dil kurslarının tercih edildiğini ifade eden Ali Hantal, “Yurtdışındaki birçok ülke dil eğitimi için 2 haftalık eğitim programları sunuyor. Bu programa konaklama da (genelde aile yanında) dahil ediliyor. En çok tercih edilen ülkeler İngiltere, Amerika ve Kanada. 2 haftalık dil eğitiminin ücreti İngiltere’de €1.100 - €1.500, Amerika ve Kanada icin; $1.200 - $1.600 arasında değişiyor” diye konuştu.


‘TÜRKİYE’ AZERİ ÖĞRENCİLERİN GÖZDESİ

Türkiye’de eğitim alan öğrencilerin sayısında da son 5 senede yüzde 59’luk bir artış görüldüğünü dile getiren Ali Hantal, şunları söyledi: “Türkiye’ye en çok Azerbaycan ve Türkmenistan’dan öğrenciler eğitim amaçlı geliyor. 2012 yılında 8627 yeni öğrenci Türk okullarına kayıtlarını yaptırdı.”
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 18 Şub 2013 18:26:12
İzmir Körfezi hayat buldu
İZMİR Körfezi’nde, Büyükşehir Belediyesi’nin çevre yatırımlarıyla hız kazanan temizlenme süreci devam ederken, ’sualtının eski sakinleri’ de evlerine döndü. Deniz altındaki yaşamı tespit amacıyla çekilen su altı fotoğraflarına çok sayıda deniz yıldızı, denizatı, karides ve balıkların görülmesi yetkililerin yüzünü güldürdü.
İç körfezde çözülmüş oksijen seviyesinin yükselmesi ile birlikte canlı türü sayılarında da ciddi artış sağlandı. 2000’li yıllara kadar açık lağım gibi kullanılan Körfez’in eski gözdeleri barbun, karagöz, kupez ve karidesler çoğaldı.
NELER YAPILDI?

İzmir Körfezi, 1960’lı yıllardan itibaren giderek kirlenmeye başladı ve her türlü atık arıtmaya tabi tutulmadan Körfez’e aktı. Bu süreç 2000 yılına kadar devam etti. 2000 yılında devreye giren Büyük Kanal Projesi ile tüm atık sular arıtma tesislerinde arıtılarak Körfez’e deşarj edilmeye başlandı. 2002 yılında da Güneybatı Atık Su Arıtma Tesisi hizmete girdi. Bunu Ragıp Paşa Dalyanı’nın yıkılması, Meles Deltası’nın ıslahı, endüstriyel kuruluşlara arıtma tesislerinin yaptırılması ve ıslah çalışmaları izledi. Dere yataklarının içindeki kanal hatları iptal edilerek dere kenarlarına alındı, derelerin sadece yağmur suyunu Körfez’e taşıması sağlandı. Can çekişen Körfez, eski yıllarda olduğu gibi mavi rengiyle tekrar bütünleşti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe ve beldelere kurduğu biyolojik arıtma tesisleri ile Gediz, Nif ve Küçük Menderes havzalarını kirlilikten kurtardı. İzmir Yüksek Teknoloji, Urla, Ayrancılar-Yazıbaşı, Torbalı, Bayındır, Menemen, Seferihisar, Kemalpaşa ve Aliağa arıtmaları işletime alındı. 892 bin 500 kişinin evsel atığını arıtacak kapasitede olan bu arıtmaların yatırım maliyeti yaklaşık 50 milyon lira oldu. Özdere ve Ürkmez ileri biyolojik atık su arıtma tesisleri tamamlandı. Bu iki tesis de kısa sürede hizmete girecek. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasitesini yüzde 35 oranında artıracak 4’üncü fazın yapımına başlanacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi ayrıca, yine Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi alanı içinde Türkiye’nin en önemli çevre yatırımına imza atacak. 60 milyon liralık yatırımla Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi içinde Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi inşaatına başladı. Giderek sığlaşan ve deniz alanlarının azaldığı gözlenen İzmir Körfezi’nin kurtarılması için ’Büyük Körfez Projesi’ başlatıldı. İzmir Körfezi’ne akan dere ağızlarının temizlenmesi, Körfez’in kuzeyinde bir sirkülasyon kanalı açılması ve Körfez tabanındaki malzemelerin temizlenmesi için 9.3 milyon liralık yatırımla kazıcı-emici ve destek tipi olmak üzere 2 yeni gemi alındı.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 24 Şub 2013 11:38:44
Çocuklarda televizyon ve bilgisayar bağımlılığı...

Sağlık dergisi Reader’s Digest, 21’inci yüzyılın en büyük sağlık sorunlarından biri olan çocuk obezitesini mercek altına aldı.

Yaklaşık 70 ülkede 40 milyon okuyucuya sahip olan Amerikan Reader’s Digest dergisi çocuk obezitesinin temel kaynağının televizyon ve bilgisayar bağımlılığı olduğunu açıkladı. Dergi oyun alanları daralan ve evde kalmaya alışan çocukların giderek hareketsizleştiğini ve kilo almaya başladığını vurguladı.

Okulda denetim

Çocuklardaki obezite, kan basıncı, diyabet, kanser gibi hastalıklara davetiye çıkararak yaşam süresini azaltıyor. Obezite yaş sınırının 6’ya kadar indiği ve son 30 yıldır obez çocuk sayısının dünya genelinde artış gösterdiği belirtiliyor. Ancak uzmanlar çocukların evde televizyon izleyerek yemek yeme alışkanlığı edinmelerinde aile kadar okul yönetiminin de suçlu olduğunu belirtiyor.

Aile ve öğretmenler ne yapmalı?


1) Çocuk ve gençlere her gün 60 dakika spor yapacakları bir program hazırlayın.

2) Okul çağında olmayan çocukların gelişimi için en önemli aktivite dışarıda oynamak. Bu nedenle bu yaştaki çocuklar için oyun alanlarında geçecek bir zaman dilimi belirleyin.

3) Ergenliğe yakın çocukları takım ya da bireysel olarak yapacakları fiziksel sporlara yönlendirin. Takım koçu ya da hocası ile yapılan sürekli sporlar çocuklara güven verecektir.

4) Amerikan Pediyatri Akademisi (AAP) okul günlerinde çocukların en az 30 dakika spor yapmalarını tavsiye ediyor.

Haftada kaç saat televizyon izlemeliler?

1) Televizyon, bilgisayar ve video oyunları bir hak değil, ayrıcalık olarak görülmeli.

2) Çocukların odalarında televiyon olmamalı.

3) Çocuklar televizyon izlerken yemek yememeli. Çünkü özellikle çocukların izlediği programlarda kullanılan reklamların yemeklerle ilgili olması iştahın artmasına neden oluyor. Televizyon izlemek çocuklarda görülen obeziteye etki sağlayan en önemli çevresel etken olarak kabul ediliyor ve bu nedenle çocukların gün içinde 2 saatten daha az televizyon izlemesi gerektiği tavsiye ediliyor. (AAP’ye göre çocuklar haftada 14 saat televizyon seyretmeli)

4) Reklamlar sırasında spor hareketleri yapılabilir.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 24 Şub 2013 12:20:56
Oscar ödül töreni bu gece ekranda.

Sinema dünyasının en prestijli ödüllerinden 85'inci Oscar Ödülleri Töreni, bu gece saat 03.30'da sahiplerini buluyor. Tören; NTV ve CNBC-e ortak yayınıyla izleyiciyle buluşacak. Heyecan dorukta!

Bu yıl 85'incisi düzenlenen Oscar Ödülleri, sabaha karşı saat 03.30'da Los Angeles'taki Dolby Theatre'da düzenlenecek bir törenle sahiplerini bulacak. Sunuculuğunu 'Family Guy' dizisinin yaratıcısı Seth MacFarlane'nin yapacağı tören; NTV ve CNBC-e ortak yayınıyla ekrana gelecek.

ORİJİNALİ CNBC-E'DE!
Saat 03.30'dan 07.00'ye kadar devam edecek muhteşem geceyi NTV simultane çeviriyle ekrana getirirken, CNBC-e ise orijinal haliyle yayınlayacak. Bu yıl 16 dalda dağıtılacak olan ödüllerde iddialı filmler öne çıkacak. Kıran kırana bir çekişmenin yaşanacağı törende 'En İyi Film' dalında; 'Lincoln', 'Umut Işığım', 'Zero Dark Thirty', 'Sefiller', 'Pi'nin Yaşamı', 'Aşk', 'Zincirsiz' ve 'Argo' yarışacak.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK