80'li Yıllarda Çocuk Olmak

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 10 May 2011 22:30:05
neydi o günler akşam karanlığında sokakta saklambaç oynamak, öğle saatlerinde 1. lig maçlarını trt de canlı izlemek vay be

Çevrimdışı kereta

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.363
  • 5.760
  • 2.363
  • 5.760
# 10 May 2011 22:30:39
meybuz,atılgan...

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.271
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.271
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 May 2011 22:33:10
gözümüzü hiç kırpmadan izlerdik..

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı zelera

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 379
  • 412
  • 379
  • 412
# 10 May 2011 22:38:52
saklambaç kısmına ben de katılıyorum 33 yaşında anneyim ama yazın köyde hala akşam yemeklerinden  sonra 30 kişiye yakın arkadaşlar çoluk çocuk toplanıp saklambaç oynuyoruz.:)
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
neydi o günler akşam karanlığında sokakta saklambaç oynamak, öğle saatlerinde 1. lig maçlarını trt de canlı izlemek vay be

Çevrimdışı kızlarımcanları

  • Uzman Üye
  • *****
  • 706
  • 1.796
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 706
  • 1.796
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 10 May 2011 22:47:38
    leblebi tozunu ağzına alıp konuşmaya çalışmayı ve yanında içilen sade gazozu kaz morton ,şeker kız candy,kara şimşek ve komser colomboyu ,pembe panteri seyretmektir.

Çevrimdışı eylulada1

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.164
  • 47.317
  • 4.164
  • 47.317
# 19 May 2011 17:10:06
Benim çocukluğumda, annelerimiz , ablalarımız çalışmazlardı,
Evim okuluma çok yakındı, evin anahtarı ne bende ne babamda vardı.
Evlerin anahtarları kocaman ele avuca sığmayacak kadar büyük ve zincir halkalıydı,
Herkes konu komşumuzdu, hısım akrabamızdı .
Oyun yerlerimiz sokaklardı, Masa başı, bilgisayar atarimiz yoktu.
Sokakta oynamak bir kavramdı.
Cafe, bar, pastane bilmezdik. çok uzaktı bizlere.
Sokak toplanma merkezimiz., oyun alanımız , muabbet yerimizdi.
Tahta bavul gibi okul çantalarımız vardı.Oyun oynarken yanımıza koyar. yakalıklarıda kirlenmesin diye üzerine atardık .Zil çalana kadar misket oynardık apar topar. Kışında çok güzel kızak kayardık çantayla.
Kızların ayrı , erkeklerin ayrı ayrıydı oyunları, Bizde kıztaklası, dıngı, holle çelik Kızlarda çizgi, bal satarım oyunu vardı. Bazen mızıkçılık eder kızların oyunlarını bozardık.
Çocuktuk, Hiç servis aracı ile okula gidip gelmedik, uzağımız yakınımız hep biridik beraberidik.
Naylon ayakkabı yandan maşalı , kadife fitilli pantolan aşırmalı idi, bizi en çok üzen ayakkabılarımız yıpranmasıydı , Krampon, Halı saha ayakkabımız hiç olmadı,
Kara lastikle mahalle maçlarına çıkar, şişirme topla maç yapardık.
Futbol demek ilçenin gençlik kulübüydü ve lükstü büyük abilerimiz futbol oynadığından saygındılar.

Kavgamız olurdu, Elimiz başımız kanardı. Ama polis gelmezdi ,tutanak tutulmazdı. Acil servislere koşmazdık. Anlaşmazlıklar anlık olurdu, büyüklerimiz haklı ve haksız kim diye sormazdı çocuk bunlar derler di. hem kendi çocuğunu hem bize kızardı.
Sokaklar sabah erken herkesin kendi kapısının önünü süpürmesi, sulaması ile neşelenmeye başlardı. Belediye gelsin kapımızı önünü süpürsün diye sitem edilmezdi . umumi temizlik yapılırdı her sabah, Muabbetler, günün konusu annelerimiz tarafından o sokakta yapılırdı.
Sokakta oynarken elimizde yağlı ekmek arası dürüm ile gelir, büyük bir parçasından arkadaşlara verirdik.
Susadığımızda evi yakın olan kocaman sürahi ile su getirir aynı sürahiden kana kana içerdik.Beslenme çantamız. Süslü suluklarımız hiç olmadı .
Allı pullu aşşığlarımız, çizgili misketlerimiz vardı. Tadelle , çokokrem bilmezdik Keçiboynuzu, Horoz şekeri hediyemizdi. Muzu rüyamızda dahi görmezdik.
Subay çocuğu, polis çocuğu hep aynı sokakta oynardık. Annem- nenem bunlarla dostu. gilikoyu, tatar böreğini , Kuş ekmeğinin pişirmesini öğretir, onlardan yöre yemeği öğrenirlerdi.
Subay lojmanı, öğretmen lojmanı yoktu biridik , aynı çeşmeden su içerdik.aynı sokağın havasını solurduk.
Aramızda ayrışma,ötekileşme yoktu, Annelerimiz hep birlikte İkindi çayını leylak ağaçlı ağaçların altında içerlerdi. Cuma günleri piknik için hazırlıklar yaparlardı. gıdığın bahçe. taşbaşı , bahçeler dolar taşardı. Buram buram semaver ve çıra kokusu salınırdı.
Bacası tüten evleri gözetir, Sıcak tandır ekmeği ile ketemizi alırdık. Saklambaç oynarken saklanma yerimiz komşunun odası mağatın altı veya yüklükler olurdu.
Biz biridik, hep birlikteydik. Yoktu ayrımız, yoktu tanımadığımız, Elde avuçta belki yoktu . Ama yürekler mangal gibiydi.
Sokaklar çocuk sesleri ile cıvıl cıvıl, Komşular şen ve neşeliydiler.
Ama şimdi, ama şimdi ..
Sokaklar şimdi boşaldı, ruhsuzlaştı. bom boş kaldı.

Çocuklar oyun bilmiyor. Oyunu atari sanıyorlar. Muabbet yeri değil sokaklar.
Kimse evinin önünü süpürmüyor. Kimse çocuklarını sokakta gezdirmiyor. ruhsuz kaldı sokaklar. Boşaldı ...... Boşaldı....         
  _alıntı_



Çevrimdışı wwnerudaww

  • Uzman Üye
  • *****
  • 651
  • 335
  • 651
  • 335
# 19 May 2011 17:31:48
sokağa çıkma yasağının ne olduğunu anlamaya çalışmaktı,pencereden askerleri izlemekti,5 ten sonra bir komşuya gidilmesi gerektiğinde askerlere görünmeden ulaşabilmek için hisedilen korku ve telaşı saklambaca çevirebilmekti :)

Çevrimdışı banu2011

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
  • 1.073
  • 3.654
  • Müdür Yetkili
# 04 Haz 2011 15:59:31
80'li Yıllar Ne Demek?
1980li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula gitmiş,
Kenan Evren´i, Erdal İnönü´yü, Özal'ı tanımış olmak,
Ajda Pekkan´ın Alo, Michael Jackson´ın Pepsi reklamlarını hatırlayacak
kadar
şanslı
olmak demek.

Big in Japan, The Final Countdown, Eye of The Tiger demek.
İcraatın içinden demek, "Semra koy bir kaset de neşemizi bulalım"
demek.
Köprü demek, ödediğiniz her kuruş verginin yol, su, elektrik olarak
size
geri dönmesi demek

Voltran Voltran Voltran demek , depozito toplamak adına kola şişesi
biriktirmek demek , Adile Naşit`ten masal dinlemek demek.

Debbie Gibson, tiffany, Jason Danovan, Sandra, Modern Talking. vb.
dinliyor
olmak...
Comanchero´nun ve life is life'ın sözlerini ezberlemeye çalışmak
demek...
Michael Jackson, Madonna, Samantha Fox demek

Korhan Abay, Cenk Koray, Metin Milli, Ersen ve Dadaşlar demek.
Clementine, He-man, She ra, Transformers demek.

Okula siyah önlükle gitmek demek. Kayahan, Nilüfer, Sezen Aksu, Barış
Manço
ile büyümek demek.

İhtilal çocuğu demek, Köle İzaura demek, Ziyaretçiler demek!!!!
Acidçi misin metalci mi demek...

Moruk demek,
Herild yani demek,
Hey corc versene borc demek,
olmaz maykil bende de yok cevabını işitmek demek,
geriye dönüp baktıkça iç geçirmek demek...

Yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak. Hem eski hem yeni olmak demek.
Biraz gözü açık bir 80'li, yüz yıllık nesil kültürünü bir porsiyonda
almış
demektir.

edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee diye bağırıp
en az bir technotronic kasetine sahip olmak demek.

Mahalle çeşmelerinden su içmek, bayramları iple çekmek, cumhurbaşkanı
denince Kenan Evren'i hatırlamak demek

Koltuk altında topla okul bahçesine yalnız giderken "nasılsa oynıycak
birileri vardır" diyebilmek demek

Eti kemik geçiyor demek;

Evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocukluğunu
yaşayabilmiş,son dönemin bir üyesi olmak,

Ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak, büyüteç ile kağıt yakmak
ve
siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek, 9
voltluk
pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak,

Televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen
susturmak,
23 nisan çocuk şenliğinde gelen yabancı çocuklara 5 dakikada aşık olmak
demek

Son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını beklemek,
hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek, sinek
ilacı
arabalarının arkasında bıraktığı bulutta deli gibi dolaşmak demek.

Kutu kolayı açtıktan sonra kapağını çekip çıkarıp atmak demek

Tipe bak demek,

Fon müziği Laura Brannigan'dan Self Control olan günler.
Bakkala gitmenin, sokakta oynamanın, harçlık toplamanın geçerli
sayıldığı,
Havuç´un olmadığı yıllar demek... her şeye rağmen temiz ve el değmemiş
bir
hayat demek...
Sonrasında biz büyüdük ve kirlendi dünya demek.

Pazar akşamları mecburen yıkanmak ve erken yatmak demek

Sesi açıp kısmak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki
düğmelere
basmak zorunda olmak demek

Şehirlerarası yolculuklara çıkarken otobüsün 302s olması için dua
etmek.
Bilet alırken arka kapının önü ve tekerlek üstü olmasın demek.

Resimli futbolcu kartları demek, süper babaanne demek, fantayla kolayı
karıştırmak demek, mahalle kavramı demek.

Çavuşevsku ve karısının kurşuna dizilişini TV'den seyretmek demek, o
görüntülerin yıllar sonra bile kafadan hala çıkmamış olması demek.

Anket ve hatıra defterlerinin olması bunlara seviyorum ama kimi diye
başlayan maniler yazmak,önünde tek arkasında 2 çizgi olan külotlu
çorapların
havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki ıslak bez olan
mustili beslenme çantası, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu
çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri, hulohop, ayak bileğine takılarak
çevrilen top, sek sek oynamak, bayramda mahalleye dağılıp şeker
toplamak,
müsaitseniz annemler size gelecek demek.

TRT´nin yayın akışının bitmesiyle çalan İstiklal Marşı için ayağa
kalkıp,
marşı hazır olda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra
çıkan tiz
"biiiiiiiiiiiiip"sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.

Zerrin Özer demek. Nasıl da geçmişti bütün bir yaz demek.
Bu şarkıya kafanda klip çekmek demek.

Annelerin Çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek..
Challenger'ın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek..
PKK saldırılarında her gün mutlaka birilerinin öldüğünü duymak ama
anlamamak
demek.
Veronica Castro'yu güzel zannetmek demek.
Kenan Evreni Atatürk zannetmek demek.

Yazlık diskolarda içeri alınmamak demek, bunun için ağlamak ve içeride
- her nedense- You are in the army now- şarkısında sarmaş dolaş dans
eden
abi ve ablalara bakıp özenmek demek

Gorbaçov´un kafasındaki kırmızılığın ne olduğunu merak etmek, anneye
"Zeki
Müren´e teyze mi diyim amca mı diyim" diye sormak,

Kenan evren´in cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılırken Çankaya köşkü
basamaklarından yavaş yavaş inip sekreteriyle vedalaşmasını hatırlamak.

"Hayat Bilgisi" kitabında Kenan Evren´in resmi olması, her yere modern
cami
inşa etme furyasına anlam verememek, batman ve Şirnak´ın henüz il
olmadığı
günleri hatırlamak, Özal'ın çenesinin enteresan yapısına anlam
veremeyip,
"acaba benim çenem de ilerde böyle olur mu" kaygısıyla aynaya bakmak
demek...

breyk breyk arkadaş arıyorum demek
Eve lazım olur diye fazlaca pul almak demek
ho ho ho hoover demek
Zeki Müren'in size alo diyoruuuum demesi demek

İlkokulda Halley, Petrol ve Komancero şarkılarını uydurma sözlerle
söyleyerek dans eden Tolga Han özentisi sefil dans grupları kurmak okul
sonrasında ise her gün koşturarak eve gidip; bu toprağın sesi
programında
kımıl zararlısı ile mücadele yöntemleri, orman köylüsünün sorunları ve
yüksek randımanlı durum bugdayı türleri ile ilgili verilen faydalı
bilgilerin ardından Kamber ağa ile uyanık skeçlerini büyük bir ilgi ile
izlemek demek küçük yaşta bilinçli bir çiftçi kadar ziraat bilgisine
sahip
olmak demek sinemalarda the Lord of the rings, Harry Potter vs. izlemek
yerine Jules Verne romanları okumakla geçirilen bir çocukluk demek

Aldım çantamı kolumaaa,
çıktım Dallas yoluna,
ben Babi´yi beklerken
Ceyar girdi koluma
şarkısını dansıyla birlikte bilmek demek.

Kimler geliyo kimler?
sana ne, sana ne?
Ama bunu söylemenize gerek yok ki,
ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi replikleri barındıran
Ali-Ayşegül Atik reklamı ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de
çikolata alacağım.
Erooooolll, Eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim
size
buraya !
fişini de al oğlum´daki Meşhur Erol,
hadi hep birlikte, hep birlikte,
biz biz olalım
yemeklerden önceeee,
lavaboya koşalım,
hafta da bir kere tırnakları keselim,
fırçalayıp onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil
olmak

İcraatın içinden izleyip Özal´ın kalemine bakıp hipnotize olmaya
çalışmak

Videocudan American Ninja, Kartal, Kan Sporu ve Evil Dead gibi filmleri
kiralamak demek

Analogtan dijitale geçiş devrini yaşamış birey olduğunu anlamak ve
ikisinden
de farklı zevkler aldığının farkına varmak demek

Çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da
çivisinin çıkışını görerek büyümek demek

Hava durumlarının eksi değil de "sıfırın altında bilmem kaç"
denildiğini
bilmek demek

Apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı
bağlayan
bir abinin sizi TV önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye bağırıp
anteni
ayarlamaya çalışması . Yunanistan kanallarını görüntülemek adına ..
oldu
oldu diye camdan kafayı çıkarıp bağırmak ve kimsenin buna şaşırmaması
demek.
Siyah beyaz ve karlı bir görüntü de olsa ..
Üstelik Yunanca tek kelime anlamasanız da gündüz vakti çizgi film
izlemek
için az debelenmemiş olmak demek...
Muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek...

TRT 1´de oluşan sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana
getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek
demek,

Türkiye'de yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek...

Çevrimdışı is_90

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 132
  • 59
  • 132
  • 59
# 04 Haz 2011 16:39:54
ey gıdım gunler heyyyyyy

Çevrimdışı eksinar

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.028
  • 3.678
  • 1.028
  • 3.678
# 04 Haz 2011 20:45:14
Mahalle maçları vardı. Sokakta bir tane araba park etmiş olsa moralimiz bozulur,nasıl maç yapacaz şimdi der,kızardık.

Çevrimdışı zalim09

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
  • 7.885
  • 16.332
  • Öğretmen Adayı
# 04 Haz 2011 21:09:31

 Top kiminse maçta takımı o kurardı.Adam seçerken adım atarak sayadık.3 korner 1 penaltı olurdu.Eve akşam ezanından sonra gelip anamızdan terlikle dayak yerdik. :) Çantalar dolusu misket,kibrit kutusu ve gazoz kapağımız vardı. Evimizde internetimiz cep telefonumuz yoktu cebimizde para olmasa bile dizlerimizde hiç kapanmayan yaralar vardı ama yine de mutluyduk.
  Komşunun bahçesine çok top kaçırıp duvarından atladık :) Yakalığında topumuzu çok kestiler. Ne günlerdi :)
  Say say bitmez...

Çevrimdışı sevil_kzn

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 22
  • 126
  • 22
  • 126
# 06 Haz 2011 10:03:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Benim  hatırladığım trt de  öğle  kuşağında  çok  güzel  bir  çocuk  dizisi  vardı.Sanırım  ispanyol yapımı  bir  diziydi.Sınıf  içerisinde  geçiyordu.Öğretmenin  adı  bayan  Kimena.Hayme  adında  şişman  bir  çocuk  vardı.Sirrillo  adlı  siyahi  bir  çocuk.Bu  çocuk  sınıfın  şımarık  kızı  mariahuakinayı  seviyordu.Yaşlı  förmin  diye  bir  hademe  vardı.Çok  hoşuma  giderdi  o  dizi.Çok  güzel  yıllardı  seksenli  yıllar.Çağırsalar  bir  daha  giderim.

atlı karınca diye bir dizi vardı dediğimde kimse hatırlamıyordu.çok sevindim görünce:))
hiç kaçırmadan izlerdim okuldan gelince....

Çevrimdışı dvrmbtl

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.649
  • 179.383
  • Türk Dili ve Ed.
  • 7.649
  • 179.383
  • Türk Dili ve Ed.
# 06 Haz 2011 10:08:06
Bu başlığı bir daha okumayacağım.Sabah sabah beni ağlatacaksınız.

Çevrimdışı sevgi0602

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 86
  • 137
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 86
  • 137
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 06 Haz 2011 10:08:31
atom karınca çizgi filmi vardı

Çevrimdışı sevil_kzn

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 22
  • 126
  • 22
  • 126
# 06 Haz 2011 10:10:57
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu başlığı bir daha okumayacağım.Sabah sabah beni ağlatacaksınız.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bu başlığı bir daha okumayacağım.Sabah sabah beni ağlatacaksınız.
ben de bir taraftan gülüyorum çocukluğumu hatırlayıp,bi taraftan hüzünlenmekten alıkoyamıyorum kendimi.80lerde çocuk olmak........................ .........

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK