4+4+4 Yerine Bence Adı Dert+dert+dert Olmalıydı...

kanal  d haberde çocuklar için endişelenenler için kriterler arasında çocuğunuz topu 4-5 kez sektiriyorsa veya tek ayak üzerinde durabiliyorsa endişe etmeyin ....
allah sizi bildiğiniz gibi yapsınnn..

yok yok 4+4+4 iyidir iyi.Öyle diyor profesörler. Gece gündüz anlatmalıyız faydalarının.YERSEN...

 turgutkuzan bey bakanlığın kendisi il il,okul okul norm fazla listesini yayınladı.Sitemizde de var. ZALIMMM hocam için yazdığınız hem tehdit,hem de komik.

Hayırlı günler dilerim.

Uyarınız üzerine Egitimhane'de araştırma yaparak bahsettiğiniz dokümana ulaştım.

Öncelikle toplum olarak sık yaptığımız hatalardan birini daha hatırlatmak istiyorum.

- Muhataplarımızın söylediklerimizi, söylediğimiz anlamda anladığını VARSAYIYORUZ.

Bizim kullandığımız cümleyi, muhataplarımıza aynen kullandığında farklı anlam ifade edebiliyor.

1) Ulaştığım doküman Milli Eğitim Bakanlığının resmi sitesinde değildir.
Bu durum bilgisayarcılar için çok anlamlıdır.

2) Belgenin kim tarafından hazırlandığı belli değildir.
Sadece Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlandığı izlenimi vermektedir.
Tecrübelerime dayanarak bu belgeyi bir delil olarak kabul edemiyorum.

3) Belge illerdeki BAZI okulların norm fazlası öğretmenlerini göstermektedir.
Bu belgedeki bilgilere dayanarak "Antepte 200-300 arası norm fazlası sınıfçı var." cümlesini kullanmak hatalı olur.
Öğretmenin bakış noktasından bu cümle doğru olabilir.
Bakanlık büyük bir ihtimalle ilin sınıf öğretmeni ihtiyaç listesine bakarak norm fazlası öğretmen sayısını tesbit ediyordur.
Bakanlık şu şekilde düşünür :
- Okullardaki norm fazlalıklarının toplamı il norm fazlasını vermez.
İL İÇİNDEKİ A okulundaki norm fazlası öğretmeni B okulundaki öğretmen açığı ile kapatırsam norm fazlam kalmaz şeklinde hareket eder.
Bu nedenle bakanlığa göre illerde norm fazlası yoktur, öğretmen açığı vardır.
Zaten bu nedenle önümüzdeki aylarda atanması düşünülen 40.000 öğretmenin 5.000 kadarı sınıf öğretmenidir.

Eğer okullardaki norm fazlalıklarını dikkate alarak hareket edersek,
tüm illerde norm fazlası olduğundan Milli Eğitim Bakanlığında ihtiyaçtan fazla öğretmen var noktasına ulaşırız.
Bu durumda bakanlığın yeni öğretmen atamaları yapması anlamsız olur.

4) İnternet kullanıcıları bilişim suçları konusunda çok bilinçsizdir.
Egitimhane dahil bir çok web sitesi bilişim suçu niteliğinde mesajlar içermektedir.
Bu mesajlardan çok az bir kısmı için resmi işlem yapılmaktadır.
Web siteleri zarar görmemek için yapılan resmi işlemleri açıklamamakta, bu durum internet kullanıcılarının bilişim suçları konusunda bilinçsiz kalmasına sebep olmaktadır.

Bilişim suçları kapsamına giren tüm işlemler için resmi işlem yapılabilse internet ortamı ziyaret edebilecek site bile bulmak mümüknü olmayabilir.

İlgili cümle bu hususa dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

5) Holding, sivil toplum kuruluşları gibi büyük kuruluşlar kendilerine yapılan müracaatlarda e-posta adresi talep ederler.
Kuruluşlar bu e-posta adreslerine hemen hemen hiç bir zaman e-posta göndermez.
İnternet kullanıcıları bu e-posta adres bilgilerinin değerlendirilmediğini zanneder.
Bir çok kişi sadece gmail, google, hotmail, facebook, twitter gibi sitelerin bilgi topladığını zannediyor.
Tüm büyük kuruluşların internet ortamından bilgi topluyor olabileceği kimsenin aklına gelmiyor.
E-posta adreslerini e-posta alış verişi yapılmadan da bilgi toplamada kullanılabileceği kimsenin aklına gelmiyor.

Bakanlığa göre illerde norm fazlası yoksa, tam tersine öğretmen açığı varsa, neden il dışı atamalara sadece 7 il açıldı? Neden özür atamalarına sadece 10 il açıldı?

Şimdi de açılmayan iller ücretli öğretmen ilanı vermeye başladılar. Acaba kimler alınacak?
Bu ilana da belki inanmayacaksınız, yalancılıkla itham edeceksiniz. Bununla ilgili resmi yazı interette yayınlandı. Konya - Karatay MEM sitesinin görüntüsünü ben burda yaynladım.

Hayırlı günler dilerim.

Uyarınız üzerine Egitimhane'de araştırma yaparak bahsettiğiniz dokümana ulaştım.

Öncelikle toplum olarak sık yaptığımız hatalardan birini daha hatırlatmak istiyorum.

- Muhataplarımızın söylediklerimizi, söylediğimiz anlamda anladığını VARSAYIYORUZ.

Bizim kullandığımız cümleyi, muhataplarımıza aynen kullandığında farklı anlam ifade edebiliyor.

1) Ulaştığım doküman Milli Eğitim Bakanlığının resmi sitesinde değildir.
Bu durum bilgisayarcılar için çok anlamlıdır.

2) Belgenin kim tarafından hazırlandığı belli değildir.
Sadece Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlandığı izlenimi vermektedir.
Tecrübelerime dayanarak bu belgeyi bir delil olarak kabul edemiyorum.

3) Belge illerdeki BAZI okulların norm fazlası öğretmenlerini göstermektedir.
Bu belgedeki bilgilere dayanarak "Antepte 200-300 arası norm fazlası sınıfçı var." cümlesini kullanmak hatalı olur.
Öğretmenin bakış noktasından bu cümle doğru olabilir.
Bakanlık büyük bir ihtimalle ilin sınıf öğretmeni ihtiyaç listesine bakarak norm fazlası öğretmen sayısını tesbit ediyordur.
Bakanlık şu şekilde düşünür :
- Okullardaki norm fazlalıklarının toplamı il norm fazlasını vermez.
İL İÇİNDEKİ A okulundaki norm fazlası öğretmeni B okulundaki öğretmen açığı ile kapatırsam norm fazlam kalmaz şeklinde hareket eder.
Bu nedenle bakanlığa göre illerde norm fazlası yoktur, öğretmen açığı vardır.
Zaten bu nedenle önümüzdeki aylarda atanması düşünülen 40.000 öğretmenin 5.000 kadarı sınıf öğretmenidir.

Eğer okullardaki norm fazlalıklarını dikkate alarak hareket edersek,
tüm illerde norm fazlası olduğundan Milli Eğitim Bakanlığında ihtiyaçtan fazla öğretmen var noktasına ulaşırız.
Bu durumda bakanlığın yeni öğretmen atamaları yapması anlamsız olur.

4) İnternet kullanıcıları bilişim suçları konusunda çok bilinçsizdir.
Egitimhane dahil bir çok web sitesi bilişim suçu niteliğinde mesajlar içermektedir.
Bu mesajlardan çok az bir kısmı için resmi işlem yapılmaktadır.
Web siteleri zarar görmemek için yapılan resmi işlemleri açıklamamakta, bu durum internet kullanıcılarının bilişim suçları konusunda bilinçsiz kalmasına sebep olmaktadır.

Bilişim suçları kapsamına giren tüm işlemler için resmi işlem yapılabilse internet ortamı ziyaret edebilecek site bile bulmak mümüknü olmayabilir.

İlgili cümle bu hususa dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

5) Holding, sivil toplum kuruluşları gibi büyük kuruluşlar kendilerine yapılan müracaatlarda e-posta adresi talep ederler.
Kuruluşlar bu e-posta adreslerine hemen hemen hiç bir zaman e-posta göndermez.
İnternet kullanıcıları bu e-posta adres bilgilerinin değerlendirilmediğini zanneder.
Bir çok kişi sadece gmail, google, hotmail, facebook, twitter gibi sitelerin bilgi topladığını zannediyor.
Tüm büyük kuruluşların internet ortamından bilgi topluyor olabileceği kimsenin aklına gelmiyor.
E-posta adreslerini e-posta alış verişi yapılmadan da bilgi toplamada kullanılabileceği kimsenin aklına gelmiyor.

bakanlığı senin kadar ciddiye almıyorum
ama yazdıklarımı okuyorlarsa çok sevinirim
bence cizreye gelip bir kaç taş, molotof , ses bombası vb yesen senin bu arı türkçende değişir
internet siteni ziyaret ettim
seni boşuna ciddiye almışım

tehdit mi zaten cizrede yaşıyorum neyden korkacam
bomba da gördük mayında
tatilimi geçireceğim yeri buradan yazamıyorum
anladın sen onu

Turgut Kuzan bey yine döktürmüşsünüz . Biraz da kısa yazsanız cevap veremiyoruz  

Ama şunu samimi olarak söyleyeyim Bakanlıkta  görev almayı fazlasıyla hakettiniz.

4+4+4 hazırlayanlar bu kadar savunmadı    Yandaş sendikayı geçtiniz

yağ satarım bal satarım

Bir veli olarak öğretmenlerin empati yapmakta başarılı olamadığını düşünüyorum.

3) Öğretim sisteminde yapılan değişikliklerde öğretmenlerin - üniversitelerin görüşlerinin alınmadığı şeklindeki görüşler tamamıyla ÖNYARGIDIR.
Milli Eğitim Bakanlığına sadece Türkiye'den değil, Dünya'nın dört bir yanından KESİNTİSİZ veri akışı mevcuttur.
Dünya'nın kaç ülkesinde, bir iki tuşa basarak, hangi gün, kaç öğrencinin derste olduğunu öğrenebilen bakanlık mevcuttur?
Kaç ülke hangi öğrencinin, hangi okula devam edeceğini, bir yıl sonra kaç öğrencinin okula başlayacağını kesine yakın olarak bilebilmektedir?
Bu kadar çok sayısal verinin elde edilmeye çalışılmasının sebepleri nelerdir?

4) Sadece İmam Hatip okullarının orta kısımlarının açıldığı, görüşü hiç bir dayanağı olmayan ifadelerdir.

Bu ifadelerinizi açıklamanızı rica etsem.

Bu arada Hz. İsa'yı mahkûm eden Roma valisi Pilatus'un karardan sonra elini yıkayıp sorumluluktan kurtulduğunu sandığı o meş'um sahneyi de hatırlayalım hep. Tarihi yanlışların yıkandığı bir ibrik henüz icad edilmedi çünkü. Bu 4+4+4 sistemini planlamadan-düşünmeden ortaya atanlar, bu cümleleri unutmasınlar....

Bu konudaki 10 sayfanın tamamını okudum. Amacım kör muhalefet ve eleştiri değil. Ancak "turgutkuzan" bey nasıl bu kadar kesin ifadeler yazabiliyor gerçekten merak ettim. Sonuçta sosyalbilimler 2*2=4 olmuyor ki....

Arkadaşlar kopuyorsunuz baskıdan lütfen özellikle başbaknımıza bimer'e maillere devam.  03124222649 başbakan özel kalem filiz hanıma durumu açıklayan görüşmeyi yapın. Nazli.ilicak@sabah.com.tr de etkili olur.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
atın bu yazıyı lütfen. Linkteki 67 yorumu da okuyun herbiri birbirinden acı. Ben kendi derdimi unutup onların derdine düştüm:(

4+4+4 Z(S)orunlu Eğitim= Kesintisiz Beyin Yıkama + Çocuk Emeği Kullanımı

hayırlısıyla bu yıl birinci dönem ana okulu ikinci dönem sınıf öğretmeni olacak mışız, sanırım velilerin işi gücü başından aşkın birinci dönem onlara kreş hizmeti sunacağız. küçük çocuklar aralarında oyun oynarken rakibiyle esasında aynı noktada aynı şeyi söylemesine rağmen egosantrik düşündükleri için amiyane tabirle rakibinden nefret ettiği için sırf karşıdakini ezmek adına esasında rakibiyle aynı şeyleri söylesede farklı yolu seçen çocukların zihinsel çıkmazlarında yaşıyoruz gibi geliyor bana. birileri o yaşta okula başlanmaz dedi birileride yinede karşı tarafın haklı olduğunu bildiği için sırf egosantrik düşündükleri için neymiş "birinci dönem okula alışacak mışız" yani bir dönem boşuna geçip gidecek olan öğretmene olacak. ben işini bilmeyen bir memurum ben uyanık bir öğretmen değilim ben bütün işlerini velilere, ailelerine idarelere yıkamayan bir öğretmenim; belki artık işini bilen bir çok öğretmen işini bilerek ben bildiğimi okurum işime bakarım diyerek sistemden yakınmıyor ama işini bilmeyen bir sürü öğretmende bu süreçte heba olacak.

Hayırlı günler dilerim.

Konuya yazılan mesajlarda 4+4+4 eğitim sistemi için velilerin yeterli tepki göstermediği vurgulanmış.
Bir veli olarak öğretmenlerin empati yapmakta başarılı olamadığını düşünüyorum.

1) 4+4+4 şeklindeki eğitim sistemi gündeme gelmeden yaklaşık bir yıl önce foruma yazdığım bir mesajda öğretim sisteminde yapılacak değişikliklerde okula başlama yaşının 4, temel eğitimin muhtemelen 4+4+4 şeklinde olacağını, bu şekilde erken yaşta üretim yapan kişiler yetiştirileceğini ÖNGÖRMÜŞTÜM.
Küçük bir sapmayla ÖNGÖRÜMÜN gerçekleştiğini görmekten memnunum.

2) Özellikle büyükşehirlerimizdeki oyun alanlarının minumum seviyeye düşmesi ve farklı sebeplerle çocukların biraraya gelerek oyunlar oynama imkanları azalmıştır.
Günümüzde okullar, çocukların bir araya gelebilmeleri ve oyun alanı olarak kullanabilmesi yönüyle önemli bir seçenektir.

3) Öğretim sisteminde yapılan değişikliklerde öğretmenlerin - üniversitelerin görüşlerinin alınmadığı şeklindeki görüşler tamamıyla ÖNYARGIDIR.
Milli Eğitim Bakanlığına sadece Türkiye'den değil, Dünya'nın dört bir yanından KESİNTİSİZ veri akışı mevcuttur.
Dünya'nın kaç ülkesinde, bir iki tuşa basarak, hangi gün, kaç öğrencinin derste olduğunu öğrenebilen bakanlık mevcuttur?
Kaç ülke hangi öğrencinin, hangi okula devam edeceğini, bir yıl sonra kaç öğrencinin okula başlayacağını kesine yakın olarak bilebilmektedir?
Bu kadar çok sayısal verinin elde edilmeye çalışılmasının sebepleri nelerdir?

4) Sadece İmam Hatip okullarının orta kısımlarının açıldığı, görüşü hiç bir dayanağı olmayan ifadelerdir.

5) Yeni Anayasa çalışmaları dolasıyla defalarca üniversitelere görüş belirtmeleri için çağrı yapıldı. Yakın zamana kadar yüzden fazla üniversiteden bir iki tanesinin görüş belirttiği açıklandı. İstisnalar haricinde üniversitelerimiz çağımızın hızına ayak uydurmakta zorlanmaktadır. Üniversitelerin eğitim ve öğretim alanında da görüş belirtmeleride benzer seviyededir.

6) Çocukların okul öncesi dönemde yetiştirilme tarzlarından kaynaklanan büyük farklılıklar vardır. Aynı apartmanda oturan iki çocuktan küçük olan çocuk, büyük olan çocuktan daha olgun davranışlar içinde bulunabilmektedir.
Okula yeni başlayan çocuklardaki problemlerin asıl sebebi yaş farkı değil, çocukların yetiştirilme tarzından kaynaklanmaktadır.
Bu problem okuma yaşının büyümesiyle daha belirgin hale gelir.
Diğer bir deyişle ailelerin yetiştirme tarzından kaynaklanan farklılıklar daha belirginleşir.
Çocuklar ne kadar küçük yaşta okula başlarsa, aynı öğretim sistemine tabi olacakları için farklılıklara uyum sağlamaları daha kolay olacaktır.

7) Aynı okula devam eden kardeşlerin kendine özgü kişilik geliştirmeleri daha zor olur.
Kardeşlerin farklı okullarda okumaları kişiliklerinin gelişmesine olumlu katkı yapacaktır.
Velilerin öğrencinin okul hayatına müdahalesi KONTROL noktasında olmalıdır.
1. sınıf dahil olmak üzere öğrencinin kendi başına okula gidip/gelmesi, ödevlerini kendi başına yapması çocuğun gelişimi açısından çok önemlidir.
Günümüzde olduğu gibi 3. - 4. sınıfa kadar velisinin okula götürdüğü, ödevlerin veli tarafından yapıldığı sistem çocuğun kendine güvenini zedelemekte, gelişimini yavaşlatmaktadır.

8 ) Toplum olarak mevcut problemlerden veya çıkması muhtemel problemlerden sürekli başkasını sorumlu tutma eğilimindeyiz.
Birazda empati yapıp, yeni uygulamaları yürürlüğe koyan idarecilerin yerine kendimizi koyalım

- Yıllardır emek vererek en ince ayrıntısına kadar planladığımız projenin en zayıf halkası öğretmenlerdir.
Onlar bu projemizi benimsemeyecek, en iyi şekilde uygulanması için çaba sarfetmeyeceklerdir.
Bu problemi nasıl çözebiliriz?

- Öğretmenler yaşadıkları problemleri çözüme kavuşturmak için en küçük bir gayret göstermiyorlar.
Her türlü problemin çözümünü bizden bekliyorlar. Türkiye çapındaki bir projeyi yönetirken, üç beş öğretmenin karşılaştığı  problemi çözmek için de biz uğraşamayız ya...

- Zamanın maarif müdürü "şu okullar olmasaydı, bakanlığı ne güzel yönetirdim" demiş.
Şu öğretmenler olmasa projelerimizle ülkeye çağ atlatmamız içten bile değil.
Projelerimizin uygulanmasını zorlaştıran öğretmen problemine kesin bir çözüm bulmamız gerekiyor.
...

Bir ÖNGÖRÜDE daha bulunmak istiyorum. En geç önümüzdeki beş yıl içinde öğretmen problemi çözüme kavuşturulacaktır.
Nasıl mı?
"Okulların Satılması Durumunda Neler Olur?" başlıklı konuda düşüncelerimi yazmıştım.
 
Bu düşünceler şahsıma aittir, velilerin genelinin ne düşündüğü hakkında bilgi sahibi değilim.

yani buradan şunu anlayacksınız sayın öğretmenler hükümetimiz bilgisayar kullanmayı biliyor ve teknolojiyi seviyor, yaşasın tablet

geçen gün bir amerikan filminde görmüştüm öğretmen öğrencinin akşam işten çıkıp öğrencisini alana dek öğrenciyi beklediğini görmüştüm bence bu konuda da bir şeyler yapılmalı....


öğretmen projeleri engelliyor denmiş haklılar beyfendiler hengi projeyi engelliyoruz bop mu, bide okullar satılsa mesela mesela özelleşse bu ülkeye böyle bir kötülüğü yaparak büyük bir yıkımın ve bölünmenin eşiğine getirirsiniz önümüzdeki 100 yıl boyunca siz endişe etmeyiniz Türkiyede okullar özelleşmez istensede yapılmaz.

Sevgili öğretmen arkadaşlar..
Zat-ı muhterem velimizin yazdıklarını okudukça o böyle saçmalamalara devam edecektir.. Öğretmenlikle uzaktan yakında ilgisi olmayan birinin bu başlığa yazması, konuya vakıf olmaması ve bizi anlamaması açısından yazdıklarını doğal buluyorum.. Bilmiyor çünkü.. Ben 1 aydır onu yazılarını okumayı bıraktım.. Bize hitap etmeyen hatta bizi aşağılayan, sistemi yere göğe sığdıramayan, öğretmen olmayan bir zatın yazdıklarını niye okuyayım ki, bana ne kazandırır? Birinin yazısını okuduğumda ben de gerçekten yararı olan kalıntılar kalmalı.. Boş yazıları onun için hep esss geçerim.. Sinir olmaktansa bunu yapmak, ruh sağlığımız için elzemdir Mutlu, sistemi objektif görerek gerçekten çözüm üreten, fikirler ve önerilerle geçen bir gün dilerim eğitimhane ailesine

Mevlana..