4+4+4 Yerine Bence Adı Dert+dert+dert Olmalıydı...

Çevrimdışı UZUNDAL

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 345
  • 406
  • 345
  • 406
# 26 Ağu 2012 12:56:34
ülkemin hali !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!???????????????????

Çevrimdışı casaba06

  • Üye
  • *
  • 4
  • 9
  • 4
  • 9
# 26 Ağu 2012 13:33:22
1. sınıf öğrenci sayımız 730...mezun verilen 390...öğretmen ihtiyacımız en az 4...sınıf mı ??? yok...sayın veli ; şu muhteşem( ! )  çözüm önerilerinizin içinde neden bunlara çözüm yok ??? eğer çocuğunuzun 60 kişilik sınıflarda eğitim görmesini isterseniz orası ayrı...ama ben sizin veli olduğunuza da inanmıyorum...

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 Ağu 2012 19:51:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Sevgili öğretmen arkadaşlar..
Zat-ı muhterem velimizin yazdıklarını okudukça o böyle saçmalamalara devam edecektir.. Öğretmenlikle uzaktan yakında ilgisi olmayan birinin bu başlığa yazması, konuya vakıf olmaması ve bizi anlamaması açısından yazdıklarını doğal buluyorum.. Bilmiyor çünkü.. Ben 1 aydır onu yazılarını okumayı bıraktım.. Bize hitap etmeyen hatta bizi aşağılayan, sistemi yere göğe sığdıramayan, öğretmen olmayan bir zatın yazdıklarını niye okuyayım ki, bana ne kazandırır? Birinin yazısını okuduğumda ben de gerçekten yararı olan kalıntılar kalmalı.. Boş yazıları onun için hep esss geçerim.. Sinir olmaktansa bunu yapmak, ruh sağlığımız için elzemdir :D Mutlu, sistemi objektif görerek gerçekten çözüm üreten, fikirler ve önerilerle geçen bir gün dilerim eğitimhane ailesine :D
 Öğretmenim cevap vermemekte haklısınız.Çünkü öğretmen norm fazlasıyım dese değilsin diyecek kadar kesin konuşuyor.Ancak şu anda atanamayan,norm fazlası olan öğretmenler bu tür eleştirileri okursa moralleri bozulacak.O yüzden ben turgutkuzan beye sordum:
  Yazdıklarınız öğretmenlere katkı sunup,moral veriyor geliştiriyor mu yoksa bu yazdıklarınızdan dolayı morali bozulan öğretmenlerden özür ve helallik dilemeyi düşünüyor musunuz?

Çevrimdışı mustafa_38

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.609
  • 1.029
  • 1.609
  • 1.029
# 26 Ağu 2012 20:11:09
Ben inanirim cunku hersey dikkate aliniyor yarin bir kamuoyu olusturulur okullar satilir ogretmenlere bir tekme yarin tekelciler gibi oluruz.

Çevrimdışı mustafa_38

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.609
  • 1.029
  • 1.609
  • 1.029
# 26 Ağu 2012 20:12:39
Bu tayinler bu sistemin yaraticisi kim.vatandas.millet oturup mektup yaziyor.ne haber.

Çevrimdışı öğretmen 54

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.993
  • 12.961
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2012 08:49:37
Başlık her şeyi anlatmış.Artık bize düşen sıkıntıları minimum düzeyde yaşamak  olacaktır.

Çevrimdışı memetrabia

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.724
  • 9.628
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.724
  • 9.628
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2012 10:28:26
Sayın turgutkuzan öğretmenler projelerin gerçekleşmesinde engel değildir.Tek engel bürokrasinin kendisidir.Okulumda gerçekleştirdiğimiz 95,000 tl gap kırsal kalkınma projesinde bunu yaşadık.Kabul edilen 4 projenin 3 ü öğretmen camiasınca hazırlandı

Çevrimdışı nedenasıl

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 752
  • 1.644
  • Öğrenci Velisi
  • 752
  • 1.644
  • Öğrenci Velisi
# 27 Ağu 2012 11:01:26
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

paylaşmadan edemedim, vekil çocuklarının ya da torunlarının hiçbiri neden imam hatip ortaokul ya da liselerine gitmiyor? Madem  4 4 4 bu kadar şahane, meslek ortaokulları bu kadar şahane

Çevrimdışı yeni19

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
  • 1.155
  • 2.737
  • Müdür Yardımcısı
# 27 Ağu 2012 11:07:08
 
  Okula başlama yaşının 5 yaşa (60 ay) çekilmesinin olası sonuçları - Prof.Dr. M.Levent Kayaalp
  26 Ağustos 2012 -   
 
Çocuğun gerçek anlamda okula başlayabilmesi için belirli koşulları karşılayabilecek ölçüde gelişmiş olması gerekmektedir.Okul olgunluğu başlığı altında toplanabilecek bu beceriler bir anlamda okulun çocuktan bekledikleri olarak da adlandırılabilir. Bu beceriler şöyle sıralanabilir:

1. Bakım veren kişiden ve aileden ayrılabilmelidir. Okul öncesi eğitim almamış çocuklar okula başlayış ile ilk kez olarak bakım veren kişiden ayrılıp aile dışında bir ortama girerler.

2. Davranış ve dürtülerini kontrol edebilmelidir. Çocuk ders süresi boyunca yerinden kalkmamayı, söz verilmeden konuşmamayı, aklına geleni söylememeyi ve yapmamayı becerebilmekle yükümlüdür. Bu aynı zamanda, isteklerinin doyumunu erteleyebilme ve bekleyebilme, kimi zaman da isteklerinden tamamen vaz geçebilmeyi de içerir.

3. Doğrudan ilgisini çekmeyen şeylerle ilgilenmeyi ve hoşuna gitmeyen etkinlikleri gerçekleştirmeyi becerebilmelidir. Daha önceleri yalnızca ilgisini çeken konu ve nesnelerle ilgilenen çocuktan dersi dinlemesi ve öğretilene yoğunlaşması beklenir.

4. Gerçek olanla gerçek olmayanı, olan ile olmasını istediğini birbirinden ayırt edebilmelidir. İsteklerini gerçekliğin yerine koymamalıdır. Neden sonuç ilişkilerini kendi isteklerinden bağımsız, nesnel bir mantık silsilesi olarak ele alabilmelidir. Olmamış şeyleri olmuş gibi anlatma artık mazur görülmez, yalan söyleme olarak algılanır.

5. Dünyanın merkezi olmadığını ve bu dünyayı benzerleriyle paylaştığını anlamış olması beklenir. Akranları onun istediklerini yapmaya mecbur olmadıkları gibi ona hayran olmak zorunda değillerdir. Akranlarından sevgi ve onay bekliyorsa davranışlarının onların üzerindeki etkilerini hesaba katmak zorundadır.

6. Düşüncesini geriye doğru işletebilmek yanında değişmezleri de göz önüne alarak sınıflama, sıralama işlemlerini yapabilmesi ve korunum ilkesini edinmiş olması beklenir.

Çocuğun okul yaşamına adım atması için koşul niteliğinde olan bu yetiler beş yaşından başlayarak (60 ay) ve yedi yaşta (84 ay) tam verimli hale gelir. Bu nedenle de dünyanın değişik ülke ve kültürlerinde çocuklar 5-6-7 yaşlarında okula başlatılır. Okula başlama yaşının 5 yaş olduğu ülkelerde, çocuğu okula hazırlayan okul öncesi eğitim zorunludur.

Çocukların okul öncesi eğitim görmeden yani gelişimsel açıdan hazırlıksız bir biçimde 5 yaşında (60) okula başlamaları durumunda ortaya çıkabilecek güçlükler şöyle sıralanabilir:

1. Ayrılık anksiyetesi (okul fobisi) ilk kez beş yaşında okula başlayan çocuklarda, altı yaşında başlayan çocuklara göre daha fazla görülecektir.

2. Davranış ve dürtü denetimi tam gelişmeyen beş yaş çocuğunun derste yerinde oturmama, dolaşma ve ders düzenini bozma ihtimali altı yaş çocuğuna göre daha yüksek olacaktır. Buna beş yaş çocuğunun henüz hala güçlü olan ben merkezciliği ve hoşuna gitmeyen konulardan sıkılması da eklenince bu çocuklar kolaylıkla “hiperaktif” ya da “dikkati dağınık” tespitiyle rehberlik servislerine, oradan da çocuk psikiyatrisi polikliniklerine yönlendirileceklerdir.

3. Gerek ince motor beceriler, gerek el-göz koordinasyonunun tam gelişmemesi ve özellikle de 7 yaşında verimlilik kazanan işlemsel düşüncenin henüz başlangıç aşamasında olması nedeniyle beş yaş çocuğun akademik performansı altı yaş çocuğuna göre hayli düşük olacaktır. Bu başarı eksikliği de (eğer 5 yaş çocuğunun bu eğitime hazır olmadığı gözden kaçırılırsa) kolaylıkla, zeka geriliği, özel öğrenme güçlüğü ve yine dikkat eksikliği gibi durumların akla gelmesine neden olabilecektir.

4. Okul başarısızlığı sergileyen beş yaş çocuğunda em temel güçlük bu başarısızlığın kaynağını araştırmak için yapılacak psikometrik değerlendirmede kendini gösterecektir. Şöyle ki okul çocuklarının zeka düzeyini saptamada kullanılan, ancak zeka düzeyi yanında çocuğun zihinsel işleyişi hakkında da çok değerli bilgiler veren WİSC-R testi (ve son versiyonu olan WİSC-4) ancak 6 yaşından (72 ay) itibaren uygulanabilmektedir. Bu durumda beş yaş çocuklarının değerlendirilmesinde oldukça eski bir test olan ve Türkçe versiyonu 1972 tarihini taşıyan Stanfort-Binet testinden başka araç kalmamaktadır. Dil açısından günümüz çocukları açısından zaman zaman anlaşılmaz olan bu test ile doğru değerlendirmeler yapma olasılığı hayli düşüktür.

Sonuç olarak, çocukların 6 yaşı (72 ay) doldurmadan okula başlamalarının halihazırdakinden daha fazla okul başarısızlığına ve bu nedenlerle rehberlik servislerine ve çocuk psikiyatrisi kliniklerine baş vuruya neden olacağı kaçınılmaz görünmektedir. Ülkemizde halihazırda hizmet veren çocuk psikiyatrisi polikliniklerinin ihtiyacı karşılamadığı göz önüne alınırsa, 6 yaşını doldurmadan okula başlayacak olan ve gerek davranış problemi gerekse okul başarısızlığı nedeniyle çocuk psikiyatrisi polikliniklerine yönlendirilecek olan çocukların yaratacağı yığılma, muayene ve değerlendirme sürelerini kısaltacak ve tıbbın diğer dallarında görüldüğü üzere ilaç kullanımını arttırma eğilimini besleyecektir. Bunun yanında, uygun psikometrik değerlendirme aracının bulunmaması nedeniyle zeka düzeyi değerlendirmeleri de daha fazla hata içerme tehlikesi taşıyacaktır. Bu haliyle okula başlama yaşının 5 yaşa (60 ay) çekilmesi çocukların haksız ve gereksiz bir şekilde “başarısız” olarak etiketlenmeleri, gereksiz tanılar almaları ve gereksiz ilaç kullanmaları gibi sakıncalar taşımaktadır.

Prof.Dr.M.Levent Kayaalp
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı 
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı KırımKongo

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 148
  • 121
  • 148
  • 121
# 27 Ağu 2012 13:42:07
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı günler dilerim.

Özenle yazdığınız mesaj için teşekkür ederim.

1) Temel öğretimi 12 yıla çıkartmak için ihtiyaç hissedilen şartların oluşmasından sonra öğretim kademelerinin süreleri tartışılmaya başlandı.
Bu tartışmalar çerçevesinde 4+4+4 dahil olmak üzere bir çok süre türü üzerinde görüşler ifade edildi.
Benim ÖNGÖRÜM 4+4+4 sisteminin tercih edileceği yönündeydi.
Sonuçta bu şekilde oldu.
Öğretim kademelerinin  süresi farklı olsaydı, ÖNGÖRÜM de isabet etmemiş olacaktım.

2) Okulların fiziksel kapasitesi hakkında detaylı bilgim yok.
Küçük yeğenimin devam ettiği Anadolu Ticaret Meslek Lisesi Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmıştır.
Sınıflar 100 öğrenci alabilecek kapasitededir. Yeğenlerim ilköğretim okullarını yeni yapılmış bir okulda okudular.
Sınıflar 24 kişilik düzenlenmiş olmasına rağmen kapasitesinin bir kaç kişi üzerinde kullanılıyordu.
3 katlı okulda (özürlülerin kullanması için) asansör mevcuttu.
Çocukların oyun alanları için açık alanlara ihtiyaç olduğu ÖN YARGISI mevcuttur.
Günümüzde çocuklar açık alanlarda oynanılan oyunlara itibar etmiyorlar.
Yeğenim dershaneye devam ederken satranç takımını kursa götürüyordu.
Satranç sınıfta en arka sıraya konuluyor, tenefüslerde oyuna devam ediliyordu. Çocukların bu oyununa öğretmenlerde katılıyordu.
Müdavimi olduğum camide bile masa tenisi kortu mevcut. Kur'an kursu için gelen öğrenciler bu kortta KALİTELİ zaman geçiriyorlar.
Belediyelerin yaptırdığı gençlik merkezlerinde en çok ilgi gören bölüm bilardo masalarıdır.
Koridora konulan bir pota çocukların basket atma oyunu için yeterli oluyor.
Kapalı mekanlarda genellikle iki - dört kişi ile oynanan adını bile bilmediğim bir çok oyun var ve çocuklar bu tür oyunlara ilgi gösteriyorlar.

3)  "Görüş sormakla uygulama arasındaki farka eminim haklı bir sebep bulursunuz.." ifadesi çok hoşuma gitti. :)
Kişilere/olaylara/durumlara farklı bakış açıları getirmek hobimdir.
Çoğu kişi farklı olmak ile haklı olmak arasındaki ayrımı göremiyor.
Farklı olanı haklı olmak gibi algılayabiliyorlar.

Anasınıfı zorunlu olarak 5 yaşın uygun olduğu görüşünün tüm akademisyenlerin ortak görüşü olduğunu sanmıyorum.
Bilim konusunda çok sevdiğim bir tanımlama vardır:
- Her an yanlışlığı ispatlanabilen değerler topluluğuna bilim denir.
Akademisyenler bugün, anasınıfı zorunlu olarak 5 yaşın uygun olduğu görüşünü savunabilirler.
Yarın da başka bir görüşü savunurlar. Her iki görüşüde BİLİMSEL temellere oturturlar.
İdari işlemlerde sadece bilimsel görüşler dikkate alınmaz, başka faktörlerde göz önünde bulundurulur.
Bu nedenle alınan görüşlere bire bir uygun bir idare tarzının benimsenmemesi normaldir.

4) Ankara ve bir kaç ilin milli eğitim müdürlüklerinin web sitelerini ziyaret ettiğim halde dönüşüm yapılan okullarla ilgili bilgi bulamadım.
Bilgilerin bulunduğu sayfaların tam adresini verebilirseniz incelemek isterim.

5) Belirtilen görüşlerin her zaman değerlendirilmeye alındığına inanıyorum.
En azından projenin savunulması aşamasında bu görüşlere ihtiyaç hissedilecektir.
Sadece sorumluluktan kurtulmak için görüş bildirilmesi gerektiğine inanıyorum.

6) Bazı durumlarda bilgi sahibi olmamak, objektif olabilmek açısından faydalı oluyor.
Köy ilkokulunda görev yapan bir forumdaşım 4 yaşındaki kızı için şu cümleyi yazmıştı :
- Korktuğum başıma geldi, kızım okuma yazmayı öğrendi.
Forumdaşımın kızı, öğrencilerle arkadaşlık ederken özel bir öğretime tabi olmadan okuma yazmayı öğrenmişti.
Sık kullanılan bir deyim vardır :
- Bir elin beş parmağı bir değil.
(Bu deyimi kullanan bir forumdaşıma itiraz etmiş ve beş parmağın birbirine eşit olduğunu savunmuştum :) )
Aynı yaşlardaki çocukların aynı psikolojik özellikleri göstermesi beklenemez.
Çocuk psikolojini etkileyen bir çok etken vardır ve bu etkenler zaman içinde hızla değişmektedir.
Bilimin bu hızlı değişime ayak uydurması çok zordur.
Günümüzde çocuk psikolojisini etkileyen faktörleri dikkate alarak yazdıklarımı tekrar değerlendirmeniz faydalı olacaktır.
Değerlendirmenizde yaşanılan çevre, ailelerin gelir seviyesi, ailelerin kültür seviyesi gibi özellikleri göz önünde bulundurmanız uygun olur.
Şu örneği vermek faydalı olacaktır : Özel okula giden tüm öğrenciler dahidir. Birinci sınıf ilk yarı yıl sonunda okuma yazma öğrenmemiş öğrenci varsa öğretmen kabiliyetsizdir :)

7) Eve ödev olayındaki idari gelişmeler bilgim dışında. Benim çocukluğumdan beri ödevler ebeveynler tarafından yapılır :)
3. - 4. sınıfa kadar çocuğun veli tarafından okula götürülüp getirilmesi son 10 yıldır gözlemlediğim bir olay.

8 ) İdareciler konusunda empati yaparken toplumumuzun her kesiminde yaygın olan iki özelliği dikkate aldım.
- Olumsuzluklara odaklanmak
- Başarısızlıklarda sorumlulukları başkalarına yüklemek.
Cümleleri oluştururken, öğretmenlerin idareciler hakkında kullandıkları ifadeleri tersine çevirerek öğretmenler hakkında kullandım.
Empati yaparken ne kadar başarılı olduğumun takdirini forum arkadaşlarıma bıraktım.
Sizin idareciler hakkında empati yaparak oluşturduğunuz başka cümleler varsa öğrenmek isterim.

Okulların özelleştirilmesi konusunda yazdığım mesajda konunun 1980'lı yıllarda gündeme gelmiş olduğunu belirtmiştim.
Benim öngörüm bu günlerde uygulanmaya başlamış olması yönündeydi.
Öğretimde bilgisayar kullanımının yaygınlaştırılmasının özelleştirilmeden sonra gündeme geleceğini öngörüyordum.
Fatih projesi benim için bir süpriz oldu. Fatih projesi özelleştirmenin daha ileri bir tarihe atılmasına sebep oldu.
Ülkemizdeki gelişmeleri mümkün olduğu kadar takip etmeye çalışan sıradan bir vatandaşım.
Kimsenin aklına gelmeyen konularda fikir yürütecek kapasitem yok.
Gözlemlerime dayanarak bazı öngörülerde bulunuyorum. Bazılarında isabet ediyorum. Bazılarında isabet edemiyorum.


"Bir görüşü benimsemek her yaptığına onay vermek olmamalı.." cümleniz üzerinde bir daha düşünmenizi rica edeceğim.
Cümlede kastettiğiniz 4+4+4 sistemi ise bu sistemi benimsediğimi belirten bir cümle kullandığımı hatırlamıyorum.

Daha önce kullandığım şu cümleleri tekrarlamak istiyorum :
- Bir konuda olumsuz bir görüş ifade ediliyorsa ben olumlu yönleri ifade etmeye çalışırım.
Eğer olumlu ifadeler kullanıyorsa ben olumsuz yönleri göstermeye çalışırım.
Konu hakkında kendi düşüncemi ÖNEMSEMEM.

Bir VELİ OLARAK 4+4+4 sisteminin ilgi alanıma girmediğini söyleyebilirim :)

Amacım forumdaşlarımın esnek düşünmesini sağlamak, sorumluluklarının farkına varmasını sağlamak, olumluya odaklanmalarını sağlamak vs. dir.

Hayırlı günler dilerim.

Mesajlara mümkün olduğu kadar sıra gözeterek cevap vermeye çalışıyorum.
Daha öncede belirttiğim gibi mesajlarımda amacım bir şeyi savunmak veya yermek değildir.
Forum arkadaşlarımın daha esnek düşünmelerini sağlamaya çalışıyorum.
Mesajınıza cevap olarak şu cümlenize dikkat çekmek istiyorum:

- Antepte 200-300 arası norm fazlası sınıfçı var.

4+4+4 sistemi ile ilgili bakanlık tarafından yapılan açıklamaları pek takip etmiyorum.
Ama sistemin nasıl işlediği konusunda bilgim olduğu için şu tür açıklamalar yapıldığını tahmin ediyorum.

- Proje kapsamında norm fazlası öğretmen yoktur veya minumum düzeydeki norm fazlası öğretmen şu şu alanlarda görevlendirilecektir.

Sizin cümleniz ile bakanlığın yaptığı açıklama arasında bir tezat görünüyor.

Bu tezat içerisinde VELİ OLARAK sizin söylediğinize mi inanmalıyım yoksa bakanlığın yaptığı açıklamaya mı?
KOSKOCA Bakan(lık) yalan söylecek değil ya...

VELİ OLARAK kimin doğru söylediğini araştırmak zahmetine katlanamam.

Eğer doğru söylediğinizi ispatlayabilecek deliliniz varsa (bakanlık çalışanlarının böyle bir delile ulaşmanıza imkan verecek kadar aptal olduğunu sanmıyorum.) bakanlıktan yapılan açıklamaların yalan olduğunu kanıtlamanın şerefi size bir ömür boyu yeter.

Daha önce bakanlıkların forumları takip ettiğini yazmıştım.
Yazdığınız cümleler büyük bir ihtimalle bakanlık tarafından kayda alınmıştır.
Sizce kendilerini yalan söylemekle itham eden bir kişi hakkında bakanlık çalışanları ne düşünür? :)
Yaz tatillerinizi Antep'te geçirmeye devam etmenizi tavsiye ederim :)

Sayın Turgut Kuzan...

Buradaki arkadaşlarımın kısa cevaplar yazması tamamen yorgunluklarından ve bıkkınlıklarından dolayıdır...Bunu bilmenizde fayda var...Ben de bir kaç bir şey söylemek istedim belki zihninizi biraz açabilirim...

1- Eğitimde branşlaşmaya gitme süreci 2005 den önceye dayanan bir süreç. Ancak 4+4+4 sistemi geldiğinde ben şu sıkıntılar piyasaya çıktığında şunu sordum kendime neden 4+4+ de 5+3 değil... diye sordum... Bakanlık sağolsun bir cevap verdi... Tekrar tekrar okudum, tekrar tekrar okudum... Evet bakanlık ciddiyetle cevap vermişti... Bakalım bakanlık ne demiş ?

"SORU 4: Bu sistemi neden 4+4+4 diye ayırıp tanımladınız?
CEVAP 4: Bu konudaki isimlendirmenin temeli 2010 yılında yapılan Milli
Eğitim Şurasında alınan kararlara dayanmaktadır. Ayrıca şunu da ifade etmek
gerekir ki, dünyada bu konuda o kadar çok çeşitli kademelendirme var ki, bir
kaçını örnek olarak verirsek: 8+4, 3+5+2, 4+5+2, 5+4+3, 5+3+4, 6+2+4, 6+3+2,
6+3+3, 6+3+4, 7+3+2. Her bir ülke kendi gelenekleri, kültürleri, bulunduğu
coğrafi konum vb. gibi birçok sebeple bu kademeleri oluşturuyor. Eğer bize
neden 4+4+4 diye sorulursa, benzer bir sorunun mesela Hollanda’ya neden
6+2+4, Japonya’ya neden 6+3+3, Rusya’ya neden 4+5+2, Fransa’ya neden
5+4+3 … şeklinde sorulması gerekir.

Yeni yapıda, hedeflenen esnek program anlayışı ve çocukların gelişim
özellikleri esas alınarak bu kademelendirme yapılmıştır. İlk dört, çocuğun okula
alıştığı ve temel becerileri kazandığı evredir. İkinci dört, çocuğun yeteneklerini
sınadığı ve geliştirdiği bir kademedir. Üçüncü dört ise çocuğun yetenek, gelişim
ve tercihleri doğrultusunda genel eğitim veya mesleki ve teknik eğitim alacağı
kademedir."

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Benim ülkemin yapısı buna uymuyor... Benim personelimin yapısı personel sistemim buna uymuyor!!! Çocukları eğitmek için her şekilde müfredatı değiştirebilirsin..!! Ancak bu yapılan rakamsal düzenleme şu anda sadece personele yönelik keyfi uygulama gibi gözüküyor! Çünkü bakanlığın geçerli bir açıklaması yok... !!! Sen önce öğretmenini inandır sisteme... Çıkıp açıklama yap güzel güzel. Hayaller çok güzel, yapılmak istenenler belki çok güzel ancak süreç çok kötü işledi. Yapılan açıklamalara bir bakalım...

1- Bakanımız il emrini açıklayamadı - kaldırdığı sistemin ( aralıka ayında yaptığı bir işlem ) 8 aydır ne olduğunu bile anlayamamış... Buna üzüldüm...

Resmi yazı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Bakanın açıklaması
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

İl Emrini bildiğini düşünüyorum...

- Burada savunduğum il emrinin kaldırılmaması değil bakanın olaya hakim olmamasıdır... Eğer bir ülkenin eğitim sistemini değiştiriyorsan o olaya hakim olmanız gerekir...

2- Bakanımız 5. Sınıf Öğretmenlerinin durumunu birer hafta ara ile "derse girmeye devam edecekler " ve "derse girmeyecekler" şeklinde tanımladı...

3- Bakanımız  " Öğretmenlerin eşlerini sadece asker,hakim-savcı ve ve kaymakam gibi devlet memuru olarak benimsedi... Öğretmenin eşinin özel sektörde çalışabileceğini bile düşünemedi...
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

4- Giresun MV Nurettin Canikli .... Sistemin altında imzası olan kişidir kendileri...TV8  istemi getirdiklerinde şunlardan bahsettiler bizlerde inandık...

Videosunu bulmak isterdim ancak bulamadım...Arayınca bulunabilir... Aynen şuından bahsediyordu Canikli..Norm fazlası öğretmenleri yazın hizmet içi eğitimle branşlaştırılacak  Bilmem farkındamısınız okullar bir hafta sonra açılıyor... Öğretmenler için tabi..

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

5- Eğitim Bir Sen ... Öğretmenlerin yetkili sendikası...
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

İlk başta bu şekilde çıkış yapan sendikanın şu zamandaki durumuna bir bakalım,

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] !

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Bu da diğer bir sendikanın açıklaması

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

İnceleyin bir derim... Özet geçeyim denilen şey şu. 5 yaş grubu okula geldiğinde yeni sınıflar açılacak ve norm fazlası öğretmenler orada görevlendirilecek ... Yani yeni sınıf şube açılacak  öğretmenlere... Bugüne kadar hangi okulda yeteri kadar şube açıldı örnek verirseniz sevinirim. Tebrik etmek gerek o kurumu... Açılamıyor niçin ? Yer yok! Neden para yok! Para kısmına gelelim bir de şu haberi okuyalım...

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Şimdi sizin maddeleriniz ile devam edelim...

2- Okulların fiziksel kapasitesi hakkında size biraz bilgi vereyim... İstanbul MEM sorunu aynen şöyle çözüyor...Örneğin 2. sınıf şubelerinden birini kapatıyor bu şubedeki öğrencileri diğer 2.sınıflara dağıtıyor... ve o boşalan sınıfa 1.sınıfları koyuyor... Bunu yaparken sınıf mevcut sayılarınında 40-45 ve 50 olabileceğini belirtiyor... Ancak öğrencileri öğretmenden ayırdığının farkına varmıyor...  Bakanımız ise öğrenciler öğretmenlerinden ayrılmasın diye öğretmenleri Eşlerinden ayırıyor... İşte bu tür işlerin döndüğü yere biz MEB diyoruz :)

Ben özet geçtim ancak siz şöylede okuyabilirsiniz ,

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

...

3- Bu maddenizde bilir bir kişinin görüşlerine sanmıyorum , öyle değildir diyerek zaten ön yargınızı koymuşsunuz :) 

Hiç kusura bakmayın eğer bir uygulama hele hele bir Eğitim Sisteminin Değiştirilmesi söz konusu ise bilimsel değerleri görmezden gelemezsiniz...! Eğer bunları göz ardı ediyorsanız sizin başkasına danışma ihtiyacınız da yok demektir... RTE nin dediği gibi "Bakkal yönetilmiyor burada" ... İdari görüşler bilimsel değerler çerçevesinde düşünülmelidir...

Benim buradaki düşüncem 5 yaşın uygunluğu değil...Bunun bilimiyle de alakam yok ...  Şu anda öyle bir durum oluştu ki , 5 yaşındaki çocuk ile 7 yaşındaki çocuk nerdeyse aynı sınıfta olacak ... Bunu hangi mantık aklı düşünebilir... Şunu düşünebilirsiniz 5 yaşındakiler için ayrı sınıf açılır... Bende şunu söylüyorum... Sınıf YOK...Yer YOK... Ödenek ayrılmayan bir devlet kurumundan bunu beklemek biraz mantıksız olur sanırım.YOKTAN YERE SINIF DOĞURMAK BECERİ İSTER Ancak bu sorunu bazı şanslı okullar belki yapabilir... Yapan idarecilerin ellerinden öperim.

4- Dönüşüm yapılan okulları bulamazsınız.! Sadece eskiden de o Milli Eğitimi Biliyorsanız okulların adlarından ancak bunu anlayabilirsiniz... Kusura bakmayın buda sizin olaylara ne kadar az vakıf olduğunu gösteriyor... Türkiye Ankaradan İstanbul dan ibaret değil... Ne kadar okul o kadar farklı durum var...

5-Evet... Görüş bildirmek önemli ancak malesef dikkate alınmıyor... Daha önce öğretmen arkadaşlarımıza çok kızmışlığım var bu konuda kimse görüş bildirmiyor diye... Şunu gördüm ki, bakanlık Sendikaları bile dinlemediği halde Öğretmen onun neyine!!! Bir bakanlık olarak sendikayı dinleme lüksün bile yok ...Bu söylediğimde yandaşı da içinde candaşıda... Ancak şu anda malesef tükürülen şeyler yalanıyor

6- Bu maddeniz hakkında yorum bile yapamıyorum :) Objektifliğinizi bilgi sahibi olmamaya bağlıyorsanız tüm jurileri bilgi sahibi olmayan kişilerden oluşturalım... :) Başa bilgi sahibi olmayan insanları getirelim ki sisteme daha objektif baksın :) Lütfen... İyice hiddetleniyorum.Dilim sertleşmiş olabilir. Kusura bakmayın...

7- Ödev konusundaki tartışmanın geçmişini tam bilmediğimden dolayı buraya katılmıyorum..

8- Sanırım gözünüzde sürekli idarecileri kötüleyen bir öğretmen profili var... Empati konusunda şu şekilde bir şey yapabilir misiniz ? Siz Kendinizi bir öğretmen yerine koyun :) Bir deneyin isterseniz sanırım zor gelir... Mesela şu anda çoğu öğretmenimin 1 sene boyunca başına gelen bazı şeyleri bir düşünün... Kendinizi şu öğretmenin yerine koyun...

Yıllarca ALES sınavına girin... Bulunduğunuz ilde Eğitim Enstitüsü olmadığı için başka bir ilin Yüksek Lisans bölümüne kaydolun.Eğitiminize devam edemeyin. Çünkü köyde çalışıyorsunuz ve SINIF ÖĞRETMENİSİNİZ. Yetkili ağızlar yönetmelik değişecek diyor. Şubat atama dönemine geliyorsunuz. Eğitim özründen atamanız yapılmıyor. Yetkili ağızlar 2 günde bir çalışıyoruz diyor. Size yeni yönetmeliği bekleyin diyor. Her sabah kalkıyor yönetmelik yayınlandı mı diye bakıyorsunuz. Derken evleniyorsunuz. Eşinizin yanına gitme hayali kuruyorsunuz. Bir bakıyorsunuz sistem değişiyor. Okulunuzda Norm fazlasına düşüyorsunuz... Seneye hangi okulda olacağınız belli değil ve eş durumundan tayininiz de olmuyor. Siz köyde çalıştığınızdan dolayı eşinizde yanınıza gelemiyor.. Eşiniz özel sektörde çalışıyor ve bakan özel sektörde çalışanların atama kapsamı dışında olacağını söylüyor. Bu sistemin bu şekilde gittiği halde önümüzdeki 10 sene boyunca eşinizin yanına gidemeyeceğinizi biliyorsunuz..   .  BU HALDE İKEN SİZ NE DÜŞÜNÜRDÜNÜZ ?

Empati ya... Yapın bakalım... Çoğu öğretmenim bu durumda!!! Bunların arasında çocuğu olan var hamile olan var...!!! Bu kadar iş PLANSIZCA YAPILIR MI ?

----

ZALIMM hocama verdiğiniz cevaba gelince...

Eğer sizler bakanlığın söylemiş olduğunu iddia ettiğiniz Norm Fazlası Öğretmen Yoktur cümlesine zaten inanıyorsanız, ben sizin ne empatinize, ne objektifliğinize , nede yazınıza güvenirim... İnanın şu anda da bu kadar yazdığıma bin pişman oldum :)) Arkadaşlar haklı sadece gülmek gerekir :))


Veli olarak kimin doğru söylediğini araştırmak zahmetine katlanamazsanız, doğruyu yanlışı araştırmamış biri olarak burada öğretmenler ile muhatap olma hakkına da sahip değilsiniz demektir...!!!

Çevrimdışı KırımKongo

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 148
  • 121
  • 148
  • 121
# 27 Ağu 2012 13:53:08
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ben inanirim cunku hersey dikkate aliniyor yarin bir kamuoyu olusturulur okullar satilir ogretmenlere bir tekme yarin tekelciler gibi oluruz.

Madem herşey dikkate alınıyorda burada konuşulan arkadaşlar dikkate alındığından dolayı mı bu haldeler!!!... Bu arkadaşların sayısı 3-5 bin değil 20 - 30 bin !!!

Çevrimdışı mask75

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 222
  • 368
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 222
  • 368
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2012 13:58:33
kırım kongo öğretmenim turgut kuzan beye cevapınızı tebrik ediyorum  yanlız kafama bişey takıldı bu bey geliştirdikleri projelere bizim engel olduğumuzu söylüyorda  onlar kim acaba projeyi gerçekleştirenler grubunda bu beyin vasfı ne

Çevrimdışı mask75

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 222
  • 368
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 222
  • 368
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2012 13:59:30
madem biz bu kadar kötüyüz öğrencilerini kendisi eğitsin bakalım nasıl olacak

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ağu 2012 14:02:46
  Arkadaşlar bakmayın yazdığıma,bu konu açıldığında öğretmen arkadaşların moralinin bozulabilir diye ''moderatöre bildir'' seçeneğini kullanarak bildirdim.Tabii ki yönetici arkadaşlar ortada bir durum yokken hoşgörülü davrandılar.Oysa şimdi
  1)Binlerce öğretmenimiz ailesinin bulunduğu yerde çalışamayacak ve morali bozuk,eşinden veya çocuğundan ayrı
  2)Birçok öğretmenimiz norm kadro fazlası ve bundan dolayı gelir kaybına uğrayacağı gibi emek verdiği sınıfı da kaybetmiş durumda.
  3)Sistem oturana kadar seneye de bazı öğretmenler norm fazlası olacak ve tedirgin çalışacak.
  4)Bütün bunlara rağmen sendikalar birleşip ortak eylem yapamıyor.Yaptıkları da ayrı ayrı.
  5) Bu sene eş durumu tayinleri yapılmazsa eşi kamuda olanların halini düşünmek bile istemiyoruz.Çünkü her tayin döneminde aynı sıkıntı olacak.

  Okulların,eğitimin diğer sorunları zaten malumken bir velimiz(turgutkuzan) dertlerin üzerne tuz,biber ekercesine önerilerde ve eleştirilerde bulunuyor.

  Siz turgutkuzan, bu moralini bozduğunuz öğretmenlerin ve bu öğretmenlerin girdiği sınıflardaki öğrencilerin ve velilerinin hakkını nasıl ödeyeceksiniz?! Kaleminizden bal(!) damlıyor.

Çevrimdışı hocaseko

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 499
  • 325
  • Matematik Öğretmeni
  • 499
  • 325
  • Matematik Öğretmeni
# 27 Ağu 2012 20:28:28
istanbul'da sınıflar 80 kişiyi bulmuş diyor haberler...doğru mu istanbul'da çalışan arkadaşlar?

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK