Yorumlu Haberler

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 12 Eyl 2012 13:54:14
Greenpeace Akdeniz - Türkiye

   Akkuyu ÇED Başvuru dosyası, nükleer santral yapmak ve işletmek için genel jeoloji, tektonik ve depremsellik alanında 1990 öncesi verilerini kullanmayı yeterli görüyor.
 
   Raporda “Saha yakın çevresinde aktif fay hattı yoktur” diye bir ifade geçiyor ama bunu destekleyecek herhangi bir bilimsel çalışmaya yer verilmiyor.
 
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
 

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 12 Eyl 2012 14:15:10
'4+4+4' delindi bile
12/09/2012

VELİLER AYAKLANDI
Milli Eğitim Bakanlığı , ‘ 4+4+4 ’ eğitim sisteminin ortaya çıkardığı sınıf öğretmeni norm fazlalığından, bu yıl 2, 3 ve 4. sınıfları okutacak öğretmenlerin de doğrudan etkilenip geçen yılki öğrencilerinden ayrılacak olması üzerine mevzuat dışı uygulamaya gitti. 2, 3 ve 4. sınıfları okutan öğretmenlerin, norm fazlası olsa bile öğrencilerinden ayrılmaması yönünde talimat verildi.
‘ 4+4+4 ’ eğitim sisteminin plansızlığı her geçen gün yeni sorunlarla ortaya çıkıyor. 8 yıllık zorunlu ilköğretimin birinci kademesinin 4 yıllık ilkokul, ikinci kademesinin de 4 yıllık ortaokul şeklinde düzenlenmesi, 5. sınıfların ortaokullara dahil edilmesi çok sayıda sınıf öğretmenini okullarında norm fazlası hale düşürdü.

Yaklaşık 20 bin kişi

Sayıları 20 bin civarında olduğu belirtilen bu öğretmenlerin nasıl eritileceği hâlâ belirsizliğini koruyor. Okullarda hangi öğretmenin norm fazlası olduğunun belirlenmesi de ayrı bir sorun.
Milli Eğitim Bakanlığı ’nın Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği uyarınca norm fazlası öğretmen, hizmet puanı üstünlüğü esas alınarak belirleniyor. Bu da, bir okulda çoğunlukla mesleğinin ilk yıllarında olan öğretmenlerin norm fazlası durumuna gelmesi anlamı taşıyor. Mevzuattan kaynaklı, norm fazlası olma tedirginliğini, sadece geçen yıl 5. sınıfları ve 4. sınıfları okutanlar değil, ara sınıflardaki öğretmenler de yaşayacak. Bu yıl 2, 3 ve 4’leri okutan öğretmenler hizmet puanları düşükse okullarında norm fazlası durumuna gelecek. Dolayısıyla geçen yıl 1, 2 ve 3’üncü sınıfta okuyan öğrenciler de öğretmenlerinden ayrı kalabilecek.

Veliler ayaklandı

Ortaya çıkan bu durum, çocukları geçen yıl 1, 2 ya da 3. sınıfta okuyan velilerin tepkisine neden oldu. Veliler, çocuklarının, üst sınıfta da aynı öğretmenle devam etmesi, öğretmenlerinden ayrılmaması yönündeki taleplerini yetkililere iletti. Milli Eğitim Bakanlığı ’nın çözümü ise “Kervan yolda düzülür” ifadesini hatırlatırcasına mevzuatı delmek oldu. Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçe milli eğitim müdürlüklerine bir yazı göndererek, yaşanan soruna dikkat çekti ve mevzuata karşın söz konusu ara sınıflardaki öğretmenlerin geçen yılki öğrencilerini okutmaya devam etmesi talimatını verdi. İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan’nın imzasıyla gönderilen yazıda şöyle denildi:
“İlkokullarımızda eğitim-öğretime devam eden 2, 3 ve 4. sınıf öğretmenlerinin değiştirilmemesine ilişkin yoğun talepler alınmaktadır. Bilindiği üzere öğretmen-öğrenci ilişkileri, çocukların okul tecrübelerinin şekillenmesinde ve sınıf ortamına uyumda önemli rol oynamaktadır. Öğretmenlerin değişmesi, öğrenciler için bir sorun teşkil edebileceği gibi yeni öğretmenleri ile iletişim ya da reddetme sorunu da yaşayabilecekleri düşünüldüğünde; eğitim-öğretimin daha sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla, ilçenize bağlı eğitim kurumlarında görevli sınıf öğretmenlerinin sınıflarının değiştirilmemesi, mevcut öğretmen ve öğrenci ile eğitim-öğretimin devam etmesinin sağlanmasını rica ederim.”

Polisten hem öğretmen hem öğrenciye gaz
Diyarbakır ’da Eğitim- Sen’in 4+4+4 eğitim sistemini protesto girişimi, polisin biber gazı ve coplu müdahalesiyle karşılaştı.
Polis 200 kişilik grubun yürüyüş yapmasını engelleyince olay çıktı. Gruptan bazı kişiler gösterinin yapıldığı yerde bulunan bir mağazaya girdi. Polisin mağazanın içine de biber gazı sıkması, tepkilere neden oldu. Mağazanın kepenklerinin kapanmasıyla içeride kalanlar zor anlar yaşadı. Polislerin çekilmesinin ardından mağaza açıldı. Mağazada gazdan etkilenenler polise tepki gösterdi. Olaylarda 14 kişi gözaltına alındı. Ankara ’da üniversitelerin ikinci öğretim programlarından sah harçların kaldırılması talebiyle Başbakanlık’a yürümek isteyen Öğrenci Kolektifleri üyesi grupla polis arasında arbede yaşandı; eylemcilere gözyaşartıcı gazla müdahale edildi.
Yeni eğitim sistemi, ara sınıflarda da öğrenciler ile öğretmenlerini ayırınca tepki oldu. Bakanlık çareyi mevzuat dışı uygulamada buldu.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı duyguaydın

  • Moderatör
  • *****
  • 5.416
  • 126.332
  • 5.416
  • 126.332
# 13 Eyl 2012 16:08:33
ATATÜRK'ÜN BİR İZİ DAHA SİLİNİYOR....

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği ile Talim
Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığı Yönetmeliğinde değişikliğe gitti.Yeni düzenlemede, ders kitaplarının taşıması gereken nitelikler değiştirildi. Artık ders kitapları hazırlanırken, “Atatürk ilke ve inkılaplarına; laik, sosyal, hukuk devletine uygun olma” kriteri aranmayacak.

Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliği ile Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetmeliği dün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

 Ayrıca ders kitaplarının arkasındaki Türkiye haritası kaldırılıyor!!!!!!



  İyi uykular Türkiye!!!!!!

Çevrimdışı mavimavi31

  • Uzman Üye
  • *****
  • 694
  • 1.488
  • 694
  • 1.488
# 13 Eyl 2012 22:10:20
bu haberi ben de şimdi gördüm. kopyalamış paylaşacaktım. Öğrenci Andı da ortaokuldan kaldırılacaktı. bakalım daha neler olacak ???

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 14 Eyl 2012 18:29:16
Greenpeace Akdeniz - Türkiye

 

Japon Hükümeti bugün yeni enerji politikasını açıkladı. Japonya, 2030 yılına dek nükleer santrallerinin hepsini kapatacak ve yenilenebilir enerji kapasitesini %30 oranında artıracak. Bu haber, bir zamanlar enerjisinin %30’u nükleere bağımlı olan bir ülkeden geldiği için özellikle önem taşıyor ve şunu gösteriyor: Nükleersiz bir gelecek mümkün.
 
Avrupa’nın en büyük rüzgar ve güneş enerjisi potansiyeline sahip olup bunun %1’ini bile kullanmayan Türkiye ise nükleer inadında ısrarlı. Nükleer, bir çevre mücadelesi olmasının yanında bir demokrasi meselesi. Japon halkı, Fukuşima’dan sonra nükleer istemediğini defalarca göstererek, bu kararın alınmasında etkili oldu.
 
Türkiye’nin %64’ü nükleer istemiyor. Mersin-Akkuyu'ya yapılması planlanan nükleer santral tartışmalarının hararetlendiği bu günlerde, bunu bir kez daha göstermenin tam zamanı.

 
Nükleere hayır demek için Genel İzleyici Olma

 nukleer.greenpeace.org/

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Eyl 2012 19:03:14
Sırrı Sakık'ın acı günü!
Sırrı Sakık'ın oğlu Sedar Sakık'ın cenazesi,Gölbaşı Mezarlığı'nda toprağa verildi...


BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ın dün hayatını kaybeden oğlu Sedar Sakık'ın (25) cenazesi, Yıldız Orta Cami'nde kılınan cenaze namazı ardından Gölbaşı Mezarlığı'nda toprağa verildi.

ANNESİ AĞIT YAKARAK GÖZYAŞI DÖKTÜ
Sedar Sakık için Yıldız Orta Cami'nde öğle namazı ardından cenaze namazı kılındı. Sırrı Sakık, cami avlusunda oğulları Heval ve Cenk Sakık ile taziyeleri kabul etti. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk da taziye sırasında Sakık'ın yanında yer aldı. Cenaze törenine, Sedar Sakık'ın yakınlarının yanı sıra BDP ve CHP'li bazı milletvekilleri ile çok sayıda kişi katıldı. Sırrı Sakık'ın, helallik istenirken gözyaşlarını tutamadığı, Sedar Sakık'ın anneannesi ve diğer akrabalarının da ağıt yakarak ağladıkları görüldü.

Sedar Sakık'ın cenazesi, cenaze namazı ardından Gölbaşı Mezarlığı'nda, 5 yıl önce hayatını kaybeden annesi Gülsima Sakık'ın yanında toprağa verildi.

AA
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

----

Allah KİMSEYE evlat acısı çektirmesin.

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 17 Eyl 2012 11:48:49
Göndermeyin Arkadaş! - Gülse Birsel (Sabah)

Gülse Birsel, 66 aylıkken okula gönderiliş hikayesini anlatıyor...
 
 "66 ay mı, bir yıl sonra mı tartışması benim için kişisel olarak denenmiş, sonuçları görülmüş bir hikayedir. Hayatımda kendimi başarısız, aptal ve ezik hissettiğim tek dönemdir o 66 aylıkken yaşadığım dört ay!"

Öncelikle sayın Başbakan‘a şunu belirtmeliyim, bir ihanet veyahut gaflet, dalalet ya da hıyanet içinde değilim. 66 aylık çocukların ilkokula başlamasıyla ilgili çok net, çarpıcı, kişisel, kah gülünç, kah trajik, güldürürken düşündüren bir tecrübem var, onu aktaracağım.

Ben, 66 ayını doldurup okula başlayan bir mağdurum. 70‘li yıllarda Türkiye‘de durum böyle değildi biliyorsunuz. En bilinçli, en kaloriferli ailelerin çocukları en az 72 ayı doldurduktan sonra okula başlardı.

Diğerlerininki Allah‘a emanet, mecbur kalındığında veya ailenin ne zaman durumu olursa...

Ama işte o kaloriferli ailelerden birinin çocuğu olduğumdan, eş dost, komşular, tutturdu "Bu çocuk üstün zekalı, bir yıl erken okula gönderin," diye. Üstün zekalı mıydım? Hiç sanmam. Kendinden 13 yaş büyük abla ve 15 yaş büyük abiyle, ilgi alaka bolluğunda, "Hadi kızım bir de şu marifetini göster," bolluğunda yaşayan çokbilmişin tekiydim büyük ihtimalle.

Okuyamıyorum, yazamıyorum, anlamıyorum

Ama annemler ikna oldu. Boşu boşuna apartman dairesinde bir yıl daha oturup bebek oynamasın, erkenden okula başlatalım dediler. Çok üstün ve eşi benzeri görülmemiş zekama çok da güvendikleri için, sağ olsunlar, bir de yaz tatilini uzatıp, okullar açıldıktan iki hafta sonra, beni birinci sınıfa kaydettiler.

Dikkatinizi çekerim, 11 Mart doğumlu bir sabi olarak, okulların açıldığı eylül ayında tam tamına 66 ayımı doldururken, eğitim hayatıma başladım.

Allah‘ım kabusun büyüğü!

Okuyamıyorum, yazamıyorum, anlamıyorum, berbat! Fişler diyorlar, heceler diyorlar, sanki "Doomo arigato gozaimasu" diyorlar! Sanki ortamda Japonca konuşuluyor ve benden başka bütün sınıf Tokyo doğumlu!

Aylar geçti, ben bir "Bugün bayram," yazamadım arkadaş! Ablam iki saat uğraşıyor: "Bugnü beyrm". Abim üç saat ter döküyor: "Buguni byram"! (2012‘ye geldik, hala ailede bayramları "Buguni byram" şakası yapılır!) Babam "Benim üçüncü çocuk acaba aptal mı çıktı" diye darlarda! Ezikliğim had safhada. Bazen aklıma esiyor, derste tahtaya gidip renkli tebeşirlerden resim yapıyorum, öğretmen "Hayırdır, delirdin mi, niye kalktın?" diyor. Bugün bayram‘ı bırak, niye yerimde oturmam lazım onu bile anlamıyorum!

Şubat tatili geldi. Ankara‘ya, eğitimci olan amcamı ziyarete gittik. Babam dert yandı: "Böyle böyle, yapamıyor, okuyamıyor" diye. Amcam şaşırdı, dedi ki "Yapamaz tabii, niye erkenden okula verdiniz? Daha beş yaşında, hazır değil, oyun oynaması lazım!"

Bunun üzerine, olması gereken yaşta gönderilmek üzere, okuldan alındım.

Sanki biri, beynimdeki bir şalteri kaldirdi

Sevgili veliler, öğrenciler, değerli okuyucular, şu minimum 72 ay kuralı var ya, onu hangi pedagoglar, hangi eğitimciler çıkarttıysa alınlarından öpmek lazım, bu işi biliyorlar. Yemin ediyorum, mart ayının sonu geldi ve abim yağmurlu ve sıkıcı bir öğle, aylarca "Bugün bayram" yazamayan bana, bir günde bana okuma yazma öğretti! Buharlanmış cama harfleri yazdı, hepsinin ses olduğunu söyledi, "Birleşince kelimeler çıkıyor," dedi ve akşam annemler alışverişten döndüklerinde, söyledikleri her şeyi yazabiliyor, yavaş da olsa gazetede yazılan her şeyi okuyabiliyordum. Çok tuhaf, ama sanki zamanı geldi ve biri beynimdeki bir şalteri kaldırdı!

Ertesi eylülde, yani artık 78 aylıkken, altı yaşını bitirmiş halimle birinci sınıfa başladığım gün, okula çantamda kitapla gittim, sıkılmayayım diye! İlkokul süresince hep sınıf birincilerinden oldum, sonraki aşamalarda da eğitimle ilgili hiçbir problemim olmadı.

Belki şimdiki çocuklar çok bi harikadır.

Belki de ben azıcık gerzektim. Ama ilkokula altı yaşını doldurup gitmek, inanın hayatımda hiçbir kayba sebep olmadı.

Bir yıl daha oynasın, hayal kursun

66 ay mı, bir yıl sonra mı tartışması benim için kişisel olarak denenmiş, sonuçları görülmüş bir hikayedir.

Hayatımda kendimi başarısız, aptal ve ezik hissettiğim tek dönemdir o 66 aylıkken yaşadığım dört ay! Devam etseydim ne olurdu? Bilmem. Belki hep başarısız bir öğrenci olarak hayat boyu topal sakat yürüyecektim. Belki okulun ikinci dönemi kendime gelip açığı kapatmaya çalışacaktım.

Ama bir yıl sonra, altı yaşında başladım okula, ne kaybettim? Bence hiç.

Göndermeyin arkadaş! Bir sene daha oynasın, hayal kursun, resim yapsın!

Gidip zorlanacağına, daralacağına, kendini başarısız, salak, ezik hissedeceğine, bir yıl sonra gidiversin.

En kötü, benimki gibi bir hayatı olur işte!
 
 
 
 

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 17 Eyl 2012 11:50:30
geleceğine sahip çıkmak isteyenler Ankara'da buluştu!

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 18 Eyl 2012 15:01:46
Norm Fazlası Öğretmenlerin MEB Tarafından Cebren Görevlendirilmesi Kabul Edilemez!

  Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu`nun `Norm Fazlası Öğretmenlerin MEB Tarafından Cebren Görevlendirilmesi Kabul Edilemez!` başlıklı açıklama metnidir.
 


Eğitim sisteminde siyasi iktidarın dayatmasıyla hayata geçirilen 4+4+4 sistemi nedeniyle okulların dönüştürülmesi sonucu norm fazlası durumuna düşen 29 bini sınıf öğretmeni olmak üzere, 68 bin öğretmenin yaşadığı mağduriyet hala çözülmemiştir. MEB`in yeterli hazırlık yapmadan, tamamen plansız bir şekilde okulları dönüştürmesi nedeniyle norm fazlası durumuna düşen ve okullar açılmasına rağmen görev yerleri belli olmayan binlerce öğretmen, kendi istekleri dışında, resmen bakanlık zoruyla görevlendirilmekte, bu durumdaki öğretmenlerimiz resmen cezalandırılmaktadır.

Norm kadro fazlası öğretmenler, 06.05.2010 tarihli ve 27573 sayılı Resmi Gazete`de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin "İhtiyaç fazlası öğretmenlerin yer değiştirmeleri" başlıklı 41. maddesine göre "Êğitim kurumunun ya da bölümün kapatılması veya program değişikliği sonucunda bu eğitim kurumlarında görevli öğretmenler, yeni eğitim kurumu açılarak öğrencilerin taşınması hâlinde bu eğitim kurumlarına, öğrenci azlığı nedeniyle kapatılan eğitim kurumlarında ya da bölümlerde görevli olanlar ise açık norm kadro bulunması hâlinde öncelikle öğrencilerin taşındığı eğitim kurumları olmak üzere il içinde alanlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına özür durumları ve tercihleri de dikkate alınmak suretiyle atanırlar." ifadesi yer almaktadır.

Yine aynı yönetmelikte bu şekilde yapılan atamalarla norm fazlalılığının giderilememesi durumunda bu durumdaki öğretmenlerin, tercihleri de dikkate alınarak, öncelikle il içinde alanlarında ihtiyaç duyulan eğitim kurumlarına atanacakları, bunlardan il içinde alanlarında ihtiyaç bulunmayanların, bulundukları ilde çalışılması gereken süre şartı aranmaksızın tercihleri doğrultusunda yer değiştirme döneminde il dışına atamalarının yapılabileceği belirtilmektedir.

Norm kadro fazlası olan öğretmenlerin; öncelikle görevli oldukları yerleşim yerindeki ya da ilçedeki eğitim kurumları olmak üzere il içinde alanlarında norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına tercihleri de dikkate alınarak hizmet puanı üstünlüğüne göre atanmaları gerekirken, Milli Eğitim Bakanlığı`nın norm fazlası öğretmenlerin tercihlerini dikkate almaksızın, kendiliğinden görevlendirme yapması kabul edilebilir değildir.

Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin "İhtiyaç fazlası öğretmenlerin yer değiştirmeleri" başlıklı 41. maddesine göre; Valiliklerce isteklerine bakılmaksızın herhangi bir kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayan öğretmenin görev yerinin belirlenmesinde öncelikle özür durumlarının dikkate alınması, görevli oldukları yerleşim yerindeki ya da ilçedeki eğitim kurumlarının tercih edilmesi açıkça belirtilmesine rağmen bu kurala uyulmadığı ve norm fazlası öğretmenlerin emrivaki yapılarak görevlendirilmeye çalışıldığı görülmüştür.

Yönetmelik çok açık bir şekilde, norm fazlası öğretmenlerin atamaların öncelikle görevli oldukları yerleşim yerindeki ya da ilçedeki eğitim kurumları olmak üzere, il içinde alanlarında norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı kendi çıkardığı yönetmeliğe uymalı, 4+4+4 dayatması ile yeterince mağdur edilen norm fazlası öğretmenlerimizin daha fazla mağdur edilmesine izin verilmemelidir.

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.933
  • 149.048
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.933
  • 149.048
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 21 Eyl 2012 21:11:07
ÇOCUĞUM HATA YAPMAZ DİYENLER BEDEK ÖDÜYOR …

Değişen Dünya, gelişen teknoloji insan davranışlarının da değişmesine neden oluyor.
 
30 yıl önce sokakta kavga eden çocuklarını ayırıp, birbirinden özür dileyen ebeveynler, günümüzde çocuğunu cezalandıran öğretmeni darp eden yetişkinler haline geldi. Ebeveynlerinin koruyuculuğunda, pişman olmayı bilmeyen en önemlisi hata yaptığının farkına varmayan çocuklar yine en çok ailesine zarar veriyor. Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nesrin Dilbaz, “Çocuğum hata yapmaz diyen aileler bedel ödüyor” diyor.
“Türkiye ve Dünya çocukları, hatalarını sorgulamayan, yanlışlardan hep karşı tarafı sorumlu tutan bir anlayışla yetişiyor. Bu da benmerkezci çocukların yetişmesine neden oluyor.” Diyen Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nesrin Dilbaz, hatalarını kabul etmeyen, yanlışlarının farkında olmayan çocukların yetiştirildiğine dikkat çekiyor.
Bebek doğduğu andan itibaren ilkel benliğinin devreye girdiğini ifade eden Prof. Dr. Dilbaz, ilk dönemlerde haz ilkesiyle hareket eden bebeğin herkesi emrinde istediğini, bir süre sonra çevrenin farkına varan bebekte gelişen egonun, üst benlik ve vicdanı oluşturduğuna vurgu yaptı. Çocuğun böylece toplumun neleri doğru neleri yanlış kabul ettiklerini algıladığını kaydeden Dilbaz,”Çocuk yetiştirirken doğru ve yanlışları ebeveynlerin onlara göstermesi gerekiyor”dedi.
 
Çocuğa Pişmanlık Duygusu Verilmeli
 
Gelişimde ebeveynin takınacağı tutumun önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nesrin Dilbaz tutarsız tutumların çocuğun gelişimini olumsuz etkilediğini hatırlattı. “Burada ebeveynin takınacağı tutum çok önemli. Yapılan her hata karşısında ebeveyn aynı tepkiyi vermeli. Tutumlar tutarlı olmalı aksi halde çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenemez. Çocuk suçluluk duygusunu yaşamalı. Pişmanlık duygusunu hissetmeli. Çocuğa yanlış yaptığını söylemek ona zarar vermez. Eğer hatalar söylenmezse çocuk benim yaptıklarım hep doğru der ve benmerkezci büyür.”
 
Özür Dileme Özürlüyüz
 
Gelişimde özür dilemeyi bilmenin de önemli olduğunu vurgulayan Dilbaz; “Toplum olarak maalesef özür dilemeyi bilmiyoruz. Özür dileme özürlüyüz. Yaptığımız yanlışı fark ettiğimizde karşımızdakini üzdüğümüzü, kırdığımızı fark ederek yapılan davranışımızın hatalı olduğunu o kişiye söylemeliyiz. Özür dilemeyi bilmeliyiz. “Benim çocuğum çok akıllı, benim çocuğum hata yapmaz.” Anlayışı özür dilemekten aciz nesiller yetiştiriyor.
Nesrin Dilbaz çocuk yetiştirirken ebeveynlerin yaptığı hatalara ilişkin şu tavsiyelerde bulundu:
“Kayıtsız şartsız benim çocuğum haklı diyerek yola çıkmamak gerekir. Bu durum gelecekte karşısına çıkacak olumsuz olaylarda bu bana ait, hatayı ben değil karşımdaki yaptı düşüncesine kapılmasına neden olur. Suçu kendinde hiçbir zaman aramaz. Dolayısıyla bunun en büyük bedelini de yine büyükler olarak ebeveynler öder. Bu algı gelecekte kişilik bozukluğuna bile neden olabilir. Yanlış karşısında çocuk özür dilemeyi öğrenmeli.
Son 20 yılda yapılan çalışmalar tüm dünyada benzer sorunların yaşandığı yönünde. Olumsuzluklar karşısında kişilerin kendi payını hesap etmemeleri, olumsuzluktan hep karşı tarafı sorumlu tutmalar insanlarla ilişkileri bozan nedenler. Bu çocuklar böyle doğmuyor. Masum doğan çocukları iyilik için yapacağım derken canavarlar olarak yetiştiriyoruz. Elimize bir hamur veriliyor. Bunun yüzde 10’u sadece genetik. Geri kalan tarafı çevre ve aile şekillendiriyor. O hamuru iyi yoğurmak gerekiyor. İyi insan olmanın erdemi kendi kadar başkasını da düşünmekten geçiyor. Hep ben ben demeyen, ben dediği kadar da zaman zaman biz diyebilen, karşı taraf ne düşünür diye hesaplayan çocuklar yetiştirmek gerekir. Karşımızdakine nasıl davranırsak aynı tepkiyle cevap verir. ”

2012-09-21 14:14:00 235

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 22 Eyl 2012 20:03:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Diyarbakır'ın Kulp İlçesi ile Muş arasındaki karayolunu kesen bir grup PKK'lı, 2 öğretmeni yanlarına alarak kaçırdı.
    

Bir grup PKK'lı, bugün saat 17.00 sıralarında Diyarbakır'ın Kulp ilçesi ile Muş karayolunu, Şenyayla Köyü Darbi Mevkii'nde kesti. Yoldan geçen otomobilleri silah tehdidi ile durduran PKK'lılar, araçtakilere kimlik kontrolü ve örgüt propagandası yaptı.

PKK'lılar Muş'tan Diyarbakır yönüne gelen bir araçta bulunan 2 erkek öğretmeni yanlarına alarak kaçırdı. Ormanlık alana kaçan PKK'lıları yakalamak ve öğretmenleri kurtarmak için operasyon başlatıldı.

   "Lanet olsun bunlara.. Umarım en kısa zamanda öğretmenlerimiz kurtarılır :("

Çevrimdışı Derin87

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 131
  • 987
  • 131
  • 987
# 25 Eyl 2012 08:22:13
YÖK Artık Daha Neler!

Çevrimdışı NİL35

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 10.871
  • 94.630
  • 10.871
  • 94.630
# 25 Eyl 2012 16:43:58
Eyvah, çocuğum üniversiteye başlıyor!

Çocuğunuzun Üniversiteye Başlaması Yeni Bir Hayatın Kurulmaya Başlaması Anlamına da Gelir.

Gençlik döneminin doğal bir göstergesi olan ebeveyn çatışması, gencin üniversiteye başlaması ile giderek daha görünür hale gelebilir. Ana-babadan bağımsızlığı kazanma, bağımsız yaşama hazırlıkları yapma, mesleğe yönelme; ana-babalar, arkadaşlar ve karşı cinsle kurulan ilişkilerin farklılaşması gibi yeni gündemler gencin hayatında yer etmeye başlar. Çatışmalar zaman zaman kaçınılmaz olabilir. Sağlıklı çatışma, bireyin olgunlaşması için gerekli ve yararlıdır; çünkü birey çatışma ile karşılaştıkça problem çözme becerileri gelişir. Üniversiteye başlamak yeni bir hayatın kurulmaya başlaması anlamına da gelir. Oluşmaya başlayan yeni arkadaş grupları, yeni sorumluluklar, geleceğe yönelik planların somut adımlarla gerçekleşiyor olması, gencin hayata dair fikrinin gitgide gerçeklere daha uygun şekillenmesiyle ‘büyüme’ süreci farklı bir döngüyle devam eder. Üniversiteye başlamakla ile birlikte çoğu genç tatlı heyecanın yanında endişe de yaşayabilir. Aslında pek çok gencin göstermiş olduğu ruhsal sıkıntılar ve çeşitli tepkiler, gerçekte ruhsal bozukluk ya da hastalık değildir; çoğunlukla gençlik döneminde yaşanan doğal akışın bir parçasıdır. Bu belirtileri değerlendirme konusunda en çok aileler dikkatli olmalıdır. Bir şeylerin ters gittiğini hissettikleri anda yardım aramaktan çekinmemelilerdir.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı senizkarasah

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 5.500
  • 26.520
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 26 Eyl 2012 09:21:05
Suriye Arap Haber Ajansı

Sığınmacılara sınır yasağı
 
Suriye konusunda yalnız kalan Türkiye, dış politikasını değiştirmek zorunda kaldı. Sınırın hemen yanı başındaki kamplarda kalan yaklaşık 100 bin Suriyeli Konya, Kayseri, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’ya taşınacak.

 ANTAKYA/ ÖMER ÖDEMİŞ- AKP Hükümeti halkın yükselen tepkisi karşısında, sınır bölgelerine yerleştirdiği ve Suriye topraklarına rahatça geçerek eylemler yapan radikal İslamcı grupları bu bölgeden uzaklaştırarak Kuzey illerine yerleştirme kararı aldı.

 Suriye’deki Baas rejimini yıkmak için Türkiye topraklarında muhalif İslamcı kesimlere eğitim ve barınma olanağı sağlayarak, adeta askeri üs olarak kullanılan kamplar açılmış ve bu kamplardan Suriye topraklarına giren teröristlerin yaptıkları katliamlar kamuoyunda tartışılır hale gelmişti.

 HUZURSUZLUK YARATTI

 Özellikle Apaydın ve Yaylağı Selefi kamplarında kalan radikal İslamcı örgütlerin, sınıra yakın bu kamplardan gruplar halinde Suriye topraklarına geçerek kanlı saldırılarda bulunmaları, yöre halkının tepkisine neden olmuş ve huzursuzluklar yaratmıştı.

 Bölgede yaşayan yaklaşık 100 bin Suriyeli için Konya, Kayseri, Kahramanmaraş ve Urfa illeri belirlendi. Evlerde yaşayan Suriyeli ve Ortadoğu kökenli kişilere on gün süre içerisinde, Hatay bölgesini terk ederek, yukarıda sıralanan illerden herhangi birisinde, 3 aylık vize alarak kalmaları tebliğ edildi. Kendi olanakları ile yalnızca pasaport sahibi olanların gidebileceği belirtilerek, hazırlık yapmaları istendi.

 KONSEPT DEĞİŞİKLİĞİ

 Yerel kaynaklar Türkiye’de bulunan Suriyelilerin bu durumda ülkelerine yeniden dönmeyi düşündüklerini, Hatay dışında gösterilen illere gitmek istemediklerini belirtiyor. Hatay’da kendi dillerinde iletişim sağladıklarını, devletin yardımı olmaksızın, diğer illerde yaşamalarının zor olduğunu, bu durumda ülkelerine dönmekten başka çarelerinin kalmadı ğını ifade ediyorlar.

 Türkiye’nin Suriye politikasındaki bu ani değişimin, diğer uygulamalarda da devam edeceği belirtilirken, bu konsept değişikliğinde 2 yıla yakın sürdürülen savaş sonrasında Esad’ın duruma hakim olmasının ve halkın desteğinin her geçen daha artmasının önemli bir etmen olduğu belirtiliyor.

 HATAY’DA ASKERİ ÜS BIRAKILMAYACAK

 Suriye’de yaşanan iç çatışmalar sonrasında Türkiye’ye gelen askerlerin ve Esad rejimin yıkmak amacıyla bölgeye taşınan radikal İslamcı örgütlerin karargâhı durumuna getirilen Hatay’ın, kademeli olarak boşaltılacağı ve askeri eylemler için geçişlere izin verilmeyeceği belirtiliyor. Bunun için öncelikle şehirde dağınık olarak evlerde kalan ve hiçbir biçimde denetimi yapılamayan yabancıların, kent merkezlerin kamplara, oradan da başka illere taşınmaları planlanıyor.

 Ülkeleri dönmek isteyenlere izin verileceği, dönmek istemeyenlerin ise varlıklarını belgelemek kaydıyla, gösterilen illere kontrollü olarak yerleşmeleri istendi. Suriyeli ve diğer yabancılara on gün süre verilerek bu sürede, kayıtlarını yaptırıp, 3 aylık vize alma koşulu ile Hatay’ı terk etmeleri istendi.

 MÜSLÜMAN KARDEŞLER'E SINIRLAMA

 Müslüman Kardeşler ve Suriye Ulusal Konsey üyelerinin de aynı illerde ikamet etmelerinin istendiği, büyük kentlerde izinsiz olarak barınmalarına izin verilmeyeceği belirtiliyor.

 Şimdiye kadar Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerde devlet olanağı ile kalan Suriye Ulusal Konsey üyeleri ile Müslüman Kardeşler mensuplarının da tek bir bölgede toplanacağı, yer değiştirmelerine izin şartı getirileceği belirtilerek, bu durumun Türkiye’nin Suriye politikasındaki ciddi değişim olarak değerlendiriliyor.

"Adamlar 1 yıllığına kiramış binayı komple, komşu binadalar.. Kimi semtlerde birkaç yıllık kirayı peşin vermişler.. Kampları belki dağıtırlar ama kira verip yerleşenler bence gitmez.. :( Hem sınır illerden diğer illere gönderilmesi bence sakıncalı.. Sanki o illerde rahat duracaklar mı? Sınırdışı etmeli hepsini, çoğu haber asparagaz aslı astarı yok.. Suriyeden gelenler anlatıyordu, ne kan gövdeyi götürmüş ne felek.. Oartadoğuda oynanan oyunun işlemesi için yapılan haberler bunlar çoğu zaman.. Yazık değil mi bize.. Kredi kartları, prefabrik evlerde lüks yaşam.. Bu lüks yaşamın belirtileri şahsen 1. ağızdan duyduğum, prefabrik evlerde tadilat yapılmış.. Tadilat yapılırken iş alanlar sorarmış "Para olarak nedir sınır?" diye.. Verilen cevap çoook ilginç "SINIRSIZ!!!"..
   Bu ne demek arkadaş??? Benim vergilerimle bu çapulculara sınırsız lüks hizmet.. Prefabrik evlerde bütün beyaz eşyalar, fayanslar, kapılar, doğrama en lüksünden.. İnternet kafeleri bile var kampların, düşünün.. Ben kabul edemem bunu.. Bana gelince öğretmen milletin sırtına yükmüş gibi kuruş hesabı yap, sözde sığınmacı denen teröristlere sınırsız imkan sun, benim milletimin parasıyla.. Üstelik üniversitelere sınavsız al.. Ben anlamıyorum, anlayacağımı da sanmıyorum, amaç nedir ??? "

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.530
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.530
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 26 Eyl 2012 11:48:12
Öğrenci, derste kadın öğretmeni bıçakladı... Öğretmenin durumu ağır:(((

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK