Yorumlu Haberler

Çevrimdışı Fırat Tigris

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 14
  • 104
  • 14
  • 104
# 06 Haz 2012 17:30:18
İmam Hatip için İlkokul Kapanıyor
Ali Kuşçu İlköğretim Okulu'nun İmam Hatip Lisesi'ne dönüştürülmesine veliler tepkili. Eğitim Sen, "O okulun fiziki yapısı ilköğretim öğrencisine uygun, ayrıca ilköğretim ile lise öğrencinin aynı binada okuması yönetmeliğe aykırı" diyor.

Nilay VARDAR nilay@bianet.org
İstanbul - BİA Haber Merkezi 06 Haziran 2012, Çarşamba

Fatih'teki Ali Kuşçu İlköğretim Okulu'na İmam Hatip Lisesi Müdürü atandı. Veliler, okulun kapatılmak istenmesine karşı imza kampanyası başlattı.
Okul yönetimi, İlköğreitm okulunun kapanıp kapanmayacağına, yeni kayıt yapılıp yapılmayacağına dair velilere bilgi veremiyor; çünkü ellerinde resmi bir bilgi yok.
Üç yıl önce açılan ilköğretim okulunda şu anda 150 öğrenci okuyor.
"Kimse açıklama yapmıyor"

Okulda iki çocuğu eğitim gören İlgin Gül, çok uzun zamandır okulun İmam Hatip Lisesi'ne dönüştürüleceğine dair duyum aldıklarını, konuyla ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yazdıkları dilekçelere bir yanıt alamadıklarını söylüyor.
Okula İmam Hatip Lisesi Kurucu Müdürü atanmasının ardından veliler okul yönetiminden de konuya dair bilgi alamadı.
İmza kampanyası başlatan veliler, "Okul kapanacak mı, çocuklarımız ne olacak, neden okul kapatılmak isteniyor, lise öğrencileri ile ilköğretim öğrencileri aynı okulda okuyamaz" diyor.
"Okul sadece ilköğretim öğrencilerine uygun"

Eğitim Sen 8 No'lu Şube Başkanı Mustafa Turgut, resmi olarak açıklanmasa da Ali Kuşçu İlköğretim Okulu'na önümüzdeki sene yeni öğrenci almayarak İmam Hatip Lisesi'ne dönüştürüleceğine emin olduklarını söyledi.
Turgut, Ali Kuşçu İlköğretim Okulu'nun fiziki yapısının sadece ilköğretim öğrencisine uygun olduğuna dair müfettiş raporları olduğunu söyledi.
Ayrıca, okul kapanacaksa bu süre içinde ilköğretim okulu öğrencileri ile lise öğrencilerinin aynı binada okumasının yönetmeliğe aykırı olduğunu belirten Turgut, "Neden yeni okul açmak yerine varolan okullar İmam Hatip Lisesi'ne dönüştürülüyor" dedi.
Veliler, yarın saat 12:00'de topladıkları imzaları İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne verecek ve bir basın açıklaması yapacak. (NV)

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 06 Haz 2012 21:34:29
Sınav öncesi doğru beslenme
Beslenmeniz, sağlıklı, yeterli, dengeli, düzenli olursa başarılı olmak kolaylaşır.


SINAV SABAHI…Sınav sabahı stres ve heyecanla ne kadar iştahsız olursanız olun sizi rahatsız etmeyecek düzeyde mutlaka kahvaltı yapın. Sabah yapılan kahvaltı, dikkat süresini uzatır. Kahvaltıda, tam tahıl ekmeği, haşlanmış yumurta, peynir çeşitleri, havuç, domates, salatalık, maydanoz gibi besinler bulunmalıdır. Süt, yumurta, peynir gibi protein kaynakları tokluk süresini uzatırlar, bu nedenle sınavda açlık hissinin azalmasını sağlayabilirler. Reçel, bal, pekmez gibi besinler tek başına tüketildiklerinde kan şekerini hızlı yükseltip hızlı düşürdüklerinden dolayı, sınavda öğrencinin daha çabuk acıkmasına neden olabilirler. Bunun için tatlı ihtiyacını karşılamak için kahvaltının üzerine taze meyve yemek de sağlıklı bir alternatif olur.    Zeytin, yüksek miktarda tuz içerdiği için sınavda susuzluk hissini arttırabilir, sınav öncesi aşırı tüketilmemelidir. Böyle bir kahvaltı ile glisemiks indeks dediğimiz karbonhidratların emilim hızını düşürmüş oluruz. Yapılan araştırmalarda düşük glisemik indekse sahip kahvaltının mental performansı arttırdığı ve dikkat süresini 210 dakikaya kadar uzattığı belirlenmiştir.
 
Sınav sabahı, daha önceden hiç tüketmediğiniz  bir besinin tüketilmesi ile sınav bir kâbusa dönüşebilir. Öğrencinin daha önceden hiç tüketmediği bir besini tüketmesinin, sınav anında şişlik, gaz, karın ağrısı ve ishal gibi sorunlara neden olabileceği unutulmamalıdır.
 
Sınav sabahı, içerdikleri kafein nedeniyle idrar miktarını ve sıklığını arttıran çay ve kahve gibi içecekler fazla tüketilmelidir.  
 
SINAV ANINDA…Ülkemizde yaygın görüş, sınavda şeker, bonibon, şekerleme gibi yüksek şeker içeren besinlerin tüketilmesi gerektiğidir. Fakat bu bilgi doğru değildir. Çünkü bu tür besinlerin tek başına basit karbonhidrat içermesi, kan şekerini hızlı yükseltir ve hızlı düşürür. Kan şekerinin hızla düşmesi de, performans ve dikkat yoğunluğunda kayıplara neden olabilir. Şeker ve şekerlemeler yerine, kan şekerini yükselttikten sonra çabuk düşmesini önleyen yağ ve protein içeren çikolata yemek yerinde bir davranış olur. Çikolata kafein içerdiği için abartılı miktarlarda tüketilmediği  sürece uyarıcı etkisi açısından çok az faydalı olur. Peynir ekmek gibi protein içeren küçük sandviçler tüketmek hipoglisemi ve insülin direnci  olan öğrenciler için  tercih edilmelidir. Öğrenciler sınavda acıkacaklarından şüphe duyuyorlarsa, en rahatsızlık oluşturmayacak besinler, kutu süt, ayran, fındık, fıstık ve ceviz gibi yağlı tohumlar ve kolay tüketilebilecek ve çevreyi de rahatsız etmeyecek muz ve kuru kayısı gibi meyveler de sağlıklı alternatiflerdir.
 
Sınavın başında susuzluk hisseden ve su içmek isteyen öğrenciler, genelde oluşabilecek tuvalet ihtiyacını düşünerek tereddüt ederler. Böyle bir sorunu yaşamamak için öğrencilerin yanlarında su bulundurarak yudum yudum problem yaratmayacak ölçüde su içmeleri daha akıllıca olur.

  [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Cumartesi SBS sınavına girecek 8. sınıf ögrencilerimize başarılar dileriz..

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 10 Haz 2012 07:55:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Mesleğimizin, Emeğimizin Aşağılanmasına Ortak Olmayacağız!
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in telekonferans yöntemiyle yapacağı konuşmaya ilişkin sendikamızın tutumudur.

09.06.2012

11 Haziran günü Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, telekonferans yöntemiyle sınıf öğretmenlerini ilçe merkezlerinde belirlenecek okullarda toplayarak eğitim sistemine ilişkin açıklamalarda bulunacaktır.

11 Haziran Pazartesi günü Eğitim Sen olarak, yaptığı açıklamalarla göreve geldiği günden bugüne eğitim sisteminde yaşanan sorunları eğitim emekçilerinin üzerine yüklemeye çalışan, eğitim emekçilerinin emeklerini görmezden gelerek aşağılayan Ömer Dinçer’in konuşmasını dinlemek üzere toplanılan okullarda sivil itaatsizlik hakkımızı kullanacak; Bakan Dinçer’i dinlemeyecek, eğitim emekçilerini, mesleğimizi, emeğimizi aşağılayan Bakan’ın sözlerine ortak olmayacağız.   
                                                            Eğitim-Sen Yönetimi




"Karşımızda anlatan varken dinlenmiyordu ki seminerler..
Ki soru dahi soramadığımız telekonferans ne kadar sağlıklı olur ve dinlenir tartışılır.."

Çevrimdışı Fırat Tigris

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 14
  • 104
  • 14
  • 104
# 10 Haz 2012 12:51:36
EĞİTİM SEN'DEN
Eğtim Bakanı Hakkında Suç Duyurusu
Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in öğretmenlere hakaret ettiği belirterek, Dinçer hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Serhat KORKMAZ korkmazserhat7@gmail.com
İstanbul - BİA Haber Merkezi 08 Haziran 2012, Cuma

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), bu yıl ki eğitim öğretim dönemi boyunca öğretmenleri aşağılayan sözler sarf ettiği gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda bulunulmadan önce Anakara Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, kendilerine hakaret edilmesine sessiz kalamayacaklarını söyledi.
"Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim-öğretim yılı boyunca her fırsatta eğitim emekçilerinin emeği küçümseyen, yanlış bilgilerle öğretmenlerin 'üç ay tatil yaptığını', 'az çalışıp çok para kazandığını', 'öğretmenlerin niteliksiz olduğunu ve az derse girdiklerini' iddia etmiştir.
300 bini aşkın ataması yapılmayan öğretmene 'başka iş bulmalarını' tavsiye ederek bütün eğitim emekçilerini karşısına almaktan çekinmemiştir."
"Yalnızca derslere girmiyoruz, angarya işler de yapıyoruz"

Yıldız, Türkiye'de öğretmenlerin yalnızca derslere girmediğini aynı zamanda angarya işler de yaptığını belirtti.
"Türkiye'de öğretmenler yalnızca derslere girmemekte bunun yanı sıra, özellikle son yıllarda yaygınlaşan Toplam Kalite Yönetimi, İlk Öğretim Kurumları Standartları uygulamaları, Türkiye'de Eğitimin Finansmanı ve Eğitim Harcamaları Bilgi Yönetim Sistemi Projesi (TEBFİS), Aşamalı Devamsızlık Yönetimi (ADEY), Risk Değerlendirme Formları (RİDEF) vb. ek işlerin yanı sıra, ders dışı zamanlarda ortalama 3 bin 600 anket sorusunu yanıtlamak, bakanlığın ödenek ayırmadığı okullarda bağış toplamak için kermes düzenleme gibi işleri yapmakta."
Yıldız, bugünün karne günü olmasına atıfta bulunarak eğitimde alt yapı sorunlarının da devam ettiğini dile getirdi.
"Hükümet ekonominin geliştiğinden bahsediyor. Peki, bu neden eğitime yansımıyor? Bu siyasal bir tercihtir. Cinsiyetler arası eşitsizlik, bölgeler arası eşitsizlik halen devam ediyor.
Uludere'de katledilen çocuklarda öğrenciydi. Onları da anıyoruz, sorumluları kınıyoruz. Ayrıca bundan üç yıl önce, Eskişehir'de öğretmen Mehmet Ali Ürkmez ortadan kaybettirildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı. Bu olayın izini süreceğiz." (SK/HK)

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 12 Haz 2012 11:18:01
Şafak dersleri -Deniz Yıldırım   
  10 Haziran 2012 -   
 
Şafak geçen yıl bugün öldüğünde 26 yaşındaydı. Bedenindeki kansere, çekilmez ağrılara ve atama sorununa karşı “çifte mücadele” verdi. Verdiği mücadelelere her bakan, Şafak Bay’ın mayalanan yeni bir kuşağın unutulmayacak temsilcilerinden birisi olduğunu hemen anlayacaktır





Şafak Bay bir yıl önce bugün ayrıldı aramızdan. Siz onu “kanser hastası, ataması yapılmayan öğretmen” olarak tanıdınız belki. Tanım eksikti. Şafak Bay kimdi, kısacık yaşamına sığdırdıklarıyla öğrettikleri nelerdi? Şafak, hatırlanmayı hak ediyor; çünkü hatırlamak da bir direnme şekli.

Şafak, üniversiteden mezun olduktan sonra, mesleğine kavuşmak, öğretmenlik yapmak için KPSS baskısıyla mücadele etmeye başlamıştı. Ve KPSS cenderesiyle mücadele ederken, bir yandan da yaşam mücadelesi veriyordu. Kemik kanserine yakalanmıştı; günden güne eriyordu.

Durumunu kabullenmedi. Yaşamak için verdiği mücadeleyi, diğer atama bekleyen öğretmen arkadaşları ve elbette öğretmensiz sınıflarda öğretmen bekleyen binlerce öğrenci için verdiği mücadeleyle birleştirme azmiydi onun yaşamı. O’nun bu mesajını doğru kavrayanlar, bedeni yok olsa da Şafak’ı yaşatmanın yöntemini de kavrayabilirler.

2009 yılının Temmuz ayıydı. Bakanlık, ataması yapılacak öğretmen sayısını açıklamış ve haber; sayıları 300 bini geçen ataması yapılmayan öğretmen için yine hüsran olmuştu. Artık bıçağın kemiğe dayandığı andı; Şafak için de, binlerce öğretmen için de. Şafak, bir internet sitesinin forum sayfasına düştüğü notta şöyle diyordu o gün: “artık yeter, ben Ankara’ya gidip bu durumu protesto için açlık grevi yapacağım”. Öyle de yaptı. O süreçte Eğitim Sen Genel Merkezi’nde tanıştık Şafak’la. Türkiye’nin farklı bölgelerinden, daha önce tanışmadığı, sadece o mesaja dayanarak Ankara’ya gelen meslektaşlarıyla birlikteydi. Abdi İpekçi Parkı’ndaki üç günlük açlık grevi sonunda Türkiye, ataması yapılmayan öğretmenler sorununu konuşuyordu. Dönemin Milli Eğitim Bakanı görüşme taleplerini kabul ediyor ve Şafak, Bakanlığa ortak talepleri ileterek ataması yapılmayan öğretmenlerin mücadelesinde katılımcı bir mekanizmanın oluşumuna önderlik etmeye başlıyordu.

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu, yani AYÖP tam da o koşullarda doğdu. Şafak ve arkadaşları, dağınıklığa, çaresizliğe, günden güne artan öğretmen intiharlarına dur demek için örgütlenmek gerektiğini, çözümü aşağıdan örmek gerektiğini düşündüler ve AYÖP doğdu. Doğmakla kalmadı; hızla gelişti, büyüdü. “Atanamayan değil, ataması yapılmayan öğretmen” vurgusuyla; kadrolu-güvenceli atama ve kamusal eğitim gibi iki net taleple doğan bu mücadelede Şafak, hem kansere hem de kendisini atamayan sisteme direndi. Şafak’ların yaptığı, üstlerine yüklenen “atanamayanlar” yaftasının nesnesi olmaktansa, ataması yapılmayanları kendi hakları için özneleştirmekti.

Şafak, bedeninin acılarını, mücadeleyle bastırdı. 26 yıllık yaşamına sığdırdığı en büyük ders buydu: Direnmeyi öğretti, yaşama tutunmayı. Mayalanan bir mücadele kuşağının sembolüydü Şafak, kendisine dayatılan gençlik modeline başkaldırıydı. Böyle özetlenebilirdi yaşamı; ama özete sığmazdı. Son günlerinde “ölümden korkmuyorum, ölümden korkmamak için yaşamaktan korkmamak gerekiyor” demişti Şafak. Bu bilgelik, Şafak’ın “öğretmen” olarak bize bıraktığı derslerin iyi okunmasını gerektiriyor. Şafak, öğretmendi ve öğretmeden gideceğini düşünmek, Şafak Bay’ı tanımamak, anlamamak olurdu. İşte 4 maddede Şafak dersleri:

Bireysel kurtuluşa karşı toplumcu-halkçı damar
Şafak Bay, deyim yerindeyse “kolektif kişilik” taşıyordu. Bireyselci değildi, bireysel kurtuluşa karşı çıkıyordu. Kanser hastası olduğu için kendisine atamada bir istisna yapılmasına dönük “haberleştirme”leri yalnızlaştırıcı buluyordu, kızgındı. O, ataması yapılmayan öğretmen Şafak’ı öne çıkardıkça, sistem “kanser hastası Şafak”ı haberleştiriyordu. Hak talebinin karşısına acıma duygusu çıkarıldıkça, o da kolektif kişiliğini belirginleştiriyordu. Şafak’ın bu anlayışı, AYÖP mücadelesini genişleten formüldü. Kaç kere bireysel tekliflerle yaklaşmadılar ki kendisine? “Sana bir istisna yapalım, kadro verelim, bir kere de olsa ataman yapılsın, öğretmenlik yap”. Bu tekliflere Şafak, “ben sadece kendi atamam için değil, 320 bin ataması yapılmayan öğretmenin tamamının atanması ve çocuklarımızın kamusal eğitim görmesi için mücadele ediyorum” diyerek yanıt veriyordu. Şafak tam da bunun için kendi kişiliğinde “birey”i değil “toplum”u büyütüyordu. Şafak Bay, kendi kuşağı içinde mayalanan yeni çözüm damarı; programıydı. Algısında “toplum” öndeydi; sistemin satın alma araçlarını etkisizleştiren de bu bilinçti.

Çözümsüzlüğe/çaresizliğe karşı örgütlenme
Şafak çok ders bıraktı geride, hakiki “öğretmen”di. “Derslik”ten çıktığı anda “sınıf”a giren türden. Bu derslerden birisi de, sayıca çok olmalarına rağmen, dağınıklığın, seslerini ortak bir platformdan duyurmalarını sağlayacak mekanizmalardan yoksun olmanın; umudu değil, çaresizliği büyüttüğü tespitiydi. İlker Akcasoy ve Kansu Yıldırım ile birlikte ölümünden önce gerçekleştirdiğimiz nehir söyleşisinde, atama umudunu yitiren, çevre ve aile baskısıyla yaşama tutunmakta zorlanan, güvencesiz işlerde ağır sömürüye maruz kalan meslektaşlarının intihar haberlerinin kendi üzerinde yarattığı tahribatı anlatmıştı. Dağınıklık çaresizlik; çaresizlik atama bekleyen öğretmenler için intihar ve ölüm demekti. Şafak ölüme karşı yaşama tutunma mücadelesini kendi bedeninde yürütüyordu; o mücadeleyi başka intiharlar olmasın diye bir umuda dönüştürmek gerekiyordu. Dönüştürdü de. Mücadele ve örgütlenme, ölümün ve intiharların karşısına yaşamı çıkarmanın formülüydü Şafak’ta. AYÖP böyle bir ihtiyacın ürünüydü. Şafak çözümsüzlüğe/çaresizliğe karşı bireysel çözümlerin yakınından bile geçmedi; çözümü ortaklaşa örmek, “zil keşke çalmasa” diyeceğiniz akıcı ve coşkun Şafak Bay derslerindendi.

Bölünme değil birleşme
Şafak Bay bu ihtiyacı fark ettiğinde, ortak talepler ekseninde birleşmenin önemini de fark etmişti. Birbirini hiç tanımayan, yüzlerini görmediği, seslerini duymadığı binlerce ataması yapılmayan öğretmenle, nicelikte az, nitelikte yoğun iki talep ekseninde birleşmekti hedefi: Kadrolu-güvenceli atama ve herkese parasız kamusal eğitim. Şafak Bay, isimlerini tek tek anamayacağım yüzlerce meslektaşıyla birlikte gerçekleştirdi bu birleşmeyi. Şafak, birleştiriciydi; “kolektif kişilik” olarak Şafak Bay her kesimden meslektaşıyla önyargı duvarlarını yıkarak mücadelede ortaklaşmayı önüne koyduğu için Şafak’tı. Ve 2010’da TEKEL direnişi, Şafak ile arkadaşlarında birleşme ufkunu adım adım genişleten nitelikteydi; atama bekleyen öğretmenlerin mücadelesini güvencesizleştirilen diğer emekçilerin mücadelesinden ayırmamak gerektiğini fark edip TEKEL çadırlarında yerlerini aldıklarında, Usta, Salı kürsüsünden kendilerini “Öğretmen Olamayanlar Birliği” diyerek azarlamıştı. Kıssadan hisse, bugüne dersti.

Çürümeye karşı mayalanma kuşağı
Şafak geçen yıl bugün öldüğünde 26 yaşındaydı. Bedenindeki kansere, çekilmez ağrılara ve atama sorununa karşı “çifte mücadele” verdi. Verdiği mücadelelere her bakan, Şafak Bay’ın mayalanan yeni bir kuşağın unutulmayacak temsilcilerinden birisi olduğunu hemen anlayacaktır. Şafak Bay, kendisine biçilen daracık “gençlik” elbisesini yırtıp attı; özetle Şafak, 12 Eylül darbesinin, onun toplum ve gençlik modelinin inkarıydı. Şafak Bay’ın yaşamı geçmişte kalmış olabilir; ama bıraktığı dersi şimdiye ve geleceğe taşıyan bu mayalanmaydı. Şimdi kuşak tartışmasını, eğitim sistemindeki dönüşümleri “isyankar bir nesil mi olsun?” korkularıyla açıklayanların aklında isim yok belki, ama bir model var bu isyankarlığı anlatırken. Biz söyleyelim: Şafak Bay modeli. Demek ki Şafak Bay, bedeniyle bizi terk etti; ama dersleriyle bizde, korkularıyla başkalarında yaşamayı sürdürüyor. Ölümünden 6 ay sonra, acısı taptaze anne-babasına ve kardeşlerine; o güzelim insanlara “oğlunuza 3 yıl hapis cezası verildi” diyerek tebligat yapılmasını başka nasıl açıklarsınız ki?


* Deniz Yıldırım
Yrd. Doç. Dr., Siyaset Bilimci 

Çevrimdışı ahmetce

  • B Grubu
  • 5.759
  • 33.906
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.759
  • 33.906
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 15:18:04
Türkçe Bayramı başlığına yazacaktım ama başlık yazmaya kapatılmış. Bu haberi görmezden gelemedim kusuruma bakmayın.
Atatürksüz bir parayla neyi amaçladı acaba bu zihniyet. Kürtçe, İngilizce şarkılarla Türkçe olimpiyatı yaptılar finalde de bu çıktı karşımıza.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı suleyman45

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 16.616
  • 27.322
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 16.616
  • 27.322
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 15:25:21
Darphane'nin websitesindeki ilgili yazıya göre 2000 tane basılmış ve tanesi 100 TL. :) Kim bu zengin vatandaşlarımız? 100 TL'ye alıp 1 TL olarak kullanacaklar? :)

Çevrimdışı ahmetce

  • B Grubu
  • 5.759
  • 33.906
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.759
  • 33.906
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 15:32:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Darphane'nin websitesindeki ilgili yazıya göre 2000 tane basılmış ve tanesi 100 TL. :) Kim bu zengin vatandaşlarımız? 100 TL'ye alıp 1 TL olarak kullanacaklar? :)

Meselemiz sadece kullanılması.

Bu yorumu mu çıkardınız yazdıklarımdan. Allah görüyor. Konuyu uzatmamak adına bir daha kimseye cevap vermeyeceğim. Mübarek günlerde canımı sıkmak istemiyorum.

Çevrimdışı suleyman45

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 16.616
  • 27.322
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 16.616
  • 27.322
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 15:37:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Meselemiz sadece kullanılması değil mi?

Bu yorumu mu çıkardınız yazdıklarımdan. Allah görüyor. Konuyu uzatmamak adına bir daha kimseye cevap vermeyeceğim. Mübarek günlerde canımı sıkmak istemiyorum.

Hocam, hatıra paralarında Atatürk olmaz. Bunun için ve de olayın asıl doğru hâlinin bilinmesi açısından bu duyuruyu paylaştım.

Kimi kesimler hep açık arama derdinde olduğu için doğruyu paylaşınca da bir taraf gibi görülüyorsunuz ama benim de niyetim sizin açığınızı aramak ya da üstünlük sağlamak değildir kesinlikle.

Saygılarımı sunarım...

Çevrimdışı suleyman45

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 16.616
  • 27.322
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 16.616
  • 27.322
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 15 Haz 2012 15:42:48
(Paylaşımım geneledir)
Ayrıca paranın asıl görüntüsü aşağıdaki gibidir. Kimi websitelerindeki gibi değil... Photoshop sağolsun değil mi...

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 16 Haz 2012 17:28:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Sömestr 3'e çıktı, ilk yıl 100 saat ders yok..

Gelecek yıl 3 dönem olacak

MEB öğrencilerin mevcut sistemde 4,5 aylık iki dönem olarak aldığı eğitim süresini uzun buluyor. Gelecek yıl 3 sömestr uygulaması başlatılması düşünülüyor. Yani öğrenciler 3'er aylık 3 dönem halinde eğitim yapacak, bu dönemler arasında iki kısa tatil olacak.




[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Milli Eğitim Bakanlığı  gelecek yıla ilişkin çalışma takvimini belirledi. Buna göre 2012-2013 eğitim  öğretim yılı 17 Eylül Pazartesi günü başlayacak. Okul öncesi ve ilkokul birinci  sınıf öğrencileri ise 10-14 Eylül tarihlerinde uyum eğitimine alınacak.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 2012-2013 eğitim öğretim yılı çalışma  takvimine ilişkin genelge yayımladı.
 
Genelgeye göre, bakanlığa bağlı her derece ve türdeki eğitim ve öğretim  kurumlarında 2012-2013 eğitim öğretim yılı 17 Eylül 2012 Pazartesi günü  başlayacak.
 
Okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin eğitim ve öğretime  hazırlanması 10-14 Eylül 2012 tarihleri arasında yapılacak.
 
Birinci yarıyıl 25 Ocak 2013 Cuma günü son erecek, öğrenciler 28 Ocak-8  Şubat 2013 tarihleri arasında yarıyıl tatiline girecek. İkinci yarıyıl ise 11  Şubat 2013 Pazartesi günü başlayacak ve 14 Haziran 2013 Cuma günü sona erecek.
 
2013-2014 eğitim ve öğretim yılı ise 16 Eylül 2013 Pazartesi günü  başlayacak.


"Bu iki haber de 3 gün önce yayınlandı.. Hem 3 sömestrden bahsediliyor, hem de hayır eskisi gibi 2 sömestr deniyor.. Nedir bu Allah aşkına.. Zaten sıcaklardan bunalmış haldeyiz, bir de bu bilgi kirliliği daha bir dayanamaz hale getiriyor bizi.. Madem eskisi gibi olacaktı neden 3 sömestrden sözedildi.. Eğitimi maymuna çevirenleri Allah'a havale ediyorum :("

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.229
  • 8.472
  • 119.229
# 16 Haz 2012 17:29:30

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitimde tatil süresinin kısaltılacağına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Ömer Dinçer, Haliç Kongre Merkezi’nde Uluslararası Öğrenciler Mezuniyet Töreni’ne katıldı. Dinçer tören öncesinde gazetecilerin eğitimde tatil süresinin kısaltılacağı yönündeki haberlere ilişkin sorusunu, "Son iki gündür, eğitim süresinin uzayacağı haberleri yapılıyor. Bu haberler doğru değil. Biz geçtiğimiz günlerde eğitimin genel müfredatını belirledik. Eğitim daha önce 180 gündü, yine 180 gün olacak. Tatilleri eskisi gibi aynen uygulayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı dışındaki haberlere lütfen itibar etmeyin. Öğretmenlerimizin tatil süresiyle ilgili de herhangi bir değişiklik yok" diye yanıt verdi.

Konuya dair bir çalışma olsa bile 2012-2013 yılı çalışma takvimi açıklandı. Değişiklik yok. 2014 yılından önce uygulanamaz.Bazı haberler abartılıyor yada gerçeği yansıtmıyor.
Ayrıca Türkiye şartları dikkate alınmadan yapılan değişikliklerin çok yararı olmaz. Zaten bir çok köy ve kasaba okulunda Mayıs ayından sonra çocuklar yarıya iniyor. İşler başlıyor. başka şehirlere çalışmaya gidenler oluyor. Kısaca mevcut uygulamada 10-20 gün artış yapılabilir ancak 3 dönem uygulaması yazın verimli olmaz bence.

Çevrimdışı DORUK17

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 569
  • 1.024
  • 569
  • 1.024
# 16 Haz 2012 18:14:54
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
"Bu iki haber de 3 gün önce yayınlandı.. Hem 3 sömestrden bahsediliyor, hem de hayır eskisi gibi 2 sömestr deniyor.. Nedir bu Allah aşkına.. Zaten sıcaklardan bunalmış haldeyiz, bir de bu bilgi kirliliği daha bir dayanamaz hale getiriyor bizi.. Madem eskisi gibi olacaktı neden 3 sömestrden sözedildi.. Eğitimi maymuna çevirenleri Allah'a havale ediyorum :("[/b]
gaeteciler bilgi almadan haber yapıyorlar.hükümetten kredi ve desteklerle bol maaş aldıklarından haber vermektense yorum yapmayı tercih ediyorlar.satış ve tiraj derdi yok.

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 17 Haz 2012 12:14:07
Martha'nın blog'u İskoçya'yı ayağa kaldırdı.
 
İskoçya’da yaşayan dokuz yaşındaki Martha Payne’in okul yemekhanesinde servis edilen öğle yemeklerinin fotoğraflarını koyduğu blog ülkeyi karıştırdı.

Martha’nın öğrencilere gıda açısından yetersiz ve hatta
 çoğu zaman sağlıksız yemekler verildiğini gösteren fotoğrafları, kısa bir süre içinde sosyal medyada yayıldı.

 

Bir hafta içinde 100 bin kişinin girdiği blog’la ilgili olarak Martha'nın yaşadığı eyaletin yetkilileri inanılmaz bir adım attı. Blog’un kapatılmasına ve okul yemekhanesinde fotoğraf çekilmesinin yasaklanmasına karar verildi. Olay sosyal medyada kıyamet kopardı.

 

Martha’ya İngiltere’nin ünlü aşçısı Jamie Oliver destek çıktı. Dahası 4 milyondan fazla giriş yapılan blogda Mary’s Meals isimli hayır kuruluşu için 52000 sterlin para toplandı.

 


"BEN BÜYÜME ÇAĞINDA ÇOCUĞUM"

Martha’nın babası öğretmenlerin izniyle çekilen fotoğrafların en başta sadece “aile üyelerinin görmesi” için olduğunu söyledi.

 

NeverSeconds isimli blog'da fotoğrafların yanı sıra Martha’nın yemeklere not verdiği 10’luk bir çizelge var. Yorumlarda, “İlk resimdeki pizza fena değildi ama 1’den fazla kroket yesem daha iyi olurdu. Ben büyüme çağında bir çocuğum, bütün öğleden sonra konsantre olmam gereken derslerim var. Bir kroketle bunu yapamam” gibi ifadeler yer alıyor.
 

Martha’nın blog’unun bu kadar ünlü olmasıyla ülkenin çeşitli yerlerinden yemekhane fotoğrafları yağmaya başladı. Bu arada Martha da ziyaretçilerine Mary’s Meals’a bağış yapma çağrısı yaptı.

 

ÖNCE SANSÜR SONRA YASAK

Bu arada basının olayı fark etmesi üzerine blog’una takma isimle yazan Martha deşifre oldu. Yetkililer küçük kızın “ince elemeyip sık dokumayan” bir blog yazmasını istedi. Martha’nın bunu kabul etmemesi üzerine okul yönetimi kendisine “artık yemekhanede fotoğraf çekemeyeceğini” bildirdi.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 20 Haz 2012 07:07:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Konteyner kentte Suriyeliler polisleri taşladı. 3 polis yaralandı. Resmi araçlar ve idari binalarda hasar meydana geldi.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Suriye’deki yönetimi temizledikten sonra burayı da temizleyeceğiz gibi tehditler tedirginlik yaratıyor. Kendi vatanımızda tehdit! Polise saldırıyorlar; karışan yok, yol kesiyorlar; karışan yok; esnafa saldırıyorlar, müdahale eden yok!

     "Hataylılar olarak tedirginiz.. Annemin oturduğu binada bir Suriyeliye verilmiş daire.. En az 20 kişi bir dairede kalıyor.. Gelen yaralının haddi hesabı yok.. Gece çatışıp gündüz geliyorlar büyük ihtimal.. Apartman sakinleri rahatsız bu durumdan.. Bunların kendi vatanına hayrı yok bize mi olacak? Allah sonumuzu hayretsin.."

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK